• Sonuç bulunamadı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ KENTLEŞME VE ÇEVRE YÖNETİM PROJESİ ADIYAMAN ÖRNEĞİ. Hasan ŞİMŞEK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DÖNEM PROJESİ KENTLEŞME VE ÇEVRE YÖNETİM PROJESİ ADIYAMAN ÖRNEĞİ. Hasan ŞİMŞEK"

Copied!
66
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DÖNEM PROJESİ

KENTLEŞME VE ÇEVRE YÖNETİM PROJESİ ADIYAMAN ÖRNEĞİ

Hasan ŞİMŞEK

GAYRİMENKUL GELİŞTİRME ve YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

ANKARA 2013

Her hakkı saklıdır

(2)

i ÖZET Dönem Projesi

KENTLEŞME VE ÇEVRE YÖNETİM PROJESİ ADIYAMAN ÖRNEĞİ Hasan ŞİMŞEK

Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Ayşegül MENGİ

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de kentleşme ve çevre yönetim uygulamalarının Adıyaman Örneği çerçevesinde incelenmesi ve genel olarak yerel yönetimlere (belediyelere) örnek teşkil edebilecek bir modelin ortaya konulması, kentsel çevre yönteminde yaşanan temel sorunların tanımlanması ve çözüm önerilerinin ortaya konulmasıdır. Kentleşme sorunlarının azaltılması açısından çevre yönetimi; taşınmaz yatırımları ve değerlerinde artışa imkan vermekte ve sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulmasına katkı sağlamaktadır. Kentsel alanlarda artan nüfusa bağlı olarak üretilen katı ve sıvı atıkların geri kazanılması ve yeniden kullanımı ile ekonomik değer üretilmesi sağlanmakta ve geri dönüşüm tesisleri çevre kalitesine katkıları yanında ekonomik ve sosyal yönlerden de avantaj sağlamaktadır. Ancak geri dönüşüm tesislerinin kuruluş yeri seçimi, kapasite, arıtma uygulamaları ve maliyet konularının işin başında kapsamlı analiz edilmesi ve toplumsal yönden verimli projelerin yapımına karar verilmesi zorunlu görülmektedir.

Teorik temelden hareketle planlama kavramının gelişimini ve uygulama alanlarını tanımlamak, planlama konusu çerçevesinde konut politikalarını ve gecekondulaşmayı yorumlamak ve bir kentin yönetimine yönelik yaklaşımları tanımak; yönetim ve planlama ile çevre sorunlarına çözüm bulunması açısından adeta yardımcı bir kaynak olarak görülmektedir. Adıyaman Belediyeler Birliği (Katı Atık Birliği) tarafından planlanan katı atık bertaraf tesis kuruluş yeri, 2003 yılında Başbakanlık Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) İdaresi Başkanlığı tarafından Adıyaman Merkez İlçe sınırları içinde mevcut olan Katı Atık Bertaraf Alanının genişletilmesi ile sağlanmıştır. Bu alanın yüzölçümü 24 hektar olup, kurulması planlanan tesis için GAP İdaresi Başkanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu belgesi alınmış, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2003-8 Genelgesi doğrultusunda 11.10.2005 tarihinde Birlik kurulmuştur. Özellikle göç ile artan nüfusun ürettiği katı atıkların bertaraf edilmesi için daha önce belirlenen depo alanın artırılması öngörülmüştür. Hızlı ve aşırı kentleşmenin gündeme

(3)

ii

getirdiği önemli çevre sorunlarının başında katı atıklar, hava ve su kirliliği ilk sırada gelmekte olmasına karşın, birçok ilçe belediyesi ve hatta nüfusu 300 bin kişinin altında olan il belediyelerinde arıtma yatırımları için kaynak bulunması ve ileri arıtma yöntemlerinin kullanılması ile doğal kaynaklar ve çevrenin korunmasına katkı yapılması mümkün olamamakta ve belediyelerin birleşerek birlik kurmaları ile daha büyük kapasiteye ulaşılıp, arıtma yatırımlarının ekonomikliğinin artırılması mümkün kılınmaktadır.

Kentlerin ölçeğindeki büyüme ve nüfus artışına bağlı olarak bir yandan arsa ve arazi ile konut talebinde artış olmakta, diğer yandan artan kentsel dönüşüm ve toplu konut alanlarında barınan nüfus ve istihdam olanaklarının neden olduğu çevre kirliliğinin asgari düzeye çekilmesine önem verilmemektedir. Bir yandan oluşan atık su, katı atık ve hava kirliği ve diğer yandan kentin yakın çevresindeki doğal değerlerin tahribi önlenememekte ve atıkların geri kazanılması genellikle ihmal edilmektedir. Bunlara ek olarak, inşaat artıklarının değerlendirilmesi de büyük ölçüde başarılamamaktadır. Önceleri çevre kirlenmesinin sadece kapitalist ekonomik düzen ile kentleşen yerleşim mekânlarda sanayileşmeden kaynakladığı düşünülmüştür. Günümüzde sanayi tesisleri yanında tarım alanları, turizm ve yerleşimlerin de başlı başına birer kirletici kaynağı olduğu konusunda görüş birliği oluşmuştur. Kentlerde artan gecekondu sorunları ve artan yokluk başlı başına çevre sorunlarına altlık teşkil etmekte iken, köyden kente göç eden, kentle bütünleşmek isteyen ve kentli olarak görev yüklenmeye çalışan, fakat bozuk düzen nedeni ile yeterince aradığını bulamayan gecekondu halkının düzenli kentleşme ve toplu konut alanları üretiminde öncelikle dikkate alınması ve kentsel çevre yönetiminin, kentsel gelişme ve konut alanları üretiminin temel parametresi olarak görülmelidir.

Mayıs 2013, 55 sayfa

Anahtar Kelimeler: Kentleşme, çevre sorunları, katı atık üretimi, arıtma tesisleri yatırımları, Adıyaman İli katı atık birliği ve maliyet etkinliği

(4)

iii ABSTRACT

Term Project

URBANIZATION AND ENVIRONMENTAL MANAGEMENT: THE CASE OF ADIYAMAN

Hasan ŞİMŞEK

Ankara University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Real Estate Development and Management

Supervisor: Prof.Dr.Ayşegül MENGİ

The aim of this study was to examine urbanization and environmental management practices in the context of the Adıyaman Province case and to put forward a model that can set a broad example to local governments (municipalities), to identify the basic problems in urban environmental management and provide solution suggestions. In terms of reducing the problems of urbanization, environmental management allows for increases in real estate investments and value and contributes to the creation of healthy living spaces. Recycling and reuse of solid and liquid waste generated due to increasing populations in urban areas enable creation of economic value and recycling plants not only contribute to environmental quality but also provide economic and social advantages. However, there is a requirement to conduct a comprehensive analysis of site selection, capacities, treatment processes, and associated costs of recycling plants at the beginning of the work and implementation of the best projects from the social aspect is mandatory.

Defining the development and implementation areas of the concept of planning setting off from the theoretical basis, interpreting housing policies and squatter formation and getting to know the approaches to the management of a city are considered almost as an auxiliary resource to management and planning as well as in terms of finding solutions to environmental problems.

The establishment site of the solid waste disposal facility planned by the Adıyaman Union of Municipalities (Solid Waste Union) was provided through the expansion of the existing Solid Waste Disposal Area within the boundaries of the Adıyaman Central Sub-province by the Prime Ministry Southeastern Anatolia Project (GAP) Administrator’s Office in 2003. The area of the site is 24 hectares and a positive Environmental Impact Assessment (EIA) certification was obtained from the GAP Administration and the Union was established in accordance with

(5)

iv

Circular 2003-8 of the Ministry of Environment and Forests on October 11, 2005. Increasing the storage area previously identified for the disposal of solid waste produced by the population growing through migration was envisaged. Although solid waste and air and water pollution are among the most important environmental issues caused by fast and excessive urbanization, many sub-provincial municipalities and even provincial municipalities with a population of less than 300 thousand people fail to find resources for treatment facilities and are not able to contribute to the protection of natural resources and the environment through the use of advanced treatment methods, and therefore, when municipalities combine their resources to establish unions, they achieve greater capacities and increase the economic feasibility of waste- treatment investments.

Depending on the growth in the scale of and population increase in cities, the demand for fields and land as well as housing increase while at the same time significance is not attached to minimize the environmental pollution caused by the population living in urban renewal and public housing areas and by the employment opportunities in such areas. The problems associated with waste water, solid waste and air pollution are exacerbated by the unpreventable destruction of the natural assets in the immediate vicinity of the cities and recycling of waste is often neglected. In addition, utilization of construction waste cannot be achieved to a large extent. Previously, environmental pollution was considered to be a result of industrialization merely in cities urbanized through the capitalist economic order. Today, a consensus has been reached on that agricultural lands, tourism, and settlements are also pollutants in addition to industrial facilities. While growing squatter problems and increasing poverty in themselves constitute the base for environmental issues in cities, people living in slums, who have immigrated to the city from the rural areas, who want to integrate with the city and assume roles as urban dwellers, however, fail to achieve what they are looking for due to the disorganized order, should primarily be taken into consideration in the generation of regular urbanization and mass housing production and these people should be regarded as the basic parameter in urban environmental management, urban development, and land generation for housing.

May 2013, 55 pages

Keywords: Urbanization, environmental issues, solid waste generation, treatment facilities investments, Adıyaman Province Solid Waste Union, and cost-effectiveness

(6)

v TEŞEKKÜR

Farklı dallardan lisans alan kamu çalışanlarının zaman içinde mezun oldukları dallarla ilgili konularda iş bulmaları ve çalışma yapmaları kaçınılmaz olacaktır. Buna karşın merkezi ve yerel yönetimlerde çalışanlar ile yöneticilere lisansüstü eğitim olanağının sağlanması, birçok akademik kurum tarafından ihmal edilmektedir. Türkiye Belediyeler Birliği tarafından yapılan protokol ile bütün belediyelerin yönetici ve çalışanlarına gayrimenkul geliştirme konusunda lisansüstü eğitimi yapma olanağı verilmiş ve bu program ülkemizin alanında uluslararası düzeyde akredite olmuş tek birimi niteliğini taşıması nedeni ile belediye yönetici ve çalışanlarına uluslararası düzeyde geçerliliği olan diploma sahibi olma avantajı sağlanmıştır. Programın sonucunda hazırlanan proje de çevre yönetimi ve katı atık tesislerin geliştirilmesi ve finansman kaynaklarının oluşturulması alanına yönelik olmuştur.

Çalışma sırasında sürekli rehberlik ve yol göstericiliğini esirgemeyen, soruları sabırla karşılayan ve çalışmama destek veren Sayın Hocam Prof. Dr. Ayşegül MENGİ (Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Anabilim Dalı)’ye teşekkür ederim. Çalışmam sırasında gece-gündüz,hafta içi ve hafta sonlarında görüşme olanağı veren, bilgi ve birikimlerini benimle paylaşan, daima destek ve güven veren muhterem hocam Prof. Dr.

Harun TANRIVERMİŞ (Gayrimenkul Geliştirme ve Yönetimi Anabilim Dalı)’e,fikirlerinden, bilgilerinden ve tecrübelerinden yaralandığım diğer hocalarıma, yardımlarından ve hatırlatmalarından ötürü Adıyaman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyelerine ve İller Bankası’ndan Teknik Uzman olarak görev yapan Engin Eray Güloğlu arkadaşıma sonsuz teşekkürlerimi derin şükran duygularımı ve saygılarımı sunarım. Son olarak özelikle maddi ve manevi konularda her daim özveriyle elimden tutan aileme ve varlıklarıyla beni her zaman kendimi güven ve mutlu hissetmemi sağlayan dostlarıma şükranlarımı sunuyor teşekkür ediyorum.

Hasan ŞİMŞEK Ankara, Mayıs 2013

(7)

vi

İÇİNDEKİLER

ÖZET... i

ABSTRACT ... iii

TEŞEKKÜR ... v

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ... viii

ŞEKİLLER DİZİNİ ... ix

ÇİZELGELER DİZİNİ ... x

1. GİRİŞ ... 1

2. KURAMSAL TEMELLER VE İLKELER ... 6

2.1 Kent ve Kentleşme Kavramı ... 6

2.2 Türkiye’de Kentleşmeyi Doğuran Nedenler ... 7

2.2.1 Ekonomik nedenler ... 7

2.2.2 Teknolojik nedenler ... 8

2.2.3 Siyasal ve hukuksal nedenler ... 8

2.2.4 Sosyo-psikolojik nedenler ... 9

2.3 Kentleşme ve Çevre İlişkisi ... 10

2.4 Çevre Sorunlarının Nedenleri ... 12

2.5 Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Kirlenmesi ... 13

2.6 Kentleşmenin Evsel Katı Atığa Yansıması ... 13

2.7 Kentleşme ve Katı Atık Yönetimi ... 15

2.8 Adıyaman’da Kentleşme ve Kentlileşme ... 15

3. KENTLERDE KATI ATIK SORUNU VE YÖNETİMİ ... 17

3.1 Katı Atık Tanımı, Çeşitleri ve Özellikleri ... 17

3.2 Katı Atık Uzaklaştırma Yöntemleri ... 18

3.2.1 Düzensiz (Vahşi) depolama ... 19

3.2.2 Düzenli depolama ... 19

3.2.3 Kompostlama ... 20

3.2.4 Tekrar kullanım ... 20

3.2.5 Yakma yöntemi ... 20

3.3 Katı Atık Yönetimi ... 21

3.4 Katı Atık Yönetimi Sisteminde Türkiye ve AB Mevzuatı ... 22

3.5 Entegre Katı Atık Yönetimi, Sürdürülebilir Katı Atık Yönetimi ... 30

3.6 Türkiye’de Kentsel Katı Atık Yönetimi Uygulamaları ... 31

3.7 Belediyelerde Katı Atık Yönetimi ... 34

(8)

vii

4. ADIYAMAN BELEDİYELER BİRLİĞİ DÜZENLİ KATI ATIK

BERTARAF TESİS ÖRNEĞİ ... 39

4.1 Adıyaman’ın Coğrafi Konumu ve Özellikleri ... 39

4.2 Adıyaman İlinde Şehirleşmenin Evsel Katı Atığa Yansımaları ... 39

4.3 Adıyaman’da Evsel Katı Atık Sorunu ... 40

4.4 Adıyaman İli’nin Evsel Katı Atık Depolama Sorununu Çözümleme Çalışmaları ... 44

4.4.1 Adıyaman İlinin Evsel Katı Atık Depolama Projesi’nin gerekçesi ... 44

4.4.2 Projenin hedef aldığı kesim ve etkileyeceği diğer taraflar ... 44

4.4.3 Projede uygulanan yöntem ... 45

4.4.4 Projenin hedefleri ve olası etkileri ... 45

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 48

KAYNAKLAR ... 52

ÖZGEÇMİŞ ... 55

(9)

viii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

Kısaltmalar

AB Avrupa Birliği

ÇED Çevresel Etki Değerlendirme ÇTV Çevre Temizlik Vergisi

EIA EnvironmentalImpactAssessment

GAP Güneydoğu Anadolu Projesi

KÖİ Kamu-Özel İşbirliği

KÜKAB Kütahya Katı Atık Birliği

Yİ Yap-İşlet

YİD Yap-İşlet-Devret

(10)

ix

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 3.1 Katı atık yönetim sistemi………..22 Şekil 4.1 Adıyaman merkez ilçesi imar planı………...….…40

(11)

x

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 3.1 2001 yılı belediye katı atık istatistikleri temel göstergesi………35 Çizelge 4.1 Proje alanı ile alternatif alanların özellikleri………...…46

(12)

1 1. GİRİŞ

Nüfus artışı ve sanayileşme sonucu ortaya çıkan kentleşme olgusu, birçok olumlu ve olumsuz etkileri de beraberinde getirmiştir. Kentleşme sürecinde konut, ticari, sosyal ve kültürel tesisler için gerekli olan taşınmazların edinimi ve kullanıma sunulması, taşınmaz kira parası ve değerlerinde artış, gelir ve yaşam giderlerindeki artış, iş stresi, değişen toplumsal ilişkiler gibi sosyo-ekonomik etkilere ilave olarak hava kirliliği, su kirliliği, arazi ve doğal kaynakların tahribi ve gürültü gibi olumsuz çevreetkileri de artış göstermektedir (Tanrıvermiş 1997). Esasen kent planlama çalışmaları ile kentsel gelişmenin doğal çevre ve halka olumlu etkilerinin artırılması ve olası olumsuz etkilerin asgari düzeye çekilmesi temel hedefine uygun olarak yürütülmekte, yerel yönetim hizmetleri ve hizmet sunumu da belirtilen hedef doğrultusunda planlanmaktave uygulama yapılmaktadır.

Kent sayısının ve kentlerde yaşayan nüfusun artması olarak ele alınan kentleşme;

demografik, ekonomik ve sosyokültürel bir değişmeyi ifade etmektedir. Demografik anlamda kentleşme, nüfusun kırsal ve tarımsalalanlardan kente göç etmesi iken, ekonomik anlamda kentleşme, bitkisel üretim ve hayvancılık faaliyetleri ile uğraşan nüfusun başta sanayi olmak üzere tarım dışı faaliyetlere (sektörlere) kaymasını içerir.

Sosyo-kültürel yönden kentleşme, demografik ve ekonomik olarak kentleşen nüfusun kentin normlarınıve yaşayış biçimini bir tarz olarak benimsemesi, yaşaması veya

“kentlileşmesi”anlamına gelir (Keleş 1984).

Kentleşme sadece mekanın dönüşümü, taşınmaz varlığının gelişmesi ve nüfus artışı ile kentsel gelişmenin yönetimi ile sınırlı olmaz. İlke olarak kentleşme ve kentlileşme kavramları birbirinden ayrılması gerekmektedir. Kentlileşme temelde bir kültür değişmesi olarak ele alınabilir. Kentlileşme için kent kültürünün geliştirilmesi yanında, kentte yaşayanların fiziksel ve davranışsal olarak da uyum içinde olmaları gerekli görülmektedir.Kentleşme kavramından da anlaşılacağı üzere başlamış ve devam eden bir süreç tanımlanmaktadır. Bu sürecin sonunda gerçek anlamda bir kentleşmeden bahsedebilmek için yukarıda sayılan üç unsurun, başka bir anlatımla üç değişmenin bir arada yaşanması gerekir. Bu unsurlardan birinin eksikliği halinde, o ülkede veya o kentte gerçek anlamda bir kentleşmeden bahsedilemez.

(13)

2

Dünyada ve Türkiye’de 21’inci yüzyılda ortaya çıkan temel değişimlerden birini artan kent nüfusu oluşturmaktadır. Kırsal alandaki altyapı ve hizmetlerin eksikliği, tarımda makineleşme ve artan açık ve gizli işsizlik, gelir seviyesi ve yaşam kalitesinin düşüklüğü gibi itici güçlerin etkisi ile 1950 sonrası dönemde kırsal alandan kentlere göçler olmakta ve hatta bu göçler zaman içinde bir ülkeden başka bir ülkeye de olabilmektedir. Dünya nüfusunun 2015 yılına kadar 7,2 milyara ulaşacağı ve hızlı kentleşme sonucu 2025 yılına kadar kentlerde yaşayan insan sayısının da bugünküne oranla 2-3 katına ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hızlı nüfus artışının doğal bir sonucu olan kentleşme ise başlı başına bir problem olmamakla birlikte, gelişigüzel ve plansız büyüme sonucu, kamusal alanlar ile dere ve nehir yataklarının zarar görmesi, hava ve su kirliliği ile katı atık oluşumu gibi birçok çevresel soruna sebebiyet vermektedir. Halen dünyada nüfusun yaklaşık % 60’ının ve Türkiye’de % 92’sinin şehirlerde yaşadığı görülmektedir. Birçok ülkede hızlı ve plansız kentleşme süreci, kent halkının fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilemesinin yanında doğal kaynakların da tahrip olmasına sebep olmaktadır. Yeraltı suyunun tüketilmesi, arazi, hava, su kirliliği ve ekolojik açıdan önemli ekosistemlerin fauna ve flora değerleri ile birlikte tahrip edilmesi, kent kaynaklı çevresel baskılar arasında ilk sırada sayılmaktadır (Yılmaz ve Bozkurt 2010).

Temel insan hak ve özgürlükleri ile birlikte, dayanışma hakları arasında sayılan “çevre hakkı” kavramı, ardından “kent hakkı” anlayışı, çağdaş ve yaşanabilir bir çevre, planlı kentsel mekanlar kentsel yaşamın standartlarını artırmada birer girdi olarak ele alınabilir. Ancak, sorun tek başına iyi tasarlanmış konutların üretilmesi ya da içme suyunun temini veya çöplerin düzenli toplanmasında yatmamaktadır. Bütün belirtilen hususların yanında veya öncesinde kentin işlevlerini nasıl yerine getirdiği sorusuna yanıt verilerek, kentte yaşayan insanların toplumcu bir tarzda demokratik geleneklere sahip olmaları ile bağlantı kurulmalıdır (Hepcan 2001, Yılmaz ve Bozkurt 2010).

Kentleşmenin çevresel etkilerini, sürdürülebilir kent ve kentsel çevre yönetimi kavramları yavaş yavaş da olsa yerel yönetimlerin stratejik planlarına entegre olmaktadır. Kentsel hava ve su başta olmak üzere çevre değerlerinin korunması ve yönetimi, yerel idareler ile merkezi kamu kurumlarının taşra örgütlerinin başlıca ilgi alanları arasında sayılmaktadır. Kentsel resmi ve sivil aktörlerin çevre yönetimi alanında rolleri ve işlevleri gün geçtikte artış göstermekte olup, geleneksel kent

(14)

3

yönetimi anlayışından entegre bir yaklaşıma doğru bir geçiş hızla kabul görmekte ve bu amaçla sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir kentsel yerleşimler oluşturmak için öneriler sunulmaktadır (Hepcan 2001).

Türkiye’de kentsel altyapı hizmetleri, uzun yıllar boyunca ağırlıklı olarak merkezi bir kuruluş olan İller Bankası kaynakları ve diğer kamu kurumlarının destekleri ile gerçekleştirilmiştir. Ekonomide serbestleşme ve liberal politikaların bir yansıması olarak 1980’lerde kentsel altyapı hizmetleri arasında sayılan su, kanalizasyon ve katı atık proje, tasarım ve uygulama süreçleri yabancı firmalar, merkezi denetimden uzak olan belediye şirketleri ya da özel kuruluşlar yoluyla ele alınmaya başlamıştır. Bu çerçevede kentsel altyapı hizmetleri ve ağırlıklı olarak mühendislik, mimarlık ve planlama hizmetleri veya fiyatlanamayan kamu hizmeti olmaktan yavaş yavaş çıkarılarak ticaretin konusu haline getirilmiş ve sonuç olarak kentsel kamu hizmetleri piyasa mekanizmasına dayalı hizmetler olarak yeniden yapılandırılmıştır. Bu yolla kentsel altyapı hizmetleri ve özellikle içme suyu, kanalizasyon ve katı atık sorunlarına ilişkin projelere özel sektörün yatırım yapması mümkün kılınmıştır (Anonim 2010).

Kentsel yerleşimlerde artan katı atık üretimi ve depolama alanlarında oluşan çöp dağlarının kentlerde önemli bir risk kaynağı ve tehdit edebilecek düzeye ulaşmıştır. Katı atık yönetiminin, bütüncül bir şekilde ele alınmaması nedeni ile katı atıkların toplanması, geri kazanımı ve geri dönüşümü, taşınması ve bertaraf edilmesi süreçlerinde yasal, idari ve teknik anlamda yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktır. Türkiye’de özellikle katı atık sorunu ya da çöp sorunu, başlıca kentsel çevre sorunu olarak önümüzde durmaktadır. Türkiye’de katı atık depolama tesisleri yatırımının sınırlı düzeyde kaldığı ve katı atık bertaraf tesisleri ile hizmet edilen nüfusun toplam nüfusa oranının % 50’nin altında kaldığı dikkati çekmektedir. Her yıl miktarı milyon tonlarla ifade edilen tehlikeli atıkların kontrolsüzce doğaya verildiği bilinen bir gerçek olup, bu konuda yeterli veriye ulaşmak genellikle mümkün olamamaktadır (Anonim 2010).

Hızlı nüfus artışı, endüstriyel gelişme ve kentleşme gibi olgular, Türkiye’nin de içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkelerin şehirlerinde katı atık sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar günümüze kadar kentlerde atık yönetiminde yaygın bir şekilde uygulanan toplama, taşıma ve depolamadan oluşan sistemin yetersiz kalmasına sebep

(15)

4

olmuştur. Toplanması, taşınması ve bertaraf edilmesi ekonomik anlamda büyük yük olan ve toplum sağlığı açısından önemli olduğu kadar, uygun şekilde değerlendirilemediği takdirde kaybolan ekonomik bir değeri de bulunan katı atıkların yönetiminde, toplanmasından bertarafı aşamasına kadar olan süreçte gerçekleştirilecek bütün hizmetlerin maliyeti ve sorumluluğu yerel yönetimlere düşmektedir. Zaman içinde hızla artan katı atık miktarı karşısında zorlaşan katı atık yönetimi konusunda yeni çözüm yolları üretmek zorunda olan yerel yönetimler çareyi özel sektör ile işbirliği yapmada bulmaktadırlar (Yılmaz ve Bozkurt 2010).

Günümüzde kentlerin başlıca sorunlarının başında gelen katı atıkların her geçen gün önemli miktarda artması, kentsel alanlarda ciddi çevre sorunlarına neden olmakta ve katı atık sorununun çözümü de yerel yönetimlere önemli sorumluluk yüklemektedir.

Katı atık sorununun giderilmesinde, atıkların toplanması, taşınması, depolanması ve bertaraf edilmesi işlemlerinin yerel yönetimlerce etkin olarak yürütülmesi zorunludur.

Kentsel kesimde katı atık yönetimi ve özellikle bertaraf tesislerinin kurulması, finansmanı ve işletilmesi konularında sınırlı sayıda da olsa bilimsel çalışmaların ve uygulamaların yapıldığı gözlenmektedir (Agdağ 2009, Ahmad vd. 2007, Akdem vd.

2009, Altunbaş ve Palabıyık 2004, Badran ve El-Haggar 2006, Dajani ve Warner 1980, Kemirtlek 2011, Uluatam vd. 2008). Ancak birçok katı atık arıtma projesinin incelenmesi ile yatırım analizi ve proje değerleme çalışmalarının uluslararası değerleme standartlarından uzak olduğu ve başta katı atık yönetimi tesislerinin planlaması ve işletmeciliği alanında yerel yönetimlerde mutlaka insan kaynağı oluşturma ve kurumsal yapılanmanın gözden geçirilmesi ve yatırım değerleme ve proje yönetimi konularının iyileştirilmesi açısından söz konusu yapı içinde mutlaka gayrimenkul geliştirme uzmanlarının istihdam edilmesi zorunluluğunun olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu çalışmada genel olarak kentleşmenin tanımı yapılarak kentsel gelişmenin neden olduğu çevre sorunlarının değerlendirilmesi yapılmış ve katı atık tesislerinin kurulması ve işletilmesinin kentlere olan etkileri incelenmiştir. Öncelikle kentsel gelişmenin katı atık üretimi ve bertaraf modelleri kısaca incelenmiş ve ikinci aşamada ise birçok Anadolu kenti için model oluşturabilecek nüfus büyüklüğü ve mali yapı özelliğine sahip olan Adıyaman Belediyesi ile ilçe belediyelerinin oluşturduğu birlik ile kentsel katı atıkların bertarafının yapılmasını hedefleyen proje incelenmiş ve kentsel gelişme

(16)

5

sürecine olası etkileri ortaya konulmuştur. Araştırma sonuçları giriş ve sonuç dahil beş bölümde sunulmuştur. Girişi izleyen ikinci bölümde kuramsal temeller, üçüncü bölümde katı atık yönetimi ve dördüncü bölümde ise örnek olarak incelenen Adıyaman Belediyeler Birliği Projesi’ne ilişkin sonuçlar verilmiş ve izleyen bölümde ise hem genel inceleme, hem de örnek proje sonuçlarına dayalı olarak temel sorunlar ve çözüm yollarının tespiti yapılmıştır.

(17)

6 2. KURAMSAL TEMELLER VE İLKELER

2.1 Kent ve Kentleşme Kavramı

Kentleşmenin tanımını yapmadan önce“kent” ve “kentli” kavramlarınınkısaca açıklanması gerekli olacaktır. Kent yerleşimleri kırsal alan dışında kalan bütün yerleşimleri kapsamakta ve kentlerde yaşayan halk da kentli veya kentsel nüfus olarak ifade edilmektedir.

“Kent” kavramını,sınırları içinde yaşayan nüfusun geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılık dışı uğraşıların oluşturduğu, toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar, nüfus yoğunluğu gibi birçok yönden kırsal alanlardan farklı olan yerler şeklinde tanımlamak mümkündür (Ulusoy 2007).“Kentli”kavramını ise, kentte yaşayan ve kentin kendine özgü kültürünü benimsemiş olan, geçimini tarım ve hayvancılık dışı faaliyetlerden kazanan kişidir (Erten1999).Bu tanımlara göre kentleşme kavramı dar anlamda, kent sayısının ve kent nüfusunun artması olarak tanımlanabilir. Kentsel nüfus, doğumlarla ölümler arasındaki farkın doğumlar lehine olmasından ve aynı zamanda köylerden ve kasabalardan gelen kişiler veya göç yoluyla artış gösterir.

Kentleşmenin yukarıda verilen tanımı, demografik veya nüfus artışı ile ilgili bulunmaktadır. Oysa kentleşme yalnız bir nüfus hareketi olarak görülürse, eksik tanımlama yapılmış olacak ve kavramı bütün yönleri ifade edilememiş olacaktır.

Kentleşme bir toplumun ekonomik ve doğal yapısındaki değişmelerden de kaynaklanabilir. Belirtilen çerçevede kentleşmenin tanımlanmasında, nüfus hareketinin kaynağını oluşturan ekonomik vetoplumsal değişmelere de yer verilmesi zorunlu görülmektedir (Keleş 1984).

Hemen her ülkede kentleşmenin nedenleri arasında; ekonomik, teknolojik, siyasi, hukuki ve sosyo-psikolojik nedenler sayılmaktadır. Belirtilen etkenlerin ülkelere göre kentleşme üzerindeki etkileri farklı büyüklük ve yönlerde olabilmektedir. Bu kısımda öncelikle Türkiye’de özellikle 1950 sonrası dönemde kentleşme süreci ve bu süreci hızlandıran nedenlerin incelenmesi gerekli görülmektedir.

(18)

7 2.2 Türkiye’de Kentleşmeyi Doğuran Nedenler

2.2.1 Ekonomik nedenler

Ekonomik faktörler arasında hem kırsal kesimdeki yapısal dönüşümler, hem de kentsel alandaki ekonomik faaliyetlerin oluşturduğu ekonomik düzen ve mevcut yaşam standardı ve kalitesinin incelenmesi gerekmektedir.

Tarımda modern üretim araçlarının kullanılması, makinenin tarıma girmesi, tarımsal üretim sürecinin her aşamasında ilkel yöntemlerin test edilmesi ve buna karşılık üretimi etkileyen yeni girdilerin artan oranda kullanılması ve tarımda gereksinime duyulan insan gücü miktarını azaltmaktadır. Diğer bir ifade ile tarım kesiminde yeni üretim tekniklerinin kullanılması şehirleşme eğilimini artırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde şehirleşmeyi tarım tekniklerindeki ilerlemelerin şekillendirmesi yanında; şehirdeki hizmet üretim alanlarının “çekiciliği” ile şehir dışı yerleşme alanlarının olumsuz sosyo- ekonomik “iticiliği” etkili olmaktadır (Erkan 2004). Özet olarak tarımda makine kullanımının yaygınlaşması süreci, modern tarım işletmelerinde üretimi artırmakla birlikte önemli ölçüde işgücü açığının ortaya çıkmasına da neden olmaktadır. Kırsal alanda ortaya çıkan işgücü fazlası, iş olanaklarının fazla olduğu kentlere yönelmekte ve iç göç hareketi başlamaktadır.

Türkiye’de kentleşmeyi doğuran ekonomik nedenler, itici etmenler(olumsuz göç nedenleri) ve çekici etmenler (olumlu göç nedenleri) olarak ikiye ayrılabilir. Öncelikle bu iki grup etken aşağıda kısaca açıklanmıştır:

İtici etmenler; köylü nüfusunu yerleşim yerinden iten, tarım kesiminin içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan nedenlerdir.Türkiye’de kentleşme sürecinin ardındaki temel öğeler, köylerin ve küçük kasabaların elverişsiz yaşam koşulu olarak görülüyorsa da kentlerin göç konusunda çekiciliğinin önemli bir işlevi bulunmaktadır. Çekicinedenler;

kırsal kesimde yeterli gelir elde edemeyen ve gelecek için güvence bulamayan nüfusu kentlere çeken nedenlerin başında gelmektedir. Bunlar arasında; iş olanakları, sosyal hizmetlerden daha iyi koşullarda yararlanma, eğitim ve sağlık olanaklarının gelişmesi,

(19)

8

daha yüksek gelir, daha iyi yaşam standartları, daha iyi ulaşım olanakları ve güvenlik olanaklarının artırılması olarak sıralanabilir.

2.2.2 Teknolojik nedenler

Kentleşmeyi sağlayan ekonomik nedenlerle birlikte kentleşmenin hızlanmasında rol oynayan temel nedenlerden bazıları teknolojiktir. Artan ürünün kolay ve düşük masraf ile taşınmasını sağlayan teknolojik gelişmeler, kentleşmenin hızlanmasında önemli bir role sahiptir. Hatta kentte taşınmaz varlığının kullanımını etkileyen temel faktörlerin başında erişilebilirlik ve ulaşım olanakları gelmektedir.

Gerek sanayi devriminin getirdiği değişiklikler, gerekse tarıma egemen olan koşullar kentleşmenin hızlanmasını teknolojik gelişmelerle birlikte sağlamışlardır.Artan üretimin kentleşmede rol oynaması ürünün ucuz ve kolay taşınmasını sağlayacak teknolojik araçların gelişmesine bağlıdır (Keleş1984).

Sanayi devrimi ile birlikte ortaya çıkan uzmanlaşma, kırsal alanda icra edilen birçok zanaat alanının ortadan kalkmasına yol açmış ve bu meslekleri yapan kişiler işsiz duruma düşmüşlerdir. Ayrıca teknolojik gelişmeler, ulaşım ve iletişim alanında büyük yenilikler getirmiştir.Ulaşım tekniklerindeki gelişmeler şehirleşmeyi iki yönden etkilemiştir. Herşeyden önce yetersiz ulaşım nedeni ile sadece çevresi için üretim yapan küçük sanayi kuruluşları ve yerel ticaretler alanları, ulaşımdaki ilerlemelere bağlı olarak büyük üretim ve ticaret merkezi haline gelmişlerdir. Diğer taraftan ulaşımın kolay ve düşük maliyetli olması, insanların hareket edebilme imkânlarını artırmış ve hane harcamaları ile işletmelerin faaliyet giderleri içinde ulaşım masraflarının payında artış olmuştur.Ulaşım sistemlerindeki gelişmeler ve kentlerde ulaşım modlarının entegrasyonu ile köylerden kentlere ulaşımın kolaylaşması yanında kentler arasındaki ilişkiler artmış ve kırsal alanlardan göç kolaylaşmıştır (Erkan 2004).

2.2.3 Siyasal ve hukuksal nedenler

Kentleşme olgusu üzerinde ülkenin hukuksal ve siyasal yapısınında etkili olacağı açıktır. Örneğin, arazimülkiyeti ile ilişkili yasal önlemler kentleşmeyi olumlu yada

(20)

9

olumsuz yönde etkileyebilir. Ülkelerin sahip oldukları siyasi rejimler de kentleşmeyi olumlu yada olumsuz yönlerden etkileyebilir. Eğer ülkeler gezme, ticaret ve yerleşme ile temel hakları sınırlayıcı bir siyasal rejimle yönetiliyorsa, kentleşme olumsuz olarak etkilenebilir (Erkan 2004).

Çeşitli düzeylerde verilen siyasal kararlar yönetim yapısının özellikleri hukuk kurumlarının bazıları ve uluslararası ilişkilerde kentleşmeyi özendirici nitelik taşıyabilir.Gezme, yerleşme ve ticaret özelliklerini kısıtlayan yasaların kaldırılması da kentleşme üzerinde etki yapar. Ayrıca kimi kentlere, siyasal kararlarla başkent statüsü verilmesi bazı bölgeleri ekonomik anlamda serbest bölge ilan etmek gibi nedenler kentleşmeyi hızlandıracaktır. Örneğin, Ankara 1920’lerde 20.000 nüfuslu bir kent iken, başkent ilan edildikten sonra nüfusu hızla artmış ve günümüzde nüfus 5 milyona yaklaşmış ve ilin 1920’lerde sınırları içinde olan Kırıkkale ilçesi yeni il olmasına rağmen, mevcut nüfusta 90 yılda 250 kat gibi çok yüksek düzeyde artış olmuştur.

2.2.4 Sosyo-psikolojik nedenler

Kırsal alan ile kentsel yaşam düzeyleri ve biçimleri arasında farklılıklarıntanımlanması sosyo-psikolojik faktörler olarak sayılmaktadır. Burada genellikle kentlerin çekici özellikleri ön plana çıkmaktadır.Gerçekten kentler hemen her alanda kırsal kesime göre birçok olanağa sahiptir. Kentlerin özgür havası, daha geniş bir kümeye sahip olma duygusu, kentli olmanın gururunun yaşama, eğitim, sağlık ve sosyal yaşam gibi olanakların daha gelişmiş, olması kentlerin çekiciliğini artırmaktadır. Kentlerin bu çekici özelliği kırsal alandan kente göçü teşvik etmektedir. Bu faktörler sosyo- psikolojik nedenler olarak ifade edilmektedir (Keleş 1976).

Türkiye’deki kentlerin büyük nüfus hareketleri ile karşılaşmasında göç potansiyellerinin sosyal-psikolojik tutumları bile birçok araştırmaya veri sağlayacak bir niteliktedir.

Bireyler için bir doyum alanı olan kent ortamı olarak örneğin İstanbul, “taşı toprağı altın” nitelemesi ile büyük beklentilere cevap verebilecek bir yaşam alanı olarak öne çıkmakta ve büyük kitlelerin umutlarını gerçekleştirecekleri mekânlar olarak görülmektedir. Bu nedenler genellikle kentlerin çekici özelliklerinin bireylerin üzerinde

(21)

10

yarattığı etkileri anlatmaktadır. Kentlerdeki yaşam düzeyi ile kırsal alandaki yaşam düzeyi farklılığı psikolojik olarak göçü özendirmektedir.

2.3 Kentleşme ve Çevre İlişkisi

Kentleşme ve beraberinde getirdiği sorunlar özellikle 1970’lerden bu yana yoğun tartışma konusu yapılmaktadır. Yerleşme sorunları, sadece nüfusun yer değiştirmesi sorunu olarak görülmemekte, aynı zamanda nüfusun sosyo-ekonomik faaliyetlerinin örgütlenmesinin mekâna yansımasını da içermektedir (Özer 2004).

Şehirler yoğun nüfusları ile birlikte, yönetim, ticari, sanayi, kültürel ve sosyal faaliyetlerin gerçekleştirildiği ve bu faaliyetlere bağlı olarak mekân üzerinde etki yaptığı yerleşmelerdir. Bu faaliyetlerle birlikte şehirler, evsel katı atık sorunuyla yüz yüze gelmişlerdir. Sanayileşme, hızlı nüfus artışı, tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi, dünyada yaşanan gelişmeler evsel katı atık sorununu artırmıştır. Türkiye’de şehirlerde 1950’ler den sonra nüfus artmaya başlamış ve 1980’den sonrada nüfusla birlikte şehir sayısı da artmıştır. Şehirlerde nüfus artarken, evsel katı atıklarında daha fazla artmasına neden olmuştur. Bunun sebebi, 1980’den sonra Türkiye’de kırsal kesimdeki fazla nüfusun şehirlere göç etmesine ve beraberinde evsel katı atık miktarının da artması olarak görülmüştür. Şehirdeki bu nüfus artışı, insanları evsel katı atık sorunuyla karşı karşıya getirmiştir (Öcal 2010).

Evsel katı atıkların, çevre sorunlarından biri olarak doğal çevreyi kirletici bir özelliği vardır. Bu doğal çevreyi kirletici biyolojik bir varlık olan insanoğlu, ekosistemin önemli bir parçasıdır. İnsanoğlu yeryüzünde yaşamaya başladığından itibaren doğal kaynakları kendi çıkarı için kullanmıştır.Beşeri kaynakların doğadaki bu tür faaliyetleri, ekolojik dengeyi olumsuz etkilemekle kalmamış, yaptıkları her şey zaman içinde kendine zarar vermeye başlamıştır. Zamanla bunun farkına varmaya başlayan insanoğlu çevre ile ilgilenmiş ve çevreye verilen zararların tanımlanması ve asgari düzeye çekilmesinin yollarını aramaya başlamıştır. Bu çalışmalar çevre bilincini arttırırken, çevre bilimi ve ekoloji gibi çevre ile ilgili bilimsel çalışma ve iş alanlarının gelişmesine yol açmıştır.

Bu bağlamda çevre ile iç içe yaşayan ve çevreyi kirletici olarak ortaya çıkan insanoğlu da bundan etkilenmiştir. Coğrafyanın da inceleme alanı insan olduğundan, bu

(22)

11

etkileşimleri araştırma ihtiyacı duymuştur. Özellikle şehirlerde oturan insanların, evsel katı atık sorunları da son günlerin önemli çevresel sorunlarından biridir (Öcal 2010).

Evsel katı atıklar, şehirlerde doğal bir süreç olarak ortaya çıkmış ve yaşamın gereği olarak miktarı artmıştır. Bu da Türkiye’de şehir yaşamında insanları rahatsız etmeye başlamıştır. Kentsel atıkların ne yapılacağı ve nasıl değerlendirileceği konusu da günümüzde önemli bir sorun teşkil etmektedir. Kentsel atıkların miktarının artması ile söz konusu atıkların toplanması, taşınması ve sağlıklı bir şekilde depolanması, bertarafı ve geri kazanımı yerel yönetimlerin önemli sorunlarıdır (Akdoğan ve Güleç 2007).

Evsel katı atık sorununun da içinde yer aldığı uluslararası işbirliğinin ilk adımı olan 1972 Stockholm Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı “Çevreyi Dışlayan Kalkınma”kavramını gündeme getirmiştir (Keleş ve Hamamcı 2002).

Türkiye’de evsel katı atık hizmetleri genel olarak yerel yönetimler kapsamında temizlik işleri müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Belediyelerin temizlik işleri çerçevesinde sunduğu hizmetlerle ilgili olarak ilk yasal metinler 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ve 1580 sayılı Belediye Kanunu 1930’lu yıllarda hazırlanmıştır (Anonim 2010).

Katı atıkların toplanması, taşınması ve bertarafı belediyelerin sürekli hizmetleri arasında sayılmaktadır. Atık toplama hizmetleri; 1960’lı yıllarda “toplum odaklı” iken, 1980’lerde çevre odaklı ve 1990’larda “ürün odaklı” olmaya başlamış ve giderek bu hizmet alanı toplumsal amaçlı önceliklerden “iktisadi ve ticari” önceliklere doğru kaydırılmıştır (Güler 2001). Çevre Temizlik Vergisi (ÇTV), 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nda değişiklik yapan 3914 sayı ile 15.7.1993 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Belirtilen değişiklik ile belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan, belediyelerin çöp toplama hizmetlerinden yararlanan konut, işyeri ve şehirlerde kullanılan diğer binalara belediyeler tarafından tahakkuk ettirilen bir vergidir (Öztunalı vd. 2002).

1993 yılında yapılan düzenleme ile alınmaya başlanan vergi ile birlikte belediyelerin evsel katı atık toplama ve bertarafı ile ilgili yükümlülüklerinde artış olmuştur. Kanun ile şehirlerin evsel katı atık sorununa bir yön verilmiştir. Ancak bunların şehirlerde

(23)

12

uygulanması gecikmiştir. Türkiye şehirlerinde evsel katı atık sorunu ve çözümü konusundaki çalışmalar son günlerde hız kazanmıştır. Şehirlerde evsel katı atıkların toplanması ve bertarafı uygulamalarının gecikmesinedeni ile katı atık sorunu içinden çıkılmaz bir nitelik kazanmıştır.

2.4 Çevre Sorunlarının Nedenleri

Birçok ülkede 1950’lerden sonra artan çevre sorunlarının öncelikle sanayi odaklı olduğu ve bunu kentleşme, turizm ve tarım alanlarındaki gelişmelerin neden olduğu sorunların izlediği görülmektedir. Yirmibirinci yüzyıl; birçok teknolojik imkânları insanlığın hizmetine sunarken, bir yandan da insanlığın ortak malı olan çevrede geri getirilmesi zor ve hatta imkânsız olan varlıklarda alıp götürmektedir (Anonim 2008).

Hızlı nüfus artışı, buna bağlı olarak beslenme, enerji, eğitim, çarpık kentleşme, sağlıksız sanayileşme, azalan ve tükenen canlı türleri, artan kirlilik ve iklim değişiklikleri dünyanın en önemli çevre sorunlarını oluşturmaktadır.Bu çerçeve içinde çevre sorunlarının diğer kaynakları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Erkan 2004):

 Göçler ve düzensiz şehirleşme,

 Kişi başına kullanılan enerji, su, kâğıt, kömür gibi kaynakların kullanımındaki artış,

 Ormanların tahribi, yangınlar ve erozyon,

 Aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi,

 Konutlardaki ve işyerlerindeki ısınmadan kaynaklanan (özellikle kalitesiz kömür kullanımı)hava kirliliği,

 Motorlu araç ve deniz araçları,

 Maden, kireç, taş ve kum ocakları,

 Gübre ve zirai mücadele araçları,

 Atmosferik olaylar ve doğal afetler, kanalizasyon sularının arıtılmaksızın alıcı ortamlara verilmesi ve sulamada kullanılması,

 Katı atıklar ve çöp,

 Sulak alanların ve göllerin kurutulması,

 Arazilerin yanlış kullanımı,

(24)

13

 Kaçak avlanma,

 Televizyon, bilgisayar ve röntgen, tomografi gibi tıbbi cihazların yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyon,

 Endüstriyel ve kentsel kaynaklı gürültü.

2.5 Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Kirlenmesi

Çevre sorunlarını yaratan etkenlerin başında hızlı nüfus artışı, sanayileşme ve kentsel gelişme ile yakından ilişkilidir. Buna son yıllarda turizm ve endüstriyel tarım faaliyetlerinin de eklenmesi gerekecektir. Sanayi devriminden sonra hızlanan kentleşme günümüzde birçok ülkede yüksek oranlara ulaşmıştır.1990 yılında dünya nüfusunun

%43,6’sı kentlerde yaşamaktadır.Bu oran gelişmiş ülkelerde %74,2’ye kadar çıkmış ve kırsal birçok ülkede %10’un atına düşmüştür. Ancak kentleşme günümüzde az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yüksek hızla devam etmekteolup, bu eğilimin gelecek yıllarda da devam edeceği beklenmektedir (Erkan 2004).

2.6 Kentleşmenin Evsel Katı Atığa Yansıması

Günümüzde şehir nüfuslarındaki artışın da etkisi ile şehirler nüfus büyüklüklerine göre sınıflandırılmaya başlanmıştır. Kentlerin nüfus büyüklükleri, yabancı ve yerli yatırımcılar için önemli bir gösterge olarak alınmakta ve yerel pazarın büyüklüğünün söz konusu ölçüte dayalı olarak değerlendirilmesi yapılmaktadır. Hatta yerel yönetimlerin merkezi idare vergi gelirlerinden aldıkları paylar, yerleşik nüfusa göre dağıtılmaktadır.

Türkiye şehirlerinin nüfus artışı ile birlikte, çevre kirleticilerden olan evsel katı atık miktarı da artmıştır. Bu artış ile birlikte şehirlerde ekonomik ve sosyal faaliyet canlanmış ve bu faaliyetlerde evsel katı atık miktarının katlanarak artmasına sebep olmuştur. Çevresel kirleticileri arasında sayılan “evsel katı atıklar” belediyelerin en çok uğraştığı ve kamuoyunu memnun etmek için ilgilendiği sorunların başında gelmektedir.

Katı atıkların toplaması, taşınması ve zararsız şekilde depolanması işlemleri oldukça

(25)

14

yüksek maliyetli yerel yönetim hizmeti olarak bilinmektedir. Teknik ve hijyenik koşullara uyulmaması halinde, atık depolama alanlarında hava, su, toprak kirliliği ile görsel bozulma ve koku kirlenmesi ortaya çıkmaktadır. Üstelik katı atık depolama alanları aynı zamanda metan gazı üreten önemli kaynaklardan biri olduğu unutulmamalıdır. Katı atık toplama ve bertaraf faaliyetlerinin finansmanı için kullanıcılardan alınan vergi (veya harçlarla) belediyelerde yeterli ölçüde fon oluşturulması ve bu yolla düzenli depolama alanları ve bertaraf tesislerinin inşası ve işletilmesi mümkün olamamaktadır (Güney 2004).

Şehirlerde konutlar, ticari işyerleri, kurumlar ile cadde ve sokaklardan her gün kağıt, naylon, pet şişe, demir, saç, teneke ve alüminyum gibi materyaller, bez, kemik, kül(kış aylarında) ve diğer çöp malzemeleri olarak evsel katı atık toplanmaktadır. Şehirlerdeki evsel katı atık sorunu çözülmeye çalışılırken, toplananların depolanması ve bertarafı sorunu gündeme gelmektedir. Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelerde katı atıklar boş alanlar, tarım arazileri, deniz ve nehir kıyıları ile taş, kum ve diğer malzeme ocaklarının boşluklarına gelişigüzel dökülmektedir. Bu tür çöp biriktirmeye “vahşi depolama” adı verilmekte, atıklar düzensiz ve çok sıkışık olarak depolanmakta ve bu biçimdeki uygulama çevre için önemli bir risk kaynağı olarak görülmektedir (Güney 2004).

Kentleşmenin temel özelliklerinden biri de, kentleşme ile birlikte insanların tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve atık üretim düzeylerinin artmasıdır. Yüksek tüketim düzeyi kentlerde büyük atıkların oluşmasına neden olmaktadır. Artan atık üretimi, yerel düzeyde çevre kalitesine ilave olarak kentsel yaşamalanlarının da kirlenmesine neden olur. Bunun yanı sıra sanayi atıkları da hava, toprak ve suyu kirleten diğer faktördür.

Kirliliğin büyük bir bölümü kentleşmeden ziyade ekonomik büyüme ve sanayileşmeden kaynaklanır. Bununla birlikte kentleşme, söz konusu atıkları bir bölgede toplayarak yerel ekosistemin bu atıkları asimile etme kabiliyetini azaltır (Özdemir ve Özekicioğlu2006).

(26)

15 2.7 Kentleşme ve Katı Atık Yönetimi

Geleneksel yaklaşım ile katı atık yönetimi; yerel yönetimlerin atıkları toplaması, nakliyesi ve bunları elden çıkarması işlemlerini kapsar. Bu sistemin daha etkin ve ekonomik hale getirilebilmesi için farklı atık toplama biçimlerinin uygulamaya konulması gerekir. Bunlar arasında hizmetlerin özel sektöre yaptırılması, yeniden kullanılabilecek materyallerin ayrı ayrı paketlenip teslimine belli bir para ödenmesi, fazla çöpten para alınması ve atıkların imhası için vergi alınması öncelikle sayılmaktadır (Özdemir ve Özekicioğlu 2006).

Kentlerdeki sanayinin yarattığı kirliliği azaltmak ve doğal kaynakları korumak için bu işletmeler şehir bölgesinin dışında, eko-sisteme zarar vermeyecek alanlarda oluşturulacak sanayi bölgelerine taşınabilir. Böylece sanayinin tek bir bölgede suretiyle endüstriyel atıklar arıtma ve imha tesislerinde daha etkin bir biçimde ve düşük maliyette asimile edilebilir (Güney 2004).

Asya ülkelerinin birçok şehrinde yerel idareler çöp toplama ve imhası ile ilgili işlemlerin küçük bir kısmını yapmaktadır. Birçok şehirde katı atıkların büyük bir kısmı geniş bir alana yayılmış olan gayri resmi çöp toplayıcıları tarafından yapılmaktadır. Bu tür çöp toplayıcılık şehirlerde temiz bir çevrenin sağlanması yanı sıra ekonomik faydalar da sağlamaktadır.

Avrupa ve Amerika’daki gelişmiş birçok ülkede, katı atık toplama hizmetlerinin özel sektöre yaptırılması yaygın olarak uygulanan bir yöntemdir. Bu ülkelerde katı atıkların özel sektör tarafından toplanması, maliyetleri azaltmış ve daha kaliteli etkin hizmetlerin verilmesi sağlamıştır (Özdemir ve Özekicioğlu2006).

2.8 Adıyaman’da Kentleşme ve Kentlileşme

Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye paralel olarak kent sayısının artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran toplum yapısında artan oranda örgütlenme, iş bölümü ve uzmanlaşma yaratan, insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere bir nüfus birikimi sürecidir. Daha önce de vurgulandığı üzere sanayi devrimi, kentsel

(27)

16

alanlarda geniş işçi kitleleri için büyük bir talep oluşturmuştur. Sanayi ve hizmet odaklı büyüme kırsal alandan kentsel kesimlere olan işgücü akışı ve göçün altında yatan temel nedenlerinin başında gelmektedir. Ancak kentlerin oluşturduğu işgücü talebi, kentlerde sanayi ve hizmet sektörlerinin oluşturduğu istihdam hacmi ve işgücünde aranan niteliklere bağlı bulunmaktadır. Bununla birlikte Adıyaman İli gerek bulunduğu bölge, gerekse ülkenin ileri kentleri ile karşılaştırıldığı zaman, sanayileşme, turizm ve ticaret faaliyetlerinin düşük düzeyde geliştiği ve iş hacminin yeterli olmadığı Anadolu kentlerinden biri olduğu dikkati çekmektedir.

Ülkenin enerji ve bölgenin kalkınma gereksinimi için planlanan ve inşa edilen Atatürk Baraj Gölü ile ilin birçok yerleşimi göl altında kalmış ve bazı ilçelerin zorunlu iskanı yapılmıştır. Baraj göl alanında kalan köyler ve ilçelerin su tutma ve kamulaştırma sonrası büyük çoğunluğu Adıyaman il merkezine yerleştiği ve zorunlu yer değiştirmenin neden olduğu kente göç olayı gecekondulaşma ile birlikte işsizlik olayını ön plana çıkartmıştır. Bu koşullarda il belediyesinin imar uygulama ile imarlı ve altyapılı arsa üretimine ağırlık vermesi zorunlu olmuştur. Buna ilave olarak genişleyen merkez ilçe kentsel alanının neden olduğu kent içi yollar ve mahalle bağlantı yolları, su, atıksu uzaklaştırma ve arıtımı, içme suyu temini ve katı atık toplama gibi hizmetlerine kaynak ayrılması zorunluluğu doğmuştur. İlde tarımsal yapıdaki değişmeler, demografik nedenler, iletici nedenler, çekici nedenler siyasal-hukuksal nedenler ve sosyo-psikolojik nedenler,ekonomik nedenler, teknolojik gelişmelerden dolayı bir yoğunluk oluşmuş olmasından dolayı kentleşme ile birlikte çevre sorunlarına yol açmıştır (Sencer 1979).

(28)

17

3. KENTLERDE KATI ATIK SORUNU VE YÖNETİMİ

3.1 Katı Atık Tanımı, Çeşitleri ve Özellikleri

Yalın bir yaklaşımla katı atık; evsel, ticari ve endüstriyel işlevler sonucu oluşan ve tüketicisi tarafından artık işe yaramadığı gerekçesiyle atılan ancak çevre ve insan sağlığı yanında diğer toplumsal faydalar nedeniyle düzenli biçimde uzaklaştırılması gereken maddeler olarak tanımlanabilir. Kentsel katı atık kavramı özellikle zararlı ve tehlikeli katı atık kapsamına girmeyen atıklar için kullanılmaktadır. Kavram,başta evsel nitelikli atıklar olmak üzere bu nitelikteki endüstriyel, ticari, kurumsal ve kentsel işlevler sonucu ortaya çıkan atıkları kapsamaktadır (Palabıyık 2001).

Kentsel katı atık kavramı, literatürde, yerel yönetimlerce ya da onlar adına yürütülen hizmetlerle toplanıp uzaklaştırılan atıklar için sıkça kullanılmaktadır. Katı atıklar, genel olarak, insan ve çevre sağlığına etkileri bakımından zararlı ve tehlikeli atıklar ile zararsız atıklar biçiminde iki grupta incelenmektedir.

Zararlı ve Tehlikeli Atıklar: Atıkların çevre ve insan sağlığına yönelik potansiyel ve/veya olası olumsuz etkilerini önlemek amacıyla uzaklaştırma sürecinde özel işlemler gerektiren biyolojik, kimyasal ve fiziksel özellikte yanıcı-yakıcı, zehirleyici, yok edici veya diğer bir madde ile etkileşimi sonucu zararlı ve tehlikeli olabilen asit, kurşun, civa, arsenik bileşikleri, kendiliğinden tepkimeye yatkın reaktif atıklar, tarım ilaçları, kadmiyum bileşikleri ve radyoaktif maddelerdir.

Zararsız Atıklar: Zararlı ve tehlikeli atık kapsamına girmeyen organik ve inorganik maddelerdir. Mutfak ve yemek atık ve artıkları, karton, kağıt, kül, metal, cam, plastik, inşaat ve hafriyat atıkları ile diğer sentetik maddeler bu gruptan sayılabilir.

Bertaraf ve diğer yönlerden katı atıkların sınıflanması yapılmakta olup, kaynaklarına göre değişik gruplar altında incelenebilir. Bunlar kısaca aşağıda özetlenebilir:

(29)

18

Evsel Atıklar: Evsel faaliyetlerden oluşan atık ve artıklardır. Genellikle çöp olarak bilinen ve çoğunlukla zararsız atık grubuna ait atıklar olmakla birlikte evsel atıklar pil, boya vb. zararlı ve tehlikeli atıkları da içerebilmektedir.

Endüstriyel Atıklar: Endüstriyel faaliyetler sonucu oluşan atıklardır. Endüstriyel işlemler sırasında ve/veya endüstriyel işlemler sonucunda oluşan atıkları kapsamaktadır.

Endüstriyel katı atık yönetimi konusunda doğal kaynakların ve çevrenin korunması anlamında geri kazanım ve arıtma tesisi uygulamaları önem taşımaktadır.

Ticari ve Kurumsal Atıklar: Ticari işletmelerden ve kurumlardan ortaya çıkan atıklardır.

Genel olarak evsel atıklar kadar organik madde içermeyen atıklardır. Lokanta, büfe, mağaza, okul, askeri yerleşim, liman, ofis, stadyum vb. ortak kullanım alanlarından toplanan atıklar bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Belediyelerin Görev ve Yetki Alanlarında Oluşan Atıklar: Sokak süprüntüleri, park bahçe, toptancı halleri, plaj ve mesire yerlerinden toplanan atıklar, araba hurdaları, hayvan ölüleri, su arıtma tesislerinden ortaya çıkan çamurlar bu özelliktedir.

Özel Atıklar: Uzaklaştırılması özel önem taşıyan atıklardır. Radyoaktif atıklar, tehlikeli ve zararlı endüstriyel atıklar, evsel atıklar içerisindeki boya, inceltici, temizlik maddeleri, piller gibi lastik tekerlekler, atık su çamurları, inşaat ve yıkıntı atıkları ile hastane atıkları bu gruptandır.

Tarımsal Atıklar: Bitkisel ve hayvansal ürün elde edilmesi ve işlenmesi sonucunda ortaya çıkan atık ve artıklardır. Üretilen katı atıkların miktarı ve içerik özellikleri topluluk ya da toplumların sosyoekonomik özellikleri, beslenme alışkanlıkları, gelenekler, coğrafya, meslekler ve iklim gibi değişik şartlardan etkilenmektedir.

3.2 Katı Atık Uzaklaştırma Yöntemleri

Katı atık, tehlikeli atıklar, sıvı atıklar ve atmosferik gazlar haricindeki tüm atık maddeleri kapsayan çok genel bir kavram olmasına rağmen kentsel katı atıklar, mesken,

(30)

19

ticari, kurumsal, inşaat-yıkım ve kentsel hizmetler gibi sebeplerden kaynaklanmaktadır (Badran ve Haggar2006).

İnsan faaliyetleri sonucu oluşan katı atık sorununun giderilmesinde kullanılan yöntemleri düzensiz (vahşi) depolama, düzenli depolama, kompostlama, tekrar kullanım, geri dönüşüm, geri kazanım ve yakma şeklinde sınıflandırmak mümkündür (Palabıyık 2001).

3.2.1 Düzensiz (Vahşi) depolama

Katı atıkların hiçbir önlem alınmaksızın açık araziye rastgele boşaltılarak insan çevresinden uzaklaştırıldığı, gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem; depo sahasında rüzgâr etkisi ile toz bulutlarının oluşması, meydana gelen gazların hava kirliliğine neden olması, geniş bir alana yayılan katı atıkların çevre ve görüntü kirliliği yaratması ve bu alanlarda barınan ve beslenen hayvanların bulaşıcı hastalıklara sebep olması gibi ciddi problemler yaratmaktadır (Yılmaz ve Bozkurt 2010).

3.2.2 Düzenli depolama

Üretici tarafından atılmak istenen ancak, çevrenin korunması bakımından düzenli bir şekilde uzaklaştırılması gereken katı maddeler ve arıtma çamuru olarak nitelendirilen katı atıkların çevrede yarattığı fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkileri göz önünde bulundurularak belirli bir düzen içerisinde toplanması ve buna göre depolanması gerekli olmaktadır. Kentlerde ve özellikle büyük kent merkezilerinde düzenli depolamada amaç, mekanik, kimyasal ve biyolojik işlemlerle değerlendirilmesi, ekonomik bir şekilde mümkün olmayan ya da bu işlemler sonucu açığa çıkan ve insan sağlığını tehdit eden, diğer canlılara çeşitli şekillerde zarar veren, çevre estetiğini bozan katı atıklarının yerleşim alanlarından uzaklaştırılıp zararlarının önlenmesidir (Uluatam ve Özkan 2008).

Uygun yer seçimi ve çevre koruma önlemleri gibi teknik standartlara uygun şekilde inşa edilmiş düzenli depolama alanları atıklardan kurtulmanın en etkili yoludur.

(31)

20 3.2.3 Kompostlama

Gıda ve toprak (çimen, bahçe artıkları gibi) artıkları gibi organik maddelerin biyolojik bozulmasını kontrol altına alan bir yöntemdir. Bu yöntemin; toprağa besleyici maddeler kazandırması, yararlı toprak organizmalarını artırması, depolama alanları dışındaki organikatıkların geri kazanılması, belirli bitkisel hastalıkları önlemesi, gübre ve pestisitlere olan ihtiyacı azaltması, toprak erozyonunu engellemesi, kirlilik problemine çözüm getirmesi ve doğal kaynakları koruması gibi birçok yararı söz konusudur (Gören 2005).

3.2.4 Tekrar kullanım

Atıkların temizleme dışında hiçbir isleme tabi tutulmadan aynı şekilde defalarca kullanılması; geri dönüşüm, atıkların fiziksel ve/veya kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra ikinci hammadde olarak üretim sürecine sokulması ve geri kazanım ise, tekrar kullanım ve geri dönüşüm kavramlarını da kapsayan, atıkların özelliklerinden yararlanılarak içindeki bileşenleri fiziksel, kimyasal ya da biyo-kimyasal yöntemlerle başka ürünlere veya enerjiye çevrilmesidir (Altunbaş ve Palabıyık 2004).

3.2.5 Yakma yöntemi

Katı atıkları hijyenik açıdan zararsız hale getirmek, hacimlerini azaltmak ve ekonomik olduğu taktirde onlardan enerji elde etmek amacı ile kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemden etkili sonuç alabilmek için atığın yanabilir madde bakımından zengin olması gerekirken, yakma işlemi sırasında çıkan zehirli gazlar ve yakma işlemi sonrasında ortayaçıkan yüksek tehlike düzeyine sahip artıkların depolanması önemli sorunlar yaratmaktadır (Güler 2001).

Kentsel katı atıklar, yüksek maliyetleri ve yeterince ilgi gösterilmemesi nedeni ile kentlerin karsı karsıya kaldığı büyük problemlerdendir. Bu sadece teknik bir problem değil aynı zamanda politik, yasal, sosyo-kültürel, çevresel ve ekonomik faktörlerle karşılıklı etkileşim içinde bulunan karmaşık bir problemdir(Ahmad vd. 2007).

(32)

21

Geçmişte bütün kentsel katı atıkları uzaklaştırmak ve kütlesel olarak depolamak için sadece uygun hacimli bir araziye ihtiyaç duyan yerel yönetimler, günümüzde artık katı atıklar için geri dönüşüm, kompostlama, enerjinin geri kazanımı ve depolamadan oluşan kombine ve komplike bir sistemi kullanır hale gelmişlerdir (Burnley2007).

Ekonomik gelişim ve yükselen yasam standartları ile ürün ve hizmetlerle ilgili talepteki artış sonucunda kişi basına katı atık üretimi artmıştır. Artan nüfus, büyüyen ekonomi, hızlı kentleşme ve yükselen yasam standartlarının bir araya gelmesi ile birlikte özellikle gelişmekte olan ülkelerde kentsel katı atıklar büyük bir sorun haline gelmiştir.Bu boyuttaki bir sorunun etkili çözümünde ise katı atık yönetimi olarak adlandırılan yeni bir olgu ortaya çıkmıştır (Minghua vd. 2009).

3.3 Katı Atık Yönetimi

Katı atık yönetimi kavramı, katı atıkların insan ve çevre sağlığı, ekonomi, mühendislik, kaynakların korunması, estetik ve diğer çevresel konularla ilgili biçimde toplumun üretim ve tüketim alışkanlıklarını da dikkate alarak atık miktarının kontrolü, toplama, biriktirme, taşıma-aktarma, işleme ve son uzaklaştırma aşamalarını kapsayan disiplin olarak tanımlanabilir (Altunbaş ve Palabıyık 2004).

Kentsel katı atık yönetimi, klasik anlamda atık oluşumu, toplama, işleme-geri kazanım ve son uzaklaştırma aşamalarını kapsayan sistem bileşenlerinden oluşmaktadır.

Günümüzde atık yönetimi üretim aşamasından başlamakta, tüketim ve son uzaklaştırmaya kadar ki aşamalarda en az atık oluşturan teknolojiler geliştirilerek entegre yönetim uygulanmaktadır. Adıyaman belediyesi katı atık yönetimi bu sistemle gerçekleştirmeye çalışılmıştır (Şekil 3.1). Kamu ve özel sektör işbirliği katı atık hizmetlerinin daha etkin ve verimli görülmesinde önem kazanmaktadır. Bunun sağlanmasında rekabet, verimlilik, denetimi, açıklık ve sorumluluk anahtar kavramlardır. Katı atık hizmetlerinde ulusal ve yerel anlamda kurumsal ve örgütsel yeniden yapılanma, genel anlamda hizmetlerde etkinlik, verimlilik, açıklık ve sorumluluğu sağlamada gerekliliktir.

(33)

22

Şekil 3.1 Adıyaman belediyesi katı atık yönetim sistemi

3.4 Katı Atık Yönetimi Sisteminde Türkiye ve AB Mevzuatı

Sınırsız olan insan ihtiyaçlarının artması, doğal kaynakların daha çok tahrip edilmesi ve üretilen her ürünün nihai olarak atığa dönüşmesi nedeniyle, çevre ve insan sağlığı ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır.

AB Çevre Mevzuatı çevresel risklerin önüne geçilmesi ve sürdürülebilir bir çevre yönetiminin sağlanması için Çevre Mevzuatı’nısekiz alt kategoride ele almıştır. Bu alt kategoriler aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

 Hava Kalitesi

 Atık Yönetimi

 Su Kalitesi

 Endüstriyel Kirlilik ve Risk Yönetimi

 Kimyasallar

 Gürültü Kirliliği

 Yatay Mevzuat

 Doğa Koruma.

Kaynağında

Sınıflandırma, Biriktirme ve İşleme

Toplama

Taşıma ve Ayırma, İşleme

Transfer ve Dönüştürme

Atık Oluşumu

Nihai Bertaraf

(34)

23

Yukarıda sıralanan alt başlıklardan biri olan atık yönetimi; evsel, tıbbi, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların minimizasyonu, kaynağında ayrı toplanması, ara depolanması, gerekli olduğu durumlarda atıklar için transfer istasyonlarının oluşturulması, atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı, geri kazanım ve bertaraf tesislerinin işletilmesi ile kapatma, kapatma sonrası bakım, izlemekontrol süreçlerini içeren bir yönetim biçimidir.

Atıkların yönetimini en aza indirerek, doğal kaynaklara aşırı yüklenmesinin önüne geçilmesi ve üretilen atıkların mümkün olan en üst düzeyde geri kazanımının sağlanarak, atıkların ekonomiye bir girdi olarak dönüştürülmesi yani sürdürülebilir atık yönetimi, tüm dünyada öncelikli bir politika hedefi olarak benimsenmektedir. Bu maksatla benimsenen politika ve hedefler Ulusal ve Uluslararası mercilerce yayınlanan kanun, direktif ve yönetmelikle kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır (Kemirtlek2011).

AB atık yönetimi politikası, önleme, geri kazanım ve güvenli bertaraf etme ilkelerine dayanmakta olup bu konuda yayınlanmış olan direktifler:

 Atık çerçeve direktifi 15/07/1975 tarih ve 75/442/ EEC sayılı Konsey Direktifi

 Atık Yağlar konusunda 16/06/1975 tarih ve 75/439/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Akümülatör ve piller konusunda 18/03/1991 tarih ve 91/157/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Ambalaj atıkları konusunda 20/12/1994 tarih ve 94/62/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Arıtma çamurları konusunda 12/06/1996 tarih ve 86/278/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Tehlikeli atıklar konusunda 12/12/1991 tarih ve 91/689/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Düzenli Depolama konusunda 26/04/1999 tarih ve 99/31/EEC sayılı Konsey Direktifi

 Hurda araçlar konusunda 18/09/2000 tarih ve 2000/53/EEC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi

 Atık Elektronik ve Elektrikli Ekipmanlar konusunda 27/01/2003 tarih ve 2002/96/EEC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi

 Atık Yakma Direktifi 04/12/2000 tarih ve 2000/76/EEC sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi (Kemirtlek2011).

(35)

24

AB Atık Çerçeve Direktifi 75/442 EEC (Değişiklik 2006/12/EC)’nin kapsamı ve hedefleri aşağıda özet olarak verilmiştir:

 Gereksinimler-hedefler

– Atıkların çöplüklere dökülmesini veya düzensiz depolanmasını yasaklamak – Yeterli bir bertaraf tesisleri ağı kurmak

 İdari çerçeve

– Yetkili otoritelerinin belirlenmesi – Atık yönetim planları yapılması

– Bertaraf/-arıtma tesislerinin izinleri ve izlenmesi – Kayıt tutma

 Atık yönetimi hiyerarşisi:

– Atık üretiminin azaltılması

– Atığın tehlikeli karakteristiklerinin azaltılması

– “Geri Dönüşüm” ve “Tekrar Kullanma” gibi yöntemler ile atık maddelerin geri kazanımı

– Atıktan enerji kazanımı – Atığın güvenli bertarafı

 Atık bertarafı ve arıtımında kendi içinde yeterlilik

 Arıtım ve bertarafın bütünselliği

 BATNEEC (TheMostSuıtableTechnologyWıthoutHıghCosts)(Yüksek Maliyet İçermeyen En Uygun Teknoloji) kullanımı

 Kirleten öder ilkesi ve üreticinin sorumluluğu

Düzenli Depolama AB Direktifi (99/31/EC)’nin amacı; düzenli depolama sahasının ömrü boyunca, çevreye (yüzey ve yeraltı suları, toprak, hava) ve insan sağlığına olması muhtemel olumsuz etkilerini önlemek veya azaltmak olarak tanımlanmıştır. Direktif’te katı işletme ve teknik gerekliliklere ilişkin bilgiler aşağıda özetlenmiştir:

– Yer (ciddi çevresel risk oluşturmayacak)

– Kirlenmiş suyu ve sızıntı suyunu toplamak ve arıtmak

– Jeolojik engel (min. 1 metre) ve taban (kapatıldığında ise üst) örtüsü – Gaz kontrolü

Referanslar

Benzer Belgeler

• Tıbbi atıkların kaynağında diğer atıklardan ayrı olarak toplanması, biriktirilmesi, taşınması ve bertarafı esastır.. • Tıbbi atıkların yarattığı çevresel

• Katı atıklar; üreticisi tarafından istenmeyen insan ve çevre sağlığı açısından düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ifade

h) Depo, sağlık kuruluşu giriş-çıkışı gibi yoğun insan ve hasta trafiğinin olduğu yerler ile gıda depolama, hazırlama ve satış yerlerinin yakınlarına tesis edilmez.

Evsel katı atıkların ve zararlı atık kapsamına girmeyen arıtma çamurları katı atık depo alanlarında depolanabilir. Ancak bu amaçla inşa edilen depolara

To determine the effect of the applications on the seed production and quality of annual ryegrass, plant height, spike length, number of fertile tillers, number

3.1.4 Türkiye’de ve Bölgedeki Ambalaj Atıklarından Sağlanabilecek Tasarruflar 3.1.5 Evsel Katı Atıklardan Biyogaz ve Enerji Üretimi.. 3.2 Kayıt Altına Alınan

Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliğine göre tıbbi atık kavramı, “sağlık kuruluşlarından kaynaklanan enfeksiyöz atık, patolojik atık ve kesici-delici alet

01.01.2016 tarihinden itibaren toplama ayırma tesisleri tarafından tesisten çıkan ambalaj atıklarına ilişkin 7C bildirimi yapılırken belgeler PDF ortamında taranmakta,