• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: BĠR SĠSTEM OLARAK ÇEVĠRĠBĠLĠM VE ÇEVĠRĠ

2.2. Çeviri Eğitiminde Çeviribilim Kavramının SunuluĢ Biçimi

Çeviribilimin bilimselleĢme süreci kaynak dil odaklı dilbilimsel bakıĢtan, erek odaklı edimsel bakıĢ açısına doğru bir paradigma değiĢimi Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir. Çeviribilimin kuramsal temllerini tamamlayarak bilimsel bir disiplin olma iddiası 1980 li yıllarda gerçekleĢmekle birlikte, çeviribilim alanındaki ilk dönüĢüm E. A. Nida‟nın çeviri yaklaĢımıyla yaĢanmıĢtır.

1960‟lı yıllara gelindiğinde, dilbilimin de etkili olmasıyla birlikte, çeviribilim konusunda bir kimlik arayıĢına yönelinmesi, bununla birlikte Kutsal Kitabın çevirisini yapan Nida‟nın Towards Science of Translation (Çeviribilime Doğru), baĢlıklı bir kitap yazması, bahsedilen tarihsel sürecin bir sonucu olup, çeviri edimine bilimsel bir kimlik edindirme gayretleri içerisinde bulunulduğunu iĢaret etmektedir. Ancak, bu kitabın amacı, zihinlerde yer etmiĢ bir disiplinin bilimsel açıdan kimliğini sorgulamaktan daha çok, bilimsel kimlik kazandırma endiĢesi söz konusudur. Zira Nida‟nın “Bir iletinin bir

dilden öteki dile aktarımı bilimsel olarak betimlenmeye değer bir inceleme konusudur”

sözleri, bu söylentileri kanıtlayıcı niteliktedir. Ne var ki, Nida‟nın bu tanımı, onun çeviride eĢdeğerlik ölçütü üzerinden yola çıkarak çeviri süreci üzerinde yoğunlaĢtığını, bunun ise bilim dalının betimlenmesinde bilimsel ölçüt bakımından yeterli olmadığını

göstermektedir40.

Diğer taraftan, akademik yönde yapılan her çeĢit incelemenin “bilim” olduğunu savunan Alman bilim adamları da, dilbilim odaklı yazınsal olmayan çevirilerde yaptıkları her türlü incelemeyi “çeviribilim” olarak adlandırmıĢlar ve bu bilim dalının dilbilim, yöntembilim, psikoloji gibi alanlardaki niteliğine dikkatleri çekmiĢlerdir.

Çok kültürlü toplumlarda çevirinin birincil amacı iletiĢimin oluĢmasıdır. Halkın dili ile resmi dilin farklı olduğu dönemlerde çevirmenler; resmi mercilerle halk arasında iletiĢimi sağlamakla görevlendirilmiĢtir.

39 G. Hans Hönig, Strategie der Übersetzung, (Ein Lehr-und Arbeitsbuch) Tübingen: Gunter Narr

Verlag, 1982, s.33-34.

Çeviribilim sözcüğü; çeĢitli dillerde zamana bağlı olarak, farklı biçimlerde

kullanılmıĢtır. Önce Ġngilizce‟de “Philology” sözcüğünden esinlenerek,

“Translatology” Ģeklinde türetilmiĢtir. Ġspanya‟da ise bu terim; Ġngilizce‟deki

“Translatology” sözcüğünden faydalanarak “Transductologia” Ģeklinde ortaya çıkarken, Almanca‟da ise, bu terimin Almanca kökenli terimlerden türetilerek

“Übersetzungswissenschaft” (çeviribilim) biçiminde kullanılmaktadır41. Almanca dilinde çeviri üzerine araĢtırmalar yapan bilim insanları “Übersetzungswissenschaft”ın araĢtırma nesnesi olan çeviri ile ilgili oldukça sistematik, çok boyutlu ve yoğun bir analiz geliĢtirmiĢtir. Bu analizi, çeviriye hem bir iĢlevsel amaç, hem bir metinsel iĢlem, hem de zihinsel bir süreç olarak bakarak, onu bir dilbilimsel iĢlem, iletiĢimsel davranıĢ, göstergebilimsel süreç, hermeneutik araĢtırma ve kültür transferi olarak gören

perspektiflerden inceleyerek geliĢtirmiĢlerdir42.

Çeviribilim terim olarak tanımlanacak olursa; “çeviri incelemesini esas alan bir akademik disiplin” olarak ifade edilebilir. Çeviribilim, farklı dönemlerde farklı isimlerle

anılmaktadır. “Routledge Encyclopedia of Translation Studies” 43 isimli çalıĢmanın

içinde, “Translation Studies” baĢlığı altında verilmiĢ olan giriĢ tanımlarına göre, science

of translation, çevirinin bilimi, “translatology” ya da “traductologie”, çeviriloji gibi

adlarla anılıp, günümüzde “translation studies”, çeviribilim adıyla kabul görmüĢ ve en geniĢ anlamıyla, yani gerek yazınsal gerek yazınsal olmayan Ģekilleriyle, altyazı ve dublaj çevirisi gibi sözlü çevirinin değiĢik türlerini de içine alan, sözlü ve yazılı tüm çeviri kavramlarını araĢtırma konusu edinen akademik disiplindir.

Çeviribilim için ingilizce‟de, günümüzde genel geçer olan, kabul gören, kullanımda

olan ad Translation Studies‟dir. Bu adı resmi bir makale içinde ilk kullanan isim James S. Holmes‟dur. The Name and Nature of Translation Studies adlı makalesi ilk olarak 1972 yılında Kopenhag‟da düzenlenen Üçüncü Uluslararası Uygulamalı Dilbilim Kongresi‟nde bildiri olarak sunulmuĢ, aynı yıl Amsterdam Üniversitesi‟nin yayını

41 Mine Yazıcı, Çeviribilim: Çeviribilimin Temel Kavram ve Kuramları, Ġstanbul: Multilingual

Yabancı Dil Yayınları, 2005, s.16.

42 Ana Maria Bernardo, “20th Century Approaches to Translation - A Histographical Survey”, Santoyo,

J.C. & Lanero J.J. (ed.) Estudios de Traduccion y Recepcion, Universidade Nova de Lisboa, 2007, s.91.

43 Mona Baker, Routledge Encyclopedia of Translation Studies, London & New York: Routledge,

olarak basılmıĢ, ardından da James S. Holmes‟un Translated! Paper on Literary

Translation and Translation Studies (1988) adlı kitabında yer almıĢtır.

Özlem Berk Çeviribilim Terimcesi isimli kitabında “ bu yeni araĢtırma alanı için genel

kabul görmüĢ bir adın eksikliğini, disiplinin geliĢmesindeki en önemli engellerden biri olarak ve Ġngilizce‟de translation studies terimini, disiplinin genel kabul görmüĢ adı olarak gören kiĢinin James S. Holmes olduğunu belirtir. Berk‟e göre Holmes “sadece

disipline bu yeni adı vermekle kalmamış, aynı zamanda bir akademik çalışma alanı olarak çeviribilimin kapsamını belirleyen ilk şemayı da yapan kişi olmuĢtur.44

Çeviribilim araĢtırmacıları ise, “Çeviribilim” teriminin ilk olarak Friedrich Schleiermacher tarafından dile getirildiği öne sürmektedirler. Gerçekten de Schleiermacher, metin türü ile uygulanacak yönteme özel önem vermiĢ, düĢünceleriyle çeviri kuramının geliĢmesine önemli katkıda bulunmuĢtur. Schleiermacher, 24 Haziran 1813‟te Berlin Kraliyet Bilimler Akademisine sunduğu “Über die verschiedenen

Methoden des Übersetzens”, (Çevirideki Değişik Yöntemler Üstüne) adlı bildirisiyle 19.

yüzyıl çeviri sorununa kuramsal açıdan yaklaĢarak yeni bir dönem baĢlatmıĢtır. Eruz, Göktürk ve Kızıltan, Schleiermacher sayesinde ilk defa çeviri olgusuna bilimsel bir gözlemle yaklaĢıldığını, araĢtırmacının metin türüne göre uygun çeviri tutumunu benimsediğini, edebi eserlerde ve bilimsel metinlerde yazarın okura, iĢ hayatıyla ilgili metinlerde ise okurun yazara götürülmesi gerektiğini dile getirdiğini ifade

etmektedirler45.

Wills, çeviribilimin içeriği hakkında Ģunları dile getirmiĢtir: “Çeviri kuramı altında,

çeviri süreçlerinin ve bunların sonuçlarının tanımına, açıklanmasına ve yargısına ilişkin gösterme ve kanıtlama bağlamının, olabildiğince nesnel ve özneler arası olması gerektiği irdelemeyi anlıyorum”46.

44 Berk, s.64-65.

45 Sakine Eruz, Çeviribilim: Çeviriden Çeviribilime, Ġstanbul: Multilingual Yabancı Dil Yayınları,

2003, s.30; AkĢit Göktürk, Çeviri: Dillerin Dili, 10. Baskı, Ġstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1994, ss.18-19.

46 Wolfram Wills, Kognition und Übersetzen. Zu Theorie und Praxis der menschlichen und der

Wills ayrıca günümüzde bilgisayar çevirilerinde karĢılaĢılan güçlüklerin, çeviri ve

özellikle edebi çeviri süreçlerinin bilimsel olarak daha yoğun bir biçimde incelenmesi

gereğini doğurduğunu ifade etmektedir.47

ĠĢcen‟e göre;”Çeviribilimsel çalışma evreni çok katmanlı, çok yönlü ve çok evreli bir

araĢtırma alanı olarak tasarlanmalıdır. Çevrim kuramının görsel tarifi, kuramsallık boyutu yeterince ve kendi baĢına açımlamamaktadır; kaldı ki, böyle bir hedefi de bulunmamaktadır. Ancak Ģu betimsel saptamayı yapmak olanaklıdır; Görsel tarif, genel çevrimsel olguları ve yönelimleri, ayrıca Çevrim Kuramı’nın birincil ve tümel üst

formülünü somutlaĢtırmak, betimsel anlamda doldurmak iĢlevini görmektedir.”48

Sakine Eruz‟un Çeviride ve Çeviri Eğitiminde Koşut Metinler adlı çalıĢmasında da dile getirmiĢ olduğu gibi “Çeviribilim çok uzun bir süre içinde geliĢmiĢtir ve önceleri dilbilimin kavramlarından yararlanarak dilbilim ve metinbilimden ayrı bir bilimdalı olma çabasına girmiĢtir. Bazı dilbilimciler dilbilim kavramlarının çeviri olgusunu açıklamaya uygun dilbilimsel nitelikte olmadığını iddia etmiĢlerdir. Bu kavramların kullanılmasını ise çeviri etkinliğini tanımlamak ve böylece çeviribilimin temel kavramlarını oluĢturmak biçiminde açıklamıĢlardır. Dilbilim alanındaki çalıĢmaların zamanla dilin yapısal özelliklerin ötesine geçmesiyle birlikte, dilbilim alanında yeni alt disiplinler oluĢmaya baĢlamıĢtır. Böylece çeviri, önceleri dilbilim ve 20. yüzyılın baĢlarında metindilbilimin, edimbilim, iletiĢimbilim, yorumbilim gibi değiĢik bilim dallarının bakıĢ açısıyla incelendikten sonra, artık günümüzde çeviri biliminden özerk bir bilim dalı olarak söz edilmeye baĢlanmıĢtır. Burada akla gelen soru elbette

çeviribilimin ne zaman “özerk” bir bilimdalı olma yoluna gitmeye baĢladığıdır.”49

GeçmiĢten günümüze kadar gerçekleĢen bütün bu geliĢmeleri göz önünde bulundurduğumuzda bu geliĢmelerin yeni bir toplumbilimsel bilim dalı olarak

Çeviribilim'in kurulmasında önemli rol oynadığını gözlemleyebiliriz. Bir bilim dalı

olarak Çeviribilim tarihçesine göz atıldığında her ne kadar yeni bir bilim dalı gibi görünüyorsa da geçmiĢten günümüze kadar bir bilim dalı yolu olma yolundaki süreçte

47 Bu konuda bkz. Wolfram Wills, Übersetzungswissenschaft: Probleme und Methoden, Stultgart:

Erns Klett Verlag, 1977.

48 Ġsmail ĠĢçen, Çevrim Kuramı Çeviribilimin Temelleri Üzerine, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2002.

yapılan araĢtırmalar, ortaya atılan fikirler ve tartıĢmaların gölgesinde çeviri sorunsalının Antik çağdan bu yana irdelendiğini gözlemleyebilmekteyiz.

Daha geniĢ anlamda çeviribilimin amacı, doğru ve sağlıklı Ģekilde bilgi akıĢının sağlanması, yapılan akademik çalıĢmaların bilimsel bir süzgeçten geçirilerek en iyi, en

güzel ve en doğru olanını hedef kitlenin anlayacağı dille aktarılmasıdır50. Dolayısıyla,

kültürler arası farklılık en alt seviyeye inebilecek ve toplumların birbirlerine karĢı yabancılaĢması daha da azalacaktır.

Günümüzde henüz çok genç olmakla beraber bir bilim dalı olan çeviribilim tarihçesi değerlendirildiğinde, bu bilim dalına ait kısa akademik tarihe rağmen çok önemli asamalar kaydederek geldiğini görebiliyoruz.