• Sonuç bulunamadı

Vitaminler Vitaminler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vitaminler Vitaminler"

Copied!
119
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Vitaminler Vitaminler

(2)

Eski Mısırlılarda gece körlüğü –karaciğer

16. yy’da uzun deniz yolculukları- skorbüt-taze sebze, meyve, limon

Güney Doğu Asya’da modern değirmencilik-pirinç-beriberi

Amerika’da mısır tüketimi-pellegra

oluşumu, süt, karaciğer-pellegra tedavisi

Güneş ışını-D vitamini ilişkisi (1890)

(3)

Sütün bileşimindeki bütün öğeler yapay olarak laboratuar hayvanlarına

verildiğinde hayvanlar ölmüş (Lunin, 1880)

Yaşam için elzem başka maddeler var???

(4)

İngiltere’de Hopkins 1906-1912 yılları arasındaki çalışmaları sonucunda;

“Besinlerin bileşiminde bilinen besin öğelerinin dışında büyüme için elzem bilinmeyen başka maddeler var. Bunlar alkolde eriyen organik bileşikler olabilir”

görüşünü ortaya atmış ve Nobel ödülü almıştır.

(5)

ABD’de Osborn ve Mendel yiyeceklerin bileşiminde bulunan bilinen maddelerle deney hayvanlarını beslemişler ve deney hayvanları ölmüş.

Diyete yağ, protein, karbonhidrat ve mineralleri ayrılmış sütün kalan sulu

kısmını eklemişler ve deney hayvanları yaşamlarını sürdürmüş.

Böylelikle sütün sulu kısmında yaşam için elzem bazı maddeler var sonucuna

varmışlar (1908-1911)

(6)

McCollum ve Davis birbirlerinden ayrı olarak çalışmalar yapmışlar ve

tereyağında ve yumurtada suda erimeyen, yaşam için elzem bazı maddelerin bulunduğunu ortaya koymuşlardır (1913)

(7)

Bütün bu çalışmaların sonucunda;

“Besinlerin bileşiminde bilinen maddeler (CHO, protein, yağ, mineral) dışında,

bazıları suda, bazıları yağda eriyen ve yaşam için gerekli olan organik yapıda maddeler var”

görüşüne varılmıştır.

(8)

Bu bilinmeyen maddelere önce besin hormonları denmiştir

McCollum; tereyağında bulunan için

“Yağda eriyen A etmeni” ve sütte

bulunan için ise “Suda eriyen B etmeni”

denmesine önermiştir.

(9)

Funk ise pirinç kabuğundan elde ettiği molekülün kimyasal yapısında amin

grubunun bulunduğu ve canlıların yaşamı için elzem olduğu için;

Vital-amin (yaşam için elzem amin)

deyimini kullanmış ve sonradan bu deyim

“vitamin” şeklini almıştır (1912).

(10)

1926-1938 yılları arasında yağda eriyen A grubu ve suda eriyen B grubu içinde

kimyasal özellikleri ve vücut çalışmasındaki işlevleri farklı birçok vitamin olduğu

bulunmuş. Bu vitaminler bulunuş sıralarına veya vücut çalışmasındaki işlevlerine göre adlandırılmış.

1932-1948 yılları arasında da kimyasal

yapıları ve kimyasal adları açıklanmış, yapay olarak elde edilmişlerdir.

Günümüze kadar çalışmalar devam etmiştir ve edecektir.

(11)
(12)

İlk tanınan vitaminlerdendir

Asetil gruplarında isopren üniteleri sentezlenir

İsopren ünitelerinden de A vitamini aktivitesi taşıyan öğeler sentezlenir.

(13)

Asetil grupları

İsopren

A vitamini aktivitesi taşıyan öğeler

Hayvansal Dokularda Bitkisel Dokularda

(Vitamin A) (Provitamin A) Retinol ß Karoten Hidroretinol Karotenɑ Retinal Karotenɣ Retinoik asit

(14)
(15)

Özellikleri

1. Suda çözünmez, eter, benzen, kloroform gibi yağ çözücülerde çözünürler

2. Isıya dayanıklıdırlar

3. Alkaliye dayanıklıdırlar

4. Aside, oksidasyona, ışığa ve ultraviyole ışınlarına hassastırlar

(16)

Vücutta Kullanılması

Besinlerde

Retinoidler yağ asitleri ile esterleşmiş (retinil esterler) olarak,

Karotenler ise serbest halde bulunur Emilim için

Safra tuzlarına

Lipaz enzimine

Yağa gerek vardır.

(17)

İnce bağırsaklarda lipaz enzimi retinil esterleri hidrolize eder.

Retinil esterleri retinol + yağ asiti

Serbestleşen retinol ile ß karoten ince bağırsak mukozalarına geçer.

lipaz

(18)

İnce bağırsak mukozalarında

ß karotenin az bir kısmı retinole çevrilir

Retinol burada tekrar esterleşir ve

şilomikronlar içerisinde lenf yoluyla dolaşıma geçerek karaciğerde retinil esterler olarak depolanır.

Retinil esterler retinole hidrolize olurlar ve karaciğerde sentezlenen RBP ile birleşerek kana geçer, hücrelere taşınırlar

İnce bağırsak mukozasındaki ß karotenin kalan kısmı da şilomikronlar içerisinde lenf yoluyla karaciğere taşınır ve burada retinole çevrilir

(19)

Emilimi Etkileyen Etmenler

1. Diyette retinol retinil esterler halinde bulunur ve tamamı emilir

2. Diyette karotenler serbest halde

bulunur ve yaklaşık %50’si (%35-60) emilir.

(20)

3. Emilim için yağ, safra ve lipaz gereklidir.

Yağdan gelen enerji %7’den az ise karotenler emilemez, retinolün

emilim oranı düşer.

Safra kesesi hastalıklarında ve yağ emilim ve sindirim bozukluklarında emilim azalır.

(21)

Emilimi Etkileyen Etmenler

4. Laksatif Emilimi engeller 5. Parazitler Emilimi azaltır

E ve C vitaminleri A vitamininin vücuttaki oksidasyonunu önlerler

(22)

Karaciğer başlıca depo organıdır.

Vücut A vitamini deposunun %90’ını içerir.

Plazmadaki miktar vücuttaki toplam miktarın %1’i kadardır

Depolanan miktar yıllık gereksinmeyi karşılayacak boyutlarda olabilir.

Enfeksiyon hastalıklarında karaciğer depoları azalır.

(23)

Plazma düzeyleri depolar boşalana kadar durağandır.

Retinol: 20-60 mcg/dL ß karoten: 80-220 mcg/dL

Depo azalınca plazma düzeyleri düşmeye başlar. (kandaki retinol miktarı 20 mcg/dl altına düştüğünde depoların yetersiz olduğu, 10 mcg/dl altına düştüğünde ise

depoların boşaldığı kabul edilir)

(24)

PEM Siroz

Zn Eksikliği

RBP sentezi azalır, Serum Vitamin A düzeyi düşer

(25)

Karotenin Retinole Çevrilmesi

Teorikte 2 molekül ß karotenin 1 molekül retinole çevrilmesi gerekir.

(26)

Ancak vücutta bu gerçekleşemez.

ß karotenin 1/12’si diğer karotenoidlerin 1/24’ü retinole çevrilir.

Lutein, laykopen gibi karotenoidler A vitamini aktivitesi göstermezler.

(27)

Retinol Eşdeğeri (RE)

1 mcg retinol

12 mcg ß karoten

24 mcg diğer karotenler 3. 33 IU retinol

20 IU ß karoten

1 RE

1 RE

(28)

1 RE: mcg retinol + mcg ß karoten + mcg diğer kar.

1 RE: IU retinol + IU ß karoten

• Bir IU vitamin A aktivitesi

0.3 mcg retinol ve 0.6 mcg beta karotene eşittir.

12 24

3.33 20

(29)

Fizyolojik Fonksiyonları

1. Işığa ve karanlığa göre görmenin adaptasyonu

Retinada ışığa duyarlı pigment rodopsin bulunur

Retinaya ışık geldiği zaman rodopsin opsin ve retinale ayrılır

Karanlıkta ise tekrar birleşerek rodopsini oluştururlar

A vitamini yetersizliğinde rodopsinin

rejenerasyonu gecikir ve gece körlüğü olur.

Yetersizliğin devamında körlük oluşabilir.

(30)

Fizyolojik Fonksiyonları

2. Epitel Doku Devamlılığı

Epitel doku vücudun enfeksiyonlara karşı primer engelini oluşturur. Bu dokunun oluşumunda ve işlevinde A vitamininin elzem rolü vardır.

(31)

Epitel doku sadece deride değil, oral

kavite, gastrointetinal kanal, solunum ve genitoüriner kanalın muköz

membranlarında bulunur.

(32)

A vitamini olmadığında epitel hücreler

kurur, yassılaşır ve keratin oluşturmak

üzere sertleşir. Bu işleme keratinizasyon denir.

Keratin; tırnak ve saçın kuru, pul benzeri dokusunu oluşturan bir proteindir.

(33)

A vitamini yetersizliğinde birçok doku keratinizasyona uğrar:

a)Göz: Kornea kurur ve sertleşir. Buna kseroftalmia denir. Aşırı yetersizlikte körlüğe kadar ilerleyebilir. Göz

damarları kurur, göz enfeksiyonlara karşı hassas hale gelir.

(34)

b)Solunum kanalı: Nasal kanaldaki epiteller kurur ve enfeksiyondan korunma engeli kalkar. Tükrük bezleri kurur ve ağızda kuruluk ve çatlaklar oluşarak

mikroorganizmaların girişine açık hale gelir.

c) Gastrointestinal kanal: Mükoz

membrenın salgılama fonksiyonu bozulur.

Dokunun yapısı bozulur. Sindirim ve emilim etkilenir.

(35)

d) Genitoüriner kanal: Epitel dokular yıkıldığından genitoüriner kanal

enfeksiyonları, taş ve vajinal enfeksiyonlar yaygınlaşır.

e) Diş: Diş tomurcukları etrafındaki epitel dokunun yapısı bozulur.

(36)

f) Deri: Deri kurur, pulpul olur ve

sertleşir. Sertleşmiş pigmente kızartı ve kabarcıklar saç foliküllerinin etrafında da görülebilir.

Buna “folliküler hiperkeratozis” denir.

(37)

Fizyolojik Fonksiyonları

3. Büyüme

A vitamini yetersizliği büyüme geriliğine neden olur. Ancak mekanizması tam

olarak bilinmemektedir.

A vitamini kemik ve yumuşak dokuların büyümesi için gereklidir.

(38)

Protein sentezi, mitozis (hücre

bölünmesi) veya membranların stabilitesi yoluyla büyümedeki rolünü

gerçekleştirmesi olasıdır.

Retinoik asitin hücredeki özel alıcılara

bağlanarak büyüme hormonunun salınımını arttırdığı bildirilmiştir.

(39)

Fizyolojik Fonksiyonları

4. Üreme

A vitamini yetersizliği erkeklerde testüküler dejenerasyona, spermatogenezisin

azalmasına ve kısırlığa yol açar. Kadınlarda ise, düşük ve dölde malformasyonlara

(gelişim bozukluklarına) neden olur.

5. Bağışıklık sistemi: Yetersizliğinde

bağışıklık sisteminde bozukluklar olur. Bu nedenle antienfeksiyon vitamin olarak

bilinir.

(40)

6. Karotenler antioksidan özellikleri ile tekli oksijeni tutarak kansere karşı koruyucudur. Meme, akciğer, kolon, prostat ve serviks kanser riskini

azaltırlar.

Yaşlılarda en yaygın körlük nedeni olan

makular (gözün damar ve sinir tabakası) dejenerasyonu geciktirirler.

(41)

A vitamini demir metabolizması ve tiroid hormonları ile de ilişkilidir.

Demir yetersizliği olanlarda A vitamini yetersizlikleri de görüldüğünden anemi tedavisinde A vitaminine dikkat

edilmelidir

Tiroid hormonlarından T4’ün T3’e dönüşümünde rol alır

(42)

A vitamini eksikliği

(43)

A vitamini yetersizliği hastalıkları

1. Gece körlüğü (genellikle oluşan ilk belirtidir)

2. Epitel doku keratinizasyonu ile; gözde

kseroftalmia, bitot lekesi, körlük, deride folliküler hiperkeratinozis, sindirim, emilim bozuklukları enfeksiyonlara hassasiyet

3. Büyüme geriliği

(44)

Gereksinmeyi Etkileyen Etmenler

(45)

Yaşlara göre gereksinme (mcg RE/gün) (Türkiye’ye özgü Beslenme Rehberi, 2006)

0-6 ay 400

7-12 ay 500

1-3 yaş 300

4-6 yaş 400

7-9 yaş 500

10-13 yaş 600

14 yaş ve üzeri Erkek 900 14 yaş ve üzeri Kadın 700

Gebe kadın 750-770

Emziren kadın 1200-1300

(46)

WHO

Grup Ortalama gereksinim

µg RE/gün

Tavsiye edilen alım µg RE/gün

İnfant ve çocuklar

0-6 ay 180 375

7-12 ay 190 400

1-3 yaş 200 400

4-6 yaş 200 450

7-9 yaş 250 500

Adölasan, 10-18 yaş 330-400 600

Yetişkin

Kadın, 19-65 yaş 270 500

Erkek, 19-65 yaş 300 600

65+ 300 600

Hamile 370 800

Laktasyon 450 850

RE: Retinol equivalant (Retinol eşdeğeri)

(47)

Hipervitaminozis

Karaciğerin depolama kapasitesi yüksektir

RDA’nın 100 katı alım yetişkinlerde toksisite belirtilerini ortaya çıkarır.

Gebelikte hipervitaminozis fetüste anormalliklere yol açar.

Karotenin fazla alımı deride sararmalara neden olur.

(48)

Tedavi amacıyla retinoid kullanımında (dermatolojide) kan retinol düzeyi

düzenli olarak kontrol edilmelidir

(49)

Hipervitaminozis

Toksisite belirtileri;

İştah kaybı

Baş ağrısı

Bulanık görme

İrritabilite

Deride kuruma ve pullanma

Uzun kemiklerde kalınlaşma ve ağrı

Saç kaybı

Portal hipertansiyon ve karaciğer harabiyeti

(50)

A vitamini kaynakları

Zengin kaynaklar: Karaciğer (25000 IU), yeşil yapraklı sebzeler (8000 IU), Havuç (10000 IU), yumurta (1000 IU), kayısı (2000 IU)

Orta kaynaklar: Süt (150 IU), tereyağı (3000 IU), diğer yeşil sebzeler (1000 IU), domates (600 IU), peynir

Düşük kaynaklar: ekmek, et, tavuk

Bitkisel sıvı yağlarda ve zeytinyağında A vitamini bulunmaz

• Margarinler A vitamini ile zenginleştirilir

(51)
(52)

D vitamini balık yağı dışındaki besinlerde önemsiz miktarda bulunur.

Bitkisel dokularda ergesterol, hayvansal dokularda 7-dehidrokolesterol Güneş

ışını (ultraviole ışınları) ile D vitaminine çevrilir.

(53)

Bitkisel dokular Hayvansal dokular (maya veya mantar) (deri)

Ergesterol 7-dehidrokolesterol

Kalsiferol (D2) Kolekalsiferol(D )

Ultraviyole Işını

(54)

Kolekalsiferol (D ) sentezi

1. Güneş ışığı ile temasın süresine ve

yoğunluğuna bağlıdır. Güneş ışığının dik geldiği yaz aylarında D vitamini oluşumu fazla, eğik geldiği kış aylarında ise

yetersizdir.

2. Güneş ışığı ile temasın ilk 15-30

dakikası içinde 7-dehidrokolesterolün

%15’i kolekalsiferole dönüşür.

(55)

3. Derideki melanin (renk pigmenti)

miktarına bağlıdır. Melanin pigmentinin çok olduğu esmerlerde güneş ışığının

etkisi daha azdır.

Güneş ışığından yararlanamayacak kadar kapalı giyinenlerde ve kapalı yerlerde yaşayanlarda kolekalsiferol oluşumu yetersizdir.

(56)

7-Dehidrokolesterol kolekalsiferol vitamin D3

25-hidroksikolekalsiferol (25-hidroksi vit D3

kolekalsiferol vitamin D3

25-hidroksikolekalsiferol (25-hidroksi vit D3)

1,25-hidroksikolekalsiferol (1, 25-hidroksi vit D3)

deri

karaciğe r

böbre k

Aktif form

(57)

D vitamininin Özellikleri

1. Suda çözünmez, yağ ve yağ çözücülerinde çözünür.

2. Isıya, oksidasyona, asit ve alkaliye dayanıklıdır.

(58)

Emilimi

Ağızdan alınan D vitamininin emilimi incebağırsaklarda olur.

Emilim oranı %79’dur.

Emilim için safraya ve yağa gerek vardır.

(59)
(60)

Emilim ve Metabolizması

Vit D, uzun zincirli yağ asitleri ile absorbe edilerek, şilomikronlar

içerisinde lenfatik sisteme geçer.

Plazmadaki D vitamini, KC’de sentezlenen

“D vitamini bağlayıcı protein” (DBP) tarafından KC’e taşınır.

Karaciğerde depo edilir. İdrar ve deri yoluyla vücuttan atılmaz.

(61)

Deride sentezlenen vit D₃

DBP (D vitamini bağlayıcı protein)

Kan Dolaşımı

25 hidroksilaz Karaciğer Böbrek

1 hidroksilaz

25-OH vitD₃ 1,25-(OH)₂ vit D₃

(62)

D vitamininin fizyolojik fonksiyonları

1. Kalsiyum ve fosfor metabolizması ile ilgilidir

a) Emilimde görev alır

b) Böbreklerden geri emilimlerini arttırır c) Kemiklerde depolanmalarını sağlar

Vit D yokluğunda Ca emilimi %10-15, Vit D varlığında %30-80’e çıkar.

2. Kemik oluşumunda görevlidir. Bu görevini A ve C vitaminleri ile birlikte gerçekleştirir.

(63)

D vitamininin fizyolojik fonksiyonları

3. Osteoporozisi önler

4. İmmün fonksiyonun ayarlanmasında görev alır

5. Deride tümör oluşumunu önlediği bildirilmiştir

6. Sedef hastalığını iyileştirdiği bildirilmiştir

(64)

vitamini yetersizliğine kimlerde rastlanır?

(65)

Risk taşıyan gruplar:

Gebe-emzikli kadınlar

Bebekler ve büyüme çağındaki çocuklar

Yaşlılar

Kapalı kadınlar (güneş enerjisine

daha az maruz kaldıklarından D vitamini sentezi kısıtlıdır)

(66)

Ağır karaciğer veya böbrek hastalığı veya emilim bozukluğu olan hastalar

Bazı epileptik ilaçları kullananlar (Bu ilaçlar D vitamininin karaciğerdeki metabolizmasını değiştirir)

(67)

D vitamini eksikliği

(68)

D vitamini Eksikliği Hastalıkları

Raşitizm: Özellikler 0-1 yaş çocuklarda görülür.

Kemik matriksinin

mineralizasyonu bozulur.

a) Kemikler kolay yumuşar ve kolay bükülür.

Bacaklarda X veya ()

şeklinde çarpıklıklar olur.

(69)

D vitamini Eksikliği Hastalıkları

Raşitizm

b) Kemik uçları genişler, bileklerde şişlikler, kaburga kemiklerinin

göğüs kemiği ile birleştiği yerlerde şişlikler (raşitizm tesbihi, rozari) olur.

c) Dişler geç çıkar, şekil bozuklukları vardır.

d) Bıngıldak geç kapanır

e)Kanda alkalen fosfataz enzimi yükselir

(70)

Tip 1 raşitizm: D vitamini eksikliği ile oluşur (PTH bozukluk, yetersiz alım, güneşten yararlanamama)

Tip 2 raşitizm: Aşırı D vitamini alımıyla oluşur (gereksinmenin 4-5 katı)

Dirençli raşitizm: Böbrek hastalıkları nedeniyle 1-25 (OH) D3 yapılamaması sonucu oluşur.

(71)

D vitamini yetersizliğinde yetişkinlerde özellikle yaşlılarda osteomalasia görülür

(72)

D vitamini Gereksinmesi

Büyüme, gebelik ve emzirme dönemlerinde gereksinme artar.

Yaşlara göre gereksinme:

Doğumdan itibaren ilk 1 yıl:400 IU 50 yaşa kadar :600 IU

Yaşlılık :800 IU

1 IU: 0,025 mcg 1 mcg: 40 IU Toksik Doz:

45 mcg (1800 IU) çocuklarda 125 mcg (5000 IU) yetişkinlerde

(73)

Grup RNI (µg/gün) İnfant ve çocuklar

0-6 ay 5

7-12 ay 5

1-3 yaş 5

4-6 yaş 5

7-9 yaş 5

Adölasan, 10-18 yaş 5

Yetişkin

19-50 yaş 5

51-65 yaş 10

65+ 15

Hamile 5

Laktasyon 5

RNI: Recommended nutrient intake (Tavsiye edilen alım)

(74)

Hipervitaminozis D

Günlük gereksinmenin

5 katı fazla miktar

1-4 ay gibi bir sürede alınırsa

Yenidoğanda hiperkalsemi, yenidoğan ve yetişkinde nefrokalsinozis (böbrekte

kalsifikasyon) oluşabilir.

(75)

Toksisite belirtileri

Akciğer ve böbrek gibi yumuşak

dokularda kalsifikasyon görülür. Özellikle böbrek dokusu kalsifikasyona eğilimlidir.

Bu durum glomerüler filtrasyon hızını ve böbrek fonksiyonlarını etkiler.

Kemiklerin kırılganlıkları artar.

İştah kaybı

Bulantı, kusma, şiddetli susama ve poliüri

Baş ağrısı görülür

(76)

D vitamininin Kaynakları

Zengin kaynaklar

Morina balığı karaciğer yağı (10000 IU) Karaciğer (100-400 IU)

Yağlı balıklar (100-300 IU)

Orta kaynaklar

Zenginleştirilmiş margarinler Yumurta sarısı (20-100 IU)

Düşük kaynaklar

Süt (3-10 IU/L), peynir, tereyağ

(77)
(78)

E Vitamini

1936 yılında buğday embriyosundan izole edilmiş, Latince’de “yavru yapma”

anlamına gelen “tokoferol” adını almıştır.

(79)

E vitamini 1. Tokoferol

2.Tokotrienol formunda bulunur.

4 tokoferol ve 4 tokotrienol vardır.

Tokotrienolde yan zincirde çift bağlar bulunmaktadır.

(80)

En yaygın olanı ve biyolojik aktivitesi en yüksek olanı alfa tokoferoldür.

Beta tokoferol, alfa tokoferolün %25- 40’ı, kadar,

Gamma tokoferol, alfa tokoferolün %1- 20’si kadar,

Alfa tokotrienol, alfa tokoferolün %17- 20’si kadar etkinliğe sahiptir.

(81)

E vitamininin Özellikleri

1. Suda çözünmez, yağ ve yağ çözücülerinde çözünür.

2. Isı, asit ve alkaliye dayanıklıdır.

3. Ultraviyole ışınlarına hassastır

(82)

E vitamininin vücutta kullanılması

Emilim

Diğer yağda çözünen vitaminlerde olduğu gibi, safra tuzlarının yardımıyla ve

şilomikronlar içerisinde emilir.

Emilim oranı %20-80 arasındadır.

Ortalama %50’si emilir.

Serbest tokoferol esterleşmiş olandan daha kolay emilir.

(83)

Safra yetersizliğinde emilim güçleşir.

Alınan miktar arttıkça emilim düşer.

(84)

E vitamininin Vücutta Kullanılması

Plazma proteinleri ile taşınır

Karaciğer ve vücut yağlarında depolanır.

Bütün dokularda bulunur. Kasta, kalpte, testislerde ve adrenalde yoğunluğu

yüksektir.

(85)

E vitamininin Vücutta Kullanılması

Serum düzeyi 0.5-1.5 mg/100 ml’dir.

Kanda kırmızı kan hücrelerindeki düzeyi ile plazma düzeyi dengededir.

Plazma düzeyi düşünce, kırmızı kan hücreleri hemolize duyarlı hale gelir.

(86)

E vitamininin Fizyolojik E vitamininin Fizyolojik

Fonksiyonları Fonksiyonları

(87)

E vitamininin temel niteliği antioksidan olmasıdır.

Oksidasyonu önler. Doğanın en güçlü

antioksidanı olarak organizmayı çeşitli toksik maddelere karşı korur.

Bunlar;

Ağır metaller (pb, hg),

Hepatotoksik maddeler (ccl , benzen, kresol),

Çeşitli ilaçlar,

Çevresel kirleticiler (ozon, nitröz oksit) ve

Serbest radikallerdir.

(88)

Serbest Radikaller

Serbest radikaller organizmada bir çok hücrede enzimatik reaksiyonlar sonucu oluşurlar.

E vitamini hücre zarlarındaki çoklu doymamış yağ asitlerini, hücre içinde oluşan serbest radikallerin

oksidasyonundan korur.

Böylece hücre zarının dayanıklılığını ve görev yapmasını sağlar.

(89)

E vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları

Serbest radikallerin kanser oluşturucu etkilerini engeller

Kalp hastalıklarına karşı korur. LDL oksidasyonu, aterosklerozis oluşum sürecinde önemli rol oynar.

Mide barsak ve karaciğer hücrelerinde A vitamininin oksidasyonunu önler.

(90)

E vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları

Eritrosit hemolizini önler

Hb oluşumunda rolü olabileceği

düşünülmektedir.

Makuler dejenerasyonu yavaşlatır

Katarakt oluşumunu geciktirir

(91)

E vitamininin yetersizlik belirtileri

Günlük besinlerde bulunan miktar günlük gereksinmeyi karşılayabileceğinden,

insanlarda yetersizlik belirtilerinin görülmesi nadirdir.

(92)

E vitamininin Yetersizlik Belirtileri

Laboratuar Hayvanlarında 1. Sinir sistemi bozuklukları

2.Embriyolarında anormallikler

3.Dişi farelerde gebeliğin 12-20. günlerinde fetüs ölür ve rezorbe olur. Erkek farelerde sperm yapımı bozulur, kısırlık oluşur.

4.Kaslarda yapısal bozukluklar (muskuler distrofi) görülür.

(93)

E vitamini gereksinmesi

Diyetteki ÇDYA oranına göre

gereksinme değişir. Yüksek ÇDYA içeren diyette gereksinme artar.

ÇDYA yüksek diyet

E vitamini

gereksinmesinde artma

(94)

ÇDYA’den zengin besinler E vitamininden de zengin olduklarından, ÇDYA’den

yüksek diyetle E vitamini alımı da artacaktır.

Ancak rafinasyonla E vitamini kaybı sorun yaratabilir

(95)

E vitamini gereksinmesi

Günlük gereksinme 10-30 mg’dır.

1 mg alfa tokoferol /1 g ÇDYA yeterlidir.

Diyetteki E vitamininin %80’ini alfa tokoferol,

%20’sini diğer tokoferoller oluşturur.

(96)

E vitamini gereksinmesi

Yaşlara göre gereksinme (mg/gün)

3-6 ay 4

7-12 ay 5

1-3 yaş 6

4-6 yaş 7

7-9 yaş 7

10-13 yaş 11

14 yaş ve üzeri erkek 15 14 yaş ve üzeri kadın 15

Gebe kadın 15

Emziren kadın 19

(97)

E vitamini toksisitesi

Nispeten nontoksiktir

Günlük alım 800 mg gibi yüksek değerlerde olduğunda bile toksik etkiler

saptanamamıştır

E vitamini ve K vitamininin dengesiz alımı kan pıhtılaşmasında bozukluklara neden olur.

(98)

E vitamini Kaynakları

Zengin Kaynaklar

Buğday embriyosu (140 mg/100 g)

Soya yağı (130-140 mg/100 g)

Diğer bitkisel sıvı yağlar (80-100 mg/100 g)

Margarin (50-55 mg/100 g)

(99)

E vitamini Kaynakları

Orta Kaynaklar

Fındık (25-30 mg/100 g)

Yer fıstığı yağı (15-20 mg/100 g)

Zeytin yağı (5 mg/100 g)

Kurubaklagil ve tahıl taneleri (3-4 mg/100 g)

Tereyağ (2-3 mg/100 g)

Yeşil yapraklı sebzeler (1-3 mg/100 g)

Karaciğer (1-1.5 mg/100 g)

(100)

E vitamini Kaynakları

Düşük Kaynakları

Meyveler (0.2-0.3 mg/100 g)

Yumurta (0.2-0.3 mg/100 g)

Et (0.5-0.7 mg/100 g)

Süt (0.02 mg/100 g)

(101)

VİTAMİNİ

(102)

K vitamini

Pıhtılaşma (koagülasyon) kelimesinin baş harfi alınarak K vitamini adı verilmiştir.

(103)

K vitamini etkinliği gösteren 3 molekül vardır;

1. Fillokinon (K1 vitamini) bitkilerde bulunur, besinlerle alınır.

2. Menakinon (K2 vitamini) intestinal bakteriler tarafından asetattan

sentezlenir. Günlük alınan K vitamininin yarısını oluşturur. Yeni doğanda barsak florası ilk 3-4 günde oluşmadığı için bu dönemde sentezlenemez. Barsak

bakterilerini öldüren ilaçlar K2 vitamini sentezini azaltır.

3. Menadion (K3 vitamini) suda eriyen sentetik formudur.

(104)
(105)

Özellikleri

1. K1 vitamini yağda, K3 vitamini suda çözünür

2. Isı ve ışığa dayanıklıdır

3. Asit, alkali ve ultraviyole ışınlarına hassastır

(106)

Emilimi

K1 ve K2 vitaminlerinin emilmesi için safra tuzları gereklidir. Diğer yağda çözünen

vitaminler gibi şilomikronlar içinde

lenfatik sistem yoluyla dolaşıma geçer.

Emilim oranı %40-70’dir.

Karaciğerde depolanır

Emilenin %30-40’ı safra ile barsaklara salınır

(107)

İnsan karaciğeri menaquinon’un %90’ını, Filloquinon’un ise %10’unu depolama

yeteneğine sahiptir.

(108)

K3 vitamini emilim için yağ ve safra tuzlarına gerek duymaz

Daha hızlı ve kolay emildiğinden klinik uygulamalar için uygundur

Terapötik dozda alındığı zaman önemli bir miktarı idrarla dışarı atılır

(109)

K vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları

1. Karaciğerde kan pıhtılaşma faktörlerinin

sentezinde görev alır. Bu maddelerin normal düzeylerinin sürdürülebilmesi için K

vitaminine gerek vardır.

K vit Ca Fibrinojen

Protrombinin ön öğesi---> protrombin---> trombin

Fibrin

(110)

2. Protrombin, kalsiyumun osteokalsinle bağlanarak kemik kristallerinin

oluşmasında etkinlik gösterir 3. Kemik mineralizasyonunda

(111)

K vitamini yetersizliği

1. Yeni doğanda ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde annenin depolarının sınırlı olması nedeniyle K vitamini deposu

sınırlıdır. İntestinal kanal ilk 3-4 günde steril olduğundan hemoraji (kanama)

görülebilir.

2. Pankreas ve incebarsak hastalıkları ve

aşırı alkol tüketimi emilimi engelleyebilir.

(112)

3. Karaciğer hastalıklarında yeterli K vitamini olmasına rağmen pıhtılaşma faktörlerinin

sentezi azalabilir.

4. İlaçlar. Bazı antibiyotikler bakteri

florasını etkileyerek, vitamin sentezini azaltırlar.

5. Antikoagülan tedavisi. Diyetle K vitamini alımı yetersiz ise veya barsaktaki sentez yetersiz ise, ya da her iki durum da

mevcutsa, kanamaya meyil olur.

(113)

Gereksinme

1 mcg/kg vücut ağırlığı Toksisisite:

Uzun süre fazla alım toksiktir.

(114)

Yaşlara göre K vitamini gereksinmesi (mcg/gün)

3-6 ay 2

7-12 ay 2.5

1-3 yaş 30

4-6 yaş 55

7-9 yaş 60

10-13 yaş 60

14-18 yaş 75

19 yaş ve üzeri erkek 120

14 yaş ve üzeri kadın 90

Gebe kadın 75-90

Emziren kadın 75-90

(115)

Grup Tavsiye edilen miktar (µg/gün) İnfant ve çocuklar

0-6 ay 5

7-12 ay 10

1-3 yaş 15

4-6 yaş 20

7-9 yaş 25

Adölasan, 10-18 yaş

Kadın 35-55

Erkek 35-55

Yetişkin

Kadın, 19-65 yaş 55

65+ 55

Erkek 19-65 yaş 65

65+ 65

Hamile 55

Laktasyon 55

(116)

K vitamini Kaynakları

Yüksek Kaynakları

Ispanak (240 mcg/100 g)

Soya fasülyesi (190 mcg/100 g)

Lahana (100 mcg/100 g)

Çay, kahve, balık

(117)

K vitamini Kaynakları

Orta kaynakları

Buğday kepeği (80 mcg/100 g)

Yeşil Fasülye (20 mcg/100 g)

Domuz karaciğeri (20 mcg/100 g) Düşük kaynakları

Portakal, elma (<5 mcg/100 g)

(118)

Koenzim Q

(119)

Koenzim Q (Ubiquinon)

Kimyasal yapısı tokoferole benzer

Hayvan ve bitki dokularında yaygın olarak bulunur

Metabolizmada elektron transfer sisteminde görev alır

Antioksidan özelliği ile vücut

çalışmasında etkinlik gösterdiği sanılmaktadır

Referanslar

Benzer Belgeler

protrombin zamanı uzar; uzamış olan protrombin zamanı, karaciğer fonksiyonu normal ise vitamin K uygulandıktan 12-36 saat sonra normale döner. Yeni doğanlarda bağırsak

E vitamini gibi egzersizle oluşan hücre yıkımına karşı koruma sağlar...

 Ortamdaki konsantrasyonuna bağlı olarak barsaklardan aktif veya pasif olarak emilir..  Düşük konsantrasyonlarda sodyum iyonuna (Na + ) bağlı olarak aktif

• Diyetle alınan A vitamini barsaklara retinol, retinil ester ve provitamin olan karotenler, özellikle β-karoten yapısında gelir.. • Retinol; doğrudan enterositlere

• Biyolojik aktif formu olan orotat, nükleotid ve nükleik asit sentezinde kullanılır. • Bu sayede orotik asit protein sentezi, hücre bölünmesi, büyüme ve

Vitaminler normal vücut fonksiyonları ile büyüme ve sağlıklı yaşam için gerekli organik katalizörlerdir. Yağda Çözünen Vitaminler Suda

Deneysel olarak hayvanlarda pantotenik asit yetersizliği sindirim kanalı bozuklukları, gastrit, enterit ve cilt lezyonlarına neden olur.. Diğer B grubu vitaminler ile

Ayrıca yeni doğanlarda bağırsak florası gelişmediğinden vitamin K.