• Sonuç bulunamadı

Yüz Kanserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yüz Kanserleri"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y Ü Z KANSERLERİ**

Dr. Hülya A Y D IN Prof. Dr. Bedrettin Görgün, Prof. Dr. Orhan ÎSKEÇELİ Doç. Dr. Ayhan KONURALP*

Ö z e t

Kliniğimizde 1953-1976 yıllan arasında 1092 yüz kanseri olgusu tedavi edilmiştir. Olgular yaş grupları, meslek, yüzün anatomik bölgelerine göre dağılımı ve histolojik tiplerine g ö ­ re değerlendirilmiştir. Hastaların %61,1’ini açık havada ça ­ lışanlar kapsamaktadır. En sık görülen yaş gurubu 5 ve 6. de- kadlardır. Bu kanserlerin %49,8’i epıdermoid karsinom, %46 sı bazal hücreli karsinom, %3,4’ü miks tip, %8,6’sı malign melanomdur. Hepside cerrahi metodla tedavi edilmiştir.

G i r i ş

Deri kanserleri vücudun diğer habis tümörlerinin %16-18’ini (1) teşkil etmekte ve %82,5'i yüzde lokalize olmaktadır (2). Düşük grad- lı habis tümörler olup, prognozları yüz güldürücüdür. Açık havada kronik olarak ultraviyole ışınlarına maruz kalma, spontan iyileşmeye bırakılmış yanık ülserleri, radiodermit, arsenik, nikel gibi karsinojen etkili şimik maddelerle kronik temas deri kanserinin oluşumunu pro- vake eden faktörlerdir. Malign melanomalar bir tarafa bırakılacak olursa, histolojik olarak iki majör tipte görülür. Epidermoid karsi­

nom ve bazal hücreli karsinomdur. Memleketimizin !%75’i çiftçilikle uğraştığından, yüz kanserlerinin Türkiye coğrafyasında ayrı bir öne­

mi vardır (3).

(*) İstanbul Tıp Fak. Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kliniği. Çapa/lstanbul.

(**) Konu 2. Ulusal Kanser Kongresinde (3-6 Nisan 1977, İstanbul) tebliğ edil­

miştir.

(2)

Yüz kanserlerinin tedavisinde, esas iki alternatif olup, cerrahi tedavi ve radioterapidir. Tedavi şeklinin seçimi, hastanın ge­

nel durumu, tümörün büyüklük ve lokalizasyonu, tedavi olacağı mer­

kezin imkânlarına göre değişmektedir.

M a t e r y e l

Olgular hastahanede yatırılarak tedavi edilen hastalar olup ayaktan tedavis yapılanlar seriye dahil edilmemiştir. Hastalarımızın 735 ('%67,3) i erkek, 357 (%32,7) si kadındır (Tablo: 1).

TABLO 1. YÜZ K A N SERLERİN İN Y A Ş VE CİNSE GÖRE DAĞILIM I

Yaş Er. Ka, Toplam Yüzde

0— 10 7 7 0,6

11— 20 1 1 2 0,6

21— 30 22 7 29 2,6

31— 40 27 14 41 3,7

41— 50 171 79 250 22,8

51— 60 397 176 573 52,4

61— 70 93 68 161 14,7

71— 80 17 12 29 2,6

735 S57 1093

( %67,3) (% 32,7)

Kanserin görüldüğü en yüksek yaş gurubu 5. ve 6. dekadlardır.

tik on yaşta görülen yüz kanserleri kseroderma pigmentosum zemi­

nin de gelişenlerdir. Hastalarımızın ı%61 (668) ini açık havada çalı­

şanlar, %38,8 ('424) ini kapalı yerde çalışanlar kapsamaktadır. Kan­

serin anatomik bölgelere göre dağılımında en sık dudakta daha son­

ra burunda lokalize olduğu dikkati çekmektedir (Tablo: 2). Yüz kan­

serlerinin histolojik dağılımında '%49,8’inin epidermoid karsinom,

%46'sımn bazal hücreli karsinom, % 3,4’nün miks tip, '%0,6’nın ma- lign melanom olduğu saptanmıştır.

TABLO 2. YÜ Z K A N SERLERİN İN BÖLGELERE GÖRE DAĞILIM I

Dudak 39,4

Burun 24

Yanak 12,7

Orbita 8,1

Kulak 5,3

Alın 4,9

Temporal 3,2

Kaş 1,6

Mentum 0,8

80

(3)

Şekil 1-A : Temporal bölgede cilt kanseri.

T e d a v i

Olgularımızın hep side cerrahi metodla tedavi edilmiştir. Tedavi metodunun seçiminde hastanın yaşı, genel durumu, sosyal durumu, tümörün büyüklüğü ve lokalizasyonu, yakın veya uzak metastazın olup olmadığı, daha önce aynı nedenle tedavi görüp görmediği dik­

kate alınmıştır (Resimler). Maliğn melanom dışındaki kanserlerde tümör etrafında minimum bir cm.’lik sağlam doku bulunacak şekil­

de ve derin olarak çıkarılmış, eksizyonun yeterliliği, çıkan piyesten hazırlanan müteaddit preparatlarm incelenmesi ile saptanmıştır.

Hastalarda uygulanan tedavi şekilleri tablo 3’de görülmektedir.

(4)

Şekil 1-B: Tümörün eksizyonu ve serbest greile tamiri.

TABLO 3. 1092 YJZ K A N SE R İ OLGUSUNDA U YG U LAN AN TE D A V İ ŞEKİLLERİ

Olgu Sayısı %

Eksizyon-Primer siitür 264 24,1

-Serbest gref 493 45,1

-Fediküllü flep ile tamir 259 23,7

-R.B. Diseksiyonu 76 6,9

T a r t ı ş m a

Deri kanserleri, diğer kanserlerin % 16-18'ini teşkil edip %82,5’i yüzde iokalize olmaktadır (1,2). Kanserin cinse göre dağılımında kadm/erkek oranı 1/2 olup (4) bizim istatistik! değerlerimizde buna 88

(5)
(6)

Şekil 3-A ; Yanakta cilt kanseri,

Şekil 3-B: Post operatif devredeki görünüm,

90

(7)

uymaktadır. Yüz kanserleri daha çok uzun süre aktinik ışınlara ma­

ruz kalanlarda ve 40 ile 50 yaşlarda görülmektedir (5, 8, 7). Bizim olgularımızda yüz kanseri en çok 50 ile 60 yaş gurubunda görül­

müştür. Abbes ve arkadaşları yedi senede tedavi ettikleri 216 yüz kanserinde 70 ile 8£) yaş gurubundaki hastaların çoğunluğu kapsa­

dığını bildirmişlerdir (8). Dermatoz zemini, sarışm, mavi gözlü tip, ince ve kuru cilt, deri kanseri olan hastaların fenotıpidir (4). Urbach ve arkadaşları güneş ışınlarının baş ve boyunda dağılımını incelemiş­

ler ve aktinik ışınların en fazla etkilediği bölgeleri şöyle belirtmiş­

lerdir: Erkeklerde kulak kepçesi ve ense, kadınlarda burun, yanak ve alt dudaktır. Aktinik ışınlara en az maruz kalan bölgeler ise or- bita, nazolabial sulkus, üst dudak, mentum ve kulak arkasıdır (9).

Radiodermit, spontan iyileşmeye bırakılmış derin yanık ülserleri ve iyileşmeyen kronik enfeksiyonlarda kanser teşekkülünü artıran lokal faktörlerdir (1, 2, 3, 10). Hastalarımızın '%60’nın açık havada ça­

lışması, aktinik ışınların karsinojen etkisini göstermektedir. Tiersch (1875), Friedman (1902) radioterapiyi takiben gelişen deri kanseri olgularını bildirmişlerdir (11).

Histolojik olarak bazal hücreli karsinomalar yavaş, seyirlidir.

Lokal doku harabiyeti yaparak derin ülserlere neden olurlar. Ulkus rodens diye anılıp, daha çok burun, göz kapağı ve kulakta görülür­

ler. Metastaz yapmadığı söylenirsede, Marten 36 bazal hücreli olgu­

da metastaz bildirmiştir (6).

Epidermoid karsinomalar, normal deriden çıktığı gibi, daha çok hiperkeratoz zemininden çıkarlar. Yüzeyel iilserasyon şeklinde baş­

lar, kolayca enfekte olurlar. Bazal hücreli karsinoma nazaran sürat­

le gelişir ve metastaz yaparlar. Metastaz oram bunlarda !%5,1G dur (12).

Epidermoid karsinom ve bazal hücreli karsinomun birlikte bu­

lunduğu tümörler miks gurubu teşkil eder. Epidermoid karsinomda beş yıllık sürvi '%80, bazal hücreli karsoinomda beş yıllık sürvi %96 olarak bildirilmektedir (7).

Kesin teşhis biopsi ile mümkündür. Ackerman klinik olarak ke- ratosis tanısı konulan 93 olgudan %37’sinde kanser saptandığım bil­

dirmiştir (6). William, C., deri kanserinin yalnız klinik görünümle teşhisinde %15 yanılma olduğunu söylemekterir (13).

S o n u ç

Kanserde kesin tanmm biopsi olması, kısa zamanda çabuk teda­

vi imkânı, yüksek kür şansı, geniş tümör eksizyonlarında dahi fonk­

(8)

siyonel ve kozmetik olarak başarılı sonuç alınması nedenleriyle yüz kanserinde uygun vakalarda cerrahi tedavi seçilmelidir. Plastik ve rekonstrüktif cerrahi metodları ile tümör ve tedavisinin yaptığı psi­

şik travma gerek hasta, gerekse çevresinde minimale indirilmiştir.

Radioterapi skarlarmın kozmetik bakımdan bazen kötü sonuç­

lar yaratması, tümör potansı bırakması, sekiz santimden daha geniş lezyonlarda teknik zorluklar, residiv vakalarında tekrar kullanılama- yışı nedenleriyle radioterapi daha sınırlı olarak kullanılmaktadır

d İ).

S u m m a r y

1092 cases of skin carsinoma localized in the face have been rteated in our clinie between the years of 1953-1976. These Cases have been evaluated according to the age, occupational groups, Iocali- zation in the different regions o f the face and histopathology. People who work outdoors account for 61,1 percent o f the patients. It is most commonly seen in the 5th and 6th decades. Histopathologically 49,8 percent of the cases are epidermoid carcinoma, 46 percent basal celi carcinoma, 3,4 percent mix type and 8,6 percent malign melano- ma, Ali of the cases have been treated by surgical methods.

L i t e r a t ü r

1. GÖRGÜN, B .: Propos du cancer cutane du visage en Turquie Rev, Med.

Moyen Orient V III e Sessİon, Tome 11:51, 1972.

2. SEZER, B., MINDIKOGUU, A . N., ERÖZBEK, A., ONUR, A .: Cilt Kan­

serleri, Cer. Tıp Fak, Mee. 6:25, 1975.

3. KONURAUP, H.Z., ÎSKEÇELÎ, O-, A N AS, P .: Yüz Kanserleri, İst. Tıp Fak. Mec. 28:35, 1965.

1. CONDICT, M .: Synopsis of clinical cancer. Mosby Company, Scond Ed, Saint Louis 21:1970.

5, ACKERM AN, L.V., DEL REGATO, J.A .: Cancer and diagnosis, treatment and prognosis. M osby Company, St. Louis 143, 1954.

6, ACKERM AN , U Y., D E L REGATO, J .: Cancer o f the Skin. Mosby, St, Louis 121:1970.

7, CHASE, R.A., SCHW ARTZ, S.I.: Skin and subcutenous tissue. Schwartz, S.I,: Principles o f Surgery. M c Graw Hill chap 13:389, 1969.

8, ABBES, M. E T P H S A B A T IE R : A Propos D ’une Statistique de 154 inter- ventions Plastiques AprĞs Exer€se de Tumeurs de la Te te et du cou. Ann.

Chir. Pist. 15:205, 1970.

9, EDMUND, K „ GORDON, H.B., FREDERICK , H .: Cancer Medicine. Ja- mames, F.H. Em il F III, Pbiladelphia, Febiger 1803, 1973.

92

(9)

10. COHNL.EY, J.: Concepts in Head and N eck Surgery, Georg Thieme ve- lag-, Stuttg'art 45, 1970.

11. JESSE', H. K., EINDBEKG, D.R.: Radiation or surgery oral cancer, Najariam, J.S., Deloney, P .J .: Advances in cancer surgery. Stratton in- tercontinental medica.1 books corporations, N ew york 201:1976.

12. CONVERSE, J.M ,: Reconstructive plastic surgery. Saunders company Philadelphla and London 286:1968.

13. W IELIAM , C.G., JAMES, W .S,: Plastic surgery. lıictle, Brown, Boston 662:1973.

Referanslar

Benzer Belgeler

Hemodiyaliz hastalar›nda travma olmadan dala¤›n spontan rüptürü oldukça nadir görülmektedir ve tespit edilen olgularda da ölümcül seyretti¤i bildirilmektedir (2).. Bizde

Araştırmamızda çalışanların şiddete maruz kalma durumları incelendiğinde; %90,4’ü en az bir ya da daha fazla kez sözel/psikolojik şiddete, özellikle de hakarete

doyduğundan terleme olmayacağı için, vücuttan ısı kaybı gerçekleşemez dolayısıyla vücut ısısı artar, cilt ısıyı atamadığı için sıcak, kuru ve

(Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) gibi kuruluşların radyasyondan korunma için aldığı önlemler ve genel ilkeler göz önünde bulundurularak ve ICRP 60

Ortalama pozitif nükleer boyanma gösteren hücre say›s› tedavi öncesinde; Ki-67 proteini için %3.46 ve PCNA proteini için %15.46; tedavi sonras›nda ise Ki-67 proteini için

Thus, mathematical modeling, discrete mathematics and computational processes are an integral part of the terminological foundations of correct information support for new types

Söz konusu bölüm, mağaza mekanı ve tüketici arasındaki etkileĢimi ortaya koymak için yerleĢim düzeninin mekansal davranıĢ üzerindeki etkisini ve mekanın “fiziksel”,

Erkek öğretmenlerin siber zorbalık davranışlarına kadın öğretmenlere göre daha fazla maruz kaldıkları ancak aradaki bu farkın anlamlı olmadığı