• Sonuç bulunamadı

14. yüzyılın sonunda İncu ve Muzafferi sülaleri tarafından başkent yapılan Şiraz 15. yüzyılın ortalarına kadar Timurlu şehzadeler İskender Sultan ve İbrahim Sultan'ın yönteminde kalmıştır. Timur döneminde Şiraz’da kitap süsleme geleneğinin yaygın olduğu bilinmektedir. Sultan İskender ve Sultan İbrahim kendileri hattat ve sanatkâr olduklarından dolayı kitabhanedeki sanatsal faaliyetler ve sanatçıların çalışmaları ile yakından ilgileniyorlardı. Bu dönemde hüküm sürdükleri Şiraz şehri büyük bir kitap üretim merkezi haline gelmişti.

Timurlulardan önce 14. yüzyılın ikinci yarısında Celayirliler tarafından meydana getirilen resim üslûbu Şiraz’da gelişmiştir. Celayirlilere ait olan resim üslûbunun özellikleri, lacivert gökyüzü ve altının bol kullanılması başta olmak üzere en ince detaylara kadar özen gösterilmesidir.59 1394’ten sonra İskender Sultan, Şiraz valisi olduktan sonra, muhtemelen Celayirliler için çalışan bazı sanatçılar, onun hizmetine girmişlerdir, aksi takdirde en başta İskender Sultan için hazırlanan eserler ile

58 Filiz Çağman, (1992), “Bihzad”, DİA, cilt 6, s. 147-149, S. 148.

59 Basil Gray, (1979), “The School of Shiraz from 1892 to 1453”, The Arts of the Book in Central Asia, General editor: Basil Gray, Serindia Publications/Unesco, s. 121.

22

Celayirliler döneminde üretilen eserler arasında detaylarda bile var olan benzerlikleri başka şekilde açıklamak mümkün değildir.60 Ancak eski dönemden İskender Sultan dönemine aktarılan resim üslûbu, gittikçe zarif ve dekoratif bir resim üslûbu halinde geliştirilmiş, Şiraz, Yezd ve İsfahan’da üstün nitelikli eserler hazırlanmıştır. Timurlu üslûbunun ilk biçimsel gelişimini temsil eden bu evrede Şiraz, kısa bir süre için ana üslûbu belirleyen merkez bir kent konumuna ulaşmıştır.61

1414’de Şahruh tarafından İskender Sultan’ın Şiraz’daki hazinesi Herat’a taşınmıştır. Her halukarda, İskender Sultan için hazırlanan nefis eserlerle birlikte bazı sanatçılar da Herat’a gönderilmiştir. Böylelikle, Şahruh döneminde “Herat üslûbu”na göre daha az zarif ve ince görünen Şiraz resim üslûbü, Herat’ta gelişmeye başlamıştır.62

Şiraz’daki Timurlu resim üslûbu İskender Sultan’dan sonra Şahruh’un oğlu İbrahim Sultan döneminde (817-838/1414-1435) nitelikli eserlerin üretilmesiyle devam etmiştir. Değişik özelliklere sahip olan İbrahim Sultan’ın Şiraz minyatür üslûbu Muzafferî ve İskender Sultan’ın erken Timurlu Saray üslûbuyla karışması sonucu oluşmuş ve on yıl içerisinde karakteristik özelliklerini ortaya koymuştur.63 İbrahim Sultan döneminde (1414-1435), bir önceki dönemin ince, renkli ve zarif üslûbunun yerini, daha sade bir üslûp almıştır.64 İbrahim Sultan’dan sonra Şiraz’da sırasıyla 1435’de oğlu Abdullah, 1446’da Muhammed Miran Şah, 1451’de Ebû el-Kasım Bâbur, 1453’te Karakoyunluların şehri alışına kadar hüküm sürmüşlerdir. Şiraz’da İbrahim Sultan ve Abdullah Sultan dönemlerinde oluşturan resim sanatı örnekleri, gerek daha önceki Muzafferî gelenekleri ve İskender Sultan döneminin Şiraz üslûbundan esinlenerek oluşturulan farklı bir zevki yansıtmaları, gerekse Karakoyunlu ve Akkoyunlu resim üslûbunu hazırlamaları ve Türkmen üslûbuna katkıda bulunmaları bakımından ayrı bir öneme sahiptir.65

Şiraz’da bu alandaki faaliyetler İskender’in ölümünden sonra Karakoyunluların şehri ele geçirmelerine kadar devam etmiştir.

60 Basil Gray, a.g.m. (1979), s. 122.

61 Sevay Atılgan, (2006), ‘’Karakoyunlu ve Akkoyunlu Minyatür Sanatı’’, Anadolu Selçukları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı (Mimarlık ve Sanat), Editörler: Ali Uzay Peker & Bilici, Kültür ve Türizm Bakanlığı Yayınları, Ankara: s. 591.

62 Basil Gray, a.g.m. (1979), S. 138.

63 Bkz: Elinore Simms, (1991), ‘’İbrahim Sultan’s Illustrated Zafar-nameh of 839-1436’’, Islamic Art, IV (1990-1991), s. 175- 217; Robinson, (1993), a.g.e. s.14.

64 Sevay Atılgan, a.g.m. (2006), s. 591.

23

3.2. 15. Yüzyıl Karakoyunlu Dönemi Resim Üslûpları

Göçebe kültürden gelen Türkmen Akkoyunlu ve Karakoyunlu beylerimerkezîbir devlet olma yolunda ilerlerken yerleşik bir düzen kurmuşlardır. Merkezî bir otorite kurmakiçin, askeri ve ekonomik faaliyetlerin yanısıra kültür ve fikir hayatını da desteklemişlerdir. Akkoyunlu ve Karakoyunlu hükümdarları edebî ve bilimsel faaliyetlere önem vererek, şairlere ve bilim adamlarına saraylarında yer vermişlerdir. Karakoyunlular 1440-1470 yılları arasında siyasi alanda kazandıkları başarılar ile İran bölgesinde kitap üretim faaliyetlerini destekleyip sanatçıların hâmileri olmuşlardır. Karakoyunlu Türkmen minyatüründeki gelişmeler Cihanşah ile oğlu Pir Budak’ın hükümdarlıkları döneminde gerçekleşmiştir. Ancak bugün için Cihanşah adına hazırlanmış veya ona ithaf edilmiş herhangi bir yazmanın varlığı bilinmemektedir.66

15. yüzyılın ortalarına ait olan bir grup elyazmasına bakıldığında, üç değişik resim üslûbundan söz etmek mümkündür:

1. Şiraz ve Yezd’e ait olan Timurlu Üslûbu 2. Herat’a ait olan Akademik Timurlu Üslûbu 3. Türkmen Üslûbu

Söz konusu elyazmalarında, bazen tek bir yazmada bu üç farklı üslûbun birlikte kullanıldığı görülür. İki veya üç farklı resim üslûbu tek bir elyazmasında kullanıldığı zaman, araştırmacılar onların değişik dönemlerde bitirilmiş oldukları kanısına varmakla birlikte, B. W. Robinson’a göre bu karma üslûp Karakoyunlu Saray Üslûbu’nun özelliği sayılmaktadır.67

Kitap sanatı açısından, Karakoyunlu hükümdarlarınınarasında en önemlisi Cihanşah’ın oğlu Pir Budak’tır. Sultan Pir Budak’ın Şiraz (1453-1458) ve Bağdat valiliği dönemleri (1455 - 1465) bu alandaki üretimin en verimli olduğu yıllar olarak öne çıkmaktadır. “Doğrudan Pir Budak Sultan’a ithaf kaydı içeren minyatürlü bir

yazma bugün için bilinmese de, günümüze ulaşmış minyatürsüz ancak üstün nitelikli pek çok eserde onun adına rastlanmaktadır. Ayrıca, ketebesiz minyatürlü yazmaların

66 B. W. Robinson, (1979), “The Turkmen School to 1503”, The Arts of the Book in Central Asia, General editor: Basil Gray, Serindia Publications/Unesco, s. 216.

24

da, doğrudan Pir Budak’ın saltanat yıllarına ve hâkimiyet bölgelerine işaret ediyor olması, onun büyük bir sanat hamisi olarak öne çıkmasına neden olmuştur.”68

Timurluların etkisine rağmen, Karakoyunluların ortaya çıkardığı minyatür üslûbu belirli motifler ve kalıplardan oluşan bir resim üslûbu sayılmaktadır. Söz konusu üslûp ''Türkmen Üslûbu'' olarak adlandırılmaktadır. “Pir Budak’ın himayesiyle

tamamlanan bu üslûp, Herat Üslûbu ile bağlantılı olmakla birlikte eski Türkmen Üslûbu ve ara sıra Şiraz Üslûbu’na da işaret etmektedir.”69

Türkmen Üslûbu, 15. yüzylın ikinci yarısında ve 16. yüzyıl boyunca Batı ve Güney İran’da Türkmenlerin hâkim olduğu bölgelerde devam etmiştir. “Türkmen minyatür

üslûbu tıknaz figürler, vücuda göre büyük ve oransız başlar; belli ama sınırlı kalıplar kullanılarak bulutlar, bitkiler, kayalar ve ağaçların resimlendirilmesi ve çizgiyi önemsemeyen özel bir tasarım üslûbunun kullanılması olarak nitelendirilmektedir.”70 “Karakoyunluların saray üslûbunun ikinci ve esas çıkışı Pir Budak’ın Bağdat

atölyesinde gerçekleşmiştir. Onun Bağdat döneminden gelen eserlerin zarifliği ve olgunluğu bir önceki döneminden hemen ayırt edilmektedir. Öyle ki, 15. yüzyılın ortalarına doğru esas karakterini kazanmış olan Bağdat Türkmen Üslûbunu, aynı dönemlerde Baysungur’un Herat atölyelerinde uygulanmakta olan dekoratif üslûptan çizgilerle ayırmak kolay değildir.”71

3.3. 15. Yüzyıl Akkoyunlu Dönemi Resim Üslûpları

Devletin merkezini Diyarbakır’dan Tebriz’e taşıyan ve burada muhteşem bir saray teşkilatı kuran Uzun Hasan (1466-1478) Akkoyunlu Devleti’ne en parlak dönemini yaşatan hükümdardır. Tıpkı Cihanşah gibi, Uzun Hasan’ın dönemine ait, doğrudan ona ithaf edilmiş bir yazma bilinmemektedir. Ancak o döneme ait olan zarif ve kesinlikle saray siparişi olan bir antoloji mevcuttur. Söz konusu elyazması antoloji,

68 Sevay Atılgan, a.g.m. (2006), s. 590.

69 B. W. Robinson, (1997/1376), Hüner-i Negârgeri-ye İran, Çeviri (İnglizce’den Farsça’ya): Yakub Âjend, Tehran, Mevlâ Yayın Evis, s. 27.

70 B. W. Robinson, (1958), A Descripive Catalogue of the Persian Paintings in The Bodleian Library. Oxford, The Clarendon Press, s. 28.

25

1468’de Şemahe’de (Şirvan) kopya edilmiştir.72 Eserde yer alan minyatürlerin üslûbu Herat-Timurlu ve ErkenTürkmen Üslûbunun bir sentezidir.73

Akkoyunlu saray üslûbu Uzun Hasan’ın oğulları Sultan Halil ile Sultan Yakub döneminde Şiraz ve Tebriz’de üretilen eserlerle temsil edilmektedir. Uzun Hasan’ın saltanat yıllarında Şiraz valisi olan oğlu Sultan Halil’in himayesi altında, Şiraz’da minyatür sanatı büyük bir gelişme göstermiştir. Sultan Halil döneminde, Şiraz’ın eyalet karakteri gösteren kalıplaşmış üslûbunun akademik kalitede örnekleri verildiği gibi, kısmen Herat etkisi hissedilen değişik, orijinal üslûpta minyatürlü yazmalar da hazırlanmıştır.74 Nitekim yayınlara “Kumral (Brownish) Üslûp” olarak geçen farklı bir boyama tarzı, Sultan Halil döneminin bir uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. Onun Şiraz valiliği sırasında yaygın olarak görülen bu özel üslûp sulandırılmış boyalardan fırça darbeleriyle elde edilen pastel renkleri, küçük, zarif hatlı, çocuk çehreli özgün figür biçimlendirmeleri ve doğa elemanları ile karakterize edilmiştir.75 Şiraz Okulu Sultan Halil’in ölümünden sonra da varlığını korumuş ve pek çok minyatürlü eser hazırlanmıştır.

Yakub Bey 1478’de Tebriz’de tahta çıktığında çok genç olmasına rağmen, hükümdarlığı süresince sanatçıları ve şairleri elinden geldiğince himaye etmiştir. Onun için hazırlanmış birkaç zarif ve nitelikli yazmanın olduğu bilinmektedir.76 Akkoyunlu Türkmenleri Tebriz minyatür okulu, Sultan Halil’in 1478’de Şiraz’dan getirttiği seçkin sanatkârlarla başlatılmış olmalıdır. Bu okul Sultan Yakub’un saltanat yıllarında (1478-1790) en üst düzeye ulaşmıştır.77 Yakub Bey Albümleri’ndeki atf imzalarına adıları sıkça geçen Şeyhî ve Derviş Muhammed gibi ustalarla Türkmen Saray Üslûbu doruk noktasına ulaşmıştır. 1515’e kadar geniş bir alanda etkili olan Türkmen Üslûbu, bu tarihten sonra Şiraz-Safevi Üslûbu içerisinde eriyip gitmiş, ancak etkileri 16. yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür.78

Şiraz’da 15. yüzyılın ikinci yarısında Türkmenlerin egemenliğinde Türkmen Saray Üslûbu’nun yanı sıra, Ticari Türkmen Üslûbu da uygulanmaktaydı. Ticari amaçla ve

72 B. W. Robinson, a.g.m. (1979), s. 241.

73 Sevay Atılgan, a.g.m. (2006), s. 594.

74 Çağman & Tanındı, a.g.e. (1979), s. 26.

75 Sevay Atılgan, a.g.m. (2006), s. 596; B. W. Robinson, a.g.m. (1979), s. 243-244.

76 Robinson. B. W. a.g.m. (1979), s. 241-242.

77 Çağman & tanındı. (1979). a.g.e. s. 26.

26

çok sayıda üretilen bu eserler, sarayda üretilmiş nitelikli ve nefis nüshalara göre ayrı bir grup olarak değerlendirilir.79 Ticari Türkmen Üslûbu olarak adlandıran bu resim üslûbu daha basit ve kalıplaşmış bir tarzla uygulanmıştır ve günümüze kadar ulaşmış pek çok sayıda örnekleri bulunmaktadır.

Karakoyunlular tarafından karakteristik öğeleri oluşturulmuş ve biçimsel formasyonu tamamlanmış olan Türkmen Üslûbu, Akkoyunlular döneminde özellikle Şiraz’da aynen tekrar edilmiş, ticari nitelikli ve seri üretime yönelik pek çok eser hazırlanmıştır. Bu eserlerden bazıları kaliteli işçilikleri ve minyatür üslûplarındaki ustalıktan dolayı gelişmiş bir sanat anlayışını yansıtırlar.80

79 B. W. Robinson, a.g.m. (1979), s. 243.

27

4. ABDÜLKÂDİR-İ MERÂGÎ’NİN CÂMİU’L-ELHÂN ADLI ESERİNDEN