Fen Deneylerinde Temel Alınacak Yaklaşım
Fen bilimlerinde meydana gelen gelişmeler ve yenilikler, teknolojik gelişimi ve kalkınmayı yakından ilgilendirdiği için, okullarda sunulan fen eğitiminin geliştirilmesi ve öğretmenlerin niteliğinin yükseltilmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle, öğretmenlerin sınıflarında etkili ve verimli bir öğretim gerçekleştirebilmeleri, büyük ölçüde yeni öğrenme ve öğretme yaklaşımlarını bilmeleri ve derslerinde bunlara yer vermeleri ile olanaklıdır.
YAPILANDIRMACI YAKLAŞIM
Literatürde zihinde yapılanma,
yapılandırmacılık, yapılandırıcılık,
konstrüktivizm, inşacılık gibi isimlerle de ifade edilen yapılandırmacılık,
bilginin ne olduğu ve bilmenin ne anlama geldiği konularındaki
iddialarıyla nesnelci görüşten farklılaşmaktadır.
Yapılandırmacılık, 18. yüzyılda yaşamış Vico’nun yazılarında ve düşüncesinde ilk olarak ortaya çıkmış ve 20. yüzyılda Von Glasserfeld, Piaget, Vygotsky ve Bruner’in çalışmalarıyla şekillenmiş ve bugünkü
yapısına ulaşmıştır. Alanda çalışan bazı eğitimciler yapılandırmacı kuramın
temellerini Jean Piaget’in fikirlerine dayandırmaktadır.
Bu öğrenme yaklaşımına göre, bilgi bir bilenden diğerine doğrudan aktarılmaz;
öğrenenler eski bilgilerini kullanarak,
kendilerini çevreleyen dünya hakkındaki bilgilerini ya da derste anlatılan konuyu kendileri aktif olarak yapılandırırlar. Diğer bir deyişle;
“Bilgi pasif olarak ya da kişisel bir katkıda bulunma olmaksızın inşa edilemez.”
Bu yaklaşıma göre öğrenme, bireylerin kendi bilgilerini yapılandırdıkları aktif bir süreçtir. Yapılandırmacılar öğreneni
eşitliğin ortasına koyarlar, buradaki temel fikir, öğrenen, bilgiyi pasif bir şekilde
başkasından almaz, aksine aktif bir zihinsel süreç sonucunda kendisi yapılandırır.
“Anlama, adaptasyon sonucu ortaya çıkar;
kişi kendi tecrübeleri, bilgi ve birikimleriyle tartışılan konu arasında uyumlandırma
sağlayarak ele alınan konuyu anlar.”
Birey ders ortamına getirdiği deneyimlerine dayalı olarak önceden yapılandırdığı
bilgileri, öğrenme ortamında kendisine sunulan yeni bilgiyle karşılaştırır ve
zihinsel şemasında uyumlandırma yaparak bu yeni bilgiye anlam yükler.
Yapılandırmacılığa dayalı öğrenme, öğrencilerin halihazırdaki bilgi birikimini kullanarak karşılaştığı yeni durumları kendine özgü bir biçimde anlamlandırma sürecidir. Buna göre öğrenme, bir süreçtir ve bu süreçte öğrenenin aktif katılımı esastır. Bu süreçte öğrenen, öğrenilecek bilgiye kendi anlamlarını yükleyerek zihinsel şemasını yeniden yapılandırır.
“Bilgi etkileşim sonucu yapılandırılır. Kullanılan dil ve içine gömülü bulunulan sosyal yapı bu etkileşimde önemli rol oynar.”
Anlam yükleme sürecinde bilginin bireye
sunulması ve birey tarafından zihinsel sürece dahil edilebilmesi için bilginin yapılandırıldığı sosyal ortam ve iletişim için kullanılan dil
önemlidir. Çünkü bilgi sosyal ortamda
yapılandırılır ve bireye sunulur. Bu sunma sırasında etkileşim için kullanılan en önemli araç dildir.
Yapılandırmacı Yaklaşımda Öğretim
Binlerce yıllık eğitim tarihi boyunca öğrenme hep öğretmenin sıkı kontrolünde yapılmaya çalışılmıştır.
Öğretmen-öğrenci-bilgi üçgeninde, öğretmen daima bilgiyi aktaran rolünde işlev görmüş, öğrenci de daima bilgiyi alan durumunda olmuştur. Öğrencinin bilgiyi inşa etmede birincil durumda olması gerçeği aslında uzun süredir benimsenmiş olsa da, öğretmenin bu inşa sürecine yardım eden rolü hep ikinci plana itilmiştir. Öğretmen ve müfredat planlayıcı için öğrenci merkezli ders hazırlamak ve etkinlik gerçekleştirmek geleneksel yöntemden daha zahmetlidir.
Öğrenci merkezli veya yapısalcı öğrenmede öğretmenin belli başlı görevlerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
• Öğretmen, bilginin inşa edilmesinde öğrenciye gerekli malzemeyi ve ortamı hazırlar.
• Öğretmen, inşa edilecek bilgi örüntüsüne temel
olacak bilginin anlamlı ve somut olarak algılanmasına yardımcı olur.
• Öğretmen, öğrencinin önceki bilgilerini ve hazır
bulunma düzeyini denetler ve ilgili ayarların yapılması için yardımcı olur.
• Öğretmen, öğrenme ortamında öğrenciye uygulama, deneme ve keşfetme fırsatları yaratır.
Öğrenciyi, öğrenmenin merkezine alan bir yaklaşımın köklerine eğitim tarihinde zaman zaman rastlasak da, yirminci
yüzyılda bu tür bir yaklaşım daha fazla kabul görmüştür.
Öğrenci Merkezlilik
Çağdaş yapısalcı öğrenme yaklaşımının Vygotsky ile başladığını söyleyebiliriz.
Vygotsky’e göre, öğrenmenin temeli bireyler
arası etkileşimdir. Birey kendisinden daha bilgili olan bir arkadaşıyla veya bir yetişkinle iletişim kurarak bilgi inşasında gerekli desteği alabilir.
Daha bilgili olanın düşünme örüntüsünü modeller ve edinir.
Vygotsky’e göre öğrenmede ikinci önemli ilke, bireyin bildiklerini kullanarak ve destekle
öğrenebileceği bilgi düzeyinin belirlenmesidir.
Dolayısıyla bireye düzeyinin biraz üstündeki
öğrenme malzemesi öğretmenin kılavuzluğunda verilmelidir ki önsel bilgilerin işe koşulması ve yeni bilgi inşası meydana gelebilsin.
Sorgulama becerisinin öğrenciye
kazandırılması kritik öneme sahiptir.
Çünkü öğrenmeyi kontrol edebilecek düzeye gelen bir öğrenci, artık
öğretmenin ya da daha bilgili bir
arkadaşının yardımını fazla almadan kendi kendine keşif yapabilir. Kısaca kendi öğrenme stratejileri, kazanılan bilgiyle öğrenci arasında bir
arabulucu rolü oynar.