• Sonuç bulunamadı

B. KAZAKİSTAN’DA YAYGIN İSLAM DİN EĞİTİMİ

2.1. Ankete Katılan Öğrencilerle İlgili Genel Bilgiler

2.1.4. Öğrenci Ebeveynlerinin Sosyal Durumları

Cami ve yaz Kur’an Kurslarına katılmakta olan öğrencilerin ailelerinin sosyal durumlarını tespit etmenin daha doğru ve daha gerçekçi yorumlar yapmamıza yardımcı olacağını düşünüyoruz. Bu sebeple öğrencilere “Anne-babanın sağ olup, olmadığı, Anne-babanın tahsili, Anne-babanın işi, Anne-babanın dini sorumluluğu ve kursu takip etmesi” şeklinde sorularla ailelerin sosyal durumlarını tablolar halinde tespit etmeye çalıştık.

2.1.4.1. Anne-Babanın Sağ veya Vefat Etmiş Olması

Öğrencilerin anne-babalarının hayatta olup, olmaması çocuk/öğrenci üzerinde pek çok yönden olumsuz etkileri olduğu çeşitli araştırmalarda tespit edilmiştir.102

Öğrencilerin aile yapıları hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla sorulan soruya Tablo 11’deki şu cevaplar alınmıştır:

Tablo 11. Anne-Babanın Sağ veya Vefat Etmiş Olması Anne-Babanın Sağ veya Vefat Etmiş

Olması

Cami Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler

Yaz Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler Sayı (N) Yüzde (%) Sayı (N) Yüzde (%)

Her ikisi de sağ 167 81,5 174 77,3

Annem sağ 22 10,7 25 11,1

Babam sağ 5 2,4 4 1,8

Her ikisi de vefat etti 10 4,9 21 9,3

Katılan 204 99,5 224 99,6

Cevapsız 1 0,5 1 0,4

Toplam 205 100,0 225 100

Yukarıda tabloda görüldüğü gibi cami %81,5’i ve yaz Kur’an Kurslarının %77,3’nün “her ikisi de sağ”; annesinin sağ olduğunu belirtenlerin oranı cami %10,7, yaz Kur’an Kursu %11,1; babasının sağ olduğunu belirtenler ise cami %2,4, yaz %1,8 olarak belirtmiştir. “Her ikisi de vefat etti” cevabını verenler ise cami %4,9, yaz %9,3 cevap vermiştir.

Ortaya çıkan neticelere göre, cami ve yaz Kur’an Kurslarına katılan öğrencilerin anne-baba eğitimini sağlıklı bir biçimde almış olduğu görülmektedir.

2.1.4.2. Anne-Babanın Eğitim Seviyeleri

Anne-babanın öğrenim durumları ve onların tutum ve davranışları öğrencilerin üzerinde etkisi olduğu muhtemeldir. Özellikle annelerin tahsil seviyesinin yüksekliği veya düşüklüğü, yetişmekte olan nesillerin din eğitimine olumlu veya olumsuz etkileyebilir. Bundan dolayı ebeveynlerin tahsil durumları önem arz etmektedir. Ankete katılan öğrencilerin anne-babalarının tahsil durumuna göre dağılımı Tablo 12’de gösterilmiştir.

Tablo 12. Anne-Babaların Eğitim Seviyeleri

Anne-Babanın Eğitim seviyeleri

Cami Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler

Yaz Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler Sayı (N) Yüzde (%) Sayı (N) Yüzde (%) Anne ve babam yüksek tahsillidir 95 46,3 85 37,8 Babam yüksek tahsilli, annem yüksek

tahsilli değildir 34 16,6 31 13,8

Annem yüksek tahsilli, babam yüksek

tahsilli değildir 32 15,6 40 17,8

Her ikisi de orta tahsilidir 32 15,6 45 20,0

Annem orta tahsilidir 5 2,4 2 0,9

Babam orta tahsillidir 1 0,5 0 0

Katılan 199 97,1 203 90,2

Cevapsız 6 2,9 22 9,8

Toplam 205 100,0 225 100,0

Tablo 12’deki bulgulara göre, “anne-babam yüksek tahsillidir” cevabını verenlerin oranı cami Kur'an Kurslarında %46,3, yaz Kur’an Kurslarında ise %37,8

düzeyinde gerçekleşmesi sevindiricidir. Demek, ebeveynler çocuklarının küçük yaşta din eğitimini almalarını önemli olduğu kanaatine vararak çocuklarını Kur’an Kurslarına vermektedirler. Sadece babasının yüksek tahsilli olduğunu söyleyenler ile sadece annesin yüksek tahsilli olduğu cevabını verenler her iki Kur’an kursu arasında az bir fark olduğunu görülmektedir. Bununla birlikte, anne-babalarının orta tahsilli olduklarını söyleyenlerin oranı cami %15,6 (32 kişi), yaz Kur’an Kursu %20,0 (45 kişi) oranında cevap vermiştir. Burada belirtelim ki, orta seviyedeki kastedilen sadece lise mezunu olan ebeveynlerdir. Hiç eğitim-öğretim görmemiş olan ebeveynler değildir. Tabloda da görüldüğü gibi araştırmaya katılanların anne-babalarının eğitim seviyelerinden de anlıyoruz ki, araştırmamıza katılanların anne babaları eğitim görmüş kişilerden oluşmaktadır. Bu da araştırmamızın güvenirliğinin yüksek olduğunu göstermektedir. Çünkü anne-babaların eğitim seviyelerinin düşüklüğü veya yüksekliği, öğrencinin tutum ve davranışlarına yansıması kaçınılmazdır.

2.1.4.3. Anne-Babanın Dinî Sorumluluğu

Aile, bireyin yalnızca belli bir dönem biyolojik ve fiziki ihtiyaçlarının karşılandığı bir yer değil, aynı zamanda bireyin bütün hayatını etkileyen, şekillendiren önemli bir eğitim merkezidir.103

Anne-babanın, çocuğun hayatında her zaman özel ve önemli bir yeri bulunmaktadır. Çocuğun eğitimi ile ilgili özellikle ilk senelerde ailenin etkisi daha fazladır. Çocuk ana dili sevmeyi ve saymayı, sorumluluk almayı, kişisel ve sosyal görevleri ailede öğrenmektedir. Gelenek ve görenekleri, iyi ve kötü değer yargılarını, inançları ve çevreye uyumu çocuk ailede kazanır.104

Bazı psikologlar çocuğun altı yaşına kadar edindiklerinin ömür boyu edindiklerinin %30’unu, bazıları ise %90’ını oluşturduğunu belirtmektedir. Bu nedenle çocuğun en etkili çevresinin aile çevresi olduğu kesin kabul edilmektedir.105

Her ne kadar çocuklarda dini duygu ve inanç fıtri olsa da, çocuğun dini eğitimi konusunda anne-babanın çok büyük katkıları vardır. Ancak ailede çocukların

103

Mustafa Köylü, Din Eğitimi, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, Ankara 2012, s. 265.

104 Mevlüt Kaya, Din Eğitiminde İletişim ve Dini Tutum, Etüt Yayınları, Samsun 1998, s. 20.

105 Ergün Çapan, “İslam Aile Yapısı Açısından Ahzab Süresinin Tefsiri”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi SBE., 1992, s. 187.

dini duygu ve düşüncelerinin erkenden veya gecikerek, sağlıklı veya sağlıksız gelişmesi, ebeveynlerin dindarlıkları ve kültür seviyeleri ile doğru orantılıdır diyebiliriz. Dindar olan ve bazen de dua ve ibadetlerini çocukları ile birlikte yapan anne-babaların çocukları üzerinde bu uygulama önemli etkiler bırakır. Anne-babanın bu davranışları, çocuklarının dini duygularının erkenden uyanmasına sebep olur. Çünkü evde ibadet yapan, dua eden anne-babasını gören çocuk, bir taraftan onları taklit ederken, diğer taraftan bu davranışı birtakım sorular sormasına sebep olur. Sorularına verilecek cevaplar, çocukların dini uyanma ve duygularının gelişimini kolaylaştırır ve hızlandırır. Cevapların doğru, açık ve net olarak verilmesi ise, dini duygu ve düşüncelerinin sağlıklı bir şekilde gelişmesine yardımcı olur. Soruları yanlış veya baştan savma cevapların verilmesi halinde ise, onların dini duygularının uyanması ve gelişmesinde gecikmeler yapabileceği gibi sapmalara da sebep olabilir.106

Bu bakımdan, cami ve yaz Kur’an Kurslarına gelen öğrencilerin anne-babalarının dini sorumluluğu önem arz etmektedir. Konuyla ilgili veriler Tablo 13’ten izlenebilir.

Tablo 13. Anne-Babanın Dinî Sorumluluğu

Anne-Babanın Namaz Kılma Durumu

Cami Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler

Yaz Kur’an Kursuna Devam Eden Öğrenciler Sayı (N) Yüzde (%) Sayı (N) Yüzde (%)

Evet 121 59,0 132 58,7 Hayır 56 27,3 64 28,4 Bazen 8 3,9 5 2,2 Yeni Başladı 12 5,9 13 5,8 Katılan 197 96,1 214 95,1 Cevapsız 8 3,9 11 4,9 Toplam 205 100,0 225 100,0

Öğrencilerin anne-babalarının namaz kılıp, kılmadığını öğrenmek amacıyla kendilerine yönelttiğimiz “Anne-babanız beş vakit namaz kılar mı?” sorusuna cami Kur’an Kursu öğrencilerin %59’u, yaz Kur’an Kursundaki öğrencilerin ise %58,7’si

“evet” cevabını vermişlerdir. Aynı soruya “hayır” cevabını veren cami Kur’an Kursu öğrencilerin oranı %27,3, yaz Kur’an Kursunda ise %28,4’tür. Anne-babasının namazı “bazen” kıldığını belirten öğrencilerin oranı ise cami Kur’an Kursunda %3,9, yaz Kur’an Kursunda ise %2,2’dir. Namazı yeni başladığını gösteren öğrencilerin iki Kur’an Kursu arasındaki fark hemen hemen aynı olduğu tespit edilmiştir.

Yıllarca Sovyet idarecileri tarafından gençlere yönelik olarak benimsenen “insanların camilerden uzak tutulması”, “namaz yaşlıların işidir ve yaşlanınca namazlarını kılarsın” ve “Allah bağışlar” gibi yaklaşım ve propagandalarla zihinleri doldurulan insanların bu düşünceleri aşmaları zor olmasına rağmen anket sonuçlarına göre başarıldığı görülebilmektedir. Unutulmamalıdır ki, Sovyet döneminin genç nesli günümüzün anne ve babalarıdır. Nitekim gençlik yaşlarında ibadetlere karşı gösterilen ilgisizlik, evlenip anne baba olunca yavaş yavaş kaybolur ve kişide dini görevleri yerine getirme gayreti artar. Bunun sebebi daha ziyade çocuklarını iyi yetiştirmek, onlara iyi örnek olmak arzusudur.107

Her ne kadar çocuktaki din etkileşimini tetikleyen sebebin ilki aile fertleri olsa da, çocuğun da dini bilgi ve beceri konularında aile fertlerini etkilediği kanaatindeyiz. Buradan hareketle, anketimizdeki “bazen kılıyor” ve “yeni başladı” seçeneklerini işaretleyen öğrencilerin ebeveynlerinin namaza başlamalarında etkileri olduğunu düşünüyoruz. Aynı zamanda ebeveynlerin “ara sıra” namazlara katılmaları ve “yeni başlamaları” satırlarının yüzdeliğinin az olması bir hayal kırıklığı olarak görülmemelidir. Tam tersine, Kazakistan halkının Sovyet döneminde din alanında yapılan tüm zorluklara ve sınırlamalara rağmen bağımsızlıktan sonra milli değerlere bağlı kaldıklarının ve cami ve yaz Kur’an Kurslarında sahih İslam’i değerlerin öğretildiğinin göstergesi olarak anlaşılmalıdır. Bu sonuçlar, Kazakistan’daki yaygın İslam din eğitimi faaliyetlerinin demokratik yaklaşımlar sayesinde hızla arttığını ve etkili olduğunu bizlere göstermektedir.