• Sonuç bulunamadı

EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EKONOMİ BİLİMİNE GİRİŞ

EKONOMİ BİLİMİNE

GİRİŞ

(2)

Türkçe’de ise bu bilim koluna servet ilmi ve İlmi serveti milel terimi kullanılmışsa da sonraları bunların yerine İktisat İlmi denilmeye başlanmıştır.

Günümüzde ise iktisat veya ekonomi sözcükleri kullanılmaktadır

Yunanca’da oikonomia sözcüğü ev ve çiftlik idaresine ilişkin kuralları tanımlanmaktadır.

Bu sözcük oikos ve nomos sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur.

Bununla birlikte Yunan Filozofları servet ve kazanç sağlamak amacıyla yapılan faaliyeti oikonomia ile değil khrêmatistik sözcüğüyle ifade etmişlerdir.

Oikos; bir kimsenin esirleri, karısı ve çocuklarıyla birlikte bütün mal varlığını ifade etmektedir.

Nomos; ise idare anlamına gelmektedir.

Ekonomi terimine, Avrupalı yazarlar daha geniş anlamlar yüklemişlerdir.

Fransız yazar De Monchrêtien 1615 yılında ekonomi ve siyaset sözcüklerini de birleştirerek Economie Politique ifadesini kullanmıştır.

Onsekizinci yüzyıla gelindiğinde ülkenin refah ve zenginliği üzerinde yeni tezler ortaya koyan Fransız fikir adamlarına Economiste denilmiştir.

Ekonomi ve İktisat sözcüklerinin Tarihçesi

(3)

Ekonomi Biliminin Tanımı ve Konusu

Klasik iktisatçılar ekonomiyi, servet ve refah bilimi olarak görmüşlerdir.

Çeşitli insan faaliyetlerinin bir bölümünü ekonomik faaliyet sayarak ekonomi biliminin konusunu saptamaya çalışmışlardır.

Bu faaliyetler arasında ekonomik olanlarla olmayanları ayırt etmek için de bunların maddi refah ile ilişkili olup olmadığına bakmışlardır.

Klasiklere göre ekonomi, servet temini ve kullanılması ile ilgili insan girişimlerini inceleyen bir bilim dalıdır.

İnsan faaliyetlerinden hangilerinin maddi refaha ulaşmak üzere yapıldığının tam olarak saptanması güçtür.

Aslında insan faaliyetlerinin ekonomik ve ekonomik olmayan şeklinde ayrılmasının bile ekonomik bir yönü vardır.

(4)

Ekonomi biliminin tanımı ve konusu ile ilgili ikinci görüş, insanın tüm faaliyetlerinin ekonomik bir yönü bulunabileceği düşüncesine dayanır.

Bu görüşün esasları şu şekilde özetlenebilir:

İnsan gereksinimleri çeşitli ve sonsuzdur.

Buna karşılık, bu gereksinimleri karşılamak üzere kullanabilecek kaynaklar kıttır.

İnsanların günlük yaşamlarını sürdürebilmek amacıyla harcadıkları çabanın temel nedeni onların kıtlık gerçeğiyle karşı karşıya kalmalarıdır.

Kaynakların kıt olduğu bir dünyada bu kaynaklar çeşitli şekillerde kullanılabilir.

Örneğin; su içilebilir, yemek pişirmekte kullanılabilir yada temizliğe ayrılabilir.

İnsan emeği, doğal kaynaklar ve sermaye çeşitli amaçlarla kullanılabilir.

Bu kıt kaynakların çeşitli kullanım alanlarına ne şekilde dağıtılacağını araştırmak ekonominin konusuna girmektedir.

(5)

Bu açıklamalar ışığında ekonomi bilimi ve konusu aşağıdaki şekilde tanımlanabilir.

Ekonomi, insanların sonsuz olan gereksinimlerini karşılamak için gerekli olan mal ve hizmetlerin

üretiminde kullanılan ve dünyada kıt olarak bulunan emek, sermaye, doğal kaynaklar gibi üretim

faktörlerinin, çeşitli seçenekler arasında nasıl

kullanılacağına ilişkin insan davranışlarını inceleyen bir bilimdir.

(6)

Ekonomi Biliminin Sınıflandırılması

Ekonominin üzerinde durduğu konu, ana hatları ile ekonomik yaşam ve burada da bireyin değil, toplumun ekonomik yaşamıdır.

Ancak zamanla araştırma konusu gelişme gösteren ekonomi, bireysel ekonomik girişimlerle de ilgilenir olmuştur.

Bu nedenle ekonominin iki esas kolu, yani Genel Ekonomi (Toplum Ekonomisi, Ulusal Ekonomi) ile İşletme Ekonomisi ortaya çıkmıştır.

Genel Ekonomi bütün ekonomik unsurların ortak olan problemlerini ve çeşitli ekonomik olayların oluş nedenleri ile bunların birbirleriyle olan ilişkilerini

araştırmak, açıklamak ve bu konulardaki ekonomik kanunları ortaya koymak gibi amaçlarla çalışır.

İşletme ekonomisi ise, işletmelerin kuruluş, organizasyon ve işleyişleri ile onların teknik, mali ve idari faaliyetlerini, işletmenin iç ve dış ortam ile olan ilişkilerini, metotlu ve planlı bir şekilde araştırıp saptayarak açıklamaktadır.

Genel ekonomi ile işletme ekonomisi arasında sıkı bir ilişki vardır

(7)

Genel Ekonomi de Teorik Ekonomi ve Uygulamalı Ekonomi olarak iki kısımda incelenir.

Teorik ekonomi, ekonomik olayları belirli bir zaman ve mekana bağlı olmadan inceleyerek, bunlara ait kanunları ortaya çıkarmaya ve ekonomik hayatta rol oynayan esas unsurları tespit etmeye çalışır.

Uygulamalı ekonomi, teorik ekonominin ortaya koymuş olduğu kanunların, çeşitli ekonomik faaliyet alanlarında, değişik zaman ve mekanlardaki sonuçlarını inceler.

Uygulamalı ekonomi bilimine, Ekonomi Politikası adı da verilmektedir. Örneğin, bu ekonomi politikası, tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret, ulaştırma politikaları vb.

(8)

Ekonominin Diğer Bilimlerle İlişkisi

EKONOMİ EKONOMİ

MATEMATİK

MATEMATİK İSTATİSTİKİSTATİSTİK SOSYOLOJİSOSYOLOJİ

MANTIK

MANTIK HUKUKHUKUK

PSİKOLOJİ

PSİKOLOJİ SOSYAL

ANTROPOLOJİ SOSYAL

ANTROPOLOJİ TARİHTARİH

(9)

Ekonomi Biliminin Doğuşu ve Tarihi Gelişimi

Ekonomik düşünce ve ekonomik ilişkiler günümüze kadar büyük evrim geçirmiştir.

Bu evrim dört aşamada ele alınabilir.

XVIII yy’a kadar olan bilim öncesi dönem,

Ekonomi biliminin doğuş dönemi,

Temel teorik ilkelerin bulunuşu ve düzenlenmesi(Klasik Okula Tepkiler) dönemi

Çağdaş derinleşme ve yayılma(Modern Ekonomi) dönemi

(10)

XVIII yy’a kadar olan bilim öncesi dönem

Merkantilist Okul

Merkantilistlerin temel uğraşısı, o çağın hakim toplum biçimi olan prensliklerin nasıl daha çok servet biriktirebileceğini, hangi yoldan zengin olabileceğini ortaya koyan düşünce ve teklifleri bulmaktı.

Başlıca zenginlik kaynağı olarak altın ve gümüşü kabul etmişlerdir

Merkantilist düşüncenin en büyük hatası, tarımsal üretimi ihmal etmiş olmasıdır.

Dış ticarette ulaşım araçlarının yetersizliği nedeniyle, yükte hafif, pahada ağır

mallara daha fazla önem verilmesi, özellikle gıda maddeleri üretiminin arka planda bırakılmasına yol açmıştır

Merkantilistlerin önerilerinin başında, dış ticaret bilançolarının fazlalık vermesi geliyordu. Bunu amaçla, ihracaatın desteklenmesi, ithalatta koruyuculuk

önlemlerinin alınması, ticaret filosunun geliştirilmesi, gibi tedbirleri kabul etmişlerdir.

Merkantilizmin uygulandığı ülkelerde kıymetli maden varlığının artması nakdi akımlarla reel akımlar arasındaki dengeyi bozmuş; bu durum enflasyona neden olmuştur.

(11)

Ekonomi Biliminin Doğuşu

Fizyokratlar

Kurucusu, Dr. François Quesnay’dır.

Merkantilistlerin tarımı ihmal ederken, Fizyokratlar tarımsal üretimin artırılmasını ve kırsal ekonomik kalkınmayı hedef almışlardır.

Dr. Quesnay, bir ülke ekonomisini, insan vücudunda meydana gelen fizyolojik olaylarla benzetmiştir.

Bu görüşünü 1758 yılında Ekonomik Tablo adlı eserinde açıklamıştır.

Fizyokratik doktrine göre dünyada bir tabii düzen vardır. Devlet iktisadi olaylara müdahale etmezse, her şey kendiliğinden uyum içinde yürür.

Quesnay ve arkadaşlarına göre, bir ülkede tek üretken sınıf, toprağı işleyen sınıf ve gerçek değer fazlası yaratan tek faktör de topraktır.

Fizyokratlara göre, her toplumda üç ayrı sınıf vardır:

Toprağı işleyenler yani tarımda kiracılar Toprak sahipleri

Ticaret ve sanayi sınıfı (Kısır sınıf).

(12)

Klasik İktisatçılar

Klasiklerin en önemli temsilcisi İngiliz felsefe profesörü Adam Smith’dir (1723-1790).

Onun 1776 yılında yayınladığı Milletlerin Serveti adını taşıyan kitabı, ekonominin bilim haline gelmesini sağlayan temel eserlerden biri sayılmaktadır.

Klasik iktisatçılar düşünce sanayi devriminin ekonomik koşullarını inceleyip onları bilimsel kurallara bağlamaya çalışmışlardır.

A. Smith zenginliğin asıl kaynağının emek olduğunu kabul etmekle beraber diğer üretim faktörleri olan toprak ve sermayenin önemini de vurgulamaktadır. Böylece üretimin üç önemli faktöre dayandığı tezini ilk açıklayan iktisatçı olmuştur

Ona göre bir malın iki fiyatı vardır; doğal fiyatı ve pazar fiyatı.

Piyasa mekanizması ve serbest rekabet Smith’e göre tıpkı bir gizli el gibi toplumun refahını sağlayacaktır.

J.Babtiste SAY, devlet müdahalesinin gereksizliğini Mahreçler Yasası ile açıklamıştır.Ona göre, üretilen her mal kendi talebini yaratmaktadır.

Ricardo’nun klasik teoriye katkısı ise, Emek- Değer Teorisidir. Ona göre bir malın değerini o malın üretimi için sarfedilen çaba, yani emek belirlemektedir.

(13)

Klasik okula Tepkiler Dönemi

Bunlardan bir kısmı klasik okulun liberal iktisat politikası görüşünü eleştiren Himayecilik Tezi veya Müdahaleci Okul,

bir kısmı klasiklerin kullandıkları bilimsel metodları eleştiren Tarihçi Okul,

bir kısmı da klasiklerin savundukları kapitalist düzeni ve onun sosyal adalete ters düşen sonuçlarını şiddetle eleştiren Sosyalist Düşünce Akımları

olarak ortaya çıkmıştır.

Müdahaleci Okul (Frederick List. 1789-1846) s List’ e göre bir ulusun zenginliği o ulusun sahip olduğu girişim gücüne bağlıdır. F. List yeni doğuş halinde olan Alman sanayiini gelişmiş İngiliz sanayiinin rekabetine karşı korumak için daima korumacı bir siyasetten yana olmuştur.

Tarihçi Okul ekonomi biliminde soyutlama metodu yerine tarih metodunun kullanılmasını önermiştir.

Bilimsel Sosyalizm; kurucusu Karl Marx’tır(1818-1883). Marx, Emek Değer

Teorisini ve buna bağlı olarak Artık Değer Teorisini ortaya koymuştur. Marksizmde insan unsuru ve refahı ön plandadır.

(14)

Modern Ekonomi

Marjinalistler; Neoklasik veya marjinalist okul mensupları Klasik düşüncenin ekonomi biliminde öne aldığı, üretim, arz ve maliyet konularını geriye iterek, önemli olanın tüketim, talep ve fayda olduğu tezini geliştirmişlerdir Ekonomi literatüründe marjinal fayda kavramını geliştirmişlerdir.

J.Maynard KEYNES (1883-1946)

Keynes kendisinden öncekilerden farklı olarak bir denge değil, aksine dengesizlik teorisi‘ni açıklamaya çalışmıştır. Kapitalist düzende tam istihdamı otomatik olarak sağlamanın söz konusu olamayacağı, müdahale etmek gerektiği tezini savunmuştur.

Modern Büyüme Teorileri Büyüme ve Kalkınma kavramları

Kalkınma’da söz konusu olan sadece ekonomik büyüme değil, toplumun kurumsal, sosyal, kültürel ve politik yönleriyle de gelişmesidir. Bu nedenle de yapısal değişiklikler gerektirir.

(15)

Temel ekonomik Kavramlar İhtiyaç

İnsanoğlu, yaşamını biyolojik ve sosyal olarak yüksek standartlarda sürdürmek amacıyla sürekli bir çaba içerisindedir.

İnsanın bu çabası kendisi dışındaki bir takım unsurların varlığıyla mümkün olabilmektedir Bu unsurların yokluğu, insana açlık, susama, üşüme gibi çeşitli derecelerde rahatsızlıklar yaşatabilir; hatta yaşamını yitirmesine neden olabilir.

Varlıkları ise doyma, ısınma, müzik dinleme, modaya uygun giyinme gibi sevinç ve zevk duygusuna neden olur

Yokluklarında insana üzüntü ve acı veren, varlıklarında ise hoşnutluk ve sevinç duyguları yaratan bu unsurlara ihtiyaç denir.

İnsanların gidermek istedikleri çok sayıda ve çeşitte ihtiyaçları vardır. Üstelik bunlardan yemek yemek, susamak gibi bazıları tatmin edilse bile bir süre sonra tekrar ortaya

çıkarlar.

(16)

İnsan yaşamının devamı için gerekli olan beslenme, barınma, ısınma, dinlenme gibi ihtiyaçlar Zorunlu İhtiyaçlar olarak adlandırılır.

Eğitim, eğlence vb. ihtiyaçlar ise Sosyal ve Kültürel İhtiyaçlar olarak adlandırılır.

İhtiyaçlar ile ilgili olarak şu tespitler yapılabilir:

İhtiyaçlar sonsuzdur.

İhtiyaçlar şiddet açısından farklılık gösterirler İhtiyaçların şiddeti tatmin edildikçe azalır..

Başlangıçta zorunlu olmayan ihtiyaçlar zamanla zorunlu hale gelebilir. İhtiyaçlar ve ihtiyaçları tatmine yarayan araçlar birbiri ile ikame edilebilir.

(17)

Mal ve Hizmet

Mal ve hizmetler, insan ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan, parayla veya diğer mal ve hizmetlerle değiştirilebilen ekonomik araçlardır.

İktisadi mal denildiğinde mallar yanında hizmetler de anlaşılmalıdır.

İktisadın konusuna girmeyen yani “iktisadi” olmayan mal ve hizmetlerin de bulunur.

İktisadi olmayan mallara hava, deniz suyu örnek olarak verilebilir.

Bu gruptaki hizmetlere ise savunma, asayiş, tapu ve nüfus hizmetleri gibi kamu hizmetleri ile Kızılay ve yardımlaşma dermekleri gibi kuruluşların hizmetleri, ev kadınlarının ev hizmetleri gibi hizmetler örnek olarak verilebilir.

(18)

Tüketim ve Üretim

İktisadi mal ve hizmetlerin insanların ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla kullanılmasına tüketim denir.

İktisadi mal ve hizmetlerin çok büyük bir kısmı doğadaki mevcut şekliyle insan ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılamazlar.

İktisadi mal ve hizmetler genellikle insan emeği ve sermayenin doğal kaynaklara uygulanması ile elde edilirler. Bu uygulamaya üretim adı verilmektedir.

Üretim faaliyetiyle doğal kaynaklara şekil, yer, zaman ve mülkiyet faydaları eklenir.

Doğal kaynakların kimyasal ve fiziksel yapılarının değiştirilmesiyle şekil faydası yaratılır.

Örneğin; karkasın, et’in yada işlenmiş et ürününün, üretildiği et sanayii işletmesinden toptancılara, alışveriş merkezlerine, marketlere ve kasaplara taşınması ile yer faydası;

bu ürünlerin tüketiciye, tüketicinin ihtiyacı olduğu bir zamanda satın alabileceği yerlerde bulundurulması ile zaman faydası;

bedelini ödeyen tüketicinin bu ürünlere sahip olmasının sağlanmasıyla da mülkiyet faydası yaratılmış olur.

(19)

Mübadele

Üretilen mal ve hizmetler genellikle sadece üreticinin kendi ihtiyacını karşılamaya fazla gelir.

Dolayısıyla bu fazla üretimin toplumdaki diğer kişilerin ihtiyacını karşılanmakta kullanılmak üzere pazara sunulması gerekir.

Bir mal yada hizmetin başka bir mal yada hizmet veya para ile değiştirilmesine mübadele adı verilmektedir

Bir ekonomide belirli bir dönemde yaratılan gelirin üretime katılan unsurlar tarafından paylaşılmasına gelir bölüşümü denir.

Çağdaş toplumlarda üretime katılan herkes payını para olarak alır. Ancak burada da para sadece bir aracıdır. Gerçekte bölüşülen gerçek gelir mal ve hizmetlerdir.

Bölüşüm

(20)

Üretim Faktörleri

Üretim faaliyetinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli unsurlara üretim faktörleri denir.

Üretim faktörleri; Emek, sermaye tabiat ve girişimci olmak üzere dört tanedir.

Emek karşılığında yapılan ödemelere ücret denir

Mal ve hizmet üretiminde kullanılan makine, donanım, hayvan, bina ve aletlere sermaye denir.

İnsanların mal ve hizmet üretimine tahsis ettikleri zaman ve çabaya emek denir

Halk arasında sıkça geçen sermaye kavramı farklıdır. Sermayenin gelirine faiz denir.

Mal ve hizmet üretiminde kullanılan doğal kaynaklar tabiat olarak tanımlanır.

Doğa’nın üretimde kullanılması karşılığında rant elde edilir.

Bir işi düşünen, planlayan, etkin şekilde yürüten, üretimi organize eden ve gerekli riskleri üstlenen kişiye girişimci adı verilir. Girişimci gerçek yada tüzel bir kişilik olabilir.

Girişimcinin gelirine kâr denir.

(21)

Gelir ve Tasarruf

Gelir, bir üretim faktörünün, üretim sürecine katılması ile elde ettiği kazançtır

İnsanlar gelirlerini ihtiyaçları olan mal ve hizmetleri temin etmekte yani tüketimde kullanırlar.

Bir kişinin gelirinin tüketilmeyen bölümüne tasarruf denir.

Temel Ekonomik Varsayımlar Kapalı Ekonomi Varsayımı

Bu varsayımda bir ülkenin başka ülkelerle hiçbir ekonomik ilişkisinin bulunmadığı kabul edilir.

Böylece o ulusal ekonomi ile ilgili değerlendirmeler yapılırken dışticaret, yabancı sermaye gelişi, dış yardımlar gibi etkiler bulunmaz.

(22)

Devlet Müdahalesi Bulunmadığı Varsayımı

Devletin ekonomik hayata hiçbir şekilde müdahale etmediği kabul edilir.

Böylece bir ulusal ekonomide, piyasa mekanizmasının otomatik işleyişinin yaratacağı sonuçlar incelenir.

Rasyonel Davranıldığı Varsayımı

Ekonomik faaliyeti oluşturan unsurlar arası ilişkilerde karar birimlerinin her zaman rasyonel (akılcı) davrandıkları varsayılır.

Bu varsayıma göre tüketici kendisi için her zaman maksimum faydayı sağlamaya çalışırken üreticiler de maksimum kâr sağlamaya çalışmaktadır.

Diğer Koşulların Değişmediği Varsayımı (Ceteris Paribus)

Bazı ekonomik olayların incelenmesi sırasında, diğer bazı olayların ve koşulların

değişmediği, aynı kaldığı varsayılır. Böylece tartışılan konuların basitleştirilmesi mümkün olur.

(23)

Mükemmel Tam Rekabet Piyasası Varsayımı

Bu varsayıma göre hem iktisadi mal ve hizmet piyasasında, hem de üretim faktörleri piyasasında tam rekabet koşullarının mükemmel bir şekilde gerçekleştirildiği kabul edilir.

Ancak özellikle monopol, oligopol, oligopson vd. eksik rekabet piyasalarına ilişkin konuların incelenmesinde bu varsayım kabul edilmez.

Ölçeğin Sabit Getirisi Varsayımı

Üretim ile ilgili konuların incelenmesinde üretim ölçeğinin büyütülüp küçültülmesinin üretim performansına etki etmeyeceği varsayılır.

Buna göre üretim ölçeği hangi oranda artırılırsa üretim miktarı da o oranda artacaktır.

Para Kullanılmama Varsayımı

Mikro ekonomi konuları araştırılırken, ekonomik hayatta para kullanılmasından doğan sorunlara yer vermemek amacıyla bazen para kullanılmıyor varsayımı yapılır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu değerlendirmelere göre özellikle Seydişehir be Beyşehir’in bölge ilçelerinden yeterince mal tedariki yapmadığı ve genelde Konya’dan temin ettiği, bölgedeki

- Politik sistemin ya da politik iktidarın eğitim sistemi üzerindeki etkisini görebilmek için eğitim sisteminde okutulan ders kitaplarına göz atmak yapılabilecek en kolay

Yılında Türkiye’de Din Eğitimi ve Öğretimi, Türk Yurdu Yayınları, Ankara, 1999.  Recai Doğan, “1980’ e Kadar Türkiye’de Din Öğretimi Program Anlayışı”, Din

Bu ifadeler bir görüşü yansıtır ve bu görüşün gerçek yaşamdan elde edilecek kanıtlarla doğru ya da yanlış biçimde

Bilimsel Yöntem = Sorun Çözme Süreci Bilimsel Yöntem = Sorun Çözme Süreci.. Bilimsel Yöntem

• Vakıf ve Özel öğretim kurumlarında eğitim Vakıf ve Özel öğretim kurumlarında eğitim Özel hizmet (mal) Özel hizmet (mal)   Kişi Kişi.. Türkiye’de

 İşgücü: İşgücü: Bir ülkede çalışma çağındaki (15-64 Bir ülkede çalışma çağındaki (15-64 yaş) nüfustan üretime katılabilecek (çalışan yaş)

• Artı-değeri Arttırma Biçimleri Mutlak artı-değeri arttırma Göreli artı-değeri arttırma.. Zenginlik sermaye sınıfında, yoksulluk işçi sınıfında