• Sonuç bulunamadı

2.1 ARAġTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESĠ

2.1.4 Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi

2.1.4.4 Çözüm odaklı kısa süreli terapi‟nin temel varsayımları

AĢağıda verilen varsayımlar çözüm odaklı kısa süreli terapi alanında yapılan çalıĢmalara ek olarak bu yaklaĢımın ortaya çıkmasını ve geliĢmesini sağlayan Milton H. Erickson, Zihinsel AraĢtırmalar Merkezi ve Kısa Süreli Aile Terapileri Merkezi‟nin çalıĢmalarından elde edilmiĢtir. Bu faydacı varsayımlar çözüm odaklı terapide tüm danıĢmanlık sürecine rehberlik yapmaktadır (Murphy, 2008). Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen danıĢmanlar bu varsayımlara göre terapi sürecinde hareket etmektedir.

a) Eğer bir Ģey iĢe yarıyorsa onu daha fazla yap. Eğer iĢe yaramıyorsa daha farklı Ģeyler yap: Çözüm odaklı kısa süreli terapinin bu varsayımı, yaklaĢımın faydacı doğasını ortaya koymaktadır. Çözüm odaklı terapistler psikolojik danıĢma sürecinde danıĢanın eğer yaptığı herhangi bir Ģey iĢe yarıyorsa daha fazla yapması gerektiğini söylemekte, eğer iĢe yaramıyorsa daha fazla çabalamak yerine baĢka bir Ģey yapılmasının ya da a farklı bir Ģekilde yapılmasın önemine vurgu yapmaktadır. DanıĢan “ilk olarak bir Ģey yapmalı ardından onun iĢe yarayıp yaramadığını görmeli ve detaylandırmalıdır” (de Shazer ve Berg, 1997). Ancak bu varsayımı danıĢma sürecinde uygulamak söylendiği kadar kolay değildir. DanıĢman danıĢanı için iĢe yarayan Ģeyleri tanımlamalı ve onları daha fazla yapması için cesaretlendirmelidir. DanıĢman danıĢanının güçlü yönlerini, baĢarılarını ve diğer kaynaklarını öne çıkarmalı ve bunları daha da güçlendirmesi için cesaretlendirmelidir.

Ġkinci kısımda ise yaklaĢımın savunucuları, hem danıĢanları hem de danıĢmanları çeĢitli tekniklere ya da kuramlara sıkı sıkıya bağlanmamaları ve bu teknikler iĢe yaramadıklarında onlardan vazgeçmeleri, baĢka Ģeyler denemeleri konusunda gönüllü olmaları için cesaretlendirmektedir. Herhangi bir danıĢmanlık tekniğinin değeri değiĢime sağladığı katkı ve danıĢanın hedeflerine ulaĢabilmesinde ona ne kadar yardımcı olabildiği kadardır. Çözüm odaklı danıĢma sürecinde özellikle istisnai zamanların üstüne vurgu yaparak ve danıĢanın güçlü yönlerine dikkat çekerek arttırmak önemlidir (Murphy, 2008).

Terapi sürecinde danıĢman danıĢanın baĢarılarına odaklanmalıdır. Problemi sürekli gündemde tutarak tartıĢmak yerine çözümler üzerinde durmak ve çözüme giden yolları tekrarlamak süreci kolaylaĢtırır. DanıĢman danıĢanın yapabildiklerine

47

odaklanmalı, iĢleyen özelliklere vurgu yapmalı, danıĢanın yapamadıklarına yoğunlaĢmaktan kaçınmalıdır. Problemden daha çok çözüme odaklanmak, iĢe yaramayanlardan vazgeçip yeni Ģeyler denemek danıĢmanın süreci bilinçli bir Ģekilde ilerletme yeteneğine sahip olmasını gerektirir (Sklare, 1997/2010; Walter vePeller, 1992).DanıĢman bir sorunun yalnızca bir tek çözüm yolu olmadığının bilince olmalıdır. Terapinin amacı danıĢanın iĢe yaramayan çözümlerden çok var olan çeĢitli olası çözümleri keĢfetmesine yardımcı olmaktır (Doğan, 2009).

b) Her danıĢan özeldir. Her danıĢanın değiĢim yeteneği, gücü ve kaynakları vardır: Çözüm odaklı yaklaĢım bu varsayımıyla diğer yaklaĢımların aksine danıĢanların daha önceki deneyimlere ve bilgilere dayanılarak danıĢmanlar tarafından sınıflandırılmasının önüne geçmektedir. DanıĢmana her danıĢanını yeni bir perspektiften ele alarak onun kendine özel durumuna, gücüne ve kaynaklarına değer verme ve kabul etme Ģansı vermektedir. Dolayısıyla danıĢan değiĢim için kilit rol oynayan unsurdur ve danıĢma sürecinin baĢarısı danıĢmanın danıĢanın değerlerini, fikirlerini, yaĢam tecrübelerini ve güçlü yönlerini ne kadar faydalı kullanabildiğine, bu özelliklere ne kadar saygılı olduğuna yani “danıĢandan olabildiğince fazla verim alabilmesine” bağlıdır (Murphy, 2008).

Önemli bir sorunu uzun bir süredir yaĢayan bireyler bu süreçte demoralize olurlar ve kendilerine “problemlerle dolu” öyküler anlatırlar (White ve Epston, 1990). Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen danıĢmanlar ise danıĢanlarını güçlü yönlerini, kaynaklarını fark etmeye ve tanımaya davet ederler. Sahip oldukları kaynakları anlamları hedeflere ulaĢmaları için kullanmaları için cesaretlendirirler. DanıĢanları kabiliyetli, güçlü görmek, önemli sorunları ya da yaĢadığı acıyı inkar etmek demek değildir. Aksine çözüm için danıĢana alternatifler üretmektir (Murphy, 2008).

Çözüm odaklı yaklaĢım terapi sürecinde danıĢanın danıĢmandan daha uzman olduğu görüĢünü benimser. DanıĢman amaçlarını kendi belirler. DanıĢmanın görevi ise danıĢanın gerçekçi amaçlar belirlemesine yardımcı olma, danıĢanın gerçekçi amaçlarını ve çözüm yollarını onunla tartıĢmaktır. DanıĢan süreçte hangi sorun üzerine yoğunlaĢacağı ve hangi yönlerini değiĢtirebileceği konusunda danıĢmandan daha uzmandır (Doğan, 2009). Çözüm odaklı kısa süreli yaklaĢım danıĢanların hangi çözümün kendileri için doğru olacağını en iyi bilen kiĢi olduklarını ve kendi

48

durumları yakında uzman olduklarını varsayar. DanıĢanların sahip oldukları kaynakları kullanabilecek güce sahipti. DanıĢmana düĢen görev bu fark edilebilir kaynakların büyümesine yardımcı olmaktır (Nelson ve Thomas, 2007).

c) Ortak ve iĢbirlikçi iliĢkiler çözümleri geliĢtirir: Terapi sürecinde danıĢman ile danıĢan arasındaki iliĢki ve uyum sürecin sonuçlarının en önemli belirleyicilerinden biridir (Wampold, 2001). Etkili terapötik iliĢki ortak hedefler ve eĢit sorumluluklar üzerine inĢa edilebilir. Bu iliĢki danıĢmanın danıĢanın hedefleri kaynakları ve geri bildirimleri ile bağdaĢım içinde olması, danıĢanların ise danıĢmanın onu hedeflerine ulaĢtırabilme konusundaki yeteneklerine ve yeterliliğine güvenmesiyle oluĢur. Terapi süreci en iyi danıĢanlar sürece etkin bir Ģekilde katıldıklarında, danıĢmanlarla olumlu iliĢki geliĢtirdiklerinde ve danıĢanların önemli olduğunu düĢündükleri konular tartıĢıldığında oluĢur. DanıĢman katılımı güçlü birlikteliğin odak noktasıdır.

DanıĢma sürecinde danıĢanın aktif katılımı; a) danıĢanın çabalarını ve algılarını onaylayarak, b) danıĢanın aktif katılımını ve iĢbirliğini cesaretlendirerek, c) onların değiĢme yeteneğine karĢı danıĢmanda oluĢan inancı ve ümidi danıĢanlara aktararak, d) küçük bile olsa olumlu her değiĢimle ilgili yorum yaparak ve geri bildirim vererek, e) danıĢanlara geliĢim Ģansı tanıyarak, f) geçmiĢteki sorunlar yerine gelecekteki çözümlere odaklanarak ve g) sürecin devamını danıĢmanlardan alınan dönütlere göre Ģekillendirerek sağlanabilir (Murphy, 2008 ) .

Çözüm odaklı yaklaĢımda Berg ve Miller üç çeĢit terapist-danıĢan iliĢkisi olduğunu öne sürmüĢtür: misafir, Ģikâyetçi ve müĢteri tipi iliĢki (Nelson ve Thomas, 2007). Her iliĢki tipi danıĢanın terapi sürecindeki motivasyonu ile ilgilidir.

Müşteri Tipi İlişki: Bu iliĢki tipinde danıĢan ve terapist, sorunu tanımlar veya sorunun çözümünü betimler. Ayrıca, danıĢan kendisini çözümün bir parçası olarak gördüğünü ve sorunla ilgili birtakım Ģeyleri yapmaya hazır ve gönüllü olduğunu ifade edebilir. Bu tür danıĢanlar her danıĢman için ideal danıĢanlardır. Bunların ödevleri yerine getireceğini düĢünülür ve ödevler verilebilir. Verilen ödevler danıĢanı güçlendirir ve sorunların çözümü için değiĢimi etkiler.

Şikayetçi Tipi İlişki: Bu iliĢki tipindeki danıĢan, Ģikayetini ve amacını ayrıntılı bir Ģekilde betimleyebilir. DanıĢan, genellikle çözümün baĢkalarında –belki bir eĢ, çocuk, iĢçi veya arkadaĢ- birtakım değiĢiklikler yapmaya bağlı olduğu kanısındadır.

49

ġikayetçi terapinin sonunda bir değiĢim olabileceği ümidiyle danıĢmaya gelmiĢtir. Problemin ne kadar karmaĢık ve dağınık olduğunu fark etmezler. Bu tarz danıĢanlara danıĢmanların gözlem görevleri vermesi gerekir. Bu danıĢanların kendi durumlarını daha iyi anlamalarına ve isteklerini daha iyi tanımlayabilmelerine yardımcı olacaktır. Terapist danıĢanına “ Bu oturumla ile bir dahaki oturum arasında geçen sürede senden hayatında iyi giden ve devam etmesini istediğin Ģeyleri not etmeni istiyorum” diyebilir (Seligman ve Reichenberg, 2010).

Misafir (Ziyaretçi) Tipi İlişki: DanıĢan, üzerinde çalıĢmak istediği sorunu algılayamaz ya da bunun baĢka birinin sorunu olduğuna inanır. Bu nedenle, misafir iliĢkisi içindeki danıĢan, belki de değiĢmek için herhangi bir gerekçe bulmaz veya terapi sürecine çok az girer. Herhangi bir Ģikayeti olmayan danıĢanlardır. Bu kiĢiler çoğunlukla birileri onlara gitmesini söylediği için danıĢmaya gelmiĢ kiĢileridir (Doğan, 1999). Bu tarz danıĢanlara zamanından önce görevler vermek olumsuz sonuçlara neden olacak ve terapi sürecini tehlikeye atacaktır (Seligman ve Reichenberg, 2010).

d) Hiçbir problem kalıcı değildir: Çözüm odaklı yaklaĢım insan davranıĢının devam eden değiĢimine ve akıĢına vurgu yapar. Bir problem ne kadar kalıcı, durağan görünse bile problemin yoğunluğunda dalgalanmalar her zaman vardır. Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen terapistler bu dalgalanmaları ve problemin yaĢanmadığı nadir anları araĢtırarak, bu nadir anların hangi durumlarda yaĢandığını keĢfeder. DanıĢanlarını yaĢadıkları problemin hayatlarında olmadığı zamanları daha fazlalaĢtırmaları için cesaretlendirirler. Ek olarak çözüm için ipuçları sağlamanın, istisnai anları tartıĢmanın bireylerin öz güvenini artırdığına ve çözüm ihtimalini güçlendirdiğine inanırlar (Murphy, 2008). DeğiĢim insan hayatının önemli bir kısmını kapsar ve insanlar mutlaka değiĢirler (Berg ve Miller, 1992).

Normalde danıĢanlar hayatlarına problemin her zaman var olduğunu düĢüncesine sahiptir. Problemlerinin üzerine olması gerekenden çok daha fazla yoğunlaĢtıklarından dolayı problemin hayatlarında olmadığı anları fark edebilme konusunda yeterli değillerdir. Çözüm odaklı yaklaĢımı benimseyen danıĢmanlar ise problemin çözümüne çok önemli katkı sağlayacak istisnai zamanlara dikkat çekmekte, problemin kalıcı olmadığını gösteren, yaĢanmadığı anlara dikkat

50

çekmektedir (Sklare, 1997/2010). Çözüm odaklı yaklaĢım her Ģeyin her zaman aynı olmadığını savunur. DanıĢman danıĢanın geçmiĢteki baĢarılarını tanımlamalı, onları esas alarak problemin kalıcı olmadığına ve değiĢmenin sürekliğine önem vermelidir (Doğan, 1999).

e) Büyük sorunlar her zaman büyük çözümler gerektirmez: Çözüm odaklı kısa süreli yaklaĢım yaĢanan problemin herhangi bir aĢamasındaki küçük bir değiĢimin daha büyük ve önemli değiĢimleri tetikleyeceği görüĢüne dayanır. Küçük değiĢiklikler artarak büyük değiĢimlere yol açabilir. DanıĢanların davranıĢlarında oluĢabilecek küçük bir reaksiyon bile bu (Murphy, 2008; Sklare, 1997/2010). DanıĢan bazen sadece küçük bir değiĢime ihtiyaç duyar. Bu değiĢim sorun büyük bile olsa sorunun adım adım çözülmesine yardımcı olur. DanıĢmanın terapi sürecinde yapacağı küçük bir müdahale çok etkili olabilir (Selekman, 2005).

Ġnsanlar değiĢim için her zaman büyük bir etkiye ihtiyaç duymaz. Bazen küçük bir dokunuĢ büyük değiĢimler için “dalga etkisi” oluĢturabilir. OluĢan dalga etkisi ile danıĢanlar küçük bir değiĢimden sonra yeni değiĢimler yaĢayabilir. Örneğin oğluyla kurduğu iletiĢimde küçük bir fark oluĢturan bir baba (örneğin oğluyla iletiĢim kurarken sürekli konuĢan konumdan daha fazla dinleyen konumuna geçmesi) oğlunun da bu süreçte değiĢimini tetikleyecektir (örneğin oğlu bu süreçte babasıyla kurduğu diyaloglarda daha aktif ve katılımcı olabilir). Baba ile oğlunun iletiĢiminde oluĢan küçük değiĢim aile içi iletiĢimde daha büyük değiĢimlere neden olacak bir dalga etkisi oluĢturabilir (Nelson ve Thomas, 2007).

f) Sorunun ve çözümün mutlaka birbiriyle iliĢkili olması gerekmez: Çözüm odaklı yaklaĢımın kurucularından olan de Shazer, Japonya‟da pirinç tarlalarında çalıĢan iĢçilerin bir hikâyesini anlatır. ĠĢçiler tarlada çalıĢıyordu ama kendilerine doğru yaklaĢmakta olan büyük tehlikeden haberleri yoktu. Tehlikeyi fark eden ve köyden onlara seslenen kadını ise duymaları mümkün değildi. Kadının koĢup onlara haber verecek kadar zamanı da yoktu. Köydeki pirinçleri ateĢe verdi. Köylüler kendileri için hayati öneme sahip ürünlerini korumak için koĢup köye geldiklerinde ölmekten de kurtulmuĢ oldular. Problem yani onların ölümüne neden olacak olay ile çözüm yani pirinç tarlasındaki yangın arasında bir bağlantı yoktu. Terapist problem

51

hakkında bilgi sahibi olmasa bile çözüme ulaĢacak yollar bulabilir (Murphy ve Duncan, 2007).

Çözüme ulaĢmak için sorun çözme çabaları ve soruna iliĢkin açıklamalardan farklı eylemler ve düĢünceler ortaya koymak gerekir. Terapist geçmiĢte olmuĢ bir olayı değiĢtiremez ancak danıĢanın durumla ilgili anımsamalarını ya da duygusal durumunu değiĢtirebilir. Aracınızın lastiğine bir çivi battığını ve lastiğinizin havasını indirdiğini düĢünün. Çivinin lastiğe nerde ve nasıl battığını bilemezsiniz. Sorunun çözümü çiviyi lastikten çıkarmak, lastiği tamir etmek ve yeniden ĢiĢirmektir ama bu çözümün çivinin yolun neresinde lastiğe battığını bilmekle hiçbir ilgisi yoktur. Bu bilgi baĢka araçların da lastiklerine çivi batmasını önlemek için faydalı olabilir ancak var olan sorunu çözme konusunda bize yardım etmez. Dolayısıyla sorunlar ve çözümler direk birbiriyle iliĢkili değildir. (Nelson ve Thomas, 2007). Problem hakkında çok fazla Ģey bilmek ve probleme takılıp kalmak terapistin çıkmaza saplanmasına neden olabilir.