• Sonuç bulunamadı

Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri 6. Bölüm Şeyh Abdullah Muhaysini

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri 6. Bölüm Şeyh Abdullah Muhaysini"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şam Cihadının Gölgesinde Kehf Suresi Tefsiri – 6. Bölüm

Şeyh Abdullah Muhaysini

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Kehf Suresindeki incelikler, ibretler ve tefsiri serimizin 6. Dersindeyiz.

Allah'a hamd, resulüne selat ve selam olsun.

Kardeşlerim! Bugün başka bir fitneden bahsedeceğiz!

Kehf Suresinin fitnelerden bahsettiğine daha önce değinmiştik.

Bu sebepten dolayı Nebi

, her cuma okumamızı söylemiştir.

Bugün fitne bambaşkadır.

Ashab-ı Kehf hangi fitneye maruz kalmıştı?

-Din Fitnesi

Din ile imtihan edilmişlerdi.

Bugün ise mal fitnesi var.

Veya dünya fitnesi.

Makam fitnesi, şöhret fitnesi.

zenginlik fitnesi.

Araba fitnesi.

Kıssa, mal ve saray sahiplerini anlatıyor. Bununla birlikte tüm fitneleri kapsıyor.

Yani dünya fitnelerini.

Örneğin kendini bu konumda hayal et, ne yapardın?

Allah şöyle buyuruyor: “Onlara şu iki adamı örnek ver:” [Kehf Suresi, 32]

Demek ki kıssa neden bahsediyormuş?

-İki adamdan.

“Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiştik...” [Kehf Suresi, 32]

Kıssadaki bu iki adam, birbirinin iş ortağı.

(2)

Birisi Müslüman, diğeri kafir.

Biri Allah'a bağlı, diğeri ise dünyaya bağlı.

Aralarında bir ortaklık var. Ortak oldukları sermaye toplamda 10 bin dinar.

Ortaklıkları yarı yarıyaydı.

5 bini Müslümanın 5 bini de kafirin. Kafir bin dinarıyla alışveriş yaptı.

O zamanın bin dinarı günümüzün bir milyon doları.

Kafir, bin dinarıyla saraylar satın aldı.

Ahiretini düşünen Müslüman ise bin dinarıyla sadakalarda bulundu.

“Rabbim bu sadakalarım vesilesiyle bana cennette bir saray ver.” dedi.

Kafir diğer bin dinarıyla atlar, develer ve çeşit çeşit hayvanlar satın aldı.

Salih zat ise diğer bin dinarıyla da sadaka da bulundu ve “Rabbim sende bana cennette ikram et.” dedi.

Kafir, üçüncü bin dinarıyla hizmetçiler, korumalar, ekipler satın aldı.

Kafir, kendisini dünyada yüceltecek şeyler satın alırken Müslüman, ahirete yatırım yaptı.

Kafir, 5 bin dinarını da harcayıp bitirince ne olmuş oldu?

Kafirin oldukça geniş bir serveti oldu. Milyarder oldu.

Sonu görünmeyen toprakları oldu.

Allah, Kur'an'da onun hakkında;

“Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Biz bunlardan birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz,”

[Kehf Suresi, 32]

Hurma ağaçlarıyla çevrili üzüm dolu dev bir bahçesi vardı.

İçinde her şeyden vardı.

Ahireti isteyen mü'minin elinde ise hiçbir şey kalmamıştı.

Tamamını Allah yolunda infak etmişti.

Mü'min, Kafir olan arkadaşının yanına biraz borç almak için gitti.

Kendisiyle yolda karşılaştı. Etrafında hizmetçiler, muhafızlar bulunuyordu.

Kafir, gelen arkadaşını tanımış ve ''Ne hale düştün böyle?'' diye sormuş.

(3)

Mü'min, “Tüm malımı Allah'a gönderdim.” der. “Gönderdiklerimle bana cennette bir köşk inşa eder inşallah.” demiş.

Kafir, “Sen ciddi misin, doğruyu mu söylüyorsun?” diye sorar.

“Sen delirmişsin, malını ziyan ettin, sen şöyle yaptın böyle yaptın.” vb.

Bunları söyledikten sonra mü'mine servetini gösterir.

Zengin olan kafir, mü'mine; ''Bak burası benim topraklarım, şunlar benim gücüm, bunlar benim, hizmetçim.. Senin neyin kaldı?''

''Bu yaptığından sonra sana ne kaldı?'' diye tekrarlar.

Mü'min olan cevap verir.

''Bu servetinin içine girdiğinde kibirlenme. Maşallah de, La kuvvete illa billah de.

Zira tüm bunları sana Allah verdi.'' der.

Kafir olan; “Benim bu servetim bir yere gitmez. Bu servetimin biteceğini hiç sanmıyorum.'' der.

Yani özetle benim bu malım asla son bulmaz demiş.

Bu milyarlar ve servetler asla bitmez.

Bu mal hep benle kalacak.

“Kıyamet bence kopmayacak ama koptuktan sonra bile bana yetecek kadar var.'' demiş.

“Eğer Rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan daha iyisini bulurum."

dedi.” [Kehf Suresi, 36]

Iman sahibi olan mü'min;

“Oysa benim Rabb'im Allah’tır. Ve ben Rabb'ime kimseyi ortak koşmam.”

[Kehf Suresi, 38]

Diğer ayette;

“Eğer malca ve evlâtça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki):”

[Kehf Suresi, 39]

Yani benim mal mülksüz oluşumla küçük görüyorsan;

“Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir.” [Kehf Suresi, 40]

Ne zaman?

Kıyamet günü!

(4)

“Ben isteklerimi kıyamet gününe saklıyorum.” der.

“Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir.” [Kehf Suresi, 40]

Senin bu servetine gelince Rabbim sana bir azap gönderecektir zira sen bununla O'na isyan ettin.

“Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak hâline geliverir.”

[Kehf Suresi, 40]

Yani bitki bitmeyen bir toprak olacak.

“Ya da suyu çekiliverir de (bırak bir daha bulmayı) artık onu arayamazsın bile.” [Kehf Suresi, 41]

Yani su çekilir ve bağların kurur.

Tüm bu saklı cennetin suyun çekilmesiyle heder olur.

Günümüz dünyasına bakın. Tüm dünya dibi boylamış durumda.

Neden peki?

Küçük bir virüs dolayısıyla.

Tüm dünya gözle görülmeyen bir virüs yüzünden dibi boylamış durumda.

İnsandan tam 5 bin kat küçük bir virüs.

Küçüklüğünü gözlerimiz müşahede edemiyor.

Aralarında bu konuşmaları devam ediyordu.

Kafir, Mü'min olana şöyle dedi:

''Gel birlikte imanımızı test edelim.''

Onu ava çıkarır ve der ki; “Sen atarken Allah’ın ismiyle.” de.

Bende “Kuvvetimin ve izzetimin gücüyle.” diyeyim.

Müslüman besmele çekerek mızrağı fırlattı ama herhangi bir balığa tutturamadı..

Kafir ise fırlattığında birkaç balığı avladı.

(5)

Ibn Kesir diyor ki; “Gökyüzündeki melekler, bu olay karşısında hüzne kapılmıştı. Yani Rabbim! Bu kafir, Müslümanın önüne geçti.”

Bu arada bu ayet, kafirlerin dünya hayatında Müslümanlardan önde olabilirliğine delildir.

Çünkü dünya Allah katında bir şey ifade etmiyor.

Bunun üzerine Allah, meleklerine cennete bakmalarını emretti.

Dünyasını Allah için terkeden Mü'min için cennette hazırladığı saraylara bakmalarını emretti.

Aynı şekilde inkara giren kafir için hazırladığı cehenneme bakmalarını da emretti.

Melekler, bunu gördüklerinde;

“Rabbim! Dünyada mü‘minin yaşadığı musibetler değiyormuş. Kafirin dünya da göreceği sıkıntılar ise ahirette görecekleri karşısında hiçbir şeymiş.''

Bunun ardından Allah, kafirin servetine neler olduğundan bahsediyor;

“Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi.” [Kehf Suresi, 42]

Allah, onun servetine yıkıcı bir sel gönderdi.

“Bunun üzerine bağına yaptığım masraflara karşı ellerini ovuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine yıkılmıştı.

“Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım." diyordu.” [Kehf Suresi, 42]

Dizlerini şu sekil dövüyor ve tüm dünyalığının bir anda gitmesine ağıt yakıyordu.

Gökten inen yağmur ve rüzgar ile yok oldu.

İşte bu Allah’ın bir ibretiydi.

“Allah’tan başka ona yardım edecek adamları da yoktu; kendi kendini kurtarıcı da değildi.” [Kehf Suresi, 43]

Ayetin devamında;

“İşte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allah’ındır.” [Kehf Suresi, 44]

Allah’ın evliyaları haktır. Allah'a olan velayetlerinin karşılığını kıyamet günü göreceklerdir.

Bu ayetle kafirin Müslümandan olan farklı belirtiliyor.

(6)

Ancak dünya hayatında kafir Müslümandan daha önde olabilir.

Allah, dünya hayatını iman ehline verecek sanma!

Veya Allah’ın dünyayı kafirlere cehenneme çevireceğini sanma. Çünkü dünya Allah katında değersizdir.

Allah katında dünya hiçbir anlam ifade etmiyor.

Dünya Allah katında bir anlam ifade etseydi Allah ilkin onu Muhammed aleyhisselam’a verirdi.

İnsanların en önde geleni olmasına rağmen dünyada insanların en fakirleri arasındaydı.

Karnını açlığın şiddetinden ötürü taşlarla bağlıyordu.

Dünya sana verilmişse “elhamdulillah” de ama bunun bir imtihan olduğunu da unutma!

Dünyadan mahrum kaldığında da “elhamdulillah” de ve bunun imtihan olduğunu bil.

Allah seni dünya da mal ve mülk ile imtihan edebileceği gibi açlık ve fakirlik ile de imtihan edebilir.

Allah’ın verdiği bu kıssa örneği burada bitiyor.

Kardeşlerim sanki Allah bizlere bu iki adamın kıssasını bir düşünün diyor.

Birisi malını dünyaya çöp etti diğeri ahirete yatırdı.

Malını çöp eden mi kazandı yoksa ahirete yatıran mı?

Malını infak eden kazandı!

Sanki Allah bizlere; ''Ey kullarım! Dünya hayatı sizi aldatmasın.'' diyor.

Makam sevgisi sizi aldatmasın, mal mülk sizi aldatmasın.

Malının olması sorun değil, Allah bunu yasaklamıyor.

Bilakis Allah kuvvetli mü’min sever. Ancak asıl sorun bu mal sevgisinin kalbine işlemesidir.

Mal seni harcamasın sen malı harca!

Elinde malın olması sorun değildir.

Sorun malın senin kalbine işlemesidir.

(7)

Bu kıssadan sonra Allah bizlere başka bir örnek vermek istiyor kardeşlerim!

Aynı konuyla alakalı. Allah bu meseleyi temellendiriyor.

Kardeşlerim! Bu sözler oldukça ehemmiyetli sözler.

Asıl manayı kaybettiğinizde ve dünya kalplerinize girdiğinde, Allah'a değil dünyaya kulluk etmiş olacaksınız.

Heva ve hevesine uymuş olacaksın!

Bir diğer örnek Allah şöyle buyuruyor;

“Onlara dünya hayatının örneğini ver:” [Kehf Suresi, 45]

Bugün içinde yaşadığımız dünya hayatı..

Örneğin aramızdan biri telefonunu kaybetse... Bir telefonun fiyatı ne kadardır?

400-500 dolar arası.

Telefonunuz kaybolduğunda sıkıntıdan belki uyuyamazsınız bile.

Doğru mu değil mi?

Hele birde işini kaybederse.. Aman Allah’ım..

Birde arabasının yandığını düşünün. Adeta bir felaket koparır.

Doğru mu değil mi?

Şu dünya da dünyası için ahiretinden taviz verecek nice insan var...

Cevaplayın az mı yoksa çok mu?

Çok fazla! insanların birçoğu hatta.

Örneğin falanca kişiye aylık 10 bin dolarlık iş teklif edildiğini düşünün.

Ancak yapacağın iş, faizli işler barındırıyor.

Çoğunluk kabul mu eder yoksa red mi eder?

Kabul edeceklerdir.

İnsanlar bugün dünyayı kalplerine almışlardır.

Bu yüzden Allah bizlere, “Kehf suresini okuyun ki kalpleriniz dünya ile dolmasın.” diyor.

Allah'tan bizleri ve sizleri naim cennetlerinde cem eylemesini diliyorum.

Selat ve Selam Muhammed'e ve aline olsun.

Referanslar

Benzer Belgeler

Allah, ''Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.'' [Kehf Suresi,

Musa aleyhisselam, tam olarak kibirlenmemiş olmasına rağmen Allah onu ilim öğrenmesi için Hızır'a yönlendiriyor.. İlme, utanan bir de

O yüzden Allah(cc) bunu inananlar için yaşayan bir deneyim haline getirdi, Kur’an’da sadece sizin deneyimleyeceğiniz, size kimsenin açıklayamayacağı hidayet

اَذَخَّتا َو ا هَليِبَس يِف اِرْحَبْلا hatırlıyorum da denize baya garip bir şekilde geldiğinden bahsediyor ben hikayenin arka planına çok da ikna olmadım ama yine

“Resullerin ve ona tabi olanların görevi, insanlara cenneti müjdeleyip cehennemden sakındırmaktır.” [Kehf Suresi, 56].. Bugün muhafazakar, Arap ve İslamcı olduğunu iddia

“İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.” [Kehf Suresi, 107].. Bu Kur'anda defalarca tekrar

“ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.” [Kehf Suresi, 22]. Yani Yahudilere Ashab-i

Ancak Allah; ''Kuluna Kur'anı indirene hamd olsun.'' [Kehf Suresi, 1] demeyi tercih etti.. Çünkü ayetin akışında Nebi ﷺ'yi