• Sonuç bulunamadı

Son yıllarda finansal performansı olumlu yönde etkilemesi ve paydaşların tatmin düzeylerini arttırması nedeniyle kurumsal sosyal sorumluluk kavramı işletmeler tarafından yaygın şekilde dikkate alınmaktadır. Bununla beraber; refah düzeyinin gelişmesi ve sürdürülebilir kılınması için toplumlar sosyal sorumluluğu sadece bireylerden değil, işletmelerden de beklemektedir.

İşletmelerin kurumsal sosyal sorumluluk yaklaşımına geçmiş hiç bir dönemde olmadığı kadar büyük önem vermesinde, sosyal sorumluluk faaliyetleri sonucunda kurumsal itibar ve kurumsal imaj gibi ciddi kazanımlar elde etmeleri yatmaktadır. İşletmeler yaşanan tüm bu değişimler sonucunda kurumsal sosyal sorumluluk anlayışlarını değiştirmiş ve bunun neticesinde yeni kavram ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Nitekim uygulamada kurumsal sosyal sorumluluk kavramı çoğunlukla kurumsal sürdürebilirlik, kurumsal gönüllülük, kurumsal vatandaşlık gibi benzer kavramlar ve yaklaşımlarla karıştırılmaktadır (Justice, 2003: 1). Bu doğrultuda kurumsal sosyal sorumluluk kavramı ile ilişkili bazı kavramları kısaca incelemekte fayda vardır.

3.3.1. İŞ ETİĞİ VE İŞ AHLÂKI

Etik, bir kişinin ve mesleğin üyelerinin davranışlarını ve bir örgütün eylemlerini yöneten doğru ve yanlışa ilişkin kabul edilmiş ilkelere yönelik bir çalışma olarak tanımlanabilir (Bayaga, 2011: 107). Başka bir ifadeyle etik, doğru ve yanlışın ne

olduğunu ayırt etmek için ahlâkın doğasını anlamaya çalışan felsefenin dört temel branşından biridir (Ali, 2015: 95). Buna karşın ahlâk ise, insanın bir amaca yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötü davranışlardan uzak olmasını ifade etmektedir (Aslan, 2014: 116). Ahlâk; doğruyu, yanlışı, iyiyi ve kötüyü anlatarak neyin yapılması veya yapılmamasını belirlemektedir (Sabuncuoğlu, 2004: 163). Etik kavramı evrensel felsefi disiplin üzerine, ahlâk kavramı da daha çok insanlar arası ilişkiler üzerine odaklanırken; kurumsal sosyal sorumluluk kavramı işletmelerin paydaşlarına karşı sorumlu olmasının gerekliliği üzerinde durmaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluk iş ahlâkının güncel hale gelmiş şeklidir.

Kurumsal sosyal sorumluluk, işletmelerin topluma yönelik olumlu faydalar sağlayarak olumsuz şartların azalması için yaptığı uygulamalardır. Bu sorumluluk ekonomik, yasal ve ahlâksal gibi olgulara ek olarak gönüllü boyutları da kapsamaktadır (Murat, 2008: 77). Dolayısıyla; iş ahlâkı, sosyal sorumluluğu içeren bir anlam taşımaktadır. Diğer bir ifadeyle, sosyal sorumluluk özünde iş ahlâkının bir gereğidir. İş ahlâkı çerçevesinde işletmeler iç ve dış çevrelerine karşı sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü durumdadırlar (Tutar, Yılmaz ve Erdönmez, 2005: 151).

3.3.2. DAVRANIŞ KODLARI

Davranış kodlarını, işletmelerin faaliyetleri esnasında toplumdaki taraflara karşı izlemeyi taahhüt ettikleri davranış kuralları olarak tanımlamak mümkündür (Gordon ve Miyake, 1999). Davranış kodları gönüllülük esasına dayalı olarak işletmelerin sosyal çevrelerini bilinçlendirmek amacıyla oluşturdukları ve yayınladıkları kurallar olarak ifade edilebilir. Genel olarak çalışma koşullarına yönelik olarak düzenlenen davranış kodları, yayınlanmaları sonucunda işletmeleri yasal olarak sınırlayabilir. İşletmelerin paydaşlarıyla olan ilişkilerini düzenleme noktasında yazılı bir rehber görevi görmektedir. İşletmenin itibarına olumlu etkisi ile birlikte, ticari ortakları ile ilişkileri geliştirmek, faaliyette bulundukları ülkelerde kanunlara uymayı teşvik etme

faydaları elde etme zorunluluğu sebebiyle de davranış ilkeleri benimsenir ve uygulamaya geçirilir (European Comission, 2004: 7).

3.3.3. KURUMSAL SOSYAL RAPORLAMA

Sosyal raporlama, örgütün toplum için gerçekleştirdiği faaliyetleri ilgili kesimlerin (paydaşların) dikkatine sunma süreci olarak tanımlanmaktadır (Snider, Hill, Martin, 2003: 176). KSS kavramının önemini vurgularken üzerinde durulması gereken hususlardan birisi, pekçok çokuluslu işletmenin yıllık faaliyet raporlarını yayınlarken, buna ek olarak standartları henüz oluşum derecesinde olan sosyal raporlarını da yayınlamasıdır (Aktan ve Börü, 2007: 10).

3.3.4. KURUMSAL SOSYAL DENETİM

Sosyal denetim; bir işletmenin tutum ve davranışları, her türlü eylemleri ve kararları, gerçekleştirdiği faaliyetleri ile işgörenlerinin ve örgütle yakın ilişkisi olan kişi ve kuruluşların davranışlarının toplum üzerindeki etkilerini incelemektir (Özbirecikli, 2006: 73). KSS yaklaşımını uygulayan işletmelerin üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiklerini ispatlamalarında ve yaklaşımdan beklediği faydaları sağlayabilmek için ihtiyaç duyduğu ölçülebilir verileri elde etmelerinde sosyal denetim kavramının önemi büyüktür. Dolayısıyla sosyal denetim kavramının rolünü fark edebilen örgütlerin, denetim hususunda pekçok yönteme başvurdukları görülmektedir (Arslanboğa, 2016: 10).

3.3.5. KURUMSAL SOSYAL DUYARLILIK

Kurumsal sosyal duyarlılık, herhangi bir dış yaptırıma maruz kalmadan örgütün inisiyatif kullanarak dışsal maliyetleri azaltan önlemler almasını ve paydaşları koruyucu yasaları uygulamasını ifade etmektedir (Aktan, 2007: 19). Yani; kurumsal sosyal duyarlılık, bir örgütün ticari amaçları ile gerçekleştirdiği faaliyetlerden etkilenebilecek olan kesimleri dikkate alan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.

3.3.6. KURUMSAL SOSYAL GİRİŞİMCİLİK

Casson’un (2003: 20) göre girişimci, kıt kaynaklar arasında iyi bir bağlantı, düzen, uyum sağlayan yargısal kararların alınmasında uzmanlaşmış kişidir (Damar, 2015: 3). Girişimcilik; fikrin eyleme geçmesindeki bireyin yeteneğini ifade eden bir kavramdır (Başar, Ürper ve Tosunoğlu, 2013: 3). Gerek iç gerekse dış müşterilerin beklentilerini karşılamak ve çok değişken tercihlerine cevap verebilmek için yaratıcı ve yenilikçi olmak gerekmektedir.

Sosyal girişimcilik kavramı ise; tüm sektörlerde karşılaşılabilen, sosyal bir misyonu, vizyonu, stratejisi ve çalışma şekli olan, çözüm bekleyen toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelen, çözümleri yenilikçilik içeren girişimci prosedürler ile uygulayan, kâr amacı gütmeyen ancak sürdürebilirlik amacıyla gelir elde eden örgütler aracılığıyla sosyal değer kazandırma düşüncesi olarak ifade edilebilir. Kâr amaçlı ve kâr amaçlı olmayan faaliyetlerin melez bir şekilde gerçekleştirmesi, sosyal girişim sınırlarının esnek özelliğe sahip olmasından kaynaklıdır (Kümbül Güler, 2011: 79).

Hemingway (2005), sosyal konulara yönelik olarak çalışan bu yöneticileri “Kurumsal Sosyal Girişimci (CSEs)” olarak değerlendirmekle birlikte, kurumsal sosyal girişimciliği; gündemin belirlediği konuya değil, daha çok sosyal konulara göre kendini motive eden, kurum içinde sosyal girişimci davranışları sergileyen birey olarak tanımlanmaktadır (Hemingway, 2005: 237-238).

3.3.7. KURUMSAL HESAP VERME SORUMLULUĞU

KSS kişilerin belirli bir biçimde hareket etme görevlerini icra ederken, kurumsal hesap verme sorumluluğu da kişilerin açıklama, ispatlama veya raporlama görevlerini yerine getirmesidir. Bu ifadelere bağlı olarak, kurumsal hesap verme sorumluluğu kavramının KSS kavramından farklı olduğu görülmektedir.

3.3.8. KURUMSAL VATANDAŞLIK

Sürdürülebilir kalkınma ve kurumsal sürdürülebilirlik için nasıl bireylerin toplumsal yaşamda vatandaşlık ödevleri varsa, örgütlerin de paydaşlarına karşı yerine getirmesi gereken ödev ve sorumlulukları vardır. Dolayısıyla, toplumların gelişimiyle işletmelerin gelişimleri paralellik göstermektedir.

Kurumsal vatandaşlık, işletmelerin ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirirken tüm yasal ve ahlâksal kurallara uyması ve gönüllü davranışlar sergilemesiyle toplumla arasında oluşan sosyal sözleşmenin gereklerini yerine getirmesidir (Aktan, 2006: 60). Diğer bir deyişle; kurumsal vatandaşlık, işletmelerin, toplumun üyeleri olarak algıladıkları görevleri yerine getirmek için üstlendikleri sosyo-ekonomik aktiviteler portföyünü ifade etmektedir (Gardberg ve Fombrun, 2006: 329-330).

Yönetim literatüründe yeni bir kavram olarak yerini alan kurumsal vatandaşlık, vicdanlılık temeline dayalı olarak işletmenin sosyal ve psikolojik ortamına yardım ederek, kurumsal hedeflere ulaşılmasını destekleyen kişisel tutumları içermektedir (Sezgin, 2005: 319). Kurumsal vatandaşlık üç ana tema etrafında toplanmaktadır (Argüden, 2004: 154):

1. İşletmelerin ekonomik faaliyetlerini yürütürken hukuka ve ahlâki standartların ötesine giderek insan haklarına saygı göstermeleri ve faaliyetlerinin global ölçekte çevreye verebileceği zararı en aza indirgemek durumunda olduklarını kabul etmeleri ve buna uygun davranmaları,

2. İşletme faaliyetlerinin sadece işletme ve içerdeki paydaşları değil; aynı zamanda piyasayı, tedarikçileri, yerel çevreyi, sivil toplum örgütlerini ve kamu sektörünü de etkilediğinin ve tüm paydaşlar ile işbirliği içinde çalışması gerektiğinin bilincinde olmaları,

3. Bu sorumluluğun başta üst yönetim olmak üzere her yönetim kademesince kabul edilmesi.

İyi kurumsal vatandaşlık, hem sosyal açıdan beklenen hem de kanunların gerektirdiğinin ötesinde toplumsal açıdan arzu edilen başarıların ve faaliyetlerin şirketler tarafından yerine getirilmesidir (Goddard, 2005: 275). Bu bağlamda, kurumsal vatandaşlık davranışının işletmenin genel performansı ile önemli bir ilişkisi vardır (Çınar Altıntaş, 2001: 1). İşletmelerin toplumsal hayatta artan rolleriyle beraber artan sorumluluklarının sonucunda ortaya çıkan kurumsal vatandaşlık, işletmelerin ekonomik ve sosyal sorumluluklarını bir bütün olarak ele alarak mevcut ve gelecek nesillere karşı yükümlülüklerin olduğunu vurgulamaktadır.

3.4. KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMININ ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ