• Sonuç bulunamadı

12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri, 1174-1184 / 1760-1770; özet-değerlendirme-metin

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri, 1174-1184 / 1760-1770; özet-değerlendirme-metin"

Copied!
411
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ

TÜRKĠYAT ARAġTIRMALARI ENSTĠTÜSÜ

TÜRK TARĠHĠ ANABĠLĠM DALI YENĠÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

12 NUMARALI ÖZĠ VE SĠLĠSTRE AHKÂM DEFTERĠ (1174-1184/1760-1770)

(ÖZET-DEĞERLENDĠRME-METĠN)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

YASEMĠN AYGÜN

ĠSTANBUL 2014

(2)

T.C.

MARMARA ÜNĠVERSĠTESĠ

TÜRKĠYAT ARAġTIRMALARI ENSTĠTÜSÜ

TÜRK TARĠHĠ ANABĠLĠM DALI YENĠÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI

12 NUMARALI ÖZĠ VE SĠLĠSTRE AHKÂM DEFTERĠ (1174-1184/1760-1770)

(ÖZET-DEĞERLENDĠRME-METĠN)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

YASEMĠN AYGÜN

TEZ DANIġMANI: PROF. DR. AHMET ġĠMġĠRGĠL

ĠSTANBUL 2014

(3)
(4)

I ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER ... I ÖN SÖZ ... II ÖZET ... IV ABSTRACT ... V KISALTMALAR ... VI

1. GĠRĠġ ... 1

1.1.Özi ve Silistre’nin Ġdarî-Siyasî, Ġktisadî ve Coğrafî Özellikleri ... 1

1.1.1. Ġdarî ve Siyasî Özellikleri ... 1

1.1.2. Ġktisadî ve Coğrafî Özellikleri ... 3

2. AHKÂM DEFTERLERĠ ... 4

3. 12 NUMARALI ÖZĠ VE SĠLĠSTRE AHKÂM DEFTERĠ’NĠN ÖZELLĠKLERĠ ... 10

3.1. 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri’nin Muhtevası ... 12

3.1.1. Tayin Meseleleri ... 13

3.1.2. Adlî Meseleler ... 17

3.1.3. Vergi Meseleleri ... 19

3.1.4. Tuz Madenlerinin ĠĢletilmesi Meselesi ... 25

3.1.5. EĢkıyalık Meseleleri ... 26

3.1.6. Tüccar Listeleri ... 28

3.1.7. Diğer Konularla Ġlgili Meseleler ... 30

SONUÇ ... 32

KAYNAKÇA ... 34

ÖZETLER, HÜKÜM NUMARALARI VE SAYFA NUMARALARI ... 38

METĠN ... 77

EKLER ... 396

ÖZ GEÇMĠġ ... 401

(5)

II ÖN SÖZ

Osmanlı Devleti‟nin 1352 tarihinde Çimpi kalesini almasıyla baĢlayan Gelibolu yarımadasının fethi Balkan coğrafyasına doğru ilerlemenin yolunu açmıĢtır. 1352 yılında Gelibolu üzerinden Balkan coğrafyasına geçen Osmanlı kuvvetleri 1361‟de Edirne‟yi fethederek Balkanları süratle ele geçirmeye baĢlamıĢlardır. 16. yüzyıla gelindiğinde ise Balkanlarda Osmanlı Devleti‟nin sınırları batıda Dalmaçya kıyılarına, kuzeyde ise Avusturya sınırlarına dayanmıĢ ve bu coğrafyanın bir uç bölge olması Osmanlı Devleti için büyük önem arz etmiĢtir.

Balkanların sınırları dahilinde bulunan Özi ve Silistre Eyaleti; iktisadî, idarî, siyasî, ziraî ve stratejik olarak son derece mühim merkezleri barındırmıĢtır. Bu merkezlerin tarihî fonksiyonlarını belirlemede en mühim arĢiv kayıtlarından biri de ahkâm defterleridir. Bu bakımdan çalıĢma konusunu oluĢturan 12 numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri, BaĢbakanlık Osmanlı Devlet ArĢivi‟nde Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri tasnifi adı altında 49 adet defter içerisinden seçilmiĢtir.

12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri 1760-1770 yılları arasında meydana gelen idarî, askerî ve sosyal olaylar hakkında önemli bilgiler içermektedir. Yazıldığı dönem itibarıyla da 1768-1774 Osmanlı-Rus savaĢına rast gelmektedir. Osmanlı-Rus savaĢı sırasında yaĢanan askerî ve sosyal meselelere dair hükümleri de içermektedir. Bu mühim bilgileri içermesi ve daha önce Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri tasnifine dair herhangi bir araĢtırmanın olmaması sebebiyle 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri çalıĢma konusu olarak belirlenmiĢtir.

ÇalıĢma, üç bölümden meydana gelmektedir. GiriĢ kısmında Özi ve Silistre Eyaleti‟nin idarî, siyasî, iktisadî ve coğrafî durumuna değinilmiĢtir. Ġkinci bölümde Ahkâm Defterleri‟nin özelliklerinden ve çeĢitlerinden bahsedilmiĢtir. Üçüncü bölümde ise 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nin fizikî özelliklerine ve muhtevasına girilerek konular tahlil edilmiĢ ve kısaca sonuç yazılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonunda yapılan özet ve metin verilerek ardından haritalar eklenmiĢtir.

Öncelikle bu çalıĢmada katkılarından dolayı danıĢman hocam Sayın Prof. Dr.

Ahmet ġimĢirgil‟e teĢekkürü bir görev bilirim. Ayrıca değerli zamanını bana ayırıp, araĢtırmalarımda yardımcı olan Sayın Fuat Recep‟e, sorduğum her soruyu büyük bir nezaketle cevaplayan ve çevirilerde yardımlarını aldığım Sayın Prof. Dr. Mihai Maxim‟e, her vakit güler yüzünü ve yardımlarını esirgemeyen Sayın Dr. Talip Mert

(6)

III hocama Ģükranlarımı sunar, zor zamanımda yardımlarını esirgemeyen Sayın Yrd. Doç.

Dr. Murat Uluskan‟a, Sayın Dr. Ġlhan Gök‟e, Sayın Dr. Fatih Gürcan‟a, Sayın Dr. Uğur Demir ve AraĢtırma Gör. Sayın Ercan Alan‟a teĢekkürü bir borç bilirim. Bu çalıĢmada her daim bana maddi ve manevi destek olan canım annem ve babama, Sayın Orhan Fırat ve ailesine teĢekkürlerimi belirtmekle beraber, her türlü ilgi ve desteğini gördüğüm Nermin Genç, Ebru Karakoyun, Reyhan Aytaç, AyĢe Celep, Göker Ġnan, Rıdvan KaĢıkçı, Lale Uçan, Sinem Tüfekçi‟ye, Nihal Metin ve Nurdan Gür‟e teĢekkürlerimi iletirim. Ayrıca teze konu olan defterin belirlenmesi aĢamasında öneride bulunan Sayın Ayhan Han‟a, destek ve yardımlarını gördüğüm edebiyatçı dostlarım Ergin Ali, Gülasfi Melan‟a ve bana her türlü yardımda bulunan bütün arĢiv çalıĢanlarına teĢekkürlerimi sunarım.

Yasemin AYGÜN ĠSTANBUL 2014

(7)

IV ÖZET

Ahkâm defterleri, eyaletlerden gönderilen Ģikâyetlerin Divân-ı Hümâyûn‟da tertip edilerek, devletin toplumsal sorunlar karĢısındaki yaklaĢımını, çözüm üretme yollarını ve devlet-halk arasındaki iliĢkileri yansıtması bakımından ana kaynak niteliğindedir. Konuyu teĢkil eden 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nde, Osmanlı Devleti‟nin siyasî, iktisadî ve idarî bakımdan en önemli coğrafyaları arasında yer alan Özi, Silistre ve Eflak voyvodalığına dair meseleler 1760-1770 tarihleri arasında yaklaĢık on yıllık bir süreyi kapsayacak Ģekilde yazılmıĢtır. Bu defterde, Özi ve Silistre Eyaleti dâhilindeki Ģehirlerde meydana gelen eĢkıyalıklar, sefer esnasında ordunun yol güzergahı üzerinde bulunan merkezlerde yaĢanan huzursuzluklar, Eflak‟a voyvoda tayinleri, Eflak ve Kara Eflak‟ın güvenliğinin sağlanması ve hububat açısından Ġstanbul için önemi gibi konular ayrıntı olarak anlatılmaktadır. Ayrıca bölgedeki tuz madenleri ve vergi meseleleri, yapılan yolsuzluklar ve fukara halka açılan düzme davalara yönelik konuları da içermektedir.

12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nde, Balkanların kuzeybatısındaki Osmanlı merkezlerinde 1760-1770 tarihleri arasında yaĢanan iktisadî, idarî, askerî ve sosyal meselelere dair veriler incelenmeye çalıĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Özi, Silistre, Eyalet, Eflak, Ġktisat, EĢkıya, Voyvoda.

(8)

V ABSTRACT

Ahkâm registers which are primary sources regulated in Divân-ı Hümâyun, and they reflect; state‟s approach to social problems, solution ways and its relations with society. Our subject, Ochakiv and Silistra Ahkâm Register Number 12 was written in between 1760-1770 and comprised approximately 10 years. This register contains issues of a region which was politically, economically and administratively one of the most important part of the empire. This region was consisted of Ochakiv, Silistra and Principality of Wallachia. In this register, there are some detailed records about banditry actions, unrest of the cities that belong to campaign routes, appointment of the Wallachian Princes, Wallachia and Little Wallcahia‟s importance for Istanbul‟s grain necessity. Furthermore, salt pits, tax matters, corruptions and fake cases had comprised in the register.

In this work, we have observed Ottoman provinces in the nortwestern Balkan.

We examined their economical, administral, military and social subjects in the 1760- 1770. According to the Ochakiv and Silistra Ahkâm Register Number 12.

Key Words: Ottoman, Ochakiv, Silistra, Province, Economy, Bandit, Hospodar.

(9)

VI KISALTMALAR

a.g.e. Adı geçen eser a.g.m. Adı geçen makale a.g.mad. Adı geçen madde a.g.t. Adı geçen tez a.mlf Adı geçen müellif

bkz. Bakınız

BOA BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi C. Cemaat

c. Cilt

çev. Çeviren

DGBĠT DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslam Tarihi DĠA Türkiye Diyanet Vakfı Ġslâm Ansiklopedisi

Ed. Editör

H. Hicri

haz. Hazırlayan

ĠA Ġslam Ansiklopedisi

ĠSAM Ġslam AraĢtırmaları Merkezi MEB Milli Eğitim Bakanlığı

OTAM Osmanlı Tarihi AraĢtırma ve Uygulama Merkezi OBĠV Ortadoğu ve Balkan Ġncelemeleri Vakfı

s. Sayfa

S. Sayı

sad. SadeleĢtiren

TTK Türk Tarih Kurumu

vrk. Varak

vs. Vesaire

yay. Yayınları

(10)

1 1. GĠRĠġ

1.1.Özi ve Silistre’nin Ġdarî-Siyasî, Ġktisadî ve Coğrafî Özellikleri 1.1.1. İdarî ve Siyasî Özellikleri

Günümüzde Romanya, Bulgaristan ve Moldova sınırları dahilinde bulunan Özi ve Silistre Eyaleti, tarih boyunca Osmanlı Devleti‟nin batıya doğru yapılan seferleri için önemli geçiĢ noktalarını barındırmıĢtır.1 Osmanlı Devleti‟nin 1352 yılında Çimpi kalesini alarak Gelibolu‟ya çıkmasıyla Rumeli‟de fetihler baĢlamıĢtır.2 14. yüzyılın ikinci yarısında Rumeli‟deki fütuhat baĢlar baĢlamaz burada hemen bir beylerbeylik kurulmuĢtur. Beylerbeyi vazifesine ise Lala ġahin PaĢa tayin edilmiĢtir.3 Bu sırada hudut boyundaki memleketler birer uç kabul edilmiĢ ve belli baĢlı ümeraya verilmiĢtir.

Örneğin Gümülcine, Serez, Manastır ve HurpeĢte civarı Gazi Evrenos Bey‟e4 verilmiĢtir. Böylece Rumeli‟de iskân hızlandırılmıĢtır. BaĢlangıçta Rumeli‟ye eyalet5 denilmediği gibi liva6 tabirleri de kullanılmamıĢtır. Bu teĢkilat tedricen 15. yüzyılda tamamlanmıĢ ve 16. yüzyılda eyalet kelimesi artık yaygın bir Ģekilde Osmanlı kanunnamelerinde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Rumeli, 16. yüzyıla kadar fetihler ne kadar geniĢlerse geniĢlesin, Kanuni dönemine değin tek bir beylerbeylik olarak idare edilmiĢtir. Ancak yeni ilhak edilen memleketler idarî ve stratejik ehemmiyetlerine göre birer liva halinde tesis olunmuĢlardır.7

Ġlk zamanlar Rumeli‟deki taksimat sağ kol, sol kol ve orta kol esasına göre belirlenmiĢtir. Bu taksimatta Kırklareli‟den Silistre‟ye uzanan bölge sağ kol, Edirne

1 Bu merkezlerden bazılarına dair ayrıntılı bilgi için bkz. Safet Alimoski, Temettüat Defterlerine Göre Manastır Merkez Kazasının Sosyo-Ekonomik Durumu, YayınlanmıĢYüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü, Ġstanbul 2005; Saim Çağrı Kocakaplan, Temettüat Defterleri Çerçevesinde Silistre Kazası‟nın İktisadi Ve Sosyal Yapısı, YayınlanmıĢYüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul 2007.

2 Ahmet ġimĢirgil, “EfsaneleĢtirilen Gerçek: Osmanlıların Rumeli‟ye GeçiĢi”, Mustafa Çetin Varlık Armağanı, Ġstanbul Aralık 2013, s. 60.

3 Lala ġahin PaĢa, Sultan I. Murad‟ın lalası olup, Rumeli Beylerbeyi sıfatıyla Balkanlarda fetihlere katılmıĢtır.1386 yılında vefat etmiĢtir. Kirmasti‟deki türbesinde meftundur. Ancak Osmanlı kroniklerinde ölüm tarihi hakkında farklı yıllar verilmektedir. Abdülkadir Özcan, “Lala ġahin PaĢa”, Türkiye Diyanet Vakfı Ġslam Ansiklopedisi, XXVII, Ġstanbul 2003,77-78.

4 Gazi Evrenos Bey Rumeli fetihlerinde önemli rol oynayan akıncı beylerindendir. Orhan Bey, I. Murad, I. Bayezid ve Fetret Devride, Osmanlı Devleti‟ne büyük hizmetleri olmuĢtur. 1417‟de Yenice-Vardar‟da vefat etmiĢtir.

Fehamettin BaĢar, “Gazi Evrenos Bey”, DİA, XI, Ġstanbul 1995, 539

5 Arapça “idare etme, icra” anlamındaki “iyâle” kelimesinden gelmektedir. Osmanlı Devleti‟nde en büyük idari birim karĢılığında kullanılmaktadır. Bu tabirin resmen kullanılıĢı ise XVI. yüzyıl sonlarında olmuĢtur. Halil Ġnalcık,

“Eyalet”, DİA, XI, Ġstanbul 1995, 548; Orhan Kılıç, 18. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devleti‟nin İdari Taksimatı, Eyalet Ve Sancak Tevcihatı, Elazığ 1997, s.6-7.

6 Osmanlı idari taksimatında beylerbeyliğinden sonra ikinci sırada yer alır. Liva=Sancak, kazaların birleĢmesiyle oluĢmaktadır. Sancakbeyi adı verilen görevliler tarafından yönetilmektedir. Yusuf Halaçoğlu, XIV-XVII.

Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı Ve Sosyal Yapı, Ankara 2007, s.83.

7 Tayyip Gökbilgin, “Kanunî Sultan Süleyman Devri BaĢlarında Rumeli Eyaleti, Livaları, ġehir ve Kasabaları”, Belleten, c.XX, S. 77-80, Ankara 1956, s.247-248

(11)

2 üzerinden Balkanlara ulaĢan yol ise orta kol olarak adlandırılmıĢtır.8 Bir diğer yol olan sol kolun güzergahı Ġstanbul‟dan Gördüs‟e uzanmaktadır.9

II. Bayezid devrinin ünlü akıncılarından Malkoçoğlu Bali Bey‟e Silistre Vilayeti verilerek Boğdan hudut muhafızlığına tayin edilmiĢtir. Daha önce görülmeyen bu uygulamayla birlikte Silistre, Rumeli beylerbeyine tabi yeni bir vilayet olmuĢtur.10 Silistre 16. yüzyılda III. Murad döneminde yapılan idarî düzenlemeler sonucunda 1593 yılında kurulan Özi Eyaleti‟nin bir sancağı haline dönüĢtürülmüĢtür. Özi11 Eyaleti‟nin sancakları ise Silistre, Niğbolu, Bender, Akkerman, Kırkkilise, Vize ve Çirmen‟dir.

Ancak Ruslarla yapılan savaĢta Azak ve Tuna nehrinin kuzeyindeki birtakım toprakların elden çıkması sonucu Özi Eyaleti, 18. yüzyıl sonlarında bu vasfını yitirmiĢtir.12 19.

yüzyılda, Rumeli‟nin idarî taksimatında değiĢikliklere gidilmiĢ ve daha küçük eyaletler oluĢturulmuĢtur. 1831 yılında yapılan taksimata göre Rumeli‟deki eyaletlerden biri Silistre ve eyaletin paĢa livası da Silistre kazası olmuĢtur. Niğbolu, Vidin, Çirmen, Vize ve Kırkkilise ise bu eyaletin diğer kazalarını oluĢturmuĢtur. 1864 yılındaki vilayet kanunnamesiyle Osmanlı topraklarında yeni bir idari taksimata gidilmiĢtir. Bu taksimatta, ekonomik koĢulların iyi olmasından dolayı 7 sancak ve 48 kazadan oluĢan Tuna Vilayeti tesis edilmiĢtir.13 Merkezi Rusçuk olan bu vilayet Vidin, NiĢ ve Silistre eyaletlerinin birleĢtirilmesiyle oluĢmuĢtur. Osmanlı Devleti‟nin yıkılma aĢamasına girmesiyle birlikte bu bölgedeki topraklar aĢama aĢama elden çıkmıĢtır.

Yukarıda anlattığımız idare sisteminden baĢka bir diğer birim ise voyvodalıktır.

Osmanlı Devleti, Rumeli fetihlerinde savaĢmadan aldığı kalelere imtiyaz tanıyarak onları içiĢlerinde serbest, dıĢiĢlerinde ise devlete bağımlı bir Ģekilde, belirli miktarda

8 Serap Sınmaz, Rumeli Ahkâm Defterlerinde Filibe‟ye Dair Hükümler (1742-1745)(İnceleme-Metin), YayınlanmıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Türkiyat AraĢtırmaları Enstitüsü, Ġstanbul 2013, s.9.

9 Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Ulaşım ve Haberleşme (Menziller), Ankara 2002, s.113; Katip Çelebi, eserinde bu güzergahı Ģöyle anlatmaktadır, “Memâlik-i Rûm-ili Konstantiniyye‟den intihâsına teveccüh itibâriyle orta ve sağ ve sol üç kol olup, sağ kol Tuna yalılarında Silistre ve sol kol Bahr-ı Rûm‟da Selanik ve Mora ve orta kol Budun ve Bosna yolu üzere vâki olan vilayetlerdir”. Kâtip Çelebi, Cihannümâ, Rumeli Kısmı, Transkripsiyonlu Metin I, Ġstanbul 1971, s.40.

10 Aurel Decei, “Dobruca” Milli Eğitim Bakanlığı Diyanet İslam Ansiklopedisi, III, Ġstanbul 1993, 628- 629.

11 1484 yılında II. Bayezid devrinde Kili ve Akkerman kalelerinin alınmasıyla Karadeniz Osmanlı Devleti‟nin bir iç denizi haline gelmiĢtir. Fakat bu dönemde Karadeniz‟de tam olarak hakimiyet kurmak son derece zor olduğundan denizin kuzeyindeki topraklar için Kırım Hanlığı ile karĢılıklı çıkarlara dayalı olarak bir düzen tesis edilmiĢtir. Bu bakımdan Kefe dıĢındaki Kırım toprakları ile Özi Kalesi‟nin bulunduğu Dinyeper Nehri‟nin döküldüğü körfez, baĢlangıçta Kırım Hanlığı‟nın kontrolüne bırakılmıĢtır. Bu bölgenin güvenliği için ilk adım, 1492 yılında Kırım Hanı Mengli Giray‟ın Dinyeper Nehri‟nin ağzına, daha sonra adı Özi olarak değiĢecek olan, Karakirman Kalesi‟ni inĢa etmesi ile atılmıĢtır. Mustafa Gürler, “1737 Osmanlı-Rus SavaĢı‟nda Özi‟nin Elden Çıkması”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c. XXIII, S. 1, Ġzmir 2008, s.139

12 Aurel Decei, a.g.mad., s.641; N. Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 4(1640-1774), Çev. Nilüfer Epçeli, Ġstanbul 2005, s.230-231.

13 Saim Çağrı Kocakaplan, a.g.t., s.31.

(12)

3 yıllık vergi alarak yönetiyordu.14 Eflak ve Boğdan bu imtiyazlı kalelerdendir. Defterin konusu dahilinde olan Eflak, I. Murad döneminde Osmanlı himayesine geçmiĢtir.15 Eflak, voyvodalar tarafından yönetilmekteydi. Voyvodalar ise Eflak‟ın soylu aileleri olan boyarlar arasından beyler, psikoposlar ve papazlar tarafından seçilmekteydi.

Seçilen bu kiĢinin asaletinin tasdiki için Osmanlı Devleti‟ne bu durum bildirilmekteydi.16 Devlet, konu üzerinde değerlendirmeler yaptıktan sonra boyar voyvodalığa getirilebiliyordu. 16. yüzyıl ortalarına kadar bu voyvodalık iĢlerine karıĢılmamıĢtır. Ancak Lehistan ve Avusturya‟nın voyvoda seçimlerinde rol oynamak istemeleri üzerine bu iĢ baĢıboĢ bırakılmayarak bizzat hükümetin tasdikiyle belirlenin kiĢiler voyvoda olabilmiĢtir. Eflak‟ın Avusturya‟ya sınır olarak bir uç nokta olması hasebiyle devlet için önemi haizdi. Nitekim 17. yüzyılın sonu, 18. yüzyıl baĢlarında Rus tehlikesinin baĢ göstermesi ve voyvodaların Avusturya ile Osmanlı Devleti‟ne karĢı birlikte hareket etme tehlikesi üzerine Eflak yöneticilerinin bölge halkından değil Ġstanbul‟daki Fenerli Rum ailelerinden seçilmesi kararlaĢtırılmıĢtır.17

Eflak voyvodaları halkı korumakla ve düzeni sağlamakla görevli olduğu gibi vergileri toplamak ve devlete vergisini vermekle de yükümlü idi. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi‟nde Eflak voyvodasından Ģu Ģekilde bahsedilmektedir: “Büyük devleti var idi. Amma Âli Osman elinde zebun olup hala haraç güzardır. Vilayetleri Tuna nehri sahilindedir. Şimal canibleri Erdel ile müş‟adır. Tahtı Bükreş ve Terkoviç şehirleridir.”18

Osmanlı Devleti ile Rusya arasında patlak veren savaĢlarla birlikte Eflak ve bölgedeki diğer kaleler kademe kademe elden çıkmıĢtır. 1774 Küçük Kaynarca AntlaĢmasıyla baĢlayan bu süreç 1878‟de Eflak‟ın Romanya hâkimiyetine girmesiyle sonuçlanmıĢtır.

1.1.2. İktisadî ve Coğrafî Özellikleri

Genel olarak Rumeli coğrafyası dağlık bir bölgedir. En büyük akarsuyu Tuna nehridir. Tuna nehrinden baĢka irili ufaklı nehirler de bulunmaktadır. Bölgedeki nehirlerden ve göllerden tutulan balıkların vergileri devlet tarafından toplanmıĢtır.

14 Yusuf Halaçoğlu, a.g.e., s.87-88.

15 Kemal Karpat, “Eflak”, DİA, X, Ġstanbul 1994, 466.

16 Orhan Kılıç, a.g.e., s.29

17 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, c.2, Ankara 1982, s.429-430; Kemal Karpat, a.g.mad., s.468

18 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, (Mısır, Sudan, Bükreş) 1672-1680, c.10, Haz. Kültür Bakanlığı, Ġstanbul 1938, s.81.

(13)

4 Buradan da nehirlerin balık bakımından zengin olduğu anlaĢılmaktadır. Bölge ma„den ocakları bakımından da zengindir. Devlet bu madenleri ya kendisi iĢletmiĢ ya da iltizama vermiĢtir. Madenler nakit para getirmesi bakımından önem arz etmiĢtir.19

Verimli topraklara sahip olan Rumeli‟de genellikle koyun yetiĢtiriciliği ve bunun yanında tarım yapılmıĢtır. Coğrafyanın bu verimliliği açısından bölge Osmanlı Devleti için son derece önemli olmuĢtur. Devlet, Ġstanbul merkezli olduğu için Ġstanbul‟un iaĢesi önem arz etmiĢtir. Tuna nehri ve Karadeniz vasıtasıyla Ġstanbul‟a et ve hububat gönderilmiĢtir. Bu sevkiyatların kaynağı ise Silistre, Rusçuk, Eflak ve Boğdan gibi yerler olmuĢtur. Merkeze gönderilen hububat ve etin yanında padiĢaha da birtakım hediyeler de gönderilmiĢtir. Örneğin; Eflak‟tan gönderilenler at, kuĢ, av köpekleri gibi hayvanlardır.20 Osmanlı Devleti‟nin yiyecek ve hammadde kaynağının belkemiğini oluĢturan bu bölgedeki Tuna iskeleleri hem Ġstanbul hem de doğu-batı hattında gerçekleĢen mal akıĢında transit ticaret merkezleri haline gelmiĢtir. Bu sayede Niğbolu, Vidin, Rusçuk, Silistre, Semendire ve Kulle Ģehirleri önemli merkezler olarak öne çıkmıĢtır.21

2. AHKÂM DEFTERLERĠ

Eski Yunaca‟da“parşömen ve yazı malzemesi” olarak kullanılan “defter”, kelime olarak Grekçe‟de“post, hayvan derisi” anlamına gelmektedir. Defter kelimesi, Ġslamiyetten önce Ġran yoluyla Arapça‟dan Türkçe‟ye geçmiĢtir. Defterin çoğulu

“defâtir”dir. Yazı yazılmak için kullanılan defter, birçok kağıdın bir araya getirilip ciltlenmesinden veyahut dikilmesinden meydana getirilmiĢtir. Osmanlı bürokrasisinde devletin karar merkezlerinde alınan hükümlerin kayda geçirilmesi bakımından son derece önem arz etmekteydiler. Bu defterler seriler halinde tutulmaktaydı. Osmanlı Devleti‟nde 15. yüzyıla ait defter serileri bulunmaktadır ve en eski defter 835 (1432) tarihli Arazi Tahrir Defteridir. Bugün Osmanlı Devleti‟ne ait mühimme, ruus, tahvil, muhasebe, mukataa, keşif, ruznamçe, tamirat, ahkâm, mevâcib ve vakıf ruznamçeleri gibi Osmanlı arĢivinde 300.000‟e yakın defter çeĢidi bulunmaktadır. Osmanlı bürokrasisinde ilk defter için “defter-i köhne”, sonrakiler için “defter-i atîk”, en son defter için de “defter-i cedîd” kelimeleri kullanılmıĢtır. Defterler devlet idaresi için her

19 Halil Ġnalcık, Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, c.1 (1300-1600), Ġstanbul 2000, s. 97.

20 Mehmet Topal, Meryem Kaçan Erdoğan, Kamil Çolak, Numan Elibol, Osmanlı İdaresinde Bir Balkan Şehri Rusçuk, Ġstanbul 2011, s. 99

21 Halil Ġnalcık, a.g.e., s.312.

(14)

5 zaman önemli birer kaynak niteliğinde olduğu için değiĢik yerlere sandıklar içinde büyük bir özenle taĢınmıĢ ve saklanmıĢtır. Özellikle askeri seferlerde Divân-ı Hümâyûn‟a ait çeĢitli bürolarda malî, askerî, idarî iĢlerin sefer sırasında da yürütülmesi için orduyla birlikte sefere götürüyorlardı. Sefer eğer batıya yapılıyor ise defterhane Belgrad‟da, doğuya yapılıyor ise Erzurum, Halep ya da Diyarbakır‟da saklanıyordu.

Divan, Maliye ve Defter-i Hakâni‟ye ait defterlerin sefere götürülmesi geleneği 18.

yüzyıl sonralarına kadar sürmüĢtür. Osmanlı Devleti‟nde, Tanzimat öncesi dönemden kalma Divân-ı Hümâyûn‟a ait defterler, Bâb-ı Defterî yani Maliye‟ye ait defterler ile hazineye ait arazinin kimlere hangi görevle verildiğini ve vergi konularını içeren Defterhâne-i Âmire‟ye ait defterler günümüze kadar ulaĢabilmiĢtir.22

Divân-ı Hümâyûn‟da alınan kararlar padiĢahın onayı alındıktan sonra deftere kaydedilir ve bu defterlere Mühimme Defteri adı verilirdi. Ayrıca Şikâyet Defterleri, Ahkâm Defterleri, Nâme Defterleri, Nişân Defterleri ve Ecnebî Defterleri adı verilen defterler de mevcuttu. Halil Ġnalcık‟ın ifadesiyle bu defterler, Osmanlı bürokrasisinde kâtiplerin farklı konularda uzmanlaĢması ile ortaya çıkmıĢ olmalıdır.23

Ahkâm, hükmün çoğuludur ve padiĢah buyruğu anlamındadır. Osmanlı Devleti‟nde hükümler padiĢah adına padiĢahın yetki verdiği idarî bürolarda hazırlanırdı.

Sadâret makamında oluĢturulan hükümlere “ferman” denilirdi. Bunların müsveddelerinin veyahut suretlerinin toplandığı defterlere ise “defâtir-i umûr-ı mühimme, ahkâm-ı mühimme ya da mühimme, defterdarlıktan çıkan ahkâmın toplandığı defterlere de “ahkâm-ı maliye” denilirdi.24 Ahkâm Defterleri‟nde yer alan hükümler üç bölüme ayrılmaktadır:

1. Hükmün ilk kısmı Ģerʻ î ve örfî yetkiliye ayrı ayrı veya ikisine birden hitap ile baĢlar.

2. ġikâyet konusu açıklanır.

22 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Ġstanbul 2010, s. 3; Nejat Göyünç, “Defter”, DİA, IX, Ankara 1994, 88-90;

Feridun Emecen, “Sefere Götürülen Defterlerin Defteri”;Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu‟na Armağan, Ġstanbul 1991, s.

241-268.

23 Halil Ġnalcık, “ġikâyet Hakkı: ʻ Arz-ı Hâl ve ʻ Arz-ı Mahzarlar”, Osmanlı Araştırmaları, VII-VIII, Ġstanbul 1988, s. 33-34; Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 21.

24 Halil Sahillioğlu, “Ahkâm Defteri”, DİA, I, Ġstanbul 1988, 551.

(15)

6 3. Son bölümde ise getirilen çözümü kapsamaktadır. Hükmün sonunda

“şerʻ le görülmek için yazılmıştır”, “mahallinde şerʻ le görülmek bâbında” vb.

ifadeler yer alır.25

1501 tarihli defter örneği ile baĢlayan ve 1544-1545 tarihinde klasik yapısına kavuĢan Ahkâm Defterleri‟nin baĢlarında “mirî ahkâmı, sefer ahkâmı, mahfî ahkâm, ahkâm-ı beylik, mirî ahkâm cüzü, cüz-i evvel-i ahkâm-ı mirî, Hamza Bey zamanında vâkiʻ olan mirî ahkâmın ibtidâ kaydı, sefere müteʻ allik ahkâm-ı şerif” gibi tabirler kullanılmıĢtır. Ahkâm defterlerinin ilk örnekleri cüzler halinde muhafaza edilmiĢ ve önemli emirler varaklar halinde korunmuĢtur. Ahkâm Defterleri 17. yüzyılın ikinci yarısına kadar Mîrî Ahkâm olarak bilinirken daha sonra Mühimme denilmeye baĢlanmıĢ ve Ģikâyet defterleri ile iki farklı seri defter meydana gelmiĢtir. Defterlerin bu Ģekilde farklılaĢmasının nedeninin Divân-ı Hümâyûn‟da görevli kiĢilerin iĢlerini daha kolay halledebilmeleri ve ayrıca sefere götürülen defterlerin kolayca bulunabilmesi olduğu söylenebilir.26

Ahkâm defterlerinden birçok konu hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Örneğin;

1. Bir bölgenin sosyal ve ekonomik durumu,

2. Devlet görevlileri ve reaya arasındaki münasebetler,

3. TaĢradaki sorunlara merkezden gönderilen çözüm önerileri, 4. Timar sistemi ve bu sistemle ilgili Ģikâyetler,

5. Su meseleleri ve bununla ilgili çözüm önerileri, 6. Tayinler ile ilgili bilgiler,

7. Osmanlı taĢra teĢkilatı ve iktisat teĢkilatıyla ilgili bilgiler, 8. Ġltizam sistemi ve mültezimle ilgili bilgiler,

9. Borç davaları, ticari davalar, fiyat ve para tarihi,

10. Esnaf teĢkilatı, vakıflar tarihi, tıp tarihi hakkında bilgiler,

11. Mirasla ilgili davalar, aile ve komĢu iliĢkileri, evlilikle ile ilgili problemler,

25 Sevda Nur Güldiken, III Numaralı Maraş Ahkâm Defteri‟ne Göre Ayıntab (H. 1196-1229/M. 1782-1814), Gaziantep Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, KahramanmaraĢ 2007, s. 8- 9.

26 F. M. Emecen, a.g.e., s. 115-117.

(16)

7 12. EĢkıyalık hareketleri, konar-göçer aĢiretler hakkında bilgi edinebiliriz27.

BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi‟nde, 989 Numaralı Divân-ı Hümâyûn Kataloğu‟nda (A.DVNS.ġKT.d) Atik ġikâyet Defterleri adıyla 1-213 sıra numaralarında 1059- 1253/1649-1837 tarihlerini içeren 213 tane Atik, Ordu ve Rikâb ġikâyet Defteri bulunmaktadır. Bu defterlerin erken tarihli olanlarının ġikâyet Defteri olup olmadığı Ģüphelidir. Ayrıca, 980 Numaralı Bâb-ı Âsafî Defterleri Kataloğu‟nda (A.DVN.ġKT.d) kodu altında 978-1014-A genel sıra numaralarıyla kayıtlı 910-1234/1504-1819 tarihleri arasındaki kayıtları içeren 38 tane ġikâyet Defteri parçası vardır28. Bunların bazıları ġikâyet Defteri değildir. Örneğin, 910/1505 tarihli II. Bayezid dönemine ait defter ġikâyet Defteri değil Tahvil Ahkâmı‟nın ilk örneği sayılabilir29.

Osmanlı Devleti içerisindeki Ģikâyetlerin artması ve bu Ģikâyetlerin acilen çözüme ulaĢtırılması ve taĢradan merkeze gönderilen arzlara verilen hükümlerin ilgili eyaletlerin defterlerine kaydedilmesi ile ġikâyet Defterleri‟nin devamı niteliğindeki Eyalet Ahkâm Defterleri ortaya çıkmıĢtır. ġikâyet Defterleri‟nden 104 sene sonra ortaya çıkan Ahkâm Defterleri eyaletlere göre düzenlenmiĢtir. Bu defterler 1155/1742 tarihinde baĢlayıp, II. MeĢrutiyet‟in ilanına kadar devam etmiĢtir. Sadece Mora Ahkâm Defterleri 1715‟ten baĢlayıp 1839 tarihinde sona ermektedir.30

Tablo 1: Vilayet Ahkâm Defterleri‟nin düzenlendiği eyaletler ve defter sayıları31

Adana (9 adet) Trabzon (8 adet)

Anadolu (186 adet) Sivas (36 adet)

Bosna (9 adet) ġâm-ı ġerîf (9 adet)

Cezâyir-i Bahr-ı Sefîd / Adalar ve Rakka

Özi ve Silistre (49 adet)

27 S. N. Güldiken, a.g.t., s. 11-16.

28 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 21-22.

29 Feridun Emecen, “Osmanlı Divanının Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mirî, Ahkâm-ı Kuyûd-ı Mühimme ve Ahkâm-ı ġikâyet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, S.3(5), Ġstanbul 2005, s. 124.

30 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 22; Yasin Kozak, V ve VI Numaralı Ahkâm Defterleri‟nde Maraş‟a Gönderilen Hükümler, Kahraman MaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilimdalı, YayınlanmıĢYüksek Lisans Tezi, KahramanmaraĢ 2005, s. 9.

31 Ayrıntılı bilgi için bkz, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 22-41; Nahide ġimĢir, “103 No‟lu Anadolu Ahkâm Defteri‟ndeki Ġzmir Ġle Ġlgili Hükümler”, Tarih İncelemeleri Dergisi, c. X, Ġzmir 1995, s. 329-30.

(17)

8 (25 adet)

Diyarbekir (9 adet) Rumeli (85 adet)

Erzurum (19 adet) Mora (21 adet)

Halep (9 adet) MaraĢ (6 adet)

Ġstanbul (26 adet) Karaman (39 adet)

Eyalet Ahkâm Defterleri‟nden farklı olarak Kâmil Kepeci ve Maliyeden Müdevver kataloglarda Malî Ahkâm niteliği taĢıyan defterler ve Düvel-i Ecnebiye Defterleri içerisinde kayıtlı Ahkâm Defterleri bulunmaktadır32. Bizim konumuzu oluĢturan defterin yer aldığı Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri‟ne kısaca değinelim.

Bâb-ı Âsâfi Divân-ı Hümâyûn Sicilleri kataloğunda yer alan Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri, 1155-1294/1742-1877 tarihleri arasındaki hükümleri ihtiva eden 49 adet defterden oluĢmaktadır. Bu defterlerde Özi ve Silistre Eyaleti, Kefe beylerbeyliği, Eflak ve Boğdan voyvodalıkları, Silistre, Tekeyolu, Niğbolu, Vize, Çirmen, Kırkkilise ve bunlara bağlı kazalara ait hükümler bulunmaktadır. Daha sonra ise Özi ve Silistre Ģehirleri birbirinden ayrılmıĢtır.33 ArĢiv rehberinde zikredilen bu Ģehir merkezlerinden baĢka Eflak, Kara Eflak, Yergöğü, Krayova, Rusçuk, Vidin, Boğdan, Ġbrail, Dobruca, Mankalya, Köstence, Fethülislâm, ZiĢtovi, Hotin, Hısova, Edirne, Bender, Tutrakan, Hezargırat gibi Ģehirlere dair hükümler de bulunmaktadır.34

BaĢbakanlık Osmanlı Devlet ArĢivi‟nde Özi ve Silistre Defterleri aĢağıdaki tabloda olduğu gibi düzenlenmiĢ olmakla beraber defterlerin birinci kapaklarında

“Defter-i Silistre” ibaresinin yer aldığını görmekteyiz.

32 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 22-41

33 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s.35

34 Hüküm no: 1, 2, 9, 24, 26, 82, 91, 107, 206, 213, 230.

(18)

9 Tablo 2: Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri(A.DVNS.AHK.ÖZSİ.D).35

ÖZĠ VE SĠLĠSTRE AHKÂM DEFTERLERĠ

Defter No Defter Tarih Sayfa

Sayısı 1 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1155-ġ.1156 293 2 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1156-M1158 295 3 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE M.1158-B.1159 378 4 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1159-Ca.1161 301 5 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ca.1161-S.1163 286 6 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE S.1163-ġ.1165 399 7 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1165-N.1167 381

8 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE L.1167-C.1169 380

9 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1169-ġ.1171 381

10 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1171-Ra.1173 361

11 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ra.1173-B.1174 298

12 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE R.1174-Ra[1]184 143

13 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1174-B.1175 291

14 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1175-Ca.1177 391

15 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ca.1177-Z.1178 397

16 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Z.1178-C.1180 394

17 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1180-R.1182 295

18 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE R.1182-M.1189 193

19 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1188-Za.1189 187

20 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ca.1189-S.1190 159

21 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE S.1190-C.1191 340

22 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1191-Ca.1192 157

23 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ca.1192-C.1194 177

24 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1193-Ra.1194 296

25 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Z.1194-R.1196 300

26 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE R.1196-ġ.1197 285

27 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1197-ġ.1198 162

28 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1198-S.1200 299

29 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1200-ġ.1201 305

30 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE B.1201-Za.1207 367

31 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE M.1208-Za.1208 195

32 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Za.1208-S.1209 167

33 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE L.1209-Za.1210 160

34 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Za.1210-Za.1212 189

35 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Z.1211-Ra.1214 283

36 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE S.1214-C.1215 158

37 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ca.1215-Za.1216 194

38 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Za.1216-Za.1218 201

39 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ra.1219-Ca.1224 355

40 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE S.1229-Ra.1231 197

41 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Ra.1231-S.1235 380

42 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE S.1235-N.1237 399

43 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE ġ.1237-C.1242 332

44 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1242-N.1247 198

45 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE L.1247-L.1254 232

46 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE Z.1254-Ca.1264 195

35 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 35-36

(19)

10

47 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1264-C.1291 193

48 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1274-C.1291 195

49 ÖZĠ VE SĠLĠSTRE C.1291-Za.1294 209

3. 12 NUMARALI ÖZĠ VE SĠLĠSTRE AHKÂM DEFTERĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ

Vilayet Ahkâm Defterleri arasında yer alan Özi ve Silistre Ahkâm Defterlerinden 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri çalıĢma konusunu teĢkil etmektedir. Hicri: Evâ‟il-i Rebi‟ü'l-âhir sene 1174 (Miladi: Kasım/Aralık 1760) tarihinden baĢlayıp Hicri: Evâhir-i Rebi‟ü'l-evvel sene 1184 (Miladi: Haziran/Temmuz 1770) tarihinde sona eren hükümleri içermektedir. Ancak BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi Rehberi‟nde 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nin baĢlangıç tarihi Evâ‟il-i Rebi‟ü'l-âhir sene 1174 tarihi 1761 olarak verilmiĢtir.36 Defter boĢ sayfalarla beraber 147 sayfadır. Defterde, 132 ve 146. sayfalar boĢ olup, 133-134,139-140,141-142 numaralı sayfalar ise eksiktir. Defter 44x16 ebatında, ciltli ve ebruludur.

Numaralandırma usulü ise sayfadır. Sayfa numaraları sonradan yazılmıĢtır. Defterde toplamda 247 adet hüküm bulunmaktadır.

Defter, divanî yazı ile yazılmıĢ olup defterin geneli düzenli ve okunaklıdır.

Hasarlı ve bozuk sayfa yoktur. Ancak hüküm sayfaya sığdırılamayınca yazı, sayfa sonuna yan yazılarak sıkıĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır. Aynı Ģekilde sonradan yapılan bazı eklemeler de hükümlerin arasına yan yazılmıĢtır. Bu durum okumayı zorlaĢtırmıĢtır.37 Her sayfada genellikle iki yani bir varakta dört hüküm bulunmaktadır. Nadiren iki veya altı hükmün yer aldığı sayfalar da görülmüĢtür. Ayrıca hükümlerdeki gün tarihlendirmesi için evâil (ayın ilk on günü 1-10), evâsıt (ayın ikinci on günü 11-20) ve evâhir (ayın son on günü 21-30) kullanılmıĢtır. Ayın ilk günü gurre, son günü selh Ģeklinde gösterilmiĢtir. Hicrî ay adları bazı yerlerde sıfatları (Ramazânüʼ l-mübârek vs.) ile birlikte yazılmıĢtır. Sene, bazı yerlerde rakam Ģeklinde, bazı yerlerde ise Arapça yazı karĢılıklarıyla (sene erbaʻ a ve hamsîn ve elf vs.) verilmiĢtir. Defterin yazı Ģeklinden anlaĢıldığı kadarıyla dört ayrı kâtip tarafından yazılmıĢtır.

36 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, s. 35

37 Hüküm no: 11, 23, 25, 28, 34, 47, 62, 73, 75, 124, 127, 129, 141, 156, 187, 189.

(20)

11 Defterde devlet görevlileri için dua cümleleri sıklıkla kullanılmıĢtır. Voyvoda için “hutimet avâkıbuhû bi'l-hayr”38 beyler için “dâme-izzuhû”39, nazırlar ve mollalar için “zîde-kadruhû”40, vezirler için “edâmâ'allâhü te„âlâ iclâlehûm”41 gibi dua cümleleri kullanılmıĢtır.

Özi ve Silistre Ahkâm Defterleri tasnifi içinde yer alan defterin ön kapağında

“Defter-i Silistre” yazmaktadır. Yani 12 numaralı defterin Silistre Vilayeti‟ne ait olduğu anlaĢılmaktadır. Defterde Silistre Vilayeti dâhilinde olan Ģehir merkezlerine ve onlara bağlı kazalara dair birçok hüküm bulunmaktadır. Defter genel itibariyle Eflak‟tan bahsettiği gibi Kara Eflak, Yergöğü, Krayova, Rusçuk, Vidin, Boğdan, Ġbrail, Dobruca, Mankalya ve Köstence, Fethülislâm, ZiĢtovi, Hotin, Hırsova, Edirne, Bender, Tutrakan ve Hezargırat gibi Ģehirlere dair hükümler de bulunmaktadır.42

Hükümlerin tamamında hitap bölümü bulunmaktadır. BaĢlangıçta nereye ve kime gönderildiği yazmaktadır. Hükmün devamında herhangi bir durumun veya olayın normal vaziyeti hakkında bilgi verildikten sonra meydana gelen yeni durumdan bahsedilmektedir. Ardından Ģikâyet edilen, rahatsız olunan olay vurgulanır ve istenilen, yapılması gerekenler sıralanır, en sonunda da tarih düĢülmektedir.

Ahkâm Defterleri bahsinde anlatıldığı gibi 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri, Divan-ı Hümâyûn‟dan çıkan kararların ferman suretlerinden oluĢmaktadır.

Defterde hükümlerin hemen üstüne notlar düĢülmüĢtür. Bu notlarda gönderilen emr-i Ģerifin gereğinin yapıldığı ve evrakların nerede saklandığı bildirilmiĢtir.43 Diğer yandan emr-i Ģerifin yenilendiğini,44 baĢka bir devlet görevlisine gönderilerek düzeltildiğini,45 bazılarının ise Eflak kapı kethüdaları tarafından yazıldığını46 ve bazen de hükmün gereğinin yapılması için hatt-ı hümâyûn verildiği yazmaktadır.47 Defter genel itibarıyla Ģikâyet içeren hükümleri ihtiva etmekle beraber tayin ve vergilere dair birçok konuyu da kapsmaktadır.

ÇalıĢmada Ģu transkripsiyon usulleri takip edilmiĢtir: Türkçe fiillerin sonundaki

“b” ler “p” olarak yazılmıĢtır. Metinde yer alan ( )‟lar (ʻ ) iĢaretiyle, hemzeler ( ) ise

38 Hüküm no:5, 6, 14.

39 Hüküm no: 17, 18, 23.

40 Hüküm no:48, 91.

41 Hüküm no: 185, 196.

42 Hüküm no:1, 2, 9, 24, 26, 82, 91, 107, 206, 213, 230.

43 Hüküm no:2, 55, 82, 114, 190, 239.

44 Hüküm no:105, 106.

45 Hüküm no:177.

46 Hüküm no:46.

47 Hüküm no: 78.

(21)

12 (‟) iĢaretiyle gösterilmiĢtir. Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun sesliler “â-î-û”

Ģeklinde ve ( ) ve ( ) harflerinden sonra gelen uzun sesliler ise “ā-ī-ū” Ģeklinde gösterilmiĢtir. Defterde sayfa numaraları köĢeli parantez ([ ]) içinde, hüküm numaraları ise rakamlarla gösterilmiĢtir. Hükümlerdeki ay kısaltmaları (M, N, L) aynı Ģekilde yazılmıĢtır. Emin olunamayan kelime ve özel isimlerin yanına soru iĢareti (?) konulmuĢ, metinde yazılmayan, boĢ bırakılan yerler ( ) ile gösterilmiĢtir. Yarım bırakılmıĢ kelimelerin tamamlanması ([ ]) Ģeklinde köĢeli parantez içinde yazılarak gösterilmiĢtir.

Okunamayan kelimeler (…) olarak belirtilmiĢtir. Dua cümleleri (- -) içinde yazılmıĢtır.

Örneğin “-edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehûm-” Ģeklinde. Yabancı özel isimler ve bazı yer adları metni okumada görülen önemli problemlerdir.

3.1. 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri’nin Muhtevası

ÇalıĢma konusu olan Özi ve Silistre Ahkâm Defteri, Kasım/Aralık 1760, Haziran/Temmuz 1770 tarihine kadar Özi ve Silistre bölgesinde meydana gelen olaylara dair hükümleri ihtiva etmektedir.

Defterin kaleme alındığı dönemde Sultan III. Mustafa (1757-1774) Osmanlı tahtında bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti bu sırada uzun bir barıĢ süreci içindeydi.

Bunun sebebi ise Avrupa‟da meydana gelen Veraset Savaşları (1740-1748), Yedi Yıl Savaşları (1756-1763), Prusya‟nın yayılma politikası karĢısında diğer devletlerin meĢguliyetleri ve Ġran‟da Nadir ġah‟ın öldürülmesi nedeniyle ortaya çıkan karıĢıklıklar idi. Osmanlı Devleti bu süreçte tarafsızlık politikası izlemiĢtir.48Ancak Osmanlı Devleti‟nin bu dönemde sürdürdüğü barıĢ politikası uzun sürmemiĢtir. Çünkü yanıbaĢında hızla büyüyen Rusya bulunmaktaydı. Rusya bu dönemde Avrupa‟daki savaĢlarda etkili bir Ģekilde rol almıĢ ve askeri açıdan güç kazanmıĢtı. En büyük emellerinden biri olan Akdeniz‟e inme politikası gereği, çeĢitli faaliyetler içine girerek Lehistan‟ın içiĢlerine karıĢmaya baĢlamıĢtı. Lehistan‟da bulunan Leh milliyetçileri Osmanlı Devleti‟nden yardım talep etmiĢ ve bunun karĢılığında Podolya eyaletini sunmuĢlardır.49 Osmanlı Devleti, Rus tehlikesinin büyümesi ve 1739 Belgrad BarıĢ AntlaĢması‟nın süresinin bitmek üzere olması gibi sebeplerden dolayı 1768 yılında savaĢ kararı almıĢtır. Lehistan‟daki Leh milliyetçilerinin Osmanlı Devleti‟ne sığınmak

48 Mithat Sertoğlu, Mufassal Osmanlı Tarihi, Resimli-Haritalı, c.5, Ankara 2011, s.2553-2554.

49 Abdurrahman ġeref, Osmanlı Devleti Tarihi, Ġstanbul 2005, s.311-312.

(22)

13 için geldikleri esnada Rus kuvvetlerinin sınırı geçmesi üzerine savaĢ 1768 yılında resmen ilan edilmiĢtir.50

Mart 1769 yılında baĢlayan savaĢ, Osmanlı kuvvetlerinin büyük kayıplar yaĢadığı muharebelerle sonuçlanmıĢtır. Yenilginin en önemli sebeplerinden bir tanesi Eflak, Boğdan ve Kırım halkının Rus kuvvetleri tarafından yürütülen politikayla Osmanlı Devleti‟ne ihanetleridir. Bir diğeri ise Türk kuvvetlerinin askeri eğitim ve becerilerinin zayıf olmasıdır. Ayrıca vakitsiz alınan savaĢ kararı uç kalelerin yeterince güçlendirilememesine sebep olmuĢtur.51 1774 Küçük Kaynarca AntlaĢması ile sonuçlanan bu muharebe Osmanlı Devleti‟nin tek devlet karĢısında aldığı en büyük yenilgi olmuĢtur. AntlaĢmanın en ağır maddelerinden biri ise Kırım‟a bağımsızlık verilmesiydi. Böylece Kırım Osmanlı hamiliğinden çıkmıĢ oluyordu.52 Rusya, savaĢ sırasında Tuna Nehri‟ne kadar inmiĢse de antlaĢmadan sonra buralardan çekilmiĢtir.

Osmanlı-Rus savaĢının etkileri 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nin son kısımlarına doğru hissedilmektedir. Özellikle askerlerin savaĢ alanına sevkiyatı sırasında halka yapılan haksızlıklara ve zulümlere, askerî malzemelerin halk tarafından zapt edilmesi gibi olayların yer aldığı hükümlere rastlanmaktadır.

Defterin genelindeki hükümler ise daha çok bölge halkına yapılan zulümler ve eĢkıyalık meseleleri üzerine yoğunlaĢmıĢ olup adlî meseleleri, vergi meseleleri ve tuz madenlerine dair meseleleri, tayin meseleleri ve tüccar listeleri ile ilgili hükümlere dair çeĢitli konuları içermektedir. Bu konuları ayrı baĢlıklar altında ele alabiliriz:

3.1.1. Tayin Meseleleri

Osmanlı Devleti‟nde bölgenin güvenliği, halkın refahı ve huzuru her zaman ön planda tutulduğundan görevlendirmeler belli aralıklarla yenilenmiĢtir. Çünkü bir görev belli kiĢilerde uzun süre kaldığında suistimal kaçınılmaz olmuĢtur. Aynı Ģekilde 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nden de anlaĢıldığı gibi voyvodalık tayinlerinin neredeyse her yıl yapıldığı görülmüĢtür.

Defterde tayinlere dair hükümler genellikle Eflak ve Kara Eflak‟a atanan voyvodalara yönelik olmakla beraber bölgedeki eĢkıyalıkların önüne geçmek amacıyla

50 Bilgehan Pamuk, Ersin Gülsoy, Osmanlı Tarihi El Kitabı, Ed. Tufan Gündüz, Ankara 2012, s.399.

51Ali Rıza ĠĢipek, Oğuz Aydemir, 1770 Çeşme Deniz Savaşı,1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşları, Ġstanbul 2006, s.288;

Erhan Afyoncu, Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, Ġstanbul 2010, s.449

52 Donald Quataert, Osmanlı İmparatorluğu 1700-1922, çev. AyĢe Berktay Ġstanbul 2002, s. 77.

(23)

14 çavuĢ, çavuĢbaĢılık veya küçük çavuĢbaĢıcılık gibi tayinleri de ihtiva eden hükümler bulunmaktadır.

Eflak ve Kara Eflak‟ta devletin yüksek mali vergilerinin toplanması ve bu iĢlemler gerçekleĢirken halka zarar verilmemesi için bölgenin düzeninin sağlanması amacıyla güvenirliliğini kanıtlayan yöneticiler (voyvodalar53) baĢlangıçta yerli halk olan boyarlardan seçilirken 18. yüzyıl baĢlarından itibaren Ġstanbul‟daki Fenerli Rum ailelerden seçilmeye baĢlanmıĢtır.54 Bu tayinlere dair hükümlere bakacak olursak;

Eflak‟a atanan voyvodaların Osmanlı Devleti‟ne yaptıkları baĢarılı faaliyetlerinin ailelerinden intikal ettiği ve bu hizmette oldukça gayretli ve istekli bulundukları hasebiyle bu göreve geldikleri hükümlerde belirtilmiĢtir.55

Diğer taraftan Eflak voyvodalığına tayin edilen kiĢilerin Ġstanbul‟dan Eflak‟a gelinceye kadar yol üzerinde güvenliklerinin sağlanması için sıkı önlemlerin alındığı ve yanlarına devlet görevlilerinin de verildiği görülmüĢtür.56 Merkez tarafından atanan bu görevlilerin ellerinde bulunan menzil ahkâmı gereğince yeteri kadar at ve araba alabilme hakkına sahip olmuĢlardır.57 Bu hakka sahip olmalarına rağmen hükümlerde, görevlilerin fuzuli at ve araba almalarına izin verilmemiĢtir.

Bölgenin güvenliği ve düzeninin devamlılığı devlet için son derece önemli olmuĢtur. Bu nedenle Eflak ve Kara Eflak voyvodalığına getirilen Ģahısların icraatlarından memnun kalındığı vakit tekrar voyvodalığa tayin edilmiĢlerdir. Diğer taraftan eğer voyvodalık sürekli tek kiĢide kalır ise yukarıda da belirttiğimiz gibi iltimas ve liyakat artacağından, neredeyse her sene, Eflak ve Kara Eflak voyvodalarının tayinleri gerçekleĢmiĢtir. Bu konuda defterde birçok örneğe rastlanmıĢtır. Hükümlerde özellikle devlet voyvodanın yaptıklarından memnun kaldığını, bu özverinin ve dikkatin devamlılığı neticesinde kendisine tekrar voyvodalık verildiğini açıkça belirtmiĢtir. Bazı hükümlerde ise voyvodaların yararlılıklarına değinilmeden doğrudan tekrar göreve geldiği görülmüĢtür.58

53 Orhan Kılıç, a.g.e., s.29; Ayrıca voyvoda olarak bilinen bir baĢka görevli ise devlet tarafından iltizama verilen bir yerin vergilerini toplamakla görevlendirilmiĢ kimseler olup, aynı vakitte vezirlerin haslarının yıllık gelirlerini tahsil etmiĢlerdir. Esnaf ve reaya arasındaki iliĢkileri düzenleyen kimselerden olup, toplumun genel ahlak düzeninin korunmasından sorumlu idi. Kemal Kaya, “Tanzimat‟tan Önce Belediye Hizmetleri ve Voyvodalar”, Tarih Araştırmaları Dergisi, c.26, S.41, Ankara 2007 s. 104-106.

54 Ġbrahim Emiroğlu, Hizmet ve İhanetleriyle Tercümanlar, Voyvodalar ve Azınlıklar, Ġzmir 1996, s.279; Kemal Karpat, a.g.mad., s.468

55 Hüküm no: 3, 4, 5, 6,38, 43, 51, 165, 77, 127, 139,171, 172, 187, 192, 203, 237.

56 Hüküm no: 6, 42, 172, 139.

57 Hüküm no: 5, 24, 41, 61, 85, 86, 83, 87, 91, 95, 97.

58 Hüküm no: 6,43, 51, 165, 5.

(24)

15 Eflak ve Kara Eflak‟a tayin edilen voyvodalar Ġstanbul‟dan bölgeye gidinceye kadar huzur ve düzenin sağlanması için vekaleten bu vazifeye boyarlar ve vekiller tayin edilmiĢtir. Ancak bu görev için bir kiĢinin değil birden fazla kiĢinin görevlendirildiği görülmüĢtür.59 Devlet tarafından gönderilen memurların bölgede vekil olarak bulunduğunu belirten hükümler de bulunmaktadır.60 Bu konuya örnek olan birçok hükümde genel olarak aynı ibareler kullanılarak düzen, huzur ve toplanan vergilere dikkat çekilmiĢtir.

Göreve tayin edilen voyvodaların tamamı aynı yararlılıkta bulunamamıĢlardır.

Bazılarının halka zulmederek kanuna aykırı vergi toplaması ve eĢkıyalara destek vererek karıĢıklığa sebep olmaları dolayısıyla azledildikleri görülmüĢtür.61 Tabi azledilen voyvodanın da Ġstanbul‟a gelirken yolda herhangi bir karıĢıklık ve huzursuzluk yaratmayarak gelmesi tembih edilmiĢtir. Belirtildiği gibi devlet, halka zulmeden ve huzursuzluk yaratan yöneticileri kesinlikle affetmemiĢtir.

Eflak ve Kara Eflak voyvodaları azledildikten sonra aileleriyle birlikte Ġstanbul‟a geri gelmek zorundaydılar.62 Zira hükümlerde de görüleceği üzere voyvodaların azledildikten sonra Eflak‟ta herhangi bir huzursuzluk veya fesadın çıkmaması için burada bulunmaları uygun görülmemiĢtir. Bazen de voyvodanın ailesi arzu ettiği için Ġstanbul‟a gelmiĢlerdir. ĠĢte bu geliĢ ve gidiĢlerde yol üzerinde güvenlik sağlanır, ailenin ihtiyaçları geçtikleri kazalardan alınır ve dinlenme yerleri yine bu bölgelerden sağlanırdı.

Hükümlerde Eflak ve Kara Eflak voyvodalığına atanan kiĢilerin görevlerine ve sorumluluklarına sıklıkla değinilmiĢtir. Defterde voyvodaların özellikle halka zulüm etmeyerek düzeni sağlamasından bahsedilmiĢtir. Vergiler toplandığı esnada hilelerden ve haksızlıklardan uzak durulması, halktan haksız yere vergi alınmaması, haksız yere vergi alanların cezalandırılması ve bölgeye nüfuz eden eĢkıyalara karĢı halkın korunması gerektiği üzerinde durulmuĢtur. Ayrıca bölgedeki huzursuzluklar nedeniyle sağa sola dağılan halkın çevre kazalarda çalıĢtırılarak periĢan olmalarının önlenmesi istenmiĢtir. Bu durumun ortadan kaldırılmasıyla birlikte merkeze gönderilecek hububatın eksiksiz olarak toplanması ve hububatın usulsüz yollarla dağılması önlenmiĢ olacaktır. Yani voyvoda bölgede vergi toplayan bir görevli olmaktan ziyade halkın

59 Hüküm no: 53.

60 Hüküm no: 70.

61 Hüküm no: 60, 70, 75, 78, 83, 92.

62 Hüküm no: 7, 194, 200, 201, 70.

(25)

16 huzur ve düzeni için çalıĢan bir yönetici konumundaydı. Çünkü bir bölgede huzur ve düzenin olmaması halkın dağılmasına ve nihayetinde vergilerin toplanamamasına yol açacağından halkın huzur ve refahı ön planda tutulmuĢtur. 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nin tayin hükümleri dıĢında neredeyse bütün hükümlerinde voyvodaların görevleri ve sorumluluklarından bahsedilmiĢtir. Bunlardan yola çıkarak Osmanlı Devleti‟nin neden ve nasıl bu kadar adalet içinde uzun süre ayakta kaldığı da anlaĢılmaktadır. Çünkü neredeyse her hükmün baĢında devlet tarafından tayin edilen voyvoda ve diğer görevlilerin yükümlülükleri hatırlatılmıĢ, halkın refahı ve huzurunun sağlanması sıkı sıkıya tembih edilmiĢtir.

Herhangi bir askerî harekat zamanında bölgeye gönderilen görevlilerin voyvodanın verdiği kararlara uymak zorunda oldukları ve voyvodanın bölgenin güvenliği için yapacağı bütün icraatlerde özgür bırakıldığı da görülmüĢtür. Çünkü askerlerin bölgeden geçiĢleri esnasında halkın malına ve canına zarar gelmiĢtir. Bunun yanı sıra halktan bazı kiĢiler de orduya ait arabalara ve atlara el koymuĢlardır. Bu gibi sebeplerden ötürü sefer zamanında voyvodaların, düzeni bozan olaylar konusunda karar verme yetkileri arttırılmıĢtır.63

Defterde voyvoda tayinlerinin yanı sıra bölgedeki güvenliğin sağlanması ve yine bu konuda voyvodalarla ittifak ederek huzurun sağlanması amacıyla bazı devlet görevlilerinin de atandığı görülmüĢtür.64

1174 -1184(1760-1770) yıllarını kapsayan defterde Eflak voyvodalığına atanan 7 tane voyvoda bulunmaktadır.

Tablo3: 12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nde Eflak voyvodalığına atanan voyvodalar Ģöyledir.65

VOYVODANIN ĠSMĠ

TARĠH

HĠCRĠ TARĠH MĠLADĠ TARĠH

ĠSKERLET-ZÂDE KOSTANTĠN

1 Z. 1174-1 N.1176 1Temmuz 1761-16 Mart 1763

63 Hüküm no: 203, 237, 238.

64 Hüküm no: 42, 103, 145, 206, 218, 219, 238.

65 Hüküm no: 5, 53, 76, 138, 171, 198, 237.

(26)

17 MĠHAL-ZÂDE KOSTANTĠN 1 N.1176-1 N.1177 16 Mart 1763-4 Mart 1764 MĠHAL-ZÂDE ISTEFAN 1 N.1177-6 R.1179 4 Mart 1764-23 Ağustos

1765

LĠGOR-ZÂDE ĠSKERLET 6 R.1179-11 B. 1180 23 Ağustos 1765-13 Aralık 1766

ĠSKERLET-ZÂDE ALEKSANDRĠ

11 B. 1180-16 Ca.

1182

13 Aralık 1766-28 Ekim 1768

ĠSKERLET-ZÂDE LĠGOR 16 Ca. 1182- ? Za.1183

28 Ekim 1768-ġubat/Mart 1770

MANOLAKĠ ? Za.1183-? ġubat/Mart 1770- ?

3.1.2. Adlî Meseleler

Osmanlı Devleti‟nde müslim ve gayrimüslimler arasında bir ayrım yapılmaksızın kanunlar uygulanmıĢtır. Ortaya çıkan anlaĢmazlıklarda, bir tarafın müslüman diğer tarafın gayrimüslim olduğu davalar Osmanlı mahkemelerinde kadı huzurunda görülmüĢtür.

12 Numaralı Özi ve Silistre Ahkâm Defteri‟nde taraflar arsında zuhur eden davalar büyük bir titizlikle izlenmiĢ, fukara halkın ezilmesinden sakınılarak haksızlıkların ve adaletsizliklerin yaĢanmamasına dikkat edilmiĢtir.

Eflak‟a, Silistre ve civar kazalardan gelen eĢkıyalar halkın malına ve canına kastetmiĢlerdir. Bunları yapmakla kalmayıp mal ve eĢya alma hevesiyle fukara halka düzme davalar açmıĢlardır. Devlet bu tür davaların önünü keserek, halkın eziyet ve zulümden kurtarılması için davaların düzmece mi yoksa meĢru mu olduğunu ortaya çıkarmaya çalıĢmıĢtır. Bu davalara nezaret etmek için de “mübaşir” adı verilen devlet görevlileri gönderilmiĢtir.66

Eflak ve Kara Eflak toprağını iĢgal edip ev bark sahibi olan eĢkıyalar halkın tarla ve arazilerini izinsiz iĢletmiĢ, mera ve çayırlarında hayvanlarını otlatmıĢlardır.

Hükümlerde eĢkıyaların bu pervasız hareketleri nedeniyle merkezden gönderilen

66 Hüküm no: 1, 13, 24, 23, 71.

(27)

18 emirlerle bu eĢkıyaların evlerinin yıkılarak bölgeden uzaklaĢtırılmaya çalıĢıldıkları görülmüĢtür. Fakat eĢkıyalar bölgeden çıkmayarak mallarının, kendilerinin ve hayvanlarının telef olduğunu belirterek Eflak ve bölge halkına davalar açmıĢlardır. ĠĢte devlet bu tür düzme davalara itibar edilmemesi ve bu durumun da mahkeme defterlerine yazılması gerektiğini bildirmiĢtir.67 Çünkü kendileri zorla zapt ettikleri topraklar üzerinde izinsiz olarak yerleĢmiĢlerdir.

Divan-ı Hümâyûn‟a gelen arzuhaller neticesinde devlet tarafından davalara nezaret edecek birçok mübaĢir gönderilmiĢtir. MübaĢirler davalar görülürken huzurda bulunmuĢlardır. Sorunun çözülmesi ve davanın düzme mi yoksa meĢru mu olduğunu tetkik etmiĢlerdir. MübaĢirler dava çözüldükten sonra görevinin karĢılığı olan parayı voyvodadan tahsil etmiĢlerdir. Voyvoda da bu parayı halktan toplamıĢtır. Ancak bu durumun halkı zor duruma düĢürmesi sebebiyle uygulama kaldırılmıĢtır. Daha sonra alınan kararla davaların tetkik edilmesinin ardından dava düzme ise mübaĢirin parasının davacı tarafından ödenmesine eğer dava meĢru ise davanın sonucuna göre davacı veya davalı tarafından ödenmesine karar verilmiĢtir. Ayrıca voyvodaların mübaĢirlere davanın çözülmesinin ardından hediyeler vermeleri ve bu hediye giderlerinin de halktan tahsil edilmesi kesinlikle yasaklanmıĢtır.68

Eflak ve Kara Eflak‟ta zuhur eden olaylar devlet tarafından davalara nezaret etmek üzere gönderilen mübaĢirler ile Yergöğü kadısı huzurunda görülmüĢtür. Daha sonra bu durum değiĢmiĢ ve olay Eflak‟ın yerli halkı arasında zuhur etmiĢse dava Eflak voyvodası huzurunda eski kaidelere uygun görülmüĢtür.69 Eğer mesele bir müslüman ve bir Eflaklı arasında veya müslümanların kendi aralarında zuhur etmiĢse bu dava Yergöğü ya da BükreĢ kadısı huzurunda Ģer„i hukuka uygun bir Ģekilde görülmüĢtür.

Davalara nezaret etmek için gönderilen bu mübaĢirler arasında düzme davalarda eĢkıyadan yana olup halkın malına ve parasına göz dikenlere de rastlanmaktadır.70 Bu kiĢiler zabitanlar tarafından uyarılmıĢlardır. Tabii bu açgözlülüğü sadece mübaĢirler değil hâkimler, zabitanlar ve vezirler de yapmıĢ, bu görevliler Eflak halkından mal ve para tahsil etmek için açılan davalara sahte Ģahitler de göndermiĢlerdir.71

67 Hüküm no: 23.

68 Hüküm no: 63, 144.

69 Hüküm no: 68, 122.

70 Hüküm no: 71.

71 Hüküm no: 84.

(28)

19 Vidin ve çevre kazalardan Eflak‟a gelen askeri, gayrı askeri ve tüccarların, halka para verdikleri ve borç zamanının geçmesi sebebiyle davalar açtıkları görülmüĢtür.

Olayların tetkikinde davacı olan tüccarların halka sahte para ve fahiĢ zamlarla mallar verdiklerini ve yaptıkları birtakım usulsüzlükleri halkın üzerine atmıĢlardır. Bu tür düzme davaları açan tüccarlar Eflak toprağına izinsiz olarak gelen tüccar taifesi olmuĢtur. Yine aynı Ģekilde sefer sırasında fırsattan istifade etmek isteyen askerler de halka haksız davalar açmıĢlardır. Bu davaların görülmesi için Girîdî Ahmed Efendi bölgeye tayin edilmiĢtir. Böylelikle davalar hukuka uygun görülecek ve halk huzura kavuĢturulmuĢ olacaktı.72

Bu düzme davalar dıĢında meĢru olan davalar da olmuĢtur. Ellerinde borç senedi ve alacak defterleri olan kiĢiler paralarını tahsil edemedikleri için mahkemelere baĢvurmuĢlardır. Dava görülürken özellikle borç senetlerinin sahte mi yoksa gerçek mi olduğuna çok dikkat edilmiĢtir.73

Hükümlerde halkın bazen merkeze gönderilmeleri gereken malları zamanında gönderemedikleri de görülmüĢtür. Bu sebepten dolayı da davalık olmuĢlardır. Yergöğü kadısı huzurunda görülen bu tür olaylarda halka yardımcı olunması gerektiği vurgulanmıĢtır.74

Bazı meselelerin Yergöğü ya da BükreĢ kadılarının huzurunda değil de doğrudan merkezde Ġstanbul‟da görüldüğüne de rastlanmıĢtır. Özellikle mali konularda iltizamla alakalı davalar Ġstanbul‟da çözülmüĢtür.75

3.1.3. Vergi Meseleleri

Osmanlı tebaası devlete karĢı vergi yükümlülüğüne sahipti. Hükümlerde de bu vergi yükümlülüğüne verilen ehemmiyet görülmektedir. Bölgenin coğrafi verimliliği ve konumu göz önüne alındığında bu vergiler genellikle mukataa, ağnam resmi, kovan resmi, cizye ve gümrük resimleri olmuĢtur.

Eflak ve Kara Eflak toprakları verimliliği açısından Osmanlı Devleti için büyük önem taĢıyordu zira defterde de sık sık bu bölgenin Devlet-i Aliyye‟nin hububat ambarı olduğu açık Ģekilde ifade edilmiĢtir. Bu bölgenin güvenliğinin ve huzurunun sağlanarak

72 Hüküm no: 71, 74, 126, 132, 140, 141,162, 163, 212.

73 Hüküm no: 113, 132,

74 Hüküm no: 84.

75 Hüküm no: 170.

Referanslar

Benzer Belgeler

fetvâ-yı şerîfesi mûcebince ˈamel olunub hilâf-ı şerˈ-i şerîf ve mugâyir-i fetvâ-yı münîf resm-i kısmet mütâlebesiyle taˈaddî ve rencîde itdirülmeyüb menˈ u

bildirüb mezbûrun hilâf-ı kānûn ol-vechile zâhir olan müdâhale ve taˈaddîsi menˈu defˈ olunmak hükm-i hümâyûnum recâ eyledikleri ecilden kānûn üzere

Osman mahfil-i kazâda işbu bâ‛isetü’l-kitâb Kerime bint İlyas nâm hatun mahzarında üzerine da‛vâ ve takrîr-i kelâm edüp târîh-i kitâbdan altı sene mukaddem

Sokak cephesinde kabul kısmı ile servis toplanmış ve arka cephe üze- rine yatak odaları konulmuştur.. Binanın ortasında büyük bir aydınlık

Tanmmıyacak kadar ıslah edilmiş değil, fakat babalarımızın bize bıraktığı bütün mimarî hazineleri muhafaza ederek aynı zamanda hah ha- zırdaki emsalsiz fırsatın

Haricî sıva renkli mermer kırığı ile mo- zayık sıvanmış

Hol bir koridorla yatak

Servis kısmı binanın ortasına yapılan büyük bir aydın- lık yeri üzerinde toplanmıştır, ö n cephe salonlara ve yemek odasına tahsis edilmiştir.. Yatak odaları ve diğer