KAMUSAL ALAN, KAMUSAL DİN VE KAMUSAL AKIL
AHMET ÇİĞDEM
İLGİLİ DÜŞÜNÜRLER
• Kamusal alanın yapısal dönüşümü,
• Aydınlanma Diyalektiği,
• Frankfurt Okulu
• Max Horkheimer (1895-1973)
• Herbert Marcuse (1898-1979)
• Thedor W. Adorno (1903-1969)
• Jürgen Habermas (1919- )
KAVRAMSAL ARKA PLAN
• 2. Dünya savaşından sonra kurulmaya çalışılan yeni dünya düzeninde Kapitalizme tepki olarak düşünceler ortaya atmışlardır.
• Horkheimer, Marcuse ve Adorno öncülüğünde, aydınlanmanın göz ardı edilmesi ve kitle
endüstrisinin ortaya çıkardığı sonuçlar değerlendirilmiştir.
• Kapitalizm,
• Komünizm,
• Proleterya,
• Burjuvazi,
• Kavramları üzerinden bulundukları dönemin problemleri üzerine gitmişlerdir.
• Kapitalizm karşıtı söylemler ve çalışmalar yapılmıştır.
• Adorno ve Horkheimer daha çok “Kamusal
alan” konusunda daha çok Felsefî ve Sosyolojik çalışmalara yoğunlaşmıştır.
• Marcuse ve Habermas ikilisi çalışmalarında
“Kamusal alan” problemi üzerine “Politik alanı” ele almışlardır.
• Modern toplumun sömürü mantığı politik alanda çözülebileceğine temas etmişlerdir.
KAMUSAL ALAN VE DÖNÜŞÜMÜ
• Katılım -siyasal katılım- burjuvazi ile iç içe gerçekleşmektedir.
• Kamusal alan, ticari kapitalizm ve toplumsal ve politik şartların olgunlaşması sivil toplumla
gelişen iktisadi süreçlerin varoluşunu mümkün kılmakta olduğu üzerine temas edilmektedir.
• Habermas; demokratik ideal üzerine
yoğunlaşmaktan çok, kamusal ortamda faaliyet gösteren kurum ve yapıların
demokratik seçeneklerin mümkün
kılınmasında faydalı olacak demokratik süreçler üzerine durmaktadır.
• Buna “doğal düzen” kavramı adını vermektedir.
Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü-1
• Frankfurt Okulunda, kamusal alanın
dönüşümü bu alanın yeniden “Feodalleşmesi”
anlamına gelmektedir.
• Kamusal alanın dönüşümü, baskıdan ve
zorluklardan arındırılmış rasyonel bir tartışma ortamının imkânsızlaşması anlamına
gelmektedir.
Kamusal Alanın Yapısal Dönüşümü-2
• Medya üzerinden yapılan algı operasyonları “Görüş Manipülasyonu” olarak değerlendirilmektedir.
• Kamusal alanda “Vesayet” kavramı gündeme getirilerek, mülk sahibi burjuvazinin özel alanı haline getirildiği üzerine durulmaktadır.
• Kamusal alana devlet müdahalesinin
meşrulaştırılması, hem sivil toplum hem de
kamusal alanın yok edilmesi anlamını taşımaktadır.
Kamusal Din, Dinsel Kamusal Alan
• Dinin kurumsal-sosyolojik boyutunun kamusal alan tartışmalarına dahil edilmesi, Weber’in deyişiyle, “dünya dinlerinin kamusal alana
kültürel ve politik işlevler kazandırma çabasıdır”.
• Klasik düşünürlerden önde gelen Marks, kamusal alandan (insanların yurttaş olarak kurdukları
alandan) geri çekilmesi gerektiği vurgulanarak dini bireyin özel hayatıyla sınırlı kalması gerektiği konusunda düşüncelerini beyan etmiştir.
Kamusal Din, Dinsel Kamusal Alan-2
• Dinler için modern toplumsal dünyada gerçek hedef, sekülerleşen toplumdan kamusal güç ve direnç kazanmak için çaba sarf ederler ve
kamusal alanın imkanlarından sonuna kadar faydalanmak isterler.
• Modern dünyada dini kaderini belirleyecek temel olgu, dinin bireylerin özel alanlarının ve mahrem dünyalarının bir barınağı olarak yapısallaşmasının ortadan kaldırılmasına yönelik verilen uğraştır.
Kamusal Akıl
• Kamusallık, aklın eleştirel fonksiyonlarının, kamusal aklın ancak eleştirel amaçların hizmetinde
kullanılabileceği bilinciyle gerçekleşeceği belirtilmektedir.
• Kamusal alanın rasyonel örgütlenmesi, kamusal
alandaki toplumsal öznelerin rasyonel bakış açısıyla kamusal alanın şekillenmesinde toplumsal ve
ekonomik gereksinimleri karşılarken “etik” meşruiyete dikkat edilmelidir.
• Kamusal akıl bireylerin Kant’ın ifadesiyle sorumlu ve özerk bir donanıma sahip olmasına dikkat
çekilmektedir.
Türkiye’de Kamusal Alan
• Kamusal Alan, toplumsal bütünlük konusunda söz söyleme hakkına sahip olamayacak kadar cılızdır.
• Türkiye'deki kamusal alan kavramı tarihsel olarak geri döndürülmesi mümkün olmayan burjuva kamusal
alan modeli ve teorisinin eziciliğini taşımaktadır.
• “Kamuoyu” kavramını temsil etme konusunda “söz”
sahibi olma konusunda “pazar ilişkileri, bürokrasi ve devlet” ortak hareket etme konusunda her
zamankinden daha zor durumdadır.
Türkiye’de Kamusal Alan-2
• Kamusal alanın devlete ve bürokrasiye yönelik iradi müdahale imkanları sınırlandırılmış olduğu üzerinde durulmaktadır.
• Devletin sınırlandırılmasından doğan gerçeklikte devletin imkanları değil, kamusal alanı kendi
çıkar alanı olarak tahsis etmeye çalışan burjuvazinin lehine işlediği üzerine vurgu yapılmaktadır.