Biliş (cognition) terimi, dünyamızı öğrenmeyi ve anlamayı içeren zihinsel faaliyetler
anlamına gelir.
Zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir.
Alfred Binet’e göre zekada 6 özellik bulunur.
1. Anlamak
2. Hüküm vermek
3. Akıl yürütmek
4. Düşünceye belirli bir yön vermek ve bunu sürdürmek.
5. Düşünceyi arzu edilen bir gayenin gerçekleşmesine odaklamak.
6. Kendi kendinin yanlışını bulup, düzeltmek.
Spearman’a göre genel zihni yetenekte yüklü bulunan
etkinlikler;
1. Kendi yaşantılarını anlamak
2. Benzer ilişkileri bulmaktır.
1. Soyut zekâ
2. Sosyal zekâ
3. Mekanik zekâ
olmak üzere üçe ayırmıştır.
Zekâ biyolojik uyumun özel bir halidir. Bu durum kişinin çevresi ile etkileşim kurmasını sağlar.
Zekâ bir çeşit dengedir. Buradaki denge
kavramını zihinsel yapı ile çevre arasında sürekli olarak gelişen, durmadan yenilenen dinamik bir olgu olarak görebiliriz.
Zekâ yaşanılan ve eylemde bulunan bir zihinsel işlemler sistemidir. Bilgi edinmek için eylem
gereklidir. Çocuk durağan ve edilgin bir tutumla bilgi edinemez; eylemlere girişecek, çevresini keşfedecek ve bir şeyler öğrenecektir. Böylelikle zihinsel işlemler sistemi etkin bir biçimde bilgi
Sizce zeka?
Zekada bireysel farklılıklar söz konusudur. Bu durumu sistemli olarak ilk inceleyen Francis
Galton’dur. Galton’a göre seçkin kişilerin seçkin evlatlara sahip olması zekanın kalıtım yolu ile nesilden nesile geçtiğini
göstermektedir. Üstün zihni
yeteneğe sahip bir insan aşağı yukarı her alanda aynı derecede başarılı olabilir.
BİLİŞ Dikkat
Algı
Bellek
Yaratıcılık Okuma-yazma
Dil gelişimi
Problem Çözme
Akıl
Bilişsel Yetenekler
Algı
(Perception)
Hafıza yani
bellek (memory)
Değerlendirme
Akıl yürütme
Algı, çocuğun anlamsız fiziki uyarıcılardan anlamlı
bilgilerin çıkarılması
sürecidir. Algının amacı,
duyularla elde edilenleri bazı bilişsel öğelerle eşleştirme
ve olayları anlamaktır. Bilgiyi yorumladıkları süreçtir.
5 yaş altındaki çocukların kolayca
şaşırdıkları ve diğerleriyle iletişimde uzun zaman dikkatini yoğunlaştırmada
zorlandıkları görülür.
Küçük ve büyük çocuklar arasındaki
diğer bir fark, küçük çocukların dikkatlerini odaklamayı düzenlemede başarısız
olduklarıdır. Bu da küçük çocukların büyük çocuklar kadar hızlıca odak
değiştirememesinden kaynaklanır. Yani yaş ilerledikçe dikkati bir nesneden diğerine
çevirme daha hızlanmaktadır.
Bu fizyolojik değişiklikler merkezi sinir sistemindeki biyolojik değişimlerle ilgilidir.
(İlgi ERTEM hocanın yazısını inceleyelim.)
Algılamayı sağlayan duyu organlarıdır.
Yeni doğan bebeğin görsel algılarını iki grupta
incelemek mümkündür.
Zorunlu Algılar Seçici algılar
Bebeğin algılama sistemindeki en anlamlı gelişme 6-12 hafta
arasında olmaktadır.
Çocuk dünyayı algılarken neden yetişkinin algılama
sisteminden farklı bir durum
sergiler?
Seçicilik
Ayırt Etme Becerisinin Gelişimi
Nesne Değişmezliği ve Kalıcılığın Öğrenilmesi
Bebeklerin duyma, koku alma, görme, tat alma ve dokunma duyuları doğdukları ilk günden itibaren yaşadıkları farklı
deneyimlerle gelişir.
6. ayda bebekler seslerle yüzleri uyumlu hale getirebilirler.
7 günlük bebekler bile annelerinin
kokularını bir yabancıdan ayırt edebilirler.
En son gelişen algıları, annelerinin görüntülerini yabancılardan ayırt
edebilmeleridir. En son gelişse de bu algı, 4- 6 haftalık olan bebeklerde ortaya
çıkmaktadır.
2. ayda bebekler görüş alanı içindeki renkleri ayırt ederler.
3. ayda yetişkinin yapabildiği kadar iyi bir şekilde bir nesneye gözlerini odaklayabilirler.
Görsel ayrımda hassaslaşma 2 yılda gelişir.
2 haftalık bebeklerin sunulan uyarıcılar arasında herhangi bir ayrım yapamadığı,
8 haftalık bebeklerin ise üç boyutlu objeleri iki boyutlu objelere tercih ettiği,
2 aylık bebeklerin sadece yüzler arasındaki farklara değil aynı zamanda ifadelere de dikkat etmeye başladıkları,
3 aylık bebeklerin beyaz kareyi gri olana tercih ettikleri,
4 aylık bebeklerin yüz figürünü basit yuvarlak forma tercih ettikleri görülmüştür.
Sosyal referans alma ve
bağlanmayla ilişkisi
Çocuğun dış dünyayı tanımaya
yarayan ilk bilme formlarındandır.
Küçük çocuğun ilk bilişsel öğesidir.
Şema, bir objenin kopyası değildir.
Bir obje veya olayın en belirgin
özelliklerinin zihnen temsil edilme şeklidir. Şemalar, duyularla
(bakma, dokunma, koklama,
dinleme ve tatma gibi) ve motor
İmajlar, şema ile
karşılaştırıldığında daha ayrıntılı ve daha gelişmiş oldukları görülür.
Şema temel iskelet olup bundan imaj kurulur. Obje ve olayların daha açık bir
temsilcisidir. Bebeğin ilk aylarda büyük bir olasılıkla hiç bir imajı yoktur.
Objelerin niteliklerinin veya
hareketlerinin ve somut olguların istenilen biçimde temsil
edilmesidir. Diğer bir deyişle eşya ve olayların geçici temsilcileridir.
Semboller bir araçla temsil edilirler.
Piaget 2–7 yaşlar arasını semboller dönemi olarak kabul eder.
Sembol kullanmada en köklü
gelişmenin 5–7 yaşlar olduğu görüşü yaygındır. Çocuklar çeşitli araçlarla sembolleri kullanmaya başladığı
zaman, bir objenin alışılmış
ilişkilerini ve güçlüklerini algılarlar.
Kavram birbiriyle ilişkili obje ve olayların ortak yönlerini gösterir.
Örneğin anne, meyve, hayvan birer kavramdır. Kavram geliştirme diğer biliş formlarını kullanmayı gerektirir.
Eğer çocuk erkek kelimesini sadece babası için kullanıyorsa burada
erkek bir sembol işlevi görmektedir.
Bu kelimeyi bütün erkekler için kullandığı zaman biz onun erkek kavramına eriştiğini anlarız.
Kavram geliştirme, iletişim kurma ve
sembollerin kullanılması için gereklidir. İlke ise kavramlar arası ilişkiyi ya da kavramların belli durumlarla ilişkisini gösterir.
Örneğin "Blok köşelidir" bir ilkedir. Blok ayrı bir kavram, köşe ayrı bir kavramdır. Anlamları farklıdır, ama ikisi bir arada kullanıldığı zaman kavramlar arasındaki ilişkiye işaret eder.
Çocuğun bir ilkeyi kullanabilmesi için iki kavramı da önceden bilmesi ve hatırlamaya hazır olması gerekir.
Taklit zihinsel olayların aşamalı olarak
oluşturulmasının bir parçasıdır.
İlk başta taklit görme ve diğer duyulardan haz alma sürecine giden bir yoldur.
Sahte Taklit Ertelenmiş Taklit
4 aylık bir bebek eliyle
battaniyesini okşar. Annesi
battaniyeyi okşadığında bebek sanki taklit ediyormuş gibi
yeniden battaniyeyi okşar.
Burada bebek ilk başlatan
olmalıdır. Böylece sahte taklit yapar; çünkü yalnızca daha
önceden yapabildiği hareketleri
taklit eder.
Ertelenmiş Taklit: Duyu motor gelişimin 6. aşamasından,
bebek 1,5-2 yaşlarındayken görülür. Daha önceden
görmüş olduğu ya da kısa bir
süre önce izlediği hareketleri,
belli bir süre geçtikten sonra
taklit olarak gerçekleştirebilir.
Sonuçlanmış yaşantının bir süre için depolanmasını
belirtir.
1. Duyusal bellek
2. Kısa süreli bellek
3. Uzun süreli bellek
19992005200620182019
1. Görsel bellek; Fotoğraf ya da
resimleri görülen objelerin zihinde saklanmasıdır.
2. Motor bellek; Duyu-hareket yoluyla öğrenilenlerin zihinde saklanmasıdır.
3. İşitsel bellek; İşitilen kelimelerin zihinde saklanmasıdır.
Bellek, hatırlama ve tanıma yolu ile ölçülür.
Hatırlamada, çocuk belleğinden tüm bilgileri alır.
Tanımada ise çocuğa bazı bilgiler verilir ve çocuk onu geçmişte
yaşayıp yaşamadığına ve istenilen bilgi olup olmadığına karar vermek zorundadır.
Dikkat, uyarıcıya ya da
uyarıcılara tepkiyle yönelmedir.
Dikkatin yoğunlaşacağı bilginin seçiminde “dışsal” ve “içsel”
özellikler etkili olur.
Bir bilgi biriminin şeklini değiştirmeden sesli veya sessiz olarak defalarca söyleme şeklidir. Bilginin kısa süreli bellekte
tutulma süresini arttırır. İki tür tekrar bulunmaktadır.
Basit tekrar, bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre tutulmasını sağlar. Bilgi
defalarca tekrar edilir. Bu yolla bilginin zayıflaması ve karışmaların etkisiyle
unutulması önlenir.
Anlamlandırıcı tekrar da ise tekrar;
gruplama, imgeleri biçimlendirme veya
Olayların algılanması, yorumlanması ve
bellekte depolanması ve tekrar ele geçirilmesi problem çözmede özellikle etkin süreçlerdir.
Hipotezin genellemesi veya problemi çözmek için seçenekleri ortaya çıkararak olası çözüm
yollarını bulmaktır. Probleme iyi çözümlerin genellenmesi için
çocuğun,
1. Gerekli bilgilere sahip olması
2. Bilgilerin harekete geçirilmesi,
3. Hata yapmasına izin verilmesi 4. İç görü
(Bir şeyin iç yüzünü
kavrama)
sahibi olması lazımdır.
Değerlendirme
Bu süreç, tüm zihinsel işleyişe (Algı, bellek ve hipotezin
genellenmesi) etki eder.
Bilgiyi, belirli bir anlam
çıkarma ve sonuca varma amacıyla kullanabilmedir. Diğer bir deyişle daha önce öğrenilmiş olan
bilgilerin yeni karşılaşılan bir soruna çözüm bulabilmek için
birleştirilmesi, düzenlenmesidir.
Bütün anlatıla nlara dayanar ak «Bilişsel Gelişim»
deyince siz ne anlıyorsunuz?
Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve
öğrenmesini sağlayan, aktif zihinsel faaliyetlerdeki
gelişime bilişsel gelişim adı
verilir.
Olgunlaşma: Bedensel gelişimle ilgilidir. Bilişsel gelişimi doğrudan etkiler
Yaşantı: Kişilerin günlük yaşamda karşılaştığı her türlü olayı temsil eder. Yaşantı zenginliği bilişsel gelişimi arttırır. Ayrıca diğer faktörlere nazaran insan müdahalesine en uygun olan faktördür.
Uyum: Piaget bilişsel gelişimi denge-dengesizlik-denge süreci olarak görür. İnsan hayatı boyunca sürekli olarak uyum süreçleri yaşanır. Öğrenme, bir anlamda çevreye uyum sağlama sürecidir.
Özümleme ve düzenleme olarak iki alt başlığı vardır.
Kültürel aktarım: Toplum, davranış kalıpları ve dil aracılığı ile bireylere zihinlerini nasıl kullanacakları konusunda çeşitli
bilgiler aktarmaktadır. Bu aktarım sonucunda bilişsel gelişim zenginleşerek gelişir.
Dengeleme: Uyumla bağlantılı bir maddedir. Uyum bir
Aysel Köksal Akyol. (2018) (Editör).
Erken Çocukluk Döneminde Gelişim II 36-72 Ay. Ankara: Anı Yayıncılık.
Pınar San Bayhan ve İsmihan Artan:
“Çocuk Gelişimi ve Eğitimi” Morpa Yayınları.
Seyhun Topbaş: “Dil ve Kavram Gelişimi”
Kök Yayıncılık.