• Sonuç bulunamadı

1.2. ÖRGÜTSEL ÇEVRE UNSURLARI

1.2.1. ÖRGÜT İÇ ÇEVRESİ

1.2.1.6. ÇALIŞANLAR

Örgütlerde faaliyetlerin etkili ve verimli yürütülebilmesi için gerekli uzmanlığa sahip, iş disiplini olan, kültürünü benimsemiş ve örgüt politikalarına uygun hareket eden (Tengilimoğlu, Atilla ve Bektaş, 2013) çalışanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla işe uygun nitelikli kişilerin istihdam edilmesi, fark yaratan ve sürdürülebilir sektörel başarıda önemli bir ölçüt olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşletmeler açısından yoğun rekabetçi çevresel şartlarda kalıcı rekabet üstünlüğü sağlayan koşullarından biri memnun müşteriler yaratmaktır. Müşteri beklentilerini karşılmada ve onları memnun etmede en önemli faktör çalışanlardır. Tatmin olmuş çalışanlar, müşteri memnuniyeti ve değer yaratır. Dolayısıyla çalışan memnuniyeti iş ortamına, yöneticilere, çalışma arkadaşlarına ve müşterilere dayanan geniş bir etki alanı göstermektedir (Yeygel Çakır ve Temel Eğinli, 2010: 25). Bu bağlamda, işgörenlerin iş tatmin düzeyini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen yükselme, ücret ve ödüller, iş güvenliği, fiziksel çalışma koşulları, işin özelliği, çalışma arkadaşlarıyla ilişkiler, statü, çalışmada bağımsızlık, yönetim tarzı, iş stresi gibi örgütsel faktörler özellikle göz ardı edilmemelidir.

1.2.1.7. YAPI-SÜREÇ-TEKNOLOJİ

Yapı; örgütlemede iş tanımlarının yapılarak birbiriyle ilişkili olan işlerin gruplandırılarak departmanların oluşturulmasını, departmanların da biraraya

getirilerek örgütün oluşmasını sağlayan sisteme verilen addır (Beraha, 2014: 72). Örneğin; üretim departmanı, tedarikçiler, hammadde gibi.

Süreç ise, girdileri çıktılara dönüştüren birbiriyle ilişkili işlemler zinciridir (Bayram, 2003: 3). Süreçler, müşteri gereksinimlerini ve beklentilerini etkin bir şekilde karşılamayı amaç edinir (Çetin, Akın ve Erol, 2001: 177). Ancak sürecin iyi analiz edilememesi ve etkin bir şekilde yönetilmemesi, işletme performansına olumsuz etki edeceğinden rekabet gücünü azaltır.

Teknoloji; girdileri çıktılara dönüştüren araçlar olup araştırma-geliştirme (ar-ge), tasarım, üretim, pazarlama, satış ve satış sonrası hizmeti kapsar (Şenel ve Gençoğlu, 2003: 49). Günümüzde hızlı değişen tekonojilere uygun organik yapılar daha çok tercih edilmektedir. Teknolojik değişimle birlikte sektörlerde yapısal değişim meydana gelerek yeni sektörler ortaya çıkabilmektedir. Bu durum rekabetin şeklini ve kurallarını değiştirebilmektedir. Bu koşullara hazır olmayan işletmelerin rekabet gücü zayıflamaktadır.

1.2.2. MİKRO ÖRGÜT ÇEVRESİ

Faaliyet çevresi olarak da ifade edilen mikro örgüt çevresi; işletmelerin bulundukları endüstri kolunda aynı ya da benzer ürünleri üreten, girdilerini tedarik ederek ürettikleri ürünlerin ve hizmetlerin dağıtımını yaptığı, pazarladığı, tanıttığı, işbirliği yaptığı ve aynı zamanda rekabet ettiği işletmelerden oluşan (Mirze, 2010: 49), örgüt yakın çevresidir. Çevresel değişimler uzun süreli olabileceği gibi anlık da meydana gelebilmektedir. Günümüzde bilgi teknolojilerinin hızla geliştiği ve müşterileri global tabana yayılan işletmelerin bulundukları endüstrilerin sınırlarını tanımlamak oldukça güç hale gelmiştir. Jaffee (2001) çalışmasında bir işletminin faaliyet çevresi unsurlarını şu şekilde ifade eder (Beraha, 2014: 64):

2. Kaynak Sağlayıcıları: İnsan kaynakları, fiziksel, bilgi ve finans kaynakları tedarik edenler.

3. Rakipler: Müşteriler ve kaynaklar için rekabet eden örgütler.

4. Düzenleyici Gruplar: Devlet, işgören ve işçi sendikaları, ticari ortaklar. 1.2.2.1. RAKİPLER

İşletmenin iş çevresinde yer alan aktörlerden biri rakiplerdir. Rakip; aynı pazar şartları koşullarında aynı müşteri tabanı için benzer mal ve hizmet üreten, pazarlayan ve dağıtımını yapan işletmeler olarak tanımlanmaktadır. Sektörde aynı yetenek ve kapasitede çok sayıda işletme varsa bu sektörde rekabet şiddetli olacaktır. Çünkü çok sayıda işletme, pazarını korumak veya başkalarından pazar payı kapmak arzusuna sahiptir (Ülgen ve Mirze, 2004: 100).

İşletmeler, rekabet analizi kapsamında rakiplerinin ürün veya hizmetlerini, üretim süreçlerini, ürün maliyetlerini, büyüme oranlarını, rekabet güçlerini ve stratejilerini yakından izlemektedir (Aktepe, 2004: 62). Örneğin; işletme ürün veya hizmet kalitesi ve fiyatı rakiplerininkine oranla daha cazip ise, müşteriler avantajlı gördükleri işletmenin ürün ya da hizmetini satın alma eğiliminde olacaktır. Bundan dolayıdır ki, işletmeler bulundukları pazarlardaki rakiplerinin kalite ve fiyat politikalarını iyi gözlemleyerek, rekabet üstünlüklerini rakip firmalara kaptırmamak için gerekirse karşı hamlelerde bulunacaktır (Ülgen ve Mirze, 2004: 50). İşletmelerin faaliyet çevrelerinde yakından izledikleri ve gözlemledikleri esas rakiplerinin karar ve davranışları, işletmenin stratejik kararları üzerinde etkili olmaktadır.

Rekabette kalite ve fiyatın yanı sıra girdi ve kaynakların ihtiyaç duyulan nitelik ve nicelikte en uygun şekilde ve en düşük maliyetle temini, işgücü piyasasında nitelikli eleman temini, ikâme mal ve hizmetlerin olmaması gibi unsurlar rekabet avantajı sağlama noktasında önemli bir etkiye sahiptir. Daha fazla müşteri kazanma veya pazar payını artırma mücadelesi; üretim, fiyatlama, promosyon, yenilik, dağıtım

alanı yanında diğer tüm temel ve destekleyici faaliyetler üzerinden de sağlanabilir (Mirze, 2010: 50).

1.2.2.2. MÜŞTERİLER VE TÜKETİCİLER

Müşteri dar anlamda, kişisel veya ticari bir amaç için mal veya hizmet satın alan gerçek ve tüzel kişilere denir (Çerçevik, 2016: 3). Günümüzde standart ürün ve hizmetlerin artması ve alternatiflerin çoğalmasıyla birlikte işletmeler, müşterilerini elde tutmak için onları memnun etmek durumundadır. Bunun yolu ise, birbirinden bağımsız olarak düşünülemeyen iç ve dış müşteri memnuniyetinin sağlanmasından geçmektedir. İşletmelerin kaliteli mal ve hizmet sunmak için iç müşteri olarak çalışanların beklentilerini karşılması öncelikle çok önemlidir (Tarcan, 2001: 66). İşletmenin ürettiği mal veya hizmeti nihâi müşterilere kadar ulaştıran halkada yer alan herkes dış müşteri olarak kabul edilir. Bu müşterilerin memnuniyetinde ürün ve hizmetlerin kalitesi kadar iç müşterinin davranışlarının kalitesi ve etkileşimi de önem arzetmektedir.

İşletmelerin ürün üretimine geçmeden önce Seri Uyarlama, Kalite Fonksiyon Göçerimi gibi teknikleri benimseyerek tasarım aşamasında müşterilerin sesine kulak vermeleri, ürün odaklı anlayışın yerine müşteri odaklı yaklaşımların benimsendiğini göstermektedir (Demir ve Kırdar, 2000: 295). Bu noktada ürün pazarlaması daha tasarım aşamasında başlar. Modern pazarlamada hem işletmeye hem de müşteriye değer yaratmak için ürün ve hizmetleri müşteri taleplerine göre farklılaştırmak gerektir. Bu nedenle işletmeler sürekli olarak sağlıklı iletişim mekanizmalarıyla müşterilerin taleplerini izlemeli ve onlardan geri bildirim almalıdır.

Tüketici ise, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden ve daha çok bir ihtiyaçtan dolayı mal ve hizmeti satın alan ve tüketen veya satın alma ve tüketme potansiyeli olan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. Tüketici; “ihtiyaçları ve zevkleri olan, tercih yapan, maddi kaynaklarını tüketim için kullanan ve sonunda fayda elde

eden kişi veya kuruluşlardır” (Baydarina, Kojukho ve Yakimik, 2010: 17). Ekonominin temel unsuru olan tüketicileri gelir ve tasarruf gibi yönelimlerle beraber sosyo- demoğrafik, ekonomik, politik, sosyal-kültürel ve uluslararası çevresel faktörlerden etkilenmektedir. Ayrıca tüketici davranışlarının şekillenmesinde reklam, halkla ilişkiler, kişisel satış, marka, ambalajlama, dağıtım gibi pazarlama faktörlerinin de etkisi bulunmaktadır.

1.2.2.3. İŞGÜCÜ PİYASASI

İşgücü piyasası, işgücü arzı ile işgücü talebi arasındaki karşılıklı etkileşimle ücretin belirlendiği dinamik bir ortam olarak tanımlanmaktadır (Etöz ve Çabuk, 1999: 34). Piyasa şartlarına bağlı olarak vuku bulan arzın özellikleri, işletmelerin personel tedariki ve seçim kriterlerinin oluşmasında temel etkenlerden biridir. Bir ekonomide üretim faktörlerinin tümünün çalışması ve üretime katılması, tam istihdam durumu olarak ifade edilir (Özsabuncuoğlu ve Direkçi, 2012: 3). Tam istihdamda mevcut işgücü kaynağının doğru zamanda, doğru yerde, en etkin ve verimli şekilde kullanılması söz konusudur.

İşgören tedarik aşamasında örgütlerin başvurdukları dış tedarik kaynakları olarak işkur, üniversiteler, kariyer siteleri vs. gösterilebilir. Örgütler ve işverenler kadar sendikalarında işgücü arzının yönetilmesi ve işgörenlerin sosyal ve ekonomik haklarının yanısıra iş güvenliğinin sağlanması noktasında işletme ve hükümet politikaları ve uygulamaları üzerinde etkisi ortadadır (Bingöl, 2013: 55-62).