• Sonuç bulunamadı

İÇİNDEKİLER. Ofset Yapımevi A.Ş. Ömer Faruk Şerifoğlu - Sezai Karakoç un Gaziantep Yılları 189

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İÇİNDEKİLER. Ofset Yapımevi A.Ş. Ömer Faruk Şerifoğlu - Sezai Karakoç un Gaziantep Yılları 189"

Copied!
125
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

(2)

2

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

3

GAZİANTEP Sanat - Edebiyat

Sayı: 1, Şubat 2021 ISSN: …………

SAHİBİ

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Gazi Kültür A.Ş. adına Muhammed Hakan Tanrıöver

GENEL YAYIN YÖNETMENİ Ömer Faruk Şerifoğlu

KOORDİNASYON Halil İbrahim Yakar

TASARIM Mehmet Ulusel

KATKIDA BULUNANLAR

Erdem Güzelbey, Turgut Çeviker, Hüseyin Ovayolu, Üzeyir Karataş, Aslıhan Dinç, Yapı Kredi Yayınları

YAYIN TÜRÜ Süreli Yayın

BASKI Ofset Yapımevi A.Ş.

Çağlayan Mah. Şair Sk. No: 4 Kağıthane / İstanbul Tel: 0212 – 295 86 01

İRTİBAT ADRESİ

Akyol Mah. Prof. Dr. Metin Sözen Cd. No: 8 Şahinbey / Gaziantep

Tel: 0342 – 241 44 00

….@gazikulturas.com

Gaziantep Sanat Edebiyat; Gazikültür A.Ş.'ya ait bir kültür dergisidir.

Yılda bir yayımlanır.

Yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. Yazılarda gerekli editöryal değişiklikler yapılabilir.

GAZİANTEP

Sanat Edebiyat

İÇİNDEKİLER

•Fatma Şahin Sunuş 3

•Hakan Tanrıöver - Mucizenin Asıl Sırrı 5

•B. Sıtkı Severoğlu – Panoroma 25 Aralık -Gaziantep Savunması Kahramanlık Müzesi 13

•Murat Dağ – Ressam Panorama 25 Aralık Müzesinin Ressamı Aleksander Samsanov 45

•Ömer Faruk Şerifoğlu – “Yolu Gaziantep’ten Geçen Sanatçılar” 49

•Gaziantep’in ve Son Ustalarının ressamı: Mehmet Ali Diyarbakırlıoğlu 77

•Prof. Dr. Cahit Tanyol - Site Ruhu ve Gaziantep 92

•Gaziantep’in “Yaşayan Kalemi” Uğurol Barlas ile Dünden Bugüne Gaziantep’te Kültür Hayatı 97

•Ercüment Asaf Yanıç - Ulu Gazi, Adaşı Gaziantep’ten Neden Erken Ayrıldı? 113

•Zeynep Göğüş Sanat ve Kazı 134

•Halil İbrahim Yakar - Edebiyatımızda Gaziantep 137

•Reşit Güngör Kalkan - Mitat Enç’i, O Güzel Aydınlığı, Yeniden, Sevgiyle Hatırlayarak… 161

•Lütfiye Aydın - Anka Kentim Antep’im: İlk gençliğim buruk bir gülümseme 172

•Ayfer T. Ünsal - İlk müze müdürümüz Sabahat Göğüş’e dair: “Zevkini Alışkanlık Haline Getirme!” 183

•Ömer Faruk Şerifoğlu - Sezai Karakoç’un Gaziantep Yılları 189

•Onat Kutlar – Ülkü Tamer: “Anayurdu Çocukluğudur” 217

•Hilmi Yavuz Onat Kutlar İçin 221

•Mehmet Güntekin “Gizli Tanbur Dersileri”… 225

•Seyit Ali Kahraman - Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Ayntab (Özgün dili ve günümüz Türkçesiyle) 230

(3)

4

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

5

S U N U Ş

SUNUŞ

8

Şubat 1921 Antep’in Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ittifakla alınan karar ve 93 nu- maralı kanunla “Gaziantep” olduğu gündür. O günün heyecanını bütün yüreğimiz- de hissediyoruz. Muhtaç olduğumuz kuvvet damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

Bizi Gazi yapan irade bütün bünyemizde devam etmektedir.

Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılı etkinlikleri, Cumhurbaşkanlı- ğımızın himayelerine alındı. Gazi şehrin 11 ay boyunca düşmana karşı verdiği mücadeleyi tüm ayrıntılarıyla ölümsüzleştiren ve ziyaretçilerine tekrar tekrar yaşatacak olan 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi’ni, şehrimizin düşman işgalin- den kurtuluşun 99. yıl dönümünde ziyarete açtık. Benzerlerinin aksine tek bir anı değil uzun bir sürecin canlandırıldığı Panorama Müzesi’nde, ünlü Rus Ressam Aleksander Samsonov tarafından yapılan 14 tablo, 3 diorama ve 13 metre yüksekliğinde, 120 metre uzunluğunda panoramik yağlıboya çalışmalarıyla kahramanlıklarla dolu Antep Savunması tüm yönleriyle anlatılıyor. Ecdadımızın ruhları şad olsun, rahat uyusunlar. Gaziantep emin ellerde, torun- ları şanlı şerefli tarihlerine sahip çıkıyor.

Bu şehir her şeyin en iyisini hak ediyor. Yalnızca gastronomi şehri olmadığımız, kül- türel miras, tarih, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında da çok büyük bir birikime sahip olduğumuzu görünür kılmak; bunun için kapsamlı bir külliyat oluşturacak kitaplar ve der- giler yayınlamak zorundayız. Buna mecburuz. Bu coğrafyada güçlü, milli olgumuzu ve değerlerimizi inşa etmek zorundayız. Hayat felsefemiz ne olursa olsun, bu memleket hepi- mizin. Nesilden nesile aktararak milli bilincimizi güçlü tutmalıyız.

Şehrimizin sanat mirasını ve potansiyelini görünür kılmak amacıyla M. Hakan Tan- rıöver ve Ömer Faruk Şerifoğlu arkadaşlarımın fikir sahibi oldukları “Gaziantep Sanat Edebiyat” adlı bu kapsamlı ve kalıcı yayının uzun yıllar yaşayacağına inanıyorum.

Fatma ŞAHİN

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı

(4)

7

M U C İ Z E N İ N A S I L S I R R I

6

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

Mucizenin Asıl Sırrı

Hakan Tanrıöver

F

alih Rıfkı Atay, Gaziantep üzerine yazarken “Bizim kurtuluş mucizesinin asıl sırrını anlamak isteyenler Cenupta halk hatıraları, halk hikâyeleri ve halk destanları arasın- da, bir Kuvay-i Milliye seferi yapmalıdırlar” der.

Bu tespitin Antep üzerine, “Gazi”liği üzerine söylenen sözler arasında benim için hususi bir yeri var. Mucize var, evet, kuşatmalardan, açlıktan, ölümden doğan bir halk. Ga- ziantep’e dair birçok yazı bu kahramanlığı anlatır, yeni kurulmuş Cumhuriyet’in büyükleri, edebiyatçıları Ayntab’ın öncü direnişini, özgürlük ateşinden ihrak binnar oluşunu pek tabi takdir etmişlerdir. Tüm bir vatan yanarken, ilk işgal edilen bölgelerden olması sebebiyle An- tep’in çilesi de uzun sürmüştür. Esaretin bedelini peşin peşin uzvuyla, kadınıyla, erkeğiyle ödemiştir şehir. Gelgelelim, Atay’ın vurgusu beni hep düşündürmüştür. Mucizede kalmak, olgular silsilesi içerisinde ahvali okumaktır. Mucize güzeldir, büyülüdür, imkânsızın Allah’ın izni ile, vücut bulmasıdır. İmkânsızken imkâna dönüştüğünden afallatır.

Ama asıl sırrı? Mucizenin içindeki mucize neydi? Neydi Gaziantep’i müjdeleyen? Atay sırrı faş etmiyor, ama işaret ediyor. “Halk”ın hatıra, hikâye, destanları arasında bir yerde diyor. Herhangi birinde değil, “arasında”. Bu kısa yazıda bana da bu sırrı söylemek nasip olmayacak, söylenebileceğinden de emin değilim. Ama bazı tanımları savaş kahramanların- dan, edebiyatçılardan yapmak niyetindeyim. Gaziantep’i, bu şehrin anlamını ve bu anlamı çevreleyen anlatıların sakladığı sırrı konuşmak için bunu zarurî addediyorum:

Fotoğraf: Hüseyin Ovayolu

(5)

8

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21 M U C İ Z E N İ N A S I L S I R R I

9

“Antep halkı ya ölmeyi veyahut vatanı kurtarmayı kendisine düstûr ittihaz etmiştir, bu sebeple Antep’te canlı bir insan bulundukça ve memleket baştan başa yıkılmadıkça Fransız askeri buraya kat’i surette giremeyecektir.”

Özdemir Bey’in, 11 Ağustos 1920’de Fransızların teslim çağrısına cevabı

“Milâdi 1918 Ekim’inde aktedilen anlaşmadan [Mondros Mütarekesi] 1,5 ay sonra İn- gilizler, birkaç zırhlı otomobille beraber Antep’e 80 mevcutlu bir süvâri müfrezesi sokmaya muvaffak oldular... Fevkalâde sükunetin mevcudiyeti ve bunlara karşı niçin geldiklerinin sorulmaması, hiç bir taraftan ufacık olsun bir engelleme teşebbüsünde bulunulmaması…

Memleketin işgâli emrinde ve orada tatbik etmek niyetinde bulundukları birtakım intikam fikir ve hareketlerinin serbestçe tatbik ve icrasına sebep oluyordu... İşte o zamandan itiba- ren [telgraf İngiliz kontrolüne girince] Antep’de tam manâsiyle bir yabancı kontrolü, daha doğrusu İngiliz zorbalığı başlamıştı... Artık Antep’in vaziyeti pek kötü ve günden güne kor- kunç şekillere girmekte idi. Herkes ümitsiz, kimsenin hükümete emniyet ve itimâdı yok. O sıralarda İstanbul’a yapılan ihbarlardan dahi bir netice alınamıyor. Antep İngilizlerin malı olmuş ve bizden büsbütün koparılmış, sahipsiz ve koruyucusuz kalmış gibi bir durumda bu- lunuyordu... [Mutasarrıf] o dakikaya [işgale] kadar İngiliz adâletinden bahisle, onlann hiç kimseye fenalık etmiyeceklerini teminen söylemek istiyordu. Artık bu hâle hayret mi, yoksa lânet mi? İnsan bu gibi kalbler karşısında ne diyeceğini bilemiyor.”

Eyüp Sabri Akgöl, Bir Esirin Hâtıraları, Gaziantep’te İngiliz Tecâvüzünün Başlangıcı ve Türk Üserâsına Zulüm ve İşkenceler, 1338

“Gaziantep evlerinin duvarlarında hâlâ mermi deşikleri var, Antep yavrularının top patlayışı arkasından duyulan seslerini işitir gibiyim:

— ’Korkmayın analar, yedi buçuklu geliyor’,

Antepliler on beşlikten aşağı gülleden telaş etmez olmuşlardı.

Ordusuz, hazinesiz, fetva ve ferman mahkûmu Mustafa Kemal’in talihi bundan yar olmuştur. Onu ölünceye kadar halka inanmaktan ayırmayan kuvvet, Cenup, Ege ve Şark Türklüğünün bu manzarası idi.

Büyük Millet Meclisi, Antep’e Gazi rütbesini verdi, düşman onu, “Türk Verdun”u diye anıyor. Bizim kurtuluş mucizesinin asıl sırrını anlamak isteyenler Cenup’ta halk hatıraları, halk hikâyeleri ve halk destanları arasında, bir Kuvvayi Milliye seferi yapmalıdırlar.”

Falih Rıfkı Atay

“Türkler, hürmetle eğiliniz.

Antep karşısındasınız! Onu, o aşk-ı vatan timsalini, kendi ezeli ve fıtri kahramanlığı- nızı selamlıyorsunuz!

Antep’in destanî zaferini millet dokuz aydır heyecanlar içinde takip ediyor ve dokuz aydır her gün Antep o destana yeni bir sahife-i celadet ilave ediyor. Dokuz aydır o küçük kasaba, dibi olmayan bir fıçı gibi Fransızların kafile kafile, akın akın getirdikleri büyün as- keri yuttu... Şehri muhasara ettiler, demir tellerle ördüler, aç bıraktılar... Mahsur kalan halk bahçelerindeki fıstıkların meyvesiyle karınlarını doyurdu. Fakat dallarıyla Frenkleri dövdü.

Gaziantep!

O zaman Frenkler, Arap hudutlarını geçtiklerini, Türk toprağında olduklarını anladı- lar! Evet karşılarında yalnız bir avuç insan vardı! Evet silahsızdılar, müdafaasızdılar, azılar;

evet bir avuçtular, fakat bir avuç Türktüler!

Gaziantep... Sen bir abidesin! Sen ikinci bir Plevne, ikinci bir Çanakkale’sin! Avru- pa’nın çelik, camit ruhunu gevşeten bir şecaat ateşi oldun!.. Onun için hükümet bugün senin yaralı ve asil göğsüne ‘Gazi’ nişanını takarken, bütün millet birden karşında huşuyla, şük- ranla eğiliyor!

Gaziantep! Dünyada bir Türk kaldıkça senin ismin mukkades tanılacak, dünya dur- dukça senin Gazi kalen Türklüğün edebi bir timsali olacaktır.”

Müfide Ferid Tek, Hakimiyet-i Milliye, 9 Şubat 1920

“Antep çetin yerdir. Çukurova’da, Maraş’ta, Antep’te, Toroslarda bütün güney de, en uzak, en kimsesiz bir köyde, yıllar yılı halkın ağzından düşmeyen bir türkü vardır.

Hoştur. Yiğittir. Biz yaz akşamı geliyor gözümün önüne. Kayalıklardaki kalenin üstüne leylekler tünemişler. Takırdıyorlar. Sonra da susuyorlar. Kaç yaşındayım bilmiyorum. Hayal meyal geliyor aklıma...

Uzaklardan yukardan... O yandan bir türkü geldi yatsıya doğru. Aynı türküye bizim taraflardan biri katıldı. Derken bir oradan, bir burdan bütün köy koro halinde türküyü söylemeye başladı. Hiçbir türküyü bu şekilde söylenir duymamıştım. Bu bir Antep türkü- süydü… Antep’e her gidişimde köydeki türkü gecesi düşer aklıma. Alışkanlık Antep denince bu türkü dudaklarıma gelir yerleşir...

[...] Kavaklık’ta bizim köydeki türkü meselesini Antepli bir arkadaşıma açtım. Babam söylerdi dedi, Fransızlar geldiği zaman koca Antep şehri aylarca hep bir ağızdan bu türküyü söylemiş. Köylü kentli söylemiş. Buralar aylarca bu türküyle çalkanmış. Eli kulağa attı:

(6)

10

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21 M U C İ Z E N İ N A S I L S I R R I

11

Sürerim sürerim gitmez kadana Fransız kurşunu geçmez adama

Anama söyleyin damda yatmasın Çuha şalvarıma uçkur takmasın

Oğlum geliyor diye yola bakmasın Haydin Antepliler namus günüdür

Ve Antep dişini tırnağına takmış Gaziantep olmuş... Bir türkü söyleniyor Antep’te, dağ taş söylüyor.”

Yaşar Kemal, Cumhuriyet, 25 Temmuz 1955

“Gazi yurdun kahraman evlatları! Aziz hemşerilerim! Ey güney sınırlarımızın bekçisi;

Türkün güney kalesi; Türk devletinin direği; yeryüzünde Gazilik adını almış tek şehrinin çocukları!

Bugün buraya biz, hiçbir yerden yardım görmeden, koca devleti dize getiren Mücahit- lerimizi anmak için toplandık.

Esareti kabul etmek istemeyen, namusunu düşmana terketmeyen, topraklarını çiğnetmeyen ve istiklali uğruna ordulaşan şehitlerimizi ve gazilerimizi anmak için toplan- dık.

Ey yorganını yatağını satıp silah alan babalar! Ey bakır kaplardan kurşun döken ana- lar!.. Ey duvardaki güherçileleri kazarak içine kömür tozu karıştırmak suretiyle barut yapan dedeler!.. Ey acı zerdali çekirdeğinden ekmek yapan nineler!.. Ey 70 bin top mermisi altın- da 6 bin şehit veren Antepliler!.. Ey evleri dükkanları harabeye döndüğü halde, düşmanı yurdundan kovana kadar; göğsünü tanklara ve toplara kalkan edenler!.. Emin olunuz!.. Bu- günkü Türk gençliği de, icap ederse, size lâyık evlâtlar olacaktır!

Altı bin şehidin Çınarlı’dan yükselen sütunlaşmış ruhları rahat ve müsterih olun!..

Kanlarınız pahasına armağan ettiğiniz bu toprakları korumak Türk gençliği için en mukad- des bir vazifedir!

Genç nesillere örnek bırakan mübarek şehitlerimize sonsuz rahmet, Gazilerimize bin- lerece şükran!..”

Hulusi Yetkin’in 25 Aralık 1968’te Şehitler Abidesi’ndeki nutku

“Gaziantep şehrinin çocukları, hiçbir ümit ve imdada bel bağlamadan, şehri sokak sokak, ev ev büyük bir devletin ordusuna karşı savundular.

Kadere ve yenilgiye boyun eğmeyen bu insanlar kimlerdi? Hangi inanç onları tek başına böyle bir savunmaya sürükledi? Gaziantep savaşının yaşayan birçok şahitleriyle konuştum. Bunların çoğu, halk adamı idi; bizzat halktı, bir tamirci dükkanında, bir terzi, kunduracı ve yemenici dükkanında onlara rastlarsınız. Söz, Antep savaşı konusuna intikal etti mi, mütevazı ve loş dükkânın, manzarası birden değişir, hayaliniz efsane ile temasa gelir.

Onlar, Antep çarşılarını, Antep evlerini, Antep sokaklarını, su katılmamış hâlis insan emeğiyle yaratmışlardı... Şehrin insanları, Antep’i, kendi zanaatlerinin bir parçası, bir eseri gibi seviyorlardı. Bir başkasının bu şehirde hak iddia etmesi, bir çapulcunun dükkanlarını yağmalaması kadar, onlara garip görünüyordu.

İnsan, ancak emeğinin damla damla toprağa karıştığı bir mülk için kavga eder. Antep, Anteplinin emeği ve alınteri idi. Yüzyıllar boyunca orada, dedelerinin alınteri birikmişti.

Elbette dövüşecekti. Elbette direnecekti. Toprak şuuru, onların ruhunda bir inanç, emek ve sevgi birikmesi idi.”

Prof. Dr. Cahit Tanyol, Cumhuriyet 28 Aralık 1962

“Antep denince aklıma kıpkırmızı ve yeşil gelir. Toprağı kıpkırmızıdır, toprağın üstün- deki bitki yemyeşil. Bir de Antep’in fıstığı meşhurdur. Milli savaşta emperyalist saldırganlara karşı koyma gücü kadar. Antep’te uzun zaman kalmadım. Çocukluğumdan beri defalarca gittim, geldim, geçtim. En kabadayısı, bir hafta kalmış olabilirim. Her geçiş yahut kalışım yazın en sıcak, en kurak aylarına rastladı. Masmavi, kıpkırmızı, yemyeşil... Antep denince aklıma kırmızı, yeşil, fıstık ve kahramanlıktan başka, belki de onlardan çok üzüm gelir. Ne zaman, nerede üzüm gördümse, kafamda Anteb’in ince kabuklu, parmak büyüklüğündeki siyah üzümü canlandı... Ama ne yalan söyleyeyim. Antep dendi mi aklıma yalnız ve yalnız kıpkırmızıyla yemyeşil geliyor. Ötekiler daha sonra.”

Orhan Kemal

“Gaziantep’in toprakları kan kokar, altı bin Antepli sihirli bir koku olup Antep toprak- larına sinmiştir. Ak sakallı ihtiyarlar, analar, bacılar, kızanlar, çocuklar yatıyor. Kan kokulu toprakların altında Şahin Bey, Karayılan, Mustafa Yavuz, isimsiz onbinler var her tümseğin altında. İsimsiz mi! Ne yapacacaksınız ismi? Kahramanlar isimsizdir! İsimsiz kahramanlar ki o toprağı vatan yapmışlardır.”

Feridun Fazıl Tülbentçi

(7)

12

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21 M U C İ Z E N İ N A S I L S I R R I

13

“Vicdanımın neşidesi şehrin sadasıdır...

Piş-i Kudûmunuzda meserretle ağlarım;

Dolsun bu rehgüzara samimi selamlarım!

En doğru tuhfe, bence gönüller nidasıdır!...

Güllerle, defnelerle bezetsek bu râhı biz, Hiçtir bu şân-ı mefharet uğrunda şüphesiz!

Hoş geldiniz, siz ey şerefin kahramanları!

Tebcil için, evet, şu mübarek kudumu ben, Yaptım bu ş’ri tâk-ı zafer hiss ü hâleden.

Yollarda kaldı, bekledi gözler bu anları...

Aylarca bekledik sizi... Aylar, ağır ağır, Her ânı bir asır gibi... Kahir, fakat sağır,

Âvâze-i tehassüre lakayt, geçti hep...

Toplarla, bombalarla, ateşlerle dop dolu Efsaneler zamanına ait bir işti bu!’

Ömer Asım Aksoy’un 23 yaşındayken 25 Aralık 1921’de Antep’e resmî girişini yapacak Türk ordusunu karşılama merasimi için yazdığı şiir, törende okunmuştur.

Antep bir halkın kendisinde olduğuna imkân verilmeyen bir kuvveyi fiile çıkardı- ğı yerdir. Mucizesi budur: İnanmak. Bu adeta bir simya işlemi gibidir, Antep’in faikiyeti simyacıların her şeyi altına dönüştüren felsefe taşı (hacer’ül felasife) gibi, mücadelesinde dokunduğu insanlardan yeni bir halk mevcuda getirmesidir. Anlatılar işte burada devreye girer. Kimliklerin dar kalıplarından önceki, toprakla temasını sürdüren bir varoluş tarzı- dır. Bu heyulanın maddesi yoktur kimlik gibi, Tüm bu edebî metinlerin işaret ettiği tam da budur; ancak anonimliğinde, destan anekdotlara, bir hikâyeden bir akşam yatmadan önce çocuklara anlatılan masala parça parça, fragman fragman, imzasız bu halkın kutlu köke- ni anlatılabilir. Hiçbir zaman bu halkın sırrı tek bir kişide saklanamaz, temellük edilemez.

Dağınık bir surette, fert fert sahiplenilmiş, her fertte yer etmiş bu anonim anlatılardır, halkı halk kılan. Kurtuluş Savaşını, Antep’i, Antep’in “Gazi”liğini kavramak için halka dönmek gerekiyor. Henüz büyüklerimiz bizimleyken onları dinlemek, unutulan türküleri anımsa- mak ve aslında kendimizi, bizi halk olarak biraraya getiren mucizenin asıl sırrına teması sürdürmek gerekiyor.

(8)

14

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

Yüzyılın Özlemi:

Panorama 25 Aralık

Gaziantep Savunması Kahramanlık Müzesi

Bekir Sıtkı Severoğlu

Ankara Anlaşması sonunda 25 Aralık 1921’de düşman işgalinden kurtulan kahra- man Gaziantepliler; düşmanın açtığı yaraları sarmakla meşgulken bir yandan da 1922 yılı Mayıs’ında “Ağaç Bayramı’nda Kavaklık’ta Fransızların kestiği

ağaçların yerine ağaç dikiyorlardı. Düşman işgalinden kurtu- lan kentimizin geleceğini güzelleştirmek düşüncesiyle atılan ilk adım, dikilen bu fidanlardır, bugün Kavaklık’ta gördüğünüz, gölgesinde yürüdüğünüz ağaçlardır.

Gaziantepliler düşmanın açtığı yaraları sarmak, işgalden ve çekilen acılardan dersler çıkarıyorlar, bu nedenle yazılı ve görsel kaynaklar oluşturarak yurtsever bir gençlik yetiştirilmesine çaba gösteriyorlardı.

Fransız Abadie’nin 1922’de yazdığı kitaptan hemen sonra 1924’te Lohanizade Mustafa Nurettin’in Hubb-i İstiklalin Abidesi Gaziantep Müdafaası kitabı geçmişi unutmamak için çok önemli

(9)

16

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

17

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ de bulunulduğuna dair bilgiye Gaziantep’i Tanıtıyoruz Dergisi’nin 2. sayısında rastlıyoruz.

Başpınar dergisinin 52. sayısında ise 1944 yılında ilk olarak Halkevi’nde bir müze oluşturul- duğunu öğreniyoruz. Bu müzenin Nuri Mehmet Paşa Camisi’nin Gaziantep Müzesi olarak hizmete girmesinden sonra kapandığını, yeni müzede ise savunmaya dair bir sergileme ol- madığını sanıyoruz.

Gaziantep Şehitler Abidesi ve Harp Müzesi yapılabilmesi için bir proje müsabakası yapı- lıyor. 1/2/1957 tarihinde onlarca proje arasından birinciliği kazanan 15 sıra numaralı ve 16728 birer kaynaktır. Gaziantepli gaziler ve şehit yakınları; kahraman şehitlerimizin anılmasını,

savunmada yaşanan olayların gelecek nesillere aktarılmasını istiyor ve o günün kıt imkanla- rıyla çaba gösteriyorlardı.

Çekilen acılar ve yaşananlar o kadar önemli, Kurtuluş Savaşı’na da meşale olan Gazianteplilerin gösterdiği direniş öyle büyüktü ki ne yapılsa yetmiyordu. Bu vatan için ca- nını ortaya koyan Gaziantep kahramanlarının hayatta kalanları için fevkalâde kahramanlık destanları yazılırken, şehit olanları unutulmaz kılmak ve bu savunmayı abideleştirmek is- tiyorlardı. Halktan toplanan paralarla başlayan ve daha sonra Belediye, Özel idare ve Nafıa dairesinin destekleriyle tamamlanan, mimar Sırrı Bilen’in tasarladığı Şehitler Abidesi, 1935 yılında kentin gururu olarak açılmıştı.

1943 yılında Gaziantep’te bir müze açılması fikrinin gündeme geldiği ve girişimler-

Çınarlı Camii ve Şehitler Abidesi.

1957’de Gaziantep Şehitler Abidesi ve Harp Müzesi proje müsabakasında birinci seçilen proje.

Şahin Bey için 1957’de yapılan anıt mezar (yanda).

(10)

19

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ rumuzlu Y. Müh. Mim. Yusuf Z. Ergüleç ve Y. Müh. Mim. Fikret Cankut’a ait proje de maalesef

uygulanamamıştır. Yine o günlerde Şahin Bey’in şehit olduğu Elmalı Köprüsü yanına Ömer Faruk Ergun’un Karayolları 54. Şube mühendisliği zamanında bir Anıt (anma taşı) yapılmıştır.

1963 yılında bu defa Atatürk anıtı ve kaidesinde savunmanın anlatılacağı rölyefler olan anıt için çalışmalar başlar, bu çalışmalara açtığı bağış kampanyasıyla Milliyet gazetesi destek verir. Anıt için yapılan yarışma şartnamesi 27.1.1966 tarihinde ilan edilir ve “at üzerinde askeri üniformalı bir Atatürk heykeli ve rölyefli bir kaide” istenir. Nusret Suman’ın birinci olan projesi 11.5.1966 tarihinde gazetede yayınlanır. Bu dönemde Gaziantep Atatürk Hey- keli Yaptırma Derneği’ne 1968 ve 1969 bütçelerinden Maliye Bakanlığınca 20.000 TL yardım yapılır. Anıt 1970 yılında yerine konulur.1

“Yetmiyordu bu çalışmalar,

ne yapılsa azdı o kahramanlar için…”

Belediye Başkanı vekili Neşet Öğüt, 25 Aralık 1971 günü yayınlanan Sabah gazetesin- de şöyle sesleniyordu: “50. Yıl dönümünü kutladığımız Gaziantep savunmasının, Türkiye bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi tarihinde ayrı bir önemi vardır. Büyük önder Atatürk savaşta gösterdiğimiz kahramanlık ve fedakarlığın mana ve ehemmiyetini muhtelif zaman- larda ifade etmişlerdir. 1936 yılında bir demeçlerinde ‘...Bu tek Türk şehri hiçbir yerden maddi yardım görmeksizin kendi kahramanlığı ile kendini kurtardı. Ve Gazi unvanını bi- hakkın liyakat kesbetti, Gazianteplileri o gün olduğu gibi bugün dahi derin hürmetle takdir ederim. Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük bir Türk köyü Gazianteplileri kah- ramanlık misali olarak ele alabilirler…’ diyor.

Atatürk’ün bu sözlerinden her Gaziantepli ne kadar övünç ve gurur duysa yeridir. Altı bin şehidin ve bir o kadar da mücahidin kanı pahasına bu kurtuluş bayramları ayrı bir de- ğer taşır. Bugün bile dünyada bağımsızlığı için savaşan ulusların bulunduğunu düşünürsek yarım asır önce bu savaşı kazananlara karşı çok şeyler borçlu olduğumuzu anlıyoruz. Her yıl kurtuluş şenlikleri yapılmaktadır. Geçit törenleri, fener alayları bunlar iyi güzel şeyler. En önemlisi genç kuşağın zihninde niçin bayram yapıyoruz? sorusunun gereğince cevaplan- dırılmasıdır. Yoksa bayramlarda ayak üstü dinlenen nutuklardan bu büyük zaferin manası anlaşılamaz. Bu konuda eğitimcilerimize, ana ve babalara büyük görevler düşmektedir.

Kurtuluş savaşımızla ilgili birkaç kitaptan başka eser yok elimizde. Bunların bir kısmı günlük, hatıra nev’inden yazılmış eserlerdir. Toplanarak bu işten anlayanlar tarafından de- ğerlendirilmesi, halen aramızda yaşayan mücahitlerimizin de hatıraları eklenmek suretiyle savaşımızın fikri yapısı hazırlanmalıdır.

1 Atatürk Anıtı ve kaidesi, Mimarlar, Makine Mühendisleri ve Eczacılar odalarının başvurusu sonunda Gaziantep Bölge Koru- ma kurulunca 19.06.2007 tarihinde Tescil edilmiştir.

Nusret Suman’ın tasarladığı Atatürk heykeli yerine konurken, kaidenin üzerinde ayaktaki kişi mimar Melih Akçura.

(11)

20

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

21

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ Çınarlı’da Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün altındaBu sergi gerçekleşir; artık bir savaş

müzemiz vardır Çınarlı’da Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün altındaki bir odada yer alan bu müze tabi ki yetersizdi. Ama savunmanın şahidi, gazi silahları kurtulmuştu. Dernek im- kanlarıyla yürütülen ve gece bekçisi dahi olmayan bu küçük müze bir hırsızlık vakasından sonra kapatılır ve buradaki belgeler ve silahlar Gaziantep Müze Müdürlüğü’ne teslim edilir.

Gaziantepliler, kahramanlıklarını anlatan müzeyi, bir bulup bir kaybediyorlardı.

Bu defa, 1985 yılında iş adamı Hasan Süzer tarafından satın alınan bina restore edilerek

‘Hasan Süzer Etnografya Müzesi’ olarak faaliyete geçer. Bir odasında savunmada kullanılan silahlar ile İmalat-ı Harbiye’de kullanılmış bir tezgâh ve bazı eserler sergilenir. Silah ve bel- gelerin saklanması için koşulları pek elverişli olmayan bu müze de bakım ve onarım için kapatılır, birkaç yıl bir dizi filme ev sahipliği yapar.

Kentin iki yakası, Şehitkamil ve Şahinbey

3398 sayılı kanunla, 20.06.1987 tarihinde şehir merkezi iki belediyeye ayrılır, Alleben deresinin kuzeyi Şehitkamil ve güneyi Şahinbey olarak adlandırılmıştır. Seçilen bu merkez ilçe isimleri yine şehitlerimize saygı ve savunmanın unutulmaması içindir.

1990 yılında duvarları kaldırılarak etrafı açılan Kırkayak Parkı içerisine Şahinbey Bele- diyesi’nin talebiyle Kültür Bakanlığı tarafından Şahinbey heykeli ve yanında yaralı evladına sarılı bir kadın figürü (muhtemelen Şehit Kamil ve annesi) yer alan anıt yapılır.2

2 Kültür Bakanlığı tarafından yaptırılan anıt Kırkayak Parkı’na konulurken, Mimar Coşkun Özdil’in tasarladığı kaide ise Şahin- bey Belediyesi tarafından yaptırılmıştır.

Yıllardan beri sözünü ettiğimiz Kurtuluş Müzesi henüz açılamamıştır. Şurasını üzüntü ile belirtmek isterim ki, Şehitler Anıtımız bu büyük kahramanlık destanını temsil etmekten çok uzaktır. O halde ne yapmalıyız? Türkiye’de Milli Anıtları Yaptırma Derneği adı altında bir dernek kurulmuştur. Bu dernek yurdumuzun bazı yerlerinde şaheser diyebileceğimiz anıtlar yaptırmıştır. Biz de zafer anıtı yaptırmak, savaşla ilgili bilgileri toplamak amacıy- la bir dernek kurmalıyız. Türkiye Milli Anıtlar Derneği ile müştereken çalışmamızla her Gazianteplinin hayal ettiği dev bir anıtı şehrimize dikebiliriz. Öyle zannediyorum ki, Ga- zilik şerefinden nasibini alan her Gaziantepli böyle bir teşebbüsü büyük bir memnuniyetle karşılayacak ve kendine düşeni yapacaktır. Bunun yanı sıra silahlı kuvvetlerimizin de bu görüşümüzü benimseyerek yardımlarını esirgemeyeceklerine inanıyorum.”

Bir müze şarttı ama yıllar geçti, Kurtuluş Müzesi’nin yapımı gerçekleşemedi. 70’li yıllar- da Tahsin Saraçoğlu, Cemil Cahit Güzelbey, Ali Nadi Ünler ve Adil Dai, Antep Savunmasını gelecek nesillere tanıtmak amacıyla Gaziantep Savaş Müzesi Derneği’ni kurmuşlardı. 1980 yılına gelindiğinde askeri darbe olmuş, sivillerden silahlar toplanırken, Gaziantep savunması gazilerinin silahları da toplanmıştı. Savaşın şahitleri olan bu silahlar, derneğin girişimleriyle kurtarılmıştı. 25 Aralık 1980 günü Gaziantep Mücahit ve Gaziler Derneği Başkanı Tahsin Saraçoğlu’nun sesi TRT Çukurova Radyosu’nda canlı yayında şöyle yankılanıyordu:

“Bu gelişimin 10 yıla varan bir geçmişi vardır. Fakat maddi imkansızlıklar ve aksilikler eserin gerçekleştirilmesini önlemişti. Yurdu anarşinin pençesinden kurtaran kahraman or- dumuzun bir komutanı, umulmadık bir zamanda imkânsız gibi görünen sorunu çözümledi.

Gaziantep Savaş Müzesi’nin kurulmasındaki amaç; ünlü savunmamızın anılarını yaşatan, savunmaya katılanlarla ölenlerin mirasçılarında kalan çeşitli silah, cephane ve araçları bir çatı altında toplayıp sergilemektir.

12 Eylül’de ordu yönetime el koyup daha sonra çıkan bir kanunla halktaki silahların toplanmasına başlandı. Toplanan silahlar içinde savaş anıları olanlar da öbürlerine karışıp gidecekti. Hemen üç kişilik bir temsilci grubu kuruldu, General Şehabettin Balkan’ı ziya- ret ederek derneğin amacı arz edildi. İşte bu olay amacın gerçekleşmesine yol açtı. Sayın generalimiz bir yandan İl Jandarma Komutanlığı’na verdiği emirle toplanan silahlar için savunmayla ilgili olanların ayrılmasını sağladı ve durumu üst komutanlığa bildirdi.

Öbür yandan da müzenin binası hazır oluncaya kadar savaş anısı eşyaların 25 Aralık 1980’de bir salonda sergilenmesi için eyleme geçti. Bu sırada göreve başlayan sayın valimiz Fikret Koçak’a da durum arz edildi. Şimdi iki büyüğümüzün koruması altında, sergi ha- zırlıkları süratle ilerliyor. Ayrıca boş duran, tarihi Şehitkamil İlkokulu restore edilerek müze olarak kullanılması için gerekli karar verilmiş bulunmaktadır. Gaziantep bu konuda yardımları geçen Sayın General Şehabettin Balkan ve Valimiz Fikret Koçak’ı her zaman şükranla anacaktır.”

1980’de Çınarlı’da Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün altındaki Gaziantep Savaş Müzesi’nin açılışı (fotoğraf:

Yusuf Ağar).

(12)

22

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

23

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ Bekir Sıtkı Severoğlu tarafından 1999

yılından itibaren yayınlanan Gaziantep Sa- vunması ile ilgili takvimlerden, 2005 yılı takvimi ile Dokurcum’da Fransızlar tarafın- dan katledilen 14 çocuk gündeme getirilir.

2006 yılı 25 Aralık Kurtuluş Bayramı anısına Antep’in Kahraman Çocukları Şehit İsmail ve Fedai Mehmet çizgi romanı 10 bin adet bas- tırılarak, valilik izni ile tüm okullara dağıtılır.

Büyükşehir Belediyesi tarafından 2007 yılın-

da Dokurcum Değirmeni’nde Şehit edilen 14 çocuğun anısına Eski Balık Halinin yerinde biraz aceleye getirilerek, bir anıt yaptırılır.5

Şahinbey Belediyesi Başkanı Ömer Can tarafından, tarihçi-yazar Adil Dai danışman-

5 Böylesine önemli bir proje ile ilgili mimari ve mekânsal tasarım, kullanılan malzemeler, anlatım şekli ve sanatsal değeri gibi konularda daha dikkatli olunmalıydı. “Sıtkı Severoğlu arşivinden alınmıştır” notu taşıyan billboard ilanlarının yerini daha etkili bir çalışma almalıydı. . Bu anıtın yerel mimariye uygun olarak, yerel malzemeler ve sanatsal katkılarla yeniden düzenlenmesinde fayda vardır.

Savunmanın kahramanlarını anmak için 1991 yılında dönemin Belediye Kültür Müdürü Sait Yılmaz Kale’nin sınıf arkadaşı olan ve bu dostluk ilişkisi ile Gaziantep’e gelen heykeltıraş Prof. Dr. Haluk Tezonar, Karşı- yaka kavşağında Karayılan Anıtı’nı, İstasyon kavşağından 2014’te Korupark’a taşınan Şe- hit Kamil Anıtı’nı ve ayrıca Şehreküstü’de İlk Mekik Anıtı’nı, döküm masrafları dışında bir ücret almadan yapmıştır. Gaziantep için pek çok çalışmayı da yapmayı düşünen Haluk Tezonar maalesef 53 yaşında hayatını kaybet- tiğinden, gönüllü yapacağı diğer çalışmalar gerçekleşememiştir.3

1993 yılında ise Demokrasi Meydanı’n- da bir anıt için 6 projenin katıldığı bir yarışma düzenlenir. Jürinin oy birliğine varamadığı4 yarışma sonunda Hüseyin Suna’nın çalışması birinci seçilerek burada uygulanır. Günümüz- de kentin tören alanıdır.

1999 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Şahinbey Anıtı yapılarak Kilis yolundaki mezarı üzerine konulur. Gaziantep Turizm Derne- ği’nin valiliğe yazılı ve sözlü itirazları sonunda yeni bir çalışma başlatılır, bölgenin tamamı için çevre düzenlemesi yapılması istenir. Gaziantep Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 29.09.2011 tarih ve 6 sayılı, 29.09.2011 tarih ve 7 sayılı, 27.10.2011 tarih ve 43 sayılı kararları ile heykellin kaldırılması, mozole yapılması, değirmen ve köprü restorasyonu uygun bulunur. 2014 yılında Gaziantep Valiliğince anıt-heykel mezar üzerinden kaldırılarak yan tarafa alınır, mezar üzerine bir mozole konularak, anıtın dış kaplamaları yenilenir, ayrıca Elmalı Köprüsü ile Dokurcum Değirmeni de restore edilir. Çalışmalar sırasında değirmende bulunan, 200 adet gümüş para Panorama 25 Aralık Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu arada ilginçtir, 1999 yılında yapılan çalışmanın Koruma Kurulu’ndan izin alınmadan Kültür Bakan- lığınca yapıldığı anlaşılmıştır. Özel İdare’lerin kapatılması ve bazı bütçe sorunları nedeniyle 2014 yılındaki proje de tamamlanamamış ve eksikleriyle yarım kalmıştır.

3 Bir taş ustası olan Reşat Burnukara tarafından yapılan askeri üniformalı Atatürk Heykeli, Milli Eğitim Müdürlüğü bahçesin- deyken kırık olan kulağı ve burnu akemi ve mermer tozu ile Sait Yılmaz Kale tarafından onarılmış sonrasında, 1980 yılında törenle Gaziantep Lisesi bahçesine yerleştirilmiştir. Heykelin yapıldığı mermer lekeli olduğundan burada siyaha boyanmış ve bronz hissi verilmeye çalışılmıştır. Halen Gaziantep Lisesi girişindedir.

4 Jüri üyesi Sait Yılmaz Kale muhalefet etmiştir.

Şahin Bey Anıtı’nın eski (1994) ve yeni (2014) hali.

Prof. Dr. Haluk Tezonar’ın tasarladığı Şehit Kamil Anıtı.

(13)

24

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

25

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ lığında 2007 yılı 25 Aralık’ta Savaş Müzesi açılır, yine Adil Dai yönetmeliğinde 2008 yılı 25

Aralık’ta Kendini Kurtaran Şehir isimli belgesel hazırlanır. Bu müze, 2017 yılında Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu tarafından genişletilerek ve iç düzenlemesi komple yenilenerek Şahinbey Milli Mücadele Müzesi ismiyle açılır. Gazianteplilerin aile yadigarı ba- ğışları ve Arkeoloji Müzesi’nden sergileme amacıyla geçici olarak alınan pek çok eser halen burada sergilenmektedir.

Panaroma Müzesi’nin ilk kıvılcımı

2005 yılında 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Dursun Bak tarafından yollanan bir dosya ile savunmanın panorama tekniği ile anlatılacağı bir müze yapılması fikri gündeme getirilir. Proje, 29 yıl Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nü üstlenen ve o dönemde Genelkurmay Başkanlığı gibi kurumlara sanat danışmanlığı yapan Mehmet Özel tarafından hazırlanmıştır. Projede önerilen konulara yerel katkılarla, yıllardan bu yana Ga- zianteplilerin beklediği büyük kahramanlık destanını anlatacak müze artık yapılabilecektir.

2. Kolordu Komutanı (5. Zırhlı Tugay eski komutanı) Korgeneral Dursun Bak’ın tali- matlarıyla 26 Ağustos 2006’da Mehmet Özel ve Rus Devlet Sanatçısı Aleksander Samsonov, Gaziantep’e gelirler. Hızla geçici bir tarih kurulu oluşturarak savunmanın geçtiği yerler ge- zilir. Nasıl bir panorama yapılmalı ve hangi konuları içermeli sorularının tartışıldığı ilk

çalışmalara başlanır.

30.08.2006 tarihinde emekli olduktan sonra Gaziantep’e gelen Korgeneral Dursun Bak, çalışmalara başkanlık etmeye başlar. 25 Aralık 2006 Kurtuluş Bayramı’ndan itibaren çalış- malar daha da yoğunlaşır. Çağrılar yapılır, gazi ve şehit yakınlarıyla konuşulur ve nasıl bir müze yapılacağı konuşulup tartışılır ve ciddi hazırlıklar yürütülür.

25 Aralık 2006 Kurtuluş Bayramı’ndan sonra çalışmalar daha da yoğunlaşır. Kur- tuluşun 85. Yılında Gaziantep Ticaret Odası’nın gazi ve şehit yakınlarına saygı ödüllerini törenlerle vermesi, şehrin bütün billboardlarının afişlerle donatılması ve bir belgesel yaptı- rılması, bu dönemde milli duyguların güçlenmesine önemli katkılar sağlar.

Kahramanlık Müzesi yapımı için; 17 Nisan 2007 tarihinde Gaziantep Ordu Evi’nde 35 kişinin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirilir, Geçici İcra Kurulu ve Geçici Tarih Kurulu oluşturulur.

Geçici Tarih Kurulu pek çok toplantı gerçekleştirir. Kurulda; Bekir Sıtkı Severoğlu, Adil Dai, Abdullah Özer, Akten Köylüoğlu, Halit Ziya Biçer, Dr. Yaşar Büyükoğlu, Dr. Celal Pekdoğan, Dr. A. Kadir Tanrıöver, Mizyal Karabiber, A. Kadir Evişen, V. Kamil Gereçci, Ali Atalar, Fahri Anlaroğlu görev yapar. Fransız ve İngiliz Genelkurmay arşivlerinde bir araştırma yapılması konusunda E. Korgeneral Dursun Bak’tan talepte bulunulur ve onun girişimleriyle Londra Askeri Ateşesi Kur. Alb. Mustafa Gönel ve Paris Askeri Ataşesi Kur.

Zeugma müzeler kompleksi projesi.

(14)

26

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

27

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ Oruç, Rus Devlet Sanatçısı Ressam Aleksandr Samsonov ve Tercüman Elkhan Piriev katı-

lırlar.

7 Haziran 2007’de Belediye meclisinde bir toplantı gerçekleştirilir. Bir yandan önerilen proje sunulup anlatılırken, diğer yandan Belediye Başkanı Asım Güzelbey bu toplantıda, projenin Gaziantep için çok önemli olduğunu belirterek, “Yer tahsisi konusunda Anıtlar Yüksek Kurulu’nun düşüncelerini de almalıyız. Herkes yer konusundaki düşüncelerini söy- lemeli. Biz, müzenin, kalenin içinde yapılmasını istiyoruz. Müzenin yapımı konusunda elimizi taşın altına koymaya hazırız” sözleriyle Kale’yi ve Anıtlar Kurulu’nu işaret eder.

20 Ağustos 2007’de İstanbul’da Sanko Holding Yönetim binasında yapılan toplantıda;

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey, Gaziantep Sanayi Odası Başka- nı Nejat Koçer, Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Fuat Özçörekçi, Yardımcısı Sezer Cihan, Gaziantep Turizm Der- neği Başkanı Bekir Sıtkı Severoğlu, Gazeteci Aykut Tuzcu, Gazeteci Ökkeş Özekşi ve bazı bazı yetkililer yer alır. Toplantıda iki ayrı müze projesi tanıtılır. Birincisinde klasik görünüşe ağırlık verilirken, ikincisi ise modern konsepte sahip bir proje olarak dikkat çeker. Müze kompleksinde Zeugma ve arkeoloji müzelerinin yanı sıra bir de otel kompleksine ve pano- ramaya yer verilmektedir.

7 Eylül 2007 günü, Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda düzenlenen, Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı, Şahinbey Belediye Baş- kanı Ömer Can, Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Demirhanoğulları, Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Zafer Okuducu ve basın mensuplarının katıldığı toplantıda, Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, eski tekel binasının yerine yapılması plan- lanan müzenin ihtiyaç olduğunu, projenin nihai olmadığını ve tartışılması için böyle bir toplantı düzenlediklerini söyler. Modern konsepte sahip tasarı niteliğindeki müze komplek- sinde, Zeugma mozaikleri, arkeolojik eserler ve Gaziantep savunması sırasında yaşananların anlatılacağı panorama, bölümleri ile 144 odalı bir otel, kongre merkezi ve bir amfi tiyatro yapılması öngörülmektedir.

Mimarlar Odası Başkanı Zafer Okuducu, yer seçiminin yanlış olduğunu öne sürerek, böylesine kapsamlı bir yapının kentin tarihi dokusundan ayrı düşünülemeyeceğine vurgu yapar, mevcut fuar alanının imar planında kültürel park olarak yer aldığını ve yapımı dü- şünülen müzenin burada kurulmasının daha doğru olacağını savunur. İpek Yolu’ndan ağır tonajlı araçların geçtiğini, bunun müzeye ve müzedeki eserlere zamanla zarar verebileceğine dikkat çeken Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdürü Ahmet Denizhanoğulları da yapılacak müzenin bir bölümünde çevre illerdeki mozaiklerin bakım ve restorasyonunun gerçekleşti- rilebileceği bir bölüm oluşturulmasını tavsiye eder.

Alb. Yücel Özel ile irtibata geçilir. İngiltere’den temin edilen 500’den fazla belge ile Fransız Genelkurmay arşivlerinden bir yılı aşkın bir çalışmanın sonunda temin edilebilen 2800’den fazla belge ( ilgili arşiv birimlerine gerekli ödemeleri yapılarak) temin edilir. 30.10.2008 tarihinde yapılan basın toplantısı ile kamuoyuna açıklanan Fransızca belgeler, Gaziantep Ti- caret Odası’nın katkılarıyla tercüme ettirilir. Bu belgeler, düşmanın kendi imzasıyla, insanlık suçlarının ispatı ve anlatılanların doğrulanması açısından büyük öneme sahiptir, Panorama 25 Aralık Müzesinde yararlanılmıştır.

3 Mayıs 2007’de ilgili kurumların sekreter ve genel sekreterlerinden oluşan Geçici İcra Kurulu, Dursun Bak başkanlığında bir toplantı gerçekleştirir. 7 Mayıs 2007 günü Gaziantep Valiliği’nde Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması Projesi ile ilgili kaynak ve arsa ihtiyacı, bugüne kadar yapılan faaliyetler ve yapılacaklar kamuoyuna arz edilir. Bu toplantı- ya Gaziantep Valisi Süleyman Kamçı, Garnizon Komutanı Şendoğan Karakuş, Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey, Şehitkamil Belediye Başkanı Metin Özkarslı, Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can, Şehitkamil Kaymakamı Ferudun Cemal Özdemir, Şahinbey Kaymakamı Mustafa Esen, Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, Sanayi Odası Meclis Baş- kanı A. Kadir Konukoğlu, Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, Özel İdare Genel Sekreteri Abdülkadir Demir, Genel Kurmay Sanat Danışmanı Mehmet Özel, Sanko Enerji Yönetim Kur. Başkanı E. Korgeneral Dursun Bak, Gaziantep Turizm Derneği Başkanı Bekir Sıtkı Se- veroğlu, Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanı Ahmet

Fransız belgeleriyle ilgili Gaziantep Ticaret Odası’nda düzenlenen basın toplantısı.

(15)

28

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

29

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ

Müzeler kompleksinden Zeugma Müzesi’ne

11 Mayıs 2008’e gelindiğinde Zeugma Müzesi’nin temeli atılırken, Savunma Müzesi ve Panorama projeden çıkarılmıştır. Gazianteplilerin şehit ve gazilerine yaraşır müze fikri yine gerçekleşememiştir. 20 Ağustos 2008’de Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey tarafından “Gaziantep Kahramanlık Panoraması Müzesi yapılarak, Kurtuluş Savaşı’nda Ga- zianteplilerin kahramanca verdikleri mücadele anlatılacak” müjdesi verilir ve Gaziantep Kalesi galerilerinde adı “panorama” olan ama içerisinde panorama bir yana diaroma bile bulunmayan bir müze çalışması başlatılarak, 2009 yılı Mart ayında açılışı yapılır.

Gerçekten bir panorama ve diaromalarla savunmanın anlatılacağı, dünyadaki benzer örneklerde olduğu gibi bir müze yapılması arzusu gönüllü Gazianteplilerde giderek yüksel- miştir.. Kale’deki müze girişimi gönüllü çalışma grupları için bir hayal kırıklığı ve üzüntü kaynağı olur. Bu kez, Gaziantep Turizm Derneği tüzel kişiliğinde bir çalışma başlatılır. Şe- hitkamil Belediyesi’nden “müze yapılıp belediyeye bağışlanmak şartıyla” Belediye Başkanı Metin Özkarslı’nın başkanlığında yapılan meclis toplantısında oy birliği ile alınan 27 sayı

ve 6 Mart 2009 tarihli kararla arsa tahsisi gerçekleşir. Mimari Proje Yüksek Mimar Ceren Uğurluer’in gönüllü çalışmasıyla, diğer projeler ilgili meslek odalarının gönüllü destekleriyle süratle tamamlanır ve 23 Mart 2009 tarih ve 72 sayı ile Gaziantep Kahramanlık Panoraması ve Müzesi’nin ruhsatı alınır. İnşaata başlanabilmesi için çeşitli kaynaklar oluşturulur, Merhum Av. Hilmi Barlas’ın 3 milyon USD bağış sözüyle inşaata başlanma aşamasında;

Hilmi Barlas’ın Gaziantep’e gelerek, protokolün yapılacağı ve ilk bağış diliminin ödeneği gün Belediye Başkanı imzasıyla “ruhsat ve arsa tahsisinin iptal edildiğine” dair yazı ile proje yine durdurularak, çalışmadan vazgeçilir. Antep Savunmasının şanına yaraşır bir müze yine başka bahara kalır.

O gün için çok üzüldüğümüz bu gelişme, eşsiz savunmanın anlatımının yapılacağı ide- al müze açısından hayırlı olur. 2012 yılında yapılan seçimlerde Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Başkanlığına seçilmiş, 4 yıllık görev süresinde güçlü bir ekiple Gaziantep’in sorunları ile ilgili önemli çalışmalar yapılmıştır. İki dönem görev yapmak yeter, koltuğa yapışmamak gerekir diyerek, karşımızda bir liste olmamasına rağmen yeniden aday olunmamıştır. 2014

Gaziantep Kahramanlık Panoraması ve Müzesi’ne dair Ceren Uğurluer tarafından hazırlanan ilk proje.

Müzenin fikir sahipleri Korgeneral Dursun Bak, mimar Bekir Sıtkı Severoğlu ve ilk bağışcısı

Av. Hilmi Barlas (ortada).

Panorama 25 Aralık Müzesi’nin hazırlık çalışmalarından görüntüler.

(16)

30

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

31

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ

Panorama 25 Aralık Müzesi’nin hikayesi şimdi başlıyor…

25 Şubat 2015’te İlk toplantısı Sayın Fatma Şahin başkanlığında yapılarak çalışmaları- na başlanan Panorama 25 Aralık Müzesi’nin asıl hikayesi o gün başlıyordu… Doğru işlerin yapılabilmesi için doğru örgütlenme gerekiyordu. Müze çalışmalarının sağlıklı ilerlemesi için Büyükşehir Belediyesi tarafından ilgili kişilerden ve kurum/kuruluşlardan icra, tarih ve danışma komisyonları kuruldu. İlkini 25 Şubat 2015’te gerçekleştirdiğimiz ve sonrasında yapılan toplam 43 toplantıda alınan kararlarla, müzenin inşaat çalışmaları, teşhir/tanzim ça- lışmaları, panorama, diorama, tablo konu ve içerikleri ile bilgi panolarının hazırlanması ve işlerin nasıl denetleneceği planlı bir biçimde yürütülmesinde Sayın Sezer Cihan’ın destekleri de çok önemliydi.

İcra Kurulu: Sayın Fatma Şahin başkanlığında oluşturuldu, Sezer Cihan, Deniz Kökeni Erdem Güzelbey, Mehmet Berk, Serdar Tolay, Zafer Okuducu, Oya Alpay, M. Serdar Gürsel ve Hülya Yıldız’dan oluşan icra kurulunda görev yapan kişiler zaman zaman farklı görevler üstlendi.

Tarih Kurulu: Bekir Sıtkı Severoğlu başkanlığında oluşturuldu, Emekli Korg. Dursun Bak, Prof. Dr. Ahmet Gündüz, Prof. Dr. Hilmi Bayraktar, Doç. Dr. Ayhan Doğan, Yrd. Doç.

Dr. Celal Pekdoğan, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Büyükoğlu, Yrd. Doç. Dr. Rıfat Ergeç, Dr. Abdülka- Mart yerel seçimleri öncesinde önemli bir rapor hazırlanarak, sorunları tespit ederken çö-

züm önerilerimizi de ortaya koyduğumuz bir çalışma yürütülmüştür. Bu çalışma, tüm siyasi partiler ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.2014 yerel seçimlerinde Aile ve Sosyal Politikalar Ba- kanı Sayın Fatma Şahin, Bakanlık’tan istifa ederek Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmuştu. Gaziantep’in sorunları ve çözümleri konusunda görüş alışverişinde bulunmak için aldığımız davetle, üç ayrı toplantı gerçekleştirdik. Sayın Fatma Şahin, Sayın Osman Toprak, Sayın Sezer Cihan, bendeniz Bekir Sıtkı Severoğlu, Sayın Ertuğrul Uzak ile konusuna göre ilgili kişiler bu toplantılara iştirak ettiler. Raporda yer alan pek çok konu Sayın Şahin tara- fından değerlendirildi. Yazı konumuzla ilgili olarak raporda; “Kurtuluş Savaşı’nda dünyada eşi benzeri olmayan bir savunmanın gerçekleştirildiği Gaziantep Savunması’nı anlatacak Gaziantep Kahramanlık Panoraması Müzesi Gaziantep’e kazandırılmalıdır. Yapılacak bu müze Ankara Anıtkabir’de bulunan Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi, İstanbul’da bulu- nan Panorama 1453 Müzesi benzeri bir müze olmalıdır. İçerisinde oluşturulacak yazılı ve görsel Gaziantep ile ilgili belgeler olan bir arşiv merkezi ve Gaziantep Tarihi Araştırma Ens- titüsü kurulmalıdır” denilmekteydi. Sayın Fatma Şahin Müzenin hayata geçmesini seçim programına almış, kararlı duruşuyla yapımını da gerçekleştirmiştir. Ayrıca Kadın Şehitler Anıtı’nın yapımını da gerçekleştirmiştir. Bir gazi torunu ve Gaziantepli olarak kendisine minnetle teşekkür ediyorum.6

6 Gaziantep savunmasında şehit ve gazi olan kadınların anısına yaptırılan Kadın Şehitler Anıtı, Türkiye’de ilktir ve Kurtuluş savaşımızda en çok şehit veren şehir olan Gaziantep için çok önemlidir. 2017 yılında Boyacı Cami avlusunda yapılmıştır.

Genel Sekreter Sezer Cihan başkanlığında bir toplantı.

Belediye Başkanımız Fatma Şahin çalışmalar hakkında bilgi alırken.

(17)

32

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

33

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ dir Tanrıverdi, V. Kamil Gereçci, Akten Köylüoğlu, Dr. Samet Bayrak, Abdülkadir Evişen,

Halit Ziya Biçer, Mizyal Karabiber, Murat Uğurluer, Ali Atalar, Murat Dağ ve Ali Korkmaz’ın görev yaptığı kurulun çalışmalarına Tuğgeneral Yücel Özel, Tuğgeneral Nejdet Tuna, Tuğ- general Osman Alp, Prof. Dr. Ayhan Öztürk, Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan, Prof. Dr. Atilla Engin, Doç. Dr. Ramazan Erhan Güllü, Öğr. Gör. Esin Dedemoğlu, Gaziantep Müze Müdü- rü Özgür Çomak ve Ömer Faruk Şerifoğlu önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Bu arada ilk günden itibaren çalışmalara destek sağlayan, ancak müzeyi göremeden ebediyete intikal eden Ülkü Tamer, Adil Dai, Ahmet Yıldırımdemir, Necdet Sevinç, Abdul- lah Özer, M. Birol Güngör ve Mehmet Özel’i saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Tarih İcra Kurulu: Bekir Sıtkı Severoğlu (kurul başkanı), Dr. Samet Bayrak, Yrd. Doç.

Dr. Celal Pekdoğan, Yrd. Doç. Dr. Yaşar Büyükoğlu, V. Kamil Gereçci, Murat Dağ (kurul sekreteri) ve Ali Korkmaz görev yapmışlardır.

Çalışmalarda, Millî Savunma Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Genelkurmay Baş- kanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) ve Denetleme Dairesi Başkanlığı, Harita Genel Komutanlığı, Gaziantep Garnizon Komutan- lığı, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı, İzmir TCDD 3. Bölge Müdürlüğü, TRT İzmir Müdürlüğü, Gaziantep Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi,

Cumhuriyet Üniversitesi, Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Gaziantep Müze Mü- dürlüğü, Gaziantep Ticaret Odası, İslâhiye Belediyesi önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Gönüllü Mimarlar; Ahmet Muhtar Küçükkömürcü, Faruk Eşim, Bekir Sıtkı Severoğ- lu, Ali Mert Özsoy, Zafer Özer, Ceren Uğurluer, Özgür Girişken, Süreyya Küçükcan, Murat Parlak, Ceyda Zorkirişçi Bülbül, Orbay Eryol, Barış Gören, Erdem Düzgün, Behice Polat ve Nursima Naç proje çalışmalarına önemli katkılar sağlamışlardır.

Büyükşehir Belediyesi, özellikle sanatsal çalışmalarda mükemmel tercihlerde buluna- rak, yaklaşık 10 yıldan bu yana Gaziantep Kahramanlık Savunması ile ilgili çalışmalar yapan bir sanatçıyı tercih etmişti. 2005-2009 yılları arasındaki çalışmalar önemli bir hazırlık süreci olurken, tüm çalışmalara yeniden başlandı, çeşitli inceleme gezileri düzenlendi. Türkiye’de ve yurt dışında bulunan örnekler incelendi. Kurul üyeleri tarafından görev paylaşımı yapı- larak, Manisa Çanakkale Panoraması, İstanbul 1453 Panoraması, Anıtkabir Kurtuluş Savaşı Panoraması, Aleksander Samsonov’un Moskova’daki atölyesi, 1812 Napolyon’un Moskova İşgal Panoraması, 1917 Rus Devrimi Panoraması, II. Dünya Harbi Panoraması, Moskova Kahramanlık Panoraması, Moskova Resim-Heykel Müzesi ziyaret edildi. Kurul üyeleri bu çalışmaların yanında sanatçılarla savaşın yaşandığı yerlerde saha gezintileri yaparak yeniden incelemelerde bulundular.

Müze inşaatını yürüten ekip ile sanatsal çalışmalar ve tarihi içerikli bilgi panolarının hazırlanması koordineli biçimde yürütüldü. Bu koordinasyon başarısı Büyükşehir Belediye Başkanımız Fatma Şahin ve yardımcısı Sezer Cihan’ın, finalde de yine Belediye Başkan Yrd.

Erdem Güzelbey’in projeyi sahiplenmeleri ve her zaman destekleyici tavırlarıyla mümkün oldu.

Kısa adı “Panorama 25 Aralık” olan Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi, daha inşaat halindeyken Dünya Panoramalar Birliği toplantılarında da gündeme geldi. Gelecekte, Gaziantep kültür turizminin yıldızı olacağını düşündüğümüz bu müze- nin en önemli özelliği; atalarımızın kahramanlığına yaraşır, şehit ve gazilerimizin hatırasını ölümsüzleştiren bir yapılar bütünü olmasıdır.

Panorama Müzesi heyeti Moskova’da ressam Samsonov’un atölyesinde.

(18)

34

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

35

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ

Panorama 25 Aralık Müzesi’nde neler var?

Müze öncelikle Gaziantep Kalesi ile arasında bulunan Seferpaşa mahallesinin kültür turizmine katılmasını sağlayacak. Komplekste müzenin dışında, 300 kişilik bir konferans salonu, hediyelik eşya üretim ve satış yerleri, kafe ve Gaziantep Araştırma Merkezi yer alıyor.

Bunun yanı sıra 7 yaş altı küçük çocuklar için bir oyun salonu bulunuyor. Biraz hayalinizde canlandırmanıza fotoğraflarla yardımcı olarak müzeyi anlatalım. Müze girişinde sağda “Ur- şum’dan Gaziantep’e” gelinceye kadar kentimizin 31 ayrı ismine yer veriliyor, solda ise “Bu müzede göreceğiniz her şey belgelere dayalı gerçeklerdir, ancak insanlık dışı vahşet içeren olaylara yer verilmemiştir” yazısı sizi karşılıyor. “Müzenin yeri hakkında”, “Gaziantep kro- nolojisi”, “1920 yılındaki Gaziantep” ile ilgili bilgilerden sonra Fransızların 25 Aralık 1921’de Gaziantep’i terk ederken arkalarında bıraktıkları harabe şehrin görselleriyle müze gezimiz başlıyor. Yürüyen merdivenin tam karşısında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türküm di-

yen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler” sözü karşılıyor. 12 dakikalık bir filmle Gaziantep Savunması hakkındaki genel bilgilendirmeden sonra 250 m2 büyüklüğünde bir harita üzerinde yürüyerek, 1920 yılı An- tep’ini kavrıyoruz. Duvarlarında savaşın şahidi yapıları görebilirken arzu edenler müzeden sonra savaşın ayak izlerini takip edebilecekler. Birinci Dünya Savaşı salonunda Fransızlar ve İngilizler niçin Gaziantep’teydi, 1918 dünyasında neler olmuştu, Mondros ve Sevr anlaşma- ları, Suriye itilafnamesi gibi konularda bilgi aldıktan sonra, Harita Genel Komutanlığı’nca hazırlanan 1/40.000 ölçekli coğrafi kabartma bir harita üzerinde, Antep savunması hakkın- da çok önemli bilgilere ulaşabiliyoruz.

Vitrinlerde kahraman, şehit ve gazilerimizin manevi değerlerine paha biçilemeyecek, Gaziantep’i gazi yapan o aziz insanların hatırası olan eserlerin olduğu vitrinleri inceliyoruz.

İkinci salonda Güney Cephesi hakkında bilgilere ulaşırken Adana, Şanlıurfa, Kahraman-

(19)

36

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

37

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ maraş, Hatay, Kilis ve Gaziantep kahramanlarını birlikte inceleme fırsatı bulabiliriz. Telgraf

salonuna geldiğimizde Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) ve Denetleme Başkanlığı’nda bulunan Antep savunması yazışmalarından örnekleri inceleyebiliriz, arzu edenler QR kod uygulamasıyla kayıt alıp daha sonra da değerlendirebilir. Bu salonda Mors Alfabesi hakkında bilgi alıp, telgraf makinesinden bir hatıra telgraf parçacığıyla ayrılabiliriz. Yine bu salonda 7.

Ordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa’nın Kilis’te yetkililere talimatlar verirken resmedildiği tabloyu görüyoruz. Tarih 28 Ekim 1918’dir ve bölgedeki işgali önceden öngören Mustafa Kemal Paşa, bir anlamda savunmanın ön hazırlıklarını başlatmıştır.

Sonraki salonda “kim kimdir?” bölümü var. Savaşın tarafları kıyafetleri ve silahları ile anlatılmakta, böylelikle panorama, diorama ve tablolarda kimin kim olduğunun anla- şılması amaçlanmaktadır. Tam karşı duvarda işgalin protesto edildiği bir miting görüntüsü yer almaktadır. Bunun sağ tarafındaki vitrinde ise üç adet sancak bulunmakta; ilki Mustafa Kemal Paşa’nın komuta merkezindeki; ikincisi Milli Mücadele yıllarına ait bir sancak olup, önerimizle Gaziantep Ticaret Odası tarafından bir müzayededen satın alınarak müzeye ba- ğışlanmış; üçüncüsü ise talihsiz biçimde önemini bilmeyen bir müze müdiresi tarafından Truva Müzesi’ne 11 silahla birlikte gönderilmiş, ancak Büyükşehir Belediye Başkanımızın girişimleriyle yeniden Gaziantep’e getirilip müzede yerini alması sağlanmıştır.

Sonraki bölüm Kahramanlar Geçidi olarak adlandırılmıştır. Burada, gazilerimizin sağ olduğu günlerde yazılmış eserlerde yer alan şehit ve gazi fotoğrafları, Mücahit ve Gaziler Derneği’nin üye kayıt defterinde yer alan isim ve fotoğraflara yer verilmiştir. Ayrıca, Dr.

Mecit Bey’in hastane kayıt defterinde yer alan isimler de buraya yazılmıştır.

Geçici sergi salonu olarak ayrılan bölüm, çeşitli savunma ve Kurtuluş Savaşı ile il- gili eserlerin sergilenmesinde kullanılacaktır. Kastel bölümünün kapısında “biz bunları büyüklerimizden duyduk” yazısı okunarak içeriye girilmektedir. Burada kulaklık ile yer altında bombardımanlarda Antep halkının nasıl bir mekânda yaşadığı hissettirilmeye çalışılmıştır. Her odasında çocuk, kadın, sivil ve asker kahramanlık öyküleri dinlenebilmek- te, ya da QR kod alınarak daha sonra dinlenebilmektedir.

Fransız Belgeleri Salonu’ndaki belgelerin varlığı, düşmanın insanlık suçu sayılan silahları kullandıklarının ispatı, Ermenilerin onlarla işbirliği yaparak Türklere karşı savaşmış olmaları, silah denemeleri gibi konuların Türk belgelerinin yanı sıra onların kendi belgeleri üzerinden görünür hale getirilmiştir. Bu vitrinlerde onlarca belgenin arasında özellikle iki önemli belgeye yer veriliyor; birisi 19 Kasım 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Sivas’tan yolladığı adeta Kurtuluş Savaşı’mızın manifestosu sayılabilecek ve daha önce başka bir yerde yayınlanmamış

“İttifak Kuvvetlerinin bugüne kadar gerçekleştirdikleri ve de gerçekleştirmeye devam ettikleri ihlalleri, tecavüzleri protesto eden” telgrafı, diğeri ise 2 Mart 1921 tarihinde Kol Komutanı Yarbay Andrea’nın Ayıntab şehrinin teslim olması ve teslim şartlarının Türk otoritelerince uy-

gulanması hakkındaki raporudur. Bu raporda “13 Şubat tarihinde, saat 9’dan itibaren savaş esirleri konağa getirilmiş ve orada Fransız subaylardan oluşan bir komisyon kimlik tespiti yap- mıştır. Ayıntab’ın yerlisi tutuklulara, üzerinde künye numarası bulunan ve giysilerine dikmeleri gereken kare şeklinde bir bez parçası verilmiş, bunla şehirde serbestçe dolaşabilecekleri ancak Fransız otoritelerin gözetimi altında oldukları ve çağrılır çağrılmaz bu otoritelerin karşısına çıkmaları gerektiği” ifadesi yer almaktadır. Bu salonda insanlık suçu sayılacak bu davranışı kı- nayan ve “üzerlerinde numara taşımak zorunda kalan Gazianteplilerin” anısına tasarımı İsmail Ökligil tarafından yapılan bir çalışma bulunmaktadır. Ayrıca burada sürekli değişik belgeler ziyaretçilerin incelemesine sunulacaktır. Bu salonun sol tarafındaki duvarda ise yüzyıllarca bir arada olduğumuz Ermeniler ne olmuştu da düşmanla işbirliği yaparak komşularına saldırmış- tı, niçin işgalcilerle birlikte şehri terk etmek zorunda kaldılar, bunlar anlatılıyor.

Sanat galerisinde ise Gaziantep savunmasının dönüm noktası olayları tasvir eden 12

(20)

38

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

39

Y Ü Z Y I L I N Ö Z L E M İ tablo yer alıyor. Anlatılan olaylara dair belge ve hatıra eserler sergileniyor. Fransızların in-

sanlık suçu işlediklerinin tasvir edildiği tabloların yanlarında, olayı doğrulayan düşman belgesi ve Türk belgelerini ayrı vitrinlerde inceleme fırsatı buluyoruz. Bu tabloları makale- nin sonunda albüm halinde görüp inceleyebilirsiniz.

Kronoloji salonuna gelindiğinde ise öncelikle sağ tarafta, 2008 yılında Fatma Şahin Hanımefendi ve Gaziantep milletvekillerinin ortak önerge ile gündeme gelen ve TBMM’nde oy birliğiyle kararlaştırılarak, Gaziantep şehrine verilen kırmızı şeritli İstiklal madalyasını görebiliriz. Bunun hemen üzerinde Gaziantep savunması sonrasında İstiklal madalyası ile ödüllendirilenlerin listesini ve madalya kanununu incelememiz mümkün. Sol tarafta ise Antep’e Gazilik unvanı verilmesi için kanun teklifini, hemen yanında da Gazilik kanunu- nu görüyoruz. Madalya alanlar listesindeki kişi sayısının az olduğu dikkatinizi çekecektir.

Madalya kanununa göre sivil kahramanların, madalyalarını alabilmek için üç lira vermeleri

gerekiyordu, bazıları parası olmadığından, bazıları biz madalya için değil vatan için, namus için, Allah için savaştık, diyerek madalya talep etmemiştir. Bu sebeple, Gazilik unvanı Ga- ziantepliler için çok önemlidir, “Antep”in “Gazi”liği binlerce kahraman mücahidin İstiklal madalyasıdır. Onun için Gaziantepliler, “Antep” denilince tepki gösterebilirler.

Bu salonda tam karşı duvarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben Anteplilerin gözlerinden nasıl öpmem ki, Onlar yalnız Antep’i değil bütün vatanı kurtardılar.” sözü yer almakta. Bu sözün niçin söylendiğinin anlaşılması için; 26 Ekim 1918’de Katma’da Mustafa Kemal Paşa’nın Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında Antep temsilcisi Ali Cenani ile görüşmesin- de verdiği talimatlarla başlayarak, savunmanın 38 aylık süreci içinde “Antep savunması” ve

“Anadolu savunmasında” verilen mücadelenin karşılaştırmalı kronolojik dökümü yer almak- tadır. Buradaki bilgiler dikkatle incelendiğinde zaman zaman Anadolu’nun hiçbir yerinde mücadele ve çatışma yokken; Antepliler düşmanla savaşmakta, memleketlerini kahramanca

Referanslar

Benzer Belgeler

kalıplaşmış ibarelere gönderme yapma sanatı…” 1 olarak tarif edilen telmih, Sezai Karakoç’un şiirinde daha çok geçmişe, geçmişin içinde de özellikle

Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç, Turan Karataş’ın 1994 yılında bir doktora tezi olarak yazdığı Sezai Karakoç’un hayatı, eserleri, düşünce ve sanat

olarak anılmaktadır. Sezai Karakoç’un bu şiiri, arkasındaki hayat hikâyesi ile birlikte düşünüldüğünde, şairin şirinin de mihenk taşlarındandır. Şairin ruh

C)    Günlük tutan kişi ,olayın hangi saate olduğunu unutmamış olur.. D)   Günlük tutan kişi zamanını

Gün Doğmadan’ın Alınyazısı Saati bölümünde yer alan İkinci şiirde geçen yukarıdaki dizelerde olduğu gibi Sezai Karakoç bu İslam şehirlerini iyilik ve

Küçük yaş grubunda (7-12 yaş arası) horlama prevalansı %8 olarak saptandı ve horlayanlarda, büyük yaş grubuna göre (%42.9) daha çok sayıda çocukta (%92.3) büyük

Amaç: Bu çalışmada intihar girişiminde bulunmuş 12-18 yaş aralığındaki ergenlerde psikiyatrik tanıların, demografik ve klinik özelliklerin değerlen-..

yüzyılın başına kadar olan sürede Galata’nın yangınlara bağlı olarak geçirdiği fiziksel ve sosyal doku değişimleri üzerinde durulmuş ve bu değişimler sonucunda