• Sonuç bulunamadı

Görme duyusuna yönelik duyusal deneyimler, gelişimi ve desteklenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Görme duyusuna yönelik duyusal deneyimler, gelişimi ve desteklenmesi"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Görme duyusuna yönelik duyusal deneyimler, gelişimi ve desteklenmesi

Prof. Dr. Müdriye YILDIZ BIÇAKÇI

(2)

Görme duyusuna yönelik duyusal deneyimler

Sevgi hanım, tüm gün işte olduğu için Egemen bebekle yeterince ilgilenememektedir. Akşam eve geldiğinde, Egemen bebek çeşitli sesler çıkartarak anneden ilgi beklemektedir.

Sevgi anne, birkaç el oyunundan sonra yorulduğu için ilgilenmediğini fakat Egemen bebeğin de başta ağlayarak tepki gösterdiğini, fakat son zamanlarda bu duruma alıştığını, hatta farklı nesne renk ve oyunlarla da pek ilgilenmediğini belirtmektedir. Görsel duyularının desteklenmesine açık olan Egemen bebeğin destekleme ihtiyacı karşılanmayınca, görsel durumlara karşı ilgisi azalmıştır…

(3)

Duyuların içinde bebeklerin en zayıf duyusunun görme duyusu olduğu bilinmektedir (MEBb, 2013; Kovacs, 2000).

Fakat, gözlerden gelen bilginin nasıl işleneceğini ve depolanacağını kontrol eden beyin sistemi de dahil olmak üzere, çocukların tüm duyusal sistemleri içinde en yoğun ve dikkatli çalışan duyunun görme organı olduğu ifade edilmektedir (Johnson ve Mareschal, 2001). Bebekler, oturmaya, yürümeye ve konuşmaya başlamadan çok önce görebilmekte, işitebilmekte dolayısıyla bebek anne babanın yüzüne bakmakta ve ani seslerden irkilmektedir (Dmitriev, 2003).

(4)

Yeni doğmuş bebekler henüz iyi düzeyde görmeseler bile, etraflarını ilginç görüntüleri tarayarak ve hareket eden nesneleri izleyerek keşfederler. Ancak göz hareketleri yavaş ve hatalıdır (Hofsten ve Rosender, 1998). Bebeklerde görme yoluyla kazanılanlar, işitme yoluyla kazanılanlardan çok daha fazladır. Bu nedenle, öğrenmelerin çoğu göz yoluyla olur. Çocuğun duyu organları aracılığıyla çevresindeki çeşitli uyarıcıların, nesnelerin ve olayların bilincine varması durumu ise algılama sürecidir. Birkaç kez görerek, işiterek zihinde yer etmesi sağlanan bir bilgi, daha sonra zihinde uzunca süre saklanabilir. Zihinde yer eden bir bilginin unutulmayarak, daha sonra gerektiği an kullanılabilme süreci ise hatırlamadır (Eggen ve Kauchak, 2004).

(5)

Bebek bir aylık olduğunda, iki gözü birlikte hareket eder ve göz ucuyla nesneleri görebilir. Çoğunlukla hareket eden nesneleri tercih eder. Üç aylık olduğunda anneyi tanır. Dört aylık bebek, gördüğü nesneleri uzanıp almak ister. On iki-on üç aydan sonra, hızlı hareket eden nesneleri izler. Bir yaşından sonra görme belleği kusuruz hale gelir ve bebek yetişkinin sakladığı nesneleri bulabilir (Avcı, 2003; MEBb, 2013; Santrock, 2014). Görsel izleme ve görsel tarama davranışları da bebeklerin dünyayı incelemelerinde edinmeleri gereken iki önemli beceridir ve görme duyusuyla gelişir. “Görsel izleme” bebeğin hareket eden bir nesneyi gözlerle izlemesi, “görsel tarama”

becerisi ise bir nesnenin tüm özelliklerini baştan sona inceleyip hakkında fikir sahibi olmak şeklinde tanımlanır. Görsel izleme ve görsel tarama becerilerinin, alıştırmalarla geliştiğini ortaya koyan birçok araştırma bulunmaktadır (Trawick-Swich, 2013).

(6)

Görme duyusunun gelişimi için anne baba ve eğitimciye öneriler şu şekilde sıralanabilir (Avcı, 2003; Fox ve

Schirrmacher, 2012; MEBb, 2013; Trawick-Swict, 2013 ve Santrock, 2014).

• Parlak, canlı, renkli ve hareket eden oyuncaklar temin edilebilir ve birlikte oyunlar oynanabilir. Ev ortamında bulunabilecek yün, kurdele, tuvalet kağıdı rolusu, mandal gibi çeşitli nesnelerle görsel algı, görsel bellek, görsel ayırt etmeyle ilgili etkinlikler yapılabilir. Örneğin, bir kasnağa iplerle yapılmış renkli ponponlar geçirilerek bebeklerin yataklarına görme alanları içine asılabilir.

• Çocukların odası canlı renklerle düzenlenebilir.

• Bebekler, orta derecedeki desenleri çok basit ya da çok karışık desenlere, yuvarlak şekilleri düz şekillere, büyük kare şekillerini küçük olanlara tercih ederler. Bu nedenle bebeklerin görsel becerilerini geliştirmek için tercih ettikleri şekillerden yola çıkarak nesnelere dikkati çekilebilir.

• Bebekle on beş-yirmi santim mesafeden iletişim kurulması ve konuşurken yüz ve el hareketlerinin dikkatini çekmesi sağlanmaya çalışılabilir.

(7)

• Eğitim ortamları da doğal, yapay örnekler ve nesneler ile donatılarak keşfetme için görsel zenginlik ve çekicilik sağlanabilir. Duvarlarda sanat posterleri kadar çocuk ürünleri de sergilenebilir.

• Prizmalar, büyüteçli gözlükler, güvenli aynalar, teleskop, dürbün, el feneri, güneş gözlüğü görsel deneyimler sağlayan materyallere örnek olarak verilebilir.

• Çocuklar doğa yürüyüşüne götürülebilir. Büyük çocuklar büyüteçlerini alabilirler, fakat küçüklerin dikkatini görülecek küçük şeylere çekmek gerekebilir. Yosun, çilek, böcek, gölgeler, kuşlar ya da binaların üzerindeki pasın desenlerine çocuğun dikkati çekilebilir. Çocuğun ağaç kabuğu, kuru yapraklar, kum ve soğuk çamura dokunması;

yaprak dökmeyen ağaçları, çam kozalarını, iğnelerini, nemli toprağı incelemesi ve soğuk havanın kokusunu alması için olanaklar yaratılabilir.

• Çocuğa mümkün olduğunca çok görüntü sunulabilir. Mahalle arasında kısa gezintiler, alış veriş merkezi gezileri, kır gezileri ve benzeri etkinler yararlı olabilir.

(8)

Görme Yetersizliği olan Bebekler ve Çocuklar

Dünya Sağlık Örgütü, dünya genelinde 314 milyon kişinin görme yetersizliği olduğunu bunların 45 milyonun da kör olduğunu belirtmiştir. Dünya sağlık örgütüne göre görme yetersizliği olan çocuklar normal görme, az görme ve kör olarak görme sınıflandırılmaktadır (Baykoç, 2011). Görme yetersizliğinin öncelikli ve yaygın nedenleri arasında kalıtımsal nedenler gelmekte, genlerle görme engeli kuşaktan kuşağa geçebilmektedir. Doğum öncesi, doğum sırası ve sonrasında bir takım nedenlere de bağlı olarak görme yetersizliği oluşabilmektedir. Yine prematüre doğumlarda kuvöz de oksijenin biraz fazla verilmesi bebeğin gözlerinde bir hasarın oluşmasına neden olabilmektedir (Özyürek, 2002; Aral ve Gürsoy, 2007). Doğuştan görme yetersizliği sıklıkla, gelişim geriliği ile birlikte görülmektedir. Bazı durumlarda becerilerde gerileme ve otizme benzer davranışların geliştiği görülmektedir (Howard, Williams and Lepper, 2011).

(9)

Görme yetersizliğine sahip çocukların motor, dil, bilişsel ve sosyal gelişimler alanlarında görme yetersizliğine sahip olmayanlara göre bir takım farklılıklar görülebilmektedir. Görme yetersizliğine olan çocukların motor gelişimi ve doğuştan sahip oldukları motor becerileri, gören çocuklardan farklılık göstermemekle birlikte, görme yetersizliği olan çocukların, bozukluğunun derecesine bağlı olarak hareket etme ve keyif becerilerini faaliyete geçiremeyebilirler. Görme yetersizliği olan çocukların dil gelişimini etkilememekte, aksine bu çocuklar daha çok konuşma eğilimi göstermektedir. Konuşurken tek tonda ve yüksek sesle konuşurlarken; konuşmalarını yaparlarken jest ve mimikleri kullanmada oldukça yetersizlerdir. Bilişsel yeterlilik bakımından görenlerden farkları yoktur, fakat bilişsel beceriyi kullanmada zorluk çekmektedirler. Çünkü gören çocuklar birçok unsuru organize edip görsel unsurları ile birlikte bütünleştirebilmektedir. Bu unsurları kolayca beyinlerine kodlayabilmektedir. Görme yetersizliği olan sahip çocuklarda ise söz konusu durum olmadığı için bilgilerin kodlanmasında sınırlılıklar oluşur. Kodlamayı öncelikle dokunma-işitme, sonra koku alma yoluyla gerçekleştirmektedirler. Göz kontağı kuramama, görememe durumuna bağlı olarak korkma, tedirgin olma davranışları sergileyebilmektedirler.

Görme yetersizliği olan çocukların sosyal gelişimi toplumun yapısı ile yakından ilgilidir. Eğer toplumun görme yetersizliği olan çocuğa olan bakışı tepkide bulunma, dışlama yönünde ise görme yetersizliği olan çocuklarda soyutlanma, kaçış davranışları ortaya çıkabilmektedir (Demir ve Şen, 2009).

(10)

Gelişimin tüm alanları birbirleriyle ilişkili olduğu için motor gelişim, bilişsel gelişim, dil gelişimi ve sosyal-duygusal gelişim alanlarının her biri bir diğerini tetikleyici ya da ket vurucu nitelikler taşımaktadır. Görme yetersizliği olan çocuklar engellenme duygusunu öfke şeklinde yansıtarak sosyal olarak uygun olmadığı kabul edilen davranışlar sergileyebilirler. Sosyal davranışları öğrenirken taklit yöntemini kullanamıyor olmak da görme yetersizliği olan bebekler için hem iletişim becerilerini kazanma hem de sosyal olarak uygun davranışları öğrenme anlamında dezavantaj olmaktadır. Öz bakım becerilerini kazanabilmeleri için de gördüklerini taklit etmeleri gerekmektedir (Baykoç, 2011).

(11)

Görme yetersizliğine sahip olan çocukta dil gelişimi normal gelişim gösteren çocuğa göre farklılık göstermektedir. Konuşmaya yeni başlayan görme yetersizliğine sahip çocuklar, iletişim anlamı taşımayan dil yaşantılarına maruz bırakılmaları nedeniyle birtakım cümleleri anlamsız yere tekrar edebilmektedir (Aral ve Gürsoy, 2007). Bu çocuklar nesnelerin adlarını nesnelere dokunarak öğrenebilirler. Dahası bu bebekler için de dokunma ve işitme duyuları ön plana çıkmaktadır (Baykoç, 2011). İşitme duyusuyla nesneden çıkan sesten nesnenin uzaklığı ve yönüne ilişkin bilgi edinmenin sınırlılığından dolayı görme yetersizliği olan çocuklarda uzaklık, büyüklük ve şekil gibi kavramları öğrenmede güçlük yaşarlar. Görme duyusu doğumda tam olarak gelişmediği için çocuğun görme duyusunu kullanarak bilgi edinmesi de zordur. Kavram gelişimi olarak değerlendirildiğinde, görme yetersizliği olan çocukların normal gelişim gösteren çocuklardan geri oldukları gözlenmektedir. Özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız oldukları bilinmektedir. Bu çocuklar için el göz koordinasyonu yerini el kulak koordinasyonuna bırakmıştır. Az gören çocuklar, el göz koordinasyonundaki sınırlılıkları ortadan kaldırmak son derece önemlidir. Çocuğa eğilme, kalkma, tutma, bırakma gibi hareketlerin anlatılması, taklit becerilerinin ve buna bağlı olarak motor becerilerin gelişimine katkı sağlamaktadır (Aral ve Gürsoy, 2007).

(12)

Yeni doğanda gözlerin ince kas kontrolü gelişmeye başlayan ve gözlemlenebilen ilk ince motor becerilerden birisidir. Yaşamlarının ilk günlerinde yeni doğanın annesinin göz hareketlerini takip ettiği gözlenebilir, ancak yine de takip etmede, gözleriyle hareket eden nesneleri izlemede zorluk yaşar ve vücutlarının orta noktasında bir nesne uzaklaştığında göz temasını kaybederler.

Buna karşın birkaç hafta içerisinde bir yandan diğerine yavaş yavaş hareket ettirilen nesneleri takip edebilmeye başlarlar ve sonunda göz temasını kaybetmeyi önlemek için başlarını hareket ettirerek 180 derece takip edebilirler (Howard, Williams and Lepper, 2011). Bu nedenle yeni doğanın nesneleri takip etmesi, hakeretleri izlemesi son derece önemlidir. Görme yetersizliğinin tanılanması ve değerlendirilmesi için rutin göz muayenelerinin yapılması gerekmektedir. Çocuğun göz muayenesi sonucunda çocuğun işlevsel görmesini ve görmenin çocuğun yaşına uygun olup olmama durumuna göre belirlenir. Çocuğun yaşının ilerlemesiyle birlikte Snellen Kartı ile görme keskinliği ölçülmektedir ( Aral ve Gürsoy,2007).

(13)

Görme duyusunu desteklemek için materyal seçiminde çocuğa çeşitli derecelerde görsel uyaranlar verilebilir, el- göz koordinasyonunun gelişimini destekleyecek, görme problemi ileri derecede olan çocuklar için görmenin yanında sesli uyaranlar sunulabilir.

(14)

Görme duyusunun gelişimini desteklemek için kullanılabilecek bazı materyaller;

• Renkli geometrik şekiller

• Çeşitli şekil, renk ve dokularda Legolar • Yap-bozlar

• Hafıza kartları • Çeşitli renk ve maddelerden oluşan küpler

• Fiber optik ışık demeti

• Kabarcıklı renkli sütunlar • Ses blokları

• Renkli yer minderleri • Neon yağmuru • Efekt yansıtıcı • Renkli teller.

(15)

Kaynak

• Çetin Sultanoğlu, S. ve Aral, N. (2015). “Duyuların Gelişimi”, Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 ay) Gelişim Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi, ed. M. Yıldız Bıçakçı, 205-225, Eğiten Kitap, Ankara.

• PEKŞEN AKÇA, R., (2015). Bebeklik ve İlk Çocukluk Dönem, Atipik Gelişim Gösteren Çocukların Gelişimsel Özellikleri. Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 ay)Gelişim, Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi (pp.91-142), Ankara: Eğiten Kitap.

• Atli, S. ve Beyazıt, U. (2015). ‘Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde Duyusal Deneyimler’ Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 ay)Gelişim, Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi, Ankara: Eğiten Kitap.

Referanslar

Benzer Belgeler

Görme Yetersizliği Olan Çocuklar İçin Okuma Yazma Becerileri. Resimde görülen Braille

9.Hafta Propriosepsiyon duyusuna yönelik duyusal deneyimler, gelişimi ve desteklenmesi 10.Hafta Denge duyusuna yönelik duyusal deneyimler, gelişimi ve desteklenmesi. 11.Hafta

İşitme yetersizliği olan bebekler kendi mırıldanmalarını, seslerini işitemediklerinden, dil gelişimlerinde işiten bebeklere göre farklılıklar ortaya

Aşağıda, dokunma duyusu için anne baba ve eğitimciye yönelik duyusal deneyim önerileri sunulmuştur (Fox ve Schirrmacher;.. 2012, MEBa, 2013; MEBb, 2013 ve

“Duyuların Gelişimi”, Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 ay) Gelişim Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi, ed. Bebeklik ve İlk Çocukluk Dönem, Atipik Gelişim

“Duyuların Gelişimi”, Bebeklik ve İlk Çocukluk Döneminde (0-36 ay) Gelişim Duyuların Gelişimi ve Desteklenmesi, ed. Bebeklik ve İlk Çocukluk Dönem, Atipik Gelişim

İlk çocukluk döneminde ağırlık çalışma etkinlikleri önermek de vücut pozisyonu duyularının düzenlenmesine yardımcı olur.. Bu ağırlık etkinlikleri

Aşağıda anne baba ve eğitimcilere, denge ve hareket duyularının gelişimine yönelik duyusal deneyim önerileri sunulmuştur (Morrison, 2007; Trawick-Swith,2013; Berk, 2013;