• Sonuç bulunamadı

Türk turizm endüstrisinin uluslararası rekabet gücünün değerlendirilmesi : elmas modeli ile Türkiye İspanya karşılaştırması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk turizm endüstrisinin uluslararası rekabet gücünün değerlendirilmesi : elmas modeli ile Türkiye İspanya karşılaştırması"

Copied!
156
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK TURİZM ENDÜSTRİSİNİN ULUSLARARASI REKABET GÜCÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ: ELMAS

MODELİ İLE TÜRKİYE İSPANYA KARŞILAŞTIRMASI

DOKTORA TEZİ

Kazım Ozan ÖZER

Enstitü Anabilim Dalı : Turizm İşletmeciliği Enstitü Bilim Dalı : Turizm İşletmeciliği

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Hasan LATİF

ŞUBAT-2012

(2)
(3)

BEYAN

Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitede başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim.

Kazım Ozan ÖZER 08 Şubat 2012

(4)

ÖNSÖZ

İlk olarak tüm iyi hallerimin en büyük mimarı; Annem M. Neslihan AKCAN’ a şükranlarımı sunuyorum.

Doktora tezim’e fikir ve görüşleri ile katkıda bulunan danışmanlarım Doç. Dr. Hasan LATİF’ e, Doç. Dr. Mehmet SARIIŞIK’a, Yrd. Doç. Dr. Ali KABASAKAL’a, tezime katkılarının yanı sıra akademik hayata başladığım günden bugüne dek desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen Prof. Dr. Muhsin HALİS’e, Prof. Dr. Recai COŞKUN’a, Doç. Dr. C. Gazi UÇKUN’a, Yrd. Doç. Dr. Şehnaz DEMİRKOL’a ve Yrd. Doç. Dr.

Mahmut HIZIROĞLU’na, Yrd. Doç. Dr. Ali TAŞ’a teşekkürlerimi sunarım.

Ayrıca manevi desteği, fikirleri ve bilgi birikimleriyle her zaman yanımda olan Dr.

Özlem BALABAN’a, Arş. Gör. Özgür ERGÜN’e, Osman TAŞAR’a ve son olarak bana moral ve motivasyon kaynağı olan Sayın Melek UÇMAK’a teşekkür ederim.

Kazım Ozan ÖZER 08 Şubat 2012

(5)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ... iv

TABLOLAR LİSTESİ ... v

ŞEKİLLER LİSTESİ ... vi

ÖZET ... viii

SUMMARY... ix

GİRİŞ ... 1

BÖLÜM 1: TURİZM ENDÜSTRİSİNİN TANIMLANMASI VE REKABETÇİLİK PERSPEKTİFİNDEN ANALİZİ... 9

1.1. Turizm Endüstrisinin Tanımlanması ve Diğer Sektörlerden Ayıran Özellikleri ... 9

1.2. Turizmin Ülke Ekonomileri İçindeki Yeri ve Önemi ... 11

1.3. Tartışma: Turizm Bir Sektör Olarak Nitelendirilebilir mi? ... 15

BÖLÜM 2: REKABET KAVRAMI VE ULUSLARARASI REKABET ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ ... 21

2.1. Rekabet Gücü Kavramı ve Turizm Perspektifinden Uluslararası Rekabet Gücü Tanım Önerisi ... 21

2.2. Uluslararası Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemi 1: AKÜ ... 25

2.3. Uluslararası Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemi 2: Nispi İhracat Avantaj Endeksi ... 29

2.4. Uluslararası Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemi 3: Nispi İthalat Nüfuz Endeksi ... 29

2.5. Uluslararası Rekabet Gücü Ölçüm Yöntemi 4: Nispi Ticaret Avantaj Endeksi ... 30

BÖLÜM 3: ULUSLARARASI REKABETTE GELENEKSEL YAKLAŞIMLAR ... 31

3.1. Merkantalizm ... 31

3.2. Mutlak Üstünlükler (Adam Smith) ... 32

3.3. Karşılaştırmalı Üstünlükler (David Ricardo) ... 34

3.4. Faktör Donanımı (Heckscher – Ohlin) ... 35

3.5. Leontief Paradoxu (Leontief) ... 35

(6)

3.6. Ürün Döngüsü (Vernon) ... 36

3.7. Örtüşen Talepler (Linder) ... 37

3.8. Ölçek Ekonomisi (Krugman – Lancaster)... 38

BÖLÜM 4: ULUSLARARASI REKABETTE MODERN YAKLAŞIMLAR ... 40

4.1. Porter’ın Elmas Modeli ... 40

4.1.1. Faktör Koşulları ... 42

4.1.2. Talep Koşulları ... 43

4.1.3. İlgili ve Destekleyici Endüstriler ... 44

4.1.4. Firma Stratejileri, Yapı ve Rekabet ... 48

4.1.5. Şans Faktörü ... 49

4.1.6. Devletin Rolü ... 49

4.1.7. Rekabetçi Gelişme Süreci ... 52

4.1.7.1. Faktör Güdümlü Aşama ... 52

4.1.7.2. Yatırım Güdümlü Aşama ... 53

4.1.7.3. Yenilik Güdümlü Aşama ... 53

4.1.7.4. Varlık (Refah) Güdümlü Aşama ... 53

4.2. Dunning ve Rugman’ın Rekabetçilik Yaklaşımı (Çift Elmas Modeli) ... 54

4.3. Krugman’ın Rekabetçilik Yaklaşımı ... 57

4.4. Cho’nun Dokuz Faktör Modeli ... 57

4.5. Ritchie ve Crouch’un Turizmde Rekabet Modeli ... 59

4.5.1. Temel Kaynak ve Çekicilikler ... 60

4.5.2. Destek Faktörleri ve Kaynakları ... 61

4.5.3. Destinasyon Yönetimi ... 62

4.5.4. Niteliksel Belirleyiciler ... 63

4.6. TOWS Matrisi – (Tehditler, Fırsatlar, Zayıf Yönler, Güçlü Yönler Matrisi) ... 64

BÖLÜM 5: REKABETÇİLİK PERSPEKTİFİNDEN TÜRKİYE VE İSPANYA TURİZM ENDÜSTRİLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ ... 67

5.1. Metodoloji ... 67

5.1.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi ... 68

5.1.2. Araştırmanın Yöntemi ... 69

(7)

5.1.3. Araştırmanın Kapsamı ... 72

5.1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 72

5.2. Türkiye’nin Makroekonomik Analizi ... 73

5.2.1. GSYİH ve Büyüme Oranı ... 73

5.2.2. İstihdam ... 74

5.2.3. Ödemeler Dengesi ... 76

5.2.4. Döviz Kurları ... 78

5.2.5. Enflasyon ... 79

5.3. Türk Turizm Endüstrisinin Rekabet Gücünün Porter’ın Elmas Model İle Analizi .. 80

5.3.1.Türk ve İspanya Turizm Endüstrilerinin Faktör Koşullarının Değerlendirilmesi ... 81

5.3.2. Türk ve İspanya Turizm EndüstrilerininTalep Koşullarının Değerlendirilmesi ... 100

5.3.3. Türk ve İspanya Turizm Endüstrilerinin Genel Yapısının ve Sektörel Rekabetinin Değerlendirilmesi ... 105

5.3.4. Türk ve İspanya Turizm Endüstrilerinin İlgili ve Destekleyici Endüstrilerinin Değerlendirilmesi ... 112

5.3.5. Türk ve İspanya Turizm Endüstrilerinin Başarısında Devletin Destekleyici Rolünün Değerlendirilmesi ... 116

5.3.6. Türk ve İspanya Turizm Endüstrilerinin Şans Faktöründen Etkilenme Durumlarının Değerlendirilmesi ... 118

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 120

KAYNAKLAR ... 127

EKLER ... 135

ÖZGEÇMİŞ ... 143

(8)

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AKÜ : Açıklanmış KArşılaştırmalı Üstünlükler TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası GSYİH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

TUİK : Türkiye İstatistik Kurumu WTO : Dünya Turizm Örgütü

TURSAB : Türkiye Seyahat Acentaları Birliği TUROB : Türkiye Otelciler Birliği

TUREB : Türkiye Rehberler Birliği

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 : Yıllara Göre İstihdam Durumu ... 75

Tablo 2 : İstihdamın Sektörel Dağılımı... 76

Tablo 3 : Ödemeler Dengesinde Gelişmeler ... 77

Tablo 4 : Döviz Kuru Değişimi... 79

Tablo 5 : Enflasyon Değişimi ... 80

(10)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Porter’ın Elmas Modeli ... 41

Şekil 2: Elmas Modeli’nin Turizm Endüstrisine Entegrasyonu ... 51

Şekil 3: Ulusal Rekabetçilik Gelişme ... 52

Şekil 4: Çifte Elmas (Double Diamond) Modeli. Kuzey Amerika Elması ... 55

Şekil 5: Genelleştirilmiş Çift Elmas Modeli ... 56

Şekil 6: Dokuz Faktör Modeli ... 58

Şekil 7: Ritchie ve Crouch’un Destinasyon Rekabetçiliği Modeli ... 59

Şekil 8: GSYİH Yıllık Bileşik Büyüme Oranı (%), Sabit Fiyatlar ... 73

Şekil 9: Kişi Başına Düşen GSYİH - Cari Fiyatlar (ABD doları) ... 74

Şekil 10: Nitelikli İşgücü Potansiyelinin Karşılaştırılması ... 81

Şekil 11: Doğal ve Kültürel Turistik Arz Kaynaklarının Karşılaştırılması ... 84

Şekil 12: Bilgi ve Haberleşme Kaynaklarının Karşılaştırılması ... 85

Şekil 13: Alt Yapı Koşullarının Karşılaştırılması ... 87

Şekil 14: Sermaye Kaynaklarının Karşılaştırılması ... 89

Şekil 15: Turizm Eğitimi Veren Üniversitelerin Nitelik ve Niceliklerinin Karşılaştırılması ... 90

Şekil 16: Turizm Araştırma Kurumlarının Karşılaştırılması ... 91

Şekil 17: Demiryolu Ulaştırma Sistemlerinin Karşılaştırılması ... 93

Şekil 18: Karayolu Ulaştırma Sistemlerinin Karşılaştırılması ... 94

Şekil 19: Havayolu Ulaştırma Sistemlerinin Karşılaştırılması ... 96

Şekil 20: Turizme Açık Limanların Karşılaştırılması ... 98

Şekil 21: Modern Ulaştırma Sistemlerinin Birbirleri İle Entegre Olma Durumlarının Karşılaştırılması ... 99

Şekil 22: İç Pazarda Talebin Yapısı ve Bileşiminin Karşılaştırılması... 100

Şekil 23: İç Talepteki Tercih Yapısının Dış Piyasalara Yansıma Durumunun Karşılaştırılması ... 102

Şekil 24: Firmalarda İlerleme ve Yenilikçilik Durumunun Karşılaştırılması ... 104

Şekil 25: Ülke Genelinde Sektörel Bileşenlerin Genel Yapılarının Karşılaştırılması .. 105

Şekil 26: Firmaların Uyguladıkları Stratejilerin Karşılaştırılması ... 107

Şekil 27: Ülke İçi Piyasa Durumlarının Karşılaştırılması ... 108

(11)

Şekil 29: Tedarikçi İşletmelerin Gelişmişlik Düzeylerinin Karşılaştırılması ... 112

Şekil 30: Bağlantılı Endüstrilerin Desteğinin Karşılaştırılması... 114

Şekil 31: Fiyat Efektif Girdilerine Hızlı Erişim Durumunun Karşılaştırılması ... 115

Şekil 32: Devletin Destekleyici Rolünün Karşılaştırılması ... 116

Şekil 33: Şans Faktörünün Rekabete Etkisinin Karşılaştırılması ... 118

(12)

SAÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tez Özeti Tezin Başlığı: Türk Turizm Endüstrisinin Uluslararası Rekabet Gücünün Değerlendirilmesi: Elmas Modeli ile Türkiye İspanya Karşılaştırması

Tezin Yazarı: Kazım Ozan ÖZER Danışmanı: Doç. Dr. Hasan LATİF Kabul Tarihi: 08.02.2012 Sayfa Sayısı: 9 (ön kısım) + 143 (tez) Anabilim Dalı: Turizm İşletmeciliği Bilim Dalı: Turizm İşletmeciliği

Bu çalışma kapsamında “Turizm sektöründe rekabet eden ülkelerin bazılarının diğerlerine göre gerek gelirler, gerekse turizm talebinin yoğunluğu açısından ortalamanın üzerinde sürdürülebilir başarı gösterdiği, bazılarının ise ortalamanın altında başarı gösterdiği bir durum” tespit edilmiştir.

900 milyar dolarlık dünya turizm gelirinden 490 milyar dolar ile tüm kıtalar arasında en yüksek payı alan Avrupa’da turizm alanında rekabet eden ülkelerden İspanya’nın 57 milyon turist ve 61 milyar dolar turizm geliri ile Avrupa pazarında ilk sırayı alması ve aynı sıralamada 25 milyon turist ve 22 milyar dolar turizm geliri ile gerek kültürel ve doğal turizm arz kaynakları gerekse birçok medeniyete ev sahipliği etmiş tarihi geçmişi ile İspanya’dan eksiği olmayan Türkiye’nin çok gerilerde kalması” bu sorunsal kapsamında değerlendirilmiştir. Söz konusu durumun nedenlerini ortaya koymak amacıyla aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:

a. Ülkelerin uluslararası rekabet gücünü açıklayan teoriler ve modellerden hangisi ya da hangileri turizm sektöründeki ulusal rekabet gücünü açıklayabilme gücüne sahiptir?

b. Benzer kültürel tarihi ve doğal turizm arz kaynaklarına sahip olan ve Avrupa – Akdeniz pazarında rekabet eden ülkelerden olan İspanya ve Türkiye arasında gerek turizm gelirleri gerekse gelen turist sayısı açısından ortaya çıkan performans farklılığının sebebi nedir?

Bu kapsamda teorik arkaplan ikincil veri taraması ile oluşturulmuş, Porter’ın Elmas Modeli (Diamond Model) kapsamında geliştirilmiş mülakatlar İspanya ve Türkiye’de sektör uzmanları ile gerçekleştirilmiş Türk Turizm Sektörü’nün rekabet gücü lider ülke ile karşılaştırmalı olarak ölçülmüştür. Porter’ın Elmas Modeli’nde rekabet gücüne dışarıdan etki eden devlet ve şans faktörleri ile diğer faktörlerin birbirleri ile olan etkileşimi kapsamında verilen cevaplar ışığında Türk Turizm Sektörü’nün rekabetçi bir yapıda olduğu ancak daha rekabetçi bir pozisyon elde edebilmek ve ülkenin yalnızca belli bölgeler bazında turizmde kalkınmışlık yerine tüm ülke geneline yayılmış bir rekabet gücü elde edebilmesi bağlamında geliştirilmesi gereken faktörler ve giderilmesi önem arz eden eksiklikliklerin olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Elmas Modeli, Türk Turizm Endüstrisi, Uluslararası Rekabet Gücü

(13)

Sakarya University Institute of Social Sciences Abstract of PhD Thesis Title of the Thesis: Evaluation of International Competitive Advantage of Turkish Tourism Industry: Comperation of Turkey and Spain via Diamond Model

Author: Kazım Ozan ÖZER Supervisor : Asoc. Prof. Dr. Hasan LATİF Date : 08.02.2012 Nu. of pages : 9 (pretext) + 143 (main body) Department: Tourism Management Subfield : Tourism Management Within the scope of this work, a problematic has been identified that "Some of the countries competing in the tourism sector capture a sustainable success above-average than others in terms of income, and intensive demand, while others have demonstrated success in below average”. As a result of a comparison of two Eurpean countries with the highest share of 490 billion dollars of 900 billion dollars in the world among all the continents in tourism revenue and with similar and coequal cultural and natural tourism resources; Spain's 57 million tourists and tourism revenue of 61 billion dollars that take first place in the market and Turkey’s being far behind with 25 million tourists in the same sequence and with tourism revenue of 22 billion dollars is evaluated in this problematic. In order to put forth the reasons for such situation, it has been tried to answer the following questions:

a. Which of the theories and models explaining the international competitiveness of countries has the ability to explain the national competitiveness in the tourism sector?

b. With similar cultural, historical and natural tourism resources, what is the reason of the performance difference of Spain and Turkey both competing in the European - Mediterranean market in terms of tourism revenues and the number of tourists?

The background of the conceptual framework was created with the literature search, and competitiveness of the Turkish Tourism Sector was measured by the interviews under Porter's Diamond Model (Diamond Model) in Spain and Turkey. In addition, as a result of the responses within the scope of interacting with each other, external facts as state and the chance and other internal factors in Porter's competitive Diamond Model, that can be expressed that Turkish Tourism Sector has competitive structure but to achieve a more competitive position, it is important to eliminate significant deficiencies that need to be improved to spread the competitiveness across the whole country instead of development in only certain regions on the basis tourism.

Keywords: Diamond Model, Turkish Tourism Industry, International Competitive Advantage

(14)

GİRİŞ

1950’li yıllardan sonra turizm endüstrisinin gelişiminde hızlı bir yükseliş yaşanmaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa elde ettikleri Amerika kaynaklı yardım hibeleri ile savaş döneminde aldıkları yaraları kapatmışlar ve ekonomik refah yükselişe geçmiştir. Ekonomik refahtaki bu yükseliş ile birlikte yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan sosyal, kültürel ve psikolojik değişimlerin insan alışkanlıkları ve ihtiyaçları üzerinde yarattığı etki ile insanlar uluslararası seyahat hareketlerinin içerisinde yer almaya başlamışlardır. Bu değişimlerin yanı sıra teknolojik gelişmelere paralel olarak uzun mesafelerin çok kısa zamanda aşılmasına imkân veren hızlı hava taşımacılığının ortaya çıkması ile birlikte uluslararası seyahat ve turizme katılma imkânı zaman tasarrufu ile birlikte yükselmiştir. Sosyal ve kültürel etkileşimin toplumların yakınlaşmasını beraberinde getirmesi ile turizm hareketine yönelik talep artış göstermiş ve uluslararası turizm endüstrisi hızlı bir ivme ile yükselmeye başlamıştır.

Ayrıca boş zaman ile yaşam kalitesi ve standardının artması, insanların daha sağlıklı ve uzun ömürlü olma istekleri, gelir düzeylerinin artması ve eskiye oranla daha adil dağılması, ulaştırma araçlarının gelişimi, konaklama birimlerinin yaygınlaşması ve çeşitliliği, tanıtma, reklam ve halkla ilişkiler faaliyetlerinin etkinliği, paket tur kavramıyla birlikte beraber kitle turizminin ortaya çıkması, toplumlarda tatil düşüncesinin yaygınlaşması, teknoloji ve sonucunda kitle haberleşmesinin gelişimi ve sınır formalitelerinin azaltılması Dünya turizm hareketlerinin hızlı gelişmesinin nedenleri olarak ifade edilebilir. Geçmiş tarihlerde yalnızca ekonomik durumu yüksek ve zamanı bol olan kişiler tarafından yapılan turizm faaliyeti, gerçekleşen tüm bu gelişim ve değişimler üzerine, hemen hemen tüm ekonomik yapıdaki ülke insanları için bir yaşam biçimi ve tüketim alışkanlığı halini almıştır. İfade edilen tüm bu gelişmelerin etkisi ile turizm, telekomünikasyon ve enformasyon sektörleri ile birlikte dünyanın üç temel hizmet sektöründen biri durumuna gelmiştir ve her geçen gün gelişme göstermektedir. Dünya Turizm Örgütü’ne (WTO) göre, turizm ekonomik anlamda dünyanın en büyük ve geniş kapsamlı sektörüdür.

1950’li yıllarda dünya turizmine katılan kişi sayısı 25,3 milyon iken bunu takip eden 60 yıl içerisinde 900 milyon’un üzerine çıkmıştır ve bu bağlamda dünya turizm

(15)

göstergesi olarak ifade edilebilir. Buna paralel olarak 1950’de 2,1 milyar dolar olan dünya turizm gelirleri günümüzde 940 milyar dolar civarına yükselmiştir. WTO’nun verilerine göre, 2020 yılında uluslararası turizm hareketlerine katılacak kişi sayısının 1,8 milyara ve dünya turizm gelirlerinin de 2 trilyon dolara ulaşması beklenmektedir. Bu durumda başarılı ekonomilerin toplumlarına sunduğu yükselen refah düzeyine paralel olarak, seyahate ayrılan gelirin ve ulaşım olanaklarının da giderek gelişeceği ve artacağı düşünüldüğünde büyüyen turizm endüsrisinden mümkün olan en yüksek payı almak için turizm arz kaynaklarına sahip bölgeler arasındaki rekabetin de buna paralel olarak artacağı öngörülebilir.

Piyasalar büyüdükçe işletmelerin ve endüstrilerin dolayısı ile ülkelerin söz konusu koşullarda rekabet edebilirliği zorlaşmaktadır. Firmalar pazarı şekillendiren özelliklerin zaman içerisindeki değişiminden fayda sağlamak için, kendilerini ve rakiplerini sürekli olarak değerlendirmeleri bir zorunluluk haline gelmiştir ve rekabet gücünü artırmak için bu alanda yapılan çalışmalara önemli boyutlarda maddi kaynak ayırmaktadır. Bu bağlamda doğru yapılabilen rekabet analizinin ve bu konuda geliştirilmiş modellerin rekabeti açıklayabilme düzeyinin önemi artmıştır. Ölçülemeyen bir şeyin geliştirilemeyeceği de düşünülürse rekabet gücünün ölçülmesinin ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir.

Rekabetçililik, yönetim literatüründe son yıllarda sıklıkla kullanılan ve önemi üzerinde durulan bir kavram olarak göze çarpmaktadır. Aynı sektörlerde rekabet halinde olan firmalar birbirlerine oranla pozitif fark yaratabilmek ve diğerlerine göre daha avantajlı bir konum alabilmek açısından rekabetin ölçümü ve rekabet durumunun geliştirilmesine önem vermektedirler. Bu durum ülkelerin belli sektörlerde birbirleri ile olan rekabeti için de geçerlidir. Şöyle ki; Bir ülke, bölge ya da firmanın ürettiği mal ve hizmetlerinin rakipleri ile kalite, fiyat, ürün çeşitliliği gibi değişkenler açısından yarışabilecek düzeyde olması rekabet gücünün bir göstergesidir. Büyüyen turizm pazarından istenilen payın alınması ve rekabet gücünün sürdürülebilirliğinin sağlanması ise doğru stratejik rekabet analizinin yapılması ve sahip olunan kaynakların geliştirilerek piyasa payının yükseltilmesine bağlıdır, dolayısı ile turizm bölgeleri doğal çekiciliğini koruyarak, yeterli ve eğitimli işgücü ile yüksek verimlilik ve kalitede hizmet sunarak, ürün çeşitlendirmesine giderek, talep yapısını çok ciddi analiz edip ona uygun pazar ve

(16)

rekabet stratejisi belirleyerek ve bunların sonucunda da müşterisini memnun ederek, sektörde istenilen rekabetçi gücü sağlayıp, pazar payını, turist sayısını ve de turizm gelirini arttırabilir. Ayrıca rekabetin geliştirilmesi toplumlar için yeni istihdam olanakları ve daha kaliteli yaşam koşullarının ortaya konması anlamına gelmektedir.

Turizmde rekabet gücü dayanaklarının hangi faktörler çerçevesinde geliştiğinin tespit edilebilmesi, farklı turizm bölgelerinin güçlü ve zayıf yönlerinin tespit edilebilmesine, turist sayısı ve turist harcamalarını arttırılmasına ve ekonomik gelişmenin sağlanmasında sektör ve hükümet yetkililerine büyük fayda sağlayacaktır.

Son yıllarda, Türk ekonomisinin de en önemli temel taşlarından birisi olan ve ülke kalkınmasında önemli bir rol üstlenen turizm endüstrisi; ödemeler dengesi, dış ticaret açığı, enflasyon ve işsizliğe çare olarak bir anlamda Türkiye’nin ekonomik can simidi olarak nitelendirilebilir.

Turizmin Türkiye’nin GSMH’sı içindeki payı, 1980 yılında % 0,6 iken günümüzde 21 milyar dolar ile % 3’e, turizmin ihracat geliri içindeki payı aynı yıllar için %11,2’den % 16’ya yükselmiştir. Ayrıca bugün, turizm endüstrisi Türkiye genelinde çalışan nüfusun yaklaşık % 5’ine tekabül eden 1 milyonu aşkın bir istihdam yaratmış bulunmaktadır ve dolaylı istihdam ile birlikte bu sayı 2,5 milyona yaklaşmıştır.

Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’ne (WTTC) göre ise, gelecek on yılda Türkiye en hızlı büyüyen turizm destinasyonu olacaktır ve artması öngörülen turist talebinden daha fazla pay elde edeceği tahmin edilmektedir. Söz konusu bu beklentiler ülkenin sahip olduğu arz kaynaklarının sürdürülebilir bir gelişme ve kalkınma ilkesi olmadan ve rakiplere göre rekabetçi bir güç sağlanmadan gerçekleşmeyeceği de aşikârdır. Sahip olunan değerlerin planlamasının iyi yapılması, korunması ve başarılı bir rekabet politikası ile Türkiye’nin yukarıda belirtilen rakamlardan çok daha fazla döviz girdisi elde etmesi, daha fazla turist çekmesi ve ekonomisine fayda sağlaması mümkündür.

İçinde bulunulan rekabet koşullarının temel belirleyicileri ve ana unsurlarının tespit edilerek, turizm endüstrisi rekabet gücünün ve avantajlarının neler olabileceğinin ortaya konulması, pazar payı ile turist sayısı ve gelirlerinin arttırılması ya da olumsuzlukların düzeltilme yoluna gidilmesi, turizm endüstrisinden büyük beklentileri olan Türkiye ekonomisi için çok önemli unsurlardır.

(17)

Buradan hareketle Türk Turizmi’nin rekabet gücünün ortaya koyulması amacıyla hazırlanmış olan bu çalışma gerek özel sektör, gerekse turizm alanında faaliyet gösteren kamu kurumlarına ortaya koyduğu öneriler açısından önem arz etmektedir. Literatürde rekabetçilik kavramı firma, endüstri ve ülke seviyesi olmak üzere üç grupta incelenmiştir ancak çalışmaların genel olarak sınai mal üreten sektörlere önem verdiği ve rekabet modellerinin bu sektörlerin genel perspektifine uygun düzenlendiği, hizmet sektörlerinin karakteristiğinin çok dikkate alınmadığı, söz konusu modellere yapılan eleştirilerde görülmektedir ve literatürde turizm endüstrisine özgü ulusal rekabet gücünün açıklanmasına yönelik çalışmaların azlığı göze çarpmaktadır. Bu bağlamda bir hizmet sektörü olan turizm, ulusal rekabet gücünün dayanaklarının tespit edilerek açıklanması açısından bu araştırmada konu olarak seçilmiştir.

Turizm endüstrisinde rekabet eden ülkelerin bazılarının diğerlerine göre gerek gelirler gerekse turizm talebinin yoğunluğu açısından ortalamanın üzerinde sürdürülebilir başarı gösterdiği, bazılarının ise ortalamanın altında başarı gösterdiği bir durum gözlenmektedir. 900 milyar dolarlık dünya turizm gelirinden 490 milyar dolar ile tüm kıtalar arasında en yüksek payı alan Avrupa’da turizm alanında rekabet eden ülkelerden İspanya 57 milyon turist ve 61 milyar dolar turizm geliri ile Avrupa pazarında ilk sırayı alırken, dünya sıralamasında Amerika Birleşik Devletlerinin ardından 2. sırada yer almaktadır. Bu sıralamada 25 milyon turist ve 22 milyar dolar turizm geliri ile gerek kültürel ve doğal turizm arz kaynakları gerekse birçok medeniyete ev sahipliği etmiş tarihi geçmişi ile İspanya’dan eksiği olmayan Türkiye’nin çok gerilerde kalması yukarıda bahsi geçen duruma benzer bir problem olarak gösterilebilir.

Bu temel problemden hareketle araştırmada bu duruma yol açan parametrelerin araştırılması amacıyla araştırma soruları şu şekilde belirlenmiştir.

a. Ülkelerin uluslararası rekabet gücünü açıklayan teoriler ve modellerden hangisi ya da hangileri turizm endüstrisindeki ulusal rekabet gücünü açıklayabilme gücüne sahiptir?

b. Benzer kültürel tarihi ve doğal turizm arz kaynaklarına sahip olan ve Avrupa Pazarında rekabet eden ülkelerden olan İspanya ve Türkiye arasında gerek turizm gelirleri gerekse gelen turist sayısı açısından ortaya çıkan performans farklılığının sebebi nedir?

(18)

Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bu çalışmanın amacı; bir hizmet sektörü olarak turizm endüstrisinde ulusal rekabet gücünün mevcut rekabet modelleri ile açıklanabilme düzeyini tespit etmek ve bunun yanı sıra Türk Turizm endüstrisinin uluslararası rekabet gücünü ortaya koymaktır.

Buradan hareketle yapılacak çalışmanın amacı; Türkiye’de turizm endüstrisinin rekabet gücünün ortaya koyulması olarak belirlenmiştir. Dolayısı ile bu araştırma Avrupa Turizm Pazarının lider ülkesi İspanya ile Türkiye’nin karşılıklı kıyaslanması ile aralarındaki anlamlı farklılık ve benzerliklerin tespit edilmesi, bu benzerlik ve farklılıklar ışığında Türk Turizm Endüstrisi’nin güçlü ve zayıf yönlerinin, fırsatlar ve tehditler ışığında analiz edilerek Türk Turizm Endüstrisi’nin Rekabet Gücü’nün ortaya koyulması ile literature sağlayacağı katkı açısından önem arz etmektedir.

“Kıyaslama tekniği en basit şekli ile firmaların, sektörlerin veya ekonomilerin tratejilerini ve performansını, gerek işletme içinde gerekse işletme dışında kendi sınıfının en iyileri ile karşılaştırarak ölçmeye yarayan bir yöntem ve analiz tekniği olarak tanımlanmaktadır” (Efil, 2002:285).

Elde edilecek olan bulguların, ülkenin içinde bulunduğu rekabet koşullarında ekonomiye ve turizm endüstrisine fayda sağlayacağı ayrıca daha rekabetçi bir konum oluşturmasına ve turizmde pazar payını arttırarak, ülkenin ihtiyacı olan gerekli döviz girdisinin elde edilmesine yönelik politikaların ortaya konmasına ışık tutacağı düşünülmektedir.

Türkiye’nin sahip olduğu doğal, kültürel, tarihi ve sosyal varlıkların karşılığı olarak, bugün turizmden elde ettiği gelirin ve turist başına yapılan harcamanın düşük olduğu görülmektedir. Bu nedenle, rekabet gücünü oluşturan unsurların belirlenmesi ve buna uygun stratejilerin geliştirilmesi gelecekte ülkeye gelen turist sayısının arttırılması, ülkenin turizmden elde ettiği turizm gelirlerinin ve kişi başına düşen turist harcamasının yükseltilmesi açısından önem arz etmektedir.

YÖK’ün tez arşivi ve ülkelerin rekabet gücünün belirlenmesine ilişkin uluslararası literatür incelendiğinde turizm endüstrisinin rekabetçiliğine ilişkin araştırma sayısının az olduğu görülmektedir. Ayrıca ilgili literatürde yapılmış olan söz konusu bu

(19)

ilişkin araştırmaların diğer sektörlere oranla çok az olduğu gözlenmiştir. Buradan hareketle bu araştırma hizmet sektörlerinin bir kolu olan turizm endüstrisi üzerine yapılmış olması ve rekabet analiz aracı olarak Porter’ın Elmas Modeli’nin turizm endüstrisinin bileşenlerine ilişkin bir yorumu ile gerçekleştirilmesi sebebiyle literatür içerisindeki diğer araştırmalardan farklı özellikler arz etmektedir.

Ayrıca incelenen literatürde ağırlıklı olarak belli bir ülkenin rekabet gücünün ortaya konulduğu ve karşılaştırmalı çalışmaların az olduğu görülmektedir. Bu bağlamda bu araştırmada Türk Turizm Endüstrisi’nin rekabet gücünün sektörde lider ülke İspanya ile kıyaslamalı bir analiz şeklinde gerçekleştirilmesi literatüre farklı bir katkı olarak ifade edilebilir.

Araştırmanın Yöntemi

Bilimsel çalışmalarda izlenen metodoloji, çalışmanın amacına ulaşmasında uygun bilimsel yöntemlerin seçimini içerir. Bu doğrultuda bilimsel nitelik taşıyan çalışmalarda, araştırmanın amacına uygun olarak verilerin ekonomik ve uygun koşullarda toplanması ve çözümlenebilmesi için gerekli koşulların yerine getirilmesinde iki temel modelden faydalanılmaktadır. Bunlar; tarama ve deneme modelleridir. Araştırmacı içinde bulunduğu koşullara ve öngördüğü hedeflere ulaşabilmesi için, bu temel yaklaşımlardan veya herhangi birinden yararlanmak durumundadır (Karasar, 1999:77). Buradan hareketle bu araştırmanın tamamlanmasında iki farklı veri toplama yöntemi kullanılmıştır.

Araştırmanın amacı doğrultusunda bu çalışmada öncelikle rekabet literatüründe yer alan mevcut geleneksel ve modern teoriler ikincil veriler toplanarak incelenmiş, turizm endüstrisinin özellikleri göz önüne alınarak turizm endüstrisini açıklama güçleri ve eksiklikleri literatürde yer alan eleştiriler ışığında analiz edilerek, araştırmanın teorik arkaplanı oluşturulmuştur. Türk Turizm Endüstrisinin Rekabet Gücünün boyutlarının belirlenmesine ilişkin verilerin elde edilmesinde sorulacak soruların ve cevaben alınacak fikirlerin takip edilebilmesi, açık hale getirilebilmesi ve daha anlaşılır hale getirilebilmesine ilişkin niçin sorusunun sorularak daha derinlemesine veri elde edilebilmesi açısından yarı biçimsel mülakat bu araştırma için ideal veri toplama yöntemi olarak düşünülmüştür. Veri toplama aracı olarak kullanılan mülakat soruları Uluslararası Rekabet Literatürü’ne ilişkin teorik altyapı temelinde daha önce bu konuda

(20)

yapılan araştırmalarda göz önüne alınarak konunun uzmanlarının fikir ve yardımları çerçevesinde hazırlanmıştır. Araştırma soruları cevap aranan parametrelere ilişkin durumsal değerlendirmenin elde edilebilmesi açısından üçlü likert ölçeği ve likert ölçeğine verilen cevabın nedenselliğini elde edebilmek amacıyla güçlü ve zayıf yönler ile fırsat ve tehditlerin tespit edilebilmesine ilişkin açık uçlu sorulardan oluşmaktadır.

Dünya ve Avrupa turizminde gerek gelen turist sayısı gerekse gelirler bakımından yüksek performanslı ülke konumundaki İspanya ve Türkiye’nin aynı pazarda yer almaları nedeni ile karşılaştırılmaları, farklılıkların tespiti ve stratejik önerilerin belirlenebilmesi bakımından anlam ifade etmektedir.

Araştırmanın iki ülkenin kıyaslanması şeklinde gerçekleştirilmesi durumu araştırma evreninin İspanya ve Türkiye’de faaliyet gösteren firmalardan oluşturulması zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır. Araştırmanın zaman ve maliyet kısıtları nedeniyle İspanya ve Türkiye’de örneklemin sınırlandırılması gereği ön plana çıkmış ve bu bağlamda turizm talebi, turizm kümelenmelerinin yoğunluğu, turizm talebin tüm yıla yayılma özelliği, tarihi kültürel ve doğal turistik arz kaynaklarının yoğunluk göstermesinin yanı sıra iş seyahatlerinin ve kongre fuar organizasyonlarının da yoğunluk arz etmesi ile benzer özellikler arz eden her iki ülkenin Madrid ve İstanbul şehirleri araştırmanın örneklemini oluşturacak bölgeler olarak belirlenmiştir.

Ayrıca mülakatların, turizm endüstrisinin en temel iki bileşeni olmaları sebebiyle seyahat acentaları ve konaklama işletmelerinde gerçekleştirilmesi araştırmaya her iki ülkenin turizm endüstrilerine ilişkin daha derinlemesine veri elde edilebilmesi açısından anlamlı bulunmuştur. Konaklama işletmelerinin seçiminde daha kurumsal ve profesyonel yönetim anlayışının sektöre ilişkin yapıya daha hakim olabileceği düşüncesinden hareketle beş yıldıza sahip olma özelliği ön planda tutulmuş, seyahat işletmelerinin seçiminde ise ülke içi tur düzenleme konusunda uzmanlık ve uluslararası bağlantılı seyahat acentası olma özelliği ön planda tutulmuştur. Bu kapsamda her iki şehirde faaliyet gösteren ve söz konusu özellikleri taşıyan konaklama işletmeleri ve seyahat acentaları ile iletişim kurulmuştur. Madrid’te 8 adet 5 yıldızlı konaklama işletmesinin üst düzey yöneticisi ve 13 adet seyahat acentasının üst düzey yöneticisi, İstanbulda ise 11 adet 5 yıldızlı konaklama işletmesi ve 16 adet A grubu seyahat acentasının üst düzey yöneticisi mülakat talebini kabul ederek soruları cevaplamıştır.

(21)

Mülakatlara katılan üst düzey yönetici profili konaklama işletmelerinde genel müdür, genel müdür yardımcıları ve satış pazarlama yöneticilerinden, seyahat işletmelerinde ise genel müdür ve operasyon müdürlerinden oluşmaktadır. Buna ek olarak TURSAB ve TUROB başkanları ile birer mülakat gerçekleştirilmiştir.

Mülakat uygulamasında elde edilen veriler sistematik bir şekilde düzenlenerek detaylı analizi yapılmış ve elde edilen sonuçlar Türk Turizm Endüstrisi’nin rekabet gücünün ortaya konulabilmesi açısından Elmas Modeli çerçevesinde değerlendirilerek iki ülke arasındaki güçlü ve zayıf yönler anlamlı fark ve benzerlikler ortaya konularak rekabetçi performansları arasındaki farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; turizm endüstrisine ilişkin kavramsal arka plan oluşturulmuş, turizm endüstrisinin ekonomi içerisindeki yeri üzerinde durulmuş ve turizm yapılanması bir sektör olma yeteneği açısından tartışılmıştır. İkinci bölümde ekonomik anlamda rekabet ve uluslararası rekabet gücü kavramları ile ilgili literatür gözden geçirilerek, konuyla ilgili tanımlara ve rekabet gücü ölçüm endekslerine yer verilmiştir.

Çalışmanın üçüncü bölümünde, geleneksel rekabet teorileri incelenmiş ve merkantalizmden modern döneme geçişe kadarki dönem analiz edilmiştir. Dördüncü bölümde ise modern rekabet teorileri incelenmiştir. Araştırmanın ilk dört bölümünün oluşturulmasındaki amaç; Araştırmanın teorik arkaplanını oluşturmak ve ülkeler arasında yapılan karşılaştırmalı analiz için temel oluşturacağı düşünülen rekabet gücü değişkenleri ile ilgili teorik alt yapıyı ortaya koymaktır.

Araştırmanın beşinci bölümünde ise; araştırmanın amacı, yöntemi, kapsamı ve sınırlılıkları ifade edilmiş, Elmas Model çerçevesinde yapılan mülakatlar analiz edilmiş, turizm endüstrisinin rekabet gücünü açıklayan parametreler ışığında İspanya ve Türkiye turizm endüstrileri karşılaştırmalı olarak analiz edilmiş, ülkeler arasındaki anlamlı benzerlikler ve farklılıklar ortaya konularak uluslararası turizm rekabetindeki performans farklılıklarının temelinde yatan nedenler araştırılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında Türk Turizm Endüstrisi’nin güçlü ve zayıf yönleri ortaya konularak, fırsatlar ve tehditler kapsamında rekabet gücünü arttırabilecek stratejik öneriler geliştirilmiştir.

(22)

BÖLÜM 1: TURİZM ENDÜSTRİSİNİN TANIMLANMASI VE REKABETÇİLİK PERSPEKTİFİNDEN ANALİZİ

Araştırmanın turizm endüstrisini konu alması dolayısı ile bu bölümde turizm endüstrisine ilişkin kavramsal incelemelerin yapılması, turizmin bir sektör olup olmadığının tartışılması ile ekonomi içerisindeki yeri ve öneminin ortaya konması araştırma alanına açıklayıcılık getirmesi bakımından önem arz etmektedir.

1.1. Turizm Endüstrisinin Tanımlanması ve Diğer Sektörlerden Ayıran Özellikleri İnsanlık tarihi boyunca kişiler çeşitli sebeplerle sürekli olarak ikamet ettikleri yerlerden başka yerlere geçici süreler için yolculuk etmişlerdir. Bu yolculuklar süresince ulaşım ve gittikleri yerlerdeki yeme içme ve konaklama olanaklarını kullanmışlardır. Halen devam etmekte olan bu seyahatler çeşitli kavramlar ile tanımlanmaya çalışılmıştır. Tüm bu tanımların odaklandığı ortak noktada turizm kavramı ortaya çıkmaktadır.

Akademik literatürde turizm kavramını açıklamak amacı ile yapılmış en eski tanım Guyer ve Feuler tarafından ortaya konulmuştur (Kozak ve diğ., 2001:1). Bu tanıma göre; “Turizm gittikçe artan hava değişimi ve dinlenme gereksinmeleri, doğa ve sanatla beslenen göz alıcı güzellikleri tanıma isteğine; doğanın insanlara mutluluk verdiği inancına dayanan ve özellikle ticaret ve sanayinin gelişmesi ve ulaşım araçlarının kusursuz hale gelmelerinin bir sonucu olarak ulusların ve toplulukların birbirlerine daha çok yaklaşmasına olanak veren modern döneme özgü bir olay”dır.

Turizmin yalnızca ekonomik yönü üzerine tartışmaları başlatan kişi olarak bilinen ekonomist Hermann Von Schuller turizmi; “Başka bir ülkeden, şehir ya da bölgeden yabancıların gelmesi ve geçici bir süre kalmalarıyla ortaya çıkan hareketin ekonomik yönünü ilgilendiren faaliyetlerin tümü” olarak tanımlamıştır (Kozak ve diğ., 2001:2).

M. Meyer turizmi; “Her insanın değişik derecelerde bulunan kaçma ve uzaklaşma isteklerinden ortaya çıkan psikolojik kaynaklı yer değiştirme faaliyeti” olarak tanımlamıştır. Hunziker ise turizm faaliyetinin seyahat ve konaklama gibi iki temel unsurundan yola çıkarak “yabancıların bir yere yaptıkları yolculuklarından ve devamlı kalma, para kazanma amacı gütmeyen konaklamalarından doğan ilişkilerin tümü”

olarak açıklamıştır (Kozak ve diğ., 2001: 3).

(23)

Kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan tanımlamalara bakacak olursak: 1980’li yıllarda AIEST (Uluslararası Bilimsel Turizm Uzmanları Birliği) tarafından turizm, “insanların devamlı ikamet ettikleri yerlerin dışına seyahatleri ve buralardaki, genellikle turizm işletmelerinin ürettiği mal ve hizmetleri talep ederek, geçici konaklamalarından doğan olaylar ve ilişkiler bütünü şeklinde tanımlamaktadır (Tezcan ve diğ., 2007: 6).

Turizm olayının ya da kavramının belirlenmesine ilişkin çalışmalar 19. yüzyılın sonlarına kadar devam etmiş ve çeşitli tanımlamalar yapılmıştır. Uluslararası Turizm Uzmanları Birliği 1954’ te İtalya’nın Palermo şehrinde turizm kavramına ilişkin günümüzde de genel olarak kabul gören bir tanım yapmışlardır. Bu tanıma göre turizm;

“Kazanç sağlama amacına yönelik olmamak ve sürekli yerleşmemek koşulu ile bir yerden başka bir yere gerçekleştirilen seyahatler ve konaklama faaliyetlerinden ortaya çıkan ilişkiler bütünüdür” (Toskay, 1978: 25).

Dünya turizm örgütü (WTO ) tarafından turizm, “insanların ikamet ettikleri yer dışına 1 yıldan fazla olmamak şartıyla seyahat etmeleri ve konaklamalarından doğan ilişkiler bütünü” olarak tanımlarken, ülkemizde T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı turizmi;

“Kişilerin ikamet ettikleri yer dışındaki bir yere yurt dışında 12 ayı geçmeyecek şekilde, iş, boş vakit değerlendirme vb. amaçlarla yapılan seyahatler” olarak tanımlamaktadır (Soyak, 2007:8-9).

Tüm bu tanımlar doğrultusunda boş zaman ve dinlenme kavramlarının yanı sıra faaliyetler esnasında gerçekleştirilen harcamaların tüketim harcamaları olduğu göz önüne alındığında turizm bir endüstri olarak ele alınabilir. Her endüstride olduğu gibi turizmde kendi yapısı içerisinde bulunan birçok alt sektörün birlikteliği ile devamlılığını sağlamaktadır.

Turizm endüstrisinin alt kolları söz konusu tüketim harcamalarının gerçekleştirildiği alanlar itibariyle ortaya konulabilir. Turizm kavramını açıklamaya, tanımlamaya çalışırken dikkat edilecek en önemli unsur faaliyetlerin bir hizmet ve tüketim niteliği taşımasıdır (Sezgin, 2001:13).

Buna bağlı olarak yapılan literatür taramasında turizm endüstrisinin alt kollarının temel olarak; konaklama, yeme içme, eğlence, seyahat ve ulaştırma işletmelerinden oluştuğu tespit edilmiştir (Demirkol,2004; Uçkun,2004; Aktaş, 2002:12-18; Batman, 1999:5-11).

(24)

1.2. Turizmin Ülke Ekonomileri İçindeki Yeri ve Önemi

Turizm, kavramsal tanımlarındaki fonksiyonları kapsayan hizmetler sektörü ağırlıklı olmak üzere diğer sektörlerden kısmen faydalanarak, serbest ve ekonomik mal- hizmetleri değerlendirerek turizmde bir endüstri oluşturmak için ekonominin belirli bir alanında ortaya çıkan yatırım, tedbir, planlama ve uygulama faaliyetlerinin bütünü şeklinde ifade edilebilir (Tutar ve Tutar, 2004:22).

Küreselleşmenin bir sonucu olarak coğrafi sınırların yakınlaşması dolayısı ile turizm hareketi de dünya genelinde geniş kitlelere yayılmış ve ülkeler arası dolaşım hızla yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu durum turizm olgusunun talebe yönelik ürün ve hizmet oluşturmasına ve ekonomiler açısından önem kazanmasına yol açmıştır.

Bu gelişim ve beraberinde ortaya çıkan firma ve kuruluşlar ülke ekonomileri için istihdama, ödemeler dengesine, yatırımların gelişmesine ve kalkınma gibi unsurlar üzerinde etkide bulunmaktadır. Buradan hareketle turizm endüstrisinin ekonomi üzerindeki etkisi şu başlıklar altında incelenebilir (Bahar ve Kozak, 2006; Roney, 2007;

İçöz, 2005; Bull, 1995, Lundberg, Krishnamoorty ve Stavenga, 1995:37-39).

a. Turizmin İstihdama Etkisi: İstihdam, genel olarak emek faktörünün üretime katılması olarak tanımlanmaktadır. Turizm endüstrisinde makineleşme ve otomasyon imkanları teknolojiye paralel olarak çoğunlukla bilgisayar sistemleri ile sınırlı olduğundan dolayı emek yoğunluğu ön plana çıkmaktadır. Turizm endüstrisinin istihdam etkisi; konaklama tesisleri, yiyecek içecek işletmeleri, seyahat işletmeleri gibi birincil turizm işletmelerinin faaliyetlerine yönelik yaratılmış olan doğrudan istihdam, turizm endüstrisine tedarik sağlayan ikincil işletmelerde yer alan dolaylı istihdam ve turizm endüstrisinin çarpan etkisi nedeniyle ortaya çıkan uyarılmış istihdam olmak üzere üç temel başlıkta ekonomide istihdam yaratıcı bir etkiye sahiptir. Ülkeye gelen turist sayısının istihdam açısından büyük önem taşıdığı bu sektörün yapısından kaynaklanan (mevsimsel yoğunluk göstermesi, bir çok ucuz iş kolu barındırması vb) sebeplerle turizm, istihdamın yapısı üzerinde etkili olmuş ve istihdama aşağıdaki temel özellikleri kazandırmıştır (Ulu, 2010).

(25)

• Sektördeki çalışma şartları ağır olduğundan (Bayramlarda çalışılması gibi) işgücü devir oranı yüksektir.

• İşletmenin büyüklüğü istihdam oranını etkilemektedir.

• İş gücü mobilitesi yüksektir: sezon dönemlerinde kalifiye işgücüne olan talebin artması ve dolayısıyla kalifiye personelin ücretinin artışından kaynaklanan bir iş gücü mobilitesi mevcuttur.

• Mevsimlik işgücü yoğundur. Özellikle kitle turizmin yaygın olduğu bölgelerde artan talebe cevap verebilmek için mevsimlik işçi çalıştırılmaktadır.

• Sosyal açıdan önem taşımaktadır. Değişik yaş, mesleki gelir ve kültür grubunda yer alanlar aynı işletme çatısı altında çalışması istihdama sosyal nitelikli bir değer katmıştır.

• Net istatistikî bilgilere sahip olunmaz: turizm endüstrisinde çalışanların ne kadarının bölge halkına ne kadarının turizme hizmet ettiğini kestirmek güçtür.

Turizmin sektörler kesiti olması, sezon dönemlerinde artan daha sonra azalan işgücü yapısına sahip olması ve kendi işinde çalışan kobi niteliğindeki işletme sahiplerinin istihdam kapsamında sayılmaması, turizmin istihdam üzerindeki verilerin güvenilirliğini etkilemektedir.

• Toplumsal açıdan sosyal maliyet yaratır: Özellikle sezon dönemlerinde istihdamın artması ve sezon dışında istihdam edilenlerin işten çıkarılması sebebiyle oluşan işsizlik söz konusu ülkede toplumsal açıdan sosyal maliyet yaratmaktadır.

b. Turizmin Milli Gelire Etkisi: Bir ekonomide yer alan gelirlerin toplamı milli geliri oluşturmaktadır. Milli geliri oluşturan tüm üretim faktörlerine maaş, prim, kira ve benzeri her türlü ödeme yaratılan gelirin bir bölümünü oluşturmaktadır. Turizmin milli gelir üzerindeki etkisi de istihdama olan etkisine paralel olarak, birincil turizm işletmelerinden kaynaklanan doğrudan gelirler, tedarikçi ikincil turizm işletmelerinden kaynaklanan dolaylı gelirler ve çarpan etkisi sonucunda ortaya çıkan uyarılmış gelirler başlıkları altında milli gelir üzerinde etkili olmaktadır.

c. Turizmin Ödemeler Dengesi Üzerindeki Etkisi: Dış ödemeler bilançosu denildiğinde bir ülkenin bir yıl içinde diğer ülkelerle çeşitli nedenlerle yaptığı ödemeler ile dış ülkelerden sağladığı gelirleri döviz olarak, ya da döviz karşılığı

(26)

yerli para cinsinden gösteren bir tablo anlaşılmaktadır. Bu tanımda da anlaşılacağı gibi dış ödemeler bilançosu, bir ülkenin diğer bütün ülkelerle ekonomik ilişkilerinin tümünü ortaya koymaktadır ve kaydedilen bütün mal ve para akımlarını göstermektedir.

Dış ödemeler bilançosu ülkenin mal ve hizmet sermaye akımları gibi işlemler dolayısıyla dış dünyadan sağladığı gelirlerin dış dünyaya yaptığı ödemelere eşit olup olmadığını ortaya koyar. Bir ülkenin dış ödemeler bilançosu, o ülkenin uluslararası ödeme gücünü gösterdiğinden uluslararası alandaki en önemli mali ve ekonomik itibar göstergelerinden bir tanesidir. Ayrıca bu bilanço, hükümetlerin uyguladıkları ekonomi politikalarının bir sonucudur, bu bakımdan bu politikaların başarısının göstergesidir.

Dış ödemeler bilançosundaki bir açık veya fazla ülke ekonomisi üzerinde oldukça geniş kapsamlı etkiler doğurur. Örneğin, ülkelerdeki milli gelir ve çalışma düzeyi, kalkınma hızı, döviz kurları, enflasyon oranı, ücret artışları, gelir dağılımı ve dış borçlar gibi temel ekonomik değişkenler dış ödemeler dengesiyle sıkı sıkıya ilişkilidir. Dolayısıyla ülkenin dış ekonomik ilişkilerinin sağlıklı bir yolda olup olmadığının belirlenmesi, bir sorun varsa gerekli önlemlerin alınması ve politika düzenlemesinin yapılması için ödemeler bilançosu istatistiklerinin sürekli olarak izlenmesi gerekir (Seyidoğlu, 2001: 382). Ödemeler bilançosunun taşıdığı büyük önem dolayısıyla, hem mali ve parasal politikalara yön veren kuruluşlar, hem de dış ticaret ve yatırımlarla ilgili tüm firma ve kişiler dış ödemeler bilançosundaki değişmelerle yakından ilgilidirler.

Ödemeler bilançosunun dengede olması bir ülkenin dışarıdan elde ettiği gelirlerin dışarıya yaptığı ödemelere eşit olduğu durum şeklinde tanımlanmaktadır. Ödemeler bilançosunun dengede olmaması gelir, istihdam düzeyi, enflasyon ve benzeri tüm ekonomik unsurları da olumsuz etkilemektedir. Ödemeler bilançosu cari işlemler ve sermaye hareketleri olmak üzere iki farklı kayıtla yürütülmektedir. Cari işlemler kaydında mal ve hizmetlerle ilgili hareketler yer alır ve mal ticareti görünür ticaret hizmet ticareti ise görünmez ticaret olarak tanımlanmaktadır. Bir ülkeye gelen turistler ve dolayısı ile elde edilen döviz girdisi o ülke insanlarının yurt dışında yaptığı harcamalardan fazla ise turizmin cari işlemler bilançosu üzerindeki etkisi

(27)

pozitiftir.

d. Turizm Endüstrisinin Yatırımlara Etkisi: Yatırımlar alt yapı ve üst yapı, reel ve mali, özel ve kamu, yerli ve yabancı olmak üzere farklı başlıklar altında incelenmektedir. Bir ülkede turizm faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi özel ve kamu tarafından gerçekleştirilen yatırımların büyüklüğüne bağlıdır. Büyük ölçekli yatırım ihtiyacı dolayısı ile yol, su, elektrik, haberleşme gibi alt yapı yatırımları genelde devlet tarafından gerçekleştirilmekte ve alt yapı yatırımları gerçekleştirilmiş bölgelere özel sermaye tarafından birincil ve ikincil turizm işletmeleri bağlamında özel yatırımlar gerçekleştirilmektedir.

e. Turizmin Ekonomik Büyüme ve Kalkınma Üzerindeki Etkisi: Ekonomik büyüme üretim kapasitelerinin yükseltilmesini ve daha fazla mal ile hizmet üretilmesini ifade etmektedir. Zaman içerisinde üretim faktörlerinin artışı ve teknolojik gelişmelerin artması ekonomilerdeki üretim kapasitesinin artmasına imkan verir. Ekonomik büyümeye katkıda bulunan üretim faktörleri içerisinde yer alan nitelikli iş gücü önem arz etmektedir.

Ekonomik kalkınma ise GSYİH’nın hızlı artışı ile belirlenen ekonomik büyümenin yanı sıra sosyal, siyasal ve kurumsal yapılarında gelişmesini öngören daha geniş kapsamlı bir olaydır. Turizm bu noktada döviz girdisi sağlayan özelliği ile sanayinin finansmanında en etkili kaynaklardan birisi olarak ortaya çıkmaktadır.

Turizm endüstrisinin ekonomik kalkınmadaki bir diğer özelliği ise yurt dışından ithal edilecek teknoloji ve makine harcamalarına fazla ihtiyaç duymamasıdır.

Ekonomik kalkınmadaki bir diğer unsurun bölgeler arasındaki gelişme farklılıklarının en aza indirgenmesi olduğu düşünülürse, turizm endüstrisinin planlı bir şekilde gerçekleştirildiği bölgelerde gelişmeye pozitif etkide bulunduğu görülmektedir.

f. Turizmin Enflasyon Üzerindeki Etkisi: Bazı mal ve hizmetlerin fiyatlarında görülen artışlardan farklı bir şekilde enflasyon; fiyatların genel seviyesi üzerindeki artış sürecini ifade etmektedir. Nedenleri açısından enflasyon incelendiğinde, toplam talebin toplam arzdan fazla olması dolayısıyla ortaya çıkan talep enflasyonu ve faktör maliyetlerindeki sürekli artışın ürün fiyatlarına yansıtılmasından kaynaklı

(28)

maliyet enflasyonu olarak iki başlık altında incelenmektedir. Bunların yanı sıra enflasyon beklentisinden kaynaklanan bir enflasyon bulunmaktadır. Turizm endüstrisinin enflasyon etkisi turizmin ekonomi içerisindeki büyüklüğüne ve önemine bağlıdır ve farklı şekillerde ortaya çıktığı görülmektedir.

Turizm talebinin genellikle gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru gerçekleştiği düşünülürse turistlerin satın alma gücünün yerel halktan yüksek olması durumundan dolayı fiyatların yükselmesi talep enflasyonunu ortaya çıkarmaktadır. Bu durumda aynı fiyatı karşılayamayan yerel halkın mal ve hizmete yönelik talebi azalış göstermektedir. Bu durumda aynı mal ve hizmetin iki ayrı tüketiciye iki ayrı fiyat uygulaması ile sunulması sık rastlanan bir durumdur.

Turizm hareketi dolayısı ile kurulacak olan işletmelerin arazi talebi, çalışanların konaklaması için ev ve pansiyonlara olan yüksek talep gibi oluşumlar emlak işletmeleri ve arazi sahiplerine spekülatif kazanç sağlamaktadır.

Sektörde kullanılan girdi fiyatlarının ve kredi faz oranlarının yükselmesi ile devletin turizme yönelik vergiler koyması da maliyet enflasyonunu ortaya çıkarmaktadır. Bilgi ve hizmet üretiminin ağırlık kazandığı günümüzde turizm başta olmak üzere hizmete dayalı faaliyet gösteren firmaların sanayi sektörünün ülke ekonomileri içerisindeki payından daha yüksek bir ivme ile ilerlediği görülmektedir. Ekonomi üzerinde yukarıda incelenen etkileri sebebiyle turizm gelişmekte olan ülkelerde büyük destek görmektedir.

1.3. Tartışma: Turizm Bir Sektör Olarak Nitelendirilebilir mi?

Ekonomilerin sektörlere ayrılarak incelenmesi geleneği günümüzde halen devam etmektedir. Kalkınma kitapları ve konuyla ilgili çalışmalar ve çoğu zaman istatistikler herzaman aynı mantığın izlerini taşımaktadır ancak sektör tanımlarıyla ilgili literatürde, ekonomik faaliyetlerin sınıflandırılmasına yönelik net bir teorik temel bulunmamaktadır. Bunun nedeni ekonomik faaliyetlerin son derece karmaşık ve iç içe geçmiş olması ile açıklanmaktadır (Aslan, 1998:7).

Sektör tanımlamalarında en çok geçen üç kriterden birisi ürünün nihai tüketiciye yakınlığı, ikincisi elle tutulabilir maddi bir ürünün bulunup bulunmadığı üçüncüsü ise

“kalıntı” olarak tanımlanan; bir faaliyetin kapsamına girip girmemesi durumudur

(29)

(Fuchs, 1968:15-16). Fisher ve Clark tarafından geliştirilen birincil, ikincil ve üçüncül endüstriler tezi; belirli bir faaliyetin nihai tüketiciye yakınlığı ile ilgilidir ancak toptan ticaret, ticari bankacılık, reklam ve danışmanlık gibi hizmetler sunan bazı endüstriler bulunmakla beraber üçüncül yani “hizmet” kesiminde sınıflandırılırlar (Aslan,1998:7).

Fuchs, iktisatçıların birincil ve ikincil endüstrilere daha fazla önem vererek, diğer faaliyetleri kalıntı olarak nitelendirmelerini dört faktör ile açıklamaktadır.

• Yalnızca fert başına yüksek gelir düzeylerine ulaşıldığında üçüncül sektör istihdamı önemli hale gelir

• Adam Smith’in de içinde yer aldığı ilk iktisatçılar üçüncül endüstrilerin asalak bir yaşam döngüsünde olduğunu ve birincil, ikincil endüstrilere bağlı olduğunu savunmaktadırlar

• Küçük hizmet endüstrilerine ait verilerin elde edilmesi zordur

• Üçüncül kesimdeki faaliyetlerin çoğu iktisadi analiz üzerine yoğunlaşmamakta ve kar amacı gütmeyen kuruluş faaliyetlerine girmektedir (Aslan, 1998:7).

Turizm endüstrisinin genel ekonomi içindeki yerini ve önemini kavrayabilmek için turizm endüstrisi sayesinde elde edilen gelirleri ödemeler dengesi, istihdam ve enflasyon gibi birtakım makro büyüklerle karşılaştırılması gerekir. Örneğin bir ülke ekonomisinde bir yıl boyunca elde edilen gelirlerin ne kadarının turizm endüstrisinden elde edildiği ortaya çıkarılırsa turizm endüstrisinin genel ekonomi içindeki yeri ve önemi daha iyi anlaşılabilir.

Turizm faaliyetinin bir ülke ekonomisindeki yeri ve önemini; turistik olayların nedenlerini, kapsamını, gelişme koşullarını sonuçlarını, bu olaylar arasındaki neden sonuç ilişkilerini bilimsel yöntemlerle ekonomik açıdan araştırarak turizm faaliyetinin bağlı olduğu kanun ve ilkeleri ortaya koyan bir disiplin olarak tanımlanabilecek turizm ekonomisi ortaya koyar (İçöz ve Kozak, 2002: 195).

Turizm endüstrisi ülkeden ülkeye döviz akışına sebep olur. Turizm hareketi sayesinde turist gönderen ülkelerde döviz talebini, turist kabul eden ülkede de döviz arzını artırdığından ülkelerin dış ödemeler dengesini etkilemektedir. Zira arz talep dengesi uyarınca ülkenin ulusal parasının değeri bu hareketten etkilenir. Turizm endüstrisinin

(30)

milli ekonomideki ve uluslararası ekonomik bağlantılardaki rolü ilk olarak ödemeler dengesindeki yeri ile belirtilmiştir. Görünmeyen ithalat şeklinde isimlendirilen pasif dış turizm giderleri ile görünmeyen ihracat olarak adlandırılan aktif dış turizm gelirleri ödemeler dengesinde yer alırlar. Diğer etkenler yanında ülkenin turizm endüstrisinin gelişme seviyesine bağlı olarak olumlu veya olumsuz etkigösterirler. Turizm endüstrisinde bir ülkeyi ziyaret eden yabancılara bazı hizmetlerin satılması, yabancı ülkelere giden vatandaşlara da ilgili diğer ülkeler tarafından hizmetlerin sunulması, bu hizmetlerin satın alınması söz konusudur. Böylece turizm hareketlerine ödenen bedeller karşılıklı döviz akımını sağlamaktadır (Karakaya, 1998: 77).

Tarım, konfeksiyon, gıda, otomotiv, teknoloji gibi sektörlerde ihracatın gerçekleşebilmesi için iki ülke arasında ikili ve ters yönlü bir ilişki olurken turizm endüstrisinde turizm talebi ve döviz akımı aynı ülkeye yönelik olduğu için tek yönlü bir ilişki söz konusudur. Aşağıdaki özellikler sayesinde turizm endüstrisi görünmeyen ihracat olarak diğer sektörlerden farkını ortaya koymaktadır (İçöz ve Kozak, 2002:197).

Öncelikle, turistik tüketim, üretimin yapıldığı yerde gerçekleştirildiğinden gümrük vergisi, sigorta, navlun adı altında ihracatın ortaya çıkardığı ek harcamaları ortadan kaldırmaktadır.

İkinci olarak, turizm endüstrisi aracılığı ile ekonomik gelir getiren değerler olarak ihracatı mümkün olmayan ekonomik ve sosyo-kültürel varlıkların döviz getiren kaynaklara dönüşmesi mümkün olmaktadır.

Üçüncü özellik ise, turizm endüstrisinde, bir ülkenin turistik tüketim amaçlı olarak mal ve hizmetleri başka bir ülkeye taşıma olanağı ve zorunluluğu yoktur. Turistik tüketimde bulunmak isteyen kimsenin mal ve hizmetlerin bulunduğu ülkeye gitmesi gerekir. Bu nedenle ilke olarak bir ülkenin turizm endüstrisinden elde ettiği gelir ile ihracat işleminden elde ettiği gelir arasında herhangi bir fark yoktur. Bir bölgeye gelen turist günlük yaşantısını sürdürmek için harcamalarda bulunur. Turistin yaptığı bu harcamalar yerli ülkenin turizm gelirini oluşturur. Turizm endüstrisinde oluşan gelir miktarını ölçebilmek için bu sektörde üretilen mal ve hizmet miktarının bilinmesi gerekir. Turizm endüstrisinde oluşan bu gelir ülkenin milli gelirinde belirli bir yer tutar. Bu oran ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Turizmin gelir yaratıcı etkisi üç şekilde ele alınabilir:

(31)

Direkt Gelir Etkisi: Turistlerin doğrudan harcama yapmaları sonucunda elde edilen gelire denir. Bir turistin lokantada yemek yiyip hesap ödemesi direk gelir etkisine örnek gösterilebilir.

Endirekt Gelir Etkisi: Birinci aşamaya bağlı olarak işletmeler arası işlemler için yapılan harcamalardan elde edilen gelire denir. Lokanta işletmesine sahip bir kişinin turizm endüstrisi nedeniyle oluşan ek talebi karşılamak için işletmesine daha fazla girdi temin etmesi bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Uyarılmış Etkiler: Turizmden elde edilen gelirin, istihdam edilen ya da turizmden gelir sağlayan diğer kişiler tarafından harcanması sonucu elde edilen gelire denir. Bir otelde çalışan bir kişinin, bu gelirini diğer mallara yönelik harcaması bu duruma örnek gösterilebilir.

Gelir yaratıcı bir faktör olarak turizm endüstrisi harcamaları şu özellikleri taşımaktadır.

• Birincisi, turistik tüketim harcamaları genellikle gelişmiş ülkelerden, gelişmekte olan ülkelere döviz olarak gelir transferi sağlar. Bu durum sonunda gelişmekte olan ülkede döviz arzı artarken, gelişmiş ülkede azalır.

• İkincisi, turizm geliri bazı durumlarda; ülkesel, bölgesel ya da yöresel bir turistik ranta dayanmaktadır. Bir başka deyişle; güneş, deniz, temiz hava, tarihsel kalıntılar gibi normal koşullarda ticari niteliği olmayan bazı özelliklerin turizm yolu ile ekonomik değer kazanması ve gelir yaratması söz konusudur. Bu da ülke ulusal geliri için düşük maliyetle doğrudan doğruya ek bir gelir katkısı anlamına gelir.

• Üçüncüsü, turizm gelirleri bir ülkede bölgesel ve sektörel düzeyde daha adil bir gelir dağılımı sonucunu doğurur. Böylece gelişme kaynakları sınırlı ve diğer ekonomik faaliyetler için gerekli sermaye birikimine ulaşamamış bölgelerin turizm geliri ile faaliyet alanlarını genişletmesi ve yeni gelir kaynakları bulması ve sonuç olarak ülkenin ulusal gelirinde artış sağlaması mümkündür (İçöz ve Kozak, 2002: 209). Ülkelerin büyük bir çoğunluğu ekonomilerini bir sanayi ekonomisine dönüştürememekte ve durumun doğal sonucu olarak istihdam sorununu çözememektedir. Bu ülkelerde yaşanan hızlı nüfus artışı işsizliği her geçen gün daha yukarılara çıkmasına neden olmaktadır. Sanayinin gelişemediği

(32)

bölgelerde turizmin gelişmesi son derece normaldir. Yeterli sanayi gücü olmayan ülkelerin işsizlik sorunun turizm yolu ile çözmesi mümkündür.

Bir turizm işletmesi kuruluş esnasında sermaye yoğun bir özellik taşır. Bir tatil köyünün, beş yıldızlı bir otelin yapımı sermaye gerektiren bir faaliyettir. Ancak işletme kurulduktan sonra emek yoğun bir niteliğe kavuşur. Bu sektör makineleşmeye uygun değildir. İnsanların yerini alabilecek robotlar yapılmadıkça turizm endüstrisi bu özelliğini koruyacaktır. Özellikle azgelişmiş ülkeler açısından en önemli özellik budur.

Bu özelliğinin yanı sıra turizm endüstrisi şu özellikleri de bünyesinde barındırır.

• Birincisi turizm mevsimlik ve dönemsel bir olaydır. Bu durumun doğal sonucu olarak da turizm endüstrisinin istihdamı mevsimseldir. Belli zamanlarda istihdam sayısı azalırken belli zamanlarda artar. Özellikle kitle turizminde bu mevsimsellik daha keskindir.

• İkincisi turizm endüstrisinde ücretler ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlı olarak farklılıklar gösterir. Gelişmemiş ilkelerde işgücünün vasıfsız olması, işçiler arasında yaygın örgütlenme olmaması ve yüksek işsizlik rakamları sayesinde ücretler düşüktür. Gelişmiş ülkelerde ise, vasıflı işgücü, sendikal örgütlenme ve düşük işsizlik rakamlarından ötürü ücretler yüksek seviyelerdedir.

• Üçüncüsü turizm bir hizmet sektörü olarak 24 saat kesintisiz hizmet sunmak zorundadır. İstihdam yapısı da bu duruma bağlı olarak oluşturulur.

• Dördüncüsü turizm endüstrisinde kadın ve part-time insan çalıştırma oranı diğer sektörlere göre daha yüksektir.

• Beşincisi turizm endüstrisinde istihdam edilen işgücünün ne kadarının doğrudan turizm endüstrisine, ne kadarının bölge halkına hizmet sunduğunu belirlemek olanaklı değildir (İçöz ve Kozak, 2002: 238).

• Altıncısı turizm endüstrisinde değişik yaş, cinsiyet, ırk, gelir ve kültür gruplarından her türlü insan çalışabilir.

Turizm endüstrisi bir ekonomideki diğer sektörlerle yakından alakalıdır. Ekonomide sektörlerin birbirlerine sağladıkları mal ve hizmet miktarı ile üretim miktarı arsındaki ilişkiler en geniş anlamda sektörler arası bağımlılık olarak adlandırılmaktadır. Turizm endüstrisinin ekonominin diğer sektörleri üzerindeki etkisi, bu sektörün oluşturduğu ek

(33)

uyarılmış etkiler, ana üretim sektörlerinde talep yaratır. Bu ek talebe bağlı olarak toplam üretim düzeyinde artmalar olur; ya da üretim düzeyinde artışların mümkün olmadığı kısa dönemde fiyatlar genel seviyesinde artışlar olur. Bu durum turizm endüstrisinin olumsuz bir yanıdır. Ancak turizm endüstrisinden kaynaklanan ek talep sürekli olduğu sürece fiyatlar genel seviyesi yerine toplam üretim düzeyi artar.

Turizm endüstrisinin diğer sektörler üzerindeki etkisi turizmin türüne göre farklılık gösterir. Örneğin; ekoturizm daha çok kırsal kesimde ve kırsal kesim ürünleri üzerinde talep miktarını artırırken kitle turizmi daha çok şehirlerde ve lüks tüketim mallarına olan talebi artıracaktır.

Tüm bu tanımlar doğrultusunda boş zaman ve dinlenme kavramlarının yanı sıra faaliyetler esnasında gerçekleştirilen harcamaların tüketim harcamaları olduğu göz önüne alındığında turizm bir endüstri olarak ele alınabilir. Her endüstride olduğu gibi turizmde kendi yapısı içerisinde bulunan birçok alt sektörün birlikteliği ile devamlılığını sağlamaktadır. Turizm endüstrisinin alt kolları söz konusu tüketim harcamalarının gerçekleştirildiği alanlar itibariyle ortaya konulabilir.

Bu tanımlardan hareketle, turizmin üçüncül yani hizmet sektörünün bir alt kolu olarak ifade edilebilmesi mümkün görünmektedir. Dolayısıyla turizm; Kar amacı gütmeyen kuruluşlardan ziyade bünyesinde kar amaçlı hizmet faaliyeti yürüten alt kolları ve işletmeleri barındıran, elle tutulan ürünlerin hizmet faaliyeti kapsamında tüketiciye sunulduğu ve böylelikle ürünün tüketiciye yakınlık arz etmesi ile diğer endüstrilerle direk olarak bağlantılı, ekonomik değer arzeden faaliyetlere haiz bir üçüncül sektör olarak kabul edilebilir.

(34)

BÖLÜM 2: REKABET KAVRAMI VE ULUSLARARASI REKABET ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ

Uluslararası ticarette sahip olunan rekabet gücü sürekli farklılık gösteren bir durum olması dolayısı ile ölçülebilmesine ilişkin bir takım zorluklar arz etmektedir ve standart ölçütlerden ziyade farklı koşullar için farklı ölçütler ve belirleyiciler ihtiva etmektedir.

Bu durum rekabet gücünün ölçümüne ilişkin ortaya konmuş çalışmalarda birbirinden farklı bakış açılarının gelişmesine neden olmuştur dolayısı ile uluslararası rekabet gücünün tespitinde farklı değişkenleri temel alan çeşitli niteliksel ve niceliksel hesaplama yöntemleri geliştirilmiştir.

Bu bölümde rekabet gücü kavramının açıklanarak arz ettiği önemin ifade edilmesi ve rekabet gücü ölçüm yöntemleri üzerinde durulması çalışmanın teorik yeterliliği açısından önem arz etmektedir.

2.1. Rekabet Gücü Kavramı ve Turizm Perspektifinden Uluslararası Rekabet Gücü Tanım Önerisi

Rekabet gücü kavramı birçok araştırmacı ve bilim insanı tarafından iktisadi, sosyal, siyasi ve yönetim perspektiflerinden olmak üzere farklı bakış açıları ile alınmış ve dolayısı ile kavramsal olarak açıklanması tanımlanması da farklı boyutlardan tartışmalı bir şekilde yapılmıştır.

Rekabet kavramı en geniş anlamıyla, kıt kaynakların paylaşılması veya bir payda elde etmek amacıyla belli kural ve kısıtlamalar içerisinde, temel özgürlüklerin ve insan haklarının garanti altına alındığı ve hiçbir ayrıcalığın ve ayrımcılığın gözetilmediği bir ortamda birden fazla oyuncu arasında oynanan bir oyun veya bir yarış olarak tanımlanmaktadır (Türkkan, 2006). Bunun tanımın yanı sıra rekabet; bağımsız hareket yeteneğine sahip ve farklı yollarla birbirlerine üstünlük sağlamaya çalışan iki ya da daha fazla birey, kurum ya da işletmenin gösterdikleri çaba olarak ifade edilmektedir (Karalar, 1996). Rekabet, mal ve hizmet piyasalarındaki girişimler arasında ekonomik kararların bağımsız olarak verilebilmesine imkan tanıyan bir mücadele olarak da tanımlanmasının yanı sıra kalitesi, fiyatı ve teslim süresine uyulması kaydı ile ürünün kendisidir (Nikbay, 2006).

Referanslar

Benzer Belgeler

sıralamaya dair daha fazla bilgi ve ilgili değerlendirmeler için bk. 37 Bu konular, bazı eserlerde usûlün dil kaynakları olarak ele alınmaktadır.. 513/1119)’in

The forecasting e- waste for research institute location in 2021 indicate that The prediction in light bulb for research institute in 2021 is high in the last 3 months of 2021,

Anasıl Macar olup ihtida eden bu azimkar adam üçüncü Ah- medin sadrazamı damat İbrahim Paşanın himayesi, Sait Mehmet Efendinin teşviki ile ilk Türk

Deðerlendirme sonucunda, TSSB tanýlý çocuklarda, WISC-R zeka testinin sözel zeka puaný ile "aritmetik ve sayý dizisi" alt test puanlarýnýn diðerlerine göre daha

Bunun yanı sıra küresel piyasaların bütünleşmesi, malların ve hizmetlerin yerkürenin tüm piyasa alanlarına yayılmasına neden olmuş ve buna karşılık bir küresel tüketim

gibi özel nitelikli yasaların yanı sıra Türk medeni kanunu, Türk borçlar kanunu, Türk ticaret kanunu gibi genel nitelikli yasalar ve ilgili tüzük,yönetmelik,

Turizm Coğrafyasında Temel Kavramlar Turizm Turist Turizm coğrafyası Turizm endüstrisi Turizm sistemi Turizmde motivasyon Turizm çeşitleri... Turizm Coğrafyasında

Taşıma: Turizm destinasyonlarında engelli bireylerin rahatlıkla seyahat edebilmeleri için toplu taşıma araçlarının söz konusu bireylerin kullanımı açısından