• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2 – UĞURLU-ZEYTİNLİK YERLEŞİMİ

3.1 Çanak Çömleklerin Genel Değerlendirmesi

Gökçeada Uğurlu-Zeytinlik Höyük’te kazılan alanlardan bulunan Neolitik dönem bezemeli çanak çömlekler, toplam çanak çömlek içinde %1’den az gibi oldukça düşük bir orandadır. Neolitik çanak çömlekler kendi içinde hamur rengi, astar uygulanışı, perdah ve yapım tekniği olarak farklılık gösterse de yapılan ince kesit analizleri, kullanılan kilin, katkı maddelerinin ve yapım tekniklerinin aynı olduğunu göstermiştir1. 133 parçanın tek tek ayrıntılı analizleri sonucunda çeşitli istatistikler çıkartılmıştır. Hamur renklerinde kırmızı, gri, devetüyü, kahverengi olmak üzere dört çeşit renk yer almaktadır. Astarlara bakarsak kızıl-kahve, kırmızı, siyah astar yanında astarsız mallar da yer almaktadır. Kabalık oranları ise düzenli, az-kaba ve kaba olmak üzere üçe ayrılmıştır. Bezemeli çanak çömlek parçaları büyük çoğunluğu gövdeden oluşmak üzere ağız, kaide-ayak, tutamak, kulp ve kapak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bezeme teknikleri ise çok çeşitlidir. İmpresso, kabartma, çizgi-nokta, çizgi, boya, baskı, kabartma-kazıma, kazıma, kazıma-nokta ve diğer olmak üzere bir çok çeşitli bezeme yer almaktadır. V. ve IV. Kültür Katları arasında ise bezeme çeşitliliği, renk kullanımı, astar, perdah ve hamur kullanımlarında farklılıklar yer almaktadır. Bu bölümde V. ve IV. Kültür Katı çanak çömleklerinin hamur, astar, kabalık, form ve bezeme oranlarına göre oluşturulan grafikler yorumlanacaktır. Değerlendirme bölümünde ise V. Kültür Katı ve IV. Kültür Katı’nda yer alan teknik özellikler hem kendi içinde hem de birbirleriyle karşılaştırılacaktır.

Kil: Kil karmaşık bir malzemedir, ancak iki temel özelliği vardır. İlki çok küçük boyutta parçalara sahip olmaları (0.002mm çapından az), ikincisi ise yüksek oranda kil mineralleri bulundurmalarıdır. Kil mineralleri doğa olaylarının kayalar üzerindeki

1

İnce kesit analizleri Atina’da Fitch Laboratuvarında Noémi Müller, Evangelia Kiriatzi tarafından yapılmıştır.

etkisiyle oluşmaktadır ve bunlar volkanik kayalara ait parçalardır (Orton ve Hughes, 2013, 122). Kilin küçük parçacıklı ve tabakalı yapısı kil minerallerine fiziksel ve kimyasal özellikler kazandırmıştır, bu yüzden de kil şekil vermeye, pişirmeye ve buna bağlı olarak seramik üretimine uygun bir malzemedir. Doğal oluşumlu killer iki gruba ayrılmaktadır. Kayaç yataklarında insitü olarak gerçekleşen bozunumlardan veya nehir, buzul, rüzgar ve denizlerin yardımıyla killerin yataklara taşınmasıyla oluşmaktadır. Sırasıyla birinci ve ikincil (ya da tortul) olarak adlandırılmaktadır. Çömlekçilik için kullanılan killer çoğunlukla ikincil kategoriye aittir. Aynı çömlekçiler farklı amaçlar için farklı killeri kullanabilirler (Orton ve Hughes, 2013, 123). Kilin içinde ise esnek olmayan materyaller bulunabilir. İlk kategoride kilin içinde kayaçlara ait aşınmamış parçalar yer alabilir. İkincil kategoride ise kilin sürüklenmesinden dolayı daha fazla mineral içerdiği bilinmektedir. Çömlekçiler özellikle ikincil kil kategorisini kullandıklarında, kendileri yüzeyden topladıkları veya farklı yerlerden getirdikleri katkı malzemelerini kilin içine karıştırırlar. Sonradan katılan parçalar daha ayırt edici olmaktadır. Kilin içine katılan katkı malzemeleri kilin su oranını azaltmaktadır ve dolgu malzemenin fazlalığına göre kilin esneklik oranı azalmaktadır. Yine aynı şekilde dolgu fazla olduğunda su oranının azalmasından dolayı kurutma ve pişirme işlemleri daha hızlı gerçekleşmektedir. Kilin esneklik payının azalmasından dolayı, yüksek dolgulu killerden ince-narin seramikler üretilememektedir (Orton ve Hughes, 2013, 123).

Gökçeada’da kil kaynakları açısından zengindir. Uğurlu-Zeytinlik yerleşmesinin çevresinde şu ana kadar 4 adet kaynak tespit edilmiştir (Harita.5). Yerleşime çok yakın konumda İsa Tepesi’nin doğu yamacında yer alan bir kil kaynağı vardır (Gürçal, 2015, 88 ve 115). Diğer kil kaynağından biri yerleşime yaklaşık 2 km uzaklıkta yer alan Uğurlu Limanı yakınlarındayken, diğerleri yerleşime yaklaşık 3 km uzaklıkta sahilde ve diğer bir kaynak ise yaklaşık 7.2 km uzaklıkta bulunan Dereköy civarındadır. Muhtemelen bu kaynaklardan İsa Tepesi’nin Doğu yamacında yer alan ve Uğurlu Limanı yakınlarında bulunan kaynakların sürekli kullanım gördüğü düşünülmektedir. Kaynakların kolay ulaşılabilir mesafelerde bulunmasından dolayı dönemin çömlekçileri yerleşimden fazla uzaklaşmadan kili temin

edebilmekteydi. Daha uzakta yer alan kil kaynakları konusunda ise yeterince bilgi bulunmamaktadır.

Harita.5: Gökçeada kil kaynakları

Hamur: Dönemin çömlekçileri muhtemelen kilin dokusunu, kuruma ve ateşe vereceği tepkiyi iyi bilmekteydi. Buna bağlı olarak da kil seçimi ve katkı konusunda yeterli bilgiye sahiplerdi. Çeşitli araştırmalar, Uğurlu halkının kil tercihi konusunda yerel kaynakları kullandığını ve yerleşim tarihi boyunca belli kil kaynaklarının kullanımında ısrarcı olduğunu ortaya koymaktadır (Dirican v.d 2018). Çanak çömlek yapılırken kilin içine çeşitli katkı malzemeleri katılmaktadır ve hamurun rengi, pişirme ısısına ve katkı malzemelerine bağlı olarak değişmektedir. Uğurlu-Zeytinlik Höyük’te bu değişkenlere bağlı olarak, çanak çömlek hamurlarında kırmızı, gri, kahverengi ve devetüyü renkleri görülmektedir.

Perdah: Perdah, seramiğin yüzeyinde yer alan kil minerallerine ait gözeneklerin kapatılması işlemidir. Bu işlem sonucunda ise pürüzsüz ve parlak bir yüzey elde edilmektedir (Ökse, 1999, 27 ; Orton ve Hughes, 2013, 90). Bu işlem sırasında ise çeşitli taş aletler, kemik aletler ve sert ahşaplar kullanılabilmektedir (Shepard, 1985,

67). Uğurlu-Zeytinlik Höyük için daha önce bahsedildiği gibi kabalık oranları üçe ayrılmıştır. Kaba kategoride yer alan çanak çömlekler tamamen astarsız ve perdahsız çanak çömlekleri temsil etmektedir. Az-kaba grubunda yer alan çanak çömlekler ise orta-iyi derece perdahlı, genellikle astarlı veya nadiren astarsız mallarla ilişkilidir. Düzenli olarak adlandırılan grup ise tamamen çok iyi derece perdahlı ve sadece astarlı malları barındırmaktadır.

Astar: Astar çanak çömlekleri ince bir tabakayla kaplama işlemi olarak görülebilir. Sulandırılan kil çanak çömlek yüzeyine çeşitli yöntemlerle sürülür veya çanak çömlek sulandırılmış kil içine batırılır, yüzeye yapışır ve bu sayede gözenekler kaybolur. Ayrıca seramiğin daha estetik bir yüzeye sahip olmasını sağlamaktadır (Ökse, 1999, 27 ; Shepard, 1985, 67). Astarın gövdeyle uyumlu olması kil mineral karışımı ile ilgilidir. Bazen kilin içine okr gibi boya maddeleri de karıştırılabilir ve yüzey rengi değiştirilebilir. Astarlandıktan sonra pişirme işlemi gerçekleşir ve pişirme özelliklerine bağlı olarak astar farklı renklere de bürünebilir (Ökse, 1999, 27). Uğurlu-Zeytinlik Höyükte genellikle kırmızı astar kullanılmıştır. Siyah astarlı olan parçalar da vardır. Kırmızı astar genellikle incedir fakat kalın olan örnekler de vardır. Kırmızı astar rengi parlak koyu kırmızıdan turuncuya kadar değişebilmektedir. Bazı örnekler kendinden astarlıdır.

Bezeme: Bezeme yüzey uygulamalarından bir diğeridir. İstisnalar dışında, yumuşak hamur üzerine çizgi, baskı, oyma, kabartma, kazıma vb teknikler biçiminde motiflerin yüzeye işlenmesidir. Bunların yanında ise kuru yüzey üzerine yapılan boya bezemeler yer almaktadır. Kimi zaman ise çanak çömlek yüzeyinde kazınarak, oyularak veya benzeri tekniklerle yapılan işlemlerde, bezemenin içi bir pigment(macun) maddesi ile doldurulabilmektedir (Shepard, 1985, 69).

Kurutma ve Pişirme: Pişirmeden önce çanak çömleklerin kurutulması gerekmektedir. Bu işlem sırasında kil parçacıklarındaki sular ortadan kaldırılmış olur. Kurutma açık havada veya özel ısıtılmış alanlarda gerçekleştirilebilir. Son aşama ise pişirmedir. Pişirme sayesinde kil kimyasal ve fiziksel değişimlere uğramaktadır. Pişirme sırasında ise, süre, ısı ve oksijen miktarı üç ana değişken olarak görülmektedir (Sinopoli, 1991, 14). Süre ve ısı kabın sertliğini-sağlamlığını

belirlerken, ortama giren hava ise kabın rengini belirlemektedir (Ökse, 2015, 138). Tarihöncesi dönemlerde pişirme işlemi açık havada yapılmaktaydı. Bazı örneklerin ocak ve fırınlarda da pişirildikleri düşünülmektedir. Uğurlu-Zeytinlik Höyük’te de özellikle V. Kültür katındaki çanak çömleklerdeki alacalanmalar açık havada pişirildiklerini işaret eder. Yapılan analizler Uğurlu-Zeytinlik Höyük’te V. ve IV. Kültür katı çanak çömleklerinin maksimum 850 derecede pişirildiklerini kanıtlamıştır2

.