• Sonuç bulunamadı

Deney grubu öğrencilerinin toplam sayısı 39’dur. Bu sayının % 53’ünü kız öğrenciler, % 47’sini de erkek öğrenciler oluşturmaktadır.

Kontrol grubu öğrencileri ise toplam 38 kişidir. Bunların % 55’ini kız, % 45’ini erkek öğrenciler oluşturmaktadır.

Deney grubu öğrencilerinden %28’i tek çocuk iken, kontrol grubu öğrencilerinden tek çocuk % 16’dır. Deney grubundan % 36’sı 2 kardeşken kontrol grubu öğrencilerinden % 63’ü iki kardeştir. Deney grubu öğrencilerinden 3 kardeş

olanlar % 33, kontrol grubu öğrencilerinde ise % 21’i 3 kardeştir. Deney grubundan % 2.56’sı dört kardeşken, kontrol grubunda dört kardeş olan öğrenci yoktur.

Evde okuyan kardeş sayısının dağılımında; deney grubu öğrencilerinde kardeş sayısı bir olan öğrenciler % 51 iken, kontrol grubunda ise % 55 öğrenci vardır. Deney grubunda evde okuyan kardeş sayısı iki olan % 33 iken, kontrol grubunda % 32’dir. Deney grubunda okuyan kardeş sayısı üç olan öğrenci % 15 iken, kontrol grubunda % 21olarak tespit edilmiştir.

Her iki grupta da mevcut öğrencilerin yarıya yakını erkek öğrenci olup kız öğrencilerin az da olsa fazla olduğu görülmektedir.

Deney grubu öğrencilerinin annelerinin eğitim durumlarıyla ilgili cevaplarına göre, ilkokul mezunu olanlar % 8 iken, kontrol grubunda annesi ilkokul mezunu olanlar % 11’dir. Deney grubunda annesi ortaokul mezun olanlar % 23, kontrol grubunda % 16’dır. Lise mezunu anneler deney grubunda % 44 iken, kontrol grubunda % 37’dir. Deney grubunda annelerin % 26’sı üniversite mezunu iken, kontrol grubunda üniversite mezunu olan anneler % 29’dur. Yüksek lisans ya da doktora mezunu anneler kontrol grubunda % 8 iken, deney grubunda ise hiçbir anne yüksek lisans ya da doktora mezunu değildir.

Deney grubu öğrencilerinin babalarının eğitimiyle ilgili soruya verdikleri cevaplara göre ilkokul mezunu babalarının olmadığı, buna karşılık kontrol grubu öğrencilerinden % 11’nin babasının ilkokul mezunu olduğu görülmektedir. Ortaokul mezunu babaların deney grubu öğrencilerinde % 10 iken, kontrol grubunda % 5 olduğu, lise mezunlarının deney grubunda % 28 iken, kontrol grubunda % 26 olduğu, üniversite mezunlarının deney grubunda % 44, kontrol grubunda ise % 29 olduğu belirlenmiştir. Ayrıca yüksek lisans ya da doktora mezunu babalar, deney grubunda % 18 iken, bu oran kontrol grubunda % 16’dır.

Ankete katılan her iki grup öğrencilerinin annelerinin meslekleriyle ilgili verdikleri cevaplar birbirine çok yakın olmakla birlikte deney grubu öğrenci

annelerinden meslekleri estetiysen, güzellik uzmanı ve stilist olanlar dikkatimizi çekmiştir.

Babaların meslekleriyle ilgili soruya aldığımız cevaba göre ise her iki grupta da her meslekten babanın olması önemlidir. Burada kontrol grubu öğrencilerinden bazılarının babalarının yüksek statüde meslek sahibi olmaları gözümüze çarpan diğer bir husustur.

Deney grubu öğrencilerinden % 46’sı evlerinin kendilerine ait olduğunu ifade ederken, kontrol grubu öğrencilerinden % 58’i evlerinin kendilerine ait olduğunu bildirmişlerdir.

Kirada oturan öğrenci sayısı deney grubunda % 23, kontrol grubunda % 13’tür. Deney grubu öğrencilerinden % 31’i lojmanda oturduklarını belirtirken, kontrol grubundan % 26’sı lojmanda oturduklarını ifade etmişlerdir.

Deney grubu öğrencilerinden % 21’i ailesinin ortalama aylık gelirlerinin 500 ile 1000 TL arasında olduğunu dile getirirken, kontrol grubu öğrencilerinden % 26’sı ailelerinin aylık gelirlerinin 500 ile 1000 TL olduğunu belirtmişlerdir. Ailesinin ayda 1000 ile 3000 TL arasında aylık geliri olduğunu işaretleyen öğrenciler deney grubunda % 62 iken, kontrol grubunda hiç yoktur. Deney grubu öğrencilerinden ailesinin aylık gelirini diğeri şeklinde belirtenler % 18 iken, bu sayı kontrol grubu öğrencilerinde % 74’tür.

Deney grubu öğrencilerinden “ailenizin arabası var mı?” sorusuna, öğrencilerin % 85’i var derken, kontrol grubu öğrencilerinden ise % 84’ü ailesinin arabasının olduğunu bildirmiştir.

Deney grubu öğrencilerinden % 92’si evlerinde kendilerine ait bir odasının olduğunu söylerken, kontrol grubu öğrencilerinden % 97’si bir odasının olduğunu ifade etmiştir. Evlerinde kendisine ait bir odasının bulunmadığını ifade edenler ise deney grubunda % 8, kontrol grubunda % 3’tür.

Deney grubu öğrencilerine tablo 17’de sorduğumuz “Evinize herhangi bir eşya alınırken sizin fikriniz soruluyor mu? Neden?” sorusuna aldığımız cevaplar velilerin çocuklarına böyle bir davranış sonucu kazandıracağı özgüveni, sorumluluk duygusunu ve eleştirel beceriyi destekleyecek temelleri atması açısından oldukça önemlidir.

Velileri tarafında evlerine herhangi bir eşya alınırken kendilerinin de fikirleri alınan öğrenciler deney grubunda % 23, kontrol grubunda ise % 24’tür. Benim fikrim hiç alınmıyor diyen öğrenciler deney grubunda % 21 iken, kontrol grubunda % 11’dir. Deney grubundan öğrencilerin % 51’i evlerine herhangi bir eşya alınırken fikirlerinin alındığını çünkü evin bir bireyi olduğunu, görüşüne önem verildiğini ifade etmektedir. Kontrol grubundan ise öğrencilerin % 39’u fikirlerinin alındığını çünkü kendisinin de o evde yaşadığını ve o evin bir bireyi olduğunu düşünüyor. Yine kontrol grubunda öğrencilerin % 11’i bana hiç sorulmadan eve eşya alınıyor derken, bu sayı deney grubunda % 3 olarak görülmektedir.

Öğrencilere tablo 18’de sorduğumuz “Görsel Sanatlar dersini seviyor musunuz?” sorusuna verilen cevapları inceldiğimizde şöyle bir durumla karşılaşıyoruz;

Deney grubu öğrencilerinden Görsel Sanatlar dersini seviyorum diyenler % 26 iken, kontrol grubunda bu sayı % 61 olarak belirlenmiştir. Görsel Sanatlar dersini sevmeyenler ise deney grubunda % 59 iken, kontrol grubunda % 26 olarak görülmektedir. Görsel Sanatlar dersini çok değil biraz seviyorum diyenler kontrol grubunda % 13, deney grubunda % 15 olarak tespit edilmiştir.

Deney ve kontrol grubu öğrencilerinin tablo 19’da sorulan “Görsel Sanatlar dersinde ne öğrendiğini düşünüyorsun?” sorusuna verdikleri cevapları inceldiğimizde deney grubu öğrencilerinden % 69’unun, kontrol grubu öğrencilerinden de % 21’inin Görsel Sanatlar dersinde hiçbir şey öğrenmediğini söylemeleri oldukça

düşündürücüdür. Kontrol grubu öğrencilerinden % 3’ü eleştirmeyi öğrendiğini bildirirken, deney grubu öğrencilerinden hiçbiri eleştiri konusuna değinmemiştir.

Görsel Sanatlar dersinde hayal gücünün geliştiğini düşünen öğrenciler deney grubunda % 8, kontrol grubunda % 13’tür. Deney grubu öğrencilerinden % 10’u, kontrol grubu öğrencilerinden % 16’sı resim yapmayı öğrendiklerini ifade etmektedirler. Deney grubu öğrencilerinden % 5’i Görsel Sanatlar dersinde el becerisini öğrendiğini yazarken, kontrol grubu öğrencilerinden % 16’sı ise el becerisini öğrendiklerini yazmışlardır. Kontrol grubu öğrencilerinden % 8’i yaratıcılık kavramına değinirken, deney grubunda hiçbir öğrenci bu konuya değinmemiştir. Kontrol grubu öğrencilerinden % 3’ü ise Görsel Sanatlar dersinin saçmalık olduğunu düşünmektedir.

Öğrencilere tablo 20’de sorduğumuz “Sence Görsel Sanatlar dersi gerekli midir? Neden?” sorusuna aldığımız cevaplara göre; öğrencilerin verdiği hayır, Görsel Sanatlar dersi gerekli değildir cevabının üzerinde ciddiyetle durulması gerekmektedir.

Her iki grubu karşılaştırdığımızda Görsel Sanatlar dersinin gerekli olmadığını düşünen öğrencilerin deney grubunda % 69, kontrol grubunda % 39 olduğu görülmektedir. Görsel Sanatlar dersinin gerekli olduğunu düşünen öğrenciler ise deney grubunda % 31, kontrol grubunda ise % 61’dir.

Kontrol grubu öğrencilerinden % 5’i Görsel Sanatlar dersinin gerekli olduğunu çünkü derste OKS’ ye hazırlandıklarını ifade etmişlerdir. Deney grubundan % 3’ü Görsel Sanatlar dersinde öğrendiklerinin OKS’ de çıkmadığını bu nedenle gerekli olmadığını düşünmektedir. Deney grubundan % 5’i Görsel Sanatlar dersinde zorla resim yaptırıldığını düşünerek dersin gereksiz olduğunu savunmaktadır. Kontrol grubundan % 3’ü ise Görsel Sanatlar dersini önemli bir ders olarak görmektedir.

Görsel Sanatlar derslerinde stres atıp rahatlıyoruz o yüzden gerekli bir derstir diyen öğrencilerinden % 15’i deney grubu, % 13’ü kontrol grubu öğrencilerinden oluşmaktadır.

Deney grubu öğrencilerinin kontrol grubu öğrencilerine nazaran Görsel Sanatlar dersini gereksiz bir ders olarak gördüğü, yine deney grubundan % 8’nin Görsel Sanatlar dersi yerine başka bir dersin konulması gerektiğini düşündükleri tespit edilmiştir.

Öğrencilerin tablo 21’de sorduğumuz “Ailen Görsel Sanatlar dersinin gerekli olduğunu düşünüyor mu? Neden?” sorusuna verdikleri cevaplar onların aileleri ile olan iletişimleri hakkında da bize ipuçları vermektedir.

Deney grubu öğrencilerinden % 28’i ailesinin Görsel Sanatlar dersini gerekli bulduğunu belirtirken, kontrol grubu öğrencilerinin % 47’si ailesinin Görsel Sanatlar dersini gerekli bulduğunu dile getirmektedir.

Deney grubu öğrencilerinden % 5’i ailelerinin Görsel Sanatlar dersine bir zaman kaybı olarak gördüğünü düşünürken, kontrol grubu öğrencilerinden % 11’i ailesinin bu görüşe sahip olduğunu belirtmektedir.

Tablo 22’de öğrencilere sorduğumuz “Size eleştiri becerisi kazandırdığını düşündüğünüz dersleri yazar mısınız?” sorusuna aldığımız cevaplarda tek başına Görsel Sanatlar dersi yazan sadece bir öğrencinin olmasını Görsel Sanatlar dersinde amaçlanan davranışların çocuğa tam olarak verilemediğinden kaynaklandığını göstermektedir.

Deney grubu öğrencilerinden % 38’i, kontrol grubundan da % 13’ü sadece Türkçe dersinin kendilerine eleştiri becerisi kazandırdığını düşünmektedir.

Deney grubundan öğrencilerinden % 21’i Görsel Sanatlar dersinin birkaç dersle birlikte kendilerine eleştiri becerisi kazandırdığını düşünürken, kontrol

grubunun % 42’si farklı derslerle birlikte Görsel Sanatlar dersinin de kendilerine eleştiri becerisi kazandıracağını düşünmektedir.

Deney grubunda beden eğitimi fen ve matematik gibi, kontrol grubunda da Vatandaşlık, İnkılâp Tarihi gibi derslerin kendilerine eleştiri becerisi kazandıracağı düşünülen dersler olarak ifade edilmesi ilginç bir nokta olarak görülmektedir.

Öğrencilere tablo 23’te sorduğumuz “Görsel Sanatlar dersinin eleştiri becerisi kazandırdığını düşünüyor musunuz?” sorusuna aldığımız cevaplar resim dersinin sadece uygulamaya yönelik bir takım teknik ve beceri geliştiren bir ders olarak algılandığını göstermektedir.

Verilen cevaplara göre; deney grubu öğrencilerinden % 23’ü Görsel Sanatlar dersinin kendilerine eleştiri becerisi kazandıracağını düşünürken kontrol grubu öğrencilerinden % 47’si Görsel Sanatlar dersinin kendilerine eleştiri becerisi kazandıracağına inanmaktadır.

Görsel Sanatlar dersinin kendilerine eleştiri becerisi kazandıramayacağını düşünen öğrencilerin % 77’si deney grubu, % 53’ü ise kontrol grubu öğrencisidir.

Tablo 24’te öğrencilere sorduğumuz “Sence eleştiri ne demektir?” sorusu tüm sorular içerisinde en önemlilerindendi. Burada alacağımız cevaplar çocuğun tüm yaşantısı boyunca gerek formal gerekse informal eğitimi esnasında ya da aileden ve çevreden gelen etkiler neticesinde gelmiş olduğu durumu hakkında ve eleştiri kavramını değerlendirme biçimi olarak bize kısmen de olsa fikirler verecekti. Eleştiri kavramının toplumun hemen her kesiminde sıkça gündeme getirilmesi bilerek ya da bilmeyerek herkesin her konuda fikir beyan etmeleri yanı başlarında büyüyen, gelişen çocuklarımızı da etkilemektedir. Bu sorunun bu düşünce çerçevesinde bakıldığında ne kadar önemli olduğu görülmektedir.

Öğrencilerin vermiş oldukları cevaplara göre; eleştirinin bir şey hakkında iyi ya da kötü yönlerinin ortaya konulması olarak ifade edildiği gözlemlenmiştir.

Eleştirinin “bir şey hakkında iyi ya da kötü yönlerinin ortaya konulması” cevabını deney grubu öğrencilerinin % 44’ü verirken, aynı cevabı kontrol grubu öğrencilerinin % 53’ü vermiştir.

Deney grubu öğrencilerinin % 18’i eleştiriyi, bir kişinin yanlışlarını yüzüne vurmak, insanları küçük düşürmek, başkalarının becerilerini ve fikirlerini çürütmek, beğenmemek olarak tanımlamaktadır. Kontrol grubu öğrencilerinin % 11’i eleştiriyi, bir kişinin eksiklerini söylemek, insanları küçük düşürmek, karşısındaki insanın düşüncelerine karşı çıkmak olarak değerlendirmektedir.

Deney grubu öğrencilerinin % 13’ü eleştiriyi “yorumlamaktır” diye tanımlarken, kontrol grubu öğrencilerinden hiçbiri bu konuya değinmemiştir.

Kontrol grubu öğrencilerinden % 26’sı eleştiriyi, bir konu ya da olayı iyisiyle kötüsüyle karşılaştırmak, bir konuda düşüncelerini belirtmek, farklı düşünceler sunmak olarak tanımlamaktadır.

Deney grubun öğrencilerinin % 10’u eleştiriyi; gerçekleri ortaya koymak için yapılan tartışma şeklinde algılamaktadır.

Ankete katılan öğrencilere tablo 25’te sorduğumuz “Sence kilimlere resim diyebilir miyiz? Neden?” sorusuna aldığımız cevapları incelediğimizde karşımıza çıkan tablo kilimlerimizin çocuklarımıza yeterince anlatılamadığını göstermektedir.

Deney grubu öğrencilerinden % 54’ü, kontrol grubu öğrencilerinden % 50’si kilimlere resim diyebiliriz düşüncesini savunmaktadır.

Deney grubu öğrencilerinden % 46’sı, kontrol grubundan ise öğrencilerin % 50’si kilimlere resim denilemeyeceğini belirtmektedir.

Kilimleri resim denilemeyeceğini düşünen öğrenciler her iki alanın farklı sanat dalları olduğunu, birinin iple diğerinin boyayla yapıldığını kilimi kullandıklarını fakat resmi kullanmadıklarını söylemektedirler.

Kilimlere resim denilebileceğini düşünen öğrenciler ise kilimlerde resimlerde olduğu gibi motif ve desenlerin olduğunu kilimlere de, resimlerde olduğu gibi hayal gücünün, duygu ve düşüncenin işlendiğini, onu dokumadan önce taslağının çizilerek hazırlandığını ifade etmişlerdir.

Ankete katılan öğrencilere tablo 26’da sorduğumuz “Geleneksel kelimesinden ne anlıyorsunuz?” sorusuna aldığımız cevaplara göre;

Deney grubu öğrencilerinden % 31’i “geleneksel” kelimesini, “eskiden beri süre gelen” olarak ifade ederken, kontrol grubu öğrencilerinden % 21’i “geçmişten bu zamana gelen alışkanlıklar” şeklinde ifade etmişlerdir.

Deney grubu öğrencilerinden % 21’i “Geleneksel” kelimesinden bir şey anlamıyorum derken, kontrol grubu öğrencilerinden % 24’ü “geleneksel” kelimesinden bir şey anlamadığını yazmıştır.

Deney grubu öğrencilerinden % 49’unun “geleneksel” kelimesini “adet haline gelmiş olan, bir bölgeye ait belli aralıklarla yapılan şey, yılın belirli bir günü devamlı düzenlenen şey, tüm dünyayı evreni kapsayan şey, bir şeye özgü, has olan şey, adetlerden bu zamana kalan kurallar, geçmişte yaşanmış olaylar, alışıldık durum, mazi, gelenekselleşmiş, geleneklere bağlılık ve milletlerin adetleri” şeklinde farklı biçimlerde tanımladıkları görülmektedir.

Kontrol grubunda ise öğrencilerin % 55’i “geleneksel” kelimesini “o yöreye ait olan şey, örf, adet ve geleneklerimiz, zamanla değişmeyen o yöreye ait olan sanat çeşidi, yöreselin daha geniş kapsamlısı, gelenekle ilgili olan, o bölgeye ait olan özel kelimeler, benimsenmiş davranış, herkes için aynı olan, maziden gelen, tarih; bir

ülkenin geleneğine bağlı adetler, herkesin görebileceği bir yer veya eşyalar ve bir konunun ayrıntılarını ya da düşüncelerini öğrenmek” şeklinde tanımlamışlardır.

Tablo 27’de öğrencilere sorduğumuz “Görsel Sanatlar dersinin haftada kaç saat olmasını istersin?” sorusuna verilen cevaplara göre;

Deney grubu öğrencilerinden % 56’sı Görsel Sanatlar dersinin hiç olmamasını isterken, kontrol grubu öğrencilerinden % 21’i aynı yönde görüş bildirmişlerdir.