• Sonuç bulunamadı

Ahmet ALTINOK*, Zeynep HAMAMCI**

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet ALTINOK*, Zeynep HAMAMCI**"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ahmet ALTINOK*, Zeynep HAMAMCI**

ÖZET

Amaç: Bu araştırmanın amacı, genç yetişkinlerin romantik ilişki doyumları ile anne-baba çatışmasını algılamaları arasındaki ilişkide, problem çözme tarzları ve ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların aracı rolünü incelemektir.

Yöntem: Araştırmanın çalışma grubunu Gaziantep Üniversitesinde lisans düzeyinde çeşitli bölümlerde öğrenim gören 281 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak öğrencilere “Çocukların Evlilik Çatışmasını Algıla- ması Ölçeği (Yetişkin Formu)”, “Ergenler için Romantik İlişkide Sorun Çözme Ölçeği”, “İlişki İnançları Ölçeği”, “İlişki Doyumu Ölçeği” ve araştırmacı tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” uygulanmıştır. Verilerin analizinde yapısal eşitlik modellemesi kullanılmıştır. Sonuçlar: Araştırma sonuçlarına göre, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların modelde aracılık etkisinin olmadığı, ilişkide problem çözme tarzlarının, ilişki doyumu ile anne-baba çatışması algısı arasındaki ilişkide tam aracılık etkisine sahip olduğu saptanmıştır. Ayrıca yapısal modelde cinsiyetler açısından bir farklılaşma olmadığı belirlenmiştir. Tartışma: Araştırma bulguları ile ilgili alanyazında ulaşılan diğer araştırmaların bulgularının örtüştüğü ifade edilebilir. Genel olarak, anne-baba çatışmasının genç yetişkinlik dönemindeki bireylerin romantik ilişki doyumlarını hem doğrudan ve hem de bazı aracı değişkenler üzerinden dolaylı şekilde etkileyebilecek bir faktör olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Anne-baba çatışması, ilişki doyumu, problem çözme tarzları, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar

SUMMARY: EVALUATION OF RELATIONS BETWEEN INTERPARENTAL CONFLICT AND ROMANTIC RELATI- ONSHIP SATISFACTION IN YOUNG ADULTS

Objective: This study examined the relationship between interparental confl ict and young adult romantic relationship satisfaction, and it tested whether irrational relationship beliefs and problem-solving style mediate this relationship in the cognitive framework. Method: For this aim, Children’s Perceptions of Interparental Confl ict Scale (Adult-Form), Problem Solving on Romantic Relationships Scale for Adolescents, Relationship Beliefs Questionnaire, Relationship Satisfaction Scale and Personal Information Form prepared by the researcher where distributed to 281 university students from different faculties of Gaziantep University. Results: The results from structural equation modeling de- monstrated that perceived marital confl ict of parents was associated with romantic relationship satisfaction; problem solving style mediated this relationship, but irrational relationship beliefs was not mediated this relationship. Further- more, it was found that there were not gender differences in structural equation modeling. Discussion: It can be said that the fi ndings of the other researches related to the current research fi ndings are overlapped. In general, parental confl ict is a factor that can both directly and through some intermediary variables affect the romantic relationship satisfactions of young adults.

Key Words: Perceived interparental confl ict, relationship satisfaction, problem solving style, irrational relationship beliefs

GİRİŞ

Erikson’un psikososyal gelişim dönemlerinden altıncısı olan genç yetişkinlik dönemi, genel hat- larıyla, geç ergenlikten orta yaşlara kadar olan erken aile ve kur yapma dönemini kapsamak- tadır. Erikson’a göre birey eğer bu dönemde arkadaşlarıyla veya eşle yakınlık kuramazsa,

kimseyle sevgi ve paylaşma yaşamaksızın yal- nız olur ve yalıtılmışlık hisseder (Elkind 1970).

Bu bağlamda, bu dönemde daha fazla yalıtılmış- lık yaşayan bireylerin, kendilik algılarının daha olumsuz olduğu da belirtilmiştir (Eryılmaz ve Ercan 2010). Gelişim dönemi göz önüne alındı- ğında, yakın ilişkiler içinde romantik ilişkiler, bireyin hayatında önemli bir noktada yer al- maktadır. Romantik ilişkiler bireyin yaşamının her döneminde yaşanan bir ilişki durumu ola-

Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi : 25 (1) 2018

*Uzman Psikolojik Danışman, Psikolojik Danışma ve Re- hberlik Merkezi, İki Eylül Kampüsü, Anadolu Üniversi- tesi, Eskişehir; ahmetaltinok@anadolu.edu.tr

**Prof. Dr., Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Gaziantep Üniversitesi, Gaziantep; hamamci@gantep.edu.tr

Gelis Tarih Received: 17.05.2017 Kabul Tarihi Accepted: 12.03.2018

(2)

rak görülse de özellikle geç ergenlik veya genç yetişkinlik döneminde bireyin yaşamında daha önemli olabilmektedir. Üniversite yıllarında ku- rulan romantik ilişkiler, yetişkinlik döneminde kurulacak yakın ilişkilerin niteliğini ve bireyin evlilik sürecinde eşiyle ilişkisini belirleyebilmek- tedir (Furman 2002).

Bireyin ilişkide bulunduğu ilk ortam ailesidir.

Bu nedenle birey, diğer insanlarla yaşama tec- rübesini ilk olarak aile içinde edinir. Ailenin birey üzerindeki etkileri birçok çalışmada konu alınmış; anne-baba tutum ve davranışlarının; bi- reyin özgüveni (Şirvanlı-Özen 2004), akademik başarısı (Kaya ve ark. 2012, Sümer ve ark. 2010), şiddet davranışı (Avcı 2011), yaşam doyumu ve öznel iyi oluşu (Gohm ve ark. 1998), duygusal problemleri (Kapçı ve Hamamcı 2010, O’Donnell ve ark. 2010), sosyal becerisi (Güngören 2011), kişiler arası ilişkileri (Young ve Ehrenberg 2007), arkadaş ilişkileri (Johnson ve ark. 2000), kardeş ilişkileri (Boyd 2012, Özyavru 2008), romantik ilişki yaşadığı partnerle ilişkisi (Cui ve ark. 2008, Simon ve Furman 2010) ve hatta evlilik ilişkileri- ne yönelik tutumları (Cunningham ve Thornton 2006) ile ilişkisi değerlendirilmiştir.

Araştırmalarda anne-baba ilişkisinin bireyin gelecekteki davranışlarına etki ettiği ortaya konmuştur ancak bu etkinin nasıl olduğunu gösteren ve aktarılma sürecinin etkenlerinin belirlenmesi ile ilgili çalışmalar nispeten yeni çalışmalardır. Anne-baba çatışması ile çocuğun uyum problemleri arasındaki ilişkinin ortaya konması için, geliştirilen modellerden biri “Bi- lişsel Bağlamsal Model (Cognitive Contextual Framework)”dir. “Bilişsel Bağlamsal Model” an- ne-baba arası çatışmanın bireyi nasıl etkilediğini ortaya koymak için bireyin algılamalarının ve çatışmaya yönelik tepkilerinin önemli bir etken olduğunu öne sürmektedir. Bu bağlamda, çocu- ğun anne-baba çatışmasına maruz kalmasından daha önemli olarak olayı nasıl değerlendirdiğine odaklanılmaktadır. Başka bir deyişle anne-baba çatışmasının algılanmasında bilişsel yapı ve bi- lişsel değerlendirme sürecinin devreye girdiği

ve belirleyici olduğu vurgulanmaktadır (Grych ve Fincham 1990). Romantik ilişkilerde ve evlilik ilişkilerinde partnerler arasında meydana gelen çatışmalar bazen umulmadık düzeyde bireyleri etkileyebilmekte, bu yelpaze basit bir tartışma- dan cinayetlere kadar uzanabilmektedir. Part- nerlerin ilişkiden aldıkları doyumun ve ilişkide yaşadıkları çatışmaların temelinde yatan meka- nizmaların belirlenmesi, olası problemlerin orta- ya çıkmadan önlenebilmesinde önemli bir etken olarak değerlendirilebilir.

Sosyal öğrenme kuramına göre (Bandura 1997) çatışmalı ve problemli bir evde yetişen bireyin sosyal ilişkilerinde de bunun etkilerini göster- mesi beklenmektedir. Romantik ilişkilere sosyal öğrenme açısından bakıldığında; genç yetişkin kendi ailesi içindeki eşlerin birbirlerine olan davranışlarından, sevgilisine nasıl davranacağı- nı öğrenir. Özellikle birey ailesindeki sorunların yansımalarından çeşitli çatışma davranışları da öğrenebilir. Yani birey kendi romantik ilişkisin- de ailesinden öğrendiği şekilde davranabilir.

Olumlu bir model sonucunda olumlu bir ro- mantik ilişki durumu ortaya çıkacağı gibi olum- suz bir modelde de bu etki romantik ilişkiye olumsuz yansıyabilir (Cui ve ark. 2008, Cui ve Fincham 2010, Rhoades ve ark. 2012). Dolayısıy- la romantik ilişkideki doyum da bu durumdan etkilenebilir. Anne-baba arası çatışma, ayrıca anne-baba-çocuk ilişkisinin niteliği aracılığı ile de sonraki kuşağa aktarılabilmektedir (Horn 2003). Ailenin bireyin yakın ilişkilerine olan et- kisi ele alındığında, anne-baba-çocuk ilişkisinin niteliğinin, bireyin daha sonra yapacağı evliliğin niteliği ile evlilikte ve evlilik öncesi duygusal ilişkilerde yaşanan sorunların önceden kestiri- lebilmesi, toplumun temel yapısının aile olduğu düşünüldüğünde önemli bir konu olarak gözük- mektedir. Romantik ilişkilerin evlilik ilişkilerini de etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, romantik ilişkinin işleyişini ve nelerden etki- lendiğinin belirlenmesi, özellikle partnerlerin ilişkiden aldıkları doyumun ve ilişkide yaşadık- ları çatışmaların temelinde yatan mekanizma- ların belirlenmesi, evlilikte yaşanabilecek olası

(3)

problemleri önleyici çalışmaların geliştirilmesi açısından önemli hale gelmektedir. Bu araştır- manın temel amacı, genç yetişkinlik döneminde- ki bireylerde, algılanan anne-baba çatışması ile romantik ilişki doyumu arasındaki ilişkilerin be- lirlenmesidir. Bu ilişki değerlendirilirken, prob- lem çözme tarzlarının ve ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların aracılık etkisi ele alınmıştır.

YÖNTEM

Araştırmanın Modeli

Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin ya- şadıkları romantik ilişkilerinden aldıkları ilişki doyumu ile algıladıkları anne-baba çatışması arasındaki ilişkide, ilişkilerindeki problem çöz- me tarzları ile ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlarının aracı etkisinin varlığını belirlemek için ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır.

Çalışma Grubu

Araştırmanın çalışma grubunu, Gaziantep Üni- versitesinde 2012-2013 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören, yaşları 18-25 arasında değişen ve en az dört aylık romantik ilişkisi olan 281 üniver- site öğrencisi oluşturmuştur. Çalışma grubunda 171 kadın (% 60,9), 110 erkek (%39,1) bulunmak- tadır, ayrıca çalışma grubunun ilişki sürelerinin ortalamasının 20,66 ay, standart sapmasının ise 15.78 olduğu belirlenmiştir.

Veri Toplama Araçları

Araştırmada, Çocukların Evlilik Çatışmasını Al- gılaması Ölçeği (ÇEÇAÖ), Ergenler İçin Roman- tik İlişkilerde Problem Çözme Ölçeği (ERİSÇÖ), İlişki Doyumu Ölçeği (İDÖ) ve İlişki İnançları Ölçeği (İİÖ) kullanılmıştır. Kişisel bilgi formun- da, cinsiyet, yaş, fakülte, ilişki durumu, ilişki de- neyimi ve hali hazırda yaşadığı ilişkinin süresini belirlemeye yönelik sorular yer almıştır.

Çocukların Evlilik Çatışmasını Algılaması Ölçeği: Grych ve arkadaşları (1992) tarafından

geliştirilen “Children’s Perception of Interpa- rental Confl ict Scale”nin yetişkinler için olan formunun Türkiye örnekleminde geçerlilik ve güvenirlik çalışması Kunt (2004) tarafından ya- pılmıştır. Ölçek “Çatışma Özellikleri”, “Tehdit”

ve “Kendini Suçlama” olmak üzere üç faktör- den oluşmaktadır. Ölçeğin her bir boyutundaki yüksek puanlar çatışmanın olumsuz çeşitlerine ve katılımcıların anne-baba çatışmasına ilişkin olumsuz algılarının fazlalığına işaret etmekte- dir. Bu örneklem için ; çatışma özellikleri alt boyutu için .92, kendini suçlama alt boyutu için .65, tehdit alt boyutu için .78 ölçeğin bütününe ilişkin ise .91 hesaplanmıştır.

Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Problem Çözme Ölçeği: Kalkan (2008) tarafından ergen- lerin romantik ilişkilerinde yaşanan sorunlarla başa çıkma davranışlarını belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Ölçeğin Fiziksel İstismar, Duygu- sal İstismar ve Soruna Yönelme olmak üzere üç alt ölçeği vardır. Bu örneklem için ; duygusal istismar alt boyutu için .76, fi ziksel istismar alt boyutu için .66, soruna yönelme alt boyutu için .92 ve ölçeğin tümü için ise, .77 olarak hesaplan- mıştır. Ölçeğin “Fiziksel İstismar” alt ölçeğinden alınan yüksek puanlar romantik ilişkide bireyle- rin ilişkide karşılaşılan bir problem sonucunda partnerlerine fi ziksel zarar verme davranışlarına (tekmeleme, yumruklama gibi) yönelik tutum- ları, “Duygusal İstismar” alt ölçeğinden alınan yüksek puanlar, ilişkide karşılaşılan problem sonucunda, partneri reddetme, aşağılama, lakap takma aşırı baskı ve otorite kurma gibi davranış- lara yönelik tutumları ifade etmektedir. “Soruna Yönelme” alt ölçeğinden alınan yüksek puanlar ise, kişilerin sorun karşısında birbirilerini anla- maya çalışma, duygularını ifade etme gibi dav- ranışlara yönelik tutumlarını göstermektedir.

İlişki Doyumu Ölçeği: İlişki Doyumu Ölçeği Hendrick (1988) tarafından geliştirilen 7 mad- delik Likert tipi bir ölçektir. Ölçeğin Türkçe uyarlanması Curun (2001) tarafından gerçek- leştirilmiştir. Ölçek romantik ilişkilerde ilişki doyumunu ölçmek için geliştirilmiştir. Ölçekten

(4)

alınan yüksek puanlar yüksek ilişki doyumunu, düşük puanlar düşük ilişki doyumunu ifade et- mektedir. Bu örneklem için  değeri.89’dur.

İlişki İnançlari Ölçeği: Romans ve DeBord (1995) tarafından ilişkilere yönelik akılcı olma- yan inançları ölçmek için geliştirilen ölçeğin, Türkçe’ye uyarlanması Gizir (2012) tarafından yapılmıştır. Yüksek puanlar ilişkilere yöne- lik akılcı olmayan inançların çokluğunu gös- termektedir. Ölçeğin boyutları (1) birbirimize karşı tamamıyla açık ve dürüst olmalıyız, (2) birbirimizin zihnini okuyabilmeliyiz, (3) her şeyi birlikte yapmalıyız, (4) birbirimizin tüm ihtiyaçlarını karşılamalıyız, (5) birbirimizi de- ğiştirebilmeliyiz, birbirimizle ilgili düşünceleri- mizi her zaman mükemmel olmalı, iyi ilişkilerin sürdürülmesi kolay olmalıdır, romantik bir ilişki yaşamadan asla tamamlanmış olmayız ve (6) ro- mantik idealizm şeklindedir. Bu örneklem için

değeri, ilk alt boyutu için .87, ikinci alt boyutu için .86, üçüncü alt boyutu için .80, dördüncü alt boyutu için .85, beşinci alt boyutu için .78, altıncı alt boyutu için .76 ve ölçeğin tümüne ilişkin .95 olarak hesaplanmıştır.

İşlem

Ölçeklerin cevaplanması 10-15 dakika arasın- da bir zaman almaktadır. Araştırmada yapısal model, en çok olabilirlik tahminleme yöntemi kullanılarak LISREL 8.51 ve IBM SPSS Amos 21.0 programları ile test edilmiştir. Modelin ve- riye uyumluluğu, uyum indekslerinin yanı sıra, örtük değişkenlere giden yol katsayılarına ait t değerlerinin anlamlılığına da bakılarak değer- lendirilmiştir. Araştırma kapsamında ölçme modelleri ve hipotetik modellerin doğrulanıp doğrulanmadığı test edilirken uyum iyiliği in- dekslerinden 5<ki-kare/df, 90<CFI (Compara- tive Fit Index), 90<GFI (Goodness of Fit Index), .08<SRMR (Standardized Root Mean Square Re- sidual), .08<RMSEA (Root Mean Square Error of Approximation) ve 90<NNFI (Non-Normed Fit Index) dikkate alınmıştır (Sümer, 2000). Yapılan ön analizlerde, gözlenen değişkenlerin basıklık

değerlerinin 2.53 ile .01 arasında, çarpıklık de- ğerlerinin ise 1.57 ile -.01. arasında kabul edilebi- lir sınırlar içinde yer aldığı belirlenmiştir (Çok- luk ve ark. 2012).

BULGULAR Ölçme Modeli

Araştırma kapsamında belirlenen modele ilişkin ölçüm modeli test edilmiş ve analiz sonucunda uyum değerlerinin X2 (145, N = 281) = 345.47, p

<.01; X2/sd= 2.38; RMSEA = .070 (RMSEA için

%90 güven aralığı = .061-.080); SRMR = .076; GFI

= .90; CFI = .96; NFI = .93; NNFI= .95 şeklinde olduğu görülmektedir. Yapısal modele ilişkin öl- çüm modelinin veriyle iyi uyum gösterdiği ifade edilebilir. Ayrıca modelde yer alan gözlenen de- ğişkenler arası korelasyon katsayılarının, .76 ile .01 aralığında değiştiği görülmektedir. Gözlenen değişkenlerin her bir örtük değişkeni üzerindeki standardize edilmiş ve edilmemiş faktör yükleri, standart hataları ve t istatistikleri Tablo 1’de su- nulmaktadır.

Tablo 1’de görüldüğü gibi, örtük değişkenlere ait gözlenen değişkenlerin faktör yüklerinin ta- mamı istatistiksel olarak anlamlıdır. Örtük de- ğişkenlere ait korelasyon değerleri ise Tablo 2’ye sunulmuştur.

Tablo 2’ye göre, örtük değişkenler arasında en yüksek ilişki problem çözme tarzları ve anne- baba çatışmasının algılanması arasında pozitif yönde orta düzeyde (r= .45, p<.01), en düşük iliş- ki ise ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar ile anne-baba çatışmasının algılanması arasında negatif yönde düşük düzeydedir (r=-.16, p<.01).

Genel Çalışma Grubu İçin Yapısal Model Araştırma kapsamında belirlenen yapısal model test edildikten sonra oluşan analiz sonuçları Şe- kil 1’de verilmiştir.

Yapısal modele ilişkin sonuçlar incelendiğin-

(5)

7DEOR  gOoPH 0RGHOL øoLQ 6WDQGDUGL]H )DNW|U <NOHUL 6WDQGDUGL]H 2OPD\DQ )DNW|U <NOHUL

6WDQGDUW+DWDYHW'H÷HUOHUL

'H÷LúNHQOHU 'H÷HUOHUL

&3dDWÕúPDg]HOOLNOHUL6%.HQGLQL6XoODPD7+7HKGLW(0'X\JXVDOøVWLVPDU3+)L]LNVHOøVWLVPDU36

3UREOHP d|]PH 23 %LUELULPL]H NDUúÕ WDPDPHQ DoÕN YH GUVW ROPDOÕ\Õ] &+ %LUELULPL]L GH÷LúWLUHELOPHOL\L] 1(

%LUELULPL]LQ LKWL\DoODUÕQÕ NDUúÕODPDOÕ\Õ] 7* +HUúH\L ELUOLNWH \DSPDOÕ\Õ] ,' 5RPDQWLN øGHDOL]P 0' %LUEL]LPL]LQ

øOLúNL'R\XPXgOoH÷L0DGGHOHUL

7DEOR<DSÕVDO0RGHOGH<HU$ODQgUWN'H÷LúNHQOHUHøOLúNLQ.RUHODV\RQODU

gUWN'H÷LúNHQOHU

%DEDdDWÕúPDVÕQÕQ$OJÕODQPDVÕ

øOLúNLGH3UREOHPd|]PH7DU]ODUÕ

øOLúNL'R\XPX

øOLúNLOHUH<|QHOLN$NÕOFÕROPD\DQøQDQoODU

(6)

de, uyum iyiliği değerlerinin X2 (147, N = 281)

= 343.27, p<.01; X2/sd = 2.33; RMSEA = .070 (RMSEA için %90 güven aralığı = .060-.079);

SRMR = .080; GFI = .89; CFI = .96; NFI = .93;

NNFI= .95 şeklinde olduğu ve anne-baba çatış- masının algılanmasından ilişki doyumuna giden yol katsayısının (r = .02, p>.05) anlamlı olmadığı, diğer değişkenler modele katılmadan anne-baba çatışmasının algılanmasından ilişki doyumuna giden yol katsayısı hesaplandığında yol katsayı- sının (r = -.28, p <.01) olarak hesaplandığı görül- mektedir.

Problem çözme tarzları ve ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların aracılık etkisinin test edilmesi: Yapısal modelde yer alan ilişkile- re yönelik akılcı olmayan inançlar değişkeninin, modelde beklenen yönde değerler vermemesi sonucunda aracılık testi yapılırken modelden çıkarılmıştır.

Yapılan aracılık testine, Baron ve Kenny (1986) tarafından önerilen aracılık test etme aşamaları kullanılmıştır. Bu kriterler doğrultusunda, tüm koşulların yapısal model tarafından karşılandığı ve tam aracılık etkisinin belirlendiği görülmek-

tedir (Şekil 1). Bağımsız değişken (anne-baba çatışmasının algılanması) ile bağımlı değişken (ilişki doyumu) arasındaki ilişki -.28 (p <.01) iken aracı değişkenin (problem çözme tarzları) etkisinin kontrol edilmesiyle bu ilişki -.02 (p>

.05) olmuştur. Analiz sonucunda, Şekil 1’de be- lirlenmiş yapısal modele ilişkin uyum değerleri modelin veri ile iyi bir uyum gösterdiğini ortaya koymuştur. Anne-baba çatışmasının algılanma- sı ile ilişki doyumu arasındaki ilişkide problem çözme tarzlarının tam aracılık rolü oynadığı ifa- de edilebilir.

Modelde açıklanan toplam varyans değerleri incelendiğinde ise anne-baba çatışmasının al- gılanmasının, ilişkide problem çözme tarzları değişkeninde açıkladığı varyansın .20 ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar değişkeninde açıkladığı varyansın ise .03 olduğu belirlenmiş- tir. İlişkide problem çözme tarzlarının ve anne- baba çatışmasının algılanmasının, ilişki doyumu değişkeninde açıkladıkları varyans .20 iken; iliş- kide problem çözme tarzları, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar ve anne-baba çatışma- sının, ilişki doyumu değişkeninde açıkladıkları varyans .26 olarak hesaplanmıştır.

ùHNLO+LSRWHWLN0RGHO

øOLúNLOHUH<|QHOLN

$NÕOFÕ2OPD\DQ øQDQoODU

$OJÕODQDQ dDWÕúPDVÕ

øOLúNL'R\XPX d|]PH7DU]Õ

(7)

Yapısal model testinde dolaylı etkilerin anlam- lılığına ilişkin destekleyici bir veri ortaya koy- mak ve dolaylı etkilerin anlamlılık düzeyini değerlendirmek için Shrout ve Bolger (2002)’in önerdiği “Bootstrap” yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntemde mevcut veri setinde gözlemlerin ras- lantısal olarak yer değiştirilmesi ile yeniden ör- neklenerek çeşitli miktarda ve büyüklükte veri setleri oluşturulmaktadır. Dolayısıyla mevcut veri setinden mümkün olduğunca fazla miktar- da bilgi alınabilmektedir (Akt. Yılmaz ve Çelik 2009). Bu yöntem doğrultusunda yapılan analiz sürecinde, IBM SPSS Amos 21.0 analiz progra- mı kullanılmıştır. Program ile orijinal veri se- tinden 1000 bootstrap örneklemi oluşturulmuş ve her bir yol ilişkisine dair 1000 tane tahmin elde etmek için tam aracılı yapısal model her bir bootstrap yöntemi ile tekrarlanmıştır. İlişkide problem çözme tarzları aracılığıyla, anne-baba çatışmasının algılanmasının, ilişki doyumuna dolaylı etkileri test edilmiştir. Dolaylı etkinin an- lamlılığı ile ilgili kriter, dolaylı etkiye ilişkin tah- min aralıklarının 0’ı içermemesidir. Eğer dolaylı etki aralığı 0’ı içermiyorsa dolaylı etkiler istatis- tiksel olarak anlamlı, içeriyorsa istatiksel olarak anlamlı değildir (Shrout ve Bolger 2002). Yapısal modeldeki dolaylı etkilerin anlamlılığı için tah- min aralığı % 95 güven aralığında -.40, -.10 ve

% 99 güven aralığında -.50, -.07 olarak hesaplan- mıştır. Bu doğrultuda yapısal modeldeki dolaylı etkinin anlamlı olduğu ortaya konmuştur.

TARTIŞMA

Araştırma kapsamında belirlenen yapısal model test edildiğinde, modelin veriyle iyi uyum sağ- ladığı görülmektedir. Anne-baba çatışmasının algılanması ile romantik ilişki doyumu arasında beklendiği gibi olumsuz yönde ilişki bulunmuş- tur. Bu ilişkiye, ilişkide problem çözme tarzları- nın aracılık ettiği görülmüştür. Sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde (Bandura 1997) yetişme or- tamında çatışmaya şahit olmanın problem çöz- me tarzlarına etki edeceği ve dolaylı olarak ilişki doyumunun da bu durumdan olumsuz yönde etkileneceği beklenmektedir. Çatışmalı aile or-

tamında yetişen çocukların anne-babalarının problem çözme yöntemlerini model almalarına neden olabilir. Alanyazın incelendiğinde, anne- baba çatışmasının algılanmasının ilişki doyumu ile olumsuz yönde ilişkili olduğunu ve bu iliş- kide problem çözme tarzlarının aracılık ettiğini destekleyen çalışmalar görülmektedir. Anne-ba- ba çatışmasına maruz kalan genç yetişkinlerin romantik ilişkilerinde düşük doyum yaşadıkları (Cui ve ark. 2008, Yu 2007) ve ilişkide olumsuz problem çözme tarzlarını daha fazla kullandık- ları (Emery ve O’leary 1982, Kinsfogel ve Grych 2004, Neighbors ve ark. 1997, Simon ve Furman 2010) belirlenmiştir. Model olarak değerlendiril- diğinde de, ilişkide problem çözme tarzlarının;

anne-babanın evlilik sorunlarının algılanması ile ilişki doyumu arasındaki ilişkide (Ross 2013, Sunday ve ark. 2011) aracı etken olduğunu gös- teren çalışmalar da mevcuttur.

Bu araştırma kapsamında anne-baba çatışması- nın, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar- la, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların da romantik ilişkide yaşanan doyum ile ilişkili olması beklenmekteydi. Bulgular bu ilişkileri doğrulamakla birlikte, ilişkinin yönü beklendi- ği gibi bulunmamıştır. Anne-baba çatışmasının algılanması ile ilişkilere yönelik akılcı olmayan ilişkiler arasında hesaplanan ilişkinin, problem çözme tarzlarına göre düşük olduğu da dikka- ti çekmektedir. Ayrıca, anne-baba çatışmasının algılanmasının, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlarda açıkladığı varyansın oldukça dü- şük olduğu da ifade edilebilir. İlişki doyumu, problem çözme ile birlikte bu araştırmada ele alınmayan birçok değişken tarafından da etki- leniyor olabilir. Bu araştırmada sadece anne- baba çatışmasının algılanması ile ilişki doyumu arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Ancak, bu araştırmada ele alınmayan ilişki doyumu ile iliş- kili birçok değişken bulunmaktadır. Alanyazın incelendiğinde, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlarla ilgili olarak beklenmeyen çok sayıda bulgu olduğu görülmektedir. Debord ve arka- daşları (1996)’un yaptıkları çalışmada, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar ile çift uyumu

(8)

arasında olumlu yönde ilişkiler bulunmuştur.

Araştırmanın bulgusuna göre, ilişkilere yöne- lik akılcı olmayan inançlara sahip olma düzeyi arttıkça, çift uyumu da artmaktadır. Güven ve Sevim-Aydemir (2012) yaptıkları çalışmada, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlardan,

“gerçekçi olmayan ilişki beklentisi” inancına sahip olma düzeyi ile ilişkide sağlanan doyum arasında olumlu yönlü bir ilişki belirtmişlerdir.

Yani gerçekçi olmayan ilişki beklentisi arttıkça ilişkiden sağlanan doyum da artmaktadır. Beş- tav (2007), yaptığı çalışmada, güvenli bağlanma stili ile “anlaşmazlık yıkıcıdır” şeklinde ifade edilen akılcı olmayan ilişki inancına sahip olma arasında olumlu bir ilişki elde etmiştir. Yine aynı araştırmada, saplantılı bağlanma stilleri ile “iliş- ki ihtiyaçları farklıdır” şeklindeki ifade edilen akılcı olmayan ilişki inancına sahip olma arasın- da olumsuz yönlü bir ilişki bulunmuştur. Yani anne-babaya güvenli bağlanan bireyler daha çok

“anlaşmazlık yıkıcıdır” inancına sahip olurlar- ken, anne-babaya saplantılı bağlanan bireyler

“ilişki ihtiyaçları farklıdır” inancına daha az sa- hiptirler. Hamamcı (2005a)’nın çalışmasında da ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlardan “zi- hin okuma” beklentisi ile ilişkide yaşanan çatış- ma arasında kadın çalışma grubunda olumsuz yönde bir ilişki hesaplanmıştır. Yani kadınlarda zihin okuma beklentisi arttıkça, ilişkide çatışma yaşama seviyesi düşmektedir. Bir başka çalışma- da da yine kadın çalışma grubunda, zihin oku- ma beklentisi ile ilişki doyumu arasında olum- lu bir ilişki hesaplanmıştır, yani zihin okuma beklentisi arttıkça ilişki doyumu da artmaktadır (Hamamcı 2005b). Sarı (2008)’nın çalışmasında da, aşırı beklentiler ve farklı düşünmekle ilgi- li ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar ile ilişki doyumu arasında olumlu yönde bir ilişki belirlenmiştir. İlişkide aşırı beklentilere ve farklı düşünmekle ilgili akılcı olmayan inançlara sahip olma düzeyi arttıkça ilişkiden sağlanan doyum da artmaktadır.

Model olarak ele alındığında; alanyazında aile kökeni ile ilişki doyumu arasındaki ilişkide ilişki inançlarının aracı bir etken olduğunu gösteren

çalışmalar da görülmektedir (Cui ve Fincham 2010, Cui ve ark. 2011, Turner ve Langhinrich- sen-Rohling 2011). Ancak bir model olarak, alanyazında anne-baba problemleri ile genç ye- tişkinlerin romantik ilişkide yaşadıkları doyum arasında, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inanç- larının aracı bir etken olmadığını destekleyen ulaşılabilen tek bir çalışma vardır (Sinclair ve Nelson 1998).

Araştırmanın, ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançlar ile ilişki doyumu arasındaki olumlu yöndeki ilişki bulgusunun bir boyutu kültürle açıklanabilir. Bazı çalışmalarda, akılcı olmayan inançlara sahip olmanın ilişki doyumu ile iliş- kisinde kültürün etken olduğu da belirlenmiştir (Goodwin ve Gaines 2004). Kültürler genel an- lamda, “toplulukçu” ve “bireyci” olarak sınıf- lanmaktadırlar. Batı toplumları ve Amerikan toplumu bireyci olarak sınıfl andırılırken, doğu toplumları ve Türk toplumu bu sınıfl amada toplulukçu bir kültür olarak değerlendirilmek- te, duygu ve düşünceleri ifade etme şeklinin de kültürün bireyci ve toplulukçu olmasına göre değişebileceği vurgulanmaktadır (İmamoğlu 1998, Kuyumcu ve Güven 2012, Mesquita 2001).

Mocan-Aydin (2000) da Türk toplumunu birey- cilik için mücadele eden toplulukçu bir kültür olarak nitelendirmiştir. Bireyci kültürde, benlik toplumun kurallarından özerk olarak şekillen- mektedir. Bireysel hedef ve öncelikler grup veya toplumun beklentileri ve önceliklerinden önce gelmektedir. Toplulukçu kültürde ise bireyler aile, grup veya topluma sıkı sıkıya bağlıdır ve ki- şisel hedefl er ve ihtiyaçlar ailenin, grubun veya toplumun ihtiyaçlarından sonra gelmektedir.

Toplulukçu kültürde bireyin kendisi için önemli olan, bireysel düşüncelerinden ve tercihlerinden öte, çevrenin tercihleri, duyguları ve düşün- celeridir (Hui ve Triandis 1986, Triandis 2001).

Türk toplumunun toplulukçu bir kültüre sahip olduğu göz önüne alınırsa, grubun ve ilişkilerin daha çok önemseniyor olması, bireylerin ilişki- lerini idealize etmelerine ve ilişki ile ilgili akılcı olmayan standartları benimsemelerine neden olmuş olabilir. Toplulukçu kültürlerde, ilişkiler

(9)

bireyin yaşamında merkezi bir yer alabilmekte- dir. Bu nedenle, bireyler ilişkilerle ilgili “akılcı olmayan” standartları olması gereken durumlar olarak değerlendirmiş olabilirler. İlişki inanç- ları ölçeğinde “partnerimin tüm ihtiyaçlarını karşılamalıyım”, “birbirimizin zihnini okuya- bilmeliyiz”, “birbirimize karşı tamamen açık ve dürüst olmalıyız” gibi maddelerin yer alması ve ölçekte tersten puanlanan maddelerin olmayışı da ilişkilere yönelik akılcı olmayan inançların, ilişkide olması gereken standartlar olarak algı- lanmasını kolaylaştırmış olabilir. Ayrıca araştır- mada kullanılan ölçeğin ölçüm modelinin yedi modifi kasyon kullanılarak doğrulanmış olması da ölçekle ilgili kuşkuları destekler niteliktedir.

Kültürümüzde akılcı olmayan inançlara sahip olmayı öğüt veren atasözlerin yer aldığı da be- lirtilmiştir (Keser ve Voltan-Acar 2013). “Sen bilirsin deyince kavga olmaz.”, “Kalp kalbe kar- şıdır”, "Gönülden gönüle yol vardır", "İki gönül bir olunca samanlık seyran olur” gibi ilişkilerle ile ilgili gerçekçi olmayan beklentileri destekle- yen atasözlerinin olduğu da göze çarpmaktadır.

Yani “akılcı olmayan” olarak nitelendirilen dü- şünceler bireyler tarafından olağan düşünceler olarak algılanmış olabilir.

Yaşanılan kültürün bir sonucu olarak, araştır- manın çalışma grubunu oluşturan bireylerin genç yetişkinlik döneminde yani yakınlık kurma döneminde olmaları da göz önüne alındığında, bu dönemde ilişkilerini tutkuyla yaşamalarına ve idealleştirmelerine de sebep olmuş olabilir.

İlgili araştırma bulgularında da, ilk defa roman- tik ilişki yaşayan ve ilişki deneyimi olup hali ha- zırda romantik ilişkisi olan bireylerin, hiç ilişki yaşamayanlara göre daha fazla ilişkilere yönelik akılcı olmayan inanca sahip oldukları da bertil- miştir (Gizir 2013, Küçükarslan 2011). İlgili araş- tırmaların bulguları da ilişkinin idealize edilmiş olabileceğini destekler niteliktedir. Bireyler ya- şadıkları romantik ilişkide akılcı olmayan ilişki inançlarını, ilişkilerde olması gereken idealler olarak değerlendirmiş olabilirler.

Bu araştırmanın bazı sınırlılıklar barındırdığı-

nın da vurgulanması gerekmektedir. Araştırma ilişkisel bir çalışmadır ve sadece ele alınan de- ğişkenler arasındaki ilişkilerin yönü ve mikta- rı belirlenmiştir. Anne baba çatışmasının genç yetişkinlik dönemindeki bireylerin ilişki doyu- muna olan etkisinin ortaya konulabilmesi için, daha geniş çerçeveli deneysel ve boylamsal ça- lışmalara ihtiyaç vardır. Mevcut araştırmada dü- zenleyici etkisinin test edildiği değişken sadece cinsiyettir, bunun yanında bireylerin eğitim dü- zeyleri, yaşları, ya da bu araştırmada ele alın- mayan diğer değişkenler süreçte etken olabilir.

Sonraki yapılacak çalışmalarda, benzer modeller farklı yaş gruplarında (ergenlik dönemi, genç yetişkinlik dönemi gibi) karşılaştırmalı olarak test edilebilir. Aynı zamanda, bu çalışmada ve- riler sadece genç yetişkinlik döneminde olan bireylerden toplanmıştır, ileriki yapılacak olan çalışmalarda hem bireylerden hem de ailelerin- den veriler toplanarak bütüncül bir şekilde, anne baba çatışmasının birey üzerindeki etkisi değer- lendirilebilir.

KAYNAKLAR

Avcı R (2011) Ebeveynler arası çatışma, akran ve medya etkileri ile ergenlerdeki şiddet davranışı arasındaki ilişki- ler: Şiddete yönelik tutumların aracı rolü. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enti- tüsü, Adana.

Bandura A (1997) Self-effi cacy in changing societies. (Ed.) Cambridge University Press.

Baron RM, Kenny DA (1986) The moderator–mediator variable distinction in social psychological research: Con- ceptual, strategic, and statistical considerations. J Pers Soc Psychol 51: (6) 1173.

Beştav FG (2007) Romantik ilişki doyumu ile cinsiyet, bağ- lanma stilleri, rasyonel olmayan inançlar ve aşka ilişkin tutumlar arasındaki ilişkilerin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Blimler Enstitüsü, An- kara.

Boyd TW (2012) Parental marital confl ict and youth ma- ladjustment. unpublished master’s thesis, The University of North Carolina, Greensboro. United States.

(10)

Cui M, Fincham FD, Pasley BK (2008) Young adult ro- mantic relationships: The role of parents' marital problems and relationship effi cacy. Pers Soc Psychol Bull 34(9):

1226-1235.

Cui M, Fincham FD (2010) The differential effects of pa- rental divorce and marital confl ict on young adult romantic relationships. Pers Relatsh 17(3): 331-343.

Cui M, Fincham FD, Durtschi JA (2011) The effect of parental divorce on young adults' romantic relationship dissolution: What makes a difference? Pers Relatsh 18(3):

410-426.

Cunningham, M, Thornton A (2006) The infl uence of pa- rents’ marital quality on adult children’s attitudes toward marriage and its alternatives: Main and moderating effects.

Demography 43(4): 659-672.

Curun F (2001) Cinsiyetçilik, cinsiyet rolü yöneliminin ilişki doyumu üzerine etkileri. Yayınlanmamış Yüksek Li- sans Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Blimler Enstitüsü, Ankara.

Çokluk Ö, Şekercioğlu G, Büyüköztürk Ş (2012) Sosyal bi- limler için çok değişkenli istatistik: SPSS ve LISREL uygu- lamaları. Pegem Akademi.

Debord J, Romans JS, Krieshok T (1996) Predicting dyadic adjustment from general and relationship-specifi c beliefs. J Psychol 130(3): 263-280.

Elkind D (1970) Erik Erikson’s eight ages of man. New York Times Magazine, April, 81-86.

Emery RE, O'Leary KD (1982) Children's perceptions of marital discord and behavior problems of boys and girls. J Abnorm Child Psychol 10: 11-24.

Eryılmaz A, Ercan L (2010) Beliren yetişkinlikte romantik yakınlığı başlatma: Yakınlığa karşı yalıtılmışlık mı? Türk PDR Dergisi 976: 119-128.

Furman W (2002) The emerging fi eld of adolescent roman- tic relationships. Curr Dir Psychol Sci 11 (5): 177-180.

Gizir CA (2012) İlişki inançları ölçeği’nin uyarlanması: ge- çerlik ve güvenirlik çalışmaları. MUEFD 8(2): 37-45.

Gizir CA (2013) Üniversite öğrencilerinin ilişki inançla- rının cinsiyet ve romantik ilişki yaşama durumlarına göre incelenmesi. Eğitim ve Bilim 38(170): 372-383.

Gohm CL, Oishi S, Darlington J ve arkadaşları (1998) Cul- ture, parental confl ict, parental marital status, and the sub- jective well-being of young adults. J Marriage Fam 60(2):

319-334.

Goodwin R, Gaines SO (2004) Relationships beliefs and relationship quality across cultures: Country as a modera- tor of dysfunctional beliefs and relationship quality in three former Communist societies. Pers Relatsh 11(3): 267-279.

Grych JH, Fincham FD (1990) Marital confl ict and children's adjustment: a cognitive-contextual framework.

Psychol Bull 108: (2) 267-290

Grych JH, Seid M, Fincham FD (1992) Assessing marital confl ict from the child's perspective: The children's percep- tion of interparental confl ict scale. Child Dev 63(3): 558- 572.

Güngören D (2011) Evlilik çatışmasının okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 5-6 yaş çocuklarının sosyal uyum ve becerilerine etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Güven N, Sevim-Aydemir S (2012) İliskilerle ilgili bilissel çarpıtmalar ve algılanan problem çözme becerilerinin ev- lilik doyumunu yordama gücü. Türk PDR Dergisi 3(28):

49-61.

Hamamci Z (2005a) Dysfunctional relationship beliefs in marital confl ict. J Ration Emot Cogn Behav Ther 23(3):

245-261.

Hamamci Z (2005b) Dysfunctional relationship beliefs in marital satisfaction and adjustment. Soc Behav Personal 33(4): 313-328.

Hendrick SS (1988) A generic measure of relationship sa- tisfaction. J Marriage Fam 50: 93-98.

Horn LL (2003) Parents marıtal dıscord: consequences for offsprıng’s ınterpersonal competencıes ın romantıc relatı- onshıps. Undergraduate J Psychol 16: 2-4.

(11)

Hui CH, Triandis HC (1986) Individualism-collectivism a study of cross-cultural researchers. J Cross Cult Psychol 17(2): 225-248.

İmamoğlu EO (1998) Individualism and collectivism in a model and scale of balanced differentiation and integration.

J Psychol 132(1): 95-105.

Johnson HD, LaVoie JC, Mahoney M (2000) Young adults' peer confl ict tactics: Associations with interparental conf- lict, family cohesion, and parent-child confl ict tactics J Soc Behav Pers 15(4): 459-474.

Kalkan M (2008) The relationship of psychological birth order to ırrational relationship beliefs. Soc Behav Personal 36(4): 455-466.

Kapçı EG, Hamamcı Z (2010) Aile işlevi ile psikolojik belir- tiler arasındaki ilişki: Erken dönem uyum bozucu şemaların aracı rolü. Clin Psychiatry 13: 127-36.

Kaya A, Bozaslan H, Genç G (2012) Üniversite öğrencile- rinin anne-baba tutumlarının problem çözme becerilerine, sosyal kaygı düzeylerine ve akademik başarılarına etkisi.

DÜZGEFD 18: 208-225

Keser N, Voltan-Acar N (2013) Türk atasözlerinde bilişsel çarpıtmalar. Akademik Bakış Dergisi 35: 1-20.

Kinsfogel KM, Grych JH (2004) Interparental confl ict and adolescent dating relationships: ıntegrating cognitive, emo- tional and peer infl uences. J Fam Psychol 18: 505–515.

Kunt KH (2004) The impact of parental divorce and inter- parental confl ict in intact families on heterosexual functio- ning of young turkish women. Yayınlanmamış Yüksek li- sans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, ss. 51-54.

Kuyumcu B, Güven M (2012) Türk ve İngiliz üniversite öğrencilerinin duygularını fark etmeleri ve ifade etmeleri ile psikolojik iyi oluşları arasındaki ilişki. GUJGEF 32(3):

589-607.

Küçükarslan M (2011) Mersin üniversitesi öğrencilerinin romantik ilişkilere yönelik inançlarının cinsiyet, sınıf dü- zeyi ve romantik ilişki yaşama durumu değişkenlerine göre incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Eği- tim Bilimleri Enstitüsü, Mersin.

Mesquita B (2001) Emotions in collectivist and individua- list contexts. J Pers Soc Psychol 80(1): 68-74.

Mocan-Aydin G (2000) Western models of counseling and psychotherapy within turkey crossing cultural boundaries.

Couns Psychol 28(2): 281-298.

Neighbors BD, Forehand R, Bau JJ (1997) Interparental confl ict and relations with parents as predictors of young adult functioning. Dev Psychopathol 9(1): 169-187.

O’Donnell EH, Moreau M, Cardemil EV ve arkadaşları (2010) Interparental confl ict, parenting, and childhood dep- ression in a diverse urban population: The role of general cognitive style. J Youth Adolesc 39(1): 12-22.

Özyavru NC (2008) İlköğretim ve lise öğrencilerinin ağa- bey veya ablalarıyla ilişkide algıladıkları kabul-reddin an- ne-baba kabul reddi, psikolojik uyum, aile içi çatışma ve eş kabul-reddi ile ilişkisi. Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üni- versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Rhoades, GK, Stanley SM, Markman SM ve arkadaşları (2012) Parents’ marital status, confl ict and role modeling:

links with adult romantic relationship quality. J Divorce Remarriage 53: (5) 348-367.

Romans JS, DeBord J (1995) Development of the relations- hip beliefs questionnaire. Psychol Rep 76: (3c) 1248-1250.

Ross J (2013) Lookıng back: young adult women refl ect on perceptıons of theır mothers’ experıences wıth domestıc vı- olence. Doktoral Dissertation. The City University of New York.

Sarı T (2008) Üniversite öğrencilerinde romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan inançları, bağlanma stilleri ve ilişki do- yumu arasındaki ilişkiler, Doktora Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Shrout PE, Bolger N (2002) Mediation in experimental and nonexperimental studies: new procedures and recommen- dations. Psychol Method 7(4): 422- 445.

Simon VA, Furman W (2010) Interparental confl ict and adolescents' romantic relationship confl ict. J Res Adolesc 20(1): 188-209.

Sinclair SL, Nelson ES (1998) The impact of parental di- vorce on college students' intimate relationships and relati- onship beliefs. J Divorce Remarriage 29(1-2): 103-129.

(12)

Sunday S, Kline M, Labruna V ve arkadaşları (2011) The role of adolescent physical abuse in adult ıntimate partner violence. J Interpers Violence 26(18): 3773-3789.

Sümer NA, Gündoğdu-Aktürk E, Helvacı E (2010) Anne- baba tutum ve davranışlarının psikolojik etkileri: Türkiye'de yapılan çalışmalara toplu bakış. TPY 13(25): 42-61.

Şirvanlı-Ozen D (2004) Effects of marital confl ict on ado- lescent children: a study in turkish. J Divorce Remarriage 41(1/2): 137-157.

Triandis HC (2001) Individualism-collectivism and perso- nality. J Pers 69(6): 907-924.

Turner LA, Langhinrichsen-Rohling J (2011) Attachment, relationship beliefs, and partner-specifi c assertiveness and

psychological aggression among college students. Partner Abuse 2(4): 387-403.

Yılmaz V, Çelik EH (2009) LİSREL ile yapısal eşitlik modellemesi-ı: temel kavramlar, uygulamalar, programla- ma. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.

Young L, Ehrenberg MF (2007) Siblings, parenting, conf- lict, and divorce: Do young adults' perceptions of past fa- mily experiences predict their present adjustment? J Divor- ce Remarriage 47(3-4): 67-85.

Yu T (2007) The interplay of parental marital confl ict and divorce in young adult children's relationships with pa- rents and romantic partners. Unpublished Doctoral Dis- sertation. University of Auburn. Alabama.

Referanslar

Benzer Belgeler

 “Problem çözme süreci, öğrencilerin öğrenecekleri konuları bir problem haline getirerek, araştırma-inceleme stratejisi yoluyla, bilimsel düşünmenin basamaklarını

• Düşme riski olan hastaların yatak başlarına, düşme riskini gösteren dört yapraklı yeşil yonca işareti konması ve tüm çalışanların (hekim, hemşire,

Endüstri 4.0’la aynı prensiplere sahip olan Lojistik 4.0, siber fiziksel sistemler, RFID- radyo frekanslı tanıma sistemi, yazılımlar, nesnelerin interneti ve büyük veri

In contrast to this, the next modification method, based on the use of exchange reactions between macromolecules, leads to the formation of a polymer containing

Öğretmen problemi doğrudan doğruya belirtebileceği gibi, sınıfta problemin hissedilmesi için uygun bir durum oluşturabilir.. Bunun yanında problem sınıfta kendiliğinden

Bu değerlendirmenin üç boyutu vardır: (1) Bir grup içindeki bireylerin problem çözme stratejilerini incelemek, karşılaştırmak ve ortak ya da

Çalışmanın beşinci alt problemi “okul öncesi dönem çocuklarının sosyal problem çözme becerileri; anne-babaların eğitim durumuna göre farklılaşmakta

Bu yöntemde özde öğrenenlerin bir konu ya da bir sorun üzerinde birlikte konuşarak mümkün olan çözüm yollarını aramalarına dayanır. Tüm grubun etkinliğe