• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. ÖĞRENME

2.3.3. Öğrenme Stilleri ve Öğrenme-Öğretme Faaliyetleri

Her birey birçok yönden bir diğerinden farklıdır ve bu farklılıklar da onların öğrenme şekillerine yansır. Bütün bireyler kendi yaşına, cinsiyetine, yetiştiği çevreye, kültüre, kişiliğine, zihinsel gelişimine bağlı olarak bir öğrenme stili oluşturur. Bu stiller bireye özgüdür, birbirlerine karşı üstünlükleri yoktur ve iyi-kötü olarak değerlendirilemezler. Bu farklılıkların hepsi öğrenme sürecinin de bireylere göre değişiminin gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Herkes aynı konuyu farklı şekillerden öğreneceği için öğrenme ortamları, kullanılan yöntem ve teknikler, araç ve gereçler her bireyde aynı düzeyde etkili olamayacaktır. Bunların sonucunda da aynı konuların farklı uygulamalarla öğretilebilmesi için farklı stillere sahip olanların öğrenmede hangi yollara başvurdukları ve öğrenmeyi istenilen düzeyde gerçekleştirebilmek için neler yapılabileceği üzerinde durulmaya başlanmıştır.

Eğitim sürecinde öğrencilerin öğrenme stilleri belirlendiğinde bunlara yönelik yapılabilecek çalışmalar planlanıp uygun materyaller hazırlanabilir. Böylelikle hem öğretmen hem de öğrenci etkili ve başarılı bir sürecin içinde yer alırlar. Öğrenme stillerinin öğrencilerin başarısı üzerinde etkili olduğunu gösteren pek çok araştırma sonucu mevcuttur.

Amerika’daki uygulayıcılar, geleneksel öğretimden öğrenme stilleri kullanılarak yapılan öğretime geçildikçe ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim olmak üzere bütün seviyelerdeki öğrencilerin puanlarında istatistiksel bir artış görüldüğünü belirtmektedir. Başarıdaki bu artışın hemen altı hafta sonra görülmeye başlandığını, bir yıl sonra da öğrencilerin başarılarında ve testlerden aldıkları puanlarda önemli oranda artış olduğunu eklemektedirler (Shaughness,1998 Akt: Akdoğan Yeşilova, 2011: 67). Bir başka araştırmada öğrenme stillerine uygun olarak eğitilen öğrencilerin, özellikle matematik ve okuma başarılarında önemli bir artış olduğu gözlemlenmiştir (Dunn, Rita; K.Dunn, G.E. Price, Akt: Şimşek, 2007: 78). Öğrenme eyleminin hızlanabilmesi, kısa bir zamanda öğrenilenlerde ve bunların hatırlanmasında artış görülebilmesi için öğrenme imkânlarının bireyin incelemek, keşfetmek ve oynamak gibi doğal eğilimleriyle örtüştürülmesi gerekmektedir (Given, 1996).

Öğrenme stillerine uygun öğrenme-öğretme faaliyetleri yapmak, öğrencinin akademik başarılarını artırdığı gibi onun farklı olana karşı hoşgörülü olmasını, öğretime karşı olumlu tutum geliştirmesini de sağlamaktadır. Ayrıca, öğrenme güçlüğü var diye düşünülen pek çok öğrencinin aslında öğrenmede bir güçlüğünün olmadığı, bu öğrencilerin öğrenme stilleri tespit edilip öğrenme - öğretme etkinlikleri buna göre planlanıp uygun ortam ve uyarıcılarla sunulduğunda kolaylıkla öğrenebildikleri görülmüştür (Şimşek, 2007: 82).

Felder ve Silverman’a göre kişiler bilgiyi işlerken farklı yollar kullanırlar. Bu bilgi edinme yolları görerek, duyarak, yaparak, yansıtarak, içgüdüsel ve akılcı mantık yürüterek, analiz ederek, görselleştirerek şeklinde sınıflandırılabilmektedir. Felder ve Silverman (1988), eğitim sürecinde öğrenme stilleri dikkate alınmadığında derslerin sıkıcı ve monoton olacağına, öğrencilerin dersi takip ederken gerekli dikkati göstermeyeceklerine ve derse ilgi duymamaları yüzünden sınavlarda başarısız olacaklarına, derse, programa ve kendilerine olan inançlarını yitireceklerine, derse devamın azalacağına ve hatta bazı durumlarda okulu bırakmaya kadar varabilecek kötü

sonuçlar yaşanabileceğine vurgu yapmıştır. Bu tarz sorunlarının yaşanmaması için de öğrenme stilleri odaklı ders ortamını önermiştir.

Öğrenme stillerine yönelik öğrenme ortamlarını oluşturabilmek için öğretmenlerin bu bilgiye sahip olması gerekmektedir. Öğretmen, öğrencilerin bilgiyi edinme sürecinde hangi yollara başvurduğunu, nasıl öğrendiğini bildiğinde onların bireysel ihtiyaçlarına uygun ders ortamı hazırlayabilir.

Öğrenme stilleri öğretme- öğrenme sürecinde kullanılan yöntem ve tekniklerin temelini oluşturmaktadır. Yöntemlerin çoğu değerlendirildiğinde(aktif öğrenme, işbirlikçi öğrenme vb.) aslında önerilen etkinliklerin oluşumunun görsel, işitsel, dokunsal öğrencilere göre şekillendiği görülmektedir. Bu yöntemler sınıftaki öğrencilerin stilleri tespit edilmeden kullanılırsa istenilen etkiyi gösteremeyebilir çünkü öğretmenin tercih ettiği teknikler bazen sadece tek bir stile bazen de ikisine hitap edebilir bu durumda eşit dağılım olmayabilir. Bunun yaşanmaması için öğretmenlerin önce sınıflarında bulunan öğrencilerin stillerini ilgili envanterleri kullanarak belirlemesi gerekmektedir. Mevcut öğrenci profili ortaya çıktığında öğrenme süreci uygun tekniklerle desteklenerek öğrenmenin istenilen düzeyde olması sağlanabilir.

Öğretmenin öğrenme stillerinin farkında olmasının bir diğer faydası, sınıf yönetiminin kolaylaşması, öğrencilerin düzeni bozmaya yönelik davranışlarında önemli oranda düşüş gözlenmesidir. Ayrıca öğrenme stilleri göz önüne alınarak oluşturulan sınıf ortamları, fikirlerin özgürce ifade edilebildiği demokratik ortamlardır. Bu ortamlar öğrencilerin başarı ve öz güvenlerini artırmada etkili olduğu gibi öğrenciye sunulan özgürlükler sonucunda da onların ilginç ve yaratıcı öğrenme ürünlerini ortaya çıkarmalarını sağlar (Ekici, 2003; Ağca, 2006;). Babadoğan’ın (2000) da belirttiği gibi, öğrencilerin öğrenme stillerinin bilinmesi onlara sergilenecek tavır ve yaklaşımı da etkileyecek, öğrencinin öğrenme aktivitelerindeki çeşitliliği artıracaktır. Akkoyunlu’ya (1995) göre, öğrencilerin öğrenme stillerinin belirlenmesi, öğretmenlere öğretim sürecinde kullanacakları uygun yöntemi seçme noktasında yardımcı olabilir. İnal (2013:19), öğretimin önceden sistematik bir şekilde planlanması, materyal seçimi ve seçilen bu materyalin kullanımında verimi artırmayı amaçlayan teknolojik öğrenme ortamlarında öğretim tasarımı olan assure modelinden de yararlanılabileceğini belirtmiştir. Öğrencilerin analizinin öğrenme stillerinin tespiti ile yapıldığı bu modelde, hedeflerin belirlenmesi dersin kazanımlarından çıkartılır. Ortam ve materyaller seçildikten sonra ders yöntemi belirlenir ve süreç içerisinde alınan dönütlere göre

öğretim, ortam ve materyaller tekrar gözden geçirilerek düzenlenir.

Öğrencilerin öğrenme süreçlerinde bireysel özellikleri göz önüne alınarak ilgi, istek ve ihtiyaçları karşılanmışsa öğrenciler, yaşamlarında kendini ifade edebilen, öz güveni gelişmiş, hayata dair doğru planlamalar yapmak için uğraşan, belirlediği hedeflere ulaşmaya çalışan ve en önemlisi de ne istediğini bilen kendisiyle barışık bireyler olarak yetişebilirler. Buna bağlı olarak öğrenciler, başarısız oldukları durumlarda pes edip kenara çekilmek ya da hatalı kararlar vererek mutsuz hale gelmek yerine bu başarısızlığın altındaki etmenleri bulmak için hangi yolları izleyeceğini bilir ve mücadeleden vazgeçmeden kendi başarısını yakalar.

Görsel, işitsel ve dokunsal öğrenme stillerine sahip öğrencilerin daha başarılı olması için nasıl çalışmaları gerektiği ve öğrenme ortamına katabilmek öğrenmeyi kolaylaştırmak için etkinlikleri planlarken nelerin göz önüne alınabileceği aşağıdaki tabloda özetlenmiştir:

Tablo 12: Algısal Öğrenme Stillerinin Öğrenme Sürecinde Kullanılması

Görsel İşitsel Dokunsal/Kinestetik

• Metindeki önemli noktaları vurgulamak için renkli kalemlerle altlarını çizerler. • Düşüncelerle ilgili zihinsel tasvir için kavram haritaları kullanırlar.

•Dersin sunumunda öğretmenin beden dilini, jest ve mimiklerini kullanması dikkatini çeker. •Anahtar sözcük kartları hazırlatılabilir, bunlar üzerine semboller çizebilir.

•Yap-bozları, posterleri, grafikleri, tabloları, şemaları, karikatürleri, ilân panolarını inceleme ve çizme fırsatı tanınmalıdır.

• Resimli kitapları okuması için yönlendirilmelidir.

• Not defteri, ajanda, günlük gibi not alma, yazma ve okuma materyalleri öğrenme ortamına katılmalıdır

• Not alabilmeleri için ders materyallerinde boş yer bırakılmalıdır

• Çalışma grupları oluşturmalı ve onlarla çalışması sağlanmalıdır.

• Konuları tekrar ederken yüksek sesle okumalıdır. • Okuduklarını kaydedip kendi sesinden dinlemelidir.

• Basamaklı bir şekilde öğrenmeleri gerekenleri ona uygun yazıp yüksek sesle ya da şarkılarla söylemelidir. • Dersin başında öğrenciye dersin hedefi, dersin sonunda da dersin özeti sözlü yapılmalıdır.

• Soru-cevap yöntemiyle öğrencilerin ne kadar öğrendikleri sınanmalı, bilgi eksiklikleri tamamlanmalıdır. • Beyin fırtınası, münazara tarzı işitsel etkinliklere ağırlık verilmelidir. • Öğrencilerin öğrendiklerini özetleyebilmelerini sağlayan etkinlikler düzenlenmelidir. • Ön sıralara oturmalıdır. • Yaparak yaşayarak öğrenme fırsatları sunulmalı, deney, rol oynama, drama vb. öncelikle tercih edilmelidir.

• Bu tür öğrenciler sık sık etkinlikler arası geçiş yaptığından etkinliklerin süresi uzun tutulmamalıdır.

• Kavram haritaları gibi içeriği zihinde canlandırmaya yardımcı teknikler kullanılmalıdır. • Dinlediklerini hatırlatması için kısa notlar tutmalı, tablo ya da çizimler yapmalıdır.

• Çalışma esasında elinde kitap veya kartlarla hareket etmeli yüksek sesle okumalıdır. • Çalışma sırasında hareketleri kısıtlanmamalıdır.

• Bir şeyler anlatırken ayakta olmalı ve bütün vücudunu kullanarak anlatmalıdır.

• İşitsel etkinlikler esnasında uyanık kalabilmeleri için çeşitli sorular sorulmalıdır.

• Sayfa kenarlarına resimler çizmeleri sağlanmalıdır. • Diyagramlar gösterilmeli ve daha sonra bunların açıklaması yapılmalıdır.

• Posterler, yapbozlar, karikatürleri inceleyerek ve çizerek eğlenceli öğrenir. • Karmaşık konuları çeşitli çizimlere dönüştürmeleri sağlanmalıdır.

• Renkler kullanılmalıdır. • Dinlerken not almaları sağlanmalıdır, not tutma becerileri gelişmiştir.

• Öğrendiklerinin belleğinde yer etmesi için görsel hatırlatma notları hazırlamaları için teşvik edilmelidir.

• Öğretmen ile öğrenciler arasında diyalog ortamı yaratılmalıdır.

• Konuşma, mülâkat yapma fırsatı tanınmalıdır.

• Panele katılma imkânı sunulmalıdır.

• Soru sormasına ve cevap

vermesine olanak

sağlanmalıdır.

• Yüksek sesle okumasına ve seslendirme yapmasına imkân verilmelidir.

• Masal ve kitap kasetleri dinletilmelidir.

• Olay ve hikâyelerle ilgili sohbet etmesi için uygun ortam sağlanmalıdır

• Dersi dinlerken hareket etmelerine veya herhangi bir şeyle oynamalarına izin verilmelidir. (kalem çevirme, lego vb.)

• Ellerini kullanacağı çalışmalar yaptırılmalıdır. (Oyun hamuru vb. kullanarak da olabilir.) • Ders esnasında beyinlerini toplayabilmeleri için kısa süreli aralar verilmelidir.

• Bir nokta vurgulanmak istendiğinde, sakız, şekerleme veya koku gibi konu ile bağlantı yaptıracak, ileride hatırlamasını kolaylaştıracak maddelerden faydalanılmalıdır.

• Renkli ve fosforlu kalemler kullanılmalıdır.

• Eşyaları yapıp bozma ve model inşa etme ortamları oluşturulmalıdır.

• Rol yapmasına fırsat tanınmalıdır.

• Görev ya da bulmaca kartları yaptırmalıdır.

• Tüm faaliyetlerle ilgili yönergeler dağıtmalıdır. • Doğa çalışmaları/gezi gözlem faaliyetlerine katılmaları sağlanmalıdır.

•Beyin fırtınası yaptırılmalıdır. (Boydak, 2001; Güven 200; Şimşek 2007; Oral ve Avanoğlu, 2011)

Yapılan etkinliklerde sınıfları stillerine göre ayırmadan çoklu öğrenme ortamlarında eğitim vermenin daha iyi olacağı araştırmacılar tarafından ifade edilmiştir. Sadece onlara hitap eden ayrı sınıflarda eğitim almaları, eğitimin, bireyleri toplumun kurallarını benimseme, onunla yaşayabilme ve uyumlu hâle getirmeye çalışma amacıyla çelişir. Eksik yönlerin geliştirilmesine fırsat vermeyip var olan özellikleri de daha çok belirginleştirerek eğitim verilirse bireyin toplumla uyumunu sağlamak giderek zorlaşır. Bunun yerine bütün stillere sahip öğrencilerin oluşturduğu sınıf ortamlarında görsel, işitsel, dokunsal unsurların hepsine yer verilmelidir. Tek tip öğretime dayanmadan aynı konuların farklı stillere hitap eden öğrenme etkinlikleriyle verilmesi çoklu öğrenme ortamlarının oluşmasına imkân verir böylelikle de öğrenci, kendi öğrenme biçimi

gelişirken diğer öğrenmelere de açık hâle gelip gördüklerini geniş bir perspektiften değerlendirmiş olur. Öğrenciler böyle çoklu öğrenme ortamlarında kendine yakın olan stille olaya yaklaşır ve kendisi için yararlı olan boyutu kullanarak diğerleriyle de uyum içerisinde çalışmayı öğrenir. Bu aynı zamanda bireylerin algı dünyalarını, bakış açılarını yani kişisel gelişimini buna bağlı olarak da toplumsal gelişimi destekler. Farklılıklarımız zenginliklerimizdir önemli olan bu zenginliklerden doğru bir biçimde faydalanmayı bilip daha üretken, birbirinin görüşlerine saygı duyan, yeni fikirlere açık olan bireyler yetiştirmeyi başarmaktır.