• Sonuç bulunamadı

Öfke Göstermek ve Şiddet Uygulamak

3. BÖLÜM

5.6. Öfke Göstermek ve Şiddet Uygulamak

Ö

fke yaşanılan bir olay karşısında kişinin muhatabına, bu bir kişi, bir hayvan, bir nesne, bir sosyal kurum olabilir, göstermiş olduğu ölçüsüz tepkidir. Bu şartlar çerçevesinde öfkelen-mek esasında bir sebep değil bir sonuçtur. Yani insanın durduk yere öfkelenmesi makul bir tutum olmayacağına göre kişiyi öfkelendiren bir sebebin ya da sebeplerin bulunması ve buna bağlı olarak kabul edilmeyecek düzeyde bir tepkide bulunması gerekir. Ahlâkî açıdan eleştirilebilecek durum kişinin öfke göstermesinden daha çok bu öfkenin makul düzeyde tutulamaması ve muhataba zarar vermesidir ki, her ne olursa olsun buna kimsenin hakkının olmayacağı açıktır.

Öfke psikolojik olarak ele alındığında işin uzmanları tarafından, doyurulmamış̧ isteklere, istenmeyen sonuçlara ve karşılanmayan beklentilere verilen doğal ve evrensel bir duygusal tepki olarak açıklanmaktadır.145 Genel olarak öfke olumsuz olarak algılanmasına rağmen enerji vermek, motive etmek, zorlanılan zamanlarda duyguları ifade etmeyi sağlamak, tehlike durumlarında kişinin korunmasını sağlamak gibi olumlu sonuçlarının olduğunu ileri süren uzmanlar da mevcuttur.146 Kızgınlık, hiddet, intikam, düşmanlık, kaygı, nefret, kin vb. gibi duygular öfke duygusuyla birlikte yaşanır da eşlik eder ve öfke, kişiler arası ilişkilerde sorunlara, boşanmaya, çalışma ya-şamında üretkenliğin, işlevselliğin bozulmasına, fiziksel ve ruhsal sağlıkta önemli sorunlara neden olabilmektedir.147

Olumsuz boyutu itibariyle bakıldığında - ki ahlâkî açıdan bu boyut önem taşımaktadır- kişinin yaşadığı bir olayın neticesinde kontrolsüz öfke göstermesi ve bunu karşı tarafa zarar verecek düzeye taşımasıdır. Bu durumda artık öfke sınırları aşılmış, hadise saldır-ganlık boyutlarına dönüşmüştür. İkisi arasındaki incelik yani öfke ile

145 Sabri Burhanoğlu, (2016) , “Öfke Nedir? Neden Oluşur?” , http://www.sabribur-hanoglu.com/ofke-nedir-neden-olusur, Erişim Tarihi: 13.06.2018

146 Feyzullah Alpman, (2018) , “Öfke Nedir? Nasıl Kontrol Edilir?”, http://www.

feyzullahalpman.com/makalelerim/ofke-nedir-nasil-kontrol-edilir/22/, Erişim Tarihi: 13.06.2018

147 Burhanoğlu, a. g. m.

saldırganlık arasındaki fark öfkenin bir duygu, saldırganlığın ise bir davranış olduğudur.148 Yer yer öfke ile saldırganlığın birlikte olduğu durumlar olmakla birlikte öfke, yoğunluğunda ve süresinde çeşitlilik gösteren içsel duygusal bir yaşantıyken; saldırganlık, kişiye, nesneye ya da sosyal sisteme zarar verebilen davranışlardır.149

Günümüzde psikolojik rahatsızlıklar kategorisinde ele alınan öfkenin kontrolsüzlüğü hali ilgili uzmanları tarafında öfke kontrolü teknikleriyle tedavi edilebilmektedir. Ahlâkî bakımdan ise insa-nın yaşadığı olaylar karşısında kontrolsüz öfkenin doğurabileceği zararları önceden düşünebilmesi, bu hali içselleştirmesi, bir şuur haline getirmesi oldukça önemlidir. Bu durumu teyit bakımından halkın irfanını göstermesi yönüyle ‘Öfkeyle kalkan zararla oturur’

sözü çok manidardır. Belki daha küçük yaşlarda aileden başlamak ve eğitim kurumlarında sürdürülmek suretiyle öfke halinin kontrol altına alınması sağlanabilir.

Şiddet sözcüğü, aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğun-luğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı nitelendirir. Yöneticinin şiddet içeren eylemleri kendini engellediği düşünülen nesne ya da bireyin kendisine doğrudan yaptığı gibi, hiç ilgisi olmayan nesne ya da bireylere yönelttiği görülebilir.150 Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti, “Fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda, maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumu olarak tanımlanmaktadır.151 Bu tanımla birlikte literatürde farklı açılardan farklı şiddet tanımları yapılabilmektedir.

Ancak yapılan bu tanımların ortak yönleri kişinin canını acıtmak, yaralamak, öldürmek, mala zarar vermek amacıyla güç kullanmak;

yasaya aykırı fiziki güç kullanmak; yasaya aykırı bir hedefe varmak için şiddet kullanmak ya da şiddet kullanma tehdidinde bulunmak;

genelde kabul gören yasa ve ahlak ilkelerine aykırı biçimde fiziksel

148 Alpman, a. g. m.

149 Burhanoğlu, a. g. m.

150 MEGEP, a. g. e. , s. 32

151 Oğuz Polat, (2016) , “Şiddet” , Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 22, Sayı 1, s. 15-16

yok etme, gereksiz yere kırma, yok etme eylemleri; toplumsal ilişki-lerde kabul edilebilirlik sınırlarını aşan zorlama eylemidir.152 Dikkat edildiğinde şiddetin kontrol edilemeyen öfke duygusunun davranışa dönüşmüş hali olan saldırganlığın ileri bir boyutu olduğu anlaşıla-caktır. Bu anlamda bir insana maddi ya da manevi olarak yapılan aşırı eziyet anlamında kullanılmaktadır. İşkence veya eziyet yalnız fiziksel acıyı değil, psikolojik acıyı da kapsamaktadır.153

Şiddet uygulamaları da tek tip değildir. Literatürde tespit edil-miş farklı farklı şiddet türleri söz konusudur. Bunlar genel çerçevede aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

• Fiziksel Şiddet: İtmek, tokat atmak, tekmelemek, tükürmek, yumruklamak, kol kıvırmak, kol-bacak kırmak, saçından sürüklemek, temel ihtiyaçları kısıtlamak, tıbbi tedaviyi engellemek, yaralamak vb.

• Sözlü Şiddet: Sürekli eleştirmek, aşağılamak, küfür, tehdit, katılımı engellemek, sorgulamak, bağırmak, lakap takmak, alay etmek, hakaret, küçümsemek vb.

• Toplumsal İlişkileri Sorgulayıcı Şiddet: Zorla evlendirmek, töre, sürekli dışarı çıkmasını yasaklamak • Ekonomik Şiddet: Parasını almak ve geri vermemek,

istemediği işte çalıştırmak, çalıştırmamak, işe yollamamak veya zorla çalıştırmak, eline hiç para vermemek vb.

• Cinsel Şiddet: İlişkiye zorlamak, tecavüz, başka kişilerle cinsel ilişkiye zorlamak, korkutan ve kıran davranışlar, kadınlığını/erkekliğini aşağılamak, taciz, cinsel organlara zarar vermek, namus ve töre baskısı ve öldürmek vb.154

152 Necmettin Özerkmen, (2012) , “Toplumsal Bir Olgu Olarak Şiddet”, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Akademik Bakış Dergisi (E-Dergi), Sayı 28, https://www.

akademikbakis.org/eskisite/28/25.pdf, Erişim Tarihi:13.06.2018

153 MEGEP, a. g. e. , s. 32

154 “Şiddet ve Başa Çıkma Yolları, Velilere Öneriler”, (2018), altiparmakfaortaoku-lu.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/16/.../06034251_ddetale.ppt, Erişim Tari-hi:13.06.2018

Yukarıda verilen şiddet türlerinin hiç birisinin ahlâken kabul edilmesi mümkün değildir. Böyle olmakla birlikte birço-ğu da ceza kanunlarının suç olarak tanımladığı fiiller arasında sayılmış ve icra edilmeleri halinde caza kanunlarının öngördü-ğü yaptırımlarla karşılanmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken belki de ahlâken çok daha önem arz eden husus bireyi suça iten sebeplerin tespit edilmesi ve onların ortadan kaldırılmasıdır.

Bireyi, şiddet kabul edilen davranışları yapmaya sevk eden birçok faktörden bahsedilebilir. Bunlar genel hatlarıyla aşağıdaki gibi grup-landırılabilir:

• Çevre Faktörleri: Medyanın etkisi, sosyo-ekonomik fak-törler (maddi durum, işsizlik vb.),yabancılaşma, göç, • Toplumsal Faktörler: Toplumun yaratıcılığı

engelle-mesi (kendini gerçekleştirme ihtiyacının karşılana-maması), uyuşturucu ve ateşli silahlara kolay ulaşma, sosyal düzensizlik, eğitim kalitesinin düşmesi, toplum-daki adaletsizlikler, sosyal ve sportif faaliyet alanlarının yetersizliği, ekonomik kazanç ve sosyal statü edinme çabası, • Aileden Kaynaklanan Faktör: Ailenin bireyin psikolojik

veya maddi ihtiyaçlarını karşılamaması, aile içi etkileşim ve iletişimin bozuk olması, bireyin ihmali ve istismarı, yetersiz gözetim ve yönlendirme, uygunsuz ve tutarsız aile disiplini, evlilikte veya ailede anlaşmazlık, çatışma, şiddet gösteren ebeveyn, abi, abla veya kardeş, diğer insanlarla kıyaslama, aşırı beklenti, küfre, kavgaya teşvik etme, bir ebeveynin veya yakının kaybı, soydan getirilen kalıtımsal hastalık, aile bireylerinin yoğun stres içinde bulunması, • Bireysel Faktörler: Bulunduğu kurumu benimsememe,

kurumda başarısızlık veya kurumdan uzaklaştırılma, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, kurumda psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması (sevgi - ilgi), bir çeteye üye olma ya da çeteye girme çabası, arkadaş/çevre edineme-me, iletişim problemleri, cinsel istismar, hakaret ya da önemsenmeme, madde bağımlılığı.155

155 A. g. m.

Şiddet kullanımının arkasında yatan faktörlerin çok yönlü olması doğal olarak bu konuda üretilecek çözümlerin de çok yönlü olmasını zorunlu kılmaktadır. Toplumsal hayatta meydana getirdiği tahribatın yüksek olması açısından da ihmal edilemeyecek bir olgu-dur. Ancak şiddeti önlemek için sadece polisiye tedbirleri ve hukukî yaptırımları yeterli görmek eksik olur. Bu durumda yukarıda sıralanan bireyden, aileden, toplumdan ve çevreden kaynaklanan sebeplerin bir plan dâhilinde izale edilmesi yoluna gidilmelidir.

Şiddet günümüzün en yaygın meselelerinden bir tanesi ve belki de en önemlisidir. Çünkü günümüz insanı artık çok küçük yaş-larda oyun adı altında şiddete alış/tırılı/ıyor. O yaşyaş-larda doğrudan kullanmasa bile ilerleyen yaşlarda, çocukluk döneminde oyunlar üzerinden yatkın hale geldiği/getirildiği şiddet eğilimini açığa çıka-rıyor. “Bu anlamda bir oyun Amerikan ordusunda ve bahriyesinde keskin nişancılar yetiştirmek gayesiyle geliştirilmişti. 9 yaşında Carmil adlı bir çocuk, bu oyunun tesiriyle içinde sekiz mermi bulunan bir tabancayla sınıf arkadaşlarından sekizini öldürdü. Çocuğun evine gidildiğinde, odasındaki bilgisayarında sınıftaki bütün öğrencilerin yerleşimini konumlandırdığı ve her ateş ettiğinde tam isabet olmak üzere, beş kere başa, üç kere de göğse ateş etmek suretiyle arkadaş-larını öldürdüğü tespit edildi. Bu oyunu geliştiren askerlerden birisi olan Albay, bu durum üzerine ‘Böyle başarılı bir atışı profesyoneller bile yapmakta zorlanıyorlar’ diyecektir. Evet, 9 yaşındaki bir çocuk olan Carmil, 8 kurşunla 8 arkadaşını öldürecek ve sonrasında da akıl almaz bir şekilde ‘Fakirleri öldürmek lazım, çünkü onlar bizim elimizdekileri istiyorlar, ileride onlar elimizdekileri almak için bizleri öldürecekler’ şeklinde açıklama yapacaktır.156

Şiddetin aslında bir bumerang etkisi vardır. Hiçbir meseleye çözüm olmadığı gibi, dönüp bizatihi şiddet kullananı mağdur ede-cektir. Bu durumu resmetmek açısından meşhur ressam Picasso’nun yaşadığı şu örnek oldukça manidardır:

156 Roger Garaudy, (2014), Amerikan Efsanesi, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, İs-tanbul, s. 121-122

“İkinci Dünya Savaşı esnasında Paris’i işgal eden Alman subay ve askerler ünlü ressam Picasso’nun atölyesini basarlar. Bir portrede, Nazi subayları kadın ve çocuklara işkence ederken resmedilmiştir. Alman subayı bundan rahatsız olur ve sorar:

- Bunu siz mi yaptınız?

Picasso son derece sakin bir şekilde cevap verir:

- Hayır, siz.”157

Şiddet bir boyutuyla da bir hastalık halidir. Kesinlikle tedavi edilmesi gerekir. Edilmediği takdirde bu hastalıkla malul bireylerin yaşadığı toplumda huzurdan bahsedilemez. Bugün spor müsabakala-rında yaşanan şiddet bu türden bir hastalıktır. Takım tutma, taraftar olma aidiyetinin asabiyete dönüşmüş hali spor müsabakalarındaki şiddetin ne düzeye geldiğini göstermesi bakımından Buenos Aires’te Boca Juniors taraftarlarından birinin ölüm döşeğinde son arzusunun ne olduğuna verdiği cevap şaşırtıcı, şaşırtıcı olduğu kadar da üzüntü vericidir: “Hiç olmazsa, ötekilerden biri geberdi, diyecekler.”158