• Sonuç bulunamadı

Timur’un ölümünden sonra, başkent Şahruh tarafından Semerkant’tan Herat’a taşınmıştır. Böylece, Herat siyaset ve kültür için önemli bir merkeze dünüşmüş, Ebu Said Mirza ve Hüseyin Baykara dönemi boyunca yaklaşık bir asır bu önemli rolünü devam ettirmiştir.

Şâhruh dönemi Timurluların siyasal, kültürel ve sanatsal faaliyetleri açısından en güçlü devridir. Şâhruh’un bizzat kendisi ve eşi Gevher Şad başta olmak üzere, oğulları dönemin önde gelen sanat hâmileri durumundadır. Şâhruh’un oğulları arasında özellikle babasının nâibi sıfatıyla Semerkant’ta otuz sekiz yıl hüküm süren Uluğ Bey ve Herat’ta babasına yardım eden Gıyâseddin Baysungur önde gelmektedir. Karışıklık yılları sona erince bazı sanatkârlar Baysungur tarafından Herat’a toplanmıştır. Bu dönemlerde resim alanında ortaya konan ürünlerden birkaçı günümüze kadar gelen nadir eserler arasında sayılmaktadır.

Savaştan ziyade, kültür ve sanat faaliyetleri ile ilgilenen Baysungur, bizzat şair ve bilim adamıydı. Baysungur’un bina ettiği kültürel kurumun içinde bulunansanat atölyesinde, meşhur hattat Cafer başta olmak üzere en az kırk sanatçı ve hattatın çalıştığı bilinmektedir. Söz konusu atölyede Cafer’in yönetimiyle kısa bir süre içinde, belli kurallara uyan çok sayıda değerli eser üretilmiştir.48

Timurî resminin doruk noktası ise Baysungur döneminde ‘Herat Üslûbu’ ile temsil edilir. Kaynaklara gore, Şahruh’un himayesiyle nitelikli eserler üretilmesine rağmen, Baysungur için üretilen elyazmaları İran minyatür tarihinin doruk noktası sayılmaktadır. Baysungur’un yaşamının son yıllarında tamamlanmış olan eserler son

47 B. W. Robinson, (1981), Persian Drawings from the 14th through the 19th Century, London: Victoria & Albert Museum, s. 19.

48 Ernest Grube & Eleanor Sims. (1979), “The School of Herat from 1400-1450”, The Arts of the Book in Central Asia, General editor: Basil Gray, Serindia Publications/Unesco, s. 154.

19

derecede zarif ve nitelikli yapılmışlardır. Baysungur döneminde ünlü sanatçılarla dolu olan Herat’taki saray ve atölyelerde değerli yazmaların üretilmesinin yanı sıra, kumaş, deri, seramik ve metal objelerin bezelemeleride yapılmıştır.49 Baysungur’un kütüphanesinde çalışan bu sanatkarlar arasında, Mevlânâ Ali, Emir Halil, Hac Gıyaseddin gibi musavvir-nakkaşlar ile Sultan Ahmed Celayir’in sarayında çalışmış olan mücellid Mevlânâ Kıvameddin gibi cilt ustaları ve Sultan İskender’in atölyesinde çalıştığı düşünülen Pir Ahmed Beğşimali en ünlüleridir.50

Hermitaj Müzesi’nde bulunan, 1431’de Şahruh için hazırlanmış Hamse nüshasının minyatürlerine bakıldığında, bu zamana kadar artık, diğer çevrelerle bağlantılı tüm farklı öğelerin uygun bir üslûp içerisinde başarıyla kaynaştırıldığı görülebilir.51

Uluğ Bey bin Şâhruh, İslâm dünyasında bilimle ilgilenen bir hükümdar olarak tanınmaktadır. Uluğ Bey, edebiyat dışında bazı bilim dallarına da ilgi duymuştur. İslâm dünyasında bazı meşhur bilim adamları onun sarayında yaşamışlardır. Birkaç matematik ve astroloji nüshası ona ithaf edilmiştir.52 Şahruh’un diğer oğlu Muhamed Jûkî ise kitap sanatçılarını himâye etmiştir. Onun için çok zarif ve nefis bir Şâhnâme nüshası hazırlanmışır. Söz konusu Şâhnâme’yi Baysungur için hazırlanan Şâhnâme nüshası ile karşılaştırıldığında, karşımıza iki farklı yöntem çıkmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, Baysungûr’un Şâhnâme’sindeki minyatür üslûbu çok ciddi ve ağır bir halde olmasına rağmen, Muhamed Jûkî için hazırlanan Şâhnâme’nin minyatür üslûbuçok daha romantik ve sihirli bir biçimdedir. Muhamed Jûkî’nin

Şâhnâme’sindeki minyatürlerde figür sayısı daha az ve boyutu daha küçüktür,

manzaralardaise âdeta peri masallarını yansıtan bir tarz göze çarpmaktadır.53

Şahruh ve özellikle şehzade Baysungur’un himayesinde çalışan sanatçılar Herat’daki atölyelerinde onların kurduğu disiplinli ortamda, karşılıklı ve çok ciddi bir sistem içerisinde ve şehzadenin nezareti altında çalışıyorlardı. Böylelikle 15. yüzyılın ikinci yarısında Herat, kitap sanatlarındaki büyük gelişmeler için iyi bir temel oluşturmaktaydı.15. yüzyılın ilk yarısında bu sistem içerisinde oluşan Herat Okulu, Sultan Hüseyin Baykara himayesinde oluşturulan ikinci Herat Resim Okulu’nun yanı

49 Sheila Canby, (1993), Persian Painting, British Meuzeum Press, s. 60-61.

50 Filiz Çağman ve Zerren Tanındı, (1979), Topkapı Sarayı Müzesi İslâm Minyatürleri, İstanbul, s. 20.

51 Ernest Grube & Eleanor Sims, a.g.m. (1979), s. 151.

52 Ernest Grube & Eleanor Sims, a.m. (1979), s. 160.

20

sıra, Türkmen hükümdarların himayesinde gelişen Şiraz ve Bağdat resim okullarını de etkilemiştir.54

Herat’taki kitap üretim sanatının tarihçesi, Şahruh’un 1447’de vefatından sonra, Sultan Hüseyin Baykara’nın 1470’de tahta oturmasına kadar tam olarak bilinmemektedir. O döneme ait olan eserlerin sayısı çok azdır. Belki de 1458’de Akkoyunlu Hükümdarı Cihan Şah’ın Herat’ı işgal etmesi esnasında sanatçılar Türkmen sarayında görevlendirilmişlerdir.55

Şâhruh ve Uluğ Bey’in vefatının ardından meydana gelen karışıklıklar yüzünden duraklama geçiren sanat faaliyetleri Semerkant’ta Sultan Ebû Said Mirza Han ve Herat’ta Hüseyin Baykara dönemlerinde yeniden canlanmıştır. Herat minyatür okulunun son görkemli dönemi Sultan Hüseyin Baykara dönemine (873-913/1468-1507) rastlamaktadır.56

15. yüzyılın son çeyreğinde Herat Minyatür Üslûbu’nu genel olarak yeni bir doğacılık yaklaşımı başta olmak üzere, figürler, mimarî ve manzara unsurlarının arasında daha uyumlu bir iletişimin kurulması nitelemektedir. Söz konusu dönemin minyatürlerinde artık daha güçlü bir bireyselcilik, figürler ve hayvanlarda daha gerçekçi formlar, jestler ve duruşlar görülmektedir. Renk çeşitleri ise daha zenginleşmiştir. Ancak bu dönemde ortaya çıkan söz konusu yenilik ve yaratıcılıkların tamamı “Timurlu Resim Üslûbu” çerçevesinde oluşmuştur.57

Sultan Hüseyin Baykara döneminde, Hattat Sultan Ali Meşhedî, Nakkaş Behzad, Aka Mirek ve Kasım Ali gibi ünlü ve büyük sanatçıların çalıştığı bilinmektedir. Behzad İslâm resim sanatına yeni bir tarz kazandırmıştır. O, “Tasvirlerinde, minyatür

sanatının ana prensibine uyarak metni açıklamayı ön planda tutmuş, daha önce belirlenmiş kompozisyon ve kalıpları genellikle kullanmamayı tercih etmiştir. Daha çok, pek işlenmemiş konuları resimlemiş ve bunlarda da başarabildiğince gerçekçi olmaya çalışmıştır. Özellikle detaylarda o güne kadar görülmemiş bir realizmle resimlerine ifade gücü kazandırmıştır. Günlük yaşam, savaş sahneleri gibi konuları

54 Marie Swietochowski Lukens, (1979), “The School of Herat from 1450-1506”, The Arts of the Book in Central Asia, General editor: Basil Gray, Serindia Publications/Unesco, s. 210.

55 Sheila Blair & Jonathan M. Bloom, (1995), The Art and Architecture of İslâm 1250-1800, Yale University Press; Pelican History of Art, s. 63.

56 Çağman- Tanındı, (1979), a.g.e. s. 21.

21

işleyen minyatürleri bunun en güzel örnekleridir. Resimlerinin bir diğer önemli tarafı figürlerin duruş biçimleri, konuşma ve tartışmayı ifade eden hareketleridir. Öte yandan konuya açıklık getiren yüz ifadeleri de onun resimlerine oldukça gerçekçi ve yorumcu bir anlam kazandırmıştır. Resimlerinin bir diğer özelliği de kullandığı renkler, fırça inceliği ve üstünlüğüdür.”58

Timurluların son hükümdarı olan Sultan Hüseyin Baykara’nın himayesi altında Herat’ta oluşan “Sanatların Rönesansı” nda İran’ın en görkemli ve nefis yazma eserleri üretilmiştir. Tasarım, kompozisyon ve renk paleti açısından “İran Minyatür Üslûbu” doruk noktasına ulaşmış ve Safevi hükümdarları için üretilen muhteşem eserler için iyi bir temel olmuştur.

Hüseyin Baykara’nın ölümünden sonra oğulları Muzaffer Hüseyin Mirza ile Bedîüzzaman’ın ortak döneminde devletin varlığı son bulmuştur. Ancak Timurlu Bâbürlüler Hindistan’da, Safevîler İran’da bu devrin izlerini sürdürerek sanatta yeni gelişmeleri gerçekleştirmişlerdir.