• Sonuç bulunamadı

Stratejik insan kaynakları yönetimi işletme stratejileri ile çalışanların uyumu ve bütünlüğü ile yakından ilgilidir. Stratejik insan kaynakları yönetimi (Keçecioğlu, 2003: 149);

- İnsan kaynakları yönetiminin işletmenin stratejisi ve stratejik ihtiyaçlarıyla bütünleşmesine;

- İnsan kaynakları politikalarının karşı politika alanlarını ve karşı hiyerarşileri birleştirmesine;

- İnsan kaynakları faaliyetlerinin üst kademe yöneticiler ve yönetici olmayan personel tarafından kabul edilmesini, sisteme uyarlanmasını ve uygulanmasını sağlamaktadır.

Yukarıdaki noktalar, stratejik insan kaynakları yönetiminin politikalar, kültür, değer yargıları ve uygulamalar gibi pek çok farklı konuyu içerdiğini göstermektedir. Bununla birlikte insan kaynakları yönetiminin organizasyonlarda farklı seviyeler arasında bağlantı sağladığı ve bütünleştirdiği ifade edilmektedir. Bu doğrultuda insan kaynakları yönetiminin amacı, insan kaynaklarını en verimli şekilde şirketin stratejik ihtiyaçlarına göre harekete geçirmek ve kullanmaktır (Keçecioğlu, 2003: 149).

İKİNCİ BÖLÜM

STRATEJİK İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİNDE BİLGİ TEKNOLOJİSİ

Bilgi teknolojisi, gelişmiş ülkelerde başlayıp tüm dünyaya yayılan bir gelişmedir. Tümleşik devrelerde ve iletişim teknolojisinde yaşanılan hızlı gelişmeler ile beraber bilgisayarların bilgi üretimi ve kullanımına yaptığı katkılar nedeni ile bu yeni gelişmeye bilgi teknolojisi adı verilmiştir. Uzman sistemleri, robotları ve yapay zekayı da içine alan bilgi teknolojisi; teknolojik, ekonomik, politik ve kültürel faaliyetlerde kullanılan bir araç olarak günlük hayata girmiştir (Çoban, 1996: 111).

Bilgisayar, iletişim ve elektronik teknolojilerinin bütünleştirilmesi olarak tanımlanan bilgi teknolojileri, bilgi aktarımının hızlı, doğru ve kapsamlı bir biçimde

yapılmasını sağlayan araçlar bütünüdür (Yolal, 2003: 1). Bilgi teknolojilerinin

kapsamını şu şekilde ifade edebiliriz. Bilgisayarlar, mikroelektronik ve tümleşik devreler, iletişim teknolojisi, multimedya ve biyoteknolojidir. Buradan da anlaşıldığı gibi bilgi teknolojileri bilgisayarla ilgili tüm donanım (hardware) ve yazılımları (software) kapsamakla birlikte, haberleşme, multimedya ve biyoteknoloji araçlarınıda kapsamaktadır (Ege ve Sezer, 2003).

Bilgi teknolojisi sayesinde üretilen, yaratılan ve aktarılan bilgi yığınları bilgisayar ve iletişim teknolojilerine dayalı bilgi sistemleri ile daha faydalı hale getirilmektedir. Bilgi teknolojilerini sağlıklı bir şekilde inceleyebilmek için bilgi teknolojileri ile birebir bağlı olan; bilgisayar, iletişim, bilişim ve bilgi sistemlerini ayrıntılı şekilde incelemek gerekmektedir.

2.1. TEMEL KAVRAMLAR

2.1.1. Veri, Veri tabanı ve Veri Ambarı

Teknolojinin temelinde araştırma ve geliştirme (Ar-Ge), araştırma ve geliştirmenin temelinde ise veri ve bilgi kavramları vardır. Genellikle birlikte kullanılmalarına rağmen veri ve bilgi kavramları tam olarak birbirleri ile eş anlamlı değildirler. Veri ve bilgi terim olarak birbirine karıştırılmaktadır. Veri (data); bilişimde, olgu, kavram ve komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimde gösterimidir (Eren, 1989: 1558). Yani veri, belirli bir amaca yönelik olarak elde edilmekte ve işlenmek üzere hazırlanmaktadır. Bir başka tanımda ise veri, çözüme ulaşmak için

işlenebilir duruma getirilmiş bilgi, bilgisayar için kullanılabilir duruma getirilmiş sayısal ya da sayısal olmayan her türlü gözlem, algı veya mesajı ifade etmektedir. Yani bilginin ham hali veri olarak tanımlanmaktadır (Sankur, 2000: 275).

Veri, olaylar hakkındaki birbirinden ayrı, nesnel gerçekleri ifade etmektedir. Çeşitli olguların her türlü gösterimini içermektedir. Veri kurumsal amaçlara bağlı olarak işlemlerin yapılandırılmamış bir biçimde kaydedilmesidir. Modern kurumlarda veri, teknolojik sistemlerde saklanmaktadır. Veri; çözümlenmemiş ve yorumlanmamış gözlemler, işlenmemiş gerçekler olarak tanımlanabilir. Bir markette duyduğunuz her bip sesi, kasiyerin dükkanın veri tabanına yeni bir para eklediğinin işaretidir. Kasanın yazdığı fişte ne aldığınız kaçta aldığınız ve ne kadar aldığınız, neden özellikle o markayı aldığınız, neden o saatte ve o miktarda aldığınıza dair bir bilgi yoktur. Çünkü, rakamlar ve veriler, ancak enformasyona dönüştüklerinde bir anlam kazanacaklardır (Tiwana, 2000: 77).

Veri kavramı ile ilişkili olarak veri tabanı ve veri ambarı kavramlarına da değinmek gerekirse; veri tabanı (database), bir konu ya da örgüte ilişkin verilerden oluşan genellikle bir sistem aracılığı ile bir bütün olarak yaşatılan veri kümeleri topluluğudur. Daha açık bir ifade ile, bir başlık ya da konu altında toplanabilen ve kendi içerisinde bir sistematiğe sahip olan veriler topluluğudur (Sankur, 2000: 278).

Veri ambarı, depolanmış fiziksel veriyi, bu veriye anlam kazandıran mantıksal datayı ve bu veriye erişebilen araçları temsil etmektedir. Tüm organizasyon için yaratılmış bir veri kaynağıdır (Demircan ve Moltay, 1997: 114). Günümüzde

işletmelerin ihtiyaç duyduğu verilerin, elde edilmesi ve gerektiğinde kullanılabilmesi için erişilebilir ve güvenli bir ortamda saklanması ihtiyacına karşılık veren ürünler ise, veri ambarlarıdır (Eren, 1989: 186).

2.1.2. Bilgi ve Bilişim Kavramları

Bilgi, sözlük anlamıyla öğrenme, araştırma ve gözlem yoluyla elde edilen her türlü gerçek, malumat ve kavrayışın tümüdür. Bilgi, çok farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bir tanıma göre bilgi; doğruluğu ispatlanmış inançlardır. Önceden belirlenen bir dizi sistematik kural ve prosedüre uygun bir biçimde işlenmiş enformasyondur. Sosyal varlık olan insanlar arasındaki iletişim sırasında paylaşılan, aktarılan ve yeniden şekillendirilen tecrübe ve enformasyonlardır. Belirli bir durum,

sorun, ilişki, teori veya kurala ait veri ve enformasyondan oluşan anlayışlardır (http://www.canaktan.org/yeni-trendler/bilgi-yonetimi/bilgi-nedir.htm., 2006).

Bilgi, toplanmış, organize edilmiş, yorumlanmış ve belirli bir yöntemle etkin karar vermeyi gerçekleştirmek amacıyla ilgili birime sevk edilmiş, belirli bir amaç doğrultusunda süreçlenen yararlı biçime dönüştürülmüş ve kullanıcıya değer sağlayan verilerdir (Öğüt, 2001: 9).

Bilgi; deneyimler, değerler, birleştirilmiş enformasyonlar, uzmanlaşmış içerikler ve köklü sezgilerin akışkan bileşimidir. Aynı zamanda yeni deneyim ve enformasyonları geliştirecek ve birleştirecek bir çerçeve ve ortam yaratır. Öğrenenlerin akıllarından doğar ve gelişir. Kurumlarda yalnızca belge ve yayınlara yansımakla kalmaz, aynı zamanda kurumsal düzen, kurallar, deneyimler ve uygulamalarıda ifade eder (Tiwana, 2001: 77).

Kısacası; bilgi, sadece hayata geçirilmiş enformasyon demektir. Burada hayata geçirilebilirlik, sadece ve sadece doğru zamanda ve doğru yerde, doğru kavramda ve doğru biçimde edinilen enformasyon ile mümkündür. Bu da, bilginin doğru zamanda alınacak doğru kararların, tahminlerin, tasarımların, planlamaların yükünü taşıyabilmesi ile olmaktadır. Bilgi, bireysel ve ortak akıllar tarafından oluşturulmakta ve paylaşılmaktadır. Bilgi, çoğu kez geniş bir çerçevede karşımıza çıkmakta ve farklı nitelikleri olan unsurların birbiriyle bağlantıları ile tanımlanmasını gerektirmektedir. Bu ayrımlar yapılmadığında birbiri yerine kullanılan kavramlar yanlış anlamalara ve farklı yorumlamalara neden olabilmektedir (Tiwana, 2001: 80).

Bilişim ise; insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığı ile, düzenli ve akılcı bir biçimde işlenmesi bilimidir. Yani, bilgi olgusu, bilgi saklama, erişim sistemleri, bilginin işlenmesi, aktarılması ve kullanılması yöntemlerini, toplum ve insanlık yararı gözeterek inceleyen uygulamalı bilim dalı olarak da tanımlanabilir. Ayrıca bilişim, araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesiyle ilgili konularıda kapsamaktadır. İnsanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve rasyonel biçimde işlenmesi bilimi olarak ifade edilebilir (Sankur, 2000: 43).

Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi bilişim teknolojileri şemsiyesi altında yer alan temel teknolojiler, bilgisayar ve iletişim teknolojileri olmaktadır. Bilgisayar ve

iletişim teknolojileri alanlarında gerçekleşen gelişmeler, rekabetçi üstünlüklerini sürdürmeyi amaçlayan örgütleri yakından ilgilendirmektedir (Tekin vd., 2006:158).

2.1.3. Bilgi Yönetimi

Bilgi Yönetimi (knowledge management) bir bilgi çağı kavramıdır. Bilgi toplumunun ekonomi alanındaki dönüşüm sürecini başlatan yeni ekonomi ve küreselleşmeyi iş dünyasına taşıyan e-iş olgusunun bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 1990’ların ortalarından bu yana bilgi ve iletişim teknolojileri ile bilgi ağlarının ekonomi alanında kullanılması yeni ekonominin ortaya çıkmasına, iş dünyasında bir dizi değişikliğin yaşanmasına, yeni kavram ve işlemlerin doğmasına yol açmıştır. Bu yeni kavramlardan biri de bilgi yönetimidir (Tapscot, 1996: 44).

Bilgi Yönetimi, kayıtlı ya da kayıtsız organizasyon verilerini, kişisel bilgi ve tecrübeye dayalı birikimleri, toplayıp, düzenleyip, kayıt altına alıp yararlı bilgi haline getiren ve bunları doğru zamanlarda, doğru kimselerin, istenilen her yerden ulaşmasını sağlayan yeni bir yönetimdir. Organizasyonun entelektüel mülkünü arttırmak, tekrarlanan işlemlerin tamamının teknolojik araçlarla yapılanmasını sağlamak ve bunun sonucunda pozitif iş neticeleri elde etmek amacıyla yapılan bir dizi teknolojik ve kültürel işlemdir (Karakaş, 2002).

Bilgi yönetimi, şirket performansını artırmak amacı ile üretken bilginin elde edilmesi, paylaşılması, geliştirilmesi ve kullanılması ile ilgilenmektedir. Bilgi yönetiminin temel çabası, bilgiyi üretken kılmaktır. Yönetilecek bilgi, yalnızca işletme faaliyetlerinin sonuçlarının ışığında tanımlanabilmekte ve değerlendirilebilmektedir. Bilgi yönetimi, organizasyonel amaçların daha iyi şekilde elde edilebilmesi için bireylere, takımlara ve bütün organizasyona bilginin kolektif ve sistematik olarak yaratılması, paylaşılması, uygulanması için olanak sağlayan yeni bir disiplindir (Barutçugil, 2002: 50).

Bir başka tanımda ise bilgi yönetimi, doğru bilginin doğru zamanda, doğru insanlara ulaştırılması, çalışanlarla bilginin paylaşılması ve organizasyonel performansın iyileştirilmesi sürecinde enformasyonun harekete geçirilmesi konusunda yardımcı olmasına yönelik bilinçli bir stratejidir. Gerçektende bilgi yönetimi kendi başına radikal bir hareket ya da metodoloji değildir. Daha çok geçmiş deneyimlerden

yaralanmayı ve bilgi alışverişi için yeni araçlar yaratmayı içeren bir yönetim anlayışı ve yönetsel bir çerçevedir (O’dell vd., 2003: 23).

2.1.4. Bilgi Teknolojisi Kavramı, Gelişimi ve Öğeleri

İşletmelerin küresel pazarda rekabet edebilmeleri büyük ölçüde yeni gelişmelere uyum sağlayabilmelerine bağlı görünmektedir. İşletmelerin büyük miktarlarda bilgiyi ele geçirebilmeleri, saklayabilmeleri ve işleyebilmeleri onlara rekabetçi bir avantaj sağlamaktadır. Bilgiye hızla ulaşan, işleyen, yönetsel çıktıya ve eyleme dönüştürebilen işletmeler varlıklarını sürdürebilmenin yanında rekabet ortamında diğer işletmelerin önüne geçme koşullarını da sağlamış olacaklardır. Koşulların hızla değiştiği, bilginin değerinin her geçen gün arttığı bir çevrede işletme için gerekli bilgilerin toplanması, saklanması işlenmesi süreçleri bilgi teknolojilerini zorunlu kılmaktadır. Bilgi teknolojisi (BT) (Information Technology) bu anlamda; işletmede yönetim, üretim, kalite süreçlerinin verimli ve etkin kılınmasına olanak sağlamaktadır (Yolal, 2003: 8).

Bilgilerin sayısal teknolojiler kullanılarak, sıfır ve birden oluşan kodlara dönüştürülebilmesi ve bu kodların kolayca saklanabilmesi, işlenebilmesi ve bir yerden başka bir yere aktarılabilmesi “Bilgi teknolojileri” kavramını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla; bilginin toplanmasını, işlenmesini, saklanmasını ve gerektiğinde herhangi bir yere iletilmesi ya da herhangi bir yerden bu bilgiye erişilmesini, elektronik, optik, manyetik vb. tekniklerle otomatik olarak sağlayan teknolojiler bütünü bilgi teknolojileri olarak ifade edilebilirler (Ceyhun ve Çağlayan, 1997: 16,17).

2.1.4.1. Bilgi Teknolojilerine Öncülük Eden Gelişmeler

Bilgi teknolojilerinin geçmişi yazının icadına ve hatta daha öncesine kadar götürülebilir. Yazının icadı, üretilen bilginin kaydedilmesini, çoğaltılarak gelecek kuşaklara ve diğer insanlara aktarılmasını sağlamıştır. Gelişimi hızlandıran esas etken ise matbaanın icadı ile olmuştur. Buhar gücünün endüstride kullanılmaya başlanması, kara ve hava taşımacılığında yaşanan teknolojik ilerlemeler, telgraf, telefon ve radyo iletişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, bilgi teknolojilerinin bugünkü düzeyine ulaşmasına önemli katkılar sağlamıştır (Bensghir, 1996: 29).

Elektriksel iletişim dijital olarak telgrafla on dokuzuncu yüzyılın ortalarında başlamış ve bunu çeyrek asır sonra Graham Bell’in sele analog iletişimi takip etmiştir.

1960’lı yıllarda ise iletişim ve bilgisayar teknolojilerinin birbirine yaklaşması iletişim amaçlı olarak uyduların kullanılması, bilgisayarlara uzaktan erişimi sağlayan ağların oluşturulması iletişim alanında devrim niteliğinde ilerlemelere neden olmuştur. 1945-60 döneminde sadece hesaplama işlemi gerçekleştirebilen bilgisayarlar 1990’lardan itibaren hemen her bireyin birbirleriyle iletişim kurmasını sağlayan, bilgi ve belgelerin taşınabildiği çoklu ortam (multimedia) cihazları durumuna gelmiştir. Mikro-elektronik teknolojisine paralel olarak iletişim teknolojileri de yenilenmiş, daha da geliştirilmiştir. En dar anlamıyla bir bilgi sisteminin teknolojik yanını ifade eden bilgi teknolojisi, bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin gelişiminin bir sonucudur (Turban vd., 1996: 9).

2.1.4.2. Bilgi Teknolojilerinin Türleri

Bilgi teknolojileri, bilgi üretiminin yanı sıra veri ve bilginin yaratılması, saklanması ve dağıtılması için kullanılan çeşitli araç ve yöntemleri de ifade etmektedir.

2.1.4.2.1. Bilgisayar

En basit tanımıyla bilgisayar, karşılaştırma ve hesaplama yapan bir makinedir. Bu açıdan abaküs ve hesap makinesi, bilgisayar olarak kabul edilebilir. Daha spesifik olarak modern bir bilgisayar, bilgiyi girdi olarak alan, bunu bir program vasıtasıyla işleyen ve bilgiyi birçok aygıta çıktı olarak veren fiziksel bir aygıttır (Tekin vd., 2006: 158).

Bilgisayar, kullanıcıdan aldığı verilerle mantıksal ve aritmetiksel işlemleri yapan; yaptığı işlemlerin sonucunu saklayabilen; sakladığı bilgilere istenildiğinde ulaşılabilen elektronik bir makinedir (http://www.bilgisayardershanesi.com/teknikservis.htm, 2006).

Bilgisayarlar kullanım alanlarına göre ikiye ayrılmaktadır. Bunlar

(http://www.m

tuncel.com/bilgisayarnedir.htm, 2006):

1. Özel amaçlı bilgisayarlar: Hangi amaçla yapıldıysa sadece o alanda hizmet verebilen bilgisayarlardır. Elektronik müzik aletleri, robotlar, veya günlük hayatımızdaki elektronik çamaşır makinaları gibi ev araçlarını özel bilgisayarların kullanım alanlarına örnek olarak gösterebiliriz.

2. Genel amaçlı bilgisayarlar: Programlanarak her işi yapabilen bilgisayarlardır. Aşağıda bu gruba giren bilgisayarlar sınıflandırılarak anlatılmıştır (Hoşcan vd., 2004: 99):

a) Kişisel Bilgisayarlar (Personal Computer-PC veya Mikrobilgisayar): Genellikle tek kişi tarafından kullanılan bilgisayarlardır. Bu nedenle bu bilgisayarlara kişisel bilgisayar yani PC denilmektedir. Mikro bilgisayarlar 1970'li yıllardan sonra yaygınlaşmış ve bir çok kullanım alanı bulmuştur.

b) Mini Bilgisayarlar (Frame): PC’nin aksine çok kullanıcılı bir bilgisayar türüdür. Uygun bir klavye ve ekranla en fazla 100 kişi aynı anda kullanabilmektedir. Banka

şubelerindeki bilgisayarlar bu tür bilgisayarlara iyi bir örnektir

(http://www.rmtc.meteor.gov.tr/v5/filesfaaliyet/2005.03.21/Bilgisayar.pdf., 2005). c) Ana bilgisayar (Main Frame): 100 kullanıcıdan daha fazlasına hizmet veren bilgisayarlardır. Çok büyük işyerlerinde kullanılmaktadır.

d) Süper Bilgisayar: Kullanıcı sayısı çok olmamakla beraber çok yüksek işlem hızı gerektiren bilimsel çalışmalarda kullanılır. Büyük üniversiteler veya NASA gibi bilimsel kurumlarda kullanılmaktadır. Ülkemizde de TÜBİTAK bir süper bilgisayar kurulması için çalışmalar başlatmıştır (http://www.mtuncel.com/bilgisayarnedir.htm, 2006).

2.1.4.2.2. Donanım ve Yazılım

Donanım, bilgisayarı oluşturan her türlü fiziksel parçaya verilen addır. Donanım bir merkezi işlem biriminden (Central Processing Unit-CPU) ve bu birime bağlı çevre birimlerinden oluşmaktadır. Çevre birimleri de ayrıca giriş birimleri (input devices) ve çıkış birimleri (output devices) olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır.

Merkezi işlem birimi; bilgisayarın içindeki temel elemanıdır. Mikro işlemci diye de anılır, komutları işler, hesaplamaları yapar, bilgisayarın içindeki bilgi akışını kontrol eder ve yönetir (http://www.bilgisayarnedir.com.tr., 2006).

Çevre birimleri ise giriş birimleri ve çıkış birimleri olarak ayrılmaktadır. Giriş birimleri: Klavye, ışıklı kalem, grafik masası, dokunma ekranları, joystick, fare, tarayıcı, CD-Rom sürücü, laser disk sürücüsü, video, kamera, mikrofon, televizyon, ve radyo da giriş birimi olarak kullanılmaktadır. Çıkış birimlerini ise, disket sürücü, ekran- monitör, sabit (hard) disk sürücü, yazıcı, kulaklık ve hoparlör olarak sayabiliriz (http://www.cclub.metu.edu.tr/nenediroku.php?id=21&sayfano=6, 2006).

Bilgisayarınızdaki fiziksel tüm unsurlar donanım adını alırken, geri kalan her şey yazılım olarak nitelendirilmektedir. Sade bir ifadeyle, yazılım donanıma "nasıl davranacağını" ve hangi işlemleri yapacağını anlatmaktadır. Örnek verecek olursak; kelime işlemci programlar, bilgisayarınız açıldığında CD sürücünüzü, sabit sürücüleri, RAM'i tanıyan programlar; işletim sistemleri, web tarayıcınız, virüslerin kendileri, antivirüs programları hepsi birer yazılımdır (http://www.bilgisayardefteri.com/iby_php 2006).

Yazılım, kullanıcıların bilgisayarda işlerini yapmalarına imkan veren tüm programlara verilen genel addır. Yazılımlar(http://www.bilgisayarnedir.com.tr., 2006):

1. Sistem Yazılımları 2. Uygulama Yazılımları

olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Uygulama yazılımları; programlama dilleriyle yazılan, kullanıcıya yönelik yazılımlardır. Sistem yazılımları ise uygulama yazılımlarının belli bir donanım grubu üzerinde pürüzsüz olarak çalışmasını sağlayan zemin programlarını içermektedir.

Yazılım, bilgisayar donanımının kullanılmasında gerekli tüm program ve rutin belgeleri kapsamaktadır. Yazılımın içerisinde; akış diyagramları, programlama dilleri, programlama ilkeleri ve programlama teknikleri yer almaktadır. Yazılımlar, donanıma oranla hazırlanması ve uygulanması oldukça güçtür. Yazılımların programlanmasında ve girdilere uygulanacak bilgi işlem dizisine ilişkin komutların verilmesinde, makine dillerinden yararlanılmaktadır. İşletmelerde çeşitli kayıtların tutulması, yenilenmesi; faaliyetlerinin yürütülmesini sağlayan yazılımlar birçok işletme fonksiyonunda kullanılmaktadır (Uçar, 2003: 24).

2.1.4.2.3. Bilgisayar Ağları

Birden fazla bilgisayarın birbirine bağlanarak kaynakları paylaşması amacıyla kurulmuş olan bağlantı sistemine ağ (network) denilmektedir. Bağlanan bilgisayarların birbirine olan uzaklığı, kullanılan araç ve elemanlar itibariyle ağ sistemleri gruplara ayrılmaktadır. Bir ağ sisteminin oluşturulmasının temel amacı kaynakların paylaşımıdır. Bu kaynaklar; veri tabanları, yazıcılar, klasörler, sürücüler olabilmektedir. Ağ sistemi bunun dışında iletişim, haberleşme ve eğlence amacıyla da kullanılmaktadır. En küçük ağ sistemi iki bilgisayarın birbirine bağlanmasıyla oluşturulabilirken günümüzün en

popüler ağ sistemi olan internet (www) en büyük ağ sistemidir ((http://host.nigde.edu.tr/~uludogan/1.4veri.htm., 2006).

Bir ağ sisteminin oluşturulması için donanım araçlarının yanı sıra ağ yazılımlarına da ihtiyaç vardır. Bu yazılımlar ağ kaynaklarının paylaşımını, kaynakların yönetimini, giriş ve paylaşım yetkilerini, iletişim protokollerini ve yapısal işlevleri üstlenirler. Ağ (Network) türleri (Sankur, 2000: 291):

a) LAN (Local Area Network) : Yerel alan ağı, bir kurum veya kuruluşta, bir oda içerisinde, bir veya birkaç bina arasında ethernet kartları ve kablo ile oluşturulan çalışma ağlarıdır.

b) Peer-To-Peer Network: Bu tamamen yerel ağ sistemi içerisinde yer alan bir ağ biçimidir. Bilgisayarların bir grup içerisinde birbirini görmesi ve kaynaklarını paylaşması esasına dayanmaktadır (http://host.nigde.edu.tr/~uludogan/1.4veri.htm., 2006).

c) MAN (Metropolitan/Middle Area Network): Bir örgütün aynı şehirdeki değişik birimlerini ya da bir şehirdeki değişik örgütlerin birbirlerine bağlanması amacı ile oluşturulan ağlardır (Tekin vd., 2006: 169). Orta ölçekli ağ sistemidir. Bir kampüs içerisinde veya şehir içerisinde yönlendirme, güçlendirme ve doğrulama işlemleri için yardımcı ağ aygıtlarına gereksinim duyan bünyesinde birden çok LAN sistemi barındıran ve birbirine bağlayan ağ sistemidir. Bir örgüt ile banka arasındaki fon akımının düzenlenmesini sağlayan ağ bağlantısını örnek olarak gösterebiliriz.

d) WAN (Wide Area Network): Geniş kapsamlı ağ sistemleridir. Birden fazla MAN sitemini birbirine bağlayan veya doğrudan dışarıdan modemler yardımıyla bağlanılarak ağa katılabilen sistemlerdir. Bu sisteme en güzel örneği internet teşkil etmektedir (http://host.nigde.edu.tr/~uludogan/1.4veri.htm., 2006).

2.1.4.2.4. İnternet, İntranet ve Extranet Teknolojileri

İnternet ilk olarak 35 yıl önce A.B.D. de Savunma Bakanlığı tarafından nükleer savaş sonrasında toplumun parçalanmış yapısını düzeltmek amacıyla kullanılmış bir haberleşme sistemidir (Tekin ve Şahbaz, 1998: 168).

A.B.D. tarafından geliştirilen ve ARPANET (Advanced Research Project Authoritiy Net ) adı verilen proje, ülke savunmasını birbirine bağlı bilgisayarlarla kurulacak iletişimle, koordineli bir biçimde sağlamak amacıyla 1969 yılında

geliştirilmiştir. Projeye göre herhangi bir bilgisayarın devre dışı kalması ağa bağlı diğer bilgisayarları etkilemeyecek ve iletişim devam edecektir. Ağı düzenleyen ya da denetleyen herhangi bir merkez bulunmadığından sürekli ve kesintisiz bir iletişim mümkün olabilecektir. Bugünkü internetin temelini oluşturan bu projeye daha sonra aynı ağa bağlı yeni bilgisayarların eklenmesiyle ağ üzerinden iletişim giderek artacak ve çok sayıda kullanıcının yararlandığı elektronik mektup, tartışma listeleri, forumlar, dosya transfer hizmetleri gibi yeni kullanım alanları ortaya çıkacaktır (Kırçova ve Öztürk, 2000: 5).

ARPANET’ten başka bilimsel amaçlı olarak 1986 yılında NSFNET (National Science Foundation ), ticari amaçlı Compuserve gibi yeni ağlar da kullanıma açılmıştır. İlk olarak 1973 yılında birbirinden farklı ağların aralarında veri iletimini sağlayabilecekleri, ortak bir dil oluşturularak birleştirilmeleri kararlaştırılmıştır. Bu amaçla geliştirilen TCP/IP (Transmission Control Protocol/Internet Protocol) kullanılmaya başlanmıştır. TCP/IP, internet üzerinde yer alan farklı özellikteki bilgisayarların ve ağların birbirleriyle sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilmelerini sağlayan ortak bir dil olarak geliştirilmiştir (http://yunus.hacettepe.edu.tr/~sadi/dersler/ ebb/ebb467-guz2000/umut-p.html., 2006).

İnternetin gelişmesindeki son aşama ise www‘nin ( world wide web) geliştirilmesidir. www internet kullanımı ve kullanıcısının artmasında sağladığı