• Sonuç bulunamadı

2.1 ARAġTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESĠ

2.1.4 Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi

2.1.4.2 Çözüm odaklı kısa süreli terapinin genel özellikleri

Çözüm odaklı yaklaĢım, problemlerin etiyolojisi ile ilgilenmenin gerekli olmadığı, problemle ilgili bilgi sahibi olmanın çözüme katkı sağlamayacağı görüĢünü savunmaktadır. Çözüm odaklı terapistler sorunu çözmekten daha çok çözümün kendisine odaklanmanın önemine inanır (Corey, 2005/2007). Çözüm odaklı yaklaĢım özellikle terapi sürecinde danıĢmanların danıĢanlarının problemleri hakkında gereğinden fazla bilgiye sahip olmalarının çözümsüzlüğe neden olabileceği, danıĢanı karmaĢaya sürükleyebileceği ve doğru çözüm yolunu bulmasını zorlaĢtırabileceği görüĢünü savunmaktadır. Dolayısıyla danıĢanın sorunu çözmeye odaklanmaktan daha çok çözümün kendisine odaklanması çok daha faydalı bir yoldur. Bu görüĢüyle çözüm odaklı kısa süreli yaklaĢım danıĢanların geçmiĢine de önem veren diğer birçok geleneksel yaklaĢımdan ayrılmaktadır (Güner, 2011).

Çözüm odaklı bir terapist, danıĢanlarını etkin bir Ģekilde gözlemler. Yani, danıĢanın olumlu ve güçlü yönleri daima patolojiden fazla vurgulanır. Bu yeterlik yönelimi

41

terapisti danıĢanın kendi sorunlarını çözmek zorunda olduğu kaynakları aramaya odaklar. Çözüm odaklı terapistler danıĢanlarının geçmiĢte yaĢadıkları problemlerden kurtulmaya yardımcı olmuĢ kiĢisel strateji ve içerikleri ortaya çıkarır (Franklin ve Moore, 1999). Ek olarak, danıĢanın Ģu anki hayatında problemin görünmediği zamanları keĢfederler. Örneğin, rehberlik servisine zamanının %80‟ini sırasında oturarak geçirmekle sorunu olan bir öğrenci düĢünelim. Çözüm odaklı bir terapist danıĢanın zamanının %20‟sinde sırasında oturmak için kullandığı yöntemlerin üzerine gider.

Steve de Shazer‟e göre psikoterapi temeli danıĢanlara durumlarında bir değiĢiklik yapabilmeleri için yardımcı olmaktır. De Shazer Zihinsel AraĢtırmalar Merkezi‟ndeki eğitimin ardından bireyin yaĢamındaki herhangi bir değiĢimin faydalı olabileceğini fark etmiĢtir ve danıĢanların sorunların daha çok çözümlerine odaklanma konusunda bir bilinç oluĢturmuĢtur. Bireyin emin olabileceği tek Ģey değiĢimin kendisidir. Çözüm odaklı yaklaĢımda ilk görüĢme çok önemlidir. Bir çok danıĢan için iĢlerin büyük bir kısmı ilk görüĢmede halledilir. Diğer yaklaĢımların aksine çözüm odaklı yaklaĢımda tedavi süreci daha ilk oturumda baĢlar ve danıĢanların geçmiĢi detaylı bir Ģekilde ele alınmaz (de Shazer, 1985).

Çözüm odaklı yaklaĢım bir çözüm geliĢtirmenin sorunla doğrudan iliĢki olmadığını, danıĢanın sorunu çözme konusunda uzman olduğunu, bozulmamıĢ Ģeylerin tamir edilmemesi gerektiğini ve terapi sürecinde iĢe yarar yöntemlerin yapılmaya devam edilmesi gerektiğini, iĢe yaramayan yöntemlerden ise vazgeçilmesi ya da değiĢtirilmesi gerektiğini savunmaktadır (de Shazer, 1985). De Shazer ve Berg terapi sürecinde danıĢman tarafından sergilenecek üç spesifik davranıĢın danıĢanın çözümler hakkında konuĢma, değiĢim ve kaynaklarının farkına varma ihtimalini dört kat daha arttırdığını bulmuĢlardır. Bu davranıĢlar: “Bu sorunun yerine baĢka ne olmasını isterdin?” ya da “ Daha iyisi ne/nasıl olurdu?” gibi ortaya çıkarma soruları, “Bunu tam olarak nasıl baĢardın?” ya da “Tam olarak daha farklı ne yaptın? “gibi detaylandırma soruları ve “Bunu nasıl baĢardın?” ve ya “Bunun iyi bir zikir olduğunu nasıl anladın?” gibi sözel ödüller verme, danıĢanı övme, yeterliliğini orta çıkarmadır.

Weiner-Davis, De Shazer ve Gingerich (1987), yaptıkları çalıĢmada danıĢanlarında henüz danıĢma süreci baĢlamadan önce olumlu bazı değiĢimler olduğunu fark

42

etmiĢlerdir. Bunun üzerine terapi süreci baĢlamadan önce danıĢanlarından kendileriyle görüĢmek için randevu aldıkları an ile görüĢmeye geldikleri an arasında meydana gelen olumlu değiĢimleri düĢünmelerini istemiĢler ve yaĢamlarında daha iyiye giden Ģeyler hakkında sorular sormuĢlardır. DanıĢanlardan aldıkları cevaplardan elde ettikleri verilerin danıĢanlara iki oturum arasındaki değiĢimi gözlemlemek için verdikleri ev ödevlerinden elde ettikleri sonuçlara benzer olduğunu görmüĢlerdir. DanıĢanların probleme gereğinden fazla vurgu yaptığını fark ederek, sorun yerine çözüme odaklanmanın daha etkili olacağını belirtmiĢlerdir. (Sklare, 1997/2010).

Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen terapistler danıĢanlarını kendi problem ve yaĢamları konusunda uzman olarak görürler. Bu yaklaĢım davranıĢlarla ilgili yorumları baĢka bir problemin altında yatan semptomlar olarak gören diğer terapi yaklaĢımlarından ayrılmaktadır. Basitçe söylemek gerekirse, çözüm odaklı terapistler problemi danıĢanlarının söylediği Ģekilde tanımlarlar. Bu sebepten dolayı, terapist danıĢanın probleminde bir “bilgisizlik yaklaĢımı” kullanır (Franklin ve Moore, 1999). Franklin ve Moore (1999) bunun terapistin uzmanlığı olmadığı anlamına gelmediğini, daha çok danıĢanın kaynaklarını danıĢanın kendisi kadar bilmediği anlamına geldiğini iddia etmektedir.

DanıĢana karĢı var olan iyimser bakıĢ açısına uygun olarak, çözüm odaklı terapistler direnç kavramına inanmaz. Bunun yerine, bütün danıĢanların değiĢmeyi istediğini düĢünürler. De Shazer (1988) geçmiĢte terapistler tarafından direnç diye adlandırılan Ģeyin, aslında danıĢanın, terapistin müdahalesinin iĢe yaramadığına dair terapiste verdiği bir mesaj olduğunu belirtmektedir. Bu davranıĢı danıĢanın süreçte kendi sorumluluğu ilgili çaba göstermesi ve “sana yardım eden terapiste yardım et” düĢüncesi olduğunu iddia ederek danıĢanla danıĢman arasında olması gereken iĢbirliğinin doğası olarak açıklar (de Shazer, 1977). Çözüm odaklı terapist için direnç danıĢan ile terapist arasında düĢmanca bir iliĢki ile sonuçlanabilecek tehlikeli bir etikettir (de Shazer, 1988; de Jong ve Berg, 1996).

Zaman yönelimi açısından, çözüm odaklı kısa süreli terapi gelecek odaklıdır. Yani, danıĢanın istenmeyen davranıĢlara karĢı çözüm geliĢtirebildiği zamanlar haricinde geçmiĢe yönelik pek bir araĢtırma ya da önem verme yoktur. Bunun yerine, çözüm

43

odaklı terapistler danıĢanlarıyla daha istenen ve uyumlu davranıĢlar geliĢtirmelerine ve bu davranıĢları görselleĢtirmelerine yardım etmek için çalıĢır. Gelecek odaklı çözüm geliĢimi “mucize soru” adı verilen çok önemli anahtar soru kullanarak danıĢanın çözüme odaklanmasını kolaylaĢtırırlar. Bu danıĢanın eğer yaĢadığı problem yok olsaydı hayatının nasıl görüneceğini gözünde canlandırmasına yardımcı olur (Moore, 2002; de Jong ve Berg, 1997).

Çözüm odaklı yaklaĢım geleceği kendi kaderlerinin mimarları olduğu umut dolu bir yer olarak görmektedir (de Shazer ve diğerleri, 2007). GeçmiĢi ve danıĢanın terapiye konuĢmak için getirdiği sorunlara değinmeye gerek yoktur. GeçmiĢin altının çizildiği tek zaman danıĢanın hayatında sorunun olmadığı zamanlara vurgu yapılan istisnai durumlar ve danıĢanın terapiye gelmeye iliĢkin duygularını paylaĢtığı zamanlardır çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen terapistlere göre gelecek önceden belirlenemez fakat önceden tartıĢılabilir ve oluĢturulabilir. Terapistler danıĢanın geleceğini çok iyimser ve umut dolu olarak görürüler ve bunu danıĢanlarıyla da paylaĢırlar (Berg ve Dolan, 2001).

Çözüm odaklı yaklaĢımda ilk seanstan itibaren danıĢanların yaĢamlarının nasıl ve neden tatmin edici olmadığından daha çok gelecekte ne olmasını istedikleri konuĢulur. Friedman ve Lipchik‟e (1999) göre problemlere takılıp kalmak hem danıĢanın hem de terapistin olası umutsuzluk duyguları ve demoralizasyon yaĢamalarına neden olur. Öte yandan hedefler belirleyerek, güçlü yönleri tartıĢarak, övgüler yaparak ve nadir durumları konuĢarak geleceğe dönük umutları konuĢmak danıĢanların Ģu an ki zorluklarla da baĢ edebilmesine yardım eder.

Çözüm odaklı yaklaĢımın savunucuları karmaĢık problemlerin uzun çözümler gerektirmediğine inanmaktadır. DanıĢanların probleme vurgu yapmaktan vazgeçerek problemin olmadığı anlara dikkat çekmesi çözümün kolaylaĢtıran etkenlerden biridir. Franklin ve Moore (1999) bunun çözüm odaklı terapistlerin “problem fobik” (de Shazer, 1994) olduğu anlamına gelmediğini savunmaktadır. Bunu yerine çözüm odaklı terapistler basit ama etkili çözümlerin problem hakkında detaylı bilgi olmasa da ortaya çıkabileceğine inanır. Örneğin, çözüm odaklı bir terapist bir öğrencinin devamsızlık yaptığı derslerin ya da bu derslere devamının neden bu kadar düĢük

44

olduğu bilgisinden çok fen dersine her hafta düzenli olarak katıldığı gerçeğine vurgu yapmaktadır.

Çözüm odaklı kısa süreli terapi yaklaĢımının ortaya çıkıĢından günümüze kadar geçen süreçte temel kavramlarını, varsayımlarını, danıĢana yönelik bakıĢ açısı ve tekniklerini sürekli geliĢtirilmiĢtir. YaklaĢımın asıl amacı, danıĢanın sorunların odaklanarak onları konuĢmasından daha çok çözümleri konuĢmaya yönlendirmesini sağlamak, danıĢanın Ģimdi iĢe yaradığını fark ettiği/düĢündüğü ya da gelecekte iĢe yarayabileceğini düĢündüğü çözüm yollarına odaklanması sağlanmaktadır. Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen terapistler danıĢanın kendi amaçlarını ve çözümlerini belirleyebileceğine inanmakta; değiĢimin sorumluluğunu üstlenme, eyleme geçme ve yeni davranıĢlar sergileme konusunda daha istekli olacağı düĢünmektedir. Dolayısıyla terapi sürecinde danıĢman danıĢanın belirlediği amaçları ve çözüm yollarını danıĢan ile birlikte ele almakta; süreçte ona rehberlik etmekte, güçlü yönlerini, kaynaklarını fark etmesine yardımcı olmakta ve danıĢanı cesaretlendirmektedir (Doğan, 1999; MacDonald, 2007; Meydan, 2013; Selekman, 2005).