• Sonuç bulunamadı

ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA İLİŞKİN ALGILARI. Elif Özel YÜKSEK LİSANS TEZİ MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA İLİŞKİN ALGILARI. Elif Özel YÜKSEK LİSANS TEZİ MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI"

Copied!
96
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA İLİŞKİN ALGILARI

Elif Özel

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EKİM, 2019

(3)

i

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren bir (1) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Elif Soyadı : ÖZEL

Bölümü : Fen Bilgisi Eğitimi Bilim Dalı İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Ortaokul 8. Sınıf Öğrencilerinin Çevre Sorunlarına İlişkin Algıları

İngilizce Adı : Secondary School 8th Grade Students’ Perceptions Of Environmental Issues

(4)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Elif ÖZEL İmza:

(5)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Elif ÖZEL tarafından hazırlanan “Ortaokul 8. Sınıf Öğrencilerinin Çevre Sorunlarına İlişkin Algıları” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Mustafa AYDOĞDU

Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Başkan: Prof. Dr. Mahmut SELVİ

Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi

Üye: Prof. Dr. Latif KURT

Fen Fakültesi, Ankara Üniversitesi

Tez Savunma Tarihi: 16/10/2019

Bu tezin Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Selma YEL

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü

(6)

iv

TEŞEKKÜR

Yüksek lisans eğitimim süresince bilgi ve tecrübeleriyle bana yol gösteren, olumlu yaklaşımlarıyla ve güler yüzüyle bana destek olan tez danışmanım ve değerli hocam Prof.

Dr. Mustafa AYDOĞDU’ ya teşekkürlerimi sunarım.

Tez Çalışmama katkılarıyla yön veren, en yoğun olduğu zamanlarda bile bana vakit ayıran kıymetli hocam Doç. Dr. Ezgi GÜVEN YILDIRIM’a, tezimi geliştirmemde görüş ve önerileriyle bana katkıda bulunan değerli hocam Arş. Gör. Duygu YILMAZ’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Ayrıca araştırmamın gerçekleşmesindeki katkılarından dolayı sevgili öğrencilerime, değerli okul idarecilerime ve Görsel Sanatlar Öğretmenimiz Emine BAYIR’a;

Tanıdığım için kendimi şanslı hissettiğim en büyük destekçilerimden biri olan Tuğba ARSLAN’a, benim için koşuşturan ve yardımlarını hiç esirgemeyen Ahmet ÖZDEMİR’e;

Beni bugünlere getiren, hayatım boyunca beni destekleyen, bana duydukları güven, yaptıkları fedakârlıklar ve sonsuz sevgileri ile hayatıma anlam veren, her attığım adımda koşulsuz arkamda olan; canım anneme ve çok değerli kardeşlerime teşekkür ve minnetlerimi sunarım.

Zorlu tez yazım sürecimde, her sıkıştığımda yanımda olan, bana moral veren, çalışmayı bitirmem için beni cesaretlendiren, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen, varlığının bana en büyük huzuru ve mutluluğu verdiği canım eşim Abdurrahman ÖZEL’e çok teşekkür ediyorum.

İyi ki varsınız…

(7)

v

ORTAOKUL 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÇEVRE SORUNLARINA İLİŞKİN ALGILARI

(Yüksek Lisans Tezi)

Elif Özel

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Ekim 2019

ÖZ

Bu çalışmanın amacı ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin çevre sorunlarına ilişkin algılarını belirlemek ve çevre sorunlarına yönelik çözüm önerilerini tespit etmektir. Çalışmada, nitel araştırma desenlerinden olgubilim modelinden yararlanılmıştır. Katılımcıları, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Konya İlinde bir ortaokulda öğrenim gören 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Çalışmaya, 4 erkek, 8 kız toplam 12 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından uzman desteği alınarak hazırlanan çevre sorunları ile ilgili 9 adet karikatür ve yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.

Verilerin toplanması için 12 öğrenciyle 9 adet karikatür kullanılarak birebir görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır.

Veriler HyperRESEARCHTM 2.6.1. nitel analiz programı ile analiz edilmiştir Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda öğrencilerin hava, su, toprak, gürültü ve ışık kirlilikleri, orman tahribatı, evsel atıklar sorunu konularında bilgi sahibi oldukları görülmüştür. Küresel ısınma ve ozon tabakasının tahribatı konularını birbirine karıştırdıkları anlaşılmaktadır.

Öğrenciler çevre sorunlarının temel nedenini insan faaliyetlerine dayandırmışlardır. Çevre sorunlarına yönelik çözüm önerileri incelendiğinde daha çok çevreyi korumaya yönelik önerilerde bulunmuşlardır.

(8)

vi

Anahtar Kelimeler : Çevre sorunları, karikatür, görüşme, ortaokul öğrencileri Sayfa Adedi : 81

Danışman : Prof. Dr. Mustafa AYDOĞDU

(9)

vii

SECONDARY SCHOOL 8

TH

GRADE STUDENTS PERCEPTIONS OF ENVIRONMENTAL ISSUES

(Master’s Thesis)

Elif Özel

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES October 2019

ABSTRACT

The main purpose of this study is to define the 8th-grade students’ perceptions of environmental issues and determine their suggestions for possible solutions. The study was conducted with phenomenological method that is one of the qualitative study patterns. The participants consist of 8th-grade students who are studying in a secondary school in Konya province for the spring term of 2018-2019 educational years. 4 male and 8 female -12 in total- students were included in de research as participants. Semi-structured interview form and 9 cartoons which were designed by researcher herself based on expert opinion are used as a data collection tool. 12 students were interviewed according to cartoons in order to collect data. The content analysis method was used to examine data. The data were analyzed using HyperRESEARCHTM 2.6.1. qualitative analysis program. The frequency/percentage values are determined to the extent of defined codes and findings were revealed. According to the results; it is found out that students were aware of air pollution, water contamination, soil pollution, noise pollution, light pollution, forest destruction and domestic waste issues.

It is also found out that students confused global warming with the ozone layer spoil.

Students base the primary reason for environmental issues on human activity. Students mostly suggested protecting the environment when we examine their possible solutions on environmental issues.

(10)

viii

Key Words: Environmental issues, cartoon, interview, secondary school students Page Number: 81

Supervisor: Prof. Dr. Mustafa AYDOĞDU

(11)

ix

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

TABLOLAR LİSTESİ ... xiii

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1.Problem Durumu ... 1

1.2.Araştırmanın Amacı ... 2

1.3.Araştırmanın Önemi ... 3

1.4.Problem Cümlesi ... 4

1.5.Alt Problemler... 4

1.6.Araştırmanın Varsayımları ... 4

1.7.Araştırmanın Sınırlılıkları... 4

1.8.Tanımlar ... 5

BÖLÜM II ... 6

KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 6

2.1.Çevre Kavramı ... 6

(12)

x

2.2.İnsan ve Çevre İlişkisi ... 6

2.3.Başlıca Çevre Sorunları ve Ortaya Çıkış Nedenleri ... 8

2.3.1.Hava Kirliliği ... 9

2.3.2.Küresel Isınma ... 10

2.3.3.Ozon Tabakasının Tahribatı ... 11

2.3.4.Su Kirliliği... 12

2.3.5.Toprak Kirliliği ... 13

2.3.6.Gürültü Kirliliği ... 14

2.3.7.Işık Kirliliği ... 15

2.3.8.Orman Tahribatı ... 16

2.3.9.Evsel Atıklar ... 17

2.4.Çevre Eğitimi ... 20

2.5.Mizah ... 22

2.6.Karikatür Nedir? ... 23

2.7.Karikatür ve Eğitime Katkıları ... 24

2.8.Konuyla İlgili Yapılan Araştırmalar ... 26

BÖLÜM III ... 30

YÖNTEM ... 30

3.1.Araştırmanın Modeli ... 30

3.2.Çalışma Grubu ... 30

3.3.Veri Toplama Araçları ... 31

3.4.Veri Toplama Süreci ... 32

3.5.Verilerin Analizi... 33

BÖLÜM IV ... 35

BULGULAR VE YORUM ... 35

4.1.Hava Kirliliği ... 35

4.1.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 35

4.1.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 35

4.1.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 37

4.2.Küresel Isınma Sorunu ... 38

4.2.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 38

(13)

xi

4.2.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 38

4.2.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 40

4.3.Ozon Tabakasının Tahribatı ... 41

4.3.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 41

4.3.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 41

4.3.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 43

4.4.Su Kirliliği ... 43

4.4.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 43

4.4.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 44

4.4.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 45

4.5.Toprak Kirliliği ... 46

4.5.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 46

4.5.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 46

4.5.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 48

4.6.Gürültü Kirliliği ... 49

4.6.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 49

4.6.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 49

4.6.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 50

4.7.Işık Kirliliği ... 51

4.7.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 51

4.7.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 51

4.7.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 52

4.8.Orman Tahribatı ... 53

4.8.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 53

4.8.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 53

4.8.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 54

4.9.Evsel Atık Sorunu ... 55

4.9.1.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununu Tespit Etme Durumları ... 56

4.9.2.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa İlişkin Algıları ... 56

4.9.3.Öğrencilerin Karikatürdeki Çevre Sorununa Çözüm Önerileri ... 57

BÖLÜM V ... 59

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 59

(14)

xii

5.1.Tartışma ve Sonuçlar ... 59

5.2.Öneriler ... 64

KAYNAKLAR ... 65

EKLER ... 72

EK 1. Görüşme Formu ... 73

EK 2. Çevre Sorunları Karikatürleri ... 74

EK 3. Araştırma İzni ... 80

(15)

xiii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.1 Hava Kirliliğinin Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 36

Tablo 1.2 Hava Kirliliğinin Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 37

Tablo 2.1 Küresel Isınmanın Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 39

Tablo 2.2 Küresel Isınmanın Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 40

Tablo 3.1 Ozon Tabakasının Tahribatının Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 42

Tablo 3.2 Ozon Tabakasının Tahribatının Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 43

Tablo 4.1 Su Kirliliğinin Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 44

Tablo 4.2 Su Kirliliğinin Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri... 45

Tablo 5.1 Toprak Kirliliğinin Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 47

Tablo 5.2 Toprak Kirliliğinin Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 48

Tablo 6.1 Gürültü Kirliliğinin Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 49

Tablo 6.2 Gürültü Kirliliğinin Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 50

Tablo 7.1 Işık Kirliliğinin Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 51

Tablo 7.2 Işık Kirliliğinin Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 52

Tablo 8.1 Orman Tahribatının Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 53

Tablo 8.2 Orman Tahribatının Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 55

Tablo 9.1 Evsel Atık Sorununun Sebepleri ve Sonuçlarına Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 56

Tablo 9.2 Evsel Atık Sorununun Çözümüne Yönelik Öğrenci Görüşleri ... 57

(16)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Bu bölümde, araştırma konusu olarak ele alınan problemin durumu, araştırmanın amacı, önemi, problem cümlesi, alt problemler, araştırmanın varsayımları, sınırlılıkları ve tanımlara yer verilmiştir.

1.1.Problem Durumu

Çevre kavramı genel olarak canlı varlıkların içinde yaşadığı, hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri dış ortam şeklinde tanımlanabilir.

Dünyada yaşayan bütün canlıların bir çevresi vardır. Çevre bazen canlının hareket edebildiği alan olarak düşünülürken bazen de canlının ilişkilerinde etkilediği veya etkilendiği yer olarak düşünülebilir. Bu durumda canlının yaşayabildiği en küçük yerden dünyanın tümünü kapsayan alanların tamamı çevredir.

Günümüzde sanayileşmenin artması, hızlı nüfus artışı, insanların bilinçsizce doğayı tahrip etmesi, doğal kaynaklar ve canlıların yaşamı için tehlike oluşturan kirlenmeler gibi faktörler çeşitli çevre sorunlarına neden olmuştur. Özellikle 20. Yüzyılda farklı problemleri de beraberinde getiren çevre sorunları insanları biyolojik ve psikolojik olarak etkilemektedir.

Dünya tarihinde çevre sorunları başlangıçta pek önemsenmese de artan su baskınları, heyelan gibi çevresel felaketler çevre sorunlarının önemini ortaya koymuştur. Çevre sorunlarının en önemli özelliği ise bölgesel değil küresel boyutlarda olmasıdır. Kısacası çevre sorunları genç-yaşlı, küçük-büyük gibi ayrımlar yapmadan dünya üzerinde yaşayan bütün canlıları etkilemektedir. Çevre sorunlarının canlılar üzerindeki en önemli etkisi ise

(17)

2

tehlikeli hastalıklara neden olmasıdır (Bozkurt, 2010, s. 153-154; Erten, 2004, s.4). Bu yüzden çevrenin korunması yalnızca çevrecilerin değil bütün insanların görevidir.

Bir problemi çözmek için öncelikle sorunun iyi anlaşılması ve nedenleri ortaya konulmalıdır.

Daha sonra sorunu oluşturan nedenler ortadan kaldırılmalıdır. Aynı durum çevre sorunlarının çözümü için de geçerlidir. Çevre sorunlarını yalnızca teknik bir problem olarak gören çevrecilik anlayışı ile çözmek mümkün değildir. Günümüzün en önemli problemlerinden birisi olan çevre sorunlarının çözümü; insan-doğa ilişkisini tekrar gözden geçiren, tekrar anlamlandıran, insan ile doğayı barıştıran, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri temel alan, bütün insanların katılım sağladığı geniş çaplı çevre eğitiminden geçmektedir (İleri, 1998).

Doğada her şey kendi içinde bir uyuma sahiptir. Dünya kendi kendine problem çıkarmaz.

İnsanların yeryüzüne müdahaleleri sonucu çevre sorunları ortaya çıkmaktadır.

Doğanın dengesinin bozulmasıyla birlikte insanların karşılaşacağı problemleri bilmeleri ve daha iyi anlamaları gerekmektedir. Bunun için her türlü eğitim olanaklarından yararlanılarak onlara çevre bilinci verilmeli ve çevre sorunlarına yönelik farkındalık oluşturulması sağlanmalıdır (Sipahioğlu, Yıldız & Yılmaz, 2005, s. 227). Bu durum ancak çevre eğitiminin etkili ve kapsamlı bir şekilde verilmesiyle mümkündür.

Çevre eğitimi öncelikle ailede başlayan, sonrasında okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim ile ilerleyen ve insanın yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir. Özellikle ilköğretim yılları insanda çevre eğitiminin yapılanması açısından önemli bir zaman dilimidir.

Çevre sorunlarını azaltmak ve mümkün olduğunca ortadan kaldırmak için çevre eğitimine önem verilmesi gerekmektedir. Etkili bir çevre eğitimi için var olan durumun incelenmesi, varsa sorunların tespit edilmesi ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler getirilmesi gerekmektedir. Bu araştırmada karikatürler kullanılarak öğrenciler ile görüşmeler yapılmış ve öğrencilerin çevre sorunlarına yönelik algıları derinlemesine incelenmiştir.

1.2.Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı; ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin çevre sorunlarına ilişkin algılarını karikatürler kullanarak belirlemek ve öğrencilerin çevre sorunlarına yönelik çözüm önerilerini tespit edebilmektir.

(18)

3 1.3.Araştırmanın Önemi

İnsanoğlu başlangıçta doğa ile iç içe ve uyumlu bir şekilde yaşarken değişen yaşam şartları insanların doğaya karşı davranışlarının değişmesine neden olmuştur. Eski zamanlarda doğaya çok daha saygılı ve nazik davranan insanoğlu teknolojisinin gelişmesiyle birlikte tabiatı kendi kontrolü altına almak istemiştir. Bunu yaparken de tabiatın bütün kaynaklarını kendi menfaatleri uğruna bilinçsizce kullanmış ve doğanın dengesinin bozulmasına neden olmuştur.

Günümüzde hangi çevre sorunları ile karşı karşıya olduğumuz, bu çevre sorunlarının sebepleri, sonuçları ve sorunların nasıl önleneceği önemli bir mevzu olarak pek çok çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Başlıca çevre sorunları; hava kirliliği, ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınma, asit yağmurları, sera etkisi, su kirliliği, kuraklık, toprak kirliliği, erozyon, radyoaktif kirlilik, canlı türlerinin yok olması, gürültü kirliliği, orman tahribatı, iklim değişikliği, ışık kirliliği ve bunların sonucunda meydana gelen çevre sorunları olarak sıralanabilir. Yeryüzünde meydana gelen olumsuz olaylar incelendiğinde dünyanın geleceğinin oldukça ürkütücü olduğu görülmektedir. Dünya geneline bakıldığında canlı türleri ve ormanlar yok olmakta, içme suyu azalmakta, tehlikeli hastalıklar artmaktadır.

Doğanın dengesinin bozulması dünyaya telafi edilemeyecek zararlar vermektedir. Tüm bu sorunların en önemli sebebi ise insanların bilinçsiz ve eğitimsiz olmasıdır.

Çevre sorunlarının çözülmesi için en önemli araç çevre eğitimi olarak görülmektedir (Erten, 2006). Bunun için toplumu oluşturan bütün bireylerin çevre sorunları konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Çevre eğitiminin temel amacı, insanların çevre sorunları hakkında bilgi ve farkındalıklarının artması, çevre sorunlarının oluşmasını önlemek için davranışlar edinmesi ve en önemlisi de bu bilgi ve davranışların kalıcı olmasını sağlamaktır (Güven, 2011, s.7-8). Çevre sorunlarını çözmek ve çevreyi korumak, toplumu oluşturan bütün bireylere küçük yaşlardan itibaren gelişim özelliklerine göre etkili bir çevre eğitimi verilmesi ile mümkündür.

Literatürde bireylerin çevre sorunları ile ilgili algıları çeşitli yöntem ve teknikler kullanılarak belirlenmeye çalışılmıştır. Orhan (2018) ortaokul öğrencileri ile gerçekleştirdiği araştırmada çevre sorunları ile ilgili karikatürlerden oluşan çalışma yaprağı kullanmıştır. Çalışma yaprağında bulunan 3 adet soru ile öğrencilerden yazılı cevaplar almış ve öğrencilerin çevre sorunlarına ilişkin algılarını incelemiştir. Ersoy ve Türkkan (2010) ilköğretim öğrencilerinin

(19)

4

çevrelerinde yaşadıkları sorunlara ilişkin duygu, düşünce ve gözlemleri ile bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini kendi çizdikleri karikatürler aracılığıyla incelemiştir.

Öğrencilerin çevre sorunlarıyla ilgili algılarının bilinmesi öğrencilere yönelik yürütülecek olan çevre eğitiminin yapılandırılmasında önemlidir. Yapılan bu araştırmada, insanlığın ve dünyanın geleceği için büyük öneme sahip olan çevre sorunlarının öğrencilerin gözüyle nasıl algılandığı ve öğrencilerin çevre sorunlarına yönelik nasıl çözüm önerileri geliştirdikleri görüşme yöntemi ile derinlemesine incelenmiştir.

1.4.Problem Cümlesi

Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin çevre sorunlarına yönelik karikatürler yoluyla tespit edilen algıları ve çevre sorunlarının çözümüne ilişkin önerileri nelerdir?

1.5.Alt Problemler

1. Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin karikatürler yoluyla tespit edilen çevre sorunlarına yönelik algıları nelerdir?

2. Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin gösterilen karikatürdeki çevre sorununun çözümüne ilişkin geliştirdikleri çözüm önerileri nelerdir?

1.6.Araştırmanın Varsayımları

 Araştırmaya katılan öğrencilerin sorulara samimi ve doğru şekilde cevap verdikleri varsayılacaktır.

 Öğrencilerin uygulama esnasında dışsal etkenlerden etkilenmedikleri kabul edilecektir.

1.7.Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma süresi 2018–2019 eğitim-öğretim yılı ile sınırlandırılmıştır.

2. Araştırma ortaokul 8. Sınıf öğrencilerinin veri toplama aracı olarak kullanılan görüşme formundaki görüşme sorularına verdikleri cevaplar ile sınırlandırılmıştır.

(20)

5 1.8.Tanımlar

a. Çevre: Canlıların hayatları boyunca ilişkilerini devam ettirdikleri, etkiledikleri ve etkilendikleri fiziksel, sosyal ve biyolojik ortamdır.

b. Çevre Sorunları: Canlı-cansız tüm varlıkları kapsayan ekosistemin, bu unsurlara sürdürülebilir bir hayat sağlayamaması olarak adlandırılmaktadır (Titiz, 1995).

a. Çevre Eğitimi: Çevreyi korumaya yönelik bilgi, beceri ve tutumların geliştirilmesi, çevre dostu davranışlar sergilenmesi ve bu davranışların kalıcı hale getirilmesi sürecidir.

b. Karikatür: Bireyler ve toplumlarla ilgili her çeşit olayı konu alan, abartılı bir şekilde anlatan, düşündüren ve güldüren resimlerdir (Türk Dil Kurumu, 2018).

c. Görüşme: gözlemleyemediğimiz duygu, düşünce ve davranışları öğrenmek için soru sorma ve cevap verme şeklinde en az iki kişi arasında gerçekleşen iletişim sürecidir.

(21)

6

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde çevre sorunları, çevre eğitimi ve karikatür ile ilgili bilgiler verilmekte, konuyla ilgili yapılan araştırmaların detaylı açıklamaları bulunmaktadır.

2.1.Çevre Kavramı

Çevre dediğimiz kavram açık ve sade gibi görünse de çok çeşitli konuları kapsadığından birçok tanımı yapılabilir. Aguessse’in 1971’de yaptığı ‘insan aktivitelerini ve canlı varlıkları hemen veya bir süre sonra doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen biyolojik, fiziksel ve kimyasal unsurlarla sosyal etkenlerin tamamı’ şeklindeki tanımıyla çevre kavramına sosyal etkileri de katmıştır (Kocalar, 2012, s.8). Uşak (2015) çevre kavramını bir bütün olarak

“insan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde, hemen ya da süre içerisinde dolaylı ya da dolaysız bir etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır” şeklinde tanımlamaktadır (s.4). Genel anlamda çevre, canlıların bütün faaliyetlerini gerçekleştirdiği, etkilediği ve etkilendiği fiziksel, biyolojik, sosyal ortamdır.

2.2.İnsan ve Çevre İlişkisi

Çevre canlı ve cansızların ilişkilerini etkilediği gibi bu ilişkiden de etkilenir. Aralarındaki bu etkileşim olumlu olabildiği gibi olumsuz da olabilmektedir. İnsanlar var oldukları andan itibaren bir çevreye sahip olmuşlar ve bu çevre ile sürekli etkileşime girmişlerdir. Çevre insanlar için yaşamlarını sürdürdükleri, ihtiyaçlarını karşıladıkları bir ortamdır. İnsanlar çevreyi etkiledikleri gibi çevreden de etkilenirler. Bir çevrenin arazi yapısı, iklimi, sıcaklık

(22)

7

değerleri gibi çevre şartları orada yaşayan insanların geçim kaynaklarını, giyimlerini, beslenme şekillerini, ulaşımı türlerini ve konutlarını etkilemektedir.

İnsanların çevre üzerindeki etkileri ise ilk insanlarla başlamış ve artarak devam etmiştir.

Tarihin ilk çağlarında insanlar günümüzden farklı olarak avcı-toplayıcı topluluklar olarak yaşamını sürdürmekteydi. Bu dönemde bulundukları bölgedeki kaynakları kullanan insanlar, verimin düşmesiyle birlikte farklı yerlere göç ederek yeni yerleştikleri alanda bulunan imkânlardan faydalanıyordu. Böylelikle terk ettikleri bölgeler de kendisini yenilemek için fırsat bulabilmekteydi. Ancak ateşin bulunması ve basit tarım aletlerinin geliştirilmesiyle birlikte gruplar kendi besinlerin üretebilmeye ve dolayısıyla yerleşik düzene geçmeye başladılar. Tarımcılık beraberinde hayvancılığı da getirdi ve artık insan dış tehditlerden uzak olarak bulunduğu çevrede yerleşik bir hayat kurdu. Tüm bu gelişmeler sonucunda nüfus artmaya başladı ve insan içinde bulunduğu çevreye hâkim olarak kendine uygun hale getirme çabası içine girdi. Fakat tüm bunlara rağmen çevre kendini yenileyebilmeyi sürdürdü.

1800’lü yıllarda Avrupa’da başlayan sanayi devrimi ile yaşanan gelişmeler, insan gücü yerine makinelerin kullanılması ve ulaşım araçlarının dönüşümü ile insan ve çevre etkileşimi farklı bir boyut almaya başladı. Makine ve motorların daha fazla kullanılması, doğanın milyonlarca yıldır biriktirdiği, odun, kömür, petrol ve su gibi enerji kaynaklarının azalmasına neden oldu. Sanayi bölgelerinde artan nüfusa yerleşim yeri açmak, yakacak temini ve tarım alanlarının ormanlık arazilere kaydırılması sonucu ağaç kesimleri artı ve ormanlar azaldı. Ham madde ihtiyacının karşılanması için doğal kaynaklar hızla tüketilmeye başlandı. Hiçbir işlem görmeden çevreye bırakılan üretim artıkları ciddi çevre kirliliklerine sebep oldu. Sanayileşme, teknolojideki gelişmeler, insanların sınırsız ilerleme ve büyüme istekleri doğal kaynakların hızla tüketilmesine sebep olmuştur. Tüm bunların sonucunda çevre artık kendini yenileyemez hale geldi.

Artık 1900’lü yılların ikinci yarısından itibaren teknolojik gelişmeler ve ulaşımdaki kolaylıklar neticesinde tüm dünyaya yayılan bu üretim ve dolayısıyla tüketim çılgınlığı insanlığı tehdit eden çevre sorunlarını da beraberinde getirdi. Günümüzde çevre kirliliği hiç olmadığı kadar artmış ve tüm dünyayı etkiler hale gelmiştir (Güven & İnce Aka, 2009, s.42- 43).

(23)

8

2.3.Başlıca Çevre Sorunları ve Ortaya Çıkış Nedenleri

İlk insanlar zamanlarının büyük bir kısmını yaşamlarını devam ettirebilmek adına, yiyecek ve barınak temini için harcamışlardır. Tarım ve hayvancılığın gelişmesiyle insanlar uzmanlaşmaya başlamış, çeşitli meslekler ortaya çıkmış ve bunların sonucunda insanların yaşam şartları iyileşmiştir. İlerleyen zamanlarda insanlığın tabiata hâkim olma ve onu sınırsızca kullanma arzusu artarak devam eden bir hırsa dönüşmüş, sanayileşme, teknolojik gelişme, hızlı nüfus artısı, kentleşme, yoksulluk gibi nedenlerle birçok çevre sorununa neden olmuştur.

Sanayi devriminden sonra doğaya hâkim olmaya çalışan insan doğaya daha fazla zarar vermeye başlamıştır. Sanayileşme ile birlikte hammadde ihtiyacının karşılanması, bu hammaddelerin işlenerek daha kullanılabilir hale getirilmesi, sınırsız kabul edilen doğal kaynakların bilinçsizce tüketilmesine ve doğa da geri dönüşü olmayan büyük boyutlu tahribatlara sebep olmuştur.

Sanayileşme ve teknolojik gelişmenin ortaya çıkardığı yapılardan birisi de kentlerdir.

Kentlerin ve buralarda yaşayan insan sayısının artması olarak tanımlanan kentleşme, önemli çevre sorunlarına neden olmaktadır.

Kentleşme ile birlikte insanların tüketimi artmış bu da çok fazla atık oluşmasına neden olmuştur. Atıklar sebebiyle hava, su, toprak kirlenmiş, bitki örtüsü ve diğer canlılar zarar görmüştür. Kentleşmenin beraberinde getirdiği diğer sorunlar da trafik ile ilgili problemler, doğal ve tarihi değerlerin zarar görmesidir (Özdemir & Özekicioğlu, 2006, s. 22).

20. yüzyılın sonlarında sanayileşme, hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme gibi nedenler çevre sistemlerinde bazı dengesizliklerin ortaya çıkmasına ve çevre sorunu olarak adlandırılan bazı sorunların önem kazanmasına neden olmuştur.

Farklı kaynaklarda çevre sorunu ve çevre kirliliği kavramları ayrı olarak değerlendirilmektedir. Ancak özellikle son yıllarda çevre kirliliği ile çevre sorunları aynı anlamda kullanılmaktadır. Buradaki kirlilik terimi sadece bir ortama karışan kirleticinin sebep olduğu kirlenmeyi değil, herhangi bir nedenle çevrede meydana gelen bozulmaları da ifade etmektedir. Bundan dolayı çevre sorunu veya çevre kirlenmesi denildiği zaman insanların çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak oluşan hava, su ve toprak kirliliği gibi hem kirleticilerden kaynaklanan sorunlar hem de gürültü, asit yağmurları, erozyon ve iklim değişikliği gibi çevreyle ilgili olumsuzluklardan kaynaklanan sorunlar anlaşılmaktadır

(24)

9

(Albaş, 2011, s. 6). Buna göre çevre sorunları “çevreyi oluşturan canlı ve cansız unsurlar üzerinde, insanın çeşitli faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve yaşamı olumsuz yönde etkileyen, bozulmaların ve sorunların tümüdür” diye tanımlanabilir (Yıldız, Sipahioğlu &

Yılmaz, 2000, s. 92-93).

Başlıca çevre sorunları; hava, su, toprak, ışık ve ses kirliliği olarak ele alınabilir. Bunların yanında küresel ısınma, ozon tabakasının tahribatı, ormanların yok edilmesi ve çöp sorunu doğaya ciddi zararlar veren başlıca çevre sorunlarındandır.

2.3.1.Hava Kirliliği

Hava kirliliği, “Atmosferde toz, gaz, duman, koku, su buharı şeklinde bulunabilecek olan kirleticilerin insan ve diğer canlılar ile eşyaya zarar verici miktara yükselmesi” olarak tanımlanabilmektedir.

Hava kirliliğine neden olan faktörler konutlarda ve sanayide kullanılan fosil yakıtlar, taşıtların egzoz gazları, çöpleri yok etmekte kullanılan yanlış yöntemler, nüfus yoğunluğunun getirdiği yanlış yerleşme, şehirlerdeki yeşil alan planlamasının yetersiz oluşu gibi durumlardır (Yapıcı, 2009, s. 3).

Hava kirliliği hem insan sağlığını hem de doğayı tehdit eden büyük bir sorundur. Kirli hava birçok solunum yolu hastalığına neden olurken aynı zamanda insanların bağışıklık sistemini de zayıflatır. Benzer sorunlar hayvanlar üzerinde de etkisini göstermektedir. Hava kirliliğinin neden olduğu atmosfer koşulları, doğal iklim dengesini bozmakta, bitkilerin dokusuna zarar vermekte ve toprak verimliliğini düşürmektedir. Hava kirliliği mimari ve tarihi yapılar ile eşyaları da etkilemekte, niteliklerini bozmaktadır (Türküm, 2006, s.166).

Hava kirliliğinin sonucu olarak küresel ısınma, sera etkisi, asit yağmurları, ozon tabakasının zarar görmesi gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır (Üstün Kurt, 2013, s. 15).

Hava kirliliği günümüzün önemli sorunlarındır ve bu soruna karşı önlem alınması gerekmektedir. Hava kirliliğinin önüne geçmek için alınması gereken bazı tedbirler:

Yapıların bacalarına filtre takmak, fosil yakıt yerine yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak, toplu taşıma sistemlerini tercih etmek olarak sıralanabilir. Bunların yanında yeşil alanların çoğaltılması ve korunması da gerekmektedir (Çepel, 2003, s.28-29).

(25)

10 2.3.2.Küresel Isınma

Dünyanın atmosfer tabakasında meydana gelen, küçük ölçekteki ısıyı tutan ve bunların yanında sera etkisi yapan gazlar dünyayı yaşanacak şekilde ısıtmaya yetmektedir. Güneşin dünyaya yaydığı ışınların bir kısmı dünya tarafından emilirken geri kalanı da uzaya geri dönmektedir. Dünya atmosferinde bulunan su buharı, karbondioksit ve ısı tutma özelliği bulunan gazlar güneşten gelen ışınların bir miktarını tutarak yeryüzünün sıcak kalmasını sağlamaktadır. Atmosferdeki ışınlar hava olaylarını etkilemekte ve uzun süre etkisini gösteren iklim değişiklikleri üzerinde etkili olmaktadır. Atmosferde meydana gelen bu olayların bütünü sera etkisinin oluşum sürecini göstermektedir (Demir, 2009, s. 8-9).

Sera etkisinin büyük bir kısmını atmosferik su oluşturmaktadır. Sera etkisinin %85’i su buharından, %12’si atmosferdeki küçük su moleküllerinden kaynaklanmaktadır. Bunların dışında sera etkisine neden olan diğer etken de antropojenik gazlardır. Kloroflorokarbonlar, karbondioksit, metan, azot oksitler ve ozon son zamanlarda atmosferde önemli ölçüde artan antropojenik sera gazlarıdır.

Antropojenik sera etkisinin %50-60’ı CO2 gazı nedeniyle oluşmaktadır. CO2 gazının kaynağı ise fosil yakıtların yakılmasıdır. Atmosferik sera etkisinin yaklaşık olarak %10-25’inin CFC’lerden kaynaklandığı düşünülmektedir. CFC’ler deodorant ve sprey kutularında püskürtücü, buzdolabı ve klimalarda soğutucu madde olarak kullanılan kimyasallardır. Bu gazlar yeryüzünden yansıyan kızılötesi ışınları absorbe ederek sıcaklık artışına sebep olurlar.

Her kloroflorokarbon molekülü bir karbondioksit molekülünün absorbe ettiğinden binlerce kez daha fazla kızılötesi ışını absorbe edebilmektedir. Bu yüzden CFC’lerin sera etkisine önemli ölçüde katkısı vardır. Metanın sera etkisine katkı oranının %10-20 olduğu sanılmaktadır. Metan molekülleri karbondioksit moleküllerinin yirmi katı kadar ısı tutma yeteneğine sahiptir. Metanın kaynakları; pirinç tarlaları, biyomasın yakılması, çöp toplama alanları, sığırcılık gibi zirai faaliyetler, kömür ve doğalgaz üretimidir. Azot oksitlerin atmosferik sera etkisine katkısı yaklaşık %5’tir. İnsana bağlı oluşan kaynakları tarımsal faaliyetler (suni gübre kullanılması) ve fosil yakıtlardır. Stratosferdeki ozonun küresel ısınmaya hiçbir etkisi olmazken troposferdeki ozonun katkısı vardır (Aksay, Ketenoğlu, &

Kurt, 2005). Troposferdeki ozon insan kaynaklı emisyonların (termik santrallerdeki yanma olayları gibi) kimyasal değişimlere uğramaları sonucunda oluşmaktadır.

Küresel ısınma, “insanların çeşitli faaliyetleri nedeniyle meydana gelen ve sera gazları olarak bilinen CO2, N2O, CH4 gibi bazı gazların artması sonucunda, yeryüzüne yakın

(26)

11

atmosfer tabakaları ve katı yeryüzü sıcaklığının yapay olarak artması” şeklinde tanımlanabilir (Çepel, 2003, s.125). Sera gazlarından en çok karbondioksit gazı üzerinde durulmasının sebebi ise insanların faaliyetlerinden doğrudan etkileniyor olmasıdır.

Küresel ısınmanın başta iklim değişiklikleri olmak üzere; kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, doğal afetlerin oranının artması gibi önemli sonuçları olacaktır. Bunlarla birlikte kuraklık ve çölleşmeye bağlı olarak tarım faaliyetlerinde azalma, salgın hastalıkların oranında artış, sosyoekonomik sistemlerin (ormancılık, balıkçılık vb.) olumsuz etkilenmesi, ısınmadan çok soğutmaya yönelik olan enerji taleplerinde değişiklikler küresel ısınmanın sebep olabileceği diğer sonuçlardandır (Uzmen, 2006, s.108-109).

Küresel ısınmanın sera gazlarının emisyonundan dolayı oluştuğu hipotezi kabul edilirse çözüm bu gazların azaltılması olacaktır. Eğer küresel ısınma ve onun sebep olacağı değişimler azaltılacaksa küresel karbondioksitin küresel emisyonunun %20-50 azaltılması gerektiği düşünülmektedir (Aksay, Ketenoğlu, & Kurt, 2005). Antropojenik karbondioksit emisyonunun %70’inin fosil yakıtlardan kaynaklandığı düşünüldüğünde yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili enerji planlamasının yapılması bu emisyonu azaltacaktır. Karbondioksit emisyonunu azaltmak için fosil yakıt vergisini artırmak, daha az enerji gerektiren teknolojileri kullanmak ve toplu taşımaya teşvik ederek araç kullanımını azaltmak gibi fikirler uygulanabilir.

2.3.3.Ozon Tabakasının Tahribatı

Stratosferde 20-50 kilometreler arasında bulunan ozon tabakası, güneşten gelen yüksek enerjili mor ötesi ışınları emerek yeryüzüne ulaşmasını engeller. Günümüzde ozon tabakasında bazı sebeplerden dolayı yoğunluğunun azalmasına bağlı bir incelme söz konusudur. Bu incelme olayına ozon deliği denilmektedir. Fakat bu delik fiziksel bir boşluktan ziyade ozon yoğunluğundaki azalmayı ifade etmek için kullanılır.

Ozon tabakasının incelmesine sebep olan maddeler genellikle kimyasal kökenlidir ve çeşitleri; kloroflorokarbonlar (CFC), halonlar (bromlu maddeler), karbon tetraklorür, metil klorform, hidrokloroflorokarbonlar (HCFC), hidrobromoflorokarbonlar (HBFC), metil bromürdür. Bunların içinde yaygın olarak kullanılan CFC, plastik köpüklerde, yangın söndürücülerde, spreylerde, buzdolaplarında, klimalarda ve astım ilaçlarında bulunmaktadır.

CFC’ler uzun zaman atmosferin alt tabakalarında durduktan sonra hava hareketleri ile

(27)

12

stratosfere ulaşır. Burada yüksek enerjili ultraviole ışınları ile reaksiyona girer ve klor atomu serbest kalır. Ortaya çıkan klor atomu stratosferde ozonla zincirleme tepkimelere girerek sürekli olarak ozonun oksijene dönüşmesine sebep olur. Bu durum ozon tabakasında incelme meydana getirir. Halonlar yangın söndürmede etkilidir. İnsan sağlığı açısından sakıncası yoktur ama ozon tabakasında incelmeye neden olur. Karbon tetraklorür ve metil klorform bazı çözücülerde ve yağ giderici olarak temizlemede kullanılmaktadır. HCFC’ler kloroflorokabonların kullanıldığı yerlerde, HBFC’ler ise buzdolaplarında ve spreylerde kullanılır. Metil bromür genellikle seracılıkta toprak mantarlarına karşı kullanılan bir maddedir (Akman, Ketenoğlu, Kurt, Düzenli, Güney & Kurt, 2012, s.98).

Günümüzde atmosferde daha fazla CFC ve diğer ozon incelten maddeler bulunmaktadır. Bu maddelerin atmosferde kalma süreleri 25-400 yıl arasında değişiklik göstermektedir.

CFC ozon tabakasının zamanla incelmesine neden olmaktadır. Bu durum canlılar üzerinde olumsuz etkilere neden olan yüksek enerjili mor ötesi ışınların yeryüzüne fazla miktarda gelmesine sebep olur. Bu etkilerden en önemlisi kalıtım materyali olan DNA moleküllerinde meydana gelen mutasyonlardır. Bu mutasyonlar insanlarda cilt kanseri, katarakt oluşumu, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi etkilere neden olur. Aynı zamanda mor ötesi ışınlardaki artışların bitkilerin büyümesini yavaşlatacağı, deniz yaşamını olumsuz yönde etkileyeceği ve hava kirliliğinin artmasına sebep olacağı beklenmektedir (Cutchis, 1974, s.13; Demir, 2009, s.13; Spence, 2007, s.33; Uzmen, 2006, s.46).

2.3.4.Su Kirliliği

Su kirliliği farklı kaynaklarda farklı şekilde tarif edilebilmektedir. Genel anlamda su kirliliği, suyun yapısını bozacak ve kalitesini düşürecek zararlı maddelerin (kanalizasyon suyu, sanayi atığı, radyoaktif maddeler, bazı kimyasallar gibi) suya karışmasıdır. Bu durum insanları ve su ortamında yaşayan canlı türlerini olumsuz etkileyerek sistemin dengesinin bozulmasına neden olur.

Su kirliliğinin başlıca nedenleri arasında evlerden, ticaret ve sanayi kuruluşlarından kaynaklanan atıklar sayılabilir. Kanalizasyon sistemlerinde atık sular yağmur sularından ayrılamamakta ve toplam su miktarı sistemin kapasitesini aştığında bu suların bir kısmı nehirlere akmaktadır. Sanayileşmenin hızla artmasıyla sanayi atıkları (özellikle metal, kağıt, plastik, tekstil, deri, ilaç, gıda sanayi) doğrudan veya dolaylı olarak suya karışmakta ve su

(28)

13

kirliliğine neden olmaktadır. Deniz ulaşımında kullanılan tankerlerin boyu ve hızı arttıkça denizlerde meydana gelen kazalara bağlı kirlenmeler de artmaktadır (Keleş & Hamamcı, 1998, s.114). Ayrıca denizlerde petrol kuyularının açılması ve çalıştırılması da bu bölgelerdeki kirlilik sebepleri arasında gösterilebilir. Tarım ilaçları, böcek öldürücüler, kimyasal gübreler ve radyoaktif maddeler de su kirliliğinde önemli bir rol oynamaktadır.

Tüm bu kirlilik sebepleri, temel yaşam kaynağımız olan suyu olumsuz etkilemesine bağlı olarak birçok canlı türüne zarar vermektedir. Kirli su; insanlarda salgın hastalıklara, tarımsal sulama da kullanıldığında toprağın yapısının bozulmasına ve ürün veriminin düşmesine, su ortamında oksijen dengesinin bozulmasına ve sudaki canlıların oksijen yetersizliğinden ölmesine neden olur.

Su kirliliğini yalnızca sağlık açısından değerlendirmek yetersiz olacaktır. İlerleyen zamanlarda içme ve kullanma suyu yetersizliğinin de önemli bir sorun olacağı beklenmektedir. Su kirlenmesi sadece sağlık açısından değil doğal kaynakların korunması açısından da önlem alınması gereken bir konudur. Yeryüzünün büyük bir kısmı sularla kaplı olmasına rağmen artan nüfus, bitki örtüsünün tahrip edilmesi ve sanayileşme nedeniyle yeraltı ve yerüstü kaynakları hızla tükenmektedir.

“Suların uygun ve akılcı şekilde kullanılması, kullanma ile fayda arasında bir ilişki kurulmasına ve böylece gereksiz israfı önlemek amacıyla su tüketiminin kontrol altına alınmasına bağlıdır. Günümüzde su kitlesinin aşırı israfı da, kirletme gibi, doğal dengeyi bozan bir neden sayılmaktadır” (Baykal, 1992, s. 25).

2.3.5.Toprak Kirliliği

Toprak kirliliği; üstüne veya içine bırakılan zararlı atıkların, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısını bozmasıdır. Toprak insanın tarım, sanayi ve yerleşme amaçlarına hizmet etmesiyle büyük öneme sahiptir. Artan nüfus ile birlikte tarım, sanayi ve teknolojinin hızla artması toprak kirliliğinde de ciddi artışlar meydana gelmiştir.

Toprak kirliliği; toprakta yanlış uygulanan tarım yöntemleri, suni katı-sıvı gübrelerin fazla kullanılması, tarımsal mücadele ilaçları ve artıkları, havadaki zararlı maddelerin çeşitli yollarla toprağa geçmesi, zehirli ve tehlikeli maddelerin (radyoaktif maddeler, petrol, katı atıklar vb. ) toprağa bırakılması, endüstriyel ve kentsel atık sular içindeki zararlı maddeler

(29)

14

ile çöpten kaynaklanan sızıntı suları ve sanayi kuruluşlarından meydana gelen atık maddeler sonucunda ortaya çıkmaktadır (Çepel, 2003, s.35-36; Keleş & Hamamcı, 1998, s.116).

Toprağın kirlenmesiyle beraber meydana gelen çevre sorunlarından bazıları;

 Toprağın niteliğinin bozulması ve ürün kalitesinin düşmesi

 Toprağın su tutma kabiliyetinin azalması nedeniyle hidrolojik afetlerin artması, içme ve kullanma suyu sıkıntısının meydana gelmesi.

 Toprağın doğal özelliklerini kaybetmesiyle beraber ekolojik dengenin bozulması (Yıldız vd., 2000, s.114).

Toprak kirliliğini önlemek için alınması gereken tedbirlerden bazıları;

 Toprağa zarar verebilecek her türlü atığın uygun şekilde toplanması ve yok edilmesi

 Sanayi tesisleri ve yerleşim yerlerinin tarım alanlarının üzerine kurulmaması

 Tarımla uğraşan kişilerin bilinçlendirilmesi ve sulama sorununun çözülmesi

 Ormanların artırılması ve korunması (Üstün Kurt, 2013, s.19-20).

2.3.6.Gürültü Kirliliği

“Gürültü; insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz etkileyen, fizyolojik ve psikolojik dengelerini bozabilen is performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren önemli bir çevre kirliliği türüdür” (Ural, 1995, s. 511).

Oluşan sesin gürültü olarak adlandırılması için yüksek düzeyde olması gerekmez, istenmeyen ve hoşa gitmeyen her türlü sese gürültü denilebilmektedir.

Sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi, artan nüfus ve yaşam kalitesinin yükselmesi gürültü kirliğinin çevre sorunları arasına girmesine sebep olmuştur.

Gürültü kaynakları toplumların sahip oldukları teknoloji ve kullandıkları araçlarla ilgilidir.

Genel olarak gürültüyü oluşturan etkenler; motorlu araçların yaygınlaşmasıyla trafik sorunun artması, eğlence ve alışveriş merkezleri, çeşitli makineler (inşaat makineleri, çim biçme makinesi, ev aletleri vb.) ve uçaklar şeklinde sıralanabilir (Keleş & Hamamcı, 1998, s.88).

Gürültü kirliliği insan sağlığı üzerinde önemli rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. İşitme kayıpları, kalp atışlarında hızlanma, dikkat dağınıklığı ve sinirlenme bu rahatsızlıkların başında gelmektedir.

(30)

15

Gürültü kirliliğini önlemek için; toplu taşıma araçlarının tercih edilmesi, kapalı alanlarda ses yalıtımına önem verilmesi, sanayi tesisleri ve havaalanlarının yerleşim birimlerinden uzak yerlere kurulması, en önemlisi de bireylerin gürültü kirliliği hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

2.3.7.Işık Kirliliği

Kent nüfusunun hızla artması ile birlikte dış aydınlatmaları yapılmaya başlanmıştır. Bununla beraber gelişen teknolojinin yanlış kullanılması gökyüzüne yayılan ışık miktarını artırmıştır.

Bunun sonucunda ışık kirliliği dediğimiz kirlilik türü ortaya çıkmıştır.

Işık kirliliği; dış aydınlatmada yanlış yer, yön, miktar ve zamanda ışık kullanılmasından dolayı oluşur. Işık kirliliği her türlü etkisiz aydınlatmayı kapsamakla birlikte çeşitleri bulunmaktadır. Bunlar ışık taşması, göz kamaşması, dikine ışık ve aşırı miktarda ışık olarak sınıflandırılmıştır. Işık taşması (tecavüzü); ışığın istenmeyen veya gerekmeyen yeri aydınlatmasıdır. Göz kamaşması; gözün alışık olduğu aydınlatma düzeyini aşıp görme yetisinin bozulması ve nesnenin görünürlüğünün kaybolmasıdır. Dikine ışık; doğrudan gökyüzüne giden ışıktır. Astronomlar ve gökyüzünü izlemek isteyenler için en kötü ışık kirliliği çeşididir. Aşırı miktarda ışık; bir işi yapabilmek için gerekli olan aydınlatma miktarından fazla olan ışıktır. Işığın fazla olması her zaman iyi aydınlatma anlamına gelmez (Aksay, Ketenoğlu & Kurt, 2007).

Işık kirliliğinin başlıca nedenleri; yol, cadde, sokak, park, bahçe ve spor alanlarının aydınlatmaları, reklam panoları, güvenlik amacıyla yapılan aydınlatmalar, konutlardan taşan ışıklardır.

Işık kirliliğinin bitkiler, hayvanlar, insanlar ve devlet bütçesi üzerinde olumsuz etkileri vardır. Yapay aydınlatmanın bitki fizyolojisi ve ekosistemleri üzerinde farklı etkileri bulunmaktadır. Dış aydınlatmada bitkinin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan ışık miktarı, dalga boyu gibi faktörler de dikkate alınmalıdır. Göçmen kuşlar, geceleri yollarını yıldızlardan yararlanarak bulurlar ancak şehirlerden ve deniz fenerlerinden yayılan ışıklar nedeniyle yollarını kaybetmektedirler. Bu şekilde ışık kirliliği bir gecede binlerce kuşun ölümüne sebep olmaktadır. Sahilde yumurtalarından çıkan deniz kaplumbağaları geceleri yollarını bulmak için deniz ile kara arasındaki aydınlık farkını kullanırlar. Fakat denize yakın yerleşim yerlerindeki ışıkların etkisi ile yönlerini değiştirmekte ve hayatlarından

(31)

16

olmaktadırlar. Işık kirliliği gökyüzünde ışığın fazla saçılmasına neden olarak astronomik gözlemleri olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda insanlar üzerinde rahatsız edici bir etki bırakmakta ve sürücüleri etkileyerek trafik güvenliğini bozmaktadır. Işığın kullanılmasında yanlış seçimler ve yöntemlerden dolayı fazla miktarda enerji harcanmaktadır. Hem bu enerji hem de enerjiyi elde etmek için çevreye verilen zarar düşünüldüğünde ışık kirliliğinin devlet bütçesine maliyeti oldukça fazladır (Çetegen & Batman, 2005; Demircioğlu Yıldız &

Yılmaz, 2005). Işık kirliliğini önlemeye yönelik; bireylere eğitsel çalışmalar yapılmalı, yönetmelikler hazırlanmalı ve uygulanmalı, dış aydınlatmanın özenle yapılması sağlanmalıdır.

2.3.8.Orman Tahribatı

Ormanın birçok farklı bakış açısı ile değişik tanımları yapılabilmektedir. Orman bu bakış açılarına göre mülk, devlet arazisi, gelir kaynağı veya canlıların bir arada bulundukları birlik olarak değerlendirilebilir. Orman denildiğinde ilk olarak belirli boy ve sıklıkta, ağaçlar ve ağaççıklar akla gelmektedir. Ancak ormanı yalnızca ağaçlar ile sınırlandırmak yetersiz olacaktır. Genel olarak orman, geniş bir alanda, belirli boy ve sıklıkta ağaçlar, çeşitli bitkiler, mantarlar, hayvanlar, böcekler ve mikroorganizmaların hava, su, toprak gibi fiziksel çevre faktörleriyle oluşturduğu birliktir (İstanbul Teknik Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okulları, 2000).

En önemli doğal kaynaklardan biri olan ormanların, insan hayatına, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak birçok katkısı bulunmaktadır. Ormanlar başta işlenecek ve yakılacak odun olmak üzere, hayvansal ve bitkisel ürünlerin hammadde deposudur. Aynı zamanda yeraltı ve yerüstü su kaynakları ile ülkelerin su deposudur. Ormanlar, iklim unsurlarını etkileyerek tehlikeli doğal olayların, insanlara ve yapılara vereceği zararı azaltmaktadır. Orman bitkileri, yüksek oranda oksijen üreterek hava kirliliğini önlediğinden insan sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin büyük çoğunluğunda etkili olan erozyon ormanlar sayesinde önlenmektedir. İçerisinde çeşitli bitki ve hayvanları barındıran ormanlar, çevreyi güzelleştirerek ortamı turizm merkezi haline getirmektedir. Bütün bunların yanında ormanların hem ürünleri sayesinde hem de gizlenme imkânları olarak yurt savunmasında önemli katkıları vardır(İstanbul Teknik Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okulları, 2000; Yıldız vd., 2005, s. 237).

(32)

17

Ormanların bütün bu faydalarına rağmen insanların doğaya verdikleri zararların başında orman tahribatı gelmektedir. Orman tahribatının sebepleri; çeşitli nedenlerden dolayı çıkan yangınlar, kaçak kesimler, aşırı ve yanlış kullanımlar, tarım arazisi ve yerleşim yeri açmak için yapılan kesimler olarak sıralanabilir.

Orman tahribatı sonucunda ormanların sağladığı yararlar, doğrudan veya dolaylı olarak olumsuz etkilenecektir. Azalan ve niteliklerini kaybeden ormanlık alanların azalması dünya genelinde, biyoçeşitliliğin azalmasına, sıcaklık artışlarına, iklim değişikliklerine, doğal afetlerin ve hava kirliliğinin artmasına neden olmaktadır.

Orman tahribatını önlemek için; ormanlık alanlar korunmalı ve sayıları artırılmalı, orman yangınlarını önlemek ve mücadele ile ilgili plan ve programlar yapılmalı, en önemlisi de insanlar gerekli eğitimlerle bilinçlendirilmeli ve tüm bireylere ağaç sevgisi aşılanmalıdır.

2.3.9.Evsel Atıklar

İnsan faaliyetleri sonucunda oluşan işe yaramaz hale gelen, kullanılmış, çevre için zararlı olan her türlü maddeye atık denilmektedir.

Evsel atık ya da belediye atığı, evlerden kaynaklanan veya içerik-yapı bakımından kurumsal, ticari, endüstriyel atıklara benzeyen, yönetiminden belediyelerin mesul olduğu atıklardır.

Evsel atıkları oluşturan bileşenlerin bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

• Çeşitli konutlardan çıkan katı atıklar

• Geri dönüşümü olan atıklar (plastik, kâğıt, ambalaj atıkları gibi)

• Konutlardan çıkan tehlikeli atıklar (floresanlar, piller, aküler, boya kutuları gibi)

• Ticari ve kurumsal atıklar (ofis, kamu binaları, lokanta ve okullardan çıkan atıklar gibi)

• Evlerden kaynaklanan endüstriyel katı atıklar

• Bahçe ve pazaryeri atıkları (meyve, sebze artıkları gibi)

• Cadde, sokak ve meydanlardaki atıklar (ağaç dalları, yapraklar gibi)

• Hacimli atıklar (buzdolabı, çamaşır makinesi, gardırop gibi) (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019).

(33)

18

Sanayinin gelişmesi, nüfus artışı, kentleşme ve teknolojik gelişmelerle beraber tüketim hızla artmış ve bu durum çeşitli çevre kirliliklerini meydana getirmiştir. Atıklar, doğrudan bir kirlilik türü olması ve diğer çevre kirliliklerini etkilemesi nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Evsel atıkların dünya nüfusuna bağlı olarak oluşturdukları kirlilik azımsanmayacak büyüklüktedir.

Evsel atıkların çevreye zararlarından bazıları şu şekilde özetlenebilir:

 Su kirliliğine sebep olması

 Hava kirliliğine sebep olması

 Toprak kirliliğine sebep olması

 Bulaşıcı hastalıkların çoğalması

 Enerji ve hammaddenin fazla tüketimi

 Haşere ve böcek sorunlarının oluşması (Erten, 2003).

Konutlarda, pazaryerlerinde, parklarda, caddelerde, iş yerlerinde oluşan atıkların, insan sağlığına zarar vermeyecek biçimde toplanması, taşınması ve bertaraf edilmesi gerekmektedir.

Belediye atıklarının biriktirildikleri alanlardan toplanması iki biçimde olmaktadır.

Karışık toplama: Tüm atıkların karışık olarak biriktirilip toplandığı yöntemdir.

İkili toplama: Yaş ve kuru atıkların konutlarda iki farklı poşette biriktirilmesi ve birbirinden ayrı olarak toplandığı yöntemdir (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019).

Atıklar, bertaraf edilecekleri yerlerin mesafesine göre toplama araçları veya transferi sağlayan taşıma araçları ile taşınmaktadır. Taşıma işlemi kara, su ve demir yolu ile yapılabilirken ülkemizde büyük oranda karayolu ile yapılmaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2011).

Katı Atık Kontrolü Yönetmeliğine göre;

“Bertaraf etme: Katı atıkların, konut, işyeri gibi üretildikleri yerlerde geçici olarak biriktirilmesi, bu yerlerden toplanması, taşınması, geri kazanılması gibi işlemlerden sonra, çevre ve insan sağlığı açısından zararsız hale getirilmesi ve ekonomiye katkı sağlanması amacıyla kompostlaştırma, enerji kazanmak üzere yakma ve/veya düzenli depolama işlemlerinin tümüdür” (Katı Atık Kontrolü Yönetmeliği, 1991).

Kompostlaştırma: organik maddelerin kontrollü şartlarda ayrıştırılmasıyla verimli topraklar için gerekli humus ve benzeri ürünlere dönüştürülmesidir. Kompostlaştırma; atıkların içindeki organik maddelerin ayrıştırılması, hacimlerinin küçültülmesi, nemlendirme,

(34)

19

oksijenli ve oksijensiz koşullarda faydalı hale getirilmesi ve kullanıma hazırlanması aşamalarından oluşur. Kompostlama ile organik içerikli atıklar verimli ürünlere dönüştürülmektedir. Kompostlama aynı zamanda depolama alanlarının kullanımını azalttığı ve daha az miktarda atığın yakılmasını sağladığı için ekonomik faydalar sağlamaktadır.

Kompostlama için elverişli bazı atıklar; tarımsal atıklar, yiyecek atıkları, ayrıştırılabilir organik atıklar, yaprak gibi bahçe atıkları olarak sayılabilir. Kompost içerik olarak N,P,K gibi elementler eklenerek gübre görevi görebilmektedir. Bu şekilde oluşan gübre, kimyasal gübre ihtiyacını azaltır ve tarımda verimliliği artırır (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019;

Milli Eğitim Bakanlığı, 2011).

Biyometanizasyon: Organik maddelerin oksijensiz olarak parçalanmasıdır. Oluşan biyogaz;

elektrik ve ısı enerjisi amacıyla, motorlu taşıtlarda yakıt olarak kullanılmaktadır. Biyogaz tesislerinin faydaları; organik gübre üretimi, atıkların sterilize edilmesi ve çevre kirliliğine neden olan faktörlerin azaltılması olarak sayılabilmektedir (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019).

Yakma: Atıkların özel oluşturulan tesislerde, boyutunu azaltma ve enerji üretmek için yakılması işlemidir. Yakma; atıkların hacim ve kütle açısından oranını azaltarak depolama alanlarının kullanım oranını artırır, atıkların zehir oranını düşürür, oluşan küllerden depo alanlarının kaplanmasında ve asfalt üretiminde yararlanılabilmektedir. Bunların yanında yakma maliyeti yüksek bir bertaraf yöntemidir ve bazı çevre sorunlarına neden olabilmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı, 2011).

Düzenli Depolama: Atıkların bertarafında en çok uygulanan ve diğer yöntemlere göre çevreye daha az zarar veren, maliyeti düşük ve kontrollü sistemlerle uzun süre depolama sağlayan yöntemdir (Gündüzalp & Güven, 2016).

Düzensiz depolama: atıkların kötü kokulara, hava, su, toprak ve görüntü kirliliğine neden olacak şekilde hiçbir önlem alınmadan kara ve sulara bırakılması ile depolamayı sağlayan yöntemdir. Düzensiz depolamanın; uygulandığı bölgelerde gazların sıkışmasıyla patlamaların oluşması, taşıyıcı böcek ve haşerelerin çoğalması ve toprak kayması gibi tehlikeleri bulunmaktadır (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019; Milli Eğitim Bakanlığı, 2011).

(35)

20

Geri dönüşüm: kullanılmış ya da kullanma tarihi geçmiş gereçlerin toplanması, bir dizi işlemden geçirilmesi, bir daha üretilmesi ve kullanılması olarak tanımlanabilir (Schultz, Oskamp & Mainieri, 1995, s.105-121; Selke, 1990, s.85).

“Evsel katı atıkların toplanması, taşınması ve geri kazanılması ile çevre ve insan sağlığına olumsuz etki yapmadan nihai bertarafına ilişkin yükümlülük, yetki ve sorumluluklar 5393 Sayılı Belediye Kanunu ile Belediyelere ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Büyükşehir Belediyelerine verilmiştir. 2872 Sayılı Çevre Kanunu ile Büyükşehir Belediyeleri ve Belediyeler, evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yükümlüdürler.” (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2019).

2.4.Çevre Eğitimi

Çevre sorunlarının ortaya çıkış nedenlerine bakıldığında en önemli etkenin insan olduğu görülmektedir. Bu yüzden çevrenin korunması ve çevre sorunlarına önlemler alınması için insanın eğitiminden başlanmalıdır. İnsan ne yaptığını, neden yaptığını ve sonuçlarında neler olduğunu sorgulamalı kısaca çevre ile ilişkilerini düşünmeli ve yeni düzenlemelere gitmelidir (Albaş, 2011, s. 13-14).

Çevre eğitiminin birçok farklı tanımı yapılmıştır ve bunlardan bir tanesi de Kuzey Amerika Çevre Eğitimi Kurumu’nun 1992 yılında hazırladığı raporda şu şekildedir:

Çevre eğitimi; doğal veya insanlar tarafından inşa edilen çevreler hakkında duyarlı ve bilgili bir vatandaşlık anlayışını geliştirmeyi hedefleyen disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Çevre konusunda duyarlılık ve bilgi sahibi olma o şekilde gerçekleştirilmelidir ki, sonuçta çevre problemlerini çözmek için gerekli zihinsel altyapı kamu bilincinde oluşmalı ve yeni problemlerin ortaya çıkmasını da önlemelidir. Çevre eğitimi, ayrıca insanlarda sorgulama, problem çözme, karar verme becerilerini geliştirmeyi amaçlamalıdır. Böylece yüksek kalitede bir hayat standardının gerçekleşmesini sağlamalıdır (Mrazek’ten aktaran Taycı Ünal, 2009, s.41).

Çevre eğitimi; insanların kendileri ve çevreleri arasındaki ilişkiyi ve etkileşimleri anlamaları, çevreye duyarlı, olumlu ve kalıcı davranış değişikliklerinin kazandırılması ve sorunların çözümünde aktif görev alınmasını gerektiren bir süreçtir (Albaş, 2011, s.14).

Çevre eğitiminin temel amacı; bireyin çevresini bir bütün olarak görmesi, çevreyle etkileşiminde eleştirici bir bakış açısı geliştirmesi, çevreyle ilgili konularda duyarlılık, bilinçlilik, girişkenlik sahibi bir yurttaş olarak yetişmesi, çevre dostu davranışların gösterilmesi ve bunların sonuçlarının görülmesidir (Erten, 2004, s.5).

(36)

21

Anayasamızın 56. Maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir” (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982).

Çünkü çevre; korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere en güzel şekilde bırakılması gereken bir emanettir. Bunu gerçekleştirebilmek için çevre sorunlarının nedenleri başında gelen bilinçsizliğin, çevre eğitimi ile ortadan kaldırması gerekmektedir. Çevre eğitimi örgün ve yaygın eğitimin her aşamasında, her yaşta insana verilmelidir. Çevre eğitimi kapsamlı ve sürekli bir eğitim olarak, insanları çevreyi koruma, yaşamı iyileştirme, sorunları çözmede gerekli niteliklere sahip bireyler olarak hayata hazırlamalıdır. Çevre eğitimi ile bireye gerekli bilgi ve becerilerle beraber taşıdıkları sorumlulukların anlam ve önemi kavratılmalıdır (Kocalar, 2012, s. 26; Taycı Ünal, 2009 s. 47-48).

Çevre eğitimi alanında çalışma yapan araştırmacılar, çevre sorunlarına ve çözüm önerilerine gösterilen ilginin çevre eğitiminin hedefleri ve özellikleri için temel oluşturacağı konusunda görüş belirtmişlerdir. Sorun çözme konusunda gösterilen bu ilgi 1977 yılında Tiflis’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası Çevre Eğitimi Konferansı süresince üzerinde fikir birliğine varılan çevre eğitiminin hedefleri ve amaçlarında belirgin şekilde görülmektedir. Konferansta temsil edilen hükümetler çevreye karşı sorumluluk sahibi bireyler yetiştirilmesinin gerekliliğini ve bunun için de çevre eğitiminin büyük önem taşıdığını onaylamışlardır (Marcinkowski, 2001, s.247). Tiflis konferansı ile çevre eğitimi küresel boyutta nitelik kazanmış oldu. Konferanstan 10 yıl sonra Moskova’da yapılan Uluslararası Çevre Eğitim ve Yetiştirme Kongresinde Tiflis Konferansından sonra gerçekleşen ilerleme ve gelişmeler, sonraki yıllarda yürütülecek çevre eğitimi stratejilerinin belirlenmesi ve öğretmenlerin yetiştirilmesi gibi konular görüşülmüştür.

1997 senesinde, BM Sürdürülebilir Komisyonu’nun belirlediği eğitime kalkınma boyutu kazandırma çalışmalarının bir ayağı olarak Selanik’te “Uluslararası Çevre ve Toklum Konferansı: Sürdürülebilirlik için Eğitim ve Toplum Bilinci” adlı bir konferans tertip edilmiştir. Yayımlanan sonuç bildirisinde Tiflis Konferansı’nda ele alınan eğitimde çevre bilincinin kazandırılması ile ilgili maddelerin gerekliliği vurgulanarak tümüyle geçerli olduğu ifade edilmiştir. Tiflis Bildirgesi’nde yer alan bu çevre eğitim programı kapsamı, içeriği ve esasları açısından bu zamana kadar uluslar arası alanda uygulanan en gelişmiş programdır. Programda çevre eğitiminin genel ve özel amaçları, kalitesi, içeriği ve pedagojik temelleri belirtilmektedir (Ünal & Dımışkı, 1999, s.143).

(37)

22

1977 yılında Tiflis’te toplanan uluslararası Çevre Eğitimi Konferansı’nda yayımlanan bildirgeye göre çevre sorunlarına karşı insanların daha bilinçli hale gelebilmesi için bilimsel yöntemler ve teknolojik imkânların kullanılarak ortaya çıkarılacak bir yol haritası gereklidir.

Bu eğitim sayesinde her toplum içinde bulunduğu doğaya ve doğal kaynaklara karşı dikkatli ve olumlu bir tavır ortaya koymalıdır.

Tiftiş konferansı sonunda yayınlanan bildirgede şu ifadeler yer almaktadır:

Çevre eğitiminin hedeflerine ulaşması için, tüm gayretlere rağmen eğitim sistemlerinde hala var olan bazı boşlukların doldurulması gerekmektedir. Netice olarak Tiflis Konferansı eğitim yetkililerini, çevre eğitimi alanında düşünce, araştırma ve yenilikleri geliştirmeye davet eder;

üye ülkelerin, bilgi, belge ve kaynak alışverişinde; öğretmen ve uzmanların eğitim olanaklarından faydalanması konusunda; işbirliği yapması için ısrar etmektedir. Uluslararası toplumdan, tüm halkların dayanışma gereğini simgeleyen, anlayış ve barışı yeşertecek olan bu işbirliğini güçlendirmek için yardım ellerini cömertçe uzatmalarını ister. Şu anda tüm dünyada uygulanan çeşitli çevre eğitim programları arasında en gelişmiş olanlar, Tiflis Bildirgesinin hedef, amaç ve esasları doğrultusundadır (Kocalar, 2012, s. 29).

2.5.Mizah

Mizah kavramının çeşitli şekillerde farklı açılardan tanımları yapılabilmektedir. Arapça bir kelime olan mizahın Türk Dil Kurumu’ na göre anlamı gülmece yani eğlendirmek, güldürmek, birine veya birinin davranışına onu kırmadan takılmak amacıyla yapılan ince alaydır (Türk Dil Kurumu, 2005, s. 806).

Mizah, bir düşünme şeklidir ve temelinde bulunan uyumsuzluk veya aykırılıklara dayanmaktadır. Mizah kişilerin veya olayların çelişkili, çarpık, aykırı, gülünç, beklenmeyen yanlarını bulup ortaya çıkararak gözler önüne serme sanatıdır. Mizah gerçek olan ile olması gereken arasındaki çelişkiden doğar ve insanı güldürmek, eğlendirmek, düşündürmek için bir vasıtadır. Mizahın tek amacı insanları güldürüp eğlendirmek değildir aynı zamanda bilgilendirme, farklı bakış açıları kazandırma, olayların farklı yönlerini ortaya çıkarma ve öğretmek amacıyla da kullanılabilmektedir (Ç. Güler & Güler, 2010, s.173). Bu nedenle mizah eğitimsel amaçlar için de kullanılmalıdır.

Eğitimde mizahı kullanmak öğrenme sürecine birçok açıdan katkı sağlamaktadır. Bilişsel açıdan mizah bireylerin anlama, yorumlama ve çözüm üretme becerilerini etkilemektedir.

Mizah öğrencilerde eleştirel düşünme ile birlikte problem çözme, yeni ve özgün düşünceler üretme becerilerini geliştirir (Berk, 2001; Fry & Allen, 1996). Öğrencilerin mevcut bilgileri ile yeni bilgiler arasında ilişki kurmasını sağlayarak bilgi edinmeyi ve bu bilgilerin anımsanmasını kolaylaştırır, ders başarılarının artırmasını sağlar (Droz & Ellis, 1996;

Referanslar

Benzer Belgeler

Toprak sorunlarının bir kesimi doğal olaylardan ya da toprağın yapısından kaynaklanırken, büyük bir kesimi de insan müdahalesinden ileri gelmektedir (Demirtaş, 2011)...

Hava kirliliğinin azaltılmasında ısınma amaçlı doğalgaz, güneş enerjisi gibi temiz enerji kaynakları kullanılması, ormanlar ve bitki örtüsünün korunması ve yenilenebilir

Özellikle müze bahçesinde sergilenen taş eserler ile müze içinde teşhir edilen büyük heykeltıraşlık eserlerinde hava kirliliğinin sonucu olan siyah tabakaları

• Dünya Doğayı koruma vakfı gibi küresel kitle örgütleri; Dünya gözlem enstitüsü (worlwatch) gibi çevre düşünce kuruluşları; uluslararası. doğa koruma birliği gibi

Deniz kirliliğine neden olan faktörlerin başında petrol/petrol ürünleri ile bilinçli veya bilinçsiz ola- rak dökülen milyonlarca ton çöp gelir ki bunlar arasında en

Deniz kirliliğine neden olan faktörlerin başında petrol/petrol ürünleri ile bilinçli veya bilinçsiz ola- rak dökülen milyonlarca ton çöp gelir ki bunlar arasında en

Özellikle baca gazları ve egzoslardan çıkan duman yarattığı görsel kirlilik ve koku nedeniyle kolaylıkla fark edilirken genel etkileri ve canlılar üzerindeki etkileri

İnsanların yaşamları boyunca varlıklarını sürdürdükleri canlı ve cansız ortam çevre olarak adlandırılmaktadır. Hiçbir canlı çevresinden tam olarak bağımsız