Vitaminler Vitaminler
• Eski Mısırlılarda gece körlüğü –karaciğer
• 16. yy’da uzun deniz yolculukları- skorbüt-taze sebze, meyve, limon
• Güney Doğu Asya’da modern değirmencilik-pirinç-beriberi
• Amerika’da mısır tüketimi-pellegra
oluşumu, süt, karaciğer-pellegra tedavisi
• Güneş ışını-D vitamini ilişkisi (1890)
Sütün bileşimindeki bütün öğeler yapay olarak laboratuar hayvanlarına
verildiğinde hayvanlar ölmüş (Lunin, 1880)
Yaşam için elzem başka maddeler var???
İngiltere’de Hopkins 1906-1912 yılları arasındaki çalışmaları sonucunda;
“Besinlerin bileşiminde bilinen besin öğelerinin dışında büyüme için elzem bilinmeyen başka maddeler var. Bunlar alkolde eriyen organik bileşikler olabilir”
görüşünü ortaya atmış ve Nobel ödülü almıştır.
ABD’de Osborn ve Mendel yiyeceklerin bileşiminde bulunan bilinen maddelerle deney hayvanlarını beslemişler ve deney hayvanları ölmüş.
Diyete yağ, protein, karbonhidrat ve mineralleri ayrılmış sütün kalan sulu
kısmını eklemişler ve deney hayvanları yaşamlarını sürdürmüş.
Böylelikle sütün sulu kısmında yaşam için elzem bazı maddeler var sonucuna
varmışlar (1908-1911)
McCollum ve Davis birbirlerinden ayrı olarak çalışmalar yapmışlar ve
tereyağında ve yumurtada suda erimeyen, yaşam için elzem bazı maddelerin bulunduğunu ortaya koymuşlardır (1913)
Bütün bu çalışmaların sonucunda;
“Besinlerin bileşiminde bilinen maddeler (CHO, protein, yağ, mineral) dışında,
bazıları suda, bazıları yağda eriyen ve yaşam için gerekli olan organik yapıda maddeler var”
görüşüne varılmıştır.
• Bu bilinmeyen maddelere önce besin hormonları denmiştir
• McCollum; tereyağında bulunan için
“Yağda eriyen A etmeni” ve sütte
bulunan için ise “Suda eriyen B etmeni”
denmesine önermiştir.
Funk ise pirinç kabuğundan elde ettiği molekülün kimyasal yapısında amin
grubunun bulunduğu ve canlıların yaşamı için elzem olduğu için;
Vital-amin (yaşam için elzem amin)
deyimini kullanmış ve sonradan bu deyim
“vitamin” şeklini almıştır (1912).
• 1926-1938 yılları arasında yağda eriyen A grubu ve suda eriyen B grubu içinde
kimyasal özellikleri ve vücut çalışmasındaki işlevleri farklı birçok vitamin olduğu
bulunmuş. Bu vitaminler bulunuş sıralarına veya vücut çalışmasındaki işlevlerine göre adlandırılmış.
• 1932-1948 yılları arasında da kimyasal
yapıları ve kimyasal adları açıklanmış, yapay olarak elde edilmişlerdir.
• Günümüze kadar çalışmalar devam etmiştir ve edecektir.
• İlk tanınan vitaminlerdendir
• Asetil gruplarında isopren üniteleri sentezlenir
• İsopren ünitelerinden de A vitamini aktivitesi taşıyan öğeler sentezlenir.
Asetil grupları
İsopren
A vitamini aktivitesi taşıyan öğeler
Hayvansal Dokularda Bitkisel Dokularda
(Vitamin A) (Provitamin A) Retinol ß Karoten Hidroretinol Karotenɑ Retinal Karotenɣ Retinoik asit
Özellikleri
1. Suda çözünmez, eter, benzen, kloroform gibi yağ çözücülerde çözünürler
2. Isıya dayanıklıdırlar
3. Alkaliye dayanıklıdırlar
4. Aside, oksidasyona, ışığa ve ultraviyole ışınlarına hassastırlar
Vücutta Kullanılması
Besinlerde
• Retinoidler yağ asitleri ile esterleşmiş (retinil esterler) olarak,
• Karotenler ise serbest halde bulunur Emilim için
• Safra tuzlarına
• Lipaz enzimine
• Yağa gerek vardır.
İnce bağırsaklarda lipaz enzimi retinil esterleri hidrolize eder.
Retinil esterleri retinol + yağ asiti→
Serbestleşen retinol ile ß karoten ince bağırsak mukozalarına geçer.
lipaz
İnce bağırsak mukozalarında
• ß karotenin az bir kısmı retinole çevrilir
• Retinol burada tekrar esterleşir ve
şilomikronlar içerisinde lenf yoluyla dolaşıma geçerek karaciğerde retinil esterler olarak depolanır.
• Retinil esterler retinole hidrolize olurlar ve karaciğerde sentezlenen RBP ile birleşerek kana geçer, hücrelere taşınırlar
• İnce bağırsak mukozasındaki ß karotenin kalan kısmı da şilomikronlar içerisinde lenf yoluyla karaciğere taşınır ve burada retinole çevrilir
Emilimi Etkileyen Etmenler
1. Diyette retinol retinil esterler halinde bulunur ve tamamı emilir
2. Diyette karotenler serbest halde
bulunur ve yaklaşık %50’si (%35-60) emilir.
3. Emilim için yağ, safra ve lipaz gereklidir.
Yağdan gelen enerji %7’den az ise karotenler emilemez, retinolün
emilim oranı düşer.
Safra kesesi hastalıklarında ve yağ emilim ve sindirim bozukluklarında emilim azalır.
Emilimi Etkileyen Etmenler
4. Laksatif Emilimi engeller 5. Parazitler Emilimi azaltır
E ve C vitaminleri A vitamininin vücuttaki oksidasyonunu önlerler
• Karaciğer başlıca depo organıdır.
• Vücut A vitamini deposunun %90’ını içerir.
• Plazmadaki miktar vücuttaki toplam miktarın %1’i kadardır
• Depolanan miktar yıllık gereksinmeyi karşılayacak boyutlarda olabilir.
• Enfeksiyon hastalıklarında karaciğer depoları azalır.
• Plazma düzeyleri depolar boşalana kadar durağandır.
Retinol: 20-60 mcg/dL ß karoten: 80-220 mcg/dL
• Depo azalınca plazma düzeyleri düşmeye başlar. (kandaki retinol miktarı 20 mcg/dl altına düştüğünde depoların yetersiz olduğu, 10 mcg/dl altına düştüğünde ise
depoların boşaldığı kabul edilir)
PEM Siroz
Zn Eksikliği
RBP sentezi azalır, Serum Vitamin A düzeyi düşer
Karotenin Retinole Çevrilmesi
Teorikte 2 molekül ß karotenin 1 molekül retinole çevrilmesi gerekir.
Ancak vücutta bu gerçekleşemez.
• ß karotenin 1/12’si diğer karotenoidlerin 1/24’ü retinole çevrilir.
• Lutein, laykopen gibi karotenoidler A vitamini aktivitesi göstermezler.
Retinol Eşdeğeri (RE)
1 mcg retinol
12 mcg ß karoten
24 mcg diğer karotenler 3. 33 IU retinol
20 IU ß karoten
1 RE
1 RE
1 RE: mcg retinol + mcg ß karoten + mcg diğer kar.
1 RE: IU retinol + IU ß karoten
• Bir IU vitamin A aktivitesi
0.3 mcg retinol ve 0.6 mcg beta karotene eşittir.
12 24
3.33 20
Fizyolojik Fonksiyonları
1. Işığa ve karanlığa göre görmenin adaptasyonu
• Retinada ışığa duyarlı pigment rodopsin bulunur
• Retinaya ışık geldiği zaman rodopsin opsin ve retinale ayrılır
• Karanlıkta ise tekrar birleşerek rodopsini oluştururlar
• A vitamini yetersizliğinde rodopsinin
rejenerasyonu gecikir ve gece körlüğü olur.
Yetersizliğin devamında körlük oluşabilir.
Fizyolojik Fonksiyonları
2. Epitel Doku Devamlılığı
Epitel doku vücudun enfeksiyonlara karşı primer engelini oluşturur. Bu dokunun oluşumunda ve işlevinde A vitamininin elzem rolü vardır.
Epitel doku sadece deride değil, oral
kavite, gastrointetinal kanal, solunum ve genitoüriner kanalın muköz
membranlarında bulunur.
A vitamini olmadığında epitel hücreler
kurur, yassılaşır ve keratin oluşturmak
üzere sertleşir. Bu işleme keratinizasyon denir.
Keratin; tırnak ve saçın kuru, pul benzeri dokusunu oluşturan bir proteindir.
A vitamini yetersizliğinde birçok doku keratinizasyona uğrar:
a)Göz: Kornea kurur ve sertleşir. Buna kseroftalmia denir. Aşırı yetersizlikte körlüğe kadar ilerleyebilir. Göz
damarları kurur, göz enfeksiyonlara karşı hassas hale gelir.
b)Solunum kanalı: Nasal kanaldaki epiteller kurur ve enfeksiyondan korunma engeli kalkar. Tükrük bezleri kurur ve ağızda kuruluk ve çatlaklar oluşarak
mikroorganizmaların girişine açık hale gelir.
c) Gastrointestinal kanal: Mükoz
membrenın salgılama fonksiyonu bozulur.
Dokunun yapısı bozulur. Sindirim ve emilim etkilenir.
d) Genitoüriner kanal: Epitel dokular yıkıldığından genitoüriner kanal
enfeksiyonları, taş ve vajinal enfeksiyonlar yaygınlaşır.
e) Diş: Diş tomurcukları etrafındaki epitel dokunun yapısı bozulur.
• f) Deri: Deri kurur, pulpul olur ve
sertleşir. Sertleşmiş pigmente kızartı ve kabarcıklar saç foliküllerinin etrafında da görülebilir.
• Buna “folliküler hiperkeratozis” denir.
Fizyolojik Fonksiyonları
3. Büyüme
A vitamini yetersizliği büyüme geriliğine neden olur. Ancak mekanizması tam
olarak bilinmemektedir.
A vitamini kemik ve yumuşak dokuların büyümesi için gereklidir.
• Protein sentezi, mitozis (hücre
bölünmesi) veya membranların stabilitesi yoluyla büyümedeki rolünü
gerçekleştirmesi olasıdır.
• Retinoik asitin hücredeki özel alıcılara
bağlanarak büyüme hormonunun salınımını arttırdığı bildirilmiştir.
Fizyolojik Fonksiyonları
4. Üreme
A vitamini yetersizliği erkeklerde testüküler dejenerasyona, spermatogenezisin
azalmasına ve kısırlığa yol açar. Kadınlarda ise, düşük ve dölde malformasyonlara
(gelişim bozukluklarına) neden olur.
5. Bağışıklık sistemi: Yetersizliğinde
bağışıklık sisteminde bozukluklar olur. Bu nedenle antienfeksiyon vitamin olarak
bilinir.
6. Karotenler antioksidan özellikleri ile tekli oksijeni tutarak kansere karşı koruyucudur. Meme, akciğer, kolon, prostat ve serviks kanser riskini
azaltırlar.
Yaşlılarda en yaygın körlük nedeni olan
makular (gözün damar ve sinir tabakası) dejenerasyonu geciktirirler.
• A vitamini demir metabolizması ve tiroid hormonları ile de ilişkilidir.
• Demir yetersizliği olanlarda A vitamini yetersizlikleri de görüldüğünden anemi tedavisinde A vitaminine dikkat
edilmelidir
• Tiroid hormonlarından T4’ün T3’e dönüşümünde rol alır
A vitamini eksikliği
A vitamini yetersizliği hastalıkları
1. Gece körlüğü (genellikle oluşan ilk belirtidir)
2. Epitel doku keratinizasyonu ile; gözde
kseroftalmia, bitot lekesi, körlük, deride folliküler hiperkeratinozis, sindirim, emilim bozuklukları enfeksiyonlara hassasiyet
3. Büyüme geriliği
Gereksinmeyi Etkileyen Etmenler
Yaşlara göre gereksinme (mcg RE/gün) (Türkiye’ye özgü Beslenme Rehberi, 2006)
0-6 ay 400
7-12 ay 500
1-3 yaş 300
4-6 yaş 400
7-9 yaş 500
10-13 yaş 600
14 yaş ve üzeri Erkek 900 14 yaş ve üzeri Kadın 700
Gebe kadın 750-770
Emziren kadın 1200-1300
WHO
Grup Ortalama gereksinim
µg RE/gün
Tavsiye edilen alım µg RE/gün
İnfant ve çocuklar
0-6 ay 180 375
7-12 ay 190 400
1-3 yaş 200 400
4-6 yaş 200 450
7-9 yaş 250 500
Adölasan, 10-18 yaş 330-400 600
Yetişkin
Kadın, 19-65 yaş 270 500
Erkek, 19-65 yaş 300 600
65+ 300 600
Hamile 370 800
Laktasyon 450 850
RE: Retinol equivalant (Retinol eşdeğeri)
Hipervitaminozis
• Karaciğerin depolama kapasitesi yüksektir
• RDA’nın 100 katı alım yetişkinlerde toksisite belirtilerini ortaya çıkarır.
• Gebelikte hipervitaminozis fetüste anormalliklere yol açar.
• Karotenin fazla alımı deride sararmalara neden olur.
• Tedavi amacıyla retinoid kullanımında (dermatolojide) kan retinol düzeyi
düzenli olarak kontrol edilmelidir
Hipervitaminozis
Toksisite belirtileri;
• İştah kaybı
• Baş ağrısı
• Bulanık görme
• İrritabilite
• Deride kuruma ve pullanma
• Uzun kemiklerde kalınlaşma ve ağrı
• Saç kaybı
• Portal hipertansiyon ve karaciğer harabiyeti
A vitamini kaynakları
• Zengin kaynaklar: Karaciğer (25000 IU), yeşil yapraklı sebzeler (8000 IU), Havuç (10000 IU), yumurta (1000 IU), kayısı (2000 IU)
• Orta kaynaklar: Süt (150 IU), tereyağı (3000 IU), diğer yeşil sebzeler (1000 IU), domates (600 IU), peynir
• Düşük kaynaklar: ekmek, et, tavuk
• Bitkisel sıvı yağlarda ve zeytinyağında A vitamini bulunmaz
• Margarinler A vitamini ile zenginleştirilir
• D vitamini balık yağı dışındaki besinlerde önemsiz miktarda bulunur.
• Bitkisel dokularda ergesterol, hayvansal dokularda 7-dehidrokolesterol Güneş
ışını (ultraviole ışınları) ile D vitaminine çevrilir.
Bitkisel dokular Hayvansal dokular (maya veya mantar) (deri)
Ergesterol 7-dehidrokolesterol
Kalsiferol (D2) Kolekalsiferol(D )₃
Ultraviyole Işını
Kolekalsiferol (D ) sentezi₃
1. Güneş ışığı ile temasın süresine ve
yoğunluğuna bağlıdır. Güneş ışığının dik geldiği yaz aylarında D vitamini oluşumu fazla, eğik geldiği kış aylarında ise
yetersizdir.
2. Güneş ışığı ile temasın ilk 15-30
dakikası içinde 7-dehidrokolesterolün
%15’i kolekalsiferole dönüşür.
3. Derideki melanin (renk pigmenti)
miktarına bağlıdır. Melanin pigmentinin çok olduğu esmerlerde güneş ışığının
etkisi daha azdır.
Güneş ışığından yararlanamayacak kadar kapalı giyinenlerde ve kapalı yerlerde yaşayanlarda kolekalsiferol oluşumu yetersizdir.
7-Dehidrokolesterol kolekalsiferol vitamin D3
25-hidroksikolekalsiferol (25-hidroksi vit D3
kolekalsiferol vitamin D3
25-hidroksikolekalsiferol (25-hidroksi vit D3)
1,25-hidroksikolekalsiferol (1, 25-hidroksi vit D3)
deri
karaciğe r
böbre k
Aktif form
D vitamininin Özellikleri
1. Suda çözünmez, yağ ve yağ çözücülerinde çözünür.
2. Isıya, oksidasyona, asit ve alkaliye dayanıklıdır.
Emilimi
• Ağızdan alınan D vitamininin emilimi incebağırsaklarda olur.
• Emilim oranı %79’dur.
• Emilim için safraya ve yağa gerek vardır.
Emilim ve Metabolizması
• Vit D, uzun zincirli yağ asitleri ile absorbe edilerek, şilomikronlar
içerisinde lenfatik sisteme geçer.
• Plazmadaki D vitamini, KC’de sentezlenen
“D vitamini bağlayıcı protein” (DBP) tarafından KC’e taşınır.
• Karaciğerde depo edilir. İdrar ve deri yoluyla vücuttan atılmaz.
Deride sentezlenen vit D₃
DBP (D vitamini bağlayıcı protein)
Kan Dolaşımı
25 hidroksilaz Karaciğer Böbrek
1 hidroksilaz
25-OH vitD₃ 1,25-(OH)₂ vit D₃
D vitamininin fizyolojik fonksiyonları
1. Kalsiyum ve fosfor metabolizması ile ilgilidir
a) Emilimde görev alır
b) Böbreklerden geri emilimlerini arttırır c) Kemiklerde depolanmalarını sağlar
Vit D yokluğunda Ca emilimi %10-15, Vit D varlığında %30-80’e çıkar.
2. Kemik oluşumunda görevlidir. Bu görevini A ve C vitaminleri ile birlikte gerçekleştirir.
D vitamininin fizyolojik fonksiyonları
3. Osteoporozisi önler
4. İmmün fonksiyonun ayarlanmasında görev alır
5. Deride tümör oluşumunu önlediği bildirilmiştir
6. Sedef hastalığını iyileştirdiği bildirilmiştir
vitamini yetersizliğine kimlerde rastlanır?
Risk taşıyan gruplar:
• Gebe-emzikli kadınlar
• Bebekler ve büyüme çağındaki çocuklar
• Yaşlılar
Kapalı kadınlar (güneş enerjisine
daha az maruz kaldıklarından D vitamini sentezi kısıtlıdır)
• Ağır karaciğer veya böbrek hastalığı veya emilim bozukluğu olan hastalar
• Bazı epileptik ilaçları kullananlar (Bu ilaçlar D vitamininin karaciğerdeki metabolizmasını değiştirir)
D vitamini eksikliği
D vitamini Eksikliği Hastalıkları
Raşitizm: Özellikler 0-1 yaş çocuklarda görülür.
Kemik matriksinin
mineralizasyonu bozulur.
a) Kemikler kolay yumuşar ve kolay bükülür.
Bacaklarda X veya ()
şeklinde çarpıklıklar olur.
D vitamini Eksikliği Hastalıkları
Raşitizm
b) Kemik uçları genişler, bileklerde şişlikler, kaburga kemiklerinin
göğüs kemiği ile birleştiği yerlerde şişlikler (raşitizm tesbihi, rozari) olur.
c) Dişler geç çıkar, şekil bozuklukları vardır.
d) Bıngıldak geç kapanır
e)Kanda alkalen fosfataz enzimi yükselir
• Tip 1 raşitizm: D vitamini eksikliği ile oluşur (PTH bozukluk, yetersiz alım, güneşten yararlanamama)
• Tip 2 raşitizm: Aşırı D vitamini alımıyla oluşur (gereksinmenin 4-5 katı)
• Dirençli raşitizm: Böbrek hastalıkları nedeniyle 1-25 (OH) D3 yapılamaması ₂ sonucu oluşur.
D vitamini yetersizliğinde yetişkinlerde özellikle yaşlılarda osteomalasia görülür
D vitamini Gereksinmesi
Büyüme, gebelik ve emzirme dönemlerinde gereksinme artar.
Yaşlara göre gereksinme:
Doğumdan itibaren ilk 1 yıl:400 IU 50 yaşa kadar :600 IU
Yaşlılık :800 IU
1 IU: 0,025 mcg 1 mcg: 40 IU Toksik Doz:
45 mcg (1800 IU) çocuklarda 125 mcg (5000 IU) yetişkinlerde
Grup RNI (µg/gün) İnfant ve çocuklar
0-6 ay 5
7-12 ay 5
1-3 yaş 5
4-6 yaş 5
7-9 yaş 5
Adölasan, 10-18 yaş 5
Yetişkin
19-50 yaş 5
51-65 yaş 10
65+ 15
Hamile 5
Laktasyon 5
RNI: Recommended nutrient intake (Tavsiye edilen alım)
Hipervitaminozis D
Günlük gereksinmenin
• 5 katı fazla miktar
• 1-4 ay gibi bir sürede alınırsa
Yenidoğanda hiperkalsemi, yenidoğan ve yetişkinde nefrokalsinozis (böbrekte
kalsifikasyon) oluşabilir.
Toksisite belirtileri
• Akciğer ve böbrek gibi yumuşak
dokularda kalsifikasyon görülür. Özellikle böbrek dokusu kalsifikasyona eğilimlidir.
Bu durum glomerüler filtrasyon hızını ve böbrek fonksiyonlarını etkiler.
• Kemiklerin kırılganlıkları artar.
• İştah kaybı
• Bulantı, kusma, şiddetli susama ve poliüri
• Baş ağrısı görülür
D vitamininin Kaynakları
• Zengin kaynaklar
Morina balığı karaciğer yağı (10000 IU) Karaciğer (100-400 IU)
Yağlı balıklar (100-300 IU)
• Orta kaynaklar
Zenginleştirilmiş margarinler Yumurta sarısı (20-100 IU)
• Düşük kaynaklar
Süt (3-10 IU/L), peynir, tereyağ
E Vitamini
• 1936 yılında buğday embriyosundan izole edilmiş, Latince’de “yavru yapma”
anlamına gelen “tokoferol” adını almıştır.
• E vitamini 1. Tokoferol
2.Tokotrienol formunda bulunur.
• 4 tokoferol ve 4 tokotrienol vardır.
• Tokotrienolde yan zincirde çift bağlar bulunmaktadır.
• En yaygın olanı ve biyolojik aktivitesi en yüksek olanı alfa tokoferoldür.
• Beta tokoferol, alfa tokoferolün %25- 40’ı, kadar,
• Gamma tokoferol, alfa tokoferolün %1- 20’si kadar,
• Alfa tokotrienol, alfa tokoferolün %17- 20’si kadar etkinliğe sahiptir.
E vitamininin Özellikleri
1. Suda çözünmez, yağ ve yağ çözücülerinde çözünür.
2. Isı, asit ve alkaliye dayanıklıdır.
3. Ultraviyole ışınlarına hassastır
E vitamininin vücutta kullanılması
Emilim
• Diğer yağda çözünen vitaminlerde olduğu gibi, safra tuzlarının yardımıyla ve
şilomikronlar içerisinde emilir.
• Emilim oranı %20-80 arasındadır.
Ortalama %50’si emilir.
• Serbest tokoferol esterleşmiş olandan daha kolay emilir.
• Safra yetersizliğinde emilim güçleşir.
• Alınan miktar arttıkça emilim düşer.
E vitamininin Vücutta Kullanılması
• Plazma proteinleri ile taşınır
• Karaciğer ve vücut yağlarında depolanır.
• Bütün dokularda bulunur. Kasta, kalpte, testislerde ve adrenalde yoğunluğu
yüksektir.
E vitamininin Vücutta Kullanılması
• Serum düzeyi 0.5-1.5 mg/100 ml’dir.
• Kanda kırmızı kan hücrelerindeki düzeyi ile plazma düzeyi dengededir.
• Plazma düzeyi düşünce, kırmızı kan hücreleri hemolize duyarlı hale gelir.
E vitamininin Fizyolojik E vitamininin Fizyolojik
Fonksiyonları Fonksiyonları
• E vitamininin temel niteliği antioksidan olmasıdır.
• Oksidasyonu önler. Doğanın en güçlü
antioksidanı olarak organizmayı çeşitli toksik maddelere karşı korur.
Bunlar;
Ağır metaller (pb, hg),
Hepatotoksik maddeler (ccl , benzen, kresol),₄
Çeşitli ilaçlar,
Çevresel kirleticiler (ozon, nitröz oksit) ve
Serbest radikallerdir.
Serbest Radikaller
• Serbest radikaller organizmada bir çok hücrede enzimatik reaksiyonlar sonucu oluşurlar.
• E vitamini hücre zarlarındaki çoklu doymamış yağ asitlerini, hücre içinde oluşan serbest radikallerin
oksidasyonundan korur.
• Böylece hücre zarının dayanıklılığını ve görev yapmasını sağlar.
E vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları
• Serbest radikallerin kanser oluşturucu etkilerini engeller
• Kalp hastalıklarına karşı korur. LDL oksidasyonu, aterosklerozis oluşum sürecinde önemli rol oynar.
• Mide barsak ve karaciğer hücrelerinde A vitamininin oksidasyonunu önler.
E vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları
• Eritrosit hemolizini önler
• Hb oluşumunda rolü olabileceği
düşünülmektedir.
• Makuler dejenerasyonu yavaşlatır
• Katarakt oluşumunu geciktirir
E vitamininin yetersizlik belirtileri
Günlük besinlerde bulunan miktar günlük gereksinmeyi karşılayabileceğinden,
insanlarda yetersizlik belirtilerinin görülmesi nadirdir.
E vitamininin Yetersizlik Belirtileri
Laboratuar Hayvanlarında 1. Sinir sistemi bozuklukları
2.Embriyolarında anormallikler
3.Dişi farelerde gebeliğin 12-20. günlerinde fetüs ölür ve rezorbe olur. Erkek farelerde sperm yapımı bozulur, kısırlık oluşur.
4.Kaslarda yapısal bozukluklar (muskuler distrofi) görülür.
E vitamini gereksinmesi
• Diyetteki ÇDYA oranına göre
gereksinme değişir. Yüksek ÇDYA içeren diyette gereksinme artar.
ÇDYA yüksek diyet
E vitamini
gereksinmesinde artma
• ÇDYA’den zengin besinler E vitamininden de zengin olduklarından, ÇDYA’den
yüksek diyetle E vitamini alımı da artacaktır.
• Ancak rafinasyonla E vitamini kaybı sorun yaratabilir
E vitamini gereksinmesi
• Günlük gereksinme 10-30 mg’dır.
• 1 mg alfa tokoferol /1 g ÇDYA yeterlidir.
• Diyetteki E vitamininin %80’ini alfa tokoferol,
%20’sini diğer tokoferoller oluşturur.
E vitamini gereksinmesi
Yaşlara göre gereksinme (mg/gün)
3-6 ay 4
7-12 ay 5
1-3 yaş 6
4-6 yaş 7
7-9 yaş 7
10-13 yaş 11
14 yaş ve üzeri erkek 15 14 yaş ve üzeri kadın 15
Gebe kadın 15
Emziren kadın 19
E vitamini toksisitesi
• Nispeten nontoksiktir
• Günlük alım 800 mg gibi yüksek değerlerde olduğunda bile toksik etkiler
saptanamamıştır
• E vitamini ve K vitamininin dengesiz alımı kan pıhtılaşmasında bozukluklara neden olur.
E vitamini Kaynakları
Zengin Kaynaklar
• Buğday embriyosu (140 mg/100 g)
• Soya yağı (130-140 mg/100 g)
• Diğer bitkisel sıvı yağlar (80-100 mg/100 g)
• Margarin (50-55 mg/100 g)
E vitamini Kaynakları
Orta Kaynaklar
• Fındık (25-30 mg/100 g)
• Yer fıstığı yağı (15-20 mg/100 g)
• Zeytin yağı (5 mg/100 g)
• Kurubaklagil ve tahıl taneleri (3-4 mg/100 g)
• Tereyağ (2-3 mg/100 g)
• Yeşil yapraklı sebzeler (1-3 mg/100 g)
• Karaciğer (1-1.5 mg/100 g)
E vitamini Kaynakları
Düşük Kaynakları
• Meyveler (0.2-0.3 mg/100 g)
• Yumurta (0.2-0.3 mg/100 g)
• Et (0.5-0.7 mg/100 g)
• Süt (0.02 mg/100 g)
VİTAMİNİ
K vitamini
Pıhtılaşma (koagülasyon) kelimesinin baş harfi alınarak K vitamini adı verilmiştir.
K vitamini etkinliği gösteren 3 molekül vardır;
1. Fillokinon (K1 vitamini) bitkilerde bulunur, besinlerle alınır.
2. Menakinon (K2 vitamini) intestinal bakteriler tarafından asetattan
sentezlenir. Günlük alınan K vitamininin yarısını oluşturur. Yeni doğanda barsak florası ilk 3-4 günde oluşmadığı için bu dönemde sentezlenemez. Barsak
bakterilerini öldüren ilaçlar K2 vitamini sentezini azaltır.
3. Menadion (K3 vitamini) suda eriyen sentetik formudur.
Özellikleri
1. K1 vitamini yağda, K3 vitamini suda çözünür
2. Isı ve ışığa dayanıklıdır
3. Asit, alkali ve ultraviyole ışınlarına hassastır
Emilimi
• K1 ve K2 vitaminlerinin emilmesi için safra tuzları gereklidir. Diğer yağda çözünen
vitaminler gibi şilomikronlar içinde
lenfatik sistem yoluyla dolaşıma geçer.
• Emilim oranı %40-70’dir.
• Karaciğerde depolanır
• Emilenin %30-40’ı safra ile barsaklara salınır
• İnsan karaciğeri menaquinon’un %90’ını, Filloquinon’un ise %10’unu depolama
yeteneğine sahiptir.
• K3 vitamini emilim için yağ ve safra tuzlarına gerek duymaz
• Daha hızlı ve kolay emildiğinden klinik uygulamalar için uygundur
• Terapötik dozda alındığı zaman önemli bir miktarı idrarla dışarı atılır
K vitamininin Fizyolojik Fonksiyonları
1. Karaciğerde kan pıhtılaşma faktörlerinin
sentezinde görev alır. Bu maddelerin normal düzeylerinin sürdürülebilmesi için K
vitaminine gerek vardır.
K vit Ca Fibrinojen
Protrombinin ön öğesi---> protrombin---> trombin
Fibrin
2. Protrombin, kalsiyumun osteokalsinle bağlanarak kemik kristallerinin
oluşmasında etkinlik gösterir 3. Kemik mineralizasyonunda
K vitamini yetersizliği
1. Yeni doğanda ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde annenin depolarının sınırlı olması nedeniyle K vitamini deposu
sınırlıdır. İntestinal kanal ilk 3-4 günde steril olduğundan hemoraji (kanama)
görülebilir.
2. Pankreas ve incebarsak hastalıkları ve
aşırı alkol tüketimi emilimi engelleyebilir.
3. Karaciğer hastalıklarında yeterli K vitamini olmasına rağmen pıhtılaşma faktörlerinin
sentezi azalabilir.
4. İlaçlar. Bazı antibiyotikler bakteri
florasını etkileyerek, vitamin sentezini azaltırlar.
5. Antikoagülan tedavisi. Diyetle K vitamini alımı yetersiz ise veya barsaktaki sentez yetersiz ise, ya da her iki durum da
mevcutsa, kanamaya meyil olur.
Gereksinme
1 mcg/kg vücut ağırlığı Toksisisite:
Uzun süre fazla alım toksiktir.
Yaşlara göre K vitamini gereksinmesi (mcg/gün)
3-6 ay 2
7-12 ay 2.5
1-3 yaş 30
4-6 yaş 55
7-9 yaş 60
10-13 yaş 60
14-18 yaş 75
19 yaş ve üzeri erkek 120
14 yaş ve üzeri kadın 90
Gebe kadın 75-90
Emziren kadın 75-90
Grup Tavsiye edilen miktar (µg/gün) İnfant ve çocuklar
0-6 ay 5
7-12 ay 10
1-3 yaş 15
4-6 yaş 20
7-9 yaş 25
Adölasan, 10-18 yaş
Kadın 35-55
Erkek 35-55
Yetişkin
Kadın, 19-65 yaş 55
65+ 55
Erkek 19-65 yaş 65
65+ 65
Hamile 55
Laktasyon 55
K vitamini Kaynakları
Yüksek Kaynakları
• Ispanak (240 mcg/100 g)
• Soya fasülyesi (190 mcg/100 g)
• Lahana (100 mcg/100 g)
• Çay, kahve, balık
K vitamini Kaynakları
Orta kaynakları
• Buğday kepeği (80 mcg/100 g)
• Yeşil Fasülye (20 mcg/100 g)
• Domuz karaciğeri (20 mcg/100 g) Düşük kaynakları
• Portakal, elma (<5 mcg/100 g)
Koenzim Q
Koenzim Q (Ubiquinon)
• Kimyasal yapısı tokoferole benzer
• Hayvan ve bitki dokularında yaygın olarak bulunur
• Metabolizmada elektron transfer sisteminde görev alır
• Antioksidan özelliği ile vücut
çalışmasında etkinlik gösterdiği sanılmaktadır