• Sonuç bulunamadı

UNODC 2004 DÜNYA UYUŞTURUCU RAPORU. ( Özet Tercüme )

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "UNODC 2004 DÜNYA UYUŞTURUCU RAPORU. ( Özet Tercüme )"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

UNODC

2004 DÜNYA UYUŞTURUCU RAPORU

( Özet Tercüme )

(2)

İÇİNDEKİLER

1.2 DÜNYA UYUŞTURUCU PİYASALARININ DİNAMİKLERİ...4

1.2.1 Dünyada şu anki uyuşturucu kullanım düzeyi nedir?...4

1.2.2. Uyuşturucu sorunu nasıl bir değişim geçirmektedir?...4

1.2.3. Dünya uyuşturucu piyasalarına bakış...5

2.1. Afyon / Eroin piyasası...10

2.1.1. Üretim...10

2.1.2. Kaçakçılık...12

2.1.3. Kullanım...14

2.2. Koka / Kokain piyasası...16

2.2.2. Kaçakçılık...16

2.2.3. Kullanım...18

2.3. Kenevir piyasası...19

2.3.1. Üretim...19

2.3.1.1. Kenevir otu...19

2.3.1.2. Kenevir reçinesi...20

2.3.2. Kaçakçılık...20

2.3.2.2. Kenevir reçinesi kaçakçılığı ...21

2.3.3. Kullanım...22

2.3.3.2. Eğilimler...22

2.4. Amfetamin türü uyarıcılar...23

2.4.1. Üretim...23

(3)

2.4.1.1. Metamfetamin...24

2.4.1.2. Amfetamin...25

2.4.1.3. Ecstasy ...25

2.4.2. Kaçakçılık...26

2.4.2.1. Genel Bakış...26

2.4.2.2. Metamfetamin...27

2.4.2.3. Amfetamin...28

2.4.2.4. Ecstasy...28

2.4.3. Kullanım...30

2.4.3.1. ‘Amfetamin’ tüketimi eğilimleri...30

(4)

UNODC

(Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi) 2004 DÜNYA UYUŞTURUCU RAPORU

1.2 DÜNYA UYUŞTURUCU PİYASALARININ DİNAMİKLERİ 1.2.1 Dünyada şu anki uyuşturucu kullanım düzeyi nedir?

Dünyadaki uyuşturucu kullanıcılarının toplam sayısının şu anda 185 milyon olduğu tahmin edilmektedir; bu sayı da küresel nüfusun % 3’üne ya da 15 ile 64 yaşları arasındaki nüfusun % 4,7’sine tekabül etmektedir. Son dönemde yapılan tahminler, kenevirin en yaygın kullanılan madde olduğunu (yaklaşık 150 milyon kişi) doğrulamıştır; bunu ATS (30 milyon amfetamin, özellikle de metamfetamin ve amfetamin, kullanıcısı ve 8 milyon ecstasy kullanıcısı) takip eder.

13 milyondan fazla kişi kokain kullanmaktadır, 9 milyon eroin kullanıcısı da dahil olmak üzere 15 milyon kişi de afyon türevleri (eroin, morfin, afyon, sentetik afyon türevleri) kullanmaktadır.

1.2.2. Uyuşturucu sorunu nasıl bir değişim geçirmektedir?

Ele geçirme vakalarının sayısı 1990’ların başından itibaren sürekli olarak artmıştır; ancak 2002 yılında sabit kalma ya da azalma işaretleri görülmüştür.

Bildirilen ele geçirme vakalarından anlaşıldığı kadarıyla toplam kaçakçılık düzeyi 1990’lardaki büyük artış döneminin ardından 2002 yılında sabit kalmış / düşüşe geçmiştir. 1990 – 2000 dönemindeki artış (0,3 milyon vakadan 1,3 milyon vakaya ya da ortalama % 15 artış), raporlamadaki gelişmelerin yanı sıra kaçakçılıktaki gerçek artışın da bir yansımasıydı. 1990 yılında 55 ülke ve bölge UNODC’ye uyuşturucu ele geçirme vakası bildirmiştir; 2002 yılında bu sayı 114 ülke ve bölgeye çıkmıştır. 2001 yılında ele geçirme vakalarının sayısı 1,4 milyonla en yüksek düzeye çıkmıştır. 2002 yılında bu sayı % 16 düşüşle 1,1 milyona gerilemiş ancak yine de 1990’lardaki herhangi bir yıldan daha yüksek olmuştur. Dünyada ele geçirme vakalarının gerçek sayısı muhtemelen 1,1 milyondan fazladır, çünkü hükümetler genellikle vaka sayısından (2001 / 2002 döneminde 131 vaka) ziyade ağırlık olarak (aynı dönemde 176 ülke ve bölge) uyuşturucu ele geçirme vakası bildirmiştir.

1990’ların başından itibaren yöntemlerin değişmesi

2002 yılında kenevir, tüm ele geçirme vakalarının % 55’ini oluşturmuştur; onu amfetamin türü uyarıcılar (ecstasy de dahil olmak üzere % 24), afyon türevleri (% 12) ve kokain türevi maddeler (% 7) takip etmektedir. 1990’ların başından itibaren ele geçirme vakalarının geçirdiği değişim kaçakçılık yöntemlerinde aşağıdaki değişikliklere işaret etmektedir:

• Kenevirin öneminin nispeten azalması : bu durum, tüketici pazarlarına daha yakın yerlerde kenevir üretiminin artmasının ve bunun da ele geçirme olasılığını azaltmasının yanı sıra dünyanın

(5)

birçok bölgesinde eğlence amaçlı kullanılan diğer uyuşturucu maddelerin ortaya çıkmasının bir sonucudur. Bununla birlikte, 2002 yılından beri kenevirin payı değişmemektedir.

• ATS’nin hızlı yükselişi : ATS’nin küresel ele geçirme vakaları içindeki oranı son on yıl içinde üç kattan fazla artmıştır. Bu da ATS üretimi, kaçakçılığı ve kullanımının artmakta olan önemini ortaya koymuştur. Bununla birlikte, 2001 ve 2002 yılları arasında belirgin bir değişim olmamıştır.

• Afyon türevleri ele geçirme vakalarında görülen artış : afyon türevlerinin toplam ele geçirme vakaları içindeki oranı 1990 ve 1999 yılları arasında artmıştır. Bu da diğerlerinin yanı sıra Afganistan’daki afyon üretiminde görülen artışı yansıtmaktadır. 2000 ve 2001 yıllarında bu ülkedeki üretim azalınca afyon türevlerinin küresel ele geçirme vakalarındaki oranı da azalmıştır.

Afyon türevlerinin üretimiyle ele geçirilmesi arasında bir yıllık bir sürenin olduğu görülmektedir.

Yine buna bağlı olarak 2001 yılında Afganistan’ın afyon üretiminde görülen büyük düşüşün en büyük etkisi 2002 yılındaki ele geçirme vakalarında ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, bu düşüş eğiliminin daha fazla sürmeyeceği düşünülmektedir. 2002, 2003 ve 2004 yıllarında Afganistan’da afyon üretiminin giderek arttığı göz önünde bulundurulduğunda afyon türevlerinin ele geçirilme eğiliminin tersine dönmesi beklenebilir.

• Kokain ele geçirme vakalarının önce artması sonra da sabit kalması : kokainin küresel ele geçirme vakalarındaki oranı 1990’larda, o dönemde Kolombiya’da koka yetiştirilmesinde görülen artış doğrultusunda yükselişe geçmiştir. Son dönemlerde ise ele geçirme vakalarının sayısında bir değişiklik olmamıştır ve bu da Kolombiya’daki koka üretiminin azalmasının bir sonucudur.

Miktar olarak en çok ele geçirilen madde kenevirdir. 2000 yılında 165, 2001 yılında 161 ve 2002 yılında 152 ülke ve bölge tarafından verilen bilgilere bakıldığında kenevir ürünlerinin (ot ve reçine hallerinde) ele geçirilen yasa dışı uyuşturucular içinde en büyük miktara sahip olduğu görülmektedir; bu ürünleri koka türü maddeler (koka yaprağı ve kokain), afyon türevleri, uyarıcılar (amfetamin ve metamfetamin) ve ecstasy takip eder. Son on yılda ATS’nin önemi nispeten artsa da bu sıralama değişmemiştir. Farklı kategorilerdeki uyuşturucuları ele geçirilen ağırlıklara göre sıralamak ise pek işe yaramaz. Örneğin; kenevir otu ya da koka yaprağı, eroin ya da ecstasyden hacmen daha büyük ürünlerdir. Ele geçirilen miktarların yıldan yıla, eğilim analizi yapmak amacıyla izlenmesi ise her durumda fayda sağlayacaktır.

1.2.3. Dünya uyuşturucu piyasalarına bakış

Uyuşturucu yollarının kesişme noktası Afganistan’da afyon türevi piyasası

Ekim, üretim ve tüketimdeki eğilimler göz önünde bulundurulduğunda, küresel eroin piyasasının 2002 yılında büyük ölçüde sabit kaldığı, bununla birlikte 2003 yılında birtakım önemsiz büyüme belirtileri olduğu görülmekte ve 2004 yılında bu büyümenin artacağı tahmin edilmektedir. Haşhaş kozası üretimi, son dönemde dünyadaki yasa dışı afyonun dörtte üçünü üreten Afganistan’da giderek daha fazla yoğunlaştığından dünya eroin piyasasının kaderi büyük ölçüde bu ülkede ne olacağına bağlıdır. Geçen yıl UNODC, 1998 – 2002 döneminde üretimde genel olarak bir değişme olmamasına rağmen başlıca grupların iş başında olduğunu bildirmiştir. Bu analiz 2003 yılı için gerçekleştirilmiştir. Piyasada sürmekte olan eğilimlere bir örnek olarak ekimin konsolide edilmesi ve kısılması gösterilebilir. Küresel afyon üretiminin % 90’ından fazlası Afganistan, Myanmar ve Laos’ta gerçekleştirilmektedir; bu oranın büyük kısmı günümüzde Afganistan tarafından üretilmektedir. 2003 yılında Myanmar ve Laos, sırasıyla eksi % 24 ve eksi % 14

(6)

oranlarıyla yetiştirmede ciddi düşüşler yaşamışlardır. Her iki ülke de son yıllarda afyonun tasfiye edilmesi yönünde kararlı bir şekilde çeşitli programlar yürütmektedir ve 1996 yılından beri, ekilen alanların % 60’ı oranında toplam bir azalma görülmüştür. Eğilimin 2004 yılında da sürmesi beklenmektedir. Bu eğilim, takip eden birkaç yılda da sürdürülürse Güneydoğu Asya, küresel yasa dışı afyon üretimi haritasından silinecektir. Bununla birlikte afyonun hızla sökülmesi, çoğu etnik azınlıklara mensup olan ve geçimlerini sağlamak için uzun zamandır afyon üreten çiftçiler üzerinde büyük bir ekonomik baskı oluşturmaktadır. Myanmar’ın doğusundaki Shan eyaletinde, çiftçilikle uğraşan nüfusun ciddi bir insani kriz yaşadığı yönünde bulgular vardır. Myanmar ve Laos, uluslararası toplum tarafından UNGASS (Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Özel Oturumu)’ta kararlaştırılan hedeflere ulaşılması konusunda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir. Bu noktada, bağış yapan toplumların da üzerlerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmesi ve dünyanın en yoksul halkları arasında yer alan bu halklara yönelik iyileştirme ve kalkındırma yardımı sağlaması son derece önemlidir. Myanmar and Laos, 2003 yılı İnsani Gelişme Endeksi’nde 175 ülke içerisinde sırasıyla 131 ve 135.

olmuştur; uzaktaki afyon üretim alanlarında yaşayan etnik azınlıkların yaşam standardı ise nüfusun genelininkinden çok daha kötüdür.

Afganistan’da ise, aksine, 2003 yılında haşhaş kozası yetiştirme alanlarında % 8’lik bir artış görülmüştür. Bu artış, Güneydoğu Asya’daki azalma sonucu ortaya çıkmıştır. Küresel olarak ise yasa dışı afyon üretiminde % 6’lık bir düşüş gözlemlenmiştir. Belki bundan daha da önemli olan ise üretimdeki kaymalardır. Bu kaymalar, eroin piyasasının arz yönüyle ilgili hususları belirlemeye devam etmektedir ve bunu gelecekte de sürdürecektir. Özellikle de afyon veriminin yetiştirme alanları arasında çeşitlilik göstermesi üretim eğilimlerini etkilemeyi sürdürmektedir.

Dolayısıyla, üretimdeki büyük azalmaya rağmen Afganistan’da üretimin artması ve hektar başına düşen yüksek verim (Güneydoğu Asya’dakine oranla genellikle üç ya da dört kat daha fazla) 2003 yılında dünyada yasa dışı afyon üretiminde % 5 oranında artışa yol açmıştır.

Özellikle de Afganistan’daki üretimin 2004 yılında artacağının tahmin edilmesine bağlı olarak bu eğilimin sürmesi ve küresel afyon / eroin üretiminin artması beklenmektedir.

Bu arz eğilimlerinin piyasayı, özellikle de Batı ve Doğu Avrupa, Orta Asya ve Rusya Federasyonu piyasalarını ne ölçüde belirlediği, beraberlerinde getirdikleri sosyal ve sağlıksal yıkımlar dolayısıyla daha da iyi anlaşılmıştır. Bu durum, 2002 yılında eroin kullanımında kaydedilen sabitlenmenin – 2001 yılında Afganistan’da afyon üretiminin yasaklanmasının bir sonucudur - sürdürülmesini tehlikeye atabilir. 2002 yılında İntravenöz Uyuşturucu Kullanımı (IDU)’na bağlı olarak yeni bildirilen HIV virüsü bulaşması vakalarının Avrupa’nın en büyük eroin pazarı olan Rusya Federasyonu’nda büyük ölçüde (eksi % 43) azaldığı yönünde belirtiler vardır. Bununla birlikte Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere bazı ülkelerde sabitlenme oldukça yüksek düzeylerde gerçekleşmiştir. Bunlar günümüzde yerleşik eroin tüketim pazarları olduğundan, arzın tahmin edildiği üzere bu yıl ve gelecek yıl (Afganistan’ın 2004 yılındaki afyon üretimi pazara ulaştığında) artması halinde uyuşturucuların kolaylıkla temin edilebilmesi talebi arttırabilir.

Afganistan’daki afyon üretimi sorunu Güneydoğu Asya’nın aksine ülkenin genel siyasi ve sosyoekonomik durumuyla yakından ilişkilidir. Bunun sonucu olarak da tek başına çözülemez ve bu nedenle istikrar ve yeniden yapılandırma gündeminin ayrılmaz bir parçası olarak aşılması gerekmektedir. Afganistan’ın yasa dışı afyon arzında oynadığı etkin rol göz önünde

(7)

bulundurulduğunda bu ülkedeki afyon üretiminin durdurulması yönünde (birkaç yıl içinde) hızlı çalışmalar yapılması dünya eroin piyasasını kurutabilir. Ancak bu çalışmaların aşamalı olarak yapılması geçmişte de olduğu gibi piyasasının duruma uyum sağlamasına ve üretimin başka alanlara kaymasına sebep olacağı için zamanlama son derece önemlidir. Afgan Hükümeti, afyon üretiminin beş yıl içinde % 75 azaltılmasını ön gören ulusal bir uyuşturucu kontrol stratejisini kabul etmiştir. Bu stratejinin uygulanması önündeki başlıca engeller ise eyaletlerdeki kötü güvenlik koşulları ve yerel diktatörlerin ve bazı durumlarda illerdeki yetkililerin uyuşturucu işiyle uğraşması olarak öne çıkmaktadır.

Tüketimin yayılması ile dengelenen kokain arzının kontrol edilmesi yönünde ilerleme

Piyasalar farklı olsa da küresel eroin piyasasında son dönemde gözlemlenen konsolidasyon ve istikrar belirtilerinin bazıları küresel kokain piyasasında da mevcuttur.

Koka yetiştirilmesi ve kokain üretiminde görülen genel istikrar ve gerileme art arda beşinci senede de sürdürülmüştür. Bu eğilimin tersine döneceği yönünde herhangi bir belirti bulunmamaktadır. Kolombiya, Peru ve Bolivya’da arz azaltma çalışmaları ihtiyatlı bir şekilde devam etmektedir. Birtakım sorunlar yaşansa da bu çabaların ekim ve üretimde görülen genel düşüşleri sürdürmek için yeterli olacağı düşünülmektedir. Toplam ekili alanların yüzölçümü 2003 yılında 154000 hektara düşmüştür. Ekim ve üretim, 2003 yılında koka bitkisi yetiştirilmesinin % 56’sının ve kokain üretiminin % 67’sinin gerçekleştiği Kolombiya’da yoğunlaşmıştır.

UNODC geçen sene Bolivya ve Peru’nun ülkelerindeki düşüşleri konsolide etmede zorluk çektiklerini bildirmiştir. Bu düşüş eğilimi Kolombiya’da da sürdürülse de düşüş hızı 2002 yılında eksi % 30’dan 2003 yılında eksi % 16’ya gerilemiştir. Karşılaşılan sorunlar arasında ülkelerdeki yetiştirme alanlarında kayma da yer almaktadır.

Kokain üretiminin en son zirveye çıktığı yıl 1999 olmuştur. O zamandan beri küresel kokain ele geçirme vakalarının sayısında bir değişiklik olmamış ve bu vakalar üretime bağlı olarak aşamalı bir şekilde düşüşe geçmiştir. Ne yazık ki kokain piyasası kaybettiklerini yeni coğrafyalarda geri kazanmıştır. Ele geçirme vakalarının büyük kısmı halen Amerika kıtasında gerçekleşse de 1991 yılından beri bu vakalarda genel bir eğilim doğrultusunda düzenli bir düşüş gözlemlenmiştir. Batı Avrupa’da ele geçirme vakaları (ve tüketim) aynı dönemde genel ve biraz daha büyük bir eğilim doğrultusunda artmıştır. Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da 2002 yılında gerçekleşen ele geçirme vakaları üç kaynak ülkedeki ele geçirme vakalarında görülen büyük ve cesaret verici artışa paralel olarak yaklaşık beşte bir oranında düşmüştür. Kolombiya’daki ele geçirme vakaları 2002 yılında ABD’deki vakaları geçmiş ve dünya çapında zirveye çıkmıştır.

Bununla birlikte, politika yapıcılarla daha yakından ilgisi varmış gibi görünen ise kokain piyasasının uzun vadede dağılmasıdır. Yüksek oranda uyum sağlayabilirlik, kokain piyasasının en temel özelliğidir. Piyasayı yöneten suç örgütleri son on yıl içinde dağıtılmış ancak tekrar oluşmuştur. Bu örgütler günümüzde, on yıl öncekinden tamamen farklı bir şekilde yönetilmektedir. Bu durumun sebep olduğu muhtemel karışıklıklara, üretimdeki düşüşlere ve üretim yapısının Bolivya’yı neredeyse önemsiz bir üretici konumuna getirecek ve Peru’nun küresel arzın sadece beşte birini üretmesine neden olacak şekilde tamamen değişmesine rağmen günümüzde halen yeni pazarlar kurulmaktadır.

(8)

Kokain tüketimindeki artışın 1990’lardaki hızını nispeten yitirdiği yönünde göstergeler olmasına ve ABD ve Meksika gibi geleneksel pazarlarda istikrar gözlenmesine rağmen yeni pazarlar oluşmaktadır. UNODC’nin Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi’nde, kokain kullanımının Güney Amerika, Orta Amerika ve Karayipler’de 1995 yılından bu yana büyük ölçüde arttığı belirtilmektedir. Kullanım oranları Brezilya ve Kolombiya’da yüksektir ve gittikçe artmaktadır.

Bolivya ve Peru’da bu eğilimin aksi bir durum söz konusudur.

2003 yılında son on yıl içinde en hızlı büyüyen kokain pazarlarından biri olan Avrupa’da, özellikle de İngiltere ve Almanya’da istikrar belirtileri görülmüştür. Bununla birlikte İspanya, Fransa, Benelüks ülkeleri, İtalya, İsviçre, Avusturya ve Balkanlar da dahil olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde 2000 yılından bu yana görülen büyüme Avrupa kokain pazarının canlı kaldığına işaret etmektedir. Bu yönde bir diğer gösterge de crack kokainin pek çok Avrupa ülkesinde kullanılmaya devam edilmesidir. Yüksek oranda şiddet ve suçla bağlantısı ve Kuzey Amerika’daki kentsel toplumlar üzerindeki yıkıcı etkisi nedeniyle kötü bir şöhret edinen crack kokain yerel piyasalarda bir dayanak bulması halinde süreklilik göstermesiyle de tanınır. Bu eğilim yakından takip edilmelidir. Halen düşük düzeylerde olsa da Yakın Doğu’da ve dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan da dahil olmak üzere Güney Asya’da kokain tüketiminde belirgin bir artış gözlemlenmişir. Bu artışın büyük bölümü son üç yıl içinde olmuştur; bu da kokain piyasasının farklı coğrafyalara yayıldığının başka bir kanıtıdır.

Kenevir : iyi işlemekte olan bir piyasa

Yayılma, dünya kenevir piyasasının belirleyici bir özelliğidir. Kenevir dünyada en çok üretilen, kaçakçılığı yapılan ve tüketilen yasa dışı uyuşturucudur. Uyuşturucunun üretildiği, satıldığı ve tüketildiği piyasa büyümekte ve süreklilik göstermektedir. Bunun nedeni belki de uyuşturucunun pek çok yerde üretilmesi ve bunun sonucu olarak da uyuşturucuya büyük bir kolaylıkla erişilmesidir. Kenevir bitkisinin ele geçirildiği vakalar bir gösterge kabul edilirse, 1992 ve 2002 yılları arasında 142 ülkenin kenevir ürettiği sonucuna ulaşılır. Kenevir otu kaçakçılığının büyük kısmı Kuzey Amerika’da gerçekleşmektedir. Küresel kenevir otu ele geçirme vakalarının % 34’ü Meksika’da, % 23’ü ise ABD’de gerçekleşmektedir. Bu iki ülkeyi Nijerya, Brezilya ve Güney Afrika takip etmektedir.

Kenevir reçinesi üretimi 40 ülkede görülmektedir. Bu ülkelerden üçü olan Fas, Pakistan ve Afganistan başlıca üreticilerdir. Batı Avrupa’da tüketim yoğundur ve gittikçe de artmaktadır.

Kenevir reçinelerinin üçte ikisi burada ele geçirilmiştir ve bunun da % 80’i Fas kaynaklıdır.

UNODC ve Fas Hükümeti 2003 yılında ülkenin ilk kapsamlı kenevir araştırmasının altına imza atmışlardır. Araştırma sonucunda potansiyel kenevir reçinesi üretiminin 3080 metrik ton olduğu belirlenmiştir. Bu bölümün önceki kısımlarında da belirtildiği üzere küresel kenevir piyasası iyi işlemeye devam etmektedir. Güney Amerika’da tüketim artmaktadır, piyasa Afrika’nın yanı sıra Batı ve Doğu Avrupa’da büyümeye devam etmektedir. Avrupa’nın en büyük kenevir pazarı olan İngiltere’de kullanım son üç yıl içinde aşırı yüksek düzeylerde olmakla birlikte istikrar göstermektedir : şu anda nüfusun genelinde kullanım, 1990’ların başındakine oranla iki kat daha fazladır. Kenevir kullanımındaki artışların daha az dile getirildiği Asya’da bile en kalabalık iki ülke olan Hindistan ve Çin’de büyük artışlar olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte, ekonomik açıdan dünyanın en büyük kenevir pazarı olan ABD’de kullanım genel olarak sabit kalmıştır.

(9)

Bu eğilim, Kanada’nın en kalabalık eyaleti olan Ontario’da ve Meksika’da da büyük ölçüde aynıdır.

ATS pazarlarından karışık sinyaller

ATS piyasası genişleyen ve canlı bir piyasa olsa da artış oranının son on yıl içindeki kadar hızlı olmadığı yönünde bazı göstergeler vardır. ATS piyasası parçalara ayrılmıştır ve coğrafi olarak ayrı noktalardadır. Üçü – amfetamin, metamfetamin ve ecstasy - belli bölgelerde yaygın olan kimyasal açıdan ilişkili birtakım sentetik uyuşturuculardan oluşmaktadır. ATS’ler aynı zamanda bitkilerden elde edilen uyuşturucuların aksine kolaylıkla hazır halde bulunabilen kimyasallarla gizli imalathanelerde üretilmektedir.

Bu imalathaneler genellikle küçük ve taşınabilir olduğundan (hatta bazen ‘mutfak imalathanesi’

olarak adlandırılırlar) başka yere taşınma ya da terk edilme suretiyle yasak ve cezalardan kolaylıkla kaçılabilir. Üretim genelde tüketicilere yakın yerlerde gerçekleştirilir, aynı zamanda uluslararası kaçakçılığın daha az riskli olduğu bir yer gerekmektedir. Piyasasının durumunu gelecekte de belirleyecek olan bu özellikler üreticilere ve dağıtıcılara tanıdığı uyum sağlayabilirlik imkanı dolayısıyla da son derece önemlidir. Tüketiciler özellikle ecstasy ile ilgili olarak esneklik göstermiştir. Bu da, ATS’nin tüketildiği başlıca üç coğrafi bölgenin büyüdüğü ve kısmen birleştiği bir duruma yol açmıştır. Son olarak da üretim kaynaklarının başlıca pazarlara yakın olmasının erişilebilirlikteki düşüşler ve tüketimdeki düşüşler arasında çok daha doğrudan bir ilişki olduğu anlamına geldiği söylenebilir.

Uluslararası alanda yasaları uygulayan kurumlar piyasanın son on yıl içinde inanılmaz bir biçimde büyümesinin nedeninin kısmen de olsa bu üretim özellikleri olduğunun farkına varmıştır.

Dolayısıyla da bu kurumlar, imalathaneleri kapatmaya ve uyuşturucu yapımında kullanılan kimyasal maddeleri yasaklamaya odaklanmıştır. Bunu yapma becerilerinde açıkça görülen bir iyileşme eğilimi görülmüştür; 2002 yılında da bir önceki yıla göre % 14’lük bir artışla 9300’den fazla gizli metamfetamin imalathanesi kapatılmıştır. Kapatılan bu imalathanelerin çoğu ABD’dedir. Avrupa’da ecstasy ve metamfetaminin kaynağı olan Hollanda da dahil olmak üzere pek çok Batı Avrupa ülkesinde uygulama çalışmaları yoğunlaştırılmıştır. Güneydoğu Asya’da büyük çaplı metamfetamin üretiminin yanı sıra ecstasy üretimi de göze çarpmaya başlamıştır.

Metamfetamin, bütün ATS’ler içinde sağlıksal ve sosyal açıdan en olumsuz sonuçları doğuran türdür. Kuzey Amerika’da ve en büyük pazarı olan Doğu ve Güneydoğu Asya’da son derece yaygındır. Bölgedeki, özellikle de Çin, Singapur, Myanmar ve Kore Cumhuriyeti’ndeki metamfetamin kullanımı artmaya devam etmektedir. Nispeten yeni bir pazar olan Çin’de 1997 yılından bu yana çok büyük bir artış görülmektedir. Bunun sebebinin o yıl ecstasynin ülkeye ilk kez girmesi ve son dönemde de metamfetamini geride bırakması olduğu yönünde göstergeler bulunmaktadır. Dünya’da metamfetaminin kullanım oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Tayland’da 2003 yılında tüketimde düşüş yaşanmıştır, Japonya’da da bir istikrar / düşüş olduğu düşünülmektedir. Avrupa’da bazı olumlu gelişmeler de olmuştur : İngiltere ve İrlanda’da bildirilen sürekli düşüşler dolayısıyla amfetamin tüketiminin sabit kaldığı görülmektedir. Yıllarca süren ciddi artışların ardından Doğu Avrupa’da amfetamin kullanımı ilk kez 2002 yılında sabit kalmıştır. Bununla birlikte, metamfetamin ve amfetamin piyasalarının yeniden canlandığı göz ardı edilemez.

(10)

Uyuşturucuların esnek üretim yapısı ve yarattıkları olumsuz sağlık durumları, kontrol ve önleme çalışmalarının yoğunlaştırılmasını zorunlu kılmaktadır.

Küresel ecstasy piyasası önceki yıllara oranla daha yavaş bir hızla olsa da büyümeye devam etmektedir.

Bu piyasanın geçirdiği değişim ciddi bir endişe kaynağıdır. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da çoktandır var olan bazı pazarlarda sabit kalma ya da gerileme göstergeleri olmasına ve Okyanusya’da (dünyada en yüksek ecstasy kullanım oranının görüldüğü bölge görüntüsündedir) artış hızının yavaşladığı yönünde bilgiler gelmesine rağmen piyasa, önleme ve kontrol için kullanılan kamu kaynaklarının çok ender bulunduğu, gelişmekte olan pek çok bölgeye doğru genişlemektedir. Yukarıda belirtilen Çin örneği haricinde ecstasy piyasası Asya, Güney Amerika ve Güney Afrika’nın diğer bölgelerine doğru büyümektedir.

2.1. AFYON / EROİN PİYASASI 2.1.1. Üretim

2003 yılında haşhaş kozası üretimi bir miktar azalmıştır…

2003 yılında küresel düzeyde yasa dışı haşhaş kozası üretimi tahminen 169000 hektar alanda gerçekleşmiştir, bu da 2002 yılındakine oranla yüzde altılık bir düşüş anlamına gelmektedir. Şu anda haşhaş kozası üretimi, yaklaşık 270000 hektar alanda üretim yapılan 90’lı yılların başına göre % 40 daha azdır. Bununla birlikte, üretimin dağılımı Güney - Doğu Asya’daki düşük verimli afyon üretim alanlarında düşüş ve Afganistan’daki yüksek verimli afyon üretim alanlarında artış olması dolayısıyla son on yıl içinde değişmiştir.

2003 yılında yasa dışı haşhaş kozası üretiminin % 90’ı halen üç ülkede yapılmaktaydı : Afganistan, Myanmar ve Laos. Myanmar (- % 24) ve Laos (- % 14)’taki düşüşler dolayısıyla bu üç ülkedeki haşhaş kozası üretiminde 2002 yılına kıyasla % 9’luk bir genel düşüş görülmüştür.

Bu düşüşler, Laos’ta hükümetin özellikle çiftçilere ekinlerin yasa dışı statüsü hakkında bilinç aşılama, alternatif geçim kaynakları sağlama ve ekinleri kendi rızalarıyla imha etme gibi çabalarına bağlanmaktadır. Diğer taraftan, 2002 ve 2003 yılları arasında Afganistan’da haşhaş kozası üretimi tekrar artarak ( + % 8) 80000 hektara çıkmıştır.

… ancak afyon üretimi artmıştır

Afganistan’daki üretim artışı Güney - Doğu Asya’dakinden (13 kg / ha) yüksek afyon verimi (45 kg / ha) ile birleşince 2002 ve 2003 yılları arasında küresel yasa dışı afyon üretiminde % 5 oranında genel bir artışa sebep olmuştur. 2003 yılında Afganistan’da 3600 metrik ton afyon üretilmiş ve dünyanın yasa dışı afyon arzının dörtte üçünü sağlamıştır. Bu sayı, Afganistan tarihindeki en yüksek ikinci afyon üretim tahminidir.

1995 yılından beri Pakistan’da haşhaş kozası üretimi 1000 hektardan az bir alanda yapılmaktaydı, hatta 1999 ve 2001 yılları arasında bu rakam 250 hektardı. 2003 yılına gelindiğinde ise Pakistan Hükümeti 4200 hektarlık alanın imha edilmesinin ardından toplam 2500 hektarlık alanda haşhaş kozası üretildiğini bildirdi. Bu artışın nedeni, yüksek afyon fiyatları ve çiftçilerin komşu

(11)

Afganistan’daki afyon üreticilerinin sahip oldukları açıkça görülen refaha erişebilmek istemeleri gibi pek çok etken olabilir.

Güney – Batı Asya kaynaklı eroin çoğunlukla komşu ülkelerin, Orta Asya’nın ve Avrupa’nın ihtiyacını karşılarken ABD eroin pazarının ihtiyacı esas olarak Kolombiya ve Meksika’da üretilen afyondan karşılanmaktadır. Her iki ülkede de afyon üretim alanları imha edilmiş olmasına rağmen üretilen net haşhaş kozası miktarının yıllık (2002 – 2003) eğilimi belirsizdir.

Bu iki ülkedeki haşhaş kozası üretiminin belirli koşulları – sistemsiz ekin takvimi, ulaşılamayan alanlar, Kolombiya’da sıklıkla görülen bulutlu havalar – ekinlerin izlenmesini zorlaştırmaktadır.

Dolayısıyla, dünyanın bu bölgesi için sağlıklı tahminler yapmak halen güçtür.

And Dağları civarındaki birkaç ülkeyle sınırlı olan koka üretiminin aksine haşhaş kozası dünyanın birçok yerinde yetiştirilmektedir. Vietnam, Rusya, Ukrayna, Orta Asya, Kafkaslar, Mısır, Peru ve Tayland gibi bazı ülke ve bölgelerde düşük miktarlarda yasa dışı üretim halen mevcuttur. Altmışlı yıllarda önemli bir yasa dışı haşhaş kozası üretim merkezi olan Tayland son yıllarda önemsiz bir afyon üretim kaynağı haline gelmiş, hatta üretimde 2003 yılında daha da fazla düşüş olmuştur.

Bilgi yetersizliği nedeniyle bu rakamların dikkatle ele alınması gerekse de 2003 yılında afyon üretiminin dünyada çiftlik çıkışı muhtemel değerinin yaklaşık 1,2 milyar ABD Doları olduğu tahmin edilmektedir. Bu tutarın % 85’inden fazlası Afganistan’da toplanmaktadır.

Eroin fiyatları biraz artmıştır…

ABD Doları olarak telaffuz edilen eroin fiyatları 2002 yılından bu yana ABD ve Batı Avrupa’da çok küçük bazı artışlar göstermiştir. Eroin fiyatlarındaki küçük artış da çelişki yaratacak şekilde eroin arzındaki artışla paralel gitmektedir.

Avrupa’da Euro’nun dolara karşı güçlenmesinin ardından fiyatların ABD Doları cinsinden artması, fiyatlarda Euro cinsinden gerçekleşen düşüşü maskelemiştir. Daha da garibi, hem ABD’de hem de Avrupa’da bu yılın özellikle de Avrupa ile ilgili bilgileri eksik olsa da eroinin saflığının 2003 yılında arttığı gözlemlenmiştir. Eroinin saflığının arttığı doğrulanırsa bu, eroin piyasasının eroin arzındaki artışa daha kaliteli ve etkili türde eroini biraz daha yüksek fiyatla pazarlayarak tepki verdiği anlamına gelecektir.

2004’e genel bakış : daha da fazla artış bekleniyor…

2004 yılında Afganistan’da üretilen haşhaş kozası miktarı, dünyanın yasa dışı afyon ve eroin arzının düzeyini belirlemeye devam edecektir. UNODC ve Afgan Hükümeti tarafından Ekim 2003 yılında, 2004 haşhaş kozası sezonu için ekim yapılacağı dönemde, Afgan çiftçilerinin niyetleriyle ilgili olarak yapılan araştırmada görüşülen afyon üreticisi çiftçilerin % 69’unun 2004 yılında haşhaş kozası üretim miktarlarını arttırmayı hedefledikleri sonucu ortaya çıkmıştır.

Çiftçilerin sadece % 4’ü miktarı azaltmayı düşündüğünü belirtmiştir. Afganistan’dan Şubat 2004’te edinilen son bilgiler ve BM Barış Gücü’nün koza üretim alanlarıyla ilgili gözlemlerine dayanarak Mart ve Nisan 2004’te verdiği bilgiler, çiftçilerin 2004 yılında aslında 2003 yılındaki üretim düzeylerini aşacak kadar çok miktarda koza ektiğini doğrulamaktadır.

(12)

2.1.2. Kaçakçılık

Ele geçirme vakaları 2001 yılındaki azalmanın ardından 2002 yılında tekrar artmıştır…

Dünyada afyon türevlerinin (eroine eşdeğer olarak telaffuz edilen eroin, morfin ve afyon,) ele geçirilme vakaları 2001 yılında % 22 azalmasının ardından 2002 yılında % 9 artmıştır. Görülen artış, morfin ele geçirme vakalarının iki katına çıkmasının bir sonucudur; bu da 2002 yılında Afganistan’da büyük ölçekli haşhaş kozası üretiminin ve işlenmesinin yeniden başladığını göstermektedir. Diğer taraftan eroin ele geçirme vakaları % 10 azalmıştır, bunun muhtemel sebebi de 1999 ve 2000 yıllarındaki bereketli hasat mevsimlerinde oluşturulan büyük stokların tükenmeye başlamasıdır. Bununla birlikte, 2003 yılının ilk verilerinde eroin kaçakçılığının Afganistan’daki verimli haşhaş kozası hasatının ardından yeniden hız kazandığı belirtilmektedir.

Ele geçirme vakaları Asya’da, özellikle de Güney – Batı Asya’da yoğunlaşmıştır...

2002 yılında tüm afyon türevi ele geçirme vakalarının % 65’i Asya’da, % 28’i Avrupa’da, % 6’sı da Amerika kıtasında olmuştur. Dünyadaki afyon türevlerinin büyük bir kısmı, en büyük iki üretim alanınn bulunduğu Asya’da gerçekleşmiştir. Güney – Batı Asya bu iki alanın büyük olanıdır. Dolayısıyla, Afganistan’ın komşuları olan İran ve Pakistan 2002 yılında dünya genelinde sırasıyla % 25 ve % 16 ile afyon türevi ele geçirme vakalarının en büyük miktarda gerçekleştiği yerler olmuştur. Güney – Batı Asya bir bütün olarak 2002 yılında dünyadaki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 43’ünün gerçekleştiği bölge olmuştur. Orta Asya ülkeleri de buna dahil edildiğinde dünyadaki ele geçirme vakalarının % 49’unun bu bölgelerde gerçekleştiği görülmektedir.

Güney – Batı Asya’da afyon türevi ele geçirme vakaları 2002 yılında % 18 artmıştır, bu da özellikle Güney ve Doğu Afganistan’da büyük ölçekli haşhaş kozası üretiminin yeniden başlamasının bir sonucudur. Orta Asya’da afyon türevi ele geçirme vakaları 2002 yılında sabit kalmıştır. Bununla birlikte, afyon türevi ele geçirme vakaları 2000 yılına (Afganistan’da koza yasağının uygulanmasından önceki yıl) kıyasla Orta Asya’da % 24 artmış, Güney - Batı Asya’da

% 36 azalmıştır. Bu da eski kaçakçılık yöntemlerinin 2002 yılında tam olarak önceki gibi uygulanamadığını göstermektedir. Diğer bir deyişle, Orta Asya rotasına kayan kaçakçılar Pakistan ya da İran yoluyla geleneksel rotaya geri dönmemiştir.

Eroin kendi içinde ele elınırsa Orta Asya’da, Afganistan’a komşu ülkelerdeki tüm ele geçirme vakalarının üçte biri gerçekleştirilmiştir. Bu oran 2002 yılında 2000 yılındakinden iki kat daha yüksekti, bu da Orta Asya kaçakçılık yolunun son yıllarda sıklıkla kullanıldığını göstermektedir.

Pakistan ve İran’dan ihraç edilen malların çoğu hala afyon türevi ve morfin şeklindeyken Orta Asya yoluyla kaçırılan malların çoğunun eroin şeklinde olduğu yönünde kanıtlar da vardır. Bu durum, Afganistan’ın doğu ve kuzeydoğu bölgelerinde genellikle sınıra yakın yerlerde kurulmuş pek çok gizli eroin imalathanesiyle ilgili raporlarda da belirtilmiştir. Güney – Batı Asya’da eroin, ele geçirilen afyon türevlerinin üçte birini oluşturmaktadır. Orta Asya’da ise bu oran 2002 yılında

% 94’tür. 2002 yılında Orta Asya’da tüm eroin ele geçirme vakalarının % 78’inin gerçekleştiği Tacikistan’da eroin ele geçirme vakaları 2003 yılının ilk on ayında % 80 artmıştır.

(13)

Güney – Doğu Asya’da da birtakım ele geçirme vakaları olmuştur...

Asya’daki ikinci üretim alanı, 2002 yılında dünyada afyon türevi ele geçirme vakalarının % 14’ünün gerçekleştiği Güney – Doğu Asya’dır. Bu oran, Myanmar ve Lao Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde afyon üretiminde sürmekte olan azalma dolayısıyla 2002 yılında % 23 düşmüştür (Altın Üçgen’deki afyon üretimi de 2002 yılında % 23 azalmıştır). 2002 yılında Güney – Doğu Asya’daki afyon türevi ele geçirme vakaları, Orta ve Güney – Batı Asya’daki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 29’u oranındaydı. Aynı şekilde Güney – Doğu Asya için 2002 yılı afyon üretim tahminleri, Güney – Batı Asya için yapılan tahminlerin yaklaşık % 28’ine eşitti.

Dolayısıyla bu bölgelerdeki ele geçirme oranları (aşağıda verilmiştir) birbirleriyle benzerlik göstermektedir : 2002 yılında Orta ve Güney – Batı Asya’da % 11, Güney – Doğu Asya’da % 12,5.

2000 – 2002 yılları arasındaki dönemde Myanmar, Çin’e bağlı özel idare bölgesi Hong Kong, Hindistan ve Malezya’da eroin imalathanelerinin kapatıldığına ilişkin bilgiler alınmıştır. 2002 yılında Çin’in Tayvan eyaletinde ve 2003 yılında Avustralya’da ele geçirilen eroinlerin Güney – Doğu Asya ya da Güney – Batı Asya’dan gelen eroinle aynı özelliklere sahip olmaması Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore)’nde eroin üretiliyor olabileceği yönünde şüpheler uyandırmıştır.

Avrupa’da da ele geçirme vakaları gerçekleşmiştir

2002 yılında dünyadaki afyon türevi ele geçirme vakalarının % 28’i Avrupa’da gerçekleşmiştir.

Avrupa pazarlarına yönlendirilen afyon türevlerinin % 90’ının Afganistan’dan geldiği tahmin edilmektedir. Büyük ve hızlı gelişen CIS (Bağımsız Devletler Topluluğu) pazarının büyük bir bölümüne Orta Asya ülkelerinden geçirilen afyon türevleri sunulmaktadır.

Batı Avrupa’ya yönlendirilen eroinin büyük kısmı halen Balkanlar üzerinden getirilmektedir.

Türkiye de en önemli aktarma noktası olmaya devam etmektedir.

Bugüne kadar Orta Asya yoluyla gelen afyon türevlerinin önemli bir kısmının sadece Kuzey ülkelerine, özellikle de Finlandiya’ya gittiği bildirilmiştir. St. Petersburg ve Baltık ülkeleri bu faaliyetlerde önemli aktarma noktaları görüntüsündedir. Küçük miktarlar Rusya ve Beyaz Rusya yoluyla Polonya’ya götürülmekte, oradan da Almanya’ya sokulmaktadır. Almanya piyasasındaki eroinin küçük bir kısmı da doğrudan Orta Asya’dan Almanya’ya sevk edilmektedir.

2002 yılında Avrupa’daki afyon türevi ele geçirme vakaları yaklaşık % 20 artmış ve 2000 yılında bildirilen seviyeye gelmiştir. Bu artış, 2002 yılında dünyada afyon türevi ele geçirme vakalarında üçüncü sırada yer alan Türkiye’de morfin ele geçirme vakalarının büyük bir artış göstermesine bağlıdır. Türk yetkililer özellikle ülkenin doğu bölgelerinde eroin imalathanelerini kapatmaya devam etmişlerdir. Son yıllarda (Kosova, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti ve Arnavutluk kökenli) Arnavut gruplar bazı Batı Avrupa ülkelerinde önemli bir pazar payı elde etse de Batı Avrupa’daki toptan eroin satışının büyük bir bölümünün Türk / Kürt gruplar tarafından kontrol edildiği belirtilmektedir. İngiltere’nin kuzey kesimlerinde eroin işleri Asya kökenli gruplar tarafından kontrol edilmekte ve eroin doğrudan Pakistan’dan temin edilmektedir. İngiltere’nin güney kesimlerinde ise Türk gruplar toptan eroin satışını büyük ölçüde kontrol etmeye devam etmektedir.

(14)

Diğer taraftan Avrupa’daki perakende eroin satışı ise nadiren Türk gruplar tarafından kontrol edilmektedir. Türkiye’den gelen veriler hariç tutulduğunda 2002 yılında Avrupa’da afyon türevi ele geçirme vakaları % 10 azalmış ve 2000 yılındaki sayının % 16 altına inmiştir. 2002 yılında eroin ele geçirme vakaları % 16 azalmıştır. Ele geçirme vakalarındaki azalma uygulamanın zayıf olmasının bir sonucu olsaydı arz artar ve eroin fiyatları düşerdi. Oysa bu söz konusu olmamıştır.

2002 yılında eroin fiyatları, ele geçirme vakalarının azalmasının daha az kaçakçılık yapılmasının bir sonucu olduğunu doğrulayacak şekilde sabit kalmıştır. Afyonun üretilmesi ve eroinin Avrupa piyasasına ulaşması arasında 6 ila 18 aylık bir süre bulunduğundan 2002 yılındaki bu azalmanın büyük ölçüde Afganistan’da 2001 yılında afyon üretiminin ciddi biçimde azalmasının bir sonucu olduğu söylenebilir.

2002 yılında Afganistan’da haşhaş kozası üretiminin yeniden başlaması, 2003 yılında verimli bir hasat yapılması ve 2004 yılında bunun daha da artacağı yönünde belirtiler olması Avrupa’ya uyuşturucu kaçakçılığının tekrar artabileceği anlamına gelmektedir. Örneğin; Almanya daha şimdiden 2003 yılının ilk iki çeyreğinde eroin ele geçirme vakalarında bir önceki seneye göre % 42 artış olduğunu bildirmiştir. Aynı şekilde, Türkiye’de eroin ele geçirme vakaları 2003 yılının ilk üç çeyreğinde bir önceki yıla oranla % 70 artmıştır.

2003 yılında fiyatların artan ele geçirme vakalarına açık bir tepki verdiği yönünde herhangi bir belirti yoktur. 2003 yılında, toptan eroin fiyatları Euro bazında düşse de ABD Doları bazında büyük ölçüde sabit kalmıştır. Ele geçirme vakalarının arttığı ve fiyatların sabit kaldığı / düştüğü yönündeki belirtiler, afyon türevlerinin Batı Avrupa’ya yasa dışı yollardan sokulmasının 2003 yılında tekrar artabileceğini ve 2004 yılında da bu artışın sürebileceğini ortaya koymaktadır.

2.1.3. Kullanım AVRUPA

Batı Avrupa’da değişmeyen / düşüşe geçen eroin kullanımı eğilimleri

UNODC’ye Batı Avrupa ülkelerinden gelen bilgilere göre eroin kullanımı istikrarlı bir eğilimden sonra düşüşe geçmiştir. Bu eğilimler; hane halkı anketleri, eroin kullanımı dolayısıyla tedavi edilmekte olan kişilerin sayısı ve yaşı, uyuşturucu bağımlıları arasında HIV / AIDS görülme oranı, uyuşturucuyla ilgili kanunları ihlal suçunu ilk kez işleyen suçluların sayısı ve uyuşturucuya bağlı ölümler de dahil olmak üzere birtakım istatistiki verilerle doğrulanmıştır. Bu belirtilerin birçoğu 1980’lerde gerileme göstermiştir.

Bu kullanım eğilimleri son yıllarda pek çok Batı Avrupa ülkesinde sabit kalmış ve hatta düşüşe geçmiş, 2001 ve 2002 yıllarında daha çok telaffuz edilir hale gelmiştir. Dolayısıyla, bildirimde bulunan 16 ülkeden sadece ikisinde 2002 yılında afyon türevlerinin kullanımında artış olmuştur.

Bu ülkelerin onu istikrarlı bir eğilim olduğunu, dördü de düşüş görüldüğünü bildirmiştir.

UNODC, bölgesel uyuşturucu kullanımı eğilimlerine ilişkin daha ayrıntılı bir analiz yapabilmek amacıyla birkaç yıl içinde Üye Ülkelerden toplanan eğilim bilgilerinden faydalanarak Uyuşturucu Kullanımı Eğilimleri Üzerine Ağırlıklı Analiz (kısaca Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi de denir) adı verilen yeni bir analitik araç tasarlamıştır.

(15)

Afganistan’da büyük ölçekli afyon üretimi yeniden başladığı ve 2004 yılında Afganistan’ın afyon üretiminde daha da büyük bir artış beklendiği için bu olumlu eğilimin önümüzdeki birkaç yıl boyunca devam etmesi ne yazık ki oldukça güçtür.

1990’ların ortalarından itibaren Batı Avrupa’da “uyuşturucu kullanımı sorununun” bir miktar arttığı görülmüştür. Batı Avrupa’da uyuşturucu kullanımı sorunu esasen afyon türevlerinin kullanımıyla ilgili olsa da artış eroin kullanımıyla değil, birden çok uyuşturucu (başta crack kokain olmak üzere kokain ve amfetamin kullanımı da dahil) kullanımıyla ilgilidir.

Uyuşturucu (genellikle afyon türevleri) kullanımına ilişkin yaygınlık tahminleri Batı Avrupa’da 15 – 64 yaşları arasındaki nüfusta % 0,2 ile % 1 (ortalama % 0,4 civarında) dolaylarındadır. Hane halkı anketlerinde belirlenen eroin kullanım seviyeleri oldukça düşüktür (çoğu kez nüfusun genelinin % 0,1’i ile % 0,2’si arasındadır) ve genelde sabittir ya da düşmektedir.

Doğu Avrupa’da eroin kullanımı eğilimleri 2002 yılı dışında artmıştır

Doğu Avrupa’da eroin kullanımı son on yıl içinde büyük ölçüde artmıştır. Bu durum, UNODC’nin Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi’nde açıkça belirtilmiştir. 2002 yılı, yüksek seviyede (geçici) istikrarın gözlemlendiği tek yıl olmuştur. 2002 yılında Polonya, Slovakya ve Hırvatistan’da eroin kullanımında azalma olduğu bildirilmiş, Ukrayna, Bulgaristan, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti’nde ise kullanımın sabit kaldığı görülmüştür. Rusya Federasyonu’ndan gelen raporlarda da eroin kullanımında büyük artışın yaşandığı yılların ardından yüksek oranda istikrar görüldüğüne işaret edilmiştir. Diğer taraftan Beyaz Rusya, Letonya ve Romanya’da eroin kullanımında artış olduğu bildirilmiştir. Arnavutluk da büyük artışlar olduğunu bildirmiştir, bu da Arnavutluk’un Bulgaristan, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti ve Arnavutluk yoluyla Türkiye’den İtalya’ya sevk edilen eroin için önemli bir aktarma (ve yerel piyasaya dağılma) noktası olma rolünün giderek daha önemli bir hale gelmesinin açık bir sonucudur.

Rusya’nın uyuşturucu bağımlıları ile ilgili kayıtlarındaki veriler, Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi’nin Doğu Avrupa’ya yönelik gizli eğilim yöntemlerinin en iyi yansımasıdır. Bağımlıların sayısı 1991 ve 1995 yılları arasında iki katına, 1995 ve 2000 yılları arasında ise üç katına çıkmıştır. 2001 yılındaki büyük bir artışın ardından 2002 yılında neredeyse hiç değişmemiştir ancak 2003 yılında büyük parti Afgan eroininin Rusya piyasasına girmesiyle birlikte tekrar artmıştır. Bu durum fiyatları etkilemiş ve Rus halkının eroine daha kolay ulaşmasını sağlamıştır.

2001 yılında eroinin gram fiyatı 38 $ iken bu fiyat 2002 yılında 42 $’a çıkmış, ardından 2003 yılında ortalama 25 $’a (fiyatlar Kazakistan sınırı yakınlarında 12 $, Finlandiya sınırı yakınlarında 45 $ olacak şekilde çeşitlilik gösterir) düşmüştür.

Çeşitli kaynaklardan alınan verilere göre Rusya Federasyonu, Avrupa’nın en büyük eroin pazarıdır. Rus yetkililer şu anda Rusya Federasyonu’ndaki uyuşturucu kullanıcılarının toplam sayısının (ülke çapında yapılmış epidemiyolojik araştırmaların yokluğunda bu sayılarla ilgili belirsizlikler bulunmasına rağmen) 3 ila 4 milyon kişi olduğunu tahmin etmektedir. Bu nüfusun 2 milyonunun (15 – 64 yaşları arasındaki nüfusun % 2,1’i) yaklaşık 1 milyon eroin kullanıcısı (400000 ile 1200000 arasında değişir) da dahil olmak üzere afyon türevleri kullandığı tahmin edilmektedir. Batı Avrupa’nın en büyük eroin pazarları – İngiltere (260000), İtalya (260000),

(16)

Almanya (170000), Fransa (165000), İspanya (145000) – belirtilen kesin sayılara göre Rusya’dan oldukça küçüktür.

2.2. KOKA / KOKAİN PİYASASI 2.2.2. Kaçakçılık

Kokain ele geçirme eğiliminde 2002 yılında bir değişim olmamıştır

2002 yılında kokain ele geçirme vakaları sabit kalmış, dünyada kokain üretiminin en son zirveye çıktığı yıl olan 1999’dakinden % 10 daha az gerçekleşmiştir. Kokain ele geçirme vakaları 1980’lerde kokain üretimiyle doğru orantılı olarak büyük ölçüde arttıktan sonra son yıllarda küresel üretim eğilimi doğrultusunda sabit kalmıştır.

Kaçakçılık Amerika kıtasında ve daha az olmakla birlikte Batı Avrupa’da yoğunlaşmaya devam etmiştir

Kokainin büyük kısmı Amerika kıtasında ele geçirilmeye devam etmektedir. 2002 yılında tüm kokain ele geçirme vakalarının % 55’i (Orta Amerika ve Karayipler de dahil) Güney Amerika’da,

% 32’si Kuzey Amerika’da, % 13’ü ise (bunun da % 99’u Batı Avrupa’da olmak üzere) Avrupa’da gerçekleşmiştir.

Son on yılda Kuzey Amerika’da eğilim sabitken / düşüşteyken Batı Avrupa’da artış olduğu bildirilmiştir

Son yıllardaki en çarpıcı eğilim, kaçakçılıktaki gizli kaymalara bağlı olarak Avrupa’da kokain ele geçirme vakalarında görülen büyük artıştır. 2001 yılında Avrupa’da rekor seviyede gerçekleşen kokain ele geçirme vakaları 2002 yılında tekrarlanmasa da Avrupa’da ele geçirilen kokainin oranı (2002 yılında dünyadaki ele geçirme vakalarının % 13’ü) 1990 (% 6) ve 2000 (% 8) yıllarındakinden çok daha yüksektir. Kaçakçılıktaki artış, bazı Batı Avrupa ülkelerinde artan kokain kullanımı seviyesiyle paralel gitmiştir. Kaçakçıların doymuş ve yüksek risk taşıyan Kuzey Amerika pazarından daha karlı ve muhtemelen daha az riskli olan Batı Avrupa piyasasına geçiş yaptıkları görülmektedir.

Kokainin toptan ve perakende fiyatları arasında yapılan karşılaştırmada bir kaçakçı için Avrupa piyasasının genellikle durgun olan ABD piyasasından daha çekici olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, bu sonuç son yıllarda pek fazla dile getirilmemektedir.

Kısa vadeli eğilimler Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da benzer şekildeyken...

Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’da kokain ele geçirme vakaları 1999 yılında artmış, 2000 yılında azalmış, 2001 yılında tekrar artmış ve 2002 yılında tekrar azalmıştır. 2002 yılındaki azalma, birbirlerine paralel iki etkenin sonucudur : koka imhasındaki artış ve kaynak ülkelerde kokain kaçakçılığına yönelik daha etkili uygulama önlemleri alınması. And Dağları bölgesinde koka yetiştirilen toplam alan 2002 yılında % 18 azalmıştır. İmha faaliyetlerinin çoğu yıl sonuna doğru gerçekleştirildiği için kokain üretimindeki gerçek azalma daha az olmuştur (- % 3). Bununla birlikte, Güney Amerika’da daha etkili uygulamalar yapılması 2002 yılında kokain ele geçirme

(17)

vakalarının beşte bir oranında artmasına yol açmış ve bu da dünyada kokaine erişim durumunu etkilemiştir. Amerikalı öğrencilerden edinilen bilgilere göre, kokain kullanımı 2001 ve 2003 yılları arasında % 12 azalmıştır.

İspanya ve Hollanda kokainin Avrupa’ya girdiği başlıca noktalar olmaya devam etmektedir...

Son on yılda İspanya ve Hollanda Avrupa’da en çok kokain ele geçirme vakası bildiren ülkeler olmuştur; diğer ülkeler iki ülkenin aynı zamanda önemli aktarma noktaları olduğunu belirtmişlerdir. 2001 ve 2002 yılı verileri de bu bilgiyi doğrulamıştır. İspanya’da kokain ele geçirme vakaları 2001 yılında son derece yüksek bir seviyeye çıkmış, ardından 2002 yılında 1990’ların ikinci yarısında bildirilen seviyelere inmiştir.

En büyük ikinci giriş noktası olan Hollanda’da ele geçirme vakaları 2002 yılında bir nebze azalmıştır. 2002 yılının başında alınan önlemler, Amsterdam Havaalanı’na gelen kokain kuryelerinin sayısını azaltmıştır. Bu azalmalara rağmen 2002 yılında iki ülkede gerçekleştirilen kokain ele geçirme vakaları, Avrupa’da gerçekleştirilen tüm ele geçirme vakalarının yarısından çoğunu teşkil etmiştir. 2002 yılında İtalya, Fransa, Belçika, Almanya ve – düşük seviyelerden başlayarak – Doğu Avrupa ülkelerinde kokain ele geçirme vakalarında belirgin bir artış olduğu belirtilmiştir. İtalya 2002 yılında Fransa, Belçika ve Portekiz’in bir adım önünde Avrupa’da en çok kokain ele geçirme vakasının gerçekleştiği üçüncü ülke olmuştur.

… ancak diğer ülkelere doğrudan kokain ithalatı artmaktadır

Kokainin doğrudan denizaşırı ithalatı, Avrupa piyasasına mal tedarik edilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu sevkiyatları genellikle Güney Amerikalı gruplar gerçekleştirmektedir.

Kolombiya en çok adı geçen kaynak ülkedir; Peru ve Bolivya Kolombiya’yı takip eder.

Venezuela, Brezilya ve daha az olmakla birlikte Ekvador, Surinam, Aruba, Hollanda Antilleri ve Jamaika adı geçen diğer önemli denizaşırı transit ülkelerdir. 2002 yılında İspanya (koka üreten üç ülkeden de kokain ithal edildiği bildirilmiştir) ve Hollanda’nın (kokain genellikle Surinam ya da Hollanda Antilleri üzerinden alınmaktadır) yanı sıra İtalya (Kolombiya ve Venezuela’dan), Fransa (Kolombiya ve Peru’dan), Belçika (Kolombiya’dan) ve Almanya (Kolombiya ve Ekvador’dan)’da da Güney Amerika’dan önemli ölçüde doğrudan ithalat yapıldığı bildirilmiştir.

Çoğu durumda, Güney Amerikalı kaçakçı grupların işi kokain Avrupa’ya girdiğinde bitmektedir.

Avrupa ülkeleri arasında kaçakçılık artmaktadır

Avrupa ülkeleri arasında kokain kaçakçılığı artmaktadır. İtalya’da ele geçirilen kokainin büyük bir bölümü İspanya ya da Hollanda üzerinden gelmektedir. İngiltere’de ele geçirilen kokain, Güney Amerika ve Karayipler’den doğrudan sevkiyat yapan şebekelerin çökertilmesinin ardından İspanya ve Fransa üzerinden gelmektedir.

AB’ye yeni katılan bazı ülkeler Birliğe girmeden çok önce Pan – Avrupa kaçakçılık şebekelerinin faaliyet verdiği ülkeler arasına katılmıştır. Güney Amerika’dan bu ülkelere diğer Avrupa ülkelerine ihraç edilmek üzere doğrudan kokain sevkiyatları yapılmıştır. Buna ek olarak, Polonyalı yetkililer Türkiye’nin Almanya, Hollanda ve İngiltere’ye götürülmek üzere ülkelerinde bulunan kokain için önemli bir aktarma noktası olduğunu belirtmişlerdir. Çek Cumhuriyeti, kendi sınırları içinde ele geçirilen kokainin sıklıkla Fransa ve Hollanda üzerinden gelip Almanya’ya

(18)

sevk edilmekte olduğunu bildirmiştir. Macaristan; Avusturya, Hollanda ve İspanya üzerinden İtalya’ya kokain ihraç edildiğini bildirmiştir.

Bu kaçakçılık olayları, Avrupa’daki kaçakçılık rotalarının çok çeşitli ve önceki yıllara oranla çok daha az tahmin edilebilir olduğunu göstermektedir.

Kıta Avrupasının pek çok ülkesinin bildirdiği bir diğer özellik de Batı Afrika kökenli suç gruplarının kokainin (ve diğer uyuşturucuların) yerel dağıtımında gittikçe artan bir öneme sahip olduğudur. İngiltere’de Karayip kökenli gruplar önemli bir rol üstlenmeye devam etmektedir.

2.2.3. Kullanım

Avrupa’da kokain kullanımı önceki yıllara oranla daha yavaş olsa da artmaya devam etmektedir

UNODC Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi’nde son on yılda kokain kullanımında büyük bir artış olduğu belirtilmektedir. 1990’lardaki genel artış Kuzey Amerika’da (Karayipler ve Orta Amerika dahil) gözlemlenen artışla benzeşmektedir.

Bununla birlikte son iki yılda istikrar belirtileri görülmüştür. 2000 yılında artıştan çok istikrar ya da azalma bildiren Avrupa ülkelerinin sayısı 5’ti ancak bu sayı 2001 yılında 1’e ve 2002 yılında - 4’e düşmüştür.

Bununla birlikte bu olumlu gelişme, kokainin en tehlikeli türlerinden biri olan crack kokainin (genellikle şiddeti ve suçu teşvik eder) son yıllarda pek çok Avrupa pazarında ortaya çıkması nedeniyle dengelenmiştir. Kokaine ilişkin bildirimde bulunan 29 Avrupa ülkesinden 16’sı 2002 yılında crack kokain kullanımı eğilimlerine ilişkin bilgi vermiştir (bu ülkelerin üçte ikisi Batı Avrupa’dadır). Yedi ülkede crack kokain kullanımında artış olmuştur, 7 ülke önemli bir değişme olmadığını bildirmiştir, 2 ülkede de azalma görülmüştür.

Crack kokain kullanımı Avrupa’nın bazı bölgelerinde halen yoğundur ancak yerel pazarlara girmesi halinde bütün kıtaya yayılması riski vardır.

2002 yılında kokain kullanımındaki artışın büyük bölümü güney – doğu Avrupa ülkelerinin (Balkan ülkelerinin çoğu) yanı sıra İspanya, Fransa, Benelüks ülkeleri, İtalya, İsviçre ve Avusturya da dahil olmak üzere güney – batı Avrupa ülkelerinde gözlemlenmiştir.

Avrupa’nın geri kalan kısmının büyük bölümünde 2002 yılında kokain kullanımında istikrar görüldüğü belirtilmiştir. İsveç, Finlandiya ve AB’ye yeni katılan ülkelerin yanı sıra yıllarca süren artışın ardından Almanya ve İngiltere’de de aynı istikrar söz konusudur. Macaristan ve Ukrayna’da 2002 yılında kokain kullanımında azalma olduğu belirtilmiştir.

2.3. KENEVİR PİYASASI 2.3.1. Üretim

(19)

2.3.1.1. Kenevir otu

Üretim tüm dünyaya yayılmıştır

1992 – 2002 yılları arasındaki dönemde 79 ülke kendi sınırları içerisinde kenevir üretimi gerçekleştirildiğini belirterek UNODC’ye kenevir üretim tahminleriyle ilgili bilgi vermişlerdir.

Ancak halen kenevir üreten pek çok ülke vardır. 2002 yılında kenevir otu ele geçirdiğini bildiren doksan dört ülke, kaynak ülke olarak 82 farklı ülkeyi göstermiştir. 1998 – 2002 yılları arasındaki dönemde kenevir otu üreten 111 kaynak ülke bu yaklaşımla belirlenmiştir. Kenevir bitkisi ele geçirme vakaları yurt içi kenevir üretiminin bir göstergesi kabul edilirse (bu tip bitkiler genellikle bir ülkeden bir başka ülkeye sevk edilmez) 1998 – 2002 yılları arasındaki dönemde 124 ya da 1992 – 2002 yılları arasındaki dönemde 142 kaynak ülke tespit edilmiştir.

UNODC’ye kenevir üretimi tahminleri ve kenevir bitkisi ele geçirme vakaları ile ilgili olarak bilgi veren ülkelerin sayısına bakıldığında kenevir üreten kaynak ülkelerin büyük çoğunluğunun Amerika kıtasında olduğu görülmektedir.

Bununla birlikte, diğer ülkeler tarafından kenevir otu kaynağı olarak gösterilen ülkelerin büyük bir bölümü Afrika’dadır. Veriler aynı zamanda dünyanın her köşesinde kenevir kaynağı ülkelerin bulunduğunu ve dolayısıyla da kenevir üretiminin gerçek bir küresel sorun olduğunu göstermektedir.

Her şeye rağmen bazı yoğunlaşmalar açıklanabilir.

2001 – 2002 yılları arasında dünyadaki kenevir otu ele geçirme vakalarının 2/3’ünün gerçekleştiği Kuzey Amerika dünyanın en büyük kenevir pazarı görüntüsündedir. ABD’li yetkililer kenevir otu üretiminin üçte ikisinin yurt içinde gerçekleştirildiğini belirtmektedir. 2002 yılında ABD’ye giren kenevir otlarının % 63’ü Meksika’dan, % 23’ü Kanada’dan gelmiştir.

Meksika kendi piyasasındaki kenevir otlarının % 95’inin yurt içindeki kaynaklardan geldiğini, % 5’inin ise Guatemala’dan ithal edildiğini bildirmiştir. Kanadalı yetkililer ele geçirilen bütün kenevir otlarının yurt içindeki kaynaklarca üretildiğini belirtmiştir.

Güney Amerika’da Kolombiya (Venezuela ve Amerika kıtasındaki diğer pek çok ülke için) başlıca kaynak ülkedir.

Afrika’da kenevir üretildiği hemen hemen her ülke tarafından bildirilmektedir. Yine Afrika ülkeleri arasında önemli ölçüde kenevir otu hareketi görülmektedir.

Avrupa ülkelerinin birçoğu da yurt içinde kenevir üretildiğini bildirmiştir. Avrupa’da en sık adı geçen kaynak ülke; Yunanistan, İtalya, Slovenya, Avusturya ve İsveç’in yanı sıra Balkanlardaki birçok ülkeye de (Bulgaristan, Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, Sırbistan – Karadağ, Hırvatistan) uyuşturucu tedarik eden Arnavutluk’tur. 2002 yılında Avrupa’da en çok adı geçen ikinci kaynak ülke ise Hollanda olmuştur. Buna ek olarak pek çok Doğu Avrupa ülkesi, Rusya Federasyonu’ndan kenevir otu ithal eden suç örgütlerinin başlıca kenevir otu kaynağı olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte, Rusya Federasyonu Devlet Uyuşturucu Merkez Komitesi kendi piyasasındaki kenevir otlarının sadece % 30’unun Rus menşeli olduğunu, % 70’inin ise Kazakistan’dan geldiğini belirtmiştir.

(20)

Bütün Orta Asya ülkeleri, piyasalarındaki kenevirin yurt içi menşeli olduğunu ve Rusya’nın da başlıca ihraç pazarı olduğunu bildirmiştir. Yakın ve Orta Doğu ülkelerindeyse Lübnan ve Mısır başlıca kaynak ülkeler olarak belirlenmiştir. Lübnan aynı zamanda Türkiye’deki kenevirin de başlıca kaynağıdır. Güney Asya’daki en önemli kaynak ülke Hindistan; Güney – Doğu Asya’dakiler ise Kamboçya, Tayland ve Filipinler’dir. Güney – Doğu Asya’dan Avrupa’ya ihraç edilen kenevir otu ile ilgili olarak 2002 yılında adı en sık geçen ülke Tayland olmuştur.

Üretim arttı ve 2002 yılında 32000 tona ulaştı

UNODC’nin 1990’ların ortası için önceden yaptığı tahminler dünya kenevir üretiminin (kenevir otuna eşdeğer olarak belirtilen kenevir otu ve kenevir reçinesi) 30000 ton civarında olduğunu öne sürmekteydi. Günümüzde yapılan tahminler ise bu büyüklük sıralamasının sayılar biraz artsa da doğru olduğunu göstermektedir.

ABD yönetiminin tahminleri, ABD dışındaki kenevir otu üretiminin 1999 yılında 11200 ton iken 2002 yılında 15400 tona yükseldiğini göstermektedir. ABD’li yetkililer, ABD’deki yıllık marihuana üretiminin 2001 / 2002 yıllarında 10000 tondan fazla olduğunu tahmin etmiştir. Bu da dünyada 25000 tondan fazla kenevir otu üretilmesiyle sonuçlanmıştır. Bu sayılara ABD, Meksika ve Kolombiya dışındaki ülkelerde 3500 ton kenevir otu üretildiği yönünde bir tahmin de dahildir.

Üye ülkelerin son birkaç yıl içinde UNODC’ye bildirdiği tahminlerde 3500 tonluk üretimin aslında daha yüksek, neredeyse 9000 tona (bu bile iyimser bir tahmindir) yakın olabileceğine işaret edilmiştir. Dolayısıyla dünyadaki kenevir otu üretimi de 32000 ton olabilir (Bu tahmin, daha fazla bilgiye ulaşıldığı takdirde büyük ölçüde değişebilecek olan ve kesin olmayan bir tahmindir).

2.3.1.2. Kenevir reçinesi

Dünya kenevir reçinesi üretimi Pakistan ve Afganistan’ın yanı sıra Fas’ta yoğunlaşmıştır 1999 – 2002 yılları arasında kenevir reçinesi kaynağı olarak adı en sık geçen ülke Fas olmuştur.

Fas’ı Pakistan ve Afganistan takip etmiştir. Dünyanın en büyük kenevir reçinesi piyasası olan ve 2002 yılında tüm kenevir reçinesi ele geçirme vakalarının üçte ikisinden fazlasının gerçekleştiği Batı Avrupa’daki kenevir reçinesinin yaklaşık % 80’inin Fas’tan geldiği tahmin edilmektedir.

2002 yılında tüm kenevir reçinesi ele geçirme vakalarının % 20’den fazlası Yakın ve Orta Doğu / Güney – Batı Asya bölgelerinde gerçekleşmiştir. Bu bölgedeki başlıca kaynak ülkeler Pakistan ve Afganistan’dır.

Belirlenen diğer önemli kaynak ülkeler ise Hindistan, Lübnan, Arnavutluk, Orta Asya ülkeleri (özellikle Kazakistan ve Kırgızistan), Nepal, bazı Afrika ülkeleri ve Rusya Federasyonu’dur.

Amerika kıtasında önemli bir kenevir reçinesi kaynak ülkesi olarak adı geçen tek ülke Jamaika’dır. Çok sayıda Avrupa ülkesi yukarıda belirtilen ülkelerin dışında İspanya ve Hollanda’nın da suç örgütlerinin kendi ülkelerine giren kenevir reçinesini tedarik ettiği ülkeler arasında olduğunu belirtmiştir.

(21)

2.3.2. Kaçakçılık

Kenevir, dünyada kaçakçılığı en yaygın olarak yapılan uyuşturucudur

İki kenevir ürünü – kenevir otu (marihuana) ve kenevir reçinesi (esrar) – dünyada kaçakçılığı en yaygın olarak yapılan uyuşturuculardır. Dünyanın hemen hemen bütün ülkeleri kenevir kaçakçılığından etkilenmektedir.

Neredeyse bütün ülkelerde kenevir ele geçirme vakaları diğer uyuşturucu ele geçirme vakalarından fazladır. 2002 yılında dünya çapında toplam 5800 ton kenevir ürünü ele geçirilmiştir. Bu toplamın içinde 4700 tondan fazla kenevir otu, 1000 tondan fazla kenevir reçinesi ve 1 tondan fazla da kenevir yağı bulunmaktadır. Ele geçirilen kenevir ürünlerinin hacmi, ele geçirilen kokainin hacminden 15 kattan daha fazla, ele geçirilen eroinin hacminden ise 100 kattan daha fazladır.

2002 yılında kenevir otu ele geçirme vakalarının sayısında bir değişiklik olmazken kenevir reçinesi ele geçirme vakaları artmıştır

1990’ların başında kenevir ele geçirma vakalarında başlayan artış eğilimi 2002 yılında da sürmüştür. Kenevir otu ele geçirme vakaları genel olarak istikrar göstermiş ancak kenevir reçinesi ele geçirme vakaları 2002 yılında artmış ve bir önceki yıl bildirilen azalmayı dengelemiştir. 2002 yılındaki toplam kenevir ele geçirme vakaları on yıl öncekinin neredeyse iki katıdır.

Kenevir ele geçirme vakaları Amerika ve Afrika kıtalarında yoğunlaşmıştır

2001 – 2002 yılları arasında tüm kenevir ele geçirme vakalarının % 55’inin Amerika kıtasında, % 20’sinin Afrika’da, % 16’sının Avrupa’da, % 9’unun Asya’da ve % 1’den azının Okyanusya’da gerçekleştiği bildirilmiştir. 2002 yılında kenevir ele geçirme vakaları Okyanusya ve Afrika’da azalırken Asya, Amerika ve Avrupa’da artmıştır.

2.3.2.2. Kenevir reçinesi kaçakçılığı Avrupa en büyük hedeftir

Ana üretim alanlarının haricinde en büyük tüketim bölgesi Avrupa’dır (Avrupa’da sadece Arnavutluk bazı komşuları tarafından kenevir reçinesi kaynağı olarak gösterilmektedir). Batı Avrupa’nın kenevir reçinesi ithalatının büyük bölümü (% 80) Fas’tan gerçekleştirilmektedir.

Örneğin; Fransa 2002 yılında kendi piyasasında bulunan kenevir reçinesinin % 82’sinin Fas’tan geldiğini bildirmiştir. Belçika kendi piyasasındaki kenevir reçinesinin % 80’inin, İsveç % 85’inin, Çek Cumhuriyeti ise % 70’inin Fas’tan geldiğini belirtmiştir.

İspanya, İtalya, Danimarka, Finlandiya ve İrlanda kendi piyasalarındaki kenevir reçinesinin neredeyse tamamının Fas kaynaklı olduğunu ifade etmiştir. İngiltere kendi piyasasındaki kenevir reçinesinin büyük bir kısmının İber Yarımadası, Fransa ve Benelüks ülkeleri vasıtasıyla Fas’tan geldiğini tahmin etmektedir. Aynı şekilde Almanya da kendi piyasasındaki kenevir reçinesinin çoğunun İspanya ve Hollanda yoluyla Fas’tan geldiğini belirlemiştir.

(22)

Avrupa ülkeleri için en büyük ikinci kenevir reçinesi kaynağı ise Afganistan / Pakistan’dır (Belçika’da ele geçirilenlerin % 10’u, Çek Cumhuriyeti’nde ele geçirilenlerin % 30’u, Rusya Federasyonu’nda ele geçirilenlerin hemen hemen yarısı). Pek çok Avrupa ülkesi (Afganistan’ın değil) Pakistan’ın bir kaynak ülke olduğunu söylese de Pakistanlı yetkililer kendi piyasalarındaki kenevir reçinesinin büyük bölümünün Afganistan’dan geldiğini tahmin etmektedir. İran da son yıllarda Afganistan’dan kenevir reçinesi ithalatının büyük bir artış gösterdiğini belirtmiştir.

Türkiye, kaçakçıların kenevir reçinesini Almanya’ya götürmek üzere İran’dan tedarik ettiğini bildirmiştir. Afganistan’dan gelen kenevir reçinesi de ülkeyi kuzey sınırlarından terk etmektedir.

Tacikistan, büyük bölümü Afganistan’dan gelen ve ele geçirilen kenevir reçinesinin % 80’inin Rusya Federasyonu’na, % 10’unun da diğer orta Asya ülkelerine götürülmek üzereyken yakalandığını belirtmiştir.

Orta Asya’da üretilen kenevir reçinesi de CIS bölgesinde önemli bir rol oynar. Rus yetkililer ülkelerine gelen kenevir reçinesinin yaklaşık % 30’unun Kazakistan, % 20’sinin ise Kırgızistan kaynaklı olduğunu tahmin etmektedir. İthal edilen uyuşturucuların % 30’u Baltık ülkelerine gönderilmektedir. Bu, bazı Baltık ülkelerinden gelen raporlarla dolaylı olarak doğrulanmıştır.

2.3.3. Kullanım 2.3.3.2. Eğilimler AVRUPA

Avrupa’da kenevir kullanımı artmaya devam etmektedir

Son on yılda Avrupa’da kenevir kullanımı UNODC’nin Uyuşturucu Kullanımı Eğilimi Endeksi’nde de belirtildiği üzere artmıştır. Kuzey Amerika’da ise kenevir kullanımı son yıllarda aksine sabit kalmış ya da azalmıştır. Bu süre boyunca pek çok Avrupa ülkesi uyuşturucu kanunlarının kenevirle ilgili hükümlerini yumuşatmıştır.

Kuzey Avrupa ülkeleri (Finlandiya, Norveç, İsveç), (büyük artışların görüldüğü yılların ardından) İngiltere ve diğer birkaç ülke Avrupa’da kenevir tüketiminde bir istikrar gözlemlendiğini bildirmiştir. Bu istisnaların haricinde, kıta Avrupasındaki ülkelerin çoğu kenevir kullanımı düzeyinin arttığını bildirmeye devam etmiştir.

Doğu Avrupa’da gittikçe artan kenevir kullanma genel eğilimi

Son on yıl içinde Doğu Avrupa’da yapılan çeşitli okul araştırmalarında 1990’larda kenevir kullanımında gözlemlenen artışın (düşük seviyeden başlasa da) 1990’ların hem ilk hem de ikinci yarısında Batı Avrupa’dakinden daha büyük olduğu görülmüştür. Doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda Avrupa Konseyi himayesinde yapılan ESPAD (Avrupa Alkol ve Diğer Uyuşturucular Okul Araştırması) okul araştırmaları 1995 ve 1999 yılları arasında 15 – 16 yaşlarındaki gençlerde yaşam boyu kullanım oranının iki kat arttığını ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla (genel uyuşturucu kullanımının yanı sıra) kenevir kullanımı Batı Avrupa’da gözlemlenen uyuşturucu kullanımı düzeylerine yaklaşma eğilimi göstermiştir. Örneğin; 1999 yılında Çek Cumhuriyeti’ndeki kenevir kullanımının Fransa ya da İngiltere’deki (15 – 16 yaşındakilerde yaşam boyu kullanım oranı %

(23)

35) kadar çok olduğu ve Slovenya’daki kenevir kullanımının da (% 25) İtalya’daki kadar olduğu belirlenmiştir. Moskova (% 22), Ukrayna (% 20), Slovakya Cumhuriyeti (% 19), Letonya (% 17) ve Hırvatistan (% 16)’dan da oldukça yüksek oranlar bildirilmiştir. Diğer taraftan Romanya (%

1), Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti (% 8), Macaristan (% 11) ve Bulgaristan (% 12)’dan da nispeten düşük oranlar bildirilmiştir.

2.4. AMFETAMIN TÜRÜ UYARICILAR 2.4.1. Üretim

ATS üretimi : ağırlık olarak eroinden fazla, kokainden azdır

Amfetamin türü uyarıcılar gibi sentetik uyuşturucuların üretim miktarını değerlendirmek bitkisel uyuşturucuların üretimini tahmin etmekten daha zordur. Bitkisel uyuşturucuların yetiştirildiği alanlar zemin incelemeleri ve / veya uydu fotoğraflarının analiz edilmesi yoluyla tahmin edilebilir. Üretim rakamlarını belirlemek için halen üretim yapılmakta olan alanlardan alınan sonuçlar hektar başına düşen verimle (çiftçilerle görüşülerek ve / veya verimi test alanlarında ölçerek bulunur) çarpılmaktadır. Sentetik uyuşturucular söz konusu olduğunda ise dolaylı yöntemler kullanılmalıdır.

UNODC tarafından 2003 Küresel Ecstasy ve Amfetamin Araştırması için yapılan tahminler uyuşturucu ele geçirme vakalarına, bu uyuşturucuların üretimi için gereken malzemelere ve tüketici talebi tahminlerine dayanmaktaydı. Bu tahminler yıllık ATS üretiminin 520 ton (390 – 641 ton arası) olduğunu, bunun da ağırlık olarak küresel eroin üretiminden fazla fakat küresel kokain üretiminden az olduğunu ifade etmiştir.

Üretim sırasıyla metamfetamin, ecstasy ve amfetamine yoğunlaşmıştır

ATS üretiminin kesin çöküşünün özünde olan karmaşıklığı doğrulayan tüm göstergeler metamfetaminin küresel ATS üretiminin çoğunluğunu teşkil ettiğine, onu ecstasy ve amfetaminin takip ettiğine işaret etmektedir. ‘Amfetaminler’ – örneğin; metamfetamin ve amfetamin birlikte – küresel ATS üretiminin % 80’ini, ecstasy ise % 20’sini oluşturmaktadır. ‘Amfetamin’ üretiminin en az üçte ikisini metamfetamin teşkil etmektedir (Bu oran, 2001 – 2002 yılları arasındaki dönemde amfetamin ele geçirme vakalarının sekteye uğramasına bağlı olarak % 80’e çıkabilir).

Küresel ATS üretimi son on yılda artmıştır

Bildirilen ATS ele geçirme vakalarının çok büyük bir kısmında gizli imalathanelerde üretilen uyuşturucular söz konusudur. Yasa dışı üretim eğiliminin bir göstergesi de tespit edilen ve ele geçirilen gizli imalathanelerin sayısıdır. ARQ (Yıllık Raporlama Anketi) verilerine göre her türlü uyuşturucu maddenin üretildiği yaklaşık 11900 gizli imalathane kapatılmıştır ve bu imalathanelerin % 80’inden fazlasında (9800) ATS üretilmektedir. Bu oran 1990’ların başında % 20’den azdı. Gizli imalathanelerin boyutları büyük bir çeşitlilik gösterse de son on yılda kapatılan ATS imalathanelerinin sayısının artması küresel ATS üretiminde bir artış olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, gizli imalathanelerin ele geçirilme vakalarının artmasının 2002 yılında küresel ATS üretiminin sabit kalmasına yol açtığı yönünde işaretler vardır. Bu tip imalathanelerin kapatıldığı bazı ülkelerden alınan ele geçirme ve tüketim verileri de aynı noktayı işaret etmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sivil Hizmet Emeklilik Planı genel bütçeden finanse edilen ve tanımlanmış fayda yöntemini kullanırken, İhtiyat Fonu ise işçinin ücretinin % 5’ini ve işverenin

Hintli arkadaş bir kereye mahsus sadece ABD vizesi almak için mülakata çağrıldığını diğer Avrupa ülkelerine internet üzerinden başvuru yapılıp sistemli bir şekilde

Bunun dışında ayrıca Güney Kore diğer enerji kaynakları olan sıvılaştırılmış doğal gaz, kok kömürü ve rafine petrol ürünlerinde de önemli bir ithalatçı

Çalıştaya sualtı konusunda paydaş olan kurum ve kuruluş yetkilileri, Balıkesir Üniversitesi, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi ve Çanakkale Onsekiz Mart

Soğan çeşitlerinin gün uzunluğu istekleri karşılanmadığında, sıcaklık koşulları uygun olsa da baş oluşumu görülmez.. Bu tip soğanlarda erken çiçeklenme

Törenin tam olarak nasıl olduğu tam bilinmemekle birlikte töreni gerçekleştirenlerin. ağaca dokundukları , etrafında dans ettikleri tespit

Taş atan, sisteme muhalefet geliştiren çocukların kendi evlerinin, kendi mahallelerinin nasıl olması gerektiği konusunda fikir sahibi olmas ı gerektiğini söyleyen Metin

 33 milyon kullanıcısı olduğu tahmin edilen opiat ve reçete edilen opioidlerin kullanımı daha az yaygın olmakla birlikte, opioidler olası zararı en yüksek