• Sonuç bulunamadı

DOÇ. DR. ENDER DURUALP

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DOÇ. DR. ENDER DURUALP"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DOÇ. DR.

ENDER DURUALP

(2)

Uzun süre devam eden, ilerleyici ve fetal olabilen, fiziksel ya da mental fonksiyon bozukluklarına karşın, göreceli olarak normal yaşama eşlik eden bir bozukluktur” Mattson

“Bir çocuğun günlük olağan aktivitelerini

en az 3 ay süreyle engelleyen, yılda en az

1 ay süreyle ya da tanı anında hastanede

yatmaya neden olan bir sağlık

sorunudur” Pless-Pinkerton

(3)

Mayo’nun tanımına göre;

Süreklidir

Kalıcı yetersizlikler ve sakatlıklar bırakır

Geri dönüşsüz patolojik değişikliklere neden olur

Uzun süreli gözlem, kontrol ve bakım gerektirir

Rehabilitasyon için hasta bireyin ya da

ailesinin özel eğitimi gerekebilir

(4)

Kronik Hastalığın Ebeveynler Üzerine Etkisi

Kronik hastalık aile yaşamını maddi, sosyal, duygusal, davranışsal yönlerden etkiler.

Sık hastaneye yatma/ tanı-tedavi yöntemleri/ ilaç masrafları

Çocuk ve ailenin sosyalleşmesini azaltır.

Çevrede korku ve anksiyete yaratır. Acıma

duyguları ile karşılaşırlar.

(5)

Kendilerini suçlayabilirler.

Toplumun tepkileri kronik hastalığı olan çocukla nasıl ilişki kuracaklarını bilmediklerinden kaynaklanır.

Stres altındaki aileler için sosyal destek sistemleri yardımcı olabilir.

Aile normal fonksiyonları ile çocuğun

özel gereksinimlerini dengede tutmalıdır.

(6)

Bebeklik dönemi;(0-1 yaş)

Tüm evli çiftler sağlıklı bebek beklerler.

Sağlıksız bebeğe sahip olma benlik kavramının ve benlik saygısının kaybına neden olur.

Doğumdan hemen sonra bebeğin durumu hakkında kısa, açık ve temel bilgiler verilmesi önemlidir.

Bebek uzun süre hastanede kalacağından

aile kendini engellenmiş hisseder.

(7)

Ebeveyn-bebek ilişkisinin sürdürülmesi sağlanmalıdır. Bebeğin ismiyle seslenerek, kucağına alarak aileye model olmalıdır. Bakıma katılımları sağlanmalıdır.

Bebeğin psikolojik ve fiziksel

gereksinimlerinin sağlanması güven

duygusunun gelişmesi açısından

önemlidir. Bunu sağlamak için primer

hemşirelik uygulanmalıdır.

(8)

Aile kendini güçsüz ve çaresiz

hissedebilir. Yaşamları boyunca devam

edeceğini anlamaları sorunlara neden

olabilir. Bu dönemde gerekli yardımın ve

desteğin rolü büyüktür.

(9)

Oyun dönemi;(1-3 yaş)

Bu dönemde çocuğun çevresini keşfetme ve bağımsız olmasını sağlayan otonomi duygusunun gelişmesi önemlidir. Kronik hastalık nedeniyle benlik gelişimi ve kendilerini birey olarak görme güçleşir.

Ebeveyn çocuğun bağımsız hareket

etmesini sağlayacak fırsatlar vermelidir.

(10)

Ebeveynlerin çocuk büyüdükçe kendi bakımında giderek bağımsız olmasına izin vermeleri gerekir.

Aksi taktirde ebeveynlerin koruyucu tutumu otonomi gelişmesini engeller.

Bu dönemdeki çocuklar hastalığa ve hospitalizasyona kendilerinin neden olduğunu düşünürler. Bazı girişimleri, ilaç yutmayı protesto edebilirler.

Ebeveynlerin stresli işlemler yapılırken

olabildiğince yanlarında olmalarına izin

verilir.

(11)

Çocuğun engellenme duygularını azaltmak için, oyun ve oyuncak seçiminde yardımcı olunur. Dokunma, sakin konuşma, dikkati başka yöne çekme engellenme duygularını azaltabilir.

Ebeveynler çocuğun yanından kısa bir süre bile ayrılmayı güç bulurlar ve suçlu hissederler. Hemşire yararlanabilecekleri kuruluşlar hakkında bilgi verebilir.

Benzer durumdaki ailelerle tanıştırabilir.

(12)

Okul öncesi dönem;(3-6 yaş)

Çocuğun arkadaşları ile birlikte olması gelişmesine yardım eder. Ancak bazı aileler hasta çocuğun evde kalmasını isterler, sonuçta çocuk yaşına uygun davranış geliştiremez.

Çocukta sosyal izolasyon ve yalnızlık

görülebilir. Çocukta aşağılık duygusu

gelişebilir.

(13)

Hastalığa bağlı fiziksel kısıtlıklar, çocuğun motor ve sosyal becerilerinin gelişimini engeller. Bu da çocukların ebeveynlere bağımlı olmasını ve sosyal olarak az kabulüne neden olur.

Bu yaştaki çocuklar tedavi, yapılan işlemler ve hastalıkları konusunda meraklıdırlar.

Ancak nedensel ilişkileri anlama

kapasiteleri düşüktür. Hemşire oyunu

kullanarak çocuğun duygularını

öğrenebilir.

(14)

Kronik hastalığı çocuk kendine bakım becerileri geliştiremez ve ebeveynin zamanını alır. Sonuçta çocuğun bakımını reddedebilir veya başka birine bırakabilir.

Ebeveynler kendi gereksinimleri ile

çocuğun gereksinimlerini dengede

tutması gerekir.

(15)

Okul dönemi;(6-12 yaş)

Bu dönemde yaşıtların etkisi önem kazanır. Akranlar çocuğun kendini algılayışını ve benlik saygısını etkilerler.

Sosyal ilişkilerden uzak durarak yetersizliklerini saklamaya çalışır.

Yalnızlık ve izolasyon duyguları gelişir.

Çocuğun akademik ve sosyal faaliyetlerde

başarılı olamaması aşağılık duygusuna

neden olur.

(16)

Kronik hastalık sürekli bir olay olduğu için, arkadaşlık yapma ve sürdürme değişiklik gösterir.

Okul döneminde çocuğun farklılığı görülebilir duruma gelir.diğer çocukların korkmasına ve kaçmasına neden olabilir.

Bu çocuklarda iletişim becerilerinin

eksikliği, tedaviyi reddetme,

agresyon,kendine bakımda yetersizlik ve

intihar olayları görülebilir.

(17)

Eğitimcinin çocuğun hastalığına ait yeterli bilgi sahibi olması gereklidir.

Kronik hastalıklı çocuk için uygun okul seçimi önemlidir.

Çocukların olabildiğince kendi bakım ve

kararlara katılımının sağlanması

gereklidir.

(18)

Adolesan dönemi;(13-18 yaş)

Adolesan dönemi kimlik geliştirme, fiziksel değişimlere uyum, geleceğe yönelik planlar yapma ve bağımsızlığın kazanılması ile karakterizedir.

Bu dönemdeki fiziksel değişiklikler farklı

yaşanabilir. Fiziksel yetersizlikleri,

değişen benlik kavramına entegre etme

sorunu ile karşılaşırlar.

(19)

Bu dönemde fiziksel görünüm, beceriler ve yetenekler akranlar için önemlidir.

Hastalık nedeniyle genç gruptan soyutlanmış hisseder.

Vücut bütünlüğündeki değişiklerin benlik kavramı ve kimlik gelişim üzerine yıkıcı etkileri vardır.

Gözle görülmeyen rahatsızlıklar daha az

etki eder. Hastalığı ve tedaviyi inkar etme

sık rastlanılan bir tepkidir.

(20)

Kronik hastalığı olan adolesan kendini aşağılanmış, değersiz ve çirkin hisseder.

Önlemek için sadece hasta akranlarla değil sağlıklı akranlarla da iletişimde olması desteklenmelidir.

Adolesanlarda yaşam tarzlarından dolayı

depresyon gelişebilir.

(21)

Kaynaklar

Çavuşoğlu, H. (2015). Çocuk Sağlığı Hemşireliği Cilt I-II.

(12. Baskı). Ankara: Sistem Ofset Basımevi.

Durualp, E. (2016). Anne Çocuk sağlığı ve İlk Yardım.

İçinde Öğretmenlik Alan Bilgisi Okul Öncesi

Öğretmenliği. (2. Baskı). (Ed: N. Aral, Ü. Deniz ve A. Kan), 107-158, Ankara: Kısayol Yayıncılık.

Törüner, E.K. ve Büyükgönenç, L. (2012). Çocuk Sağlığı Temel Hemşirelik Yaklaşımları. Ankara: Göktuğ Yayıncılık.

Erdem, Y. (2015). Çocuk Hastalıkları. Ankara: Vize Yayıncılık.

Deniz, Ü. ve Önder, Ö.R. (2015). Anne Çocuk Sağlığı ve İlk Yardım. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Referanslar

Benzer Belgeler

tekerlekli bisiklete binme ve zıplama gibi açık hava oyun etkinlikleri kaba motor etkinlikleri, boncuk dizme, yapboz yapma, küçük bloklarla oynama, dizme ya da ayırıp

oyun, çocuğun fiziksel, psiko-motor, duygusal, sosyal, zihinsel ve dil gelişimlerinde çok.. büyük

 Çocuk gelişimi ve eğitimi açısından oyun ve oyuncaklar da çok önemli görülmektedir.. Çocuğa oyun olanakları sunulması kadar oyunla ilgili

akvaryum bakımı) ve stratejik yeteneklere yönelik oyun ve oyuncaklar (sözcük türetme, monopol,tenis,ping-pong ve atari gibi) ilgi alanlarına girmektedir.. 12 yaş

 Belleği çalıştıran, problem çözme becerisini geliştiren oyun materyalleri; yapboz, takmalı ve sökmeli oyuncaklar, ip ve boncuk, halka, anahtar, kilit, ayna,

Okul öncesi dönemdeki çocuklara oda setleri, mutfak setleri, doktor muayene aletleri, tahta bloklar, kova tırmık, kürek, resim defteri, boya kalemleri, oyun hamuru, yaşına

 Aile bireylerinden ve evden ayrılma, yeni bir ortama girme, yabancı kişilerle karşılaşma, hastalıktan kaynaklanan problemler, hastane kuralları, araç- gereçler

vücuda yayılır ve 3 gün içinde