• Sonuç bulunamadı

Eserler

Milli Mücadele yıllarında Güney Cephesinin önemli bir ayağını oluşturan Antep savunması, şanlı direnişiyle tarihte-ki yerini almıştır. Savunma üzerine pek çok makale ve kitap yayımlanmıştır. Bu

çalışma-156

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

157

T Ü R K E D E B İ YAT I N DA G A Z İ A N T E P lar, Antep savunmasının gelecek kuşaklara

daha sağlıklı olarak aktarılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Yayınların bir kısmı hatırat türü eserler olduğu gibi, bir kısmı da belgelere dayanan birinci el kaynaklarıdır.

Birinci el kaynakları dışında An-tep savunmasıyla ilgili pek çok yayın bulunmaktadır. Çalışmalardan ikisi, An-tep savunmasında Fransız kuvvetlerine komutanlık eden iki subaya aittir. Hatırat tü-ründen sayılabilecek ilk eser Antep Mıntıka Kumandanı Albay Andrea’ya aittir. Al-bay Andréa, Antep’te iken yaşadıklarını ve gördüklerini Fransız Harbiye Nezaretinin Piyade Mecmuası’nda yayınlamıştır. Albay Andrea’nın yazıları, Türkiye’de Erkân-ı Har-biyenin dikkatini çeker. 1922 yılında Miralay Kadri, Albay Andrea’nın yazılarını Osmanlı Türkçesi’ne çevirerek Fransızlara Nazaran Suriye ve Kilikya Muharebatı ismiyle İstan-bul’da neşreder. Eserde Albay Andrea’nın 25 Mart 1919 yılında Antep’e gelişiyle birlikte yaşadığı ve gördüğü hadiseler, 9 Şubat 1921 yılına kadar yer alır. Eser Erdal Açıkses, ta-rafından aynı adla günümüz Türkçesine çevrilmiştir.

Antep savunmasını konu alan bir di-ğer eser, Fransız Kıtaları Komutanı Albay Maurice Abadi’ye aittir. Les Quatre Sièges d’Aintab (1920-1921), isimli eser, Nisan 1921 tarihinde Halep’te yazılmış, 1922 yılında Pa-ris’te yayımlanmıştır. Abadi, 1919 yılındaki Antep hakkında bilgiler vererek eserine baş-lar. Eserin ilerleyen kısımlarında Antep’in İngiltere ve Fransa tarafından işgali ve ya-şanan hadiseler anlatılır. 1921 yılının Nisan

ayına kadar yaşanan olaylar, günlük olarak zikredilir. Kitap Genelkurmay 10’uncu şube-sinin isteğiyle 1923 yılında Kurmay Yüzbaşı Necmeddin’e tercüme ettirilerek Türk Ver-dün’ü Gazi Ayntâb ismiyle İstanbul’da Osmanlı Türkçesiyle basılır. Antep’teki dire-nişi konu alan ve kıymetli görsel malzemeye sahip olan eser, kaynak niteliğinde olmasına rağmen olaylar Fransız komutanının gö-züyle değerlendirmiştir. Kitabın isminden başlamak üzere birçok yerde Türklerin vatan sevgisi, özverisi ve yiğitlikleri konu edilmiş-tir. Eserin daha sonra iki baskısı yapılmıştır.

Antep Savunmasını hatırat türünde kaleme alanlar sadece Fransız ve Ermeniler değildi. Türklerden de yaşadıklarını ve gör-düklerini yazanlar oldu. Savunmada aktif olarak görev alan Lohanlı Mustafa Nured-din, Hubb-i İstiklalin Abidesi: Gaziayntâb Müdafaası isimli eserini savaştan 3 yıl sonra Osmanlı Türkçesiyle İstanbul’da yayınladı.

Lohanlı Mustafa’nın eseri, zengin görsel mal-zemeler ve kıymetli bilgiler ihtiva ettiğinden savunmanın kaynak eserleri arasında yer al-maktadır. Eser, 1974 yılında Mehmet Sağlam tarafından Lohanlızade Mustafa Nurettin İs-tiklal Sevgisinin Abidesi Gaziantep Müdafaası, ismiyle günümüz Türkçesine çevrilerek yayımlandı. Lohanlı Mustafa Nurettin, An-tep Savunmasında Yıldırım Taburun 4.

Bölük Komutanı ve İmalat-ı Harbiye Müdürü olarak önemli görevlerde bulunmuştur.

Savunma esnasında pek çok dramatik olaya tanıklık etmiştir. Eser, savunma esnasındaki insanî ve psikolojik durumları çok canlı bir şekilde aktarmaktadır. Eser en son 2020 yılında Şehitkamil Belediyesi tarafından

yayımlanmıştır.

Eyüp Sabri (Akgöl)’ün Bir Esirin Hatıraları adlı kitabı 1338/1922 yılında An-kara’da basılmıştır. Hatıranın orijinali 69 sayfadan oluşmaktadır ve kitabın kapağında

“Gaziantep’te İngiliz Tecavüzünün Başlan-gıcı ve Mısır’da Türk Ümerasına Zulüm ve İşkenceler” cümlesi yer almaktadır. İngi-lizlerin Antep’i işgal ettiği günlerde memur olan Eyüp Sabri’nin Antep’te başlayan esareti Mısır’da son bulmuştur. İngilizlerin Antep’te yaptıklarının anlatıldığı hatıralar çok canlı olarak sunulmuştur. Eyüp Sabri, kendisine İngilizler tarafından isnat edilen Ermeni me-selesiyle hiçbir ilgisinin bulunmadığın ortaya koymak için hatıralarını yazdığını söyler. 1952 yılında Sahir Uzel Antep He-yet-i Merkeziyenin yazışmalarını da içine alan belgelerle birlikte Gaziantep Savaşının İçyüzü adlı eserini kaleme alarak savunma ile ilgili en kapsamlı çalışmalardan birini gerçekleştirir. Belge ve fotoğraflarla destek-lenen eserde bir takım eleştirel görüşlere de yer verilmiştir.

Sahir Uzel, Gaziantep Yollarında Kahra-manların İzinde, (Yayına Hazırlayan: Orhan Topçuoğlu, Ankara 1987) adlı eserinde An-tep savunmasına bizzat katılan gazilerin veya gazi yakınlarının dilinden savunmadaki ha-tıraları derlemiştir.

Gaziantep Savunması adlı eserin yaza-rı Ali Nadi Ünler, Birinci Dünya Savaşı’nda İran Azerbeycanı ve Filistin cephelerinde bulunmuş, İngilizlere esir düşmüş, Antep sa-vunmasında Şahin Bey’in yardımcısı olmuş, İaşe Komisyonunda görev almıştır. Yıldırım

Taburu l. Bölük Komutanlığında bulunmuş-tur. Sakarya ve Dumlupınar Savaşları’na katılmış ve yaralanmıştır. 22 Şubat 1920’de Şahin Bey’le birlikte Antep-Kilis yolu sa-vaşlarından aktif olarak görev alan Ali Nadi Ünler, 6/7 Şubat 1921 huruç harekâtına ka-dar savunmanın çeşitli kademelerinde vazife almıştır. Ali Nadi Ünler, 1935 yılında Gazi-antep Halkevi tarafından yayınlanan Halkevi broşürüne “Gaziantep Müdâfaası” adıyla sa-vunmada yaşadıklarını yazmıştır. Yazar daha sonra bu bilgileri genişleterek Türkün Kur-tuluş Savaşında Gaziantep Savunması, adını taşıyan eserini 1969 yılında İstanbul’da neş-retmiştir. Ünler, yaşadığı ve gördüğü olayları aktardığı eserinde kendinden önce kaleme alınan eserleri eleştirel bir bakışla değerlen-dirmiştir.

Sadettin Gömeç Milli Mücadelede Ga-ziantep (Ankara 1989) adlı çalışmasında yerli ve yabancı hatıralara yer vermiştir.

Selahattin Adil Paşa, Fransız kuv-vetlerine karşı Kuva-yı Milliyeyi kurmak ve Fransızların yayılmasını önlemek üzere Güney cephesi komutanlığı yapmıştır. Milli mücadelede pek çok görev alan Paşa, 27 Şu-bat 1961 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.

Ölümünden sonra yayımlanan ve Hayat Mü-cadeleleri adını taşıyan hatıralarında Antep savunmasının çeşitli bölümlerinden, karşı-laştığı sıkıntı ve zorluklardan bahsetmiştir.

Antep savunması daha çok hatıralara dayalı olarak pek çok araştırmacı tarafın-dan kaleme alınmıştır. Bunlar arasında; M.

Oğuz Göğüş, Gaziantep Savaşı, Gaziantep 1971; Adil Dai, Olaylarla Gaziantep Savaşı,

158

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

159

T Ü R K E D E B İ YAT I N DA G A Z İ A N T E P Gaziantep 1992; Hüseyin Bayaz, Antep

Sa-vunması Günlüğü, İstanbul 1994; Burhan Bozgeyik, İstiklal Harbinde Gaziantep, Gazi-antep 1998, M. Birol Güngör, Antep Harbi, İstanbul 2004, sayılabilir.

İshak Refet Işıtman’ın (1891-1946) Gazi Ayıntab’a Selam adlı kitabı Şubat 1921’de Antep’e “Gazi”lik unvanı verildiği günlerde Ankara’da İkaz Matbaası’nda ba-sılmıştır. İshak Refet Işıtman’ın doğduğu topraklara duyduğu muhabbeti ve Antep’in kurtuluş mücadelesini terennüm ettiği şiirler, acı sahneler, duygusal haykırış ve yakarışlar-la doludur. Altı şiirden oluşan kitap Antep’in kurtuluş mücadelesinden çeşitli kesitler su-nar, şair bazen umutsuzluk içine düşse de çoğu zaman kahramanlık duygusuyla şiirler kaleme almıştır (Şerifoğlu, 2020: 52).

Esme ey rüzgâr, doğma ey kamer;

Bu gece matemim pek ağır benim.

Karadır aldığım bütün haberler;

Işığa, nağmeye sanki düşmanım!

Nûru ve nağmeyi şâ’irler sever:

Beni şâ’ir eden Ayıntab nerede?

Nerde o çiçekler, nerde o seher, O, rûhu yıkayan mehtâb nerede?..

Ne şu’ûrum kaldı, ne şi’rim kaldı:

Çekmiyor omzum bu matemleri…

20. yüzyıl gazeteci ve yazarlarından olan Müfide Ferid Tek (1892-1973), İs-tiklâl Savaşı sırasında Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazmaktadır. Güney Cephesin-de Fransızlara karşı büyük bir şehir savaşı veren, Antep’e “Gazi” unvanının verilmesi sebebiyle 6 Şubat 1921’de Hâkimiyet-i Mil-liye’de yazdığı makalesinde Antepliler için kullandığı cümleler, Antep savunmasında ölümüne şehri savunanlara moral olmuştur.

Şöyle diyor Müfide Ferit: “Türkler! Hür-met ile eğiliniz! Antep karşısındasınız. Onu, o aşk-ı vatan timsalini kendi ezelî ve fıtri kahramanlığınızı selamlıyorsunuz… Gazi Antep! Sen bugün yalnız cenup hudutlarını müdafaa etmiyorsun, Cenupdaki hukuku-muzu ebedi bir surette tespit ediyorsun…

Dünyada bir Türk kaldıkça senin ismin mu-kaddes tanınacak, dünya durdukça senin gazan Türklüğün ebedi bir timsali olacaktır.”

Gaziantepli olan ve Gaziantep’te fa-aliyet gösteren Serencam Yayınlarının sahibi bir yazar olarak eserler veren Gülşen

Gazel, Antep savunmasında çok büyük kah-ramanlıklar gösteren Karayılan’ı konu aldığı romanında bir döneme romancı gözüyle ışık yutar. Karayılan’ın Elifler köyünden başlayıp Sarıkamış’a, oradan Kilis Yoluna, Nizip’e, An-tep’e uzanan hayat macerasını edebi bir dille kaleme almıştır. Biyografik roman özelliği taşıyan bu eser, Antep’in Fransızlar tarafın-dan işgalini de detaylarıyla ele alır.

1973’te İbrahim Ethem Aladağ’ın ka-leme aldığı Şahin Bey romanı sadece Milli Mücadele döneminde Antep’i ve Şahinbey’i değil, I. Dünya Savaşı’nın bazı dönemlerini de detaylı bir şekilde ele alır. Şahin Bey’in çocukluğundan, I. Dünya Savaşı’nda vazife yaptığı yılları da ayrıntılı bir şekilde kaleme alan Aladağ, özellikle Şahin Bey’in Elmalı Köprüsü’ndeki Fransızlara karşı mücadelesi-ni ve şehadetimücadelesi-ni etkileyici bir şekilde anlatır.

Aladağ, romanını oluştururken Antep Sa-vunmasında aktif rol alan canlı şahitlerle de görüşmüş ve eserini meydana getirmiştir.

Muhittin Şimşek’in yazdığı Caney adlı eser, Gaziantep’in Nizip ilçesinde geçen geçen bir romandır. 1980’li yılları anlatan roman, dönemin atmosferini canlı bir dille anlatmış-tır. Dönemin sosyal, siyasi, iktisadi ve kültürel ortamı Nizip örneğinden yola çıkılarak yan-sıtılır. Yazar, “Türkiye nasılsa Nizip de öyle, Nizip nasılsa İstasyon mahallesi de öyleydi…”

diyerek bu görüşü açıklığa kavuşturur. Eserde işlenen önemli konulardan biri de kırsaldan kente göçün sosyo-kültürel boyutunu ve 1980 darbesinin toplum nezdindeki yansımasıdır.

Gaziantepli bir yazar olan Necdet Se-vinç, İstiklâlin Bedeli adlı belgesel romanında

Antep Savunmasını başarılı ve güçlü bir şek-lide işlemiştir. Uzun çalışmalar sonucunda meydana getirilen eserin üslubu oldukça sade ve akıcıdır. Romandaki olay örgüsü Mond-ros Mütarekesi ve akabinde meydana gelen İngiliz işgaliyle başlar ve savunmanın so-nunda Antep’in kurtuluşu ile biter. Romanda görünen şahsiyetlerin hepsi gerçek olup sadece “Kıraçata” karakteri kurgu niteliğin-dedir. Bunun sebebi Antep Savunmasının başından sonuna tek bir komutanın bulun-mayışıdır. Mütareke ile başlayan Antep’in İngilizler ve Fransızlar tarafından işgalleri-ni ve bütün olayları ele alan roman Fransız komutanların Kıraçata’nın mezarı başında saygıyla eğilmesi ile son bulur.

Nâzım Hikmet, Kuva-yi Milliye Desta-nı’nın ilk bölümünde, Antep savunmasına, savunmanın kahramanı Karayılan’a yer ve-rir. Kuva-yi Milliye Destanı’nda baş köşede duran Hikâye-i Karayılan’da Nazım Hikmet, Karayılan şahsında Antep savunmasının bir kesitini dile getirir. Nazım Hikmet’in Kara-yılan’ın savunmaya katılmadan önceki halleri için kullandığı ifadeler gerçeği yansıtmamakla beraber, daha sonraki halleri birer kahraman-lık timsali olarak şiire yansımıştır.

Yusuf Ziya Bahadınlı, Gemileri Yakmak (1977) romanında Gaziantep’i savunma-sından başlayarak kentin elli yıllık siyasal yaşamına ışık tutar. Gaziantep’te geçen roman çift zamanlı bir akışla Kurtuluş Savaşı yılları ve 1940-1970 arası bir dönemde gerçekleşen olayları konu alır. Bahadınlı, Gemileri Yak-mak romanında bir yandan Kurtuluş Savaşı yıllarının siyasal panoramasını çizerken bir

160

G A Z İ A N T E P S A N AT- E D E B İ YAT 2 0 21

161

T Ü R K E D E B İ YAT I N DA G A Z İ A N T E P yandan da 1940-1970 arası Türkiye’sinin

si-yasal dinamiklerini aktarır. Yazar değişik zamanlarda, değişik yerlerde pek çok çekim elde etmiş; bunları bir çeşit kurgulama ile bir araya getirmiş. İlk baskısı 1977 yılında Yeni Dünya Yayınları tarafından yapılan romanın üçüncü baskısı 2003 yılında Gelenek Yayınları tarafından yapılmıştır.

Cahit Tanyol, Bir Milli Mücadele Öyküsü, Eşkiyalıktan Çete Reisliğine Mamato (2012) adlı kitabında Antep savunmasında önemli görev-ler üstlenen Mahmut Karayılan’ın (Mamaoto) savunmada yaptıklarını ve yaşam öyküsünü ilginç detaylarla anlatır.

Ahmet Çevik Tutsak Yollar adlı tarihi romanda, Antep savunmasını anlatır. Roman-da Yemen isyanlarını bastıran kahramanların daha sonraki süreçte Antep Savunmasına katılmaları ve savunmada aldıkları rollerle sonuçlanması bakımından ilginçtir. Tutsak Yollar, Yemen isyanları ve Antep Savunmasıy-la ilgili yazılmış pek çok kitap belge cönk ve kaynak kisilerin bilgilerinden faydalanılarak yazılmış tarihi bir eser niteliği taşımaktadır.

Bu eserdeki yerler kişiler ve olaylar çok büyük oranda gerçek hayattan alınmıştır. Roman 2013 yılında İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Mesleki Birliği (İLESAM) birincilik ödülünü almıştır.

Burhan Cahid Morkaya (1892-1949) Atatürk dönemi inkılaplarının bir savunucu-su olarak dört seriden meydana gelen İnkılap eserleri kitaplarını yayımladı. İzmir’in Romanı (1931), Gazi’nin 4 Süvarisi (1932), Mudan-ya-Lozan-Ankara (1933), Atatürk’ün İki Cephesi (1939) isimli incelemelerinde, inkılapları ve

Ata-türk’ü konu edindi. Serinin üçüncü kitabı olarak yayımlanan Gazi’nin 4 Süvarisi, Maraş ve An-tep’te Kuva-yı Milliye kuvvetlerinin Ermenilerle Fransızlara karşı verdiği mücadeleyi hikâye eder.

Gazi’nin 4 Süvarisi’nde Mustafa Kemal Paşa tara-fından güney cephesindeki güney cephesindeki direniş kuvvetlerini teşkilatlandırmak için gö-revlendirilmiş olan Kılıç Ali Bey’in merkezinde bulunduğu bir Millî Mücadele öyküsünü anlatır.

Diğer eserlerde olduğu gibi bu eserde de hedef, Türk gençliğine bir millî şuur kazandırmaktır.

Hatıralardan alınmış bilgiler üzerine kurulmuş olan eser, bir Millî Mücadele tarihidir

Yavuz Bülent Bakiler, orta öğrenimi-nin bir kısmını Gaziantep’te geçirmiştir. Bu zaman zarfında Antep savunmasının kahra-manlık hikayeleriyle büyümüştür. Gözlemci bir şair olarak Antep savunmasının bayrak şe-hitlerinden Şahinbey’i anlattığı şiiri çok geniş kitlelerce benimsenmiş ve bir kahramanlık hikayesi olarak tarihteki yerini almıştır. Şiirde Yavuz Bülent Bakiler, Antep savunmasında destanlar yazan Şahinbey’in kahramanlık ve cesaret timsali olan şahsiyetini ve Fransızlara karşı mücadelesini şiir diliyle ve mükemmel bir üslupla dile getirir.

Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.

Mavzer omuzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim.

Yumruklarım memleket kadar büyük.

Hey, hey!

Yine de hey hey!

Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım

Düşman kurşunlarına inat köprü başında

Memleket türküleri çağıracağım.

Bu dağlarda biz yaşarız, bu dağlar bizim dağımız.

Namusumuz temiz, bayrağımız hür Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız Burda erkekçe döğüşür

Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak

Bayraklar içinde en güzel bayrak Düşüncem senden yanadır

Hep senden yanadır çektiğim kahır Bu senin ülkende, senin gölgende

Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar Korkum yok ölümden kâfirden yana

Alacaksa alsın beni şafaklar.

Hey, hey!

Yine de ey hey!

Al bayraklar altında kara bir kartal gibi Yaşamak ne güzel şey.

Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa Çıkmış bir eski savaştan

Türk ün bir karış toprak parçası için Destanlar yazacağız yeni baştan.

Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini Çıktı karşıma biri,

Çıktıkça çektim tetiği bismillâhlarla beraber Vurdum alnından kâfiri.

Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh Bu kaçıncı ölüdür?

Bir türkü söylenir siperlerde her sabah Vurun Antepliler namus günüdür!

Ben Antepliyim Şahin’im ağam Mavzer omuzuma yük eği-timci ve yazarlardan biri olan Mitat Enç, Uzun Çarşı’nın Uluları kitabında 19. Yüzyıl Gaziantep’indeki sosyal hayatı, değişimi, gelenekleri, şehrin mühim simalarını anla-tan ve Türk edebiyatında müstesna bir yere sahip olan ender şehir monografilerinden birine imza atar. Eser, Birinci Dünya Sava-şı öncesi ve hemen sonrasının Gaziantep’ini konu edinen bir şehir kitabı olması itibarıyla da önemlidir. Eserde toplam yirmi iki hikâ-ye bulunmaktadır. Bu hikâhikâ-yelerin hemen hepsinin odağında merkezî figür, şehrin (Gaziantep’in) sosyal, dinî veya psikolo-jik yönleriyle hatta kimi cinsel kimi ruhsal hastalıklarıyla dikkat çeken simalarıdır. Do-layısıyla bunlara “portre-hikâye” denebilir.

Eser Mitat Enç’in çocukluğunda gözlemle-diği Gaziantep sosyal hayatını, çarşıdaki ve konaktaki simaları, dikkatle gözlemlemiş bir anlatıcı-çocuk vasıtasıyla ve geriye dönüş tekniği kullanılarak anlatıldığı için hikâyeler, genelde anı tarzında kaleme alınmıştır.

Uzun Çarşının Uluları; şehrin ruhu-nu, nabzını, alınıp verilen nefesini hissettirir bize. Sadece çarşı değil, Antep’in sokakları, yolları, köyleri, evleri, bahçeleri, ırmakları, çeşmeleri hatta kuyuları vardır. İnsanları en ince ayrıntısına kadar irdelemiş ve ortaya çok