• Sonuç bulunamadı

Açık sistem olma özelliğine sahip, çevreyle girdi ve çıktı ilişkisinde bulunan yapılar olan örgütler, ilişkide oldukları toplumun yapısını, geleneklerini ve göreneklerini, alışkanlıklarını, taleplerini öğrenmek ve kendisini de topluma tanıtmak arzusundadır (Carrol, 1991: 39-40). İşletmeler sadece ekonomik sonuçlar elde etmek amacıyla üretim faaliyetinde bulunmazlar, aynı zamanda sosyal sonuçlar da başarıda önemli göstergelerdir. Sosyal sorumluluklar çerçevesinde harcanan çabalar ise işletmeyle toplum arasındaki sosyal uzlaşma ve anlaşma yaklaşımını beraberinde getirmektedir (Sabuncuoğlu, 1996: 14-15). İşletmeler ve toplum arasındaki ilişkilerin gelişmesi kurumsal sosyal sorumluluk alanında da bazı yaklaşımların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu yaklaşımlar klasik sosyal sorumluluk yaklaşımı ve modern (sosyo- ekonomik) sosyal sorumluluk yaklaşımı olarak ifade edilir (Top ve Öner, 2008: 99).

3.9.1. KLASİK SOSYAL SORUMLULUK YAKLAŞIMI

Klasik iktisat felsefesinin temelleri Adam Smith’in serbest piyasa ekonomisinin birinci kuralı olan “Kâr Maksimizasyonu” ilkesinin ışığında, Nobel Ödüllü Amerikalı iktisatçı Milton Friedman tarafından ortaya atılarak görüşe en son şekli verilmiştir. Kurumsal stratejilerin, sosyal sorumluluk anlayışına yer vermemesi veya çok az yer vermesi üzerine kurulu olan klasik ekonomik yaklaşımının en önemli temsilcisi olan Friedman’ın bu konudaki görüşleri serbest pazar yaklaşımı veya hissedar yaklaşımı olarak adlandırılmaktadır (Yılmaz Sert, 2012: 2). 1970 yılında kaleme aldığı “İşletmelerin Sosyal Sorumluluğu Kârını Artırmaktır” adlı makalesiyle Friedman; şirket yöneticilerinin temel sorumluluğunu işletmeye sermaye yatırmış olan hissedarlara karşı kârlarını maksimize etmek olduğunu, mevcut yasal ve ahlâki sistem içerisinde topluma karşı esas sorumluluğunun da insan refahı için temel olan kıt kaynakların iktisadi faaliyetler için en verimli şekilde kullanmak olduğunu ifade

etmiştir. Yani, yöneticinin tek hedefi kârını arttırmak olmalı ve tek endişesi bu yöndeki ilke, kural ve yöntemleri takip etmek olmalıdır (Top ve Öner, 2008: 99). Bu durumun gerçekleşmesi halinde şayet kârlılık artarsa örgütün yenilikçi adımlar atacağı ortadadır (Pusak, 2014: 23). Bunun sonucunda, klasik görüşe göre verimli çalışarak ekonomik kazanç elde eden işletmeler zaten topluma karşı olan sosyal sorumluluklarını yerine getirmiş olmaktadır (Top ve Öner, 2008: 99). Bu anlayışta; örgütlerin faaliyetlerini sürdürdükleri yasal, ekonomik ve sosyal çevre sınırlarının kesin olarak çizilmediği görülmektedir.

İşletmelerin sorumluluğunun sadece kâr maksimizasyonu olduğunu savunan bu yaklaşıma göre sosyal sorumluluk uygulamaları bazı olumsuz durumların meydana gelmesine neden olabilecektir. Bu olumsuz durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir (Halıcı, 2001: 14; Yıldırım, 2013: 17-18):

• İşletmelerin kârında düşüşlerin olması,

• İşletmelerin ürün ve işçilik maliyetlerinin yükselmesi, • İşletmelerin ekonomik hedeflerinin ikinci plana itilmesi,

• İşletmelerin sosyal güce fazlasıyla sahip olmaları durumunda bunu suistimal etmeleri.

Yaklaşıma göre örgütler; sosyal sorumluluk hedefiyle mevcut veya beklenen gelirlerini birtakım toplumsal projelere yatırırlarsa, iş yaratan proje yatırımlarında azalış, tüketici fiyatlarında ise artış görülecektir. Bu uygulamalar, örgütlerin kârlarını ciddi miktarda düşürecek ve onların ekonomiye getirilerine menfi olarak tesir edecektir ve yine toplum zarar görecektir (Özgener, 2004: 175).

3.9.2. MODERN SOSYAL SORUMLULUK YAKLAŞIMI

Günümüz işletmeleri sürdürülebilir işletme performansının sadece kısa vadede kârı maksimize ederek sağlanamayacağının farkındadırlar. Bu görüşle şekillenen modern

ekonomik yaklaşım veya paydaş teorisi, klasik sosyal sorumluluk yaklaşımının yetersizliklerinden ötürü çevreyi esas alan bir sosyal sorumluluk yaklaşımı olarak ortaya çıkmıştır (Dinçer, 2004: 187). Kurumsal sosyal sorumluluk açısından modern yaklaşım, işletmelerin çevreye kazandırdığı faydalar ve yol açtıkları kötü sonuçları makro düzeyde daha kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Modern yaklaşım, kâr maksimizasyonu dışında, işletmelerin kaynaklarının bir bölümünün toplum yararına kullanılmasını savunur (Top ve Öner, 2008: 108).

Klasik sosyal sorumluk görüşünü savunanların iddialarının aksine yapılan çalışmalar, sosyal sorunların çözümünde yer almanın fayda getirdiğini, sosyal performans ve finansal performans arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur (Aktan, 2007: 37). Modern yaklaşımda işletmeler; ortaya çıkan sorunların çözümü noktasında toplumla birlikte hareket edebilmekte, bu durum özünde bütünleşen toplum ve örgütün ihtiyaç duyduğu daha iyi bir çevreyi meydana getirerek örgütlerin uzun dönem kâr marjlarını artırmaktadır.

Modern kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları şu şekilde özetlenebilir (Sen ve Bhattacharya, 2001):

1. Toplumu Destekleyici: Ekonomik özgürlüğü olmayan ya da yetersiz olan bireylerin ekonomik olarak desteklenerek, eğitim almalarının sağlanması. 2. Farklılıkların Kabul Edilmesi: Genel olarak toplumda ve dünyada var olan

farklılıkların kabul edilerek cinsiyet, ırk, yaş, etnik köken temelli ayrımcılığın engellenmesi.

3. Çalışanların Desteklenmesi: Kâr paylaşımı, işgörenlerin sorunlarının çözülmesi, çalışma ortamlarının iyileştirilmesi, güvenlik gibi işgörenlerin temel sorunlarının çözümlenmesi.

4. Çevre: Zararlı atıkların sona erdirilmesi, ozon tabakasına zarar vermeyen kimyasalların kullanımı, çevre ile dost ürünlerin üretimi, hayvanlar üzerinde

yapılan testlerin sona erdirilmesi, ürünlerin geri dönüştürülerek yeniden kullanıma dâhil edilmesi gibi çevreye yönelik durumların ele alınması.

5. Ürün: Kaliteli ürün ve hizmet sunulması, topluma ve müşterilere zarar verecek ürünlerin piyasaya sürülmemesi ve ürünlerin güvenlik kontrollerinin zamanında ve yeterli düzeyde yapılması.

İşletmeler faaliyette bulundukları topluma sosyal sorumluluk projeleriyle katkı sağladıklarında, toplum gözünde olumlu imaj yaratabilir. Bu nedenle sosyal sorumluluk çerçevesinde; işletmeler yaptıkları çalışmaları toplumun yararına, toplumun refahını daha da iyi hale getirecek biçimde ve toplumda yaşayan bireylerin yaşam standartlarını daha iyi hale getirecek şekilde yapmak durumundadır (Halıcı, 2001: 13). Dünyada markalaşmış birkaç işletmenin modern kurumsal sosyal sorumluluk ile ilgili yaklaşımları şu şekilde ifade edilebilir (Moir, 2001: 16):

• Johnson & Johnson’in kurumsal sosyal sorumluluğu, “işletmenin bütün paydaşlarına karşı sorumlu, adaletli, dürüst, güvenilir ve saygılı olması”. • Volkswagen’in kurumsal sosyal sorumluluğu, “işletmenin ekonomik ve sosyal

problemlere çözüm üretmek için topluma karşı sorumluluğunu gerçekleştirme becerisi”.

• Shell’in kurumsal sosyal sorumluluğu, “herkesin, işlerinin topluma etkisini değerlendirmeye ve yaptıkları her şeyin ekonomik, çevresel ve sosyal yönlerini dengeleme”.