• Sonuç bulunamadı

Önemli Olaylar

Belgede DİYİH 2014 Yılı Raporu (sayfa 195-198)

İşletmede 01.12.2011 tarihi itibarıyla 01.12.2013 tarihi itibarıyla Çalışan İşçi

B. Önemli Olaylar

29 Eylül 2013 tarihinde gerçekleştirilen Ulusal Parlamento seçimleri sonucunda, Federal İçişleri Bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren uyum ve göç konularından sorumlu Devlet Sekreterliği makamı kaldırılmış, göç ve göçmen konusu Federal Dışişleri Bakanlığı görev alanına alınmıştır.

Federal Hükümet’in uyumdan sorumlu Devlet Sekreteri Sebastian Kurz 16.12.2013 tarihinde Federal Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmiş, Dışişleri Bakanlığı da, bilahare yapılan yasal düzenleme ile “Federal Avrupa İlişkileri, Entegrasyon ve Dışişleri Bakanlığı” adını almış bulunmaktadır. Uyum konusunda faaliyet gösteren kurumsal yapı niteliğindeki “Avusturya Entegrasyon Fonu”, yine aynı düzenlemeyle Dışişleri Bakanlığı’na bağlanmış bulunmaktadır.

2012 yılında gerçekleştirilen değişiklikle Yabancılar İkamet ve Yerleşme Kanunu (Madde 18) kapsamına alınıp yasal güvenceye kavuşturulan “Federal Uyum Komisyonu”, göç ve göçmen konularına yaklaşım farkını ortaya koymaktadır.

Avusturya Vatandaşlık Yasası kapsamında gerçekleştirilen değişiklikle, vatandaşlık başvurusunda aranan ve 10 yıl olarak uygulanan ikamet süresi, başvuru sahibinin en az üç yıl süreyle bir sivil toplum kuruluşunda veya bir yardım örgütünde fahri olarak çalışması kaydıyla, altı yıla indirilmesi sağlanmıştır. Zorunlu ikamet süresi, aynı düzenleme çerçevesinde B2 seviyesinde Almanca bilgisine sahip olan yabancılar için de yine aynı yasa değişikliği sonucu altı sene olarak uygulanacaktır.

Diğer Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Avusturya’da da, toplumun bir kesimi, yabancı nüfusu, yaşanan ekonomik sıkıntıların, bazı çevresel veya sosyal sorunların, asayiş ve güvenlik kaygılarının sorumlusu olarak görme eğilimindedir. Bu eğilim, zaman zaman bazı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri veya bir kısım basın ve yayın kuruluşları tarafından da suiistimal edilerek, ülkede yabancı aleyhtarı bir ortamın doğmasına veya yayılmasına zemin hazırlamaktadır.

Diğer taraftan toplumsal yaşama katılım (Entegrasyon) sürecinin başarısı, yerleşik yabancı nüfusun katılım arzusu ve barış içinde birlikte yaşam kararlılığı kadar, yerli halkın da yabancıları kabul etmelerine ve güçlü bir ortak yaşam çabasına bağlıdır. Burada siyasetten beklenen, yabancıların güven duyabilecekleri kurumsal yapılanmaların hayata geçirilmesi ve yabancı nüfusun uyumunu engelleyen yasal mevzuatın ayıklanarak süratle değiştirilmesidir. Bu noktada; 2011 yılında Federal İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturulan ve son seçimlerden sonra kaldırılmış bulunan göç ve göçmen sorunlarından sorumlu Devlet Sekreterliği makamının uyuma katkı sağlayan çaba ve girişimleri fevkalade önemli ve anlamlıdır.

Avusturya, gerek yasal mevzuatı gerekse kurumsal yapılanmaları açısından ayırımcılıkla mücadelede önemli adımlar atmıştır. Bu bağlamda “Eşit Muamele Kanunu” çıkartılmış, bu kanunun uygulama alanı 2004 ve 2008 yıllarında yapılan değişikliklerle özel sektörü de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Keza, yasanın uygulamasından sorumlu idari birimler (Eşit Muamele Savunma Makamı, Eşit Muamele Komisyonları vb.) hayata geçirilmiştir.

Sanayileşmiş demokratik bir toplum düzeninin, hukuk sistemi içinde ayırımcılığı kabullenmesi zaten mümkün değildir. Avusturya’da da, din, ırk, dil, cinsiyet, etnik köken veya milliyet esaslı ayırımcılığı suç eylemi olarak değerlendiren yasal düzenlemeler vardır ve uygulanmaktadır. Ancak, mevcut yasal düzenlemelere rağmen, yabancı aleyhtarı bir takım eylem ve söylemler de bulunmaktadır.

Federal Eşit Muamele Savunma Makamı’nın Federal Parlamentoya sunduğu 2012 yılı raporunda; - raporlar 2 yılda bir yayınlanmakta olup 2014 raporu henüz yayınlanmamıştır- çalışma hayatını kapsayan konularda toplam 797 başvuru alındığı, bu başvuruların 327’sinin (% 41) yasal durum hakkında bilgi talebiyle yapıldığı, 190 müracaatın (% 24) etnik kökene dayalı ayırımcılığı içerdiği, keza145 kişinin (% 18) çalışma hayatında yaşa dayalı ayırımcı muameleye muhatap kaldığı, din inanca dayalı ayırımcılık iddiasıyla gerçekleştirilen şikâyet sayısının ise 80 (% 10) olduğu ifade edilmektedir.

Bazı kişi, kurum ve grupların taciz, saldırı, tartaklama ve kundaklama şeklinde tezahür eden yabancı karşıtı fiillerini, basit asayiş olayı şeklinde sunmaya çalışmak veya bunları zararsız göstermeye gayret sarf etmek de, yabancı düşmanlığının bir başka türüdür. Bu tavır, elbette ki Avusturya toplumunun çok büyük bir bölümünü olduğu gibi, bu ülkede huzur, barış ve güven içinde Avusturyalı komşularıyla yaşamak isteyen, kanunlara bağlı, insan hakları ve temel özgürlüklere saygılı, kişisel hak ve yükümlülüklerinin bilincinde olan vatandaşlarımızı ve onların

uyum ve topluma katılım (entegrasyon) konusundaki samimi çabalarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Son dönemde Fransa’daki olaylar bahane gösterilerek bazı Türk dernekleri ve kuruluşlarına yönelik gerçekleştirilen saldırılar da bulunmaktadır. Bu saldırılar Avusturya’daki bir kısım aşırı grupların faaliyetlerinin daha yakından izlenmesi gerektiğine dikkat çekecek niteliktedir.

Avusturya’da ırkçılıkla mücadele etmek ve toplumsal duyarlılığı artırmak üzere 1999 senesinde kurulan ZARA (Zivilcourage und Anti-Rassismus-Arbeit) isimli sivil toplum kuruluşu, çalışmaları hakkında düzenli olarak yıllık raporlar hazırlamaktadır. “Irkçılık Raporu” adıyla yayınlanan raporların sonuncusu 2014 yılına ait olup, bu yıl içinde tespit edilen eylemlere bu raporda yer verilmekte ve kuruluşa intikal eden veya ettirilen yabancı aleyhtarı tüm girişimler sıralanmaktadır.

ZARA’nın 2014 Yılı Irkçılık Raporunda, rapor döneminde 794 ırkçı eylemin kayıt altına alındığına ve bu eylemlerden büyük bir bölümünün internet ortamı, kamusal alan ve hizmet sektöründe belirlendiğine dikkat çekilmektedir. Eylemlerin, vuku bulduğu alanlara göre oransal dağılımı aşağıda verilmektedir:

Kategoriler 2013 % 2014 %

Hizmet Sektörü ve Hizmet Sunumu 19 19

İnternet Üzerinden Yayın 20 17

Kamusal Alan 19 20

Polis Teşkilatı 8 7

Siyasi Hayat ve Basın/Yayın Kuruluşları 8 8

Duvar Yazıları, Afiş ve Hakaret İçeren Karalamalar 8 8

Çalışma Hayatı 7 8

Diğer 13 13

Sıralanan bu eylemlerin sadece % 31’ü eyleme doğrudan muhatap kalanlar tarafından ihbar edilmiştir. İhbar sahiplerinden % 52’ü ise, bizzat şahit olduğu veya gözlemlediği eylem hakkında bildirimde bulunmuş ve bunların kayıt altına alınmasını talep etmiştir.

ZARA yetkilileri, gerek çalışma hayatında, gerekse kamusal alandaki ırkçı eylemler sıralamasında, başörtüsü taşıyan kadınlara yönelik şiddet ve taciz girişimlerinin önde geldiğini ve bu eylem kayıtlarında önceki yıllara oranla büyük artış gözlendiğini ifade etmektedir.

Irkçı eylem ve saldırılardan 61’inin plaket, afiş veya slogan kullanılarak gerçekleştirildiği, bunlardan 4’ü toplu taşıma araçları olmak üzere 45’inin Viyana’da tespit edildiği, afiş, karalama ve duvar yazılarında; % 51 oranında Yahudi aleyhtarlığının, % 16 oranda İslam dini karşıtlığının, % 13 oranda Afrika karşıtlığının, % 7 oranda Türk düşmanlığının ve % 13 oranda ırkçılığın işlendiği ifade edilmektedir.

3.6.5.3. Sayısal Veriler

Belgede DİYİH 2014 Yılı Raporu (sayfa 195-198)