• Sonuç bulunamadı

T ü rk m i m a r î s i n de t e s h in u s u l l e ri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "T ü rk m i m a r î s i n de t e s h in u s u l l e ri"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T ü r k m i m a r î s i n d e t e s h i n u s u l l e r i

Y a z a n : Y. M i m a r S a i m Ü l g e n

T ü r k m i m a r î tarihinde ç o k orijinal meseleler-den biri de m u h a k k a k ki binaları ısıtma usulleri ve vasıtalarıdır. Y a l n ı z b u m e v z u u tetkik etmeden ön-ce m i m a r î m i z i n şubelerine göre basit bir tasnif yap-m a k d a f a y d a d a n hali değildir.

T ü r k mimarîsi askerî, dinî ve sivil o l m a k üzere ü ç kısma ayrıldığına göre b u kısımlara mahsus bina-ları birer birer ele a l a l ı m :

Askerî binalar, kaleler, palangalar, kışlalar ve karakollardır. Bu gibi b i n a l a r d a h a inceden inceye tetkik edilmemiş ise d e teshin usulleri h a k k ı n d a fik-rimiz mevcuttur. K a l e ve palangaların kışla vazife-sini gören kısımları y â n i b ü y ü k kale bedenleri ve burçları yeni tabiye usulleri zuhur edinciye k a d a r kullanıldıkları zamanlarda - A n a d o l u , R u m e l i hisar-larında ve Y e d i k u l e d e o l d u ğ u gibi m ü n f e r ı d ocak-larla ısıtılmıştı. .Bu ocaklar h e m ısınmağa h e m d e y e m e k pişirmeğe yarardı. T ü r k kışlalarında y â n i Ye-niçeri ocaklarında d a her ortada m ü n f e r i d ocakla-rın b u l u n d u ğ u tarihî kayıtlardan ve eski resimli vesi-kalardan anlaşılıyor. Eski ve yeni karakollarda d a m ü n f e r i d ısıtma vasıtaları kullanılmıştır.

D i n î m i m a r î eserlerden camiler, türbeler umu-m î umu-mahaller o l d u k l a r ı n d a n ısıtılumu-ması l ü z u umu-m u hasil olmamıştır. Y a l n ı z tekkeler vecamilerın hususî pav-y o n l a r ı n d a hususî binalardakilere m ü ş a b i h usuller tatbik olunmuştur.

Sivil m i m a r î binalarına gelince, b u cins binalar m e v z u u m u z u n çevresinde ç o k geniş bir saha kapla-m a k t a d ı r . Hususî i k a kapla-m e t g â h l a r v e saraylarda h e kapla-m münferid, h e m merkezî teshin çareleri bulunmuş-tur. Bu sistemlerin çok güzel enmuzeçleri vardır. İç-timaî ve sıhhî b i n a l a r d a ve bilhassa h a m a m l a r d a teshin usulünün t e k â m ü l ettiği m ü ş a h e d e olunur.

Medreselerin, imaretlerin, mutfakların, fırın-ların ve nev'i şahsına m ü n h a s ı r b â z ı tesisatfırın-ların d a k e n d i n e mahsus teshin şekilleri vardır.

Türkler, münferid ve merkezî teshin usullerin-d e n her ikisini usullerin-d e y e r i n e ' g ö r e usullerin-d e v r i n i n en mütekâ-m i l tekniği ile tatbik sahasına koymütekâ-muşlardır. Kulla-nılan m a l z e m e ve m a h r u k a t ı n değişmesi, A v r u p a d a 18 inci asrın s o n u n d a n itibaren v u k u b u l a n keşifler ve ihtiralar, T ü r k k ü l t ü r ü n ü n inhitatı dolayısile

yur-d u m u z yur-d a k i herşey gibi teshin usulleri yur-d e garplılaş-harirî kuvvetlerin istihsalinde k u l l a n ı l m a ğ a başlan-mıştır. M a d e n |kömürü, ; petrol, h a v a gazi, elektrik gibi teshin vasıtalarının d ö k m e d e m i r v e her cins ma-d e n i n istimali ma-de işi kolaylaştırmış ve bilhassa mer-kezî teshin usullerinin rağbetini arttırmışdır.

H a l b u k i bahsimize m e v z u olan z a m a n l a r d a m a h r u k a t o d u n ve o d u n k ö m ü r ü gibi m a h d u d

mad-delere inhisar ediyordu ve bittabi Türklerde teshin vasıtalarında b u n l a r d a n istifade ediyorlardı.

T ü r k m i m a r î s i n d e m ü n f e r i d teshin: 1 — M a n g a l

2 — O c a k

3 — T a n d ı r ile temin edilmiştir. M a n g a l ı y a n m ı ş bir m a d d e y i o d u n k ö m ü r ü -b i r k ü l ta-bakası içinde m u h a f a z a etmeğe yarayan bir k a p olarak tarif edebiliriz. Bu sebeple m a n g a l y a n m a y a n fakat harareti nakil bir m a d d e d e n y â n i bakir, tunç, pirinç, demir, saç [gibi m a d e n l e r d e n ve-y a sırlı pişmiş topraktan i m a l olunmuştur.

M a n g a l ı n m ü t e a d d i d a k s a m ı vardır. Bunlar tabla, ayak, k ü l ve ateş k o y m a ğ a mahsus kısmına g ö b e k ve üste ateşin (muhafazası ve etrafa sıçrama-ması için kullanılan k a p a k gibi isimler alır. B u teshin vasıtası b i n a n ı n d a h i l î mimarîsine ve mo-bilyasına d a h i l o l d u ğ u n d a n devrine göre birçok üs-l û b farküs-ları gösterir. B u g ü n m ü z e üs-l e r i m i z d e ve evüs-le- evle-rimizde en çok rastlananları b a r o k , a m p i r ve ' son devirlerin üslûblariyle şekillenmiştir.

O c a k l a r a gelince, müteharrik ve sabit o-caklar diye ikiye tasnif olunabilir. B ü y ü k imaretler-de, saç ayaklar üzerine k o n u l a n ve altında ateş yakılan her k a z a n bir müteharrik ocak vazifesi-ni görür. A ç ı k 'havada kurulacak b ö y l e bir ocağın bacaya ihtiyacı yoktur. Y a l n ı z imaretler gibi k a p a l ı b i n a l a r d a b i r h a v a v e d u m a n b a c a s ı n a ' l ü z u m hasıl o l m u ş v e b u n d a n dolayı saç a y a k k o n a c a k m a h a l l i n üstünde k ü l â h l ı fakat yanları açık aydınlık fenerle-rine m ü ş a b i h menfezler inşa olunmuştur. (Şekil 1) M a l t ı z tâbir edilen fakat T ü r k ' ü n eseri i c a d ı olma-y a n ocak da müteharrik ocaklar sınıfına dahildir. S a b i t ocakların, ateş y a k m a ğ a elverişli m a h f u z v e ateşe m u k a v i m döşemesi, d u m a n vesair k o k u l a r ı n h a n c a çıkmasına m ü s a i t d u m a n l ı ğ ı d a v u l b a c a -d a v l u m b a z - y a ş m a k - v e bacası bulunur. O c a k l a r binaların m ü n a s i p yerlerinde o d a ve m u t f a k l a r ı n d a inşi edilmişlerdir. (Şekil 2 ) Sabit o c a k l a r d a ateş y a k m a ğ a [mahsus m a h a l , tuğla veya taştandır. B u d ö ş e m e ocağın hücresinden - niş - dışarı d o ğ r u çı-kıntılı yapılmıştır. B u n u n üstünde, bir davul b a c a yâ-n i d u m a yâ-n l ı k vardır ve o d a yâ-n ı yâ-n içiyâ-ne taşkıyâ-ncadır. (Şe-kil 7) D a v l u m b a z l a r taştan, t u ğ l a d a n , kenevir ipi kuşaklarla t a h k i m edilmiş alçıdan, çitten, m a d e n d e n v e sert t a h t a d a n i m â l olunmuşlardır. Baca denilen ve d u v a r içinden çatıyı delerek d u m a n ı d a m ı n üstü-ne/çıkaran mecra ise ekseriya taş, tuğla v e son asır-d a saçtan yapılmıştır.

(2)

Şekil : 1

Çoban Mustafa paşa imaretinde duman ve buhar menfezleri

Bir imaret mutfağının kesimi 3 — Fırınlar n a m i l e b i r k a ç kısma ayrılabilir-ler.

Basit ocaklar (şekil 6 ) evlerde, medrese ve tek-ke odalarında, imaret ve m u t f a k l a r d a , tek-kervansaray (şekil 10) ve h a n l a r d a kesretle rastlanır. Bunların ateş y a k m a ğ a mahsus b i r tablaları, d a v l u m b a z l a r ı , şakulî ve bazan yerine göre milli b a c a d e d i ğ i m i z du-man mecraları vardır.

2 — i H a v a cereyanlı ocakların d a basit pren-sipli olanları b u l u n d u ğ u gibi m ü t e k â m i l ocakların mübeşşiri diyebileceğimiz şekillere de rastlamakta-yız. Bu ocaklarda ^mahrukatın, - her cins o d u n - üs-tüne konmasına mahsus tuğla veya d e m i r d e n bir a-yak ve bu a y a ğ a m ü l â s ı k ocak d u v a r ı n d a bir de ufak delik vardır. Ü s t ü n d e k i d a v l u m b a z öyle bir i n h i n a ile inşa olunmuştur ki y a n a n o d u n d a n yükselen du-man ve alev d a v l u m b a z ı n içini yalayarak harıçtan gelen hava ceryanı tesirile kıvrılır ve u f a k delikten duvarın içindeki b a z a n helezonî y a p ı l m ı ş d u m a n ba-casından çıkar. Böylece y a n a n m a d e n ç o k fazla

Şekli: 2

Haseki imaretinde duman ve buhar bacaları

Şekil : 4 Diğer bir imaret mutfağının kesimi

harurî k u d r e t o d a n ı n içine intişar eder. D a v l u m b a -zın cidarı ve duvarı alev ve d u m a n l a r b a c a d a n çık-m a d a n evvel (fazlasiyle ısıtır ve hararet zayiatı az o-lur. (şekil l l ) Edirne sarayında ve R u m e l i evlerin-d e iki o evlerin-d a y ı b i r evlerin-d e n ısıtan ocaklar mevcuttur k i bun-lar ayni esasbun-lardan m ü l h e m olmuşbun-lardır. Vezirköp-rüde k ö p r ü l ü k o n a ğ ı n d a h a r e m odalarının birinde; b u l u n a n bir ocak d a y a n ı n d a k i gusülhanenin duva-rına g ö m ü l m ü ş b a k ı r k a z a n d a k i suyu daima: ısıta-bilecek şökilde inşa edilmiştir, (şekil 12)

(3)

Şekil: 7 Köprülü konağında ocak (klâsik)

h a v a cereyanı o d u n l a r d a n çıkan d u m a n ve alevleri yatırarak cenahlardaki deliklere doğru sevkeder bu delikler şakulî b a c a l a r d a nihayetlendiği için du-m a n b u r a d a n harica çıkar. O c a ğ ı n du-m a d e n î kapak-ları vardır b u sebeple m u t f a ğ ı n içine d u m a n ve gazlar giremez (Şekil 1 3 ) .

Fırınlar: E k m e k pişirmeğe mahsus fırınlar bil-hassa dikkate değer bir 'şekil ve prensiptedir. Fırın-tâbir edilen kısım, 'taş ve t u ğ l a d a n ağzına doğru ha-fif meyilli bir d ö ş e m e üzerine inşa edilen bir tuğla-d a n ibarettir Fırınların ağızlarına m a tuğla-d e n î birer ka-p a k kaka-patılır. H e r tarafı kaka-palı olan 'fırının içinde yakılan çalı çırpı döşeme taşlarını ve tuğla kubbeyi kızdırır. Fırının a ğ z ı n d a basit d a v l u m b a z baca

bu-lunur b u b a c a n ı n vazifesi 'kapak açıldığı vakit dışarı fışkıran dumanları d a m ı n üstüne ve haricî h a v a y a u-laştırmaktır. Fırın kızınca d a h i l d e k i m a h r u k a t t a n bakiye küller dışarı çıkarılır ve taş z e m i n temizlen-dikten sonra b i r k a ç ağız e k m e k h a m u r u pişirilir, (şe-kil 14) Fırının üst kısmında y a p ı l a n bir o d a altından gelen d a i m î sıcaklıktan dolayı e k m e k m a y a l a m a ğ a tahsis olunur. (Şekil 14) B u g ü n k ü m o d e r n fırınlar-d a yalnız u f a k bir fark varfırınlar-dır. Bu fırınlar-d a fırının içinfırınlar-de m a h r u k a t ı n y a n m a s ı n d a n husule gelecek d u m a n ı n h a n c a atılması için k u b b e n i n canibi delikleri vardır. Dahilde gazlar b u mecralarla h a n c a atılmaktdır.

(4)

mahfa-zasıdır. T a n d ı r A n a d o l u evlerinde ve b â z ı b i n a l a r d a m ü h i m bir yer işgal eder, bâzı yerlerde d e portatif tendırlar da kullanılmaktadır. T a n d ı r ı n d a b i n a d a ocak gibi bir ttıevkii vardır. Bunların b ü y ü k l e r i n d e üstlerine hava menfezleri de yapılmıştır. Ç a n d a r l ı ibrahim Paşa h a m a m ı n d a 1 5 :inci asırdan k a l m a gü-zel bir numunesi vardır (Şekil 1 5 ) . H a c ı B e k t a ş ' d a Kadıncık A n a ' n ı n evinde g ö r d ü ğ ü m ü z çok tandır ise duvarın v e .zeminin (içine o y u l m u ş basit bir çukur-dan ibarettir.

Türk mimarîsinde merkezî teshin usulünde prensip b u g ü n k ü n d e n farklı değildir. B u usulde ısı-tılmış hava ve d u m a n en çok m ü s t a m e l olanıdır. H a m a m l a r d a duvarların içinden geçen sıcak su bo-rularının ve su b u h a r ı n ı n d a rolü vardır.

H a m a m l a r : Merkezî bir m a h a l d e ( k ü l h a n ) ya-kılan odunlardan husule gelen d u m a n d ö ş e m e ve duvarların arasından ve duvarların arasından

dola-şan sıcak'gazlar nihayet tütkeklik ( h a l k arasında tü-fenklik) n a m ı verilen b a c a l a r d a n 'harıca atılır (şekil

İ 7-18).

Sıcak h a v a ile y a p ı l a n tesislere memleketimiz-de iBeç tâbir (olunur. B u d a h a m a m l a r d a k i prensibin h e m e n aynidir. Y a l n ı z ocakta m a h r u k a t ı n yanmasın-d a n husule gelen sıcak yanmasın-d u m a n ve alevler h a n c a çı-karılmaz. Isıtılacak odaların y a n duvarlarının ortası b o ş bırakılarak inşa edildiğinden hususî yollarla bu d u v a r l a r ı n aralarına sevk olunur. S o ğ u y a n du-m a n v e gazlar du-mecralarda helezonlar çizdikten sonra h a n c a çıkartılır. Beç'in y â n i b u g ü n k ü sıcak h a v a ka-loriferinin e n eski bir örneği olarak 14 ü n c ü m i l â d î asıdan k a l m ı ş olan Saray şehrinde b u l d u ğ u m u z teş-kilâtın p l â n ı n ı yazımıza ilâve ediyoruz.

(5)

Referanslar

Benzer Belgeler

Araç; 6 adet thruster (Sualtı Tahrik Ünitesi), su sızdırmaz tüp, iskelet destek çubukları, Penetratörler (Kablo tutucular), üst korumalık kapak, alt-üst

FESTİVALLER 40th İSTANBUL FİLM FESTIVALİ ULUSAL YARIŞMA (Temmuz, 2021) 25th TALINN BLACK NIGHTS FILM FESTİVALİ ANA YARIŞMA (Kasım, 2021- resmi duyuru henüz yapılmadı)...

[r]

If we agree that Becker’s view about how history works and what historical facts actually are makes more sense in the horizon of experience (because we are

Büyük şehirlerde, bahçeli şehir, villâ yan - ları amele aileleri fazla olursa mümkün olduğu kadar bunu geniş vermek icap eder.. Şehir mer- kezine bağlamağa

Tecrit binaları mevcut sari veya salgın hastalıklar için kullanıldığı gibi sarî hastalık memul edildiği ahvalde karantine için de kul- lanılırlar.. Güzel

Yabancı kalfaların üzerinde izi bulunan bu karanlık, zevksiz taş yığınları şehrin en gü- zel yerlerine yığıldı kaldı- Meşrutiyetle birlikte ilk Türk mimarı olarak

(1982) worte a book in Urdu, entitled, "Sir Sayyid Aur Aligarh Tehrik (Sir Syed a n d Aligarh Movement)".^^ In this book, the common topics are, life a n d works of