• Sonuç bulunamadı

Faili meçhul cinayetler ile köy bo

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Faili meçhul cinayetler ile köy bo"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Faili meçhul cinayetler ile köy boşaltmaları soruşturan Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı, jandarmaya 1990'lı yıllarda bölgede kaç köyün zorla boşaltıldığını sordu. Jandarmadan gelen yanıt: "Hiçbir köy boşaltılmadı. Vatandaşlar kendi istekleriyle terk etti."

Faili meçhul cinayetler ile köy boşaltmaları soruşturan Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı , jandarmaya 1990’lı yıllarda bölgede kaç köyün zorla boşaltıldığını sordu. Jandarmadan gelen yanıtta, “Hiçbir köy boşaltılmadı. Vatandaşlar kendi istekleriyle terk etti” denildi.

Emekli Albay Hasan Atilla Uğur’un ve kamuoyunda ‘bıçak timi’ olarak bilenen ekibinin şüpheli olarak yer aldığı fezlekede, zorla köy boşlatmalara dair çarpıcı ayrıntılar da yer aldı. Soruşturma kapsamında çok sayıda vatandaş da savcılığa başvurarak, ‘zorla köylerinin boşaltılması’ nedeniyle şikâyetçi oldu.

Savcı Kızıltepe Kaymakamlığı’na yazı yazarak, “Kızıltepe’de güvenlik gerekçesiyle boşaltılan köylerin listesini ve boşaltma işlemlerine ilişkin düzenlenen evrakın suretini” istedi. Kaymakamlık, savcılığın müzekkeresini Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığı’na havale etti. İlçe Jandarma Komutanlığı da 19 Nisan 2013 tarihinde verdiği yanıtta, “1990’lı yıllarda hiçbir köyün güvenlik gerekçesiyle boşaltılmadığı, vatandaşların kendi istekleriyle yaşadıkları

bölgeleri terk ettikleri ve bu sebeple de resmi bir işlem yapılmadığı, o dönem itibariyle toplam 15 yerleşim yerinin terk edildiği” belirtildi.

‘Uğur bizi zorladı’

Bu açıklamaya karşın, ifadeleri alınan mağdurlar tam aksini anlattı. Abid Karaaslan isimli vatandaş ifadesinde şunları söyledi: “1993 yılında Uluköy’de muhtardım. Komutan, 12 muhtarı çağırdı. Hepimize köylerin koruculuk yapmasını istediğini söyledi. Korucu olmayacağımızı söyledik. Ardından bir hafta sonra köye geldi beni ve köyde bulunan birkaç kişiyi askerler dövdü. Mecbur kaldığımız için köyü terk ettik. Biz köyden çıktıktan sonra bir veya iki gün sonra Hasan Atilla birçok asker ile birlikte köye gelip evimizde bulunan her eşyayı yakıp yıkmışlardı.”

KÖYÜMÜ BOŞALTIP ATEŞE VERDİLER

Mesut Hasan Benli'nin Radikal'deki haberine göre, Kızıltepe’nin Arapkapı Köyü sakini olan Nusrettin Başboğa da ifadesinde, 1993 yılında Uğur’un ekibinin baskıları üzerine köylerini terk etmek zorunda kaldıklarını belirterek “Her gelişinde köylüyü dövüyorlardı. Biz de mecburen köyü terk ettik. Biz köyü boşalttıktan sonra köyümüzü askerler ve korucular tarafından ateşe verdiler” dedi. Uzunkaya köyü sakini Bekir Başboğa da benzer yönde ifade vererek “Bir sabah korucu ve askerler geldiler hepimizi dışarı çıkartıp evlerimizi ateşe verdiler” diye konuştu. Salkım Köyü’nün sakinlerinden Abdulkadir Ağaoğlu da PKK ’lılara yardım ettikleri iddiasıyla köylerinden çıkarıldıklarını söyledi. ERGENEKON ve JİTEM AYNI ZİHNİYETTE

Fezlekede JİTEM ve Ergenekon bağlantısına ilişkin değerlendirmelerde de bulunuldu. Hazırlanan fezlekede, “JİTEM adlı örgüt içinde görev alan ve yüksek askeri rütbelere sahip olan birçok kişinin aynı zamanda Ergenekon adlı silahlı örgüte mensup olma suçundan” yargılandığına dikkat çekilerek şu tespit yapıldı: “Düzenlenen iddianameler

incelendiğinde de hem JİTEM hem de Ergenekon mensuplarının demokratik hukuk düzeninin işleyişine hukuk dışı karanlık eylemlerle müdahale ettikleri ya da etmeye çalıştıkları ortaya çıkmıştır.” Fezlekede, bazı Ergenekon davasına ilişkin belgelere de atıf yapılarak, şöyle devam edildi: “İbareler her iki yapılanmanın da yanı zihniyetin ürünü

olduğunu ispat etmiştir. Her iki yapılanma içinde yönetici konumunda bulunanların TSK mensubu olduğu, buradan da ‘Bazı TSK mensuplarının hukuk devlet düzenine görünüşte uyum sağlayıp belirli dönemlerde ülkemizdeki sosyal, siyasal ve ekonomik süreci hukuk dışı oluşumlar ve karanlık faaliyetlerle yönlendirmeye çalıştıkları’ sonucuna ulaşılmıştır.”

19-07-2013

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemizde bisikletin dengesini sağlamak, trafikte yaşanan zorlukların yanında önemsiz kalacağından, bizim için ne derece yararlı bir çalışma olacağı bilinemiyor; ama biz

üç gün sonra okuyorsunuz, ¿arar yok; j Yaşiyan için evvel veya sonra, bunun ne ehemmiyeti var. İlerimizde yeni bir yıl daha bizi

“San’ata Dair” yazısında ise, Devlet Resim ve Heykel Sergisi’ne ilgisizliği, du­ yarsızlığı ve sevgisizliği belirtir: “...Ben bile, ben ki evinde hayli zengin

Üstad yeni bir dergi çı­ karacaktı, yıllar önceki “ Ağaç” dergisin­ den çok daha üstün, çok daha yaygın bir organ olacaktı bu.. Cistad, “

[r]

Vehbi B e y ’in ka­ zanmak istediği ye­ ni tecrübe de hayli ilginç: “Başarılı pek çok şirketin, kurucunun ölü­ münden sonra aile içindeki çekişmeler ve

Ancak zaten zayıf olan ilişkilerin savaş yıllarında yeniden kopması, sanatçıları, bu bütünüyle geri ülkenin yapayalnız kalmış sanat­ çılarını, o sırada

I STANBUL Güzel Sanatlar A ka­ Devlet demisi öğrenci Temsilciliği ve Kültür Kollan her yıl süregelen geleneksel kültür şenliğini mayıs ayı içinde