• Sonuç bulunamadı

Bestekarlarımız:Bestekar Zeki Arif ve eserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bestekarlarımız:Bestekar Zeki Arif ve eserleri"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

II.

17 HAKİM 1048 g S BfflBB!

M u s i k i

B a h is le r i

Bestekârlarımız!.

1 *.++*+***. *

B e s t e k â r Z e k i A r i f ve

estekâr Zeki A rif, ka­ nunî Hacı A rif bey merhumun oğludur. Millî musikimize mal olabile - cek pek çok mühim eserlerile temayüz etmiş bir şahsiyet ol­ duğu gibi ayni zamanda tanın­ mış hukukcularımızdandır. Hâ­ kim ve avukat dostları ve arka­ daşları arasında kendisini (Zeki A r if) ismile tanımazlar. Kendi sini ve muhlosile (Salih Zeki) o- larak bilinir ve öylece yâJedi- lir.

İlk bestelediği eser, Mâye ma kamından (Açıldı bahçede gül­ ler) güfteli Aksak usulünde bir ş-rkıdır. Bu eser güzel ve neş’- < lı ara nağmesile cidden nefis­ tir. İkinci esirini Kızılay reisi Doktor A li paşa merhum tara­ fından Hazmedilmiş olan (H ic­ rinle senin revnak-ı- çeşmîm so luverdi) mısralı güftesini (Su- ziııâk) makamından (Sengin semaî) usulünde bestelemiştir ki meşhur ses sanatkârlarımız­ dan müteveffa Eftalya hemen her konserinde üstadın bu şar­ kısını okur, dinleyicileri meste- derdi. Zeki Arifin bu eserinde­ ki mûsikar nağmelerin nefis sil­ sileleri cidden bir hususiyet

ar-eserleri

ra en çok feyz aldığı hocaları merhum Haci Kirami efendi, bestekâr Bestenigârî Hoca Zi­ ya ve bilhassa kemani üstad Abdülkadir beylerdir.

Üstad bir kaç sene evvel

Is-^

Fa’a/î:"“ '\

I V e y s t i Ka anij

tanbul Gazeteciler Cemiyeti ta­ rafından Tepebaşmda kışlık ti­ yatroda tertib olunan konsere güzel beste ve eserlerile iştirâk eylemiştir.

Üstadın sesi güzel ve halâvet lidir.

Okuyuş tavrı da eski hanende İtrin mekteb ve uslûbunu bü­ tün inceliklerile, kıvraklıklarile, şakraklıklarile yaşatan bir eda­ ya maliktir. Hele bugün solo dediğimiz ve Tiirk musikisinde irticalen şiir söylemek kadar mühim olan ve irticalî bestekâr lık addolunan bir güfteyi gazel olarak yâni taksim ve şet

ma-\

*

* i '• * -I -s v t Jt*»0

'S

1

^ '■$£

% A 5* 3 P

k

!#£ ■

* * w*! “t , ■ W ~ • SİLİL» !

s*

v “ıL • • i > v'

' ' i <ı r*î

'¿4.m

« • / . C.f- b

m ^i

-j

■ '¡

3

. ,

|||p§§ 0

: M

İ '§

*> M p -2 S-3 i

ı> i Jî i ' ^ ^ ^ f "1

s ;

•Büyüfc bestekâr Zeki Ar i f ve bir şarkısının notası

zetmektedir.

Zeki Arifin bundan sonraki eserleri birbirini takib etmiş ve daha tekemmül eylemiştir. Bes teleri, nakş semaileri, Yörük semaileri, peşrev ve saz semai­ lerde şarkılarının yekûnu iki yüze yaklaşmıştır ki bu eserle­ rin makamları (Hicaz, Suzinâk, sûz-i- dil, Şet araban, nilıavend, Mahur, Mahur buselik, Irak, Eviç buselik. Ferahnak, İsfa­ han, Yegâh, Acem Aşiran, Ba- yatî araban Kürdi, Kürdili hi- cazkâr, Hicazkâr, Karcığar, Şehnaz, Şahııaz buselik, Hü­ seynî, Dil keş haveran, Hüsey­ nî aşiran, Sipihr, Tabir, Talıir buselik, Muhayyer, Hüzzam, Segâh, Maye, Güüzar) ve sai­ redir.

Zeki A rifi., asıl hocası baba­ sı kanunî Hacı A r if beydir. Merhum babasından ilk geçtiği eser, Zaharyanm ( A ğ ır cenber) usulündeki (Çeşro-i- meygü)

segâh bestesi olmuştur. Zeki A rif çocukluğunda bu eseri u- sulile geçmek hususunda çok zorluklar çektiğini söyier.

Zeki A rifin babasından

son-kamların en bedii na;,meierile tezyin ederek bir takım seyir- lerden sonra yine asıl maka - mında karar vermek kudreti musikiyesini haiz okuyucusuna nadiren rastladığımız bu zaman da, üstadı iyi bir gazel okuyu­ cusu olarak vasıflandıracak o- lursak en doğru ve yerinde bir hakikati ifade etmiş oluruz. Ze­ ki Arif, merhum babası kanu­ nî Hacı A r if beyin isrine tâbi olarak mandalsız kanunu da babasının san’at kemaline çok yakınlaşmış bir muvaffakiyetle çalmağa muvaffak olmuş bu­ lunmak itibarile de ayrıca bir sanatkârdır. Kendisin: dinliyen dostları ve musikimizde mûnsî kalmış musikişinaslarımızdan balen Sayıştay savcısı Melımed A li beyler, üstadı bulundukları meclislerde dinlemiş ve muvaf­ fakiyetine hayret ve takdirler­ le şahid olmuşlardır.

Zeki A rif, babasının bu fena âleminden beka âlemine intikal ve irtihal etmiş olmasına rağ­ men

m.

n:.n '.e ; :n babasile ittisal ve münasebetinin zaman zaman devam ettiğini söyler!...

Nitekim mandalsız kmun çal mağa heves ettiği zaman aylar ca geceli gündüzlü uğraştığı halde babasının ne o füsunkâr harikulâde mızrablarmı ve ne de bülbülleri coşturan şakrak ve harikulâde mızrablarmı ve ne tan fiskelerini bir türlü yapa­ mazmış!... Saz sanatkârlarımız dan udi Fahri Topuz ile bu va­ dide konuşurken anın kendisi­ ne: (Zeki bey, mandalsız kanun babanla gitti. O, tıpkı bir nerdU bandan baş aşağı ve ayaklan yukarı ellerile, basamakları a- yaklarile çıkanlardan daha sü­ ratli ve muvaffakiyetle çıkarak muhitini ve âlemini hayretler, takdirler içinde bırakmış ve ö- lümile kanunu da beraberinde götürmüş bir adamdır. Son o- nun yaptığını yapamazsın, bu sevdadan vazgeç!...) diye tav­ siye ve ihtarda bulunmuş ve bu tesir altında üstad aczi fütur ve ııevmidiyet içinde kalmış olmak la beraber evine avdet ettiği za man son bir hamle ile kanunu eline almış ve yine gece yarıla­ rına kadar uğraştığı halde ay- r.; akamet ve muvaffakiyetsiz- liğe uğrayınca meyusane göz yaşları dökerek kanunu sedirin üstüne atmış ve yatağına girip: (Doğru babacığım! Mandalsız kanun seninle beraber gitmiş!.. Senin sağlığında bunu nasıl ça- labileceğimi senden öğrenmeği ihmal ettiğimden dolayı kendi­ mi affetmiyorum) diyerek uy­ kuya varmış!... İşte o zamandır ki merhum babası rüyasında kendisine görünmüş: «Oğlum!... Getir kanunu banal... Sana ka­ nunu nasıl çaldığımı, mızrabla- ıı, fiskeleri kanunun telleri üze rinde nasıl tatbik ettiğimi iyice göstereyim!... Üzülme! Sen de benim gibi çalarsın!...» demiş ve oğluna kanunda raızrabla ın ve fiskelerin nasıl tatbik edile­ ceğini göstermiş!... İşte bu mâ­ na âlemindeki ders ile Zeki A- rii kanunda bundan sonra ebem miyetli tem ler kaydetmeğe baş lamıştır.

Zeki A lilin anlattığına göre merhum babasının kanunda ken dişine ikinci verdiği ders de yi­ ne rüya âleminde Boğaziçinde Bebekte udi Refik Tal’atin ba­ basının yâni Talât beyin yalı­ sındaki bir saz âleminde baba­ sı merhumun, kendisini yanına davet ederek: (Oğlum! Dikkat et!... Nasıl çalıyorum. Mızrab- larımla fiskelerimi, fiskeyi tat­ bik eden .sol elimin vaziyetini i- yice tesbit ve hafızanda muha­ faza et!... Bu dersim, sana kâ­ fi gelecek son dersimdir) de­ m iş!... Zeki A rif, hakikaten bu ikinci dersten sonra mandalsız olarak kanun çalışındaki bütün noksanlarını ve müşküllerini . yenmeğe ve babasmın kemaline doğru ilerlemeğe ve ona yaklaş mağa muvaffak olmuştur.

Üstad Zeki A rif, (Dilkeş Ha­ veran) ve (Sipihr) makamından peşrev ve saz semailerde birlikte tam ve mükemmel birer fasıl vücude getirmiştir. Bu fasılları tamamlayınca yine merhum ba basını rüyasında görerek ken- disile babası arasında' şöyle bir muhavere ve mükâleme geçtiği ni söyler: (Zeki oğlum! Musi­ kimize ne gibi eserler vererek hizmet ettin bakayım?) sualini irad eden Hacı A rif beye üs­ tad: (Babacığını! Dilkeş Have­ ran ve Sipihrt fasıllarını mükem melen ihya ettim ve pek çok ma --kamattan da bir alay şarkılar

besteledim, eserler vücude ge­ tirdim.) diye cevab vermiş!... Babası kendisine (İlâhi oğ­ lum!... Bu kadar makamatınıız dan Sipihr makamını neden tercih ettin? Yoksa meşhur ol­ mak mı istiyorsun!) diye tek­ rar sormuş!... Üstad verdiği ce vabda: (Hammami zade İsmail Dede efendinin vaktile Sipihr makamını ihya ettiği halde bu faslı meydana çıkaramadan Hi­ cazda vukuu vefatı üzerine iner humun üç bin kadar mahfuzatı bulunan âsarı mi'.sikiyemizle bir likte bu güzel makamından bea telediğ5 eserlerin de heder ol­ muş bulunduğunu ve bilâhare tanburî A li efendi merhumun İki takım olarak bestelediği eser ler de intişar edemediğinden kendisinin bu makamı başlı ba­ şına ihya etmeğe karar verdi­ ğini ve bu azim ile Sipihr fas­ lını vücude getirdiğini söylemiş tir. Babası tekrar Sipihrden ve Dilkeşi Iîaverandan bestelediği eserlerden birer tane okuması­ nı istemiş, Zeki A r if de Sipih|? makamından hafif usulünde bes telediği (Hayalin kûşe-i- gamda, benim arâm-ı- cânımdır) güfte­ li birinci bestesini ve (Dîlkeç Haveran) makamından (leng-i- fâhte) usulünde bestelediği

(2)

B e s t e k â r l a r ı m ı z

(Baş tarafı dördüncüde) (Gönlüm bir dem karar etmez hayal-i- yare düştüm ben) güf- teli ikinci bestesini okumuş, merhum Hacı A r if bey üsta­ dın ou eserlerini usullerini ken­ disi dahi durarak dinlemiş!... Ve ondan sonra (Oğlum! Bu gü zel eserlerinden dolayı seni teb­ rik ederim. A rtık sana başka bir şey lâzım değil!... Ancak senin biraz notan zayıfçadır. Bundan böyle notana kuvvet vermeğe bak!) diye tavsiyede bulunmuştur. Cidden garib olan bu vak’aları hayretle karşıla­ mamak mümkün değildir.

Üstadın en değerli talebesi Müzeyyen Seııar, Sadi Hoşses- tir. En son bestelediği eserler şunlardır:

Bayatî Araban makamından curcuna usulünde:

Nilıâb-ı- zülfünü kaldır gö­ rünsün mâlı veş rıiyin Senî ey mâh-ı- tabanını gören ler ayl desin düşsün Salın meclisde şûlıâne, yayıl-1

sut cıuıfezi bujin*

Karanfil, yâseınen, sünbülte ı gül de a y! desin düşsün. Kürdili hicazkâr makamından curcuna usulünde:

Seni mestane görünce sanı­ rım Gâh ÖHir geh dirilir canlanı­ rım Bin güzel gözle karışsa naza­ rın Seni baygın bakışmdan tanı­ rım Nakd-i- cân ile değişsem sem ben Bu pazarlıkta yine ben alda­ nırım. Beni zineir-i- cuuun-i-

zabte-demez Zülfünün bir teline bağlanı­ rım Şehnaz makamından (Türk aksağı) usulüne:

E y kız! bu hüsn-ü- an ile Leylâ mısın, nesin? Leylâ mısın ferişte-i- sevda mısın, nesin? Teşhir eder kıılûbü ilâhı ba- f kışların kfur-ı- nigâh Hazret-i- Mev­ lâ mısın, nesin?

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Enver Paşa’nın son nefe­ sini verdiği Belcivan’ın Ob- tar köyünde yaşayan 65 ya­ şındaki Muzaffer Şah, me­ zarı açan Türk yetkililerce Mahpeyker Hanım’a teslim

Bugün 8 3 yaşında olan emekli kütüphaneci, öğrencilere, gençlere kitap sevgisini aşılamak için 5 eşek, 3 at ve 2 katıra, sandıklara koyup yüklediği

Ekzojen endoftalmiler de kendi arasında, katarakt cerrahisi ve postoperatif, bleble ilişkili, posttravmatik, kronik psödofakik ve injeksiyon sonrası endoftalmiler olarak

HIV infeksiyonlu hastalarda kraniyal kitle lezyonlarının en sık nedeni olan Toxoplasma infeksiyonu nadir olarak medulla.. spinalis’i

O tatlı soh­ betlerinden, kıymetli yazıla­ rından mahrum olmak acıiı- j nı ne kadar paylaşsak lıissd. mize düşen keder

Bu çalışmada, transformatörlerin verimli olması için en önemli parametrelerinden biri olan sargı en sıcak nokta sıcaklığının bulunmasında optimum parametre

kalp hast akciğer hast böbrek hast anemi.. ilaç kullanımı

yüzümde berkitilmiş bir hüzün yatağı kireç tutmaz evlere dönüştürüyor beni içimde kervan geçmez çölleri kaybettiğimde kuru rüyalar gördürdü bana bu