• Sonuç bulunamadı

2.5. Çalışma Yaşamı Kalitesini Oluşturan Unsurlar

2.5.2. Çalışma Saatleri

Günümüzde pek çok ülkede çalışma saatleri yasalarla ve toplu sözleşme uygulamaları ile düzenlemektedir. Fazla çalışma, üretimin nitelik ve niceliğini ters yönde etkilemektedir. Bu nedenle, çalışma saatleri için sınırlar koyulmakta ve bunlara uyulması sağlanmaktadır. Son yıllarda işletmeler verimlilik artışını sağlamak için esnek çalışma saatleri, yarı zamanlı (part-time) çalışma vb. yöntemleri kullanmaktadırlar (Aydemir, 2008: 78).

İş yerindeki çalışma süreleri ile dinlenme molalarının sıklığı ve süresi çalışanların fiziksel ve ruhsal dengeleri üzerinde oldukça etkilidir. Yapılan

araştırmalar, insan fizyolojisine en uygun çalışma süresi olarak günlük azami 7 buçuk saat, haftalık 45 saat olduğunu ortaya koymaktadır (Camkurt, 2007: 88).

Günümüzde artan tüketim talebini karşılamak amacıyla, üretim yapılan sektöre, teknoloji yapısına ve diğer birtakım unsurlara bağlı olarak vardiyalı çalışanların sayısı giderek artmaktadır. Vardiyalı çalışma düzeni ya da vardiyalı çalışanlar arasındaki adıyla “shift”, insan beyninin doğal ritminin bozulması ile vücudun uyumuna ve ritminin bozulmasına neden olur. Bu ritim bozukluğu sonrası; insanda uyku problemleri, bazı hastalıklara karşı dirençsizlik ve baş ağrısı gibi şikayetler ortaya çıkar. Vardiyalı çalışan insanda, başta sürekli yorgunluk ve depresyon olmak üzere, hastalıklara daha çabuk yakalanma (dirençsizlik) görülür (Camkurt, 2007: 90).

Vardiyaların değişik uzunluklarda olması, işletmelerin günlük iş sürelerinin uzatılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle iş yerinde üretim kapasitesinde artış olması istendiği takdirde veya vardiyalı işgörenlerin kısmi süreli çalışmak istemeleri halinde, vardiyalı çalışma yararlı olmaktadır. Ayrıca işletmede vardiya sistemi ile çalışma, fazla çalışma ücretlerini ortadan kaldırmaktadır (Tokol, 2001: 169; Bolat vd., 2006: 12).

Vardiyalı çalışma biçiminden kaynaklanan ve çalışanların yaşam dengelerini ve dolayısıyla sağlığını etkileyebilen bir dizi olumsuzluk bulunmaktadır. Bu olumsuzluklar, çalışma yaşamı kalitesini, dolayısıyla da yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilecektir (Yüksel, 2004: 51).

Vardiyalı çalışanlar, uyku-uyanıklık döngüsündeki bozulma ve alışılmış çalışma ve sosyal yaşamının dışına çıkılmasından ötürü pek çok fiziksel ve ruhsal sorunlarla karşı karşıyadırlar. Vardiyalı çalışma sisteminde gece çalışmak, hem yorgunluk ve uykululuk sebebiyle, hem de günlük sosyal yaşam gerekliliklerine engel olarak yaşam kalitesini bozar (Selvi vd., 2010: 238). Bu bağlamda Schwartz (2010), gece vardiyasında çalışanların gündüz düzenli çalışan bireylere göre, sosyal faaliyetlerinin de oldukça azalmış olduğunu belirtmektedir.

Gece vardiyasında doğal olmayan yani biyolojik ritmine uymayan zorlayıcı bir çalışma biçimi sürdürülür. Özellikle gündüz vardiyasından gece vardiyasına geçiş daha zordur. İşi gereği gece uyuyamayan kişilerin gündüzleri alışkanlıkları, çevre gürültüsü, gün ışığı gibi nedenlerle uyuyamadıkları ya da düzensiz uyudukları görülür. Dinlenmedikleri için de verimleri daha düşüktür. Vardiya çalışmasının beraberinde getirdiği psiko-sosyal sorunlar ise oldukça fazla ve önemlidir. Çalışanların aile bireyleri ve yakın çevreleri ile ilişkileri olumsuz biçimde etkilenmektedir. Bunun oluşturduğu moral bozukluklarına, düzensiz uyku ve ekonomik faktörlerin yanı sıra iş kolları ve çalışma biçimleri de etkilenince, vardiya çalışması arzu edilmez bir çalışma tarzı olarak karşımıza çıkmaktadır (Alkan vd., 1989: 93).

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, otel işletmelerinin bir bölümü mevsimlik çalışma yapmaktadır. Bu mevsimlik otellerin önemli bir bölümü, deniz kenarlarında kurulu olup, yaz aylarında faaliyet gösterirler. Bunun dışında, sayıları oldukça az da olsa kış aylarında işletmeye açılan oteller de bulunmaktadır. Mevsimlik otel işletmeleri hizmete açık bulundukları zaman süresince gereksinim duydukları işgörenin önemli bir bölümünü yakın çevrelerinden istihdam ederler. Mevsimlik otel işletmelerinde çalışma saatlerinin genellikle uzun olması, bu uygulamanın temel nedenidir (Kozak, 1991: 32).

Turizm sektöründe çalışanların etkin ve verimli çalışmasına olumsuz yönde etki eden faktörlerden biri de yorgunluktur. İşgörenin çalışma saatlerinin bedensel kapasiteyi aşacak biçimde yoğun olması, işgören üzerinde yorgunluğa neden olmakta ve işinde hata oranlarının yükselmesine hatta iş kazalarının olmasına dâhi yol açabilmektedir (Örücü ve Esenkal, 2005: 150).

Kat hizmetlerinde çalışan deneyimli bir hizmetçi, her 8 saatlik vardiyada 13 oda temizlemek zorunda kalmaktadır. Başka bir kadın ise, çalıştığı bir kat hizmetleri departmanında ilk 3 ay boyunca sadece yemek molası aldığını ya da herhangi bir mola almadığını belirtmektedir. Bundan sonra ise, her vardiya başına 30 dakika ara almıştır. Ayrıca birçok işgören gece ve akşam saatlerinde çalışmaktadır. Bu durumda yorgunluğun da sık görülen bir şikayet olması hiç şaşırtıcı değildir (Bohle

Aksu ve Köksal (2005), Akdeniz Üniversitesi’ndeki turizm öğrencileri üzerinde yapmış oldukları araştırmanın sonuçlarında; uzun çalışma saatleri ve düzensiz vardiyaların öğrenciler üzerinde olumsuz bir etki oluşturduğunu belirtmişlerdir.

Kozak (1991), Bodrum yöresindeki otel işletmelerinde çalışan işgörenler üzerinde yapmış olduğu bir araştırmada, işgörenlerin günlük çalışma saatlerinde yoğunlaşma, gerek Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tavsiyesinin ve gerekse de Türk İş Hukuku’nun öngördüğü sürelerin çok üzerine çıkmıştır. Bu yörede işgörenlerin yalnızca %25,86’sı bir günde 8 saat çalışmaktadır, geriye kalanlar ise 8 saatten fazla çalışmaktadırlar. Bir günlük çalışma saati dağılımının 12 saat dolaylarında bir değere sahip olması da otellerdeki vardiya düzeninin bir kanıtından başka bir şey değildir.

Otel işletmelerinde normal çalışma süreleri 8 saat olmasına rağmen, işgörenlerin 8 saatten fazla çalıştıkları bilinmektedir. Haftalık çalışma süresinin çokluğu, işlerin hareketli ve yorucu olması işgörenleri zorlamaktadır. Ayrıca, işgörenlerin hafta sonları tatil sürelerinde de çalışmaları, dinlenme günlerinin hafta içi olması ve genellikle bir gün şeklinde gerçekleşmesi onları zorlayan bir diğer faktördür. Çalışma saatlerinin günlük dört vardiya haline getirilmesi ve tatil günlerinin haftada iki gün olarak düzenlenmesi otel işletmelerini çalışma süresi açısından daha cazip hale getirecektir (İnce, 2008: 66).

Otel işletmelerinde çalışma süreleri genellikle günde 8 saatten 3 shift halinde gerçekleşmektedir. Kurumsallaşmış ve işgören politikalarını yerleştirmiş olan otel işletmeleri, bu sisteme dikkat ederek işgörenlerin performansını artırmaya çalışırken; kurumsallaşmayı başaramayan ve sistemini yerleştiremeyen otel işletmelerinde bu süre genellikle aşılmaktadır. Çalışma sistemlerini kurumsallaştıran otel işletmelerinde işgörenler ortalama 8 saat çalışmakta, ertesi güne kadar dinlenmeye zaman ayırabilmektedirler. Çalışma sistemlerini oluşturamayan otel işletmeleri az işgörenle daha çok çalışma gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu nedenle işgörenler ertesi güne tam olarak dinlenememiş olarak başlamaktadır. Ayrıca, haftalık dinlenme günleri hafta içerisinde 1 gün olarak belirlendiği için yeterli gelmemektedir (İnce, 2008: 67).