• Sonuç bulunamadı

15. yüzyıl İran minyatürlerinde çalgılar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "15. yüzyıl İran minyatürlerinde çalgılar"

Copied!
186
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I

T.C.

MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SANAT TARİHİ ANA BİLİM DALI TÜRK İSLAM SANATLARI PROGRAMI

15. YÜZYIL İRAN MİNYATÜRLERİNDE ÇALGILAR (Yüksek Lisans Tezi)

Hazırlayan:

20136045 S. M. Taghi HOSSEİNİ

Tez Danışmanı:

Prof. Dr. Banu MAHİR

İSTANBUL 2017

(2)
(3)

II

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ………...III KISALTMALAR ………..VII RESİM LİSTESİ ……….VIII ÖZET ……….XII SUMMARY ………..XIV 1. GİRİŞ

1.1. Çalışmanın Kapsamı, Yöntemi ve Amacı ………..…..1

2. 15. YÜZYILDA İRAN COĞRAFYASINDA HÜKÜM SÜREN İSLAM DEVLETLERİNİN TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ ………..6

2.1. Timurlular ……….6

2.2. Karakoyunlular ……….9

2.3. Akkoyunlular ………...12

3. 15.YÜZYILDAİRANCOĞRAFYASINDASANATVERESİMÜSLÛPLARI....17

3.1. 15. Yüzyıl Timurlular Dönemi Resim Üslûpları ………..17

3.1.1. Herat Üslûbu ……….….18

3.1.2. Şiraz Üslûbu ………..21

3.2. 15. Yüzyıl Karakoyunlular Döneminde Resim Üslûpları ………23

3.3. 15. Yüzyıl Akkoyunlu Dönemi ResimÜslûpları ………..24

(4)

III

4. ABDÜLKÂDİR-İ MERÂGÎ’NİN CÂMİU’L-ELHÂN’IN ADLI ESERİNDEN “MUSİKİ ALETLERİNİN ADLARI VE ÖZELLİKLERİ” BAŞLIKLI BÖLÜMÜN

TERCÜMESİ...27

5. İNCELENEN EL YAZMA NÜSHALARDA YER ALAN MÜNYATÜRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ………..36

5.1.TSMK H.779………...36

5.1.1. Katalog No: 1………..36

5.1.2. Katalog No: 2 ……….38

5.2.TSMK H.870 ………..43

5.2.1. Katalog No: 3 ……….43

5.3.TSMK R.1021……….48

5.3.1. Katalog No: 4 ……….48

5.3.2. Katalog No: 5 ……….52

5.4.TSMK R.874 ………..55

5.4.1. Katalog No: 6 ……….54

5.5.TSMK H.799 ……….59

5.5.1. Katalog No: 7 ………59

5.5.2. Katalog No: 8 ………60

5.5.3. Katalog No: 9 ………65

5.5.4. Katalog No: 10 ……….……….66

5.6.TSMK H.801 ………72

5.6.1. Katalog No: 11 ……….72

5.7. TSMK R.863 ………...75

5.7.1. Katalog No: 12 ……….75

5.8.TSMK R.1522 ………..79

(5)

IV

5.8.1. Katalog No: 13 ……….……….79

5.9. İÜK FY.1412 ……….………...83

5.9.1. Katalog No: 14 ……….………….83

5.10. İÜK: FY.1407 ……….…...….…....85

5.10.1. Katalog No: 15 ………..…...…...86

5.10.2. Katalog No: 16 ………..…...88

5.10.3. Katalog No: 17 ……….……...90

5.10.4. Katalog No: 18 ………..…...92

5.10.5. Katalog No: 19 ………...…...…...94

5.11. İÜK FY.539……….….……...96

5.11.1. Katalog No: 20 ………....….…...96

5.11.2. Katalog No: 21 ………...……..99

5.12. İÜK: FY.141……….……….101

5.12.1. Katalog No: 22 ……….….……….101

5.12.2. Katalog No: 23 ……….…....……..104

5.13. İÜK: FY.1313 ……….….…...…..106

5.13.1. Katalog No: 24 ……….….…...106

5.13.2.Katalog No: 25 ……….…….……...…...108

5.13.3. Katalog No: 26……….…...110

5.14. SK: Haletefendi 376 ………..…...112

5.14.1. Katalog No: 27 ……….………..113

5.14.2. Katalog No: 28……….…...……116

5.14.3. Katalog No: 29 ……….…...118

5.14.4. Katalog No: 30 ………...121

(6)

V

5.14.5. Katalog No: 31 ………..123

5.15. SK: Fatih 4172 ……….125

5.15.1 Katalog No: 32 ………...125

5.16. SK Ayasofya. 3842………...128

5.16.1 Katalog No: 33 ………...128

5.17. SK Fatih. 4247M ………..132

5.17.1 Katalog No: 34 ………...132

5.17.2. Katalog No: 35 ………..135

5.17.3. Katalog No: 36 ………..137

5.17.4. Katalog No: 37 ………..139

5.17.5. Katalog No: 38 ………..…………....142

5.17.6. Katalog No: 39 ………..145

5.18. SK: Laleli. 1708 ………...148

5.18.1.Katalog No: 40 ………....…...148

5.19. SK Laleli. 1940 ………....150

5.19.1.Katalog No: 41 ………...150

5.20. SK: Laleli. 1991 ………...153

5.20.1.Katalog No: 42 ……….…………...153

5.21. SK: Lala İsmail. 617………..156

5.21.1.Katalog No: 43 ………...………156

5.21.2.Katalog No: 44 ………...…158

6. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ...160

7. KAYNAKLAR………..………...164

ÖZGEÇMİŞ ...169

(7)

VI

ÖNSÖZ

İran coğrafyası yüzyıllardır İslam musiki ve minyatür sanatının en önemli merkezlerinden birisi olagelmiştir. Bu coğrafyada ortaya çıkan musiki ve minyatür üslupları başta İslam ülkeleri olmak üzere hemen hemen bütün dünyayı etkilemiştir.

Bu çalışmada, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan 15.yüzyıl elyazması nüshaların minyatürlerinde yer alan musiki aletleri incelenmiş ve her biri hakkında bilgi verilmiştir. Gerek musiki aletlerinin isimlendirilmesi gerekse haklarında bilgi verilmesi konusunda Abdülkâdir-i Merâgî'nin Farsça telif ettiği Câmiu’l-elhân adlı eserinde bulunan “Musiki Aletlerinin Adları ve Türleri” başlıklı bölüm esas alınmıştır. Ayrıca incelenen nüshalardaki musiki aletlerinin resmedildiği minyatür sayfaları bu çalışmanın ilgili bölümlerinde nakledilmiştir.

Bir anlamda İslam musiki ve minyatür sanatının 15. yüzyılda İran’daki seyrini ortaya koyan bu çalışmam sırasında, zaman kavramı gözetmeksizin bana yardımcı olan, karşılaştığım sorunların çözümünde engin bilgi ve tecrübesiyle yol gösteren ve destek olan tez danışmanım Prof. Dr.

Banu MAHİR’e ve değerli dostum Dr. Ahmet ÇELİK’e özellikle şükran borçlu olduğumu belirtmek isterim. Ayrıca tez dönemim boyunca bana her zaman yanımda olduğunu hissettiren değerli eşime de teşekkür ederim.

İstanbul-2017

(8)

VII

KISALTMALAR

a.e. Aynı eser a.m. Aynı makale a.g.e. Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.t. Adı geçen tez Bkz./bkz. Bakınız C. Cilt Çev. Çeviren

DİA Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Ed. Editör

H. Hazine

h. Hicrî

Haz. Hazırlayan

İÜK İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi Kat. Katalog

m. Miladî

No./no. Numara Res. Resim

s. Sayfa

SK Süleymaniye Kütüphanesi

TSMK Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi

y. Yaprak

(9)

VIII

RESİM LİSTESİ

Resim 1: Behrâm-i Gûr ve Fitne (Azade)’nin Av Sahnesi. TSMK. H.779. 843h/1440m.

y.189b……….40

Resim 2: Behrâm-i Gûr ile Çin Hakanı’nın Savaş Sahnesi. TSMK. H.779. 843h/1440m. y.199a……… 41

Resim 3: Çeng.TSMK H.779. 843h/1440m. y.189b………..42

Resim 4: Nefîr.TSMK H.779. 843h/1440m. y.199a……… 42

Resim 5: Şîrîn’in İşret Meclisi. TSMK H.870. 848h/1444m. y.78b………..46

Resim 6: Çeng.TSMK H.870.848h/1444m. y.78b……….47

Resim 7: Tarabrûd.TSMK H.870. 848h/1444m. y.78b………..47

Resim 8: Yektây.TSMK H.870 .848h/1444m. y.78b……….47

Resim 9: Bostanda Bezm Meclisi. TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y.2a………50

Resim 10: Çeng.TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y.2a………51

Resim 11: Daire/Def.TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y. 2a………51

Resim 12: Hüsrev ve Şîrîn’in İşret Meclisi. TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y.48a……...53

Resim 13: Çeng. TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y. 48a………54

Resim 14: Daire/Def. TSMK R.1021. 867h/1463m. Bağdad. y.48a………..54

Resim 15: Takdim Minyatürü (Bostanda Bezm Meclisi). TSMK R.874. 881h/1476m. Şiraz…...57

Resim 16: Çeng – Daire/Def TSMK R.874. Takdim 881/1476. Şiraz. 1b……….58

Resim 17: Ney. TSMK R.874. Takdim 881h/1476m. Şiraz. y.1b………..58

Resim 18: Tanbûre-i Şirvaniyân. TSMK R.874. Takdim 881h/1476m. Şiraz. y.1b………..58

Resim 19: Hüsrev ve Şîrîn’in Bezm Meclisi. TSMK H.799. 903h/1498m. y.73a……….61

Resim. 20: Çeng. TSMK H.799. 903h/1498m. y.73………..62

Resim. 21. Türk Tanburu TSMK H.799. 903h/1498m. y.73……….62

Resim 22: İskender’in Bezm Meclisi. TSMK H.799. 903h/1498m. y.137b………..63

Resim 23: Türk tanburu. TSMK H.799. 903h/1498m. y.137b………..64

Resim 24: Daire/Def. TSMK H.799. 903h/1498m. y.137b………64

Resim 25: Behrâm-i Gûr ve Nîmrûz Prensesi. TSMK H.799. 903h/1498m. y.175b……….67

Resim 26: Kanun. TSMK H.799. 903h/1498m. y.175b……….68

Resim 27: Çeng. TSMK H.799. 903h/1498m. y.175b………...68

Resim 28: Nây/Ney. TSMK H.799. 903h/1498m. y.175b……….69

(10)

IX

Resim 29: Daire/Def. TSMK H.799. 903h/1498m. y.175b………69

Resim 30: Behrâm-i Gûr Lacivet Köşk’te. TSMK H.799. 903h/1498m. y.186b………...70

Resim 31:Çeng. TSMK H.799. 903h/1498m. y.186b………71

Resim 32:Tuhfetu’l-ûd. TSMK H.799. 903h/1498m. y.186b………71

Resim 33: Çeng. TSMK H.801. 902h/1494m. y. 197b………..73

Resim 34: Behram-i Gûr ve Azade’nin Avlama Sahnesi. TSMK H.801. 902h/1494m. y. 197b………74

Resim 35: Behrâm-i Gûr ve Hint Prensesi Nûrek Siyah Köşkte. TSMK R.863. 906h/1501m. y. 189b………77

Resim 36: Daire/Def. TSMK R.863. 906h/1501m. y. 189b………...78

Resim 37: Çeng. TSMK R.863. 906h/1501m. y. 189b………..78

Resim 38: Takdim Minyatürü. TSMK R.863. 884h /1479m. y. 2a………81

Resim 39: Tanbur. TSMK R.863. 884 h/1479m. y. 2a………...82

Resim 40: Daire/Def. TSMK R.863. 884h /1479m. y. 2a………..82

Resim 41:Takdim Minyatürü. İÜK. FY.1412. 846h/1442-43m. y. 1b………...84

Resim 42: Çeng-Def/Daire. İÜK. FY.1412. 846h/1442-43m. y. 1b………..85

Resim 43: Kerrenây. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.48b………86

Resim 44: Rüstem ile Efrâsiyâb’ın Savaş Sahnesi. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.48b…….87

Resim 45: Nefîr. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.188b………88

Resim 46: Rüstem'in Fil Üzerindeki Çin Hakanını Çekmesi. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.188b……….89

Resim 47: Nefîr. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.332b……….90

Resim 48: Rüstem ile İsfendiyâr’ın Savaş Sahnesi. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.332b…...91

Resim 49: Çeng. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.406a……….92

Resim 50: Behram-i Gûr ve Azade’nin Avlama Sahnesi. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.406a……….93

Resim 51: Nefîr. İÜK. FY.1407. 895h/1489-90m. y.457a……….94

Resim 52: Nûşirevân-ı Âdil ile Ferfuris’in savaşı.İÜK.FY.1407. 895h/1489-90m. y.457a……..95

Resim 53: Şâpûr’un Hüsrev’in Portresini Şîrîn’e Göstermesi. İÜK. FY.539. 15. yüzyıl.42a……97

Resim 54: Çeng – Def/Daire. İÜK. FY.539. 15. yüzyıl. y.42a………...98

Resim 55: Çeng. İÜK. FY.539. 15. yüzyıl. y.88b………...98

(11)

X

Resim 56: Şeştây. İÜK. FY.539. 15. yüzyıl. y.88b………98 Resim 57: Hüsrev’in İşret Meclisi. İÜK. FY.539. 15. yüzyıl. y.88b………100 Resim 58: Şehir Dışında Hüsrev’in Eğlence Meclisi. İÜK. FY.141. 15. yüzyıl. y.23a………...102 Resim 59: Nây/Ney. İÜK. FY.141. 15. yüzyıl. y.23a……….103 Resim 60: Def/Daire. İÜK. FY. 141. 15. yüzyıl. y.23a………...103 Resim 61: Tanbûre. İÜK. FY.141. 15. yüzyıl. y.68b………...104 Resim 62: Bahar mevsiminde Hüsrev’in bezm meclisi. İÜK. FY.141. 15. yüzyıl. y.68b……...105 Resim 63: Hüsrev ve Şîrîn’in İşret Meclisi. İÜK. FY.1313. I5. Yüzyılın Son Çeyreği. y.

83b………107 Resim 64: Çeng, Daire/Def İÜK. FY.1313. I5. Yüzyılın Son Çeyreği. y.83b……….108 Resim 65: Behrâm-i Gûr ve Fitne (Azade)’nin Av Sahnesi. İÜK. FY.1313. I5. Yüzyılın Son Çeyreği. y.160a……….109 Resim 66: Çeng. İÜK. FY.1313. I5. Yüzyılın Son Çeyreği. y.160a………110 Resim 67: İskender ve Çin Hakanı’nın Meclisi. İÜK. FY.1313. I5. yüzyılın Son Çeyreği. y.

263a………..111 Resim 68: Çeng ve Def/Daire. İÜK. FY.1313. I5. Yüzyılın Son Çeyreği. y.263a………..112 Resim 69: Behrâm-i Gûr ile Fitne (Azade)’nin Av Sahnesi. SK: Haletefendi.376. 900h/1494m.

y.154a………...114 Resim 70: Behrâm-i Gûr ile Fitne (Azade)’nin Av Sahnesi. SK: Haletefendi.376. 900h/1494m.

y.154a………...115 Resim 71: Tanbur. SK: Haletefendi.376. 900h/1494m. y.156a………115 Resim 72: Fitne’nin Behram’a Omzunda Öküz Getirmesi. SK: Haletefendi.376. 900h/1494m.

y.154a………...117 Resim 73: Mahân’ın Gizlice Bostanda Şehzâdeyi İzlemesi. SK: Haletefendi.376. 900h/1494m.

y.181a………...119 Resim 74: Çeng, Def/Daire. SK: Haletefendi.376. 900h/1494. y.181a………120 Resim 75: Nefîr. SK: Haletefendi. 376. 900h/1494m. y.217a………..120 Resim 76: İskender’in Zengbâr (Zencilerle) savaşı. SK: Haletefendi 376.900h/1494m.

y.217a…...122 Resim 77: Nefîr. SK: Haletefendi 376. 900h/1494m. y.272b………..123

(12)

XI

Resim 78: İskender’in Rus Ordusunun Hizmetindeki Devi Kemendiyle Yakalaması. SK:

Haletefendi.376. 900h/1494m. y.272b……….124

Resim 79: Venüs Yıldızı. SK: Fatih 4172. 906h/1501. y.21b………..127

Resim 80: Takdim minyatürü. SK: Ayasofya. 3842. 15 yüzyıl ikinci yarısı. y.2a………...130

Resim 81: Def/Daire. SK: Ayasofya. 3842. 15. yüzyıl ikinci yarısı, y.2a………131

Resim 82: Nây/Ney. SK: Ayasofya. 3842. 15. yüzyıl ikinci yarısı, y.2a……….131

Resim 83: Çeng. SK: Ayasofya. 3842. 15. yüzyıl ikinci yarısı, y.2a………...131

Resim 84: Nefîr. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.53b………..133

Resim 85: Nevfel ve Leylâ’nın iki kabilelerinin savaş sahnesi. SK: Fatih. 4247; 15 Yüzyılın İkinci Yarısı. y. 53b………..134

Resim 86: Nây/Ney (Şehnây) - Daire/Def. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.91a……….135

Resim 87: Şîrîn’in Portresinin Hüsrev’e Gösterilme Meclisi. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılınİkinci Yarısı. y.91a………..136

Resim 87: Nefîr. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.96b………...137

Resim 88: Hüsrev ve Behâm-i Çûbin Savaşı Sahnesi. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.96b……….138

Resim 89: Behrâm-i Gûr ve Harezm Prensesi Perî Yeşil Köşkte. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.171b……….140

Resim 90: Def/Daire - Nây/Ney (Şehnây).SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.171b………...141

Resim 91: Türk Tanburu. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.191a………...143

Resim 92: Çeng. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.191a……….143

Resim 93: Behrâm-i Gûr ve Mağrib Prensesi Melik Mavi Köşkte. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.191a……….144

Resim 94: Behrâm-i Gûr ve Çin Prensesi Leğman Beyaz Köşkte; SK: Fatih. 4247;15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.205a……….146

Resim 95: Çeng. SK: Fatih. 4247; 15. Yüzyılın İkinci Yarısı. y.205a……….147

Resim 96: Nây/Ney -Daire/Def. SK: Laleli. 1708. 886h/1481m. y.188a………147

Resim 96: Dil’in Hüsn’e Hediye Vermesi. SK: Laleli. 1708. 886h/1481m. y.188a………149

Resim 97: Eğri - Daire/Def. SK: Laleli. 1940. 15.Yüzyıl. y.44b……….151

(13)

XII

Resim 98: Aşik ve Maşûk Meclisi. SK: Laleli. 1940.15.Yüzyıl. y.44b………...152 Resim 99: ûd-i kâmil. SK: Laleli. 1991. 827h/1423-24.m y.20a……….154 Resim 100: Venüs Yıldızı. SK: Laleli. 1991. 827h/1423-24.m y. 20a………155 Resim 101: Behrâm-i Gûr ve Fitne (Azade)’nin Av Sahnesi. SK: Lala İsmail. 617. 881h/1476m.

y.48b……….157 Resim 102: Çeng. SK: Lala İsmail. 617. 881h/1476m. y.48b………..158 Resim 103: Çeng. SK: Lala İsmail. 617. 881h/1476m. y.67b………..158 Resim 104: Behrâm-i Gûr ve Hint Prensesi Nûrek Siyah Köşkte. SK: Lala İsmail. 617.

881h/1476m. y.67b………...159

(14)

XIII

ÖZET

15. Yüzyıl İran Minyatürlerinde Çalgılar

Bu çalışmada Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesindeki 15. yüzyıl İran minyatürlü yazmalarının tespitimiz ardından, bu minyatürlerdeki musiki aletlerinin resimlerini içerenler ayrılmış ve çalışmamızın malzemesini oluşturmuştur. Bu aşama için de 15. yüzyılda İran coğrafyasında hüküm süren devletler hakkında politik ve sanat tarihi açısından gereken bilgiler aktarılmıştır.

İkinci aşamamızda seçilen minyatürlede tasvir edilen musiki aletleri, bu dönemde yaşayan ve musiki nazariyatı konusunda çok önemli eserlere sahip olan Abdülkâdir-i Merâgî’nin (ö.

838/1435) Farsça telif ettiği Câmiu’l-elhân adlı eserindeki bulunan “Musiki Aletlerinin Adları ve Türleri” başlıklı bölümdeki bilgiler esas alınarak tanımlanmıştır. Musiki aletlerinin görsel kısmı minyatürlerden, teorik bilgileri de Abdülkâdir-i Merâgî'nin eserinden alınarak değerlendirilmiştir.

Bu dönemde kullanılan musiki aletleri hakkında bilgiler verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İran minyatürü, 15.yüzyıl, Çalgı, Abdülkâdir-i Merâgî

(15)

XIV

SUMMARY

Musical Instruments Depicted in the 15th Century Persian Miniatures

For this thesis illustrated 15th century Persian manuscripts from the Topkapı Palace Museum Library, İstanbul University Rare Manuscripts Library, and Süleymaniye Library were identified, and those that included images of musical instruments were chosen for study. In the first stage, the political and art historical background of the polities that ruled in Greater Iran during this century was examined. In the second stage the musical instruments included in the chosen group of miniatures were identified. For this purpose, the information supplied in the section entitled

“The Names and Types of Musical Instruments,” from Câmiu’l-elhân written in Persian by the contemporary musical theorist Abdülkâdir-i Merâgî (d. 838/1435) was used. In the final stage, the musical instruments were evaluated by matching their visuals from the miniatures by the theoretical information provided by Abdülkâdir-i Merâgî's work.

Key Words: Persian Miniature, 15th Century, Musical Instrument, Abdulkâdir-i Merâg

(16)

1

1. GİRİŞ

15. yüzyılda İran coğrafyasında Timurlu, Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletleri hüküm sürdürmekteydiler. Bunlar bilim, edebiyat, kültür ve sanata önem ve değer veren devletlerdi. Dolayısıyla Herat, Semerkant, Şiraz, İsfahan, Tebriz, Bağdat ve Diyarbakır gibi yerlerde ekol diyebileceğimiz bilim, sanat ve kültür merkezleri ortaya çıkmıştı. Bu dönemde diğer kültürel unsurlar gibi musiki ve minyatür sanatları da oldukça üst seviyedeydi.

Minyatür, özellikle tarih ve tarihin çeşitli dalları için öteden beri önemli kaynaklardan olagelmiştir. Yazılı olarak elimize ulaşmayan birçok bilgiyi minyatür sanatı sayesinde elde etmemiz mümkündür. Minyatür sanatı, ''resim sanatı'' dışında, birçok sanat dalları için de önemli kaynak niteliğindedir. Söz gelimi, herhangi bir minyatür sayesinde, bu minyatürün resimlendiği döneme ilişkin toplumsal ilişkiler, etkinlikler, giysiler, mimarî üslûp vb. birçok konuya vakıf olunabilir. Musiki araştırmalarında da minyatürün çok önemli bir rolü vardır. Musiki aletlerinin yapısı genellikle ağaç, deri, ipek gibi doğal maddelerden oluştuğu için, zaman içerisinde çeşitli değişimlere maruz kalarak ortadan kaybolmuş durumdadır; dolayısıyla musiki aletlerinden günümüze ulaşanların sayısı yok denecek kadar azdır. Sazların gerçeğini elde edemesek de seramik, çini, halı, kumaş ve minyatürlere nakşedilen resimlerinden bu sazların görsellerine ulaşmamız mümkündür.

1. 1. Çalışmanın Kapsamı, Amacı ve Yöntemi

Bu çalışmada, dünyada üst sıralarda yer alan Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi (TSMK), İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi (İÜK) ve Süleymaniye Kütüphanesi (SK) olmak üzere üç kütüphanede korunan 15. yüzyıla ait İran minyatürlü yazmaları incelenmiş ve sâz resimlerini ihtiva eden eserler seçilmiştir.

Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan yaklaşık 940 adet Farsça yazmadan 273 adedi minyatürlü olup, bunların da 67 adedinin 15.yüzyıla ait olduğu ve sözü edilen 67 Farsça yazmadan 8’inin musiki aletlerine ait resimler içerdiği tespit edilmiştir.

(17)

2

Sonuç itibarıyla bu çalışmada, Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 15. yüzyıl İran minyatürlü yazmalarından musiki aletlerinin resimlerini içeren 8 yazma eser belirlenerek, incelenmiştir.

İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi'ndeki 1615 adet Farsça yazma eserin ise, 31’inin minyatürlü olduğu tespit edilmiştir. Bu minyatürlü yazmalardan da 6’sı 15. yüzyıla ait olup, 5 tanesinin minyatürlerinde sâz resimleri bulunmuş ve incelemeye dâhil edilmiştir.

150 koleksiyonu aşan onbinlerce yazma eseri içinde barındıran Süleymaniye Kütüphanesi’nde ise durumun diğer iki kütüphaneden farklı olduğunu ifade edebiliriz. Bu kütüphanede kayıtlara göre, halen 829241 adet yazma eser bulunmaktadır. Bunların birçoğu bilimsel yöntemle kataloglanmamıştır; dolayısıyla bu kütüphanedeki minyatürlü yazmaların tespitinin çok zaman alıcı bir iş olacağı açıktır. Bu muazzam kütüphanede bulunan koleksiyonların teker teker kataloğu yapılmadan aktarılan bilgilerin kesinlik ifade etmeyeceği açıktır. Zira bu binlerce yazma arasında gözden kaçırılan yazmalar olması ihtimali oldukça kuvvetlidir2. Bugüne kadar Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi’nde bulunan minyatürlü yazmaları hakkında birkaç değerli çalışma yapılmıştır. Örneğin, 1974 yılında Safwan Khalaf Tell tarafindan yapılan doktora tezinde 12. ve 13. yüzyıllara ait Selçuklu Dönemi minyatürlü nüshaları detaylı bir şekilde incelenmiştir.3 Aynı şekilde 1991 yılında da Nezihe Seyhan tarafindan yapılan bir tez çalışmasında da anılan kütüphanede bulunan Minyatürlü Yazma Eserlerin Kataloğu hazırlanmıştır.4 Ancak çalışma sürecinde çeşitli nedenlerden dolayı ulaşılamayan veyatespit edilemeyen minyatürlü eserlerin olması nedeniyle söz konusu çalışmanın güncellenmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu konuda bildiğimiz son tez çalışması da Meriç Türker Öztürk

1 Bu bilgi, Türkiye Yazma Eserler Kurumu (YEK) tarafından verilmiştir. 2010'da bu sayı 75908 yazmaydı (Dilek-Kayaoğlu, s, 282).

2 Ayrıca Süleymaniye Kütüphanesi gibi ana kütüphaneler de açık kütüphaneler niteliğinde olduğundan koleksiyonların ve yazmaların sayısı artmaktadır.

3 Safwan Khalaf Tell, (1974), 12-13. Yüzyıl Selçuklu Çığırı İslâmi Minyatürlü Yazmaların Üslûp Gelişmesi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Türk ve İslâm Sanatı Kürsüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul.

4 Nezihe Seyhan, (1991), Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Minyatürlü Yazma Eserlerin Kataloğu, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

(18)

3

tarafından çok kapsamlı bir şekilde 2010 yılında yapılmıştır.5 Bu tezde Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na bağlı olan İstanbul’daki Süleymaniye, Köprülü, Ragıp Paşa, Nuruosmaniye, Atıf Efendi ve Hacı Selim Ağa Kütüphaneleri’nde yer alan minyatürlü el yazmalarının kataloğunun oluşturulması amaçlanmıştır, ancak minyatürü olan murakkalar, kutsal mekânların ve yerlerin minyatürlerini içeren6 kitaplar çalışmaya dâhil edilmemiştir. Bu çalışma kapsamlı bir eser olmasına rağmen, araştırmacının amaçladığı sınırlar içerisinde, yine de incelenmeyen nüshalara rastlamak mümkündür.7

Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan 15. yüzyıl İran minyatürlü eserlerini tespit etmek için yukarıdaki sözü edilen tezlerle yetinilmemiş. Tüm Hamidi Defterleri, bazı koleksiyonların yayınlanmış katalogları ve Süleymaniye Kütüphanesindeki okuma salonunda bilgisayar ortamındaki yazmalar incelenerek, araştırmamızın amacı doğrultusunda tespitler yapılmış8 ve sonuçta Süleymaniye Kütüphanesi’nde toplam 80 civarında minyatürlü Farsça yazma eser tespit edilmiştir. Bunlardan 20’si 15.

yüzyıla ait olup, 8 adedi 9 musiki aletlerinin resimlerini içermektedir.

Sonuç itibarıyla bu çalışmada Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinden 8 yazma, İstanbul Üniversite Nadir Eserler Kütüphanesi’nden 5 yazma ve Süleymaniye Kütüphanesinden de 8 yazma olmak üzere toplam 21 yazma nüshanın minyatürleri değerlendirilmiştir. Söz konusu nüshaları şu şekilde sıralamak mümkündür:

5 Meriç Türker Öztürk, (2012), ''Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’na Bağlı İstanbul Bölgesi Kütüphanelerinde Yer Alan Minyatürlü Eserlerin Kataloğu'', İstanbul, T.C.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü.

6 Delāil el-Ḥayrāt ve Menzīlnāmeler gibi.

7 Nuruosmaniye 3182(Ravzatü’s-safâ' fî sîreti’l-enbiyâ' ve’l-mülûk ve’l-hulefâ': Hamîdüddîn Muhammed Mîrhând b. Burhâneddîn Hâvendşâh b. Kemâleddîn Mahmûd Herevî (ö.

903/1498) bu nüshanın149b, 150a, 172b, 173a, 236b, 237a, 288b, 289a sayfalarında minyatür bulunmaktadır; Esad Efendi 2684, (Divân-i Mânî Mevlana Mânî Şirâzî (ö.

914/1508?) bu nüshanın 32a sayfasında da boyanmamış bir minyatür mevcuttur.

8 Biz de senelerden beri yazmalar konusunda hizmet etme şerefine nail olduk, birkaç kütüphanenin yazma eserler kataloğunu yazarak kültürel camiaya sunduk. Süleymaniye Kütüphanesine ait olan yazdığım koleksiyonların Farsça Yazma Eserler kataloğu şunlardır:

Ayasofya, Fatih, Nuruosmaniye, Esad Efendi, Ragib Paşa, Halet Efendi, Hâkim Oğlu Ali Paşa, Kadızade Mehmed Efendi, Nafız Paşa, Amcezade Hüseyin Paşa, İbn-i Mirza, Ahmed Tekelli Oğlu, İzmirli Hakki, Yahya Tevfik Efendi, Galata Mevlevihanesi.

9 Hacı Selim Ağa kütüphanesinde 914 nolu Divân-i Hâfız-i Şirâzî nüshasında da baş tarafta olmak üzere iki çift sayfa minyatür bulunmaktadır. Bu minyatürler de musiki aletlerin resimlerini barındırır, ancak minyatürler tahrip olduğundan kullanılamaz hale gelmiştir.

(19)

4 1. TSMK: H.779 [Hamse-i Nizâmî]

2. TSMK: H.870 [Hamse-i Nizâmî]

3. TSMK: R.1021 [Hamse-i Emîr Hüsrev-i Dihlevî]

4. TSMK: R.874 [Hamse-i Nizâmî]

5. TSMK: H.799 [Hamse-i Emîr Hüsrev-i Dihlevî]

6. TSMK: H.801 [Hamse-i Emîr Hüsrev-i Dihlevî]

7. TSMK: R.863 [Hamse-i Nizâmî]

8. TSMK: R.1522 [Câmi'u’t-tevârîh]

9. İÜK: FY.1412 [Külliyât-ı Sadî-ı Şîrâzî]

10. İÜK: FY.1407 [Şâhnâme-i Firdevsî]

11. İÜK: FY.539 [Hamse-i Nizâmî-i Gencevî]

12. İÜK: FY.141 [Hamse-i Nizâmî-i Gencevî]

13. İÜK: FY.1313 [Hamse-i Nizâmî-i Gencevî]

14. SK: Haletefendi.376 [Hamse-i Nizâmî]

15. SK: Fatih.4172 [Acâibü’l-mahlûkat ve garâibü’l-mevcûdât]

16. SK: Ayasofya. 3842 [Hâlnâme, Ârifî-i Herevî]

17. SK: Fatih. 4247M [Hamse-i Hâtifî]

18. SK: Laleli. 1708 [Hüsn ü Dil-i Fettâhî]

19. SK: Laleli. 1940 [Dîvân-ı Câmî]

20. SK: Laleli. 1991 [Acâibü’l-mahlûkât ve garâibü’l-mevcûdât]

21. SK: Lala İsmail. 617 [Heft Peyker-i Nizâmî]

Bir başka ifadeyle, bu çalışmada Hamse-i Nizâmî’nin 9 nüshası, Hamse-i Emir Hüsrev’in 3 nüshası, Acâibü'l-mahlûkât’ın 2 nüshası, Câmi'u’t-tevârîh’in, 2 nüshası ve Külliyât-ı Sadî, Şâhnâme, Hâlnâme, Hüsn ü Dil, Dīvān-ı Cāmī’nin de birer nüshası inceleme konusu yapılmıştır.

Diğer yandan, musiki araştırmalarında, bu alanda telif edilen eserlerin yanısıra, müzik aletleri de önemli bir yere sahiptir. Ancak müzik aletlerinin genellikle doğal

(20)

5

maddelerden yapılmış olması zaman içerisinde tahrip olmalarına ve çok azının günümüze ulaşmasına neden olmuştur. Çalışmamızda İslâm medeniyeti etrafında gelişen 15. yüzyıl İran coğrafyasında kurulan Timurlu, Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletler’inin sanat anlayışından yola çıkılarak minyatürlü el yazmalarında tasvir edilen müzik aletlerinin belirlenmesi, adlarının tespit edilmesi ve görsel açıdan değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Çalışmada, sistematik bir yöntem olarak ‘tarih yöntemi’ esas alınmıştır. Yöntemin ilk aşamasını birinci elden kaynak niteliğinde olan minyatür nüshalarındaki çalgıların taranması oluşturmaktadır. Bu amaçla, yukarıda da ifade edildiği gibi, Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eser Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi ve Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 15. yüzyıl İran minyatürleri taranmıştır. İkinci aşamada, elde edilen veriler çalışmanın amacına ve konusuna uygun bir şekilde tasnif edilmiştir. Üçüncü aşamada, İslâm musikisinde kullanılan sazlar hakkında oldukça önemli bir kaynak olan ve İranlı âlim Hâce Kemâleddîn Abdülkadir b. Gaybî el-Merâgî (öl. 838/1435) tarafından 15.

yüzyılda kaleme alınan, ancak herhangi bir resim içermeyen elyazması eserde geçen sazların isimleri, aynı dönemde yapılan İran minyatürlerinde yer alan sazların resimleriyle karşılaştırılarak, hangi saza ait olduğu tespit edilmeye çalışılmış ve bu yolla, minyatür sanatı ile musiki alanında araştırma yapanlara yeni bilgiler sunulmaya çalışılmıştır. Dördüncü aşamada, sınıflandırılan minyatür nüshaları tahlil edilerek veriler çözümlenmiştir. Son olarak da toplanan bilgi ve veriler birleştirilmiştir.

(21)

6

2. 15. YÜZYILDA İRAN COĞRAFYASINDA HÜKÜM SÜREN İSLAM DEVLETLERİNİN TARİHİNE GENEL BİR BAKIŞ

2.1. Timurlular

Orta Asya ve İran’da hüküm süren İslâm devletlerinden biri Timurlular (1370- 1507)’dır. Timur tarafından kurulduğu için, onun adına nispetle Timurlular şeklinde adlandırılmıştır. Timurlular, Semerkant merkezli geniş bir coğrafyaya yayılmıştır.

Kan dökücülüğüne ve tahripkarlığına rağmen, Timur girdiği hiçbir ülkede âlimlerin incitilmesine izin vermemiştir.

Timur yaklaşık 45 yıl süren saltanatı boyunca Maveraünnehir, Harezm, Horasan, İran, Azerbaycan, Deşt-i Kıpçak, Hindistan ve Doğu Türkistan'a düzenlediği seferlerle Cengiz Han'ın halefleri tarafından kurulan devletlerin kalıntılarını idaresi altına almıştır. Onun kurduğu devlet, politik gelenek olarak Moğolların etkisinde kalmış ve din olarak İslâmiyeti, dil olarak da Türkçeyi benimsemiştir.10

Timur 1370 yılında Maverâünnehir’i ele geçirerek Semerkant’ta tahta oturmuştur.

Timur, 1370 yılında Maveraünnehir’de hâkimiyeti ele geçirdiğinde, İran parçalanmış bir durumda bulunuyordu. Merkezi Herat olmak üzere Horasan’da Kertler (1245- 1383), merkezi Sebzevar olmak üzere Horasan’ın batı tarafında Serbedarlılar (1337- 1381), merkezi Curcan olmak üzere Esterabad, Damgan, Bistam ve Simnan taraflarında Toga Timurlular (1337-1410), merkezi Şiraz olmak üzere Fars ve Kirman bölgelerinde Muzafferîler (1294-1393), merkezi Bağdat olmak üzere Irak-ı Arap, Irak-ı Acem ve Azerbaycan bölgelerinde ise Celayirîler (1336-1432) hüküm sürüyorlardı.11 Timur 1380 (782)’de Ceyhun’u (Amuderya) geçerek Horasan’a düzenlediği ve “üç yıllık sefer” şeklinde adlandırılan (1386-1388) askerî harekât sonucu Azerbaycan’ı ele geçirdi ve Irak’a kadar topraklarını genişletti. Daha sonra Altın Orda Hanlığını parçalayarak, oradan Anadolu ve Suriye’ye yönelip Bağdat’a kadar ilerledi. Böylece çok geniş bir alanda hâkimiyet kurdu. Timur, 1399-1400

10 Hayrunnisa Alan, (1996), Sultan Ebu Said Devri Timurlu Tarihi (1451-1469), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, s. 9.

11 İsmail Aka, (2013), Timur ve Devleti, Türk Tarih Kurumu Yay, Ankara, s. 15.

(22)

7

yıllarında Memlükleri ve ardından da Osmanlıları yendi; bölgedeki eski beylikleri tekrar canlandırıp onlara egemenliğini kabul ettirdi.12

Timur, dünya çapında bir tahribata yol açtı; İslâm Medeniyetini ve dayanma gücünü temelinden sarstı. Fakat o, hiçbir zaman bağımsız bir imparatorluk kuramadı. Bu yüzden de tebasına yerleşik bir hükümetin himayesine giden hiçbir yol gösteremedi.

Timur, 1405 (807)’te Çin üzerine yürürken yolda öldü. İki yıl içinde imparatorluğu bir kaç parçaya bölündü. Anadolu, Irak ve Hindistan’da eski hânedanlar geri döndü.

İran ve Maveraünnehir onun soyundan gelenlerin fiilî hâkimiyetlerinde kaldı.13 Öte yandan, Timur’un ölümünün üzerinden daha üç yıl geçmeden Karakoyunlular, Azerbaycan’a hâkim olmak suretiyle Timurlular için bir rakip haline geldiler.14

Timur’un muhtelif yerlerde birçok çocuğu ve torunu bulunuyordu. Bunlardan dördüncü oğlu Şahruh, özellikle Horasan ve Maveraünnehir başta olmak üzere 1407 yılında İran’ın büyük bölümünde iktidarı ele geçirdi. Öncekilerin aksine, o barışsever bir hükümdar; dinin, âlimlerin ve şairlerin hamisi olduğunu kanıtladı. Onun idaresi altındaki İran’ın hemen hemen her yerine yeniden huzur geldi ve onlarca yıl süren iç karışıklıklardan sonra ekonomik şartlar istikrara kavuştu. Şahruh’un oğlu Uluğ Bey babasının nâibi olarak Maveraünnehir’de hüküm sürüyordu. O da babası gibi sosyal bilimlerle fen bilimlerini teşvik etmekteydi15. Şâhruh’un ölümünden sonra da yerine oğlu Uluğ Bey tahta çıktı (1447-1449). İki yıllık saltanatı mücadeleler içinde geçti.

Oğlu Abdüllatif tarafından öldürülünce ülkede karışıklıklar arttı; devlet Herat ve Semerkant merkezli iki kola ayrıldı. Şahruh’un büyük yeğeni Ebû Said Mirza Han, Özbeklerden yardım sağlamak suretiyle Semerkant’a yürüdü ve Çağatayları yenilgiye uğrattı, şehri ele geçirip tahta oturdu (1451-1469). Türkistan’da bu olaylar cereyan ederken Horasan ve Irâk-ı Acem’de Timurlu şehzadeler arasındaki çekişmelerden yararlanan Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah, 1458 (862)’de Horasan’a yürüyüp Herat’ı ele geçirdi.16 Ebu Saîd, iktidarı döneminde

12 İsmail Aka, (2012), “Timurlular: Orta Asya ve İran’da Hüküm Süren İslâm Hânedanı (1370-1507)”, DİA, c. 41, s. 177.

13 Bertold Spuler, (1990), “Doğu’da Hilâfetin Çöküşü”, (Çev. Hamdi Aktaş), İslâm Tarihi Kültür ve Medeniyeti, c. 1, İstanbul: Kitabevi Yay, s. 178.

14 Aka, a.g.m. (2012), s. 177.

15 Spuler, a.g.e. s. 178.

16 Aka, a.g.m. s. 177.

(23)

8

Mezopotamya’dan Maveraünnehir’e kadar uzanan sınırlar arasındaki İran topraklarını kontrolü altına aldı.17

Ebû Said’in Herat’a doğru ilerlediğini öğrenen Cihan Şah, bu sırada oğlu Hasan Ali’nin Tebriz’i ele geçirerek hükümdarlığını ilan ettiğini öğrenince, Horasan’da daha fazla kalamadı ve Ebû Said ile anlaşıp dönmeye karar verdi. Cihan Şah’ın Horasan’ı boşaltması; Irâk-ı Acem, Fars ve Kirman’ın Karakoyunlularda kalması şartıyla barış yapıldı. Ancak, Ebû Said’in ölümüyle (1469) Timurlular, Horasan’ın batısında kalan toprakları Akkoyunlulara terketmiş oldular. Ebû Said’in ölüm haberi Herat’a ulaşınca Hüseyin Baykara (1470-1506) şehre girdi.Bu dönemde başkent Herat, Ortaçağın diğer merkezleri olan Dımaşk, Bağdat, Kahire ve İstanbul gibi hem yüksek bir medeniyet hem de eğlence merkezi konumuna gelmişti.18Hüseyin Baykara döneminde, Vezir Ali Şîr Nevâyi (1440-1502)’nin öncülüğünde,Herat önemli bir kültür merkezi haline geldi. Farsçanın yedi klâsik şairinin sonuncusu olan Câmi (1414-1492), onun sarayında yaşadı. Tarihçi Mirhond (1433-1498), Dünya Tarihi’ni burada yazdı. Farsça yazma konusunda yetenekli bir yazar olan Ali Şîr Nevâyi aynı zamanda ana dili olan Çağatay Türkçesi için Farsçaya denk bir ün sağlamak amacıyla çaba gösterdi.19

Hüseyin Baykara’nın ölümünden sonra birbirinden nefret eden oğulları Muzaffer Hüseyin ile Bedîüzzaman’ın ortak sultan ilân edilmesi son derece tehlikeli bir gelişme oldu. Maveraünnehir’de durumunu kuvvetlendiren Muhammed Şeybânî Han, 1507 yılının Mayıs ayında Herat’ı ele geçirdi. Şah İsmâil’in 1510 (916)’da Şeybânî Han’ı öldürmesinden yararlanan Bâbür’ün bütün gayretlerine rağmen, ülke Özbek istilâsından kurtarılamadı.Timurlu sülâlesi ancak Bâbür’ün Hindistan’da kurduğu devlet sayesinde varlığını sürdürebildi.20

17 Spuler, a.g.e. s. 179.

18 Aka, a.g.m. s. 178.

19 Spuler, a.g.e. s. 180.

20 Aka, a.g.m. s. 178.

(24)

9 2.2. Karakoyunlular

Karakoyunlular, İran ve Irak'ta iki yüzyıla yakın hüküm süren Moğol hâkimiyetine fiilen son vererek buralarda Türkmen nüfuzunu tesis etmek suretiyle özellikle Azerbaycan'ın Türkleşmesinde önemli rol oynamış devletlerden biridir.

Karakoyunluların hangi Oğuz boyuna mensup olduğu bilinmemektedir.21 Karakoyunluların ilk beyi sayılan Bayram Hoca, Sutaylılar hükümdarı Akçasakal Hüseyin Bey'i 1351'de öldürerek bağımsızlığını elde etti ve Musul'u alarak buranın idaresini kardeşi Birdi Hoca'ya verdi. Kendisi de beyliğin başına geçti.22

Bayram Hoca vefat edince (782/1380) oğlu olmadığı için yerine kardeşi Türemiş'in oğlu Kara Mehmed geçti (1380- I389). Mehmed Bey, üzerine gelen Celayirli Şehzade Ali'yi yenilgiye uğrattı (784/ 1382).23 Kara Muhammed, Celayirîlere sadık kalarak babasının idare ettiği yerleri ve aşiret beyliğini elinde tutup kızını da Celayirî sultanıyla evlendirerek durumunu güçlendirdi. 1387 yılında Tebriz’i ele geçirdi, ancak ilkinde burayı Timur'a terk etmek zorunda kaldıysa da, ikinci defa burayı aldıktan sonra Berkuk adına hutbe okutarak, Timur'a karşı Memluklulara itaat ettiğini gösterdi. Kara Muhammed 1390 yılında beylik rekabeti sırasında Suriye'de yapılan savaşta hayatını kaybetti. Kara Muhammed' in ölümünden sonra yerine, oğlu Mısır Hoca, bey olduysa da başarılı olamayarak, yerine Karakoyunlu Devleti’ni kuran Kara Yusuf geçti.24

Kara Yusuf, beyliğin nüfuzunu yeniden kuvvetlendirmek için Celayir Beyleri arasındaki anlaşmazlıklardan yararlanarak Tebriz' e geldi (794/1392). Aynı yıl içinde iki defa şehre gelen Yusuf Bey, Van Gölü’nün kuzeyinde Pir Hasan'ın oğlu Hüseyin Bey ile savaştı. Bu sırada Timur tekrar ortaya çıktı.25 Kara Yusuf 1400 yılında Celayirîler ile birlikte hareket ettiyse de Timur tarafından yenilgiye uğratılarak önce Osmanlı Devletine sığındı. Daha sonra Suriye'ye sığındıkları sırada Timur'dan çekinen Memluk sultanı tarafından Celayirîlerden Sultan Ahmed ile

21 Faruk Sümer, “Karakoyunlular: Doğu Anadolu, Azerbaycan, İran ve Irak’ta Hüküm Süren Türkmen Hânedanı (1351-1469)”, DİA, (2001), c. 24, s. 434.

22 Sümer, a.g.m. s. 434.

23 Sümer, a.g.m. s. 434.

24 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, (1969), Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Türk Tarih KurumuYay, s. 180-181.

25 Sümer, a.g.m. s. 435.

(25)

10

birlikte Şam'da hapsedildi. Memluk Sultanına isyan eden Şam valisi tarafından hapisten çıkarıldı. Celayirî Sultanı Ahmed ile birlikte Bağdat'ı Timurlulardan geri aldıktan sonra Kara Yusuf faaliyetlerine başladı. 1407 ve 1408 yıllarında iki defa Timurlu ordusunu yenilgiye uğrattıktan sonra Tebriz ve Azerbaycan'ı ele geçirdi.

Daha sonra Diyarbakır'ı merkez yapan Akkoyunlu hükümdarı Kara Osman'ı da yenilgiye uğratarak gücünü sağlamlaştırdı. Ardından Kara Yusuf Tebriz'i merkez yaparak oğlu Pir Budak ile birlikte hükümdarlığını ilan etti. Kara Yusuf'un oğluyla hükümdarlığını ilan etmesi, Celayirîler ile arasının bozulmasına neden oldu ve 1410 yılında bir yaylak anlaşmazlığı nedeniyle aralarında savaş başladı. Celayirî Sultanı Ahmed komutasındaki ordu Tebriz'i ele geçirse de Erzincan kuşatmasından dönen Kara Yusuf yapılan savaşta Sultan Ahmed'in ordusunu yenilgiye uğrattı ve esir alınan Sultan öldürüldü. Bu galibiyetten sonra Irak-ı Arap ve Bağdat'ı da ele geçirdi. Akkoyunlular, Şirvan ile Gürcistan hükümdarlarını da yenilgiye uğrattıktan sonar Irak-ı Acem’i tamamen ele geçirdi. Ardından 1419 yılında Gaziantep taraflarına akınlar yaptı.26

Yusuf Bey'in ölümünden sonra askerlerinin çoğu, Kerkük'te bulunan İskender Bey'in (1420-1 438) yanına gitti. İskender Bey de bunlarla birlikte, Mardin'i kuşatmış olan Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey'in üzerine yürüdü. Yusuf Bey hükümdarlığının ilk yıllarını Şahruh'a tâbi olan Hakkari ve Bitlis hakimleriyle uğraşmakla geçirdi.

Şahruh tarafından yenilgiye uğratıldıysa da, Şah Ruh'un dönüşüyle tekrar güçlendi ve Akkoyunlu Hâkimi Kara Yülük Osman Bey'i yenerek Doğu Anadolu'nun hakimiyetini tamamen elde etti. Fakat Şahruh 1435-1436'da Kara İskender Bey'in üzerine yürüyerek onu tahttan indirdi.Yerine kendisine sadık Cihan Şah'ı Tebriz valisi olarak tayin etti.Cihan Şah (1438-1467), İskender'in ölümünden sonra Irak hariç, bütün Karakoyunlu topraklarının yegâne hakimi oldu.Bu hükümdar zamanında Karakoyunlu Devleti bir imparatorluk mahiyetini aldı ve en parlak devrini yaşadı. Cihan Şah altı aylık bir kuşatmadan sonra Bağdat'ı aldı (850/1446).

Çağatay Hükümdarı Şahruh'un vefatı üzerine de (851/1447) Sultaniye ve Kazvin'i ülkesine kattı. Bu sırada yeğeni Elvend'i koruyan ve kendisine teslim etmeyen Akkoyunlu Hükümdan Cihangir Mirza'ya karşı başlattığı uzun savaş, kuvvetlerini yıpratmaktan ve Akkoyunluların düşmanlığını artırmaktan başka bir işe yaramadı.

Buna karşılık Timurlu şehzadeleri arasında çıkan saltanat mücadelelerinden

26 Uzunçarşılı, a.g.e. s. 180.

(26)

11

yararlanıp Rey, İsfahan ve Fars vilayetlerini idaresi altına aldı. Ardından Kirman'ı da ülkesine kattı (856-857/ l452-1453).27

Bu dönemde, Akkoyunlu Beyliğinde, Cihangir Mirza ile kardeşi Uzun Hasan arasındaki taht kavgasında Cihangir, Cihan Şah'tan yardım istedi. Akkoyunluların gücünü kırmak için bunu iyi bir fırsat bilen Cihan Şah, Tarhan oğlu Rüstem kumandasında büyük bir orduyu Uzun Hasan’ın üzerine gönderdi. Uzun Hasan bu orduyu Diyarbakır önünde ağır bir yenilgiye uğrattı (Receb 861/ Haziran 1457). Bu yenilginin ardından karışıklıklar içinde bulunan Horasan'ı ülkesine katmayı amaçlayan Cihan Şah, Horasan üzerine yürüdü. Bu sefer gayesine ulaşmadıysa da yapılan antlaşma ile Cihan Şah'ın Esterabad bölgesiyle Irak-ı Acem, Fars ve Kirman üzerindeki hâkimiyeti tanındı. Horasan seferinin başarıya ulaşmamasının başlıca sebebi, Makü Kalesi'nde tutuklu bulunan Cihan Şah'ın oğlu Hasan Ali'nin Tebriz'e gelerek sultanlığını ilan etmesiydi. Cihan Şah, sefer dönüşü Hasan Ali'yi yakalayıp Makü Kalesi'ne hapsettirdi. Fakat Cihan Şah'ın diğer oğlu, Fars ve Bağdat Valisi Pir Budak'ın isyanı yıllarca sürdü. Cihan Şah, Şiraz üzerine yürüyerek oğlunu sadece Bağdat valiliğiyle yetinmeye zorladı (866/ 1462). Ancak, Pir Budak isyankar tavrını sürdürünce, Cihan Şah Bağdat üzerine yürüdü. Bir yıl yedi ay süren (1464-1466) Bağdat kuşatması sonunda, Cihan Şah oğlunun hayatına son verdi ve beylerinden Tuvacı Alpavut Muhammed'i şehre vali tayin etti.28

Cihanşah zamanında, Karakoyunlu Devletinin sınırları Horasan’dan Osmanlı ve Memlük Devleti sınırlarına kadar genişledi. Cihan Şah'ın katledilmesi üzerine Tebriz’de bulunan babasının bazı adamları, oğlu Hasan Ali'yi hapsedildiği Makü Kalesi'ne çıkarıp hükümdar yaptılar. Karakoyunlara ait yerleri ele geçirmek isteyen Uzun Hasan, galibiyetten istifade ile taarruza devam etti. Karakoyunlu şehzadelerinden her biri bulundukları yerlerde hükümdarlıklarını ilan etmeye kalktılar. Uzun Hasan’ın, amansız hücumları karşısında bu devleti bir idare altında toplayıp vaziyeti düzeltecek kuvvetli bir şahsiyet meydana çıkmadı. Akkoyunlu Beyi, Karakoyunlu hanedanını yıkmak için bütün kuvvetiyle çalıştı. Timurlulardan Ebu Said’den himaye ve yardım görmesine rağmen, Hasan Ali’nin Azerbaycan ve

27 Sümer, a.g.m. s. 436.

28 Sümer, a.m. s. 437.

(27)

12

Irak-ı Acem taraflarındaki Karakoyunlu Devleti sona erdi. Geride bir tek Bağdat çevresi kaldı.29

Karakoyunlular mezhep olarak aşırıya kaçan Şiîliği benimsedikleri, hatta Batınî oldukları için gerek Memlüklüler, gerekse Akkoyunlular ve diğer Sünnî devletler bunların aleyhtarıydı; özellikle Akkoyunlularla olan mücadelelerinin sebeplerinden biri de aralarındaki mezhep farkıydı.30

2.3. Akkoyunlular

Akkoyunlular, Oğuzların Bayındır Boyuna mensup oldukları için, kurdukları devlete Bayındıriyye Devleti de denir. Akkoyunlular, muhtemelen Moğol istilası üzerine Anadolu'ya gelen Türkmenlerden olup Diyarbakır’ın Ergani yöresine yerleştiler ve Artuklulara bağlandılar. Tarih sahnesine çıkışları, 1340 yılında Tur Ali Bey idaresinde Trabzon Rum İmparatorluğu’na yaptıkları akınlarla başlar.31 Karakoyunluların aksine, Akkoyunlu Türkmenleri Sünni idiler. Bunların idaresi, Timuroğulları için selefleri ve rakiplerinden daha tehlikeli olduğunu kanıtladı. 15.

yüzyılın başlarından beri, Akkoyunlular, Karakoyunlularla Doğu Anadolu’da sık sık sınır çatışmalarına giriyorlardı. Akkoyunlular, bu sınır savaşlarında Karakoyunluları yendi ve kendilerine karşı ayaklanan âsilerin barındığı Karakoyunlu topraklarının bu bölgesini onlardan temizledi.32 Akkoyunlu Konfederasyonu kuzeyde Doğu Anadolu’nun Karadeniz kıyı hattı boyunca uzanan Pontus Dağları’ndan güneyde Fırat Irmağı’nın Suriye kıvrımına dek uzanan, sınırları belirsiz bölgede yükselmekteydi. Bu bölgenin batı sınırını kabaca Yukarı Fırat Karasu oluştururken, doğusu Van Gölü ve Kürt masifiyle belirlenmekteydi.33

Akkoyunlu Türkmen Devleti’nin kurucusu Kara Yölük adıyla meşhur olan Kara Osman Bey’dir. Kendisinden sonra Akkoyunluların başına geçen oğlu Kutlu Bey zamanında (1362-1388) Anadolu'nun siyasi durumunda önemli gelişmeler oldu.

Karakoyunlular Musul'dan Erzurum'a kadar olan yerleri hâkimiyetleri altına aldılar.

29 Uzunçarşılı, a.g.e. s. 184-185.

30 Uzunçarşılı, a.g.e. s. 186.

31 Faruk Sümer, (1989), “Akkoyunlular, XV. yüzyılda Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Irak’ta hüküm süren Türkmen hânedanı (1340-1514)”. DİA. cilt: 2. s. 270.

32 Spuler, a.g.e. (1990), s. 179.

33 John Woods, (1993), Akkoyunlular: Aşiret, Konfederasyon, İmparatprluk: 15. Yüzyıl Türk- İran Siyaseti Üzerine Bir İnceleme, Çev: Sibel Özbudun, Milliyet Yay, s. 71.

(28)

13

Kutlu Bey'in oğlu (Ahmed Bey lmalı), Eretna hükümdarı Alaeddin Ali Bey tarafından gönderilen kuvvetlerin Erzincan’ı kuşatması üzerine (1379), Mutahharten'in yardımına giderek onları mağlup etti.34 Kutlu Bey'in diğer oğlu Kara Yülük Osman Bey bir müddet tek başına faaliyette bulunduysa da, daha sonra o da Kadı Burhaneddin'in hizmetine girdi. Kara Yülük Osman Bey, 1398'de Kadı Burhaneddin'i yenerek öldürttü, daha sonra Memlûk sultanının hizmetine girdi. Çok cesur olan ve askerlik sanatını iyi bilen Karayülük Osman Bey, beyliğin sınırlarını Erzurum'dan Kemah ve Harput'a, Erzincan'dan Mardin' e kadar genişletti, Akkoyunlu Devleti'nin gerçek manada kurucusu oldu. 1400'de Timur'un Anadolu’ya girişine destek verdi ve bu hizmetine karşılık Malatya'yı, 1402'de Ankara Savaşı'ndaki desteğine karşılık da Diyarbakır bölgesini aldı. 1403'te de Diyarbakır'da hükümdarlığını ilan etti. Onun ölümünden sonra yerine geçen oğlu Ali Bey, amca oğullarının ve kardeşlerinin muhalefeti ile karşılaştı. Ali Bey, Kemah-Erzincan- Karahisar hâkimi olan ağabeyi Yakub'un yanına gitti. Oğulları Hüseyin, Cihangir ve Uzun Hasan Beyler de orada babalarına katıldılar.35

Kara Yülük Osman Bey’in torunu Uzun Hasan, 1453'te Diyarbakır'ı ele geçirerek iktidar kavgalarına son verdi. Akkoyunlu Devleti'ni, sınırları doğuda Horasan'dan batıda Fırat Irmağı'na, kuzeyde Kafkaslar'dan güneyde Umman Denizi'ne kadar uzanan bir imparatorluğa dönüştürdü.36Akkoyunluların nüfuz sahasını gitgide genişleten ve Karakoyunluları 1466-1468 yılları arasında ortadan kaldıran Uzun Hasan oldu. Daha sonra Ebu Saîd’e karşı sefere çıktı, onu 1469’daTebriz'de bozguna uğrattı ve savaşı takiben onu öldürdü ve başkenti Diyarbakır'dan taşıdı. Batı ve Doğu İran (Cibal, İsfahan, Fars ve Kirman) için bu, Timurluların hâkimiyetinin sonu demekti.37

Akkoyunlular ile Osmanlılar arasındaki çatışmalar,Fatih Sultan Mehmed'inTrabzon İmparatorluğu üzerine yaptığı sefer sırasında başladı.Uzun Hasan da Trabzon İmparatoru’nun kızıyla evliydi ve Osmanlı ordusunu durdurmak için Trabzon'a kuvvet gönderdi. Gedik Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu bu kuvvetlere yenildi. Uzun Hasan, 1473'teki Malatya Savaşı'nı kazanmasına rağmen, Otlukbeli

34 Sümer, a.g.m. (1989), s. 271.

35 Sümer, a.m, (1989), s. 272.

36 Faruk Sümer, (2012), “Uzun Hasan: Akkoyunlu Hükümdarı (1452-1478)”, DİA, cilt: 42, s. 261-262.

37 Bertold Spuler, a.g.e. (1990), s. 179.

(29)

14

Savaşı’nda Fatih karşısında ağır bir yenilgiye uğradı. Bu yenilgiden sonra topraklarındaki siyasi ve askeri gücünü büyük ölçüde yitiren Uzun Hasan 1474-1478 yıllarında Gürcistan'a saldırdı. 1477'de Gürcü Çarı VI. Bagrat ile yapılan anlaşmaya göre Tiflis de dahil olma üzere Doğu Gürcistan Akkoyunlu egemenliğine girdi.38 Uzun Hasan’dan sonra yerine geçen büyük oğlu Halil dirayetsiz bir hükümdardı.

Hükümdar olur olmaz hiçbir suçu olmayan kardeşi Maksud Bey'i öldürttü. Diğer kardeşi Yakub Bey'i de dirliği olan Diyarbakır’a yolladı. Kendi işlerine müdahale ettirmemek için annesi Selçuk Şah Begüm'ü de onunla birlikte gönderdi. Yakub Bey, siyasi zeka sahibi olan annesinin yardımıyla Doğu Anadolu'daki beyleri kendi tarafına çekerek ağabeyine isyan etti. Bu sırada amcası Cihangir'in oğlu Murad Bey'in isyanını bastırmakla meşgul olan Halil, bu isyanı bastırdıktan sonra Yakub Bey'e karşı karşı koymak amacıyla hareket etti.39

Uzun Hasan Bey’den sonra bu ailenin en kıymetli hükümdarı Sultan Yakub’tur.

Sultan Yakub, babasının beylerini güzel idaresiyle kendisine bağlamayı başardı ve bu sayede Şiraz ve İsfahan’da çıkan isyanları bastırıp Diyarbakır’ı almak isteyen Memlük Devleti ordusunu bozguna uğratarakMemlüklerin meşhur komutanlarından Emîr Yeşbek’i öldürdü. Bu müthiş darbe Memlüklüleri korkuttu (885/1480).

Gürcüler üzerine yaptığı akınlar da başarıyla neticelendi. Babası gibi ilim adamlarını, şair ve musikişinasları himaye eden ve adına eserler yazılan Sultan Yakub’un kendisi de şairdi.401490'da bir veba salgını sonucu önce Selçuk Şah Begüm, ardından oğulları Yusuf Mirza ve Yakub Bey ölünce, devlet çöküşe doğru gitmeye başladı.

Onun yerine dokuz yaşındaki oğlu Baysungur geçtiyse de devlet idaresi, Atabek Musullu Sofu Halil Bey'in elinde kaldı.41

Sultan Yakub’un yerine oğlu Baysungur ve ona karşı çıkarılan Hasan Bey’in torunu Rüstem Mirza, onu takiben dayısı Ahmed Bey hükümeti elde etti. Ahmed Bey bir sene kadar hükümette kaldı, emirlerin isyanı üzerine İsfahan tarafında çıkan bir savaşta öldü. Ahmed Bey’in ölümü üzerine durum bütünüyle karıştı, Akkoyunlu şehzadelerinin her biri muhtelif yerlerde hükümdar ilan edildi. Bu hükümdarlardan Elvend Mirza 1501’de Şah İsmail ile yaptığı savaşta mağlup olup Diyabakır’a kaçtı

38 Sümer, a.g.m. (2012), s. 263-264.

39 Sümer, a.g.m. (1989), s. 272.

40 Uzunçarşılı, a.g.e. s. 195.

41 Sümer, a.g.m. (1989), s. 273.

(30)

15

ve orada vefat etti. Muhammedî Mirza, Elvend ve Murad ile yaptığı savaşta İsfahan yakınlarında 1499’da mağlup ve maktul oldu. Sonuncu Şehzade Murad bin Yakup da Safevi Devleti’ni kuran Şah İsmail’in kuvvetli taarruzlarına maruz kaldı ve bir çarpışmada öldü.42

Akkoyunlular devrinde Anadolu’dan İran’a yeni oymaklar gitti. Bunlar Pürnek, Musullu, Koca Hacılu, Avşar (Afşar), Bayat gibi oymaklardı. 1501’de Akkoyunluların yerine Safevîler geçti. Anadolu’dan İran’a en çok göç bu dönemde oldu.43

42 Faruk Sümer, a.g.m. (1989), s. 273.

43Faruk Sümer, (2012), “Türkmenler; XI. Yüzyıldan İtibaren Oğuzlar’a verilen Ad”

DİA, cilt: 41, s. 609.

(31)

16

Akkoyunlu İmparatorluğu. 1490/895. (John WOODS, (1993), Akkoyunlular; Aşiret, Konfederasyon, İmparatorluk: 15. Yüzyıl Türk-İran Siyaseti Üzerine Bir İnceleme. Çev. Sibel Özbudun. Milliyet Yayınları, İstanbul, s: 422)

(32)

17

3.15.YÜZYILDAİRANCOĞRAFYASINDARESİMÜSLÛPLARI

15. yüzyılda İran bölgesinde resim üslûplarının en büyük hazırlayıcısı Celayirliler (1339-1432) olmuştur. Kendileri de birer sanatkâr olan Şeyh Üveys ve Sultan Ahmed, Bağdat ve Tebriz’de uygun bir sanat ortamı oluşturarak, yepyeni bir üslûbun doğuşuna öncülük etmiş, kitap süslemeciliğinin ilk büyük atılımları onların atölyelerinde gerçekleşmiştir. İslâm minyatür resminin İran bölgesindeki yeni üslûbunun tohumları, 14. yüzyılın sonlarında atılmakla birlikte, “Klâsik” olarak nitelendirilen ilke ve değerlerin oluşumu için tam bir yüzyılın geçmesi gerekmiştir.

Zira Timur 1370’de Semerkant’ı, 1386’da Celayirlilerden Tebriz’i, 1393’te Bağdad’ı, yine 1393’te Muzaferrîlerden İsfahan ve Şiraz’ı alarak bölgeye geldiğinde, 14. yüzyılın nakkaşhaneleri muhtemelen aralarında belli bir koordinasyon ağı bulunmayan, dağınık ve bağımsız atölyeler şeklinde faaliyet gösteriyorlardı. Bu bağlamda,Timurluların henüz sistemleştirilmemiş geniş yelpazeli bir mirası devraldıkları söylenebilir.44

3.1. 15. Yüzyıl Timurlu Dönemi Resim Üslûpları

Timurlular dönemi resim sanatının kaynağı Bağdad ve Tebriz’deki Celâyirli okulu ile güney İran’daki Şiraz okuludur. Timur buraları ele geçirdikten sonra birçok sanatkârı Semerkant’a göndermiştir. Timur’un, fethettiği yerlerdeki sanatçıları Bağdad ve Tebriz’den Semerkant’a götürmesi Timurlular ve Celayirliler arasındaki doğrudan sanatsal bağlantıyı göstermektedir.45 Celayirlilerin hizmetinde olan ressamlar Timurlu şehzadeleri tarafından 15. yüzyılda çalıştırılmışlardır.46 Timurluların egemenliğinin ilk 20 yılında (1395-1415) Nakkaş Cüneyd ve onun

44 Sevay Okay Atılgan, (2007), “XV. Yüzyılda İran ve Çevresinde Gelişen Minyatür Üslûpları ve Sorunları Üzerine Bir Etüt”, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi, İCANAS 38 (International Congress of Asian and North African Studies), Ankara, S. 350-351.

45 Bkz: Eernest Grube & Eleanor Sims, (1989), The Arts of Persia, Edited by R.W. Ferrier, Yale University Press, New Haven & London, S. 205.

46 B. W. Robinson, (1976), Persian Miniature, Painting from the Collections in the British Isles, London: Her Majesty’s Stationery Office, s. 40.

(33)

18

takipçilerinin geliştirdiği bir üslûp oluşmuştur. Bu üslûp sadece hafif değişikliklerle büyük bölümü Şiraz’a ait bazı nüshalarda uygulanmıştır.47

15. yüzyıl Timurî üslûbu Şiraz ve Herat’ta geliştirilmiştir. Şiraz-Timurî ÜslûbuSultan İskender ve Sultan İbrahim’in, Herat-Timurî üslûbu ise Şahruh ve Baysungur’un himayelerinde oluşturulmuştur.

2.1.1. Herat Üslûbu

Timur’un ölümünden sonra, başkent Şahruh tarafından Semerkant’tan Herat’a taşınmıştır. Böylece, Herat siyaset ve kültür için önemli bir merkeze dünüşmüş, Ebu Said Mirza ve Hüseyin Baykara dönemi boyunca yaklaşık bir asır bu önemli rolünü devam ettirmiştir.

Şâhruh dönemi Timurluların siyasal, kültürel ve sanatsal faaliyetleri açısından en güçlü devridir. Şâhruh’un bizzat kendisi ve eşi Gevher Şad başta olmak üzere, oğulları dönemin önde gelen sanat hâmileri durumundadır. Şâhruh’un oğulları arasında özellikle babasının nâibi sıfatıyla Semerkant’ta otuz sekiz yıl hüküm süren Uluğ Bey ve Herat’ta babasına yardım eden Gıyâseddin Baysungur önde gelmektedir. Karışıklık yılları sona erince bazı sanatkârlar Baysungur tarafından Herat’a toplanmıştır. Bu dönemlerde resim alanında ortaya konan ürünlerden birkaçı günümüze kadar gelen nadir eserler arasında sayılmaktadır.

Savaştan ziyade, kültür ve sanat faaliyetleri ile ilgilenen Baysungur, bizzat şair ve bilim adamıydı. Baysungur’un bina ettiği kültürel kurumun içinde bulunansanat atölyesinde, meşhur hattat Cafer başta olmak üzere en az kırk sanatçı ve hattatın çalıştığı bilinmektedir. Söz konusu atölyede Cafer’in yönetimiyle kısa bir süre içinde, belli kurallara uyan çok sayıda değerli eser üretilmiştir.48

Timurî resminin doruk noktası ise Baysungur döneminde ‘Herat Üslûbu’ ile temsil edilir. Kaynaklara gore, Şahruh’un himayesiyle nitelikli eserler üretilmesine rağmen, Baysungur için üretilen elyazmaları İran minyatür tarihinin doruk noktası sayılmaktadır. Baysungur’un yaşamının son yıllarında tamamlanmış olan eserler son

47 B. W. Robinson, (1981), Persian Drawings from the 14th through the 19th Century, London: Victoria & Albert Museum, s. 19.

48 Ernest Grube & Eleanor Sims. (1979), “The School of Herat from 1400-1450”, The Arts of the Book in Central Asia, General editor: Basil Gray, Serindia Publications/Unesco, s. 154.

(34)

19

derecede zarif ve nitelikli yapılmışlardır. Baysungur döneminde ünlü sanatçılarla dolu olan Herat’taki saray ve atölyelerde değerli yazmaların üretilmesinin yanı sıra, kumaş, deri, seramik ve metal objelerin bezelemeleride yapılmıştır.49 Baysungur’un kütüphanesinde çalışan bu sanatkarlar arasında, Mevlânâ Ali, Emir Halil, Hac Gıyaseddin gibi musavvir-nakkaşlar ile Sultan Ahmed Celayir’in sarayında çalışmış olan mücellid Mevlânâ Kıvameddin gibi cilt ustaları ve Sultan İskender’in atölyesinde çalıştığı düşünülen Pir Ahmed Beğşimali en ünlüleridir.50

Hermitaj Müzesi’nde bulunan, 1431’de Şahruh için hazırlanmış Hamse nüshasının minyatürlerine bakıldığında, bu zamana kadar artık, diğer çevrelerle bağlantılı tüm farklı öğelerin uygun bir üslûp içerisinde başarıyla kaynaştırıldığı görülebilir.51

Uluğ Bey bin Şâhruh, İslâm dünyasında bilimle ilgilenen bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Uluğ Bey, edebiyat dışında bazı bilim dallarına da ilgi duymuştur.

İslâm dünyasında bazı meşhur bilim adamları onun sarayında yaşamışlardır. Birkaç matematik ve astroloji nüshası ona ithaf edilmiştir.52 Şahruh’un diğer oğlu Muhamed Jûkî ise kitap sanatçılarını himâye etmiştir. Onun için çok zarif ve nefis bir Şâhnâme nüshası hazırlanmışır. Söz konusu Şâhnâme’yi Baysungur için hazırlanan Şâhnâme nüshası ile karşılaştırıldığında, karşımıza iki farklı yöntem çıkmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, Baysungûr’un Şâhnâme’sindeki minyatür üslûbu çok ciddi ve ağır bir halde olmasına rağmen, Muhamed Jûkî için hazırlanan Şâhnâme’nin minyatür üslûbuçok daha romantik ve sihirli bir biçimdedir. Muhamed Jûkî’nin Şâhnâme’sindeki minyatürlerde figür sayısı daha az ve boyutu daha küçüktür, manzaralardaise âdeta peri masallarını yansıtan bir tarz göze çarpmaktadır.53

Şahruh ve özellikle şehzade Baysungur’un himayesinde çalışan sanatçılar Herat’daki atölyelerinde onların kurduğu disiplinli ortamda, karşılıklı ve çok ciddi bir sistem içerisinde ve şehzadenin nezareti altında çalışıyorlardı. Böylelikle 15. yüzyılın ikinci yarısında Herat, kitap sanatlarındaki büyük gelişmeler için iyi bir temel oluşturmaktaydı.15. yüzyılın ilk yarısında bu sistem içerisinde oluşan Herat Okulu, Sultan Hüseyin Baykara himayesinde oluşturulan ikinci Herat Resim Okulu’nun yanı

49 Sheila Canby, (1993), Persian Painting, British Meuzeum Press, s. 60-61.

50 Filiz Çağman ve Zerren Tanındı, (1979), Topkapı Sarayı Müzesi İslâm Minyatürleri, İstanbul, s. 20.

51 Ernest Grube & Eleanor Sims, a.g.m. (1979), s. 151.

52 Ernest Grube & Eleanor Sims, a.m. (1979), s. 160.

53 Bu Şâhnâme muhtemelen 1440’de Herat’ta üretilmiştir.

Referanslar

Benzer Belgeler

胸大肌斷裂病例增 當心陷入健身危「肌」 健身風潮起 重量訓練正夯

Aleris Frank Do Nascimento Mendes(艾瑞時). Eidelman

jenli solunumla enerji üreten organel) say›s› daha yüksek, daha fazla besin tü- ketiliyor; ve bunu karfl›layabilmek için de çok daha s›k besleniliyor ve daha bü- yük

Çiftli¤in da- ha az stresli ortam›nda somon yumur- talar›, daha küçük olsalar bile yaflama flanslar› yüksek oluyor ve böylece en çok yumurta b›rakan difliler

Schaefer (Ed.), Oyun terapisinin temelleri içinde (ss. Özkaya, Çev.) Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. Grupla psikolojik danışma ilke ve teknikleri. Ankara: Nobel

Dün Galatasaray Lisesi salon­ larında Üstad Süleyman Nazif merhumun vefatının 40 mcı günü münasebetiyle bir ihtifal tertiplen iniştir.. Son derece güzide bir

Saz sanatkârlarımız dan udi Fahri Topuz ile bu va­ dide konuşurken anın kendisi­ ne: (Zeki bey, mandalsız kanun babanla gitti. O, tıpkı bir nerdU bandan baş

fiimdiye kadar bilim adamlar› böceklerin sokmad›¤› kiflilerin vücut kokular›nda baz› kimyasal maddelerin eksik oldu¤unu düflü- nüyorlard›.. ‹flte Rothamsted