• Sonuç bulunamadı

1.4. ÇEVRESEL BELİRSİZLİK

1.4.1. ÇEVRESEL BELİRSİZLİK BOYUTLARI

Örgütler faaliyetlerini devam ettirebilmek için, ihtiyaçları olan kaynakları birtakım belirsizlik özelliğine sahip olan çevrelerinden temin ederler. Örgütlerin faal olmasında çevresel belirsizliği yönetebiliyor olmaları yatmaktadır. Belirsizliğin olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak veya belirsizlik derecesini en aza indirgemek için, örgütlerin çevrelerinden daha fazla bilgi elde etmesi ve yanıtlarını da bilgi temelinde ortaya koyması gerektirmektedir. Örgüt-çevre ilişkisini inceleyen birçok araştırmada çevresel boyutların belirlenmeye ve ölçülmeye çalışıldığı ve çevresel boyutların temelinde çevrenin örgütleri etkilediği iki önemli durumun bulunduğu görülmektedir. Bunlar, örgütün çevre hakkında duyduğu enformasyon ihtiyacı ve örgütün çevreden kaynak elde etme ihtiyacı olarak belirtilebilir (Kütahnecioğlu, 2009: 66).

Duncan (1972) çevresel belirsizliği, değişkenlik ve karmaşıklık olmak üzere iki boyut ile ele almıştır (Bal Taştan ve Torun, 2015: 419). Benzer şekilde Leblebici ve Salancik (1981) de, örgüt-çevre ilişkisinin anlaşılabilmesi için yapılan araştırmaların birçoğunun öncelikle çevrenin boyutlarını açıklamaya çalıştığını ve temel iki çevresel boyutun çevrenin çeşitliliği ve değişkenliği olarak sınıflandırıldığını belirtmişlerdir (Kütahnecioğlu, 2009: 67).

Ancak bu çalışmada çevresel belirsizliğin kaynakları; karmaşıklık, değişim, kaynakların bulunabilirliği, rekabet yoğunluğu ve pazar dalgalanması boyutları ile ele alınmaktadır:

1.4.1.1. ÇEVRESEL KARMAŞIKLIK BOYUTU

Daft (2001: 136) çevresel karmaşıklık (heterojenlik) boyutunu, örgütün faaliyetleri ile ilgili olan çevresel faktörlerin sayısı ve bu faktörlerin birbirinden farklılığı olarak; benzer şekilde Duncan’a (1972) karmaşıklık boyutunu, karar verme sürecinde dikkate alınması gereken unsurların sayısı ve bu unsurların benzerlik derecesi ile ilgili

olarak ifade etmişlerdir (Kütahnecioğlu, 2009: 68). Bu boyuta göre, basit çevrede karar organlarının dikkate alması gereken nispeten benzer ve az sayıda unsur varsa homojen bir çevrenin varlığı söz konusudur. Karmaşık çevrede ise tersine, karar organlarının dikkate alması gereken birbirine benzemeyen çok sayıda unsur bulunuyorsa çevre heterojen özellik göstermektedir. Çevre unsurlarının sayısı, aralarındaki farklılıkların düzeyi, ilişkilerdeki karmaşıklık ve belirsizlikler tahminde bulunmayı güçleştirmektedir (Beraha, 2014: 84).

Snow ve Hrebiniak (1980), örgütün karşı karşıya olduğu farklı belirsizlik kaynaklarının sayısının çevresel karmaşıklığın bir kıstası olduğunu ve karar verici için belirsizlik düzeyi yüksek olan dışsal faktörlerin sayısının arttıkça karmaşıklığın da arttığını belirtmektedirler (Kütahnecioğlu, 2009: 68). Çevresel karmaşıklık arttıkça örgütlerin daha merkezkaç bir yapıya eğilim gösterdikleri görünmektedir (Beraha, 2014: 84).

Bir sanayide rekabet eden çok sayıda işletmenin vaar olması veya işletmeler arasında yapı ve kaynak benzerliği gibi dengeleyici özellikler bulunması durumunda örgütlerin bilgi sistemlerine olan gereksinimleri de artmaktadır (Keats ve Hitt, 1988: 579). Bu bağlamda, işletmelerin enformasyon işleme yeteneklerini arttırarak, müşteriler ve tedarikçiler arasında bağlantılar oluşturarak (Erdil, Erdil ve Keskin, 2004: 1-11) belirsizlikle başa çıkabilecekleri ifade edilmektedir.

1.4.1.2. ÇEVRESEL DEĞİŞKENLİK BOYUTU (DİNAMİZM)

Çevresel değişkenlik (dinamizm) boyutu çevresel faktörlerin dinamik olup olmamalarına bağlı olup, Duncan’ın (1972), çevresel dinamizm boyutunu iki alt boyutta ele aldığı görülmektedir (Kütahnecioğlu, 2009: 68). Söz konusu alt boyutlardan birincisi, karar vericiler tarafından tanımlanan çevresel faktörlerin zaman içerisinde aynı kalma veya değişme derecesi üzerinde durmaktadır. İkinci alt boyut ise, karar vericilerin karar verme sürecinde yeni ve farklı bir çevresel faktörü dikkate alma sıklıkları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yani, daha yüksek bir değişim hızı

çevreyi daha dinamik kılmaktadır (Budak, 1999: 26). Dolayısıyla, dinamik çevrede çevresel faktörler değişmekte ve dikkate alınması gereken yeni faktörler ortaya çıkabilmektedir.

Dış çevrenin örgütler üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalara bakıldığında genel olarak çevrenin değişim veya istikrar derecesinin üzerinde durulduğu görülmektedir. Örgüt çevresi yüksek değişim hızı kazandıkça örgütler için yeni fırsat ve tehditlerin doğmasına yol açmaktadır. Bu durumda, standartlaşmış cevaplar geçerliliğini kaybederek örgütün kendini çevreye göre yeniden uyumlaştırması ihtiyacı hissedilir (Beraha, 2014: 86).

1.4.1.3. KAYNAKLARIN BULUNABİLİRLİĞİ

Örgütlerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için açık sistem anlayışı içerisinde kaynağa (girdiye) ihtiyaçları vardır. Dias ve Magriço (2011: 764-765) çevresel belirsizlik ortamında zengin kaynağa sahip olan örgütlerin çoğunlukla şirket birleşmesine ve ortaklığına girmekten kaçındıklarını ortaya koymuşlardır. Bu durum zengin kaynağa sahip örgütlerin ortaklık kurmalarının maliyetinin, ortaklığın gerçekleşmesiyle sağlayacakları faydadan daha yüksek olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu nedenle zengin kaynağa sahip olan örgütlerin belirsizliğin yüksek olduğu ortamlarda birleşme ve ortaklıktan uzak durma gibi bir eğilim gösterdikleri görülmektedir (Karaman, 2019: 31).

1.4.1.4.REKABET YOĞUNLUĞU

Çevresel belirsizlik alanlarından birisi olan rekabet yoğunluğu, örgüt performansını olumsuz etkileme gücüne sahip unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu duruma bağlı olarak, işletmelerin rekabet stratejisi belirlemek ve rakiplerine üstünlük sağlamak için; üretim, işgücü, satınalma, pazarlama, denetim, ar-ge, finans gibi alanlarda rekabet edebilir bir yapıya ve donanıma sahip olmaları gerekmektedir (Porter, 2000). Bakıldığında, kaynak bakımından zengin örgüt çevrelerinde kaynakların fazla

olmasından dolayı, çevresel belirsizlik daha az görülmekte ve yoğun rekabet ortamı sözkonusu olmamaktadır. Kaynak bakımından fakir olan kıt çevrelerde ise; durum tam tersine kaynakların yetersiz olmasından ötürü belirsizlik fazla, rekabet ise yoğundur (Karaman, 2019: 27). Rekabetin yoğunlaşmasıyla beraber, genel olarak bu durum işletmeler açısından fiyat rekabetine dönüşmektedir. Ortaya çıkan rekabet işletmelerin kârlılığını azalttığı gibi kaynaklara erişimide zorlaştırmaktadır (Beraha, 2014: 38). Dolayısıyla aşırı rekabet ortamında örgütlerin çevrelerinde meydana gelen bu değişimlere göre stratejik faaliyetlerini gözden geçirmeleri gerekmektedir.

1.4.1.5.PAZAR DALGALANMASI

Dalgalanma örgütler için belirsizlik ve risk hali olarak ifade edilebilir. Çevreleriyle sürekli etkileşim halinde olan örgütlerin belirsiz çevre koşullarında mevcut pazar şartlarında meydana gelen dalgalanmalara uyum sağlama içgüdüsüyle hareket ettikleri görünmektedir. Buna bağlı olarak; çevrede meydana gelen değişimlere karşı strateji belirlemeyen, gerekli değişimleri yapmayan örgütlerin yaşamlarını sürdürmeleri oldukça zor olmaktadır. Şüphesiz ki bu noktada, stratejik esnekliğin örgütlere sağladığı en büyük fayda artan talep dalgalanmalarıyla savaşarak performansa yapmış olduğu olumlu etkidir (Uzkurt, 2002: 11). Burada, örgütlerin çevresel değişimlere karşı gösterdikleri uyumun doğruluğunu ölçen gösterge ortaya koyduğu performansıdır. Örgütlerin bu performans ölçütlerini ne derece karşıladıkları göz önüne alınarak çevrede gerçekleşen müşteri taleplerinin değişimi, pazar dalgalanmaları ve teknolojik değişimler gibi değişiklikleri ne kadar öngörebildikleri belirlenmektedir (Lin ve Hui, 1997).