Edebiyat Dergisi
Cilt: XCiii·Sayı:664 • Nisan 2007 Sahibi ve SorumluYazı İşleriMüdürü
Türk Dil Kurumuadına Prof. Dr. ŞükrüHalukAkalın
YazıKurulu Prof. Dr. SadıkTural Prof. Dr. ŞükrüHalukAkalın
Prof. Dr. Mustafa Canpolat Prof. Dr. NevzatGözaydın Prof. Dr. SaimSakaoğlu
Prof. Dr. RecepToparlı Yayın DanışmaKurulu Prof. Dr. Ömer Faruk Akün Prof. Dr. Ali Berar Alptekin Prof. Dr. MelihaAnbarcıoğlu
Prof. Dr. MustafaArgunşah Prof. Dr.Ayrerı Coşkunoğlu-Bear
Prof. Dr. Inci Enginürı
Prof. Dr. KemalErasları Prof. Dr. Efrasiyap Gemalmaz
Prof. Dr. Tuncej Gülensoy Prof. Dr. Güref Gülsevin
Prof. Dr. Osman Horata Prof. Dr. GünayKaraağaç Prof. Dr. ZeynepKermarı
Prof. Dr. FilizKılıç Prof. Dr. HasibeMazıoğlu
Prof. Dr. Orhan Okay Prof. Dr. Mustafa Öner Prof Dr. ÇeLilTarakçı Prof. Dr. ısmailUnver Prof. Dr. Kazım Yetiş Prof. Dr. Nuri Yüce Prof. Dr. Bilal Yücel Doç. Dr. Turgut Karabey Doç. Dr. TimurKocaoğlu
!Yrd. Doç. Dr. Güzin Turall Dr. HüseyinAğca
A. TuranOflazoğlu Yayına HazırlıkiDüzelti
Ayda ErtümKonukoğlu.ElifSevindikKarakuş YayınTürü • Aylıkdergi
Yönetim Yeri
AtatürkBulvarı2i7, 06680 Kavaklidere/ ANKARA TelefonYazı İşleri•(O.')J2) 427 28 79
Abone • (03 J2) 428 61 00/109 Belgegeçer (Faks) • (0312) 4285288
GenelAğ Sayfası• http://tdk.org.tr E-posta • rurkdilicetdk.org.rr
Kapak ve SayfaTasarımı Hangar Markailerişimive Reklam Hizmetleri
Telefon • (0312) 4720790
GenelAğ (İnternet) • www.hangarreklam.com.tr Baskı:Türk Hava KurumuBasımevi BasımeviSorumlu Müdürü. MustafaKılıç
BasımeviTelefonu. (0312) 341 9060 BasımYeri ve Tarihi • Ankara. i Nisan 2007
ISSN-1300-2155
Türk Dili, Türk Dil Kurumunun elli dörtyıldır yayımlanan aylık dergi-sidir. İlk sayısı Ekim 1951'de yayım lanmıştır.
***
Türk Dili, Üniversiteler Arası Kurul Başkanlığının Filoloji Temel Alanları için kabul ettiği ulusal ha-kemli derginiteliğini taşımaktadır.
Türk Dili,dergisinde yayımlanan yazılardaileri sürülengörüşler
yazarla-rınındır. Dergideyayımlananher türlü yazı ve şiirin yayın hakları Türk Dil Kurumuna aittir. Türk Di/i dergisinde yayımlananher türlüyazıveşiir,Türk Dil Kurumununyazılıizq,i olmadan bir başkayerdeyayımlanamaz.Ancak,yazı, şiir ve fotoğraflar kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. YazıveşiirlerinGenel Ağ (İnternet) ortamında yayımlanması; filmealınması,bestelerimesiveya oyun-laştırılması hakları da Türk Dil Kuru-muna aittir.
Türk Di/i dergisi yayın ilkeleri h np:i itd k . gov. trlru r kdi li. h t mi adresindebelirtilmiştir.
***
AbonelikTürk Di/i, dergisine yıllık veya altı aylıkabone olunabilir. Yıllık abo-nelik 30 YTL,altı aylıkabonelik ise 15 YTL'dir. Öğretmen, öğretim elemanı veöğrencileriçin aboneturarı yıllık24 YTL,altı aylıkise 12 YTL·dir. Ülkedı
şı için yıllıkabonelik 50 ABD doları dır.Dergilerin okuldışındakibir adre-se yollanmasını isteyen öğretmen ve öğrenciler, durumlarını gösterir bir belgeyi Kurumumuza abone istekleriy-le birlikte göndermelidiristekleriy-ler. Abone tu-tarıT.İş BankasıKavaklidereŞubesi n-deki 1093.numaralı hesabımıza (ayrıca
lıklıhesap; havale ücrecialınmarnakta
dır) v~ya,
F&
:J}6numaialı posta çeki hesabımıza yatır/labilir.·Abonelik iş" lemlerinin tamamlanabilmesi için ban-kaalındıbelgesinin Türk Dil Kurumu Yurt İçi ve Yurt Dışı İlişkiler Şube Müdürlüğü Atarürk Bulvarı 217, 06680 Kavaklıdere/ANKARA adresi-ne gönderilmesi gerekmekredir.PROF. DR. NEVZAT GÖZAYDIN
fj
itibarenüvenli veçocukların arrıksağlıklı bir orramda olmakbebeklik çağından çıkfıklarıkaydıyla yaklaşıkve çocukluk ça-iki yaşından ğınagirdikleri genel bir kabul görmektedir. On-on biraylıkkenbaş-L
layan ses taklidi kelimelerle anlatımaçaba harcayan bebeğin aylar geçtikçe, kelime hazinesi aile ve çevre şartlarına göre gelişir. Değişik coğrafyalarda ve kültürler içinde hemen hemen her çocuk için psikolojik gelişmelerine bağlı olarak orrak olduğugözlenen bir deneyim vegelişmekteolan bir değişim söz konusudur. Bunu ve buna bağlı görünen dil gelişmesini anlayabilmek' için, çocuğun sosyal ve çevresel farklılıklara veya beslenme farklılıklarınakadar, başka başka noktalara da objektif olarak bakılması gerekmektedir. Ayrıca böyle bir konuda gözlemleri sürdürürken dil gelişimi açısındanyeterli desre-ğinvar olupolmadığınada dikkat edilmelidir.
Söz konusu olan gelişme kavramı büyümek kavramıyla karıştırılmamalı dır. Büyümek genel anlamıylaboyatmak, kilo alıp irileşmekgibi kavramlarla birlikte elealınabilir. Gelişme ise büyümenin ve bununla orrayaçıkan değişi min belirli vetamamlanmış bir biçimde görünmesi veyaanlaşılmasıdır. Tıpkı toprağaekilen tohumun bir fide halinialmasıgibi ... Fide sadece en üstteki mi-nicik ikiyaprağıylabüyümez; zaman içinde en uygunşartlar sağlanırsaçiçekle-riyle karmaşıkbir yapıiçinde, bitki olarak karşımıza çıkar.Ancak burada unu-tulmamasıgereken bir nokta da dikkatimizi çekmelidir. Her çocuk doğuştan gelen biyolojik özellikleriyle, ailesine ve çevresineverdiği tepkilerle başlı başı na bir özel olaydır. O çocuğun sosyal, kültürel ve ekonomik çevresi, ailesiyle birlikte, onunhayatınıdevam ettirmesi vegelişimiiçin yeterli maddi ve mane-videsteği sağlayamazsa;ailesinden,atasından getirdiğigenetikyapısını,tam ve doğru olarak ortaya koyamaz. Ancak hangi kültür çevresinde olursa olsun, ço-cukların içinde bulunduğu çevresel faktörlerin onlarınyeteneklerini
Dil, ÇocukveOyun
mede ve güçlerini, performanslarını geliştirip, kendilerini güvenli ve yeterli olarak hissetmelerini sağladığıda önemli bir gerçektir.
Böyle bir durumda öncelikle çocukların sağlıkve beslenme konularının elealınması gerçeğiortayaçıkmaktadır.Sadece fiziki açıdan değil,her açıdan gelişebilmek için,bulunduğuçevrede en uygunşartlarasahipolmalıdır. Doğ ru vesağlıklıbeslenme, onlarınhem bedenleriningelişiminde,hem de çevre-siylekurdukları iletişimdeönemli bir başlangıçtır. Beyin yapısındaki gelişme sayesinde dil becerileri de gelişmekte, arkadaş veya aile çevresiyle kurduğu iletişimde kullandığıkelime hazinesiyle daha da başarılı görülmektedir.
Çocukluk döneminde çok büyük bir öneme sahip olan doğruve sağlıklı beslenme gelişmeyi sürdürmede yardımcı olursa da, gençler verimli olabil-mek, iyi öğrenebilmekiçin sağlıklı,hatta enerji dolu bir bedene ihtiyaç duy-maya devam edebilirler, ancak yeterli beslenme ile birlikte sağla'han sağlık içinde olmak, ruhi ve fiziki gelişmeyi garanti edemez. Dolayısıylabu konu
c
çocukluk çağındabilinçli olarak ele alınmalı, çocuğun gelişimi içinde onun dil becerilerinin de, kelime hazinesinin de gelişip gelişınediği konusunda ti-tizlikle gözlem yapılmalıdır.Bu çağda çocuğa verilecek en iyi desteklerden biri de sevgidir, ilgidir.
Çocuklarındil becerilerininyanındakelime hazinelerininzenginleşlerne si için, çocuğun duygusal anlamda ailesi, öğretmeni, bakıcısıve çevresi eliyle iyi bir destek almasıgereklidir. Bu en az beslenme kadar önemlidir. Çocuğa önem veren, ona sevgi ve ilgi gösteren sosyal çevresi çocuğun merak duygu-sunu tatmin eder, onu dikkatli ve sorumluluk sahibi bir bireyolarak ortaya çıkarır.Çocuk ilgi ve sevgi ile karşılandığızaman, iyi bir yönlendirmeyle da-ha güçlü biralgılamasayesindekolaylıkla öğrenebilirve hatta kendisinden is-tenenuygulamalarıyapabilir. Böylece kendiistediği iletişimidekurmuşolur. Çocuk bu iletişimi sadece kısıtlı aile çevresiyle kurmak da istemez; o gördü-ğü herkesle -ilgi ve sevgiyle karşılaştığında- iletişimkurma hevesini ortaya koyabilir. Böylecefarklıbir sosyal çevrede kendi dil becerisinin ve kelime ha-zinesinin de değişebileceğini anlayabilir; bunusağlamakiçin çaba harcamak
gereğinikabul edebilir. İlgive sevgiyle ortaya çıkanduygusal destek,
çocu-ğun beklenenden erkenolgunlaşmasına, gelişmesinede yardımcı olur. Onun böylesıcakortamlardaduyduğugüven duygusu, kendine olan güveni daha da artırır, cesaretiniçoğaltır,kendi dil ve fizik becerilerini de çevreyekanıtlayıp,
artıko sosyal çevrede kendine özgü bir yeri olduğunuda göstermek ister. İş
te böyle bir ortamda onu en iyi bir biçimde çevresindekilere kabul ettirecek olan konu oyundur.
Canlılar dünyasına baktığımızda bir sosyal çevre içinde olanlarınsadece insantoplulukları olmadığınıgörürüz.Başka başkatürdenhayvanlarında be-lirli bir sosyal çevrelerininbulunduğubir gerçektir.Arılarınbirbeyarı yöne-timinde her kovanda ayrı ayrı aile oluşturduğu, besin bulma görevini üstle-nenlerinkeşfettikleriçiçektarlasını kovana dönüp "arıdansi" ile diğer arıla
ra anlatıp gösterdikleri, kovan deliğindekibekçi arıların yabancı kovanların arılarını içeri bırakmadıkları; maymun veya şempanzelerin büyük bir aile
topluluğu oluşturduklarıyahur daha birçokhayvanınkendisine özgü bir sos-yal çevre içindebulunduğuherkesçe bilinmekte; bilimadamlarıbu yoldayıl
lardan beri araştırmalar yapıp belgesel filmlerle durumu gözler önüne ser-mektedirler.
İnsanları diğer canlı varlıklardanayıranen önemli özelliklerininbaşında,
onunduygularınıvedüşüncelerini belirli bir ses ve hareketkalıbıiçinde gös-termesi gelir. Bebek dünyayageldiğiandan başlayarakbu her iki kalıbı çev-resinde hazırbulili. Bunlarıizler ve aynen taklit ederek uygulamaya çalışır;
böyleceöğrenmeninilkadımlarıdaatılmışolur.Öğrendikçede ailesiyle, çev-resindekilerle iletişimkurmaya, anlaşmayaçaba gösterir. Çevresindeki sözle-re, konuşmalara, hitaplardaki vurgulara, mimiklere ve hareketlere dikkat eder. Bunlarındil becerileriyle birlikte daha iyi bir iletişim sağladığınıanlar' ve dilini buaçıdanda geliştirmek, o çevrede rol almak ister.
Çocuğun dokunma, deneme, taklit ve keşif konusundaki merakı,onun
canlı ve aktif bir biçimde diliyle, hareketiyle rol aldığı sahne, sadece oyun sahnesidir. Dil becerisiyle iletişim kurduğuoyunalanında arkadaşlarıyla va-kit geçirir. Arkadaşı yoksa oyuncaklarıyla konuşur, kendi hayal dünyasını oluşturur. Oyun ve oyuncakdünyası çocuğun gelişmesineve büyümesine ye-ni ivmelerkazandırır. Çocuğunduygu ve düşünceleriherhangi birkısıtlama
ya uğramaksızın kendi iç ve dış dünyasındaki gelişmesine katkı sağlarken, bunların ifadesi sırasında kullandığı dil ve hareket özellikleri de farklılıklar
gösterir. Dilindüşünceden, düşüncenindilden ayrılmasımümkün olmadığı
gibi, hareket ögesi de hem dil becerilerine hem de düşüneeye bağlıdır.
Kul-lanılankelimelerin yeterli olmadığıyerlerde çoğukez taklit hareketlere baş
vurulur veya kelimelerin anlamlarıbasit bir hareketle belirginleştirilmek is-tenir. İletişimiri gerçekleştiğiçevrede bulunan diğerelemanlar, aynı kültür çevresinden oldukları için, gerek kelimeleri ve gerek hareketleri kolaylıkla anlayıpyerli yerinde vedoğruolarakdeğerlendirirler.
Oyun sahnesinde çocuklar bedenlerini, organlarını doğru,oyunun
ama-cına uygun bir biçimde kullanmayı öğrenirler.Böylece çocuğun yetenekleri
Dil, Çocuk ve Oyun
)4
gelişir, kuralları kavramaanlayışları,soyutilişkileride hızla gelişir. Bu arada dil ile kurallar belirleniyorsa vebirtakımkelimelerinkullanılması gerekiyor-sa, çocuk bu yeni kelimeleri, kavramları algılayıpuygulamadahızlıbir çaba-nıniçine girer ve bunda da başarıgösterir. Başarılı olamadığıdurumlarda ve-ya oyun bölümlerinde sahne dışında kalması gerektiğininbilincine varınca, daha istekli hattahırslı olduğuda gözlenmektedir. Diğerçocuklarla oynama sırasında değişikvekarmaşık yapıyıanlamayaçalışır;oyundakullanılan mal-zemeyi, malzemeninmiktarını, boyutlarını, doğabilecek sonuçları öğrenirve bunları iyi kavradıkçave hatta çevresindekilere doğru anlattıkça, aktardıkça oyunda kendine güven duyan biri olarak öne çıkacağını bilir. Sorunları çöz-mede, kurallara uymada ve hatta oyun sırasındadaha iyi ve güzel birşeyler meydana çıkarmada önceliği sağlamakister. Bunun için dil ve hareket yete-neklerini sonuna kadar zorlar; her geçen güngeliştiği, ilişkilerini ciüzenleme-ye itinagösterdiğigörülür; böylece hak ettiği yere gelir.
Aslındabütün burtlarçocuğunilkaylarındanitibaren kendi deneyimle-rini çevresindeki, ailesindeki kültür ögeleri ileyapılandırmasınınsonucudur. Beslenmesırasındaki alışkanlıklar,uyumak, oynamak, ziyaretlere katılmak, temizlik vb. işlerdesorumluluk ve hatta disiplin,çocuğunbelli şartlarda na-sıl davranacağını, başarılı olacağını ortaya çıkaranyeteneklerinin gelişmesi ni sağlar. Yer ve zamana bağlıolarak kültürlerin ve ailelerin dildeki ve dav-ranışlardaki kısıtlamaları, çocuğun büyürken ve büyüdüğünde gideceği yo-lu belirler.
Şu noktanın da burada unutulmamasıgerekir. Kültürlerin veya onun ögelerinin siyasi veya idarisınır tanımadığı biliniyor. Hiçbir yerde kesintiye uğramayankültür uygulamalarınınveya durumlar değiştikçeyeni kuralların vedeğerlerin oluşumuda kaçınılmazbir gerçektir. Ailenin bu yeniliklereaçık olması, çocuğunda kolay uyum sağlamasına katkıdabulunur. Bu tutum ço-cuğunolaylara daha pratik bir biçimdekatılmasına,özellikle kendiarkadaşve oyun çevresinde öneçıkmasına yardımcı olur.
Genel kabul gören düşüncelerdenbiri Türk dilinin ve kültürünün zen-gin ve renkli olmasıdır. Ayrıca yazılı kaynaklarıçok eski olan ve günümüzde de çoğu aynı sözvarlığınasahipolmayısürdürendeğişiklehçelerivardır. Ço-cuğusosyal ve kültürel çevreye sokan, orada gelişmesini sağlayanoyun keli-mesi de böyle eski ve yaygın olarak kullanılan bir sözdür.ı Kaşgarlı Mah-mud'un eserinde bu kelimenin kökü Türkiye Türkçesinde bulunmayan(oy-),
Yakut Türkçesindeoy- =sıçramak anlamındayeralmaktadır.Yerli ve yaban-cı araştırmalarda, bu kelimenin hemen hemen hiçbirdeğişikliğe uğramadan
diğer Türk lehçelerinde de bulunduğunu ortaya koymuşlardır.Söz gelirni, Türkmen, Azeri, Kırgız, Nogay ve Karakalpak Türkçesinde (oyun), Kazak Türkçesinde (ayın), Altay, Şor, Teleüt ve Hakas Türkçesinde (ain), Tatar Türkçesinde(uyın),biçimleri görülmektedir.?
Türkçe Sözlük, bu kelimeyle ilgili olarak birçok maddebaşıve madde içi
kavramlarıve deyimleri açıklamaktadır.3Ayrıcabirçok atalar sözü, dilimizde bu kültür ögesinin ne kadar zengin ve renkli birdünyanınvarolduğunun
ka-nıdanmasınada yardım eder.4
Türkçe Sözlükdışındabu kavramıaktaran kaynaklardaşutür açıklama
lara da yer verilmiştir.
- "Hesap, dikkat,rasdantıveya maharete dayanan ve insanların hoşvakit geçirmelerine, oyalanmalarınayarayan, tamamen çıkarsız, eğlenceli yarış."
"
(Meydan Larousse,c. 9);
- "Birçok oyunetkinliği,küçük çocukların, yetişkinlerinetkinliklerinin taklididir. Çocuk, oyunhayatıboyuncayetişkinlerinçevresi içinde
gözlemle-diğietkinlikleri yeniden üretrnektedir." (Hurlock, E. B., Cbild Development,
Tokyo 1956, s. 321);
- "Oyun, gündelik yaşamıve onun içeriksel kaygılarını bilerek göz ardı
ediponlarınüstüne yükselmeyi vehoşlanmayı sağlar."(Heinemann, F.,Estetik
Günümüzde Felsefe Disiplinleriİçinde,çev.: D. Özlem,İstanbul1990, s. 378);
- "Oyun, özgürce razı olunan, ama tamamen emredici kurallara uygun olarak belirli zaman ve mekan sınırları içinde gerçekleştirilen,bizarihi bir amaca sahip olan, bir gerilim ve sevinç duygusu ile 'alışılmış hayat'tan 'başka
türlü olmak' bilincinineşlik ettiği,iradi bir eylem veya faaliyettir." (Huizin-ga,)., Homo Ludens-Oyunun ToplumsalIşlevi Üzerinde Bir Deneme, çev.: Mehmet Ali Kılıçbay, İstanbul 1995, s. 46);
- "Oyun oynamak, belli bir duruma,yalnızca kurallarınizinverdiğiaraç ve yöntemlerin kullanılmasıylavarılmaya çalışıldığı; kuralların,daha etkisiz araç ve yöntemler lehine daha etkili olanları yasakladığıvekurallarınsalt
et-kinliği olanaklı kıldığıiçinbenimsendiğibiruğraştır.Oyun oynamak,
gerek-1 Prof. Dr. Hasan Eren, Türk Dilinin ErimolojikSözlüğü,2.baskı,Ankara 1999, s. 3i1.
2 bk. Prof. Dr. NevzatGözaydın,Türk HalkOyunları,Paradigmayayınları, İstanbul2002, s. 36 vd. 3 Türkçe Sözlük, TDKyayını,Ankara 2005, s. 1526 vd.
4 ÖmerAsımAksoy (hz!.),AtasözleriSözlüğü,TDKyayınları:325 ileDeyimlerSözlüğü,TDKyayın
ları:325/2, Ankara 1976.
Dil, Çocuk ve Oyun
96
siz engelleri yenmek için gönüllü birgirişirndir."(Suits, B., Çekirge, Oyun,
Yaşamve Ütopya, çev.: S. Sertabiboğlu, İstanbul 1995, s. 52);
- "Oyun mükernmeli arayışınseçkin ve simgesel bir biçimini, soylu bir
alşimiyi,tüm imge veçeşitliliklerirıüstünde yer alan kendi içinde bütün usu, yani Tanrı'yabiryaklaşım aniatmaktaydı.Nasılki eski çağlardadindardüşü
nenler, tüm yaratıkların yaşamınıYaradan'a giden bir yol üzerinde
tasarlan-mışve fenomenlerdünyasındaki çeşitliliğinancakTanrıilebütünleşmedebir
mükemmelliğeve sonakavuşacağını görmüşlerse,Boncuk Oyunu'nun figür ve formülleri de tüm bilim ve sanatdallarıylabeslenen evrensel dilde mima-ri, bir müzik, bir felsefeyaratıpoyunla mükemmele, safbirvaroluşa ulaşılma
sınıvegerçeğin tam olarak yaşanmasını sağlamaya çalışmıştır."(Hesse, Her-mann: BoncukOyunu, İstanbul1993, s. 38-39).
Oyunun bir türkutsallık içerdiğikonusunda filozof Eflarund~ "Kanun-lar" başlıklı eserinde insanınen doğru bir biçimde yaşayışındansöz ederken
şunlarınözeliklealtını9zer:
- "Oynar gibi yaşamalı;oyunlaroynamalı, şarkı söylemeli. dans ermeli; böylecetanrılarıngönlüalınırve insan kendinidüşmanlatmakarşısavunur." - Oyun böylece bir yandan kutsallık taşırken, diğeryandan kendi kendi-ni yetiştirmeveya eğitmeyede yardımcıolur. Erişkirılerin dünyasından
apay-rı,çocuk kendi oyundünyasındakendine özgü zeka pırıltılarınıda ortaya ko-yar. Bu konuda M.Ö. V. yüzyılda yaşayanAristofanes'in bir komedisinde
ço-cuğunuövmek isteyen bir babaşunlarısöyler:
- "Daha minimini iken balmumundan evler, tahtadan gemiler vebakır
dan arabalaryapıyordu.Hatta nar kabuklarıyla yaptığı kurbağalarpekhoştu."
- Günümüzde ise balmumunun yerini renkli hazıroyunhamurları almış
olup, çocuklarımızınoyun dünyasındafazla bir şey değişmemiştir. Değişen
belli başlı öge dil ile ifade edilen kalıplaşmışsözler ve bunlara bağlıolarak sahneye konan hareketler, mimiklerdir.
-Çocuklarımızhemen her yörede oyun oynamaya karar verdikleri zaman, öncelikli işebenin seçimidir. Buna ilişkin sayışrnacalarhem oyuna birhazır lıkevresini gösterir, hem de çocuğundil becerisinin diğerçocuklardan daha
aşağıda olmadığını kanıtlar. Şuörnekler basittenkarmaşığa doğru,bu dil be-cerisinin ne kadar önemliolabileceğiniortayakoymaktadır:
- "İn min dodi din, karalar kaçalar, tellif telefon bit"; "Allah'ran başlı
yorum, kim çıkacakbilmiyorum, aaa asma, bbb besme, ccc ceviz, ddd dede,
merıekşelale, gül sürnbül, sen de gül." (Güdül! Ankara'da 3.8.1985 günü kaynakkişi Didern Çiftçi, 1969,öğrenci,ziyarettederlenrniştir.);
- "O lili lili papatya lili, seksen dora doksan dora, biz gidiyoruz bu haf-ta, ineğimiz doğurdu bu hafta, adıolsun kel Fatma, kapıyı gıeırdatma." (Sa-ray köyü / Keçiören - Ankara'da 11.7.1985 günü, oyun alanında,kaynak
ki-şi Leman Suat, 1975,öğrenciden derlerırniştir.);
- "Bir, iki, üçler,yaşasınTürkler / dört,beş, altı,Polonyabattı/ yedi, se-kiz, dokuz, Almanya domuz / on, on bir, on iki,İtalyatilki / on üç, on dört, on beş, Ruslarkalleş/ on altı,on yedi, on sekiz, hapıyuttu Portekiz / on do-kuz, yirmi, Fransa cimri" veya
- "Biri biri birler /çalışkanikiler / üçlerişleme işler/ dörtler gözleri pört-ler / beşler beşiğirıe bindiler / altılar altınımı çaldılar/ yedileryemeğimi ye-diler / sekizler seke seke gelye-diler / dokuzlar doktor olup çıktılar/ onlar bizi okutanlar /kırmızı donlar." (Çaykarai Kalecik - Ankara'da 12.7.1985 günü, kaynakkişiAyfer Doğan, 1972, öğrenci,sokaktaderlerımiştir.P
Bunlara beneer daha yüzlerce sayışmacaveya tekerlerne çocuğundilini, söz hazinesinin gelişmesini sağlarken,bir yandan da onlarınçevreleriyle, hat-ta dünya olaylarıylane kadar yakından ilgilendiklerini kanıtlıyor. Sayılarla,
dünya olaylarıyladilinin pürüzlerini gidermeye çalışan çocuk, bu ve buna benzer sayışmacalarda başarılı olduğu için kolayarkadaşlıkkurar, arkadaş
topluluğundaön planaçıkmadazorluk çekrnez.v
Günümüzdeartıkçocukyalnız kalıyor,büyük kentlerdearkadaş bularnı
yar,evinekapanıpbilgisayar başındasessizce oturup elektronik oyunlarla va-kit geçiriyor. Buna paralelolarak dil becerileri degelişmiyor, söz hazinesikı sıtlı olduğundan asıl amacınıanlatmasırasındaher şeyi doğruve iyi ifade ede-miyor. Bu kez sıkılıyor, insanlardan uzaklaşıyor,kendi içine kapanıyor. Ha-reketsiz kalan çocuk, çağın hastalığıolanaşırı şişrnanlama eğilimigösteriyor. Hareketli oyunlardan. arkadaşlık ilişkisinden. paylaşmadan.sorumluluk al-maktan kopan ve hatta korkan çocuğunelbette ki, söz hazinesi daralacak,
an-latımda birçokeksiğiveyayaniışı bulunacaktır. Çocuk böylece sosyal ve kül-türel bir varlıkolmaktan çıkacak,ilerideki yıllarını bir uzaktan kumandalı
robot benzeri kimliğiylegeçirecektir. Dil, eğitim,kültür uzmanlarının kısa
bir süre içinde bu tabloyudeğiştirecekönlemlerialıpuygulamayakoymaları,
toplumun bütün kesimlerince desteklenmelidir. Daha fazla geç kalmadan ...
5 Genişbilgi için bk. NevzatGözaydın,"Çocuk ve Folklor", Türk Dili, S.: 400 (Nisan 1985), s.
326-352).
6 Bu konunundeğişikyönleri için bk.Kebikeç, S.: 19 (Ankara 20(5), "ÇocukDosyası",s. 99-421.