• Sonuç bulunamadı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BÜŞRA ARSLAN

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

TEMMUZ 2018

BÜŞRA ARSLAN ISMARLAMA GELİNLİK ÜRETİMİNDE PROVA

SÜRECİNİN İNCELENMESİ

MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ T.C.

GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

(2)
(3)

ISMARLAMA GELİNLİK ÜRETİMİNDE PROVA SÜRECİNİN İNCELENMESİ

Büşra ARSLAN

DANIŞMAN Doç. Dr. Birsen ÇİLEROĞLU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MODA TASARIMI ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

TEMMUZ 2018

(4)
(5)
(6)

ISMARLAMA GELİNLİK ÜRETİMİNDE PROVA SÜRECİNİN İNCELENMESİ (Yüksek Lisans Tezi)

Büşra ARSLAN GAZİ ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

Temmuz 2018 ÖZET

Gelinlik sektörü Türkiye’de ekonomiye katma değer sağlayan sektörlerin başında gelmektedir. Gelinlik sektöründe uygulanan en yaygın üretim yöntemlerinden biri müşterilerin bireysel istek ve ihtiyaçlarına göre şekillenen provalı üretimdir. Bu amaçla çalışmada provalı gelinlik üretim süreci konu alınmıştır.

Provalı gelinlik üretiminde müşterinin sürece dahil olması hazır giysi üretim sürecinin farklılaşmasına neden olmaktadır. Müşterinin istek ve ihtiyaçları, üretim sürecine dahil edilmektedir. Bu sürecin üretici bakış açısıyla tanımlanabilmesi amacıyla;

yapılan literatür taramalarından, uzman görüşlerinden ve daha önce aktif olarak alanda çalışmış araştırmacının gözlem ve deneyimlerinden yararlanılarak anket oluşturulmuştur. Araştırmanın verileri; farklı sosyo-ekonomik düzeydeki gelinlere hizmet veren İstanbul, Ankara, İzmir illerinde faaliyet gösteren 50 provalı gelinlik üretimi yapan firmanın görüşlerinden oluşmaktadır.

Firmalarla yapılan anketler doğrultusunda, üretim sürecinin müşteri odaklı planlandığı, daha yoğun ve birebir iletişime dayalı nitelikte olduğu, hazır giysi üretimi yapan firmalara göre daha farklı bir sistem izlendiği görülmüştür. Müşterilerin üretim sürecinin içine dahil edilmesi bu sistemi hazır giyim üretiminden ayıran en önemli noktalardan biridir. Genel anlamda üretim aşamalarının ve kullanılan üretim tekniklerinin; üretimde karşılaşılan problemlerin benzerliği kişiye özel gelinlik üretimi yapan firmaların üretimde tek bir dili benimsedikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Bilim Kodu : 406 3.024

Anahtar Kelimeler : Ismarlama Giyim, Giysi Üretimi, Gelinlik, Prova, Katma Değer

Sayfa Adedi : 91

Danışman : Doç. Dr. Birsen ÇİLEROĞLU

(7)

EXAMINATION OF FITTING PROCESS IN THE PRODUCTION OF CUSTOM MADE WEDDING DRESS

(Master Thesis) Büşra ARSLAN GAZİ UNIVERSITY ENSTITUTE OF FINE ARTS

July 2018 ABSTRACT

Wedding industry is one of the sectors that provide added value to the economy in Turkey. One of the most common production methods applied in the wedding dress sector is custom-made production, which is shaped according to the individual needs and demands of the customers. For this purpose, the process of producing custom- made wedding dress was dealt with in the study.

The inclusion of the customer in the production of custom-made wedding dresses leads to the differentiation of the garment production process. Customer needs and demands are included in the production process. In order to be able to define this process from the point of view of the producer; questionnaires were drawn from the literature reviews, expert opinions and the observations and experiences of the researchers who were actively working in the field before. Data from the study; It is made up of the opinions of the company which produces 50 provincial wedding dresses operating in Istanbul, Ankara, İzmir provinces which serve different brides in different socio- economic level.

According to the questionnaires conducted with the companies, it is seen that the production process is more customer focused, more intensive and more personalized, and a different system is observed compared to the companies that produce ready- made clothes. Incorporating customers into the production process is one of the most important points that distinguishes this system from garment production. In general terms, the production stages and the production techniques used; the similarity of the problems encountered in production has reached the result of a single language production in the production of custom-made wedding dresses.

Science Code : 406 3.024

Key Words : Custom-made Clothing, Garment Production Wedding Dress, Fitting, Added Value

Number of Pages : 91

Advisor : Doç. Dr. Birsen ÇİLEROĞLU

(8)

TEŞEKKÜR

Çalışmamın temelini oluşturmamda ve araştırma sürem boyunca bana yardımcı olan, bilgisini ve desteğini asla esirgemeyen değerli tez danışmanım Doç. Dr. Sayın Birsen ÇİLEROĞLU’na, görüş ve önerileriyle tezin gelişiminde katkıları bulunan Prof. Dr.

Sayın Semiha AYDIN ve Prof. Dr. Sayın Pınar GÖKLÜBERK ÖZLÜ hocalarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Her zaman yanımda olan ve bana güç veren aileme;

özellikle tez konumun şekillenmesinde oldukça etkili olan ve provalı gelinlik üretim süreci ile ilgili, sahibi olduğu Firdevs Gelinlik ve Modaevi’nde deneyim kazanmamı sağlayan ve süreçle ilgili uzman görüşlerini benimle paylaşan anneme, beni yetiştiren tüm hocalarıma, her zaman her koşulda yanımda olduğunu bildiğim arkadaşım Hande Ecem BULUŞ’a, araştırma süresince bana ışık tutan, bilgi paylaşımlarıyla sabırla bana destek olan Burcu AY’a teşekkürü borç bilirim.

(9)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vi

TEŞEKKÜR ... vii

İÇİNDEKİLER ... viii

ÇİZELGELERİN LİSTESİ ... x

ŞEKİLLERİN LİSTESİ ... xii

FOTOĞRAFLARIN LİSTESİ ... xiii

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Amaç... 5

1.1.1. Alt problemler ... 5

1.2. Önem ... 5

1.3. Sayıltılar ... 6

1.4. Sınırlılık ... 6

1.5. Tanımlar ... 6

2. İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR ... 9

2.1. Giysi Üretiminin Tarihçesi ... 9

2.2. Terzilik ... 11

2.3. Yüksek Terzilik (Haute Couture) ... 14

2.4. Moda Müşterisi ... 19

2.4.1. Müşteri ve müşteri davranışları ... 20

2.4.2. Moda müşterisi ... 23

2.5. Gelinlik ... 24

2.5.1. Gelinliğin tanımı ve tarihsel süreci ... 25

2.5.2. Gelin psikolojisi ... 36

2.5.3. Dünya ve Türkiye’de gelinlik sektörü ... 37

2.6. İlgili Araştırmalar ... 39

3. YÖNTEM ... 41

(10)

3.3. Örneklem ... 41

3.4. Veri Toplama Teknikleri ... 44

3.5. Verilerin Analizi ... 45

4. BULGULAR VE YORUM ... 47

4.1. Model ve Üretim Özelliklerini Belirleme Süreci ile İlgili Bilgiler ... 47

4.2. Prova Sürecinde Uygulanan Aşama ve İşlemler ile İlgili Bilgiler ... 55

4.3. İllere Göre Provalı Gelinlik Üretim Süreçleri ... 65

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 71

5.1. Sonuç ... 71

5.2. Öneriler ... 73

KAYNAKLAR ... 75

EKLER ... 79

EK-1 ... 80

ÖZGEÇMİŞ ... 89

(11)

ÇİZELGELERİN LİSTESİ

Çizelge 3.1. Firmaların kuruluş yılı ... 42

Çizelge 3.2. Firmalarda üretilen ürün türleri ... 42

Çizelge 3.3. Firmaların tanıtım ve müşteriye sunum için yaptıkları ürün hazırlıkları 43 Çizelge 3.4. Firmaların fuarlara katılım şekli ... 44

Çizelge 3.5. Firmaların fuarlara katılım amaçları ... 44

Çizelge 4.1. Müşterilerin provalı üretimi seçme nedenleri ... 47

Çizelge 4.2. Firmaların sipariş alım aşamaları ... 48

Çizelge 4.3.Koleksiyon, satış ve vitrin için hazırlanan ürünleri oluştururken göz önünde bulundurulan etkenlerin önem derecesi sıralaması ... 49

Çizelge 4.4. Sezon trend takibi kaynakları önem derecesi sıralaması ... 49

Çizelge 4.5. Firmaların müşteriye model önerirken dikkate aldığı kriterlerin önem derecesi sıralaması ... 50

Çizelge 4.6. Firmaların müşteri ile birlikte seçtikleri malzeme ve aksesuarlar ... 51

Çizelge 4.7. Firmaların tasarımlarını oluşturma şekillerinin önem derecesi sıralaması ... 52

Çizelge 4.8. Firmaların kesim işlemleri yapım şekillerinin önem derecesi sıralaması. ... 53

Çizelge 4.9. Firmaların süsleme aşamasında kullandıkları teknolojik donanımlar ... 54

Çizelge 4.10. Firmaların süsleme aşamasında kullandığı teknikler ... 54

Çizelge 4.11. Firmalarda çalışan prova sorumlusunun sahip olması gereken nitelikler. ... 55

Çizelge 4.12. Firmaların prova için hazırladıkları beden türü ... 56

Çizelge 4.13. Firmaların prova beden formlarını oluşturma şekillerinin önem derecesine göre sıralanması ... 56

Çizelge 4.14.Firmaların ilk provayı oluştururken dikkate aldıkları ölçüler ... 57 Çizelge 4.15.Firmaların prova bedenlerini oluştururken dikkate aldıkları kriterler . 57

(12)

Çizelge 4.18. Firmaların 1. prova esnasında uyguladıkları işlemler ... 60 Çizelge 419. Firmaların 2. prova esnasında uyguladıkları işlemler ... 61 Çizelge 4.20. Firmaların 3. prova esnasında uyguladıkları işlemler ... 63 Çizelge 4.21. Ürünün teslim aşamasında yaşanan problemlerin gerçekleşme sıklığı 63 Çizelge 4.22. Provalı dikimde olası sorunlar ... 64 Çizelge 4.23. Firmaların tanıtımı ve müşteriye sunum için yapılan ürün hazırlıkları - firmaların bulunduğu şehir ... 65 Çizelge 4.24. Koleksiyon, satış ve vitrin için hazırlanan ürünleri oluştururken göz önünde bulundurulan etkenler-Firmaların bulunduğu şehir ... 66 Çizelge 4.25. Koleksiyon, satış ve vitrin için hazırlanan ürünleri oluştururken göz önünde bulundurulan etkenler-Firmaların bulunduğu şehir ... 66 Çizelge 4.26. Koleksiyon, satış ve vitrin için hazırlanan ürünleri oluştururken göz önünde bulundurulan etkenler-Firmaların bulunduğu şehir ... 66 Çizelge 4.27. Koleksiyon, satış ve vitrin için hazırlanan ürünleri oluştururken göz önünde bulundurulan etkenler-Firmaların bulunduğu şehir ... 67 Çizelge 4.28. Firmaların sezon trendlerini takip ettikleri kaynaklar-Firmaların

bulunduğu şehir ... 67 Çizelge 4.29. Firmaların sezon trendlerini takip ettikleri kaynaklar-Firmaların

bulunduğu şehir ... 68 Çizelge 4.30. Firmaların sezon trendlerini takip ettikleri kaynaklar-Firmaların

bulunduğu şehir ... 68 Çizelge 4.31. Firmaların sezon trendlerini takip ettikleri kaynaklar-Firmaların

bulunduğu şehir ... 68 Çizelge 4.32. Firmaların fuarlara katılım şekli-Firmaların bulunduğu şehir ... 69 Çizelge 4.33. Firmaların fuarlara katılım şekli-Firmaların bulunduğu şehir ... 69

(13)

ŞEKİLLERİN LİSTESİ

Şekil 2.1. Yıllara göre pazardaki eğilimler ... 21

(14)

FOTOĞRAFLARIN LİSTESİ

Fotoğraf 2.1.Terzilikte prova aşaması ... 11

Fotoğraf 2.2.Sartoria özel dikim ... 12

Fotoğraf 2.3.Terzilikte prova ... 13

Fotoğraf 2.4. Charles Frederic Worth’ün Haute Couture bir gelinlik tasarımı, 1879 15 Fotoğraf 2.5. Worth’ün Couture Evi, Paris, 1910 ... 16

Fotoğraf 2.6.Yves Saint Laurent- Haute Couture koleksiyon provası, Paris, 1962 .. 17

Fotoğraf 2.7. Haute Couture tasarım çalışmaları – Yves Saint Laurent ... 19

Fotoğraf 2.8. Kraliçe Viktorya’nın beyaz gelinliği ... 26

Fotoğraf 2.9. 1920’lerde gelinlik ... 27

Fotoğraf 2.10. 1930’larde gelinlik ... 28

Fotoğraf 2.11. 1940’larde gelinlik ... 29

Fotoğraf 2.12. 1950’lerde gelinlik ... 30

Fotoğraf 2.13. 1960’larde gelinlik ... 31

Fotoğraf 2.14. 1970’lerde gelinlik ... 32

Fotoğraf 2.15. 1980’lerde gelinlik ... 33

Fotoğraf 2.16. 1990’larde gelinlik ... 34

Fotoğraf 2.17. 2000’lerde gelinlik ... 35

(15)
(16)

1. GİRİŞ

Giyim, sözlük anlamıyla insan vücudunu dış etkenlerden koruyan, giyecek şey veya giysiler olarak tanımlanmaktadır. Giyim insanlar için dış etkenlerden korunma ve bir örtünme aracı olarak doğmuş, sonraları ise güzel görünme, insanları etkileme, iffetlik standartlarını karşılama, marka gösterişi, rütbe ya da statü gösterme gibi amaçlara yönelmiş ve bugünkü durumuna ulaşmıştır (Aydın, 1989, s. 1). İlkçağlarda insanlar kışın avladıkları hayvanların postlarından, yazın ise ince giysiler üreterek giyinme ihtiyaçlarını karşılamaktaydı. Bu bağlamda giyim ilk çağlarda kişiler ve kabileler için daha basit, sınırlı ve birbirleriyle bağlantılı olmaktaydı. Toplumlar geliştikçe millet ve ulus kavramları ortaya çıkmaya başladıkça, iletişim araçları yaygınlaştıkça ve insanlar arasındaki iletişim kolaylaştıkça giyim çeşitlenmiş ve giyinme kültüründe etkileşimler artmıştır (Gürsoy, 2015, s. 10).

İklim, coğrafya ve tabiat şartları kadar dinî inanışlar ile kültürel değerler de kıyafeti belirlemiştir. Giyim kuşam bir yönüyle bireyin yaptığı işi dolayısıyla statüsünü, diğer yanıyla da ekonomik durumunu ve cinsiyetini ortaya koymaktadır. Kıyafetteki gelişmeler zamanla estetik ve moda denilen tarzın doğmasına yol açmış olup, çeşitli milletlerin ve insan topluluklarının dini inançlarına, medeni durumları ile örf ve adetlerine göre farklılıklar göstermiştir (Arığ, 2007).

Giyim zaman içinde insanların ihtiyacı olmaktan çıkıp farklı fonksiyonlar kazanmaya başlamıştır. Giyimin, kültürel teorisyenler ve giyim analistleri tarafından, dört temel fonksiyonuna odaklanılmıştır. Bunlar aşağıda özetle anlatılmıştır.

a. Fayda: Giyim pratik ve koruyucu birçok amacı gerçekleştirmek için ortaya çıkmış, çevreden korunmak ve vücut ısısının kontrolü ve konfor gibi fonksiyonellikler kazandırmıştır. İtfaiyecilerin alev almaya karşı dayanaklı giysileri, madencilerin zararlı gazlardan korunmak için giydiği giysiler ve ya sporcuların antrenman sırasıda giydikleri vücut ısısının dengelenmesi ve hareket esnasındaki rahatlıklarını sağlayan giysiler fayda fonksiyonuna işaret etmektedir.

(17)

b. Edep: İnsanlar giysilere çıplaklıklarını örtmek için ihtiyaç duymaktadır. Toplum taşkınlıkları önlemek ve kişinin özel hayatına uyulmasını sağlamak ister ve giyinmenin bunlarda önemli payı olmaktadır.

c. Cazibe: Giyim giyen kişinin çekiciliğini ve ulaşılabilirliğini vurgulamak için kullanılmaktadır.

d. Süslenme: Fiziksel çekiciliğin artırılmasını, yaratıcılığımızı ve bireysel özelliklerimizi ortaya koymada, bir grup ve ya toplulukta aidiyet ya da mevkimizi göstermemizi sağlayabilmektedir. Süslenme kalıcı ve ya geçici olabilir. Süslenme tercih ettiğimiz giysi parçaları, aksesuarlar gibi unsurlarla yapılabildiği gibi, vücut dövmeleri, bronzlaşma, plastik cerrahi işlemleri gibi uygulamalarla da yapılmaktadır (Jones, 2009, s. 24, 26).

Giyimin modaya dönüşümünün ilk moda tasarımcısı kabul edilen Charles Frederick Worth’ün müşterilere kendi tasarladığı giysileri kabul ettirmeye başlamasıyla gerçekleştiği hakkında uzmanlar görüş birliği içerisindedir (Tungate, 2005, s. 19).

Barnard, giyim ile modayı ayırmak için girişimde bulunmuş, kayda değer anlamlar, tanımlar ve işlevler tespit etmiş ancak ikisini de sıklıkla birlikte ele almıştır. Çünkü moda en çok giysi ile özdeşleştirilmiştir (Kawamura, 2005, s. 20).

Uzmanların çoğu modanın Fransa’nın başkenti Paris’te doğduğu fikrinde hem fikirdir.

Moda kavramının kullanımı, Charles Frederic Worth adındaki terzinin, III.

Napolyon’un eşi İmparatoriçe Eugenie için giysi tasarlamasıyla başlamıştır. Tarih boyunca modaya farklı anlamlar yüklendiği için kesin bir tanımlama yapılamamıştır.

Moda sözcüğünün anlamı ve önemi farklı toplumsal yapılardaki insanların alışkanlıklarına ve adetlerine göre değişiklik göstermiştir. 1901’de yayımlanan The New Oxford English Dictionary on Historical Principles “fashion” sözcüğünü öncelikle giyside ve yaşam tarzında yapma, biçim geçerli tarz, güncel kullanım ve geleneksel kullanım eylemi ya da süreci olarak tanımlamaktadır (Kawamura, 2005, s.

21). Fransız moda okullarından biri olan Institut Français de la Mode’da akademisyen

(18)

sözcüğünün kökeni Fransızca’da belli bir şekilde çalışmak anlamındaki façon sözcüğüdür (Tungate, 2006, s. 19).

Moda endüstrisi, tekstil ve giyim endüstrilerine bağlı olarak, tasarım, üretim, pazarlama ve satış unsurları barındıran bir endüstridir ve yüzyıllar boyunca kişilere bağlı ve el işçiliğine dayalı olarak yürütülmüştür. Sanayi Devrimi ile makineleşme ortaya çıkmış, kişilere özel olarak yapılan üretim kitlesel üretime dönüşmüştür. 1990’lı yıllardan sonra artık müşteri ne giyeceğine, ne zaman ve ne fiyata satın alacağına karar vermek istemeye başladığı görülmüştür. Müşteriler giysileri satın alırken fiyatlarının yanı sıra işçiliklerine ve vücutlarına uyum sağlayıp sağlamamalarına da dikkat etme eğilimine girmişlerdir (Değerli, 2013, s. 27-28). Böylece giyim ve moda endüstrilerinde kişiselleştirme eğilimleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Birebir pazarlama fikri yaygınlaşmış, müşteriler değer verildiklerini, istek ve ihtiyaçlarının karşılandığını hissetmek istemişler ve bu durumda onların sadık müşteriler olmalarını sağlamaya başlamıştır. Elit kesime, özel spor kıyafetleriyle ilgilenen azınlıklara hizmet veren firmalar, müşterilerin özgün niteliklerine, satın alma davranışlarına göre tasarlanmış sistemler geliştirmeye başlamışlardır. Fabrika üretimi giysiler kişiselleştirilmeye başlanmış, moda sektöründe kişiselleştirmenin popülerliği zamanla artmıştır (Jones, 2009, s. 70).

Birey ve toplumlar için giyim unsurları sosyal-fiziksel refah ve tatmin aracı özelliği taşımakta, bu özelliğin yerine getirilmesinde kullanılan ürünlerin vücuda uygunluğu diğer beklentilerin önünde yer almaktadır (Çileroğlu, 2006, s. 1). 20. yüzyılın sonlarına doğru değişen sosyo-ekonomik koşullar, küreselleşme ve teknolojinin yarattığı ilerleme ile birlikte kişiselleştirme kavramı gündeme gelmiştir (Vuruşkan, 2010, s. 1).

Kişiselleştirme yaklaşımının, uygulandığı üretim sistemlerinden biri kişiye özel üretimdir. Kişiye özel üretim kişinin vücut üzerinden alınan ölçülerine göre hazırlanarak, prova aşama ve işlemleri içeren üretimdir (Pamuk, 2002, s. 14).

Genellikle kişiye özel giysi tasarımlarında uygulanmakta olduğu bilinen prova hazır giyim sektöründe üretim kalıbı oluşturmak veya mevcut kalıbı istenilen niteliklere uygun hale getirmede de kullanılan bir yöntemdir. Provanın en önemli amacı, giysiyi giyen kişinin ergonomik anlamda kendisini rahat ve şık hissetmesini sağlayacak şekilde vücudu ile uyumlu hale getirmektir (Koca ve Koç, 2006, s. 36).

(19)

Üretim için gerekli olan standart ölçüler ortalama ölçülerdir. Bu nedenle standart ölçülere göre hazırlanan giysiler kişilerin vücut ölçüleri ile birebir uyum sağlayamadığı durumlar olabilmektedir. Kişiye özel giyimde ise giysiler kişilerin vücut ölçülerine göre üretildiği için uyum problemi ortadan kalkmaktadır. Kişiye özel üretimin en çok kullanıldığı giysi türlerinden biri gelinliktir. İnsanların yaşamında özel bir yeri olan evlenme-düğün törenleri gelin giysileri ile özdeşleştirilmiştir. Tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de bu törenlerde gelin giysilerinin önemli bir yeri olduğu bilinmektedir (Kumaş, 2014, s. 2).

Kişiye özel gelinlik üretimi yapan üreticiler provalı bir üretim sistemi uygulamaktadırlar. Gelinlik provaları, günlük giysi provaları ile farklılık göstermektedir. Günlük bir giysi üretimindeki provada amaç giysinin kişinin vücuduna birebir uyum sağlaması iken, kişiye özel gelinlik üretimindeki provada ise vücuda uyum sağlamanın yanı sıra kişilerin memnun olmadıkları vücut özelliklerinin çeşitli tekniklerle kamufle edilmesi ya da ön plana çıkarmak istedikleri bölgelerin provalarda belirtilmesi ile gelinlik üzerinde değişik uygulamalar yapılabilmektedir.

Yani gelinlik prova süreci kişilerin beklentilerinin şekillendiği bir süreç olmaktadır.

Provalı gelinlik üretiminde istenilen sonuca ulaşmak; prova tekniklerine hâkim olarak gelinliğin dikkatli yapılan bir prova sürecinden geçirilmesine bağlıdır.

Provalı gelinlik üretimindeki prova sürecini, günlük giysi prova süreçlerinden ayıran özellikler bulunmaktadır. Ayrıca yapılan literatür taramalarında provalı gelinlik üretiminin ve prova sürecinin analiz edilip, incelenmesi ve tanımlanması ile ilgili kaynak yetersizliği olduğu görülmüştür. Bu da üretim sürecinin ve prova aşamalarının istenildiği zaman erişilip faydalanılmasına engel olmaktadır.

Bu çalışmada; provalı gelinlik üretim süreci incelenmiştir. Bu sürecin üretici bakış açısıyla tanımlanabilmesi amacıyla; yapılan literatür araştırmalarından ve daha önce aktif olarak alanda çalışmış araştırmacının gözlem ve deneyimlerinden yararlanılarak anket oluşturulmuştur. Araştırmanın verileri; farklı sosyo-ekonomik düzeydeki gelinlere hizmet veren İstanbul, Ankara, İzmir illerinde faaliyet gösteren 50 firmanın yanıtlarından oluşmaktadır. Provalı üretim yapan firmaların uyguladığı prova

(20)

aşamaları, üretim ve provaları yönlendiren etkenler, provalarda karşılaşılan problemler araştırılmış ve böylece sonuca gidilmiştir.

1.1. Amaç

Bu araştırmanın amacı ısmarlama gelinlik üretiminde prova sürecinin incelenmesidir.

Bu amaç doğrultusunda şu sorulara cevap aranmıştır;

1.1.1. Alt problemler

1. Model ve üretim özelliklerini belirleme süreci hangi işlemleri kapsamaktadır?

2. Prova süreci hangi aşamaları ve işlemleri kapsamaktadır?

3. Provalı gelinlik üretim aşamalarında illere göre anlamlı farklılık var mıdır?

1.2. Önem

Gelinlik insanların hayatında özel bir yere sahiptir. Evlilik denilince akla ilk gelen unsurlardan biri gelinliktir. Düğün törenlerinde gelin; beyaz gelinliğinin içinde herkesin onu beğeniyle karşılamasını bekler. Gelinlikler genelde kişiye özeldir ve her haliyle mükemmel olmalıdır. Her gelin hayal ettiği gelinliğin içinde kusursuz görünmek ister.

Ülkemizde gelinlik satın almak bir yana kiralamak bile artık bir lüks hale gelirken, insanlar özelde olsa bir gün giyecekleri bir kıyafete küçük servetler ödeyebilmektedirler. Her yıl Türkiye’de 200 bin adedin üzerinde gelinlik kiralanmak üzere üretilmektedir (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri [İTKİB], 2016).

İnsanlar için gelinliğin önemi çok büyük olduğu için gelinliğin istedikleri modele uygun olmasına ve vücutlarına birebir uyum sağlamasına fazlasıyla dikkat etmektedirler. Vücuda uyumun sağlanması noktasında prova devreye girmektedir.

Provanın amacı giysinin istenen özelliklere uygun olup olmadığını kontrol etmek ve gerekli düzeltmelerin zamanında yapılmasını sağlamaktır (Pamuk, 2002, s. 14).

(21)

Gelinliğin provalı üretilmesi, müşteriler için oldukça avantaj sağlamaktadır. Prova müşterilere gelinliğin üretim sürecine dâhil olma, yapılan tüm işlemleri takip edebilme, herhangi bir karar değişikliği yapabilme, ortaya çıkmasını istedikleri gelinliği elde edebilme olanağı sağlamaktadır.

Yapılan literatür araştırmalarında ısmarlama gelinlik üretiminde prova süreci ilgili kaynak yetersizliği olduğu belirlenmiştir. Bu sebeple sürecin aydınlatılarak gelecek çalışmalara ışık tutması oldukça önem taşımaktadır. Araştırmanın içeriğini, ısmarlama gelinlik üretim sürecinde prova sürecinin incelenmesi, süreci nelerin yönlendirdiği, mevcut durumun anlaşılması ve tanımlanarak literatüre kazandırılması oluşturmakta, bu konuların araştırılıp belgelenmesi, Türkiye’de alanda yapılan ilk çalışma olması nedeniyle önemli görülmektedir.

Bu çalışma, ayrıca hali hazırda var olan ve ilerde açılması beklenen, gelinlik üretim sürecinin yer alacağı eğitim programları ve müfredatında provalı gelinlik üretimi ile ilgili ders bulunduran kurumlardaki öğrenciler içinde bir kaynak niteliğinde olacaktır.

1.3. Sayıltılar

Anketlere verilen cevaplar objektif ve samimidir.

1.4. Sınırlılık

Araştırma Ankara, İzmir ve İstanbul’da bulunan ve provalı gelinlik üretimi yapan firmalar ile sınırlıdır.

1.5. Tanımlar

Balen: Ismarlama gelinlik üretiminde gelinlik bedeninin veya tarlatanın iskeletini oluşturmada kullanılan dar naylon veya plastik şerittir.

Büstiyer: Gelinliğin içine korse şeklindeki iç çamaşırlardan giyilmesine ihtiyaç duyulmamasını sağlayan, balen, çeşitli telalar ve dikiş teknikleriyle desteklenerek, gelinliğin üst bedenine sabitlenen, gelinlik bedeninin iç iskeletidir.

Provalı gelinlik üretimi: Müşteri vücut ölçüleri dikkate alınarak önceden müşteri

(22)

Provasız gelinlik üretimi: Standart vücut ölçüleri dikkate alınarak önceden müşteri talebi alınmaksızın yapılan gelinlik üretimidir.

Hazır prova bedeni: Standart ölçüler dahilinde, belirli birkaç model şeklinde kesilip üretilen, kullanıma hazır, firmaların üzerinde sadece süsleme işlemleri uygulamalarını gerektiren gelinliğin üst kısmıdır.

Prova bedeni: Provalı gelinlik üretiminde, kişinin ölçülerine uygun olarak kalıpları çıkarılan, ana kumaştan veya astardan kesilen gelinliğin üst kısmıdır.

(23)
(24)

2. İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

Çalışmanın bu bölümünde, konu ile ilgili yapılan literatür taraması sonucunda bulunan ilgili yayın ve araştırmalara yer verilmiştir.

2.1. Giysi Üretiminin Tarihçesi

Yüzyıllar boyu üretim zanaat kavramına dayanmıştır. Üretim, gerekli araç-gereçlere ve yeteneğe sahip insanlar tarafından el ile yapılmaktaydı (Pine, 1993, s. 9). Arkeolojik çalışmalar Kuzey Avrupa’da taş devrine ait zamanlarda insanların giyinme ihtiyaçlarını deriden derilerden imal edilmiş giysilerle karşıladıklarını ortaya koymuş, bu giysiler derilerin üzerlerine açılan deliklerden yine deri bağlar geçirilerek birleştirilirdi. Avrupa’nın güneyinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan uçları sivri ve kanca şeklinde olan kemik iğnelerle o dönemlerde insanların giysilerini rahatlıkla giymek için dikim çabalarına girdiklerini göstermektedir (Sezer, Bilgin ve Kayaoğlu, 2006, s. 2). Daha sonraları daha pratik olan “el dikişi” kullanılmaya başlanmıştır.

Teknik buluşlar çağı başlamadan önce, bütün giyecekler evlerdeki basit olanaklarla karşılanmaya çalışılmıştır (Şahin, 2009, s. 39). Sanayi Devrimine bağlı olarak değişen sosyal şartlar ve teknolojik ilerlemeler arasındaki etkileşim, ısmarlama giyim ve terzilik sanatının yerini hazır giyimin almasına sebebiyet vermiştir (Yakartepe ve Yakartepe, 1995, s. 164). Hazır giyim üretimi genel bir sınıflamayla, model tasarımından başlayıp kalıp tasarımı, kesim, dikim, ütü, kalite kontrol ve sevkiyat gibi birçok bölümden meydana gelen bir süreçtir. Bu bölümlerin her biri birbirine bağımlı olmasına rağmen ayrı teknik ve teknolojilerle çalışması açısından farklılıklar göstermektedir (Özlü, 2005, s. 3).

Sanayi devriminden sonra el aletleri aracılığıyla yapılan üretim, buharlı makinaların bulunması ile birlikte makinalarla yapılan üretimle yer değiştirmiştir (Pine, 1993, s.

9). Sanayi Devrimi ile buharlı makinaların ortaya çıkışı ve standartlaşma kitlesel üretimi gündeme getirmiştir. Kitlesel üretimin öncüsü Henry Ford, siyah olmak kaydıyla istediğiniz renkte otomobil alabilirsiniz sloganı ile kitlesel üretimin dayandığı satış politikasının özünü ifade etmiştir (Davis, 1996, s. 183). Pine’a (1993) göre kitlesel üretimin başarılı olmasında, oldukça yetenekli çalışan profili, işletme içinde

(25)

malzeme ve ürünleri taşımanın yeni bir yolunun sağlanması ile otomatik makinaların oluşturduğu iyi bir kombinasyonun desteklediği düzenli ve sistematik üretim sistemi;

güçlü bir eğitim sistemi; çalışanların geliştirdiği tekniklerle birlikte oldukça güçlü ve sürekli olan ürün çıktısı etkili olmuştur.

Giyim sektöründe seri üretime geçiş Fransız Bartholeme Thimmonier tarafından dikiş makinesinin icadıyla giysilerin el dikişiyle üretilmesinin yerini daha hızlı ve çok sayıda üretim yapılmasına olanak sağlayan makinelerle üretilmeye başlanması ile birlikte olmuş, Elias Howe tarafından geliştirilen dikiş makinesiyle bu alanda sanayileşme yönünde adım atılmıştır (Sezer ve diğerleri, 2006, s. 3).

Giyim sanayine olan talep artışı makine teknolojisinin gelişmesine olanak sağlamıştır.

Teknoloji ile yeniliklerde gelişerek birçok ihtiyaca cevap veren dikiş ve özel makineler hazırlanmıştır. Daha hızlı ve fonksiyonlu dikiş ve nakış makinelerin ilik açan, düğme diken ve ütüleme işlemini kolaylaştıran ürünlerin gelişmesi ile giyim sanayii daha rasyonel çalışmaya başlamıştır (Pamuk, 2002, s. 15).

20. yüzyılın sonlarına doğru değişen sosyo-ekonomik koşullar, globalleşme ve teknolojinin yarattığı ilerleme ile birlikte kişiselleştirme kavramı gündeme gelmiştir.

Pine (1993) giyim ürünlerinin, diğer sektörlerdeki renk, biçim özellikleri gibi bileşenlerinin yanı sıra, vücut ölçülerine bağlı olarak değişen bir parametresinin de bulunmasını ayırt edici bir özellik olarak tanımlamıştır. Giyim sektöründeki diğer kişiselleştirme olgusu ise, otomotiv, kitap gibi farklı sektörlerdeki kişiselleştirmeye daha fazla benzerlik gösteren tasarım üzerine yapılan bireyselleştirmelerdir.

Kişiselleştirme kavramı tasarım açısından değerlendirildiğinde, daha fazla gözle görülür bir sonuç ortaya çıkmakta, görülebilir bir kişiselleştirme gerçeklemektedir.

(Vuruşkan, 2010, s. 1, 3). Kişiselleştirme kavramı içerisinde ısmarlama üretimi ve terziliği de barındırmakta, ısmarlama üretimde giysi modelinin müşteri istek ve ihtiyaçlarına yönelik yapılmasının yanında giysi kalıplarının da müşterinin vücut ölçü ve özelliğine uygun şekilde yapılmaktadır.

(26)

2.2. Terzilik

Giysi üretimi zincirinin tepesinde, müşterilerle bireysel olarak ilgilenmeyi gerektiren terzilik zanaatı gelmektedir (Fischer, 2018, s. 109). Terzilik ve ısmarlama giyim terimleri aynı anlamda kullanılabilmektedir. Ismarlama giyim, insanlar için gerçek bir dikiş geleneğini yansıtmaktadır. Kumaştan uygun stile kadar, giysiyi giyecek kişinin tam olarak özelliklerini ifade etmektedir (Cabrera ve Frederick, 2012, s. 28). Terzilik terimi, sadece özel el ve makine dikişi ile ütüleme teknikleri için değil, aynı zamanda, biçiminin ve kontürlerinin yalnızca giyecek olan kişinin vücut hatlarına bağlı kalınarak belirlendiği giysiler içinde kullanılmaktadır (Fischer, 2018, s. 114).

Fotoğraf 2.1. Terzilikte prova aşaması

(https://www.bloomberg.com/features/2016-rubinacci-bespoke-suit/)

Terzilik teknikleri hem dikişi içermekte hem de bunun bir uzantısıdır. Terzilik çoğunlukla erkek ve kadın dış giyimi için söz konusu olmuştur. Terzilikte amaç giysinin insan vücudunda istenen şekli oluşturmak için kumaştan kalıba kadar ince düşünülerek çalışılan bir metottur. Omuzlarda kullanılan dolgu malzemelerinden giysinin son ütüsüne kadar özel bir çalışma gerektirir. Dayanıklılık ve konforu

(27)

Sarar bünyesinde, “Sartoria” ismini verdiği terzilik zanaatını devam ettiren, kişiye özel tasarım ve dikim yapılan bir marka oluşturmuştur. Sartoria’nın felsefesi; müşterilere bir kıyafetin ötesinde kimsede bulunmayan, eşsiz bir stil sunmaktır. Bu felsefe doğrultusunda dikilen kıyafetlerin her bir parçası, sadece müşterinin ölçülerine özel olarak hazırlanmaktadır. Terzilerinin özenli el işçilikleri ve stil odaklı danışmanlıkları ile müşteri siparişini verdiği ilk andan, siparişini teslim aldığı ana kadar kusursuz bir hizmet sunmaktadır.

Fotoğraf 2.2. Sartoria özel dikim ( https://sarar.com/sartoria/ )

Müşteriler giysilerini oluşturacak malzemeleri ve giysi kesimlerini usta terziler rehberliğinde kendileri seçebilmektedirler. Her bir giysi müşterilerin vücut ölçülerine göre sadece onlara özel dikilmektedir.

(28)

Terzilik veya ısmarlama giyimde provalı üretim yapılmaktadır. Giysinin istenen özelliklere uygunluğunu kontrol etmek, herhangi bir olumsuzlukta düzeltmeyi sağlamak amacıyla kişi veya manken üzerinde yapılan giysi kontrollerine prova denir (Pamuk, 2002, s. 14). Prova, müşteri üzerinde veya cansız prova mankeni üzerinde yapılabilmektedir. Ayrıca giysi, gerçek kumaştan kesilip prova edilebileceği gibi farklı bir kumaştan prototip olarak kesildikten sonra vücuda oturma işlemleri yapılıp gerçek kumaşa aktarılabilmektedir.

Fotoğraf 2.3. Terzilikte prova

(https://www.permanentstyle.com/2013/02/womens-tailoring-at-kathryn-sargent.html)

Fransızca anlamı pamuklu kumaş olan ilk kumaş numunesine tual denir. Amerika’da muslin denilmektedir. Bu kumaşların rengi üzerinde yapılacak işlemlerin daha rahat algılanabilmesi için genelde ekru ya da beyaz olmaktadır. Böylece kalıbın kesimi ve vücuda oturuşu daha rahat gözlemlenebilmektedir. Ön ve arka ortaları dikey hatları;

beden, bel, kalça yatay hatları prova esnasında vücuda düzgün oturumun sağlanması için kesilen giysi parçalarında yer alması gerekmektedir. Giysinin hem yapısal hem de tasarımsal özellikleri prova ile müşteri veya prova mankeni üzerinde kişiye özel olarak çalışılabilmektedir (Jones, 2009, s. 148, 149).

(29)

2.3. Yüksek Terzilik (Haute Couture)

Haute Couture, el işi, tam ölçülerde ve yalnızca bir tane hazırlanan giysilerin prestiji ve başarısı üzerine kurulmuştur. Odak noktası müşteridir (Jones, 2009, s. 39). Haute Couture’ün kökleri 18. yüzyıla kadar dayanmaktadır. Önceleri, giysiler müşterilerin tariflerine göre dikilmekteydi (Fischer, 2018, s. 111). Haute Couture denilince akla gelen ilk moda tasarımcılarından biri Charles Frederick Worth’tür. İngiliz tasarımcı, eşi Marie’yi 19.yy’ın ortalarında kurduğu salonda model olarak kullanarak, modayı kişisel bir konu haline getirmiştir. Vogue 1925’te Worth’ün, kişisel olmayan yöntemlerin olduğu bir dönemde kadının vücut şekline uygun şekilde giydirilmesi anlayışı ile yeni bir fikir ortaya attığını dile getirmiştir (Watson, 2007, s. 384). Bu fikir o dönem için alışılmamış bir fikirdi. Büyük bir başarı elde ederek modaya yön verdi.

Müşteri portfolyodan bir giysi seçip kumaşa ve rengine karar verdikten sonra giysi müşterinin vücut ölçülerine göre dikiliyordu (Fischer, 2018, s. 111).

(30)

Fotoğraf 2.4. Charles Frederic Worth’ün Haute Couture bir gelinlik tasarımı, 1879 (https://www.gossamerie.com/blogs/embroidery/tagged/charles-frederick-worth)

Worth, Fransız sarayının terzisi olduktan sonra müşterilerin evine gidip giysileri orada prova etmek yerine kendi terzi evine gelmelerini sağlamıştır. Burada müşteri ölçüleri alındıktan sonra, giysinin vücuda oturması için pek çok prova aşaması gerçekleştirmiştir. Ayrıca Worth, tasarladığı giysilere kendi imzasını taşıyan etiketlerde dikmiştir. Tüm bu gelişmeler günümüz Haute Couture anlayışının temellerini atmıştır (Fogg, 2014, s. 174).

(31)

Fotoğraf 2.5. Worth’ün Couture Evi, Paris, 1910

(https://www.dressedpodcast.com/podcasts/dressed-house-of-worth.htm)

Her Couture giysi belirli bir birey için özel kesim, prova, üretim sürecinden geçmekte ve süreç esnasında sık sık yeniden tasarlanmaktadır. Üretim süreci sayısız işlem içermektedir. Tasarımcı, süreci en iyi şekilde yönetebileceği, kalıp çıkarma, prova alma ve tasarımı hayata geçirecek dikim uzmanı ile iyi bir ekip oluşturmaktadır (Shaeffer, 2011, s. 8).

(32)

Fotoğraf 2.6. Yves Saint Laurent- Haute Couture koleksiyon provası, Paris, 1962

(https://www.wmagazine.com/gallery/yves-saint-laurent-major-new-retrospective-seattle/all )

Haute Couture tasarlanan giyside kullanılacak malzemeler özel seçilmekte ve giysi yalnızca tek bir kişiye özel tasarlanıp üretildiği için özel ve orijinal olmaktadır. Giysi kişinin vücut özelliklerine göre dikilmektedir. Prova odaklı bir üretim sistemine sahiptir (Olgaç, 2005, s. 224).

Yüksek Terziliğin (Haute Couture) özellikleri aşağıdaki gibidir.

a.Mağazadan temin edilemez.

b. Sınırlı sayıda ulaşılabilirliği vardır. Giysilerin sipariş edilmesi gereklidir.

c. Bireysel müşteriler için tasarlanır.

d. Tek bir tane veya çok az sayıda üretilir.

e. Tasarım sadece bir müşteriye hitap edebilir.

f. Tasarım sadece bir müşteriye göre prova edilir.

g. Tasarım, değişikliklere çok az veya hiç fırsat bırakmadan karmaşık olabilir.

(33)

j. Yüksek kalitede kumaşlar kullanılmaktadır.

k. Kumaşlar bazen özel üretim olabilir.

l. Tasarımcı özel kumaşlar yaratabilmek için kumaş üreticisi ile birlikte çalışabilir.

m. Süslemeler kişiye özel tasarlanır ve yerleştirilir.

n. Müşteri sipariş vermeden önce kesim yapılmaz.

o. Kalıp çalışmaları drapaj ve ya kişiye özel çıkartılan kalıplarla yapılır.

p. Kalıp çalışmaları bazen asimetrik vücut tiplerine göre ayarlanabilir.

r. Provalar müşterinin üzerinde, kişiye özel yapılır.

s.Dikişler, pensler, pliler, birleştirmeden önce teğellenir.

Haute Couture tasarımcıları bireyselleştirilmiş, özel ölçülere göre üretilen giysiler tasarlamaktadır. Müşteri giysi stilinden kumaşına kadar kendi seçimlerini yapabilmekte ve istediği nihai sonucu elde edebilmektedir (English, 2010, s. 12).

Haute Couture Fransız yasaları tarafından korunmuştur. Paris Sanayi Bakanlığı tarafından denetlenen ve özel yeterlilik şartlarını yerine getiren firmalar “Haute Couture” veya “Yüksek Terzilik” unvanını almıştır (Cabrera ve Frederick, 2010, s.

27). Haute Couture Ticaret Birliği’nin üyesi olabilmek, etiketlerinde ve reklamlarında

“haute couture” terimini kullanabilmek için üç adet yeterlilik şartına ihtiyacı vardı;

Paris’te en az 15 çalışana sahip bir atölyesi olmak, günlük ve gece kıyafetlerinin dahil olduğu en az 35 parçalık bir koleksiyon oluşturmak, özel müşterilere ısmarlama giysi hizmeti vermek (Fischer, 2018, s. 110).

(34)

Fotoğraf 2.7. Haute Couture tasarım çalışmaları – Yves Saint Laurent (https://museeyslparis.com/en/biography/anne-marie-munoz-entre-au-studio)

1946 yılında, 106 resmi haute couture evi vardı. 20. yüzyıl boyunca bu sayı oldukça düşmüş ve bugün 10’dan fazla haute couture çalışan kalmamıştır. Günümüzde haute couture çalışan isimlerden Adeline Andre, Chanel, Christian Lacroix, Dior, Dominique Sirop, Emanuel Ungaro, Frank Sorbier, Givency, Jean Paul Gaultier ve Jean-Louis Scherrer kalmıştır ve ayrıca Elie Saab, Giorgio Armani ve Valentino gibi yabancı üyelerde bulunmaktadır (Fischer, 2018, s. 110).

Terzilik, yüksek terzilik vb. üretim sistemlerinde en önemli ortak noktalardan biri müşteri odaklı yapılmalarıdır. Tüm kişiye özel uygulamalar müşterinin istek ve ihtiyaçlarına göre şekillenmektedir. Bu tür üretim sistemlerinde müşteri ve müşteri davranışları ön planda olmakta ve üreticiler tarafından oldukça dikkate alınmaktadır.

2.4. Moda müşterisi

Belirli bir döngü dahilinde modanın değişimlerine ve eğilimlerine ayak uyduran, kitle olarak, moda müşterileri modanın sürdürülmesinde davranışlarıyla etkili olmaktadırlar.

(35)

2.4.1. Müşteri ve müşteri davranışları

Taşkın (2000, s. 19) müşteriyi, belirli bir işletmenin belirli bir marka malını, ticari veya kişisel amaçları için satın alan kişi veya kuruluş olarak tanımlamıştır ve müşteri kavramını 4 farklı türde ele almıştır:

a. Muhtetemel müşteri; işletmelerin satış için görüştüğü ancak henüz müşterileri olmamış kişiler veya kurumlardır.

b. Eski müşteri; zamanında işletmenin müşterisi olmuş, çeşitli nedenlerden ötürü artık müşteri ilişkilerine son verilmiş kişi veya kurumlardır.

c. Yeni müşteri; bir işletmenin mal veya hizmetini ilk defa satın alan müşterilerdir.

d. Hedef müşteri; belirli bir işletmenin, belirli mal veya hizmeti satın alabileceğini düşündüğü kişi veya kurumlardır. Herhangi bir kuruluş veya kişinin potansiyel müşteri olabilmesi için müşterisi olacağı işletmenin mal veya hizmetine ihtiyaç duyması, istemesi ve talep etmesi gerekmektedir.

Müşteri, belirli bir mağaza ya da kuruluştan düzenli olarak alışveriş yapan kişi ya da kuruluşlar olarak tanımlanabilir. Örneğin, Vakko’dan giysilerini düzenli olarak satın alan kişiler onun müşterisi olmaktadır (Odabaşı, 2010, s. 3). İslamoğlu ve Altunışık (2008, s. 5), müşteriyi, bir işletmeden sürekli hizmet alan ya da devamlı aynı markayı satın alan tüketici olarak tanımlamıştır. Eğinli ve Çakır (2010, s. 2), müşteri kavramını işletmenin ürettiği mal/hizmeti satın alma konumunda olan kişi veya kuruluşlar olarak tanımlamıştır. Günümüzün yoğunlaşan rekabet koşulları kuruluş ve müşteri arasındaki ilişkinin olumlu olmasını üstünlük sağlayıcı bir faktör olarak ortaya çıkartmaktadır.

Müşteri ilişkileri belki de bir kuruluş için tek rekabet aracı olarak kullanılabilecektir.

Teknolojik gelişmeler birçok kuruluşun takip edebileceği ve rekabet koşullarına dahil edebileceği bir faktörken müşteri ilişkilerini sağlam temeller üzerine kurmak ve devam ettirmek daha ayırıcı bir rekabet faktörü olarak görülmektedir (Odabaşı, 2010, s. 1).

Müşteriler açısından ihtiyaçlarının karşılanması doğal olarak kabul edilebilir bir mantık içerisinde yer almaktadır. Müşterilerin gerçek ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmete doğru eğilimleri olmaktadır. Böylesi bir eğilim müşteri ihtiyaçlarının

(36)

karşılanmasını standartlaştırmakta ve hemen hemen tüm kuruluşların ihtiyaçlardan yola çıkmasını gerekli kılmaktadır (Altıntaş, 2000, s. 4)

Şekil 1. Yıllara göre pazardaki eğilimler (Odabaşı, 2010, s. 2)

1900’lü yılların ikinci yarısında müşteriye mal veya hizmeti pazarlama adına birebir pazarlama, müşteri merkezli pazarlama ve bütünsel ilişkisel pazarlama kavramları gündemdeydi. Ancak 21.yy’da kuruluşların ayakta kalabilmeleri için mamul merkezli pazarlama daha fazla uygulanamayacaktı. Müşteri merkezli yaklaşımı benimseyen kuruluşlar başarılı olacaklardı. (Altıntaş, 2000, s. 7)

Müşteri merkezlilik anlayışı, kendi içinde devrim geçirmiş olan pazarlama kavramının son biçimidir. Böyle bir evrimin aşamalarını şu deyimlerle açıklayabilmek olanaklıdır (Odabaşı, 2010, s. 2) :

 Ne verilirse onu alırsın.

 Ne alabilirsen onu alırsın.

 Ne istersen onu alırsın.

Ne istersen onu alırsın anlayışı kuruluşların mal/hizmet üretim, sunum ve satışlarında benimsedikleri bir anlayış haline gelmiştir.

Müşteri davranışı, müşterinin pazar yerindeki alışverişle ilgili davranışları olarak tanımlanmaktadır (Odabaşı ve Barış, 2002, s. 16) İslamoğlu ve Altunışık (2008, s. 7), müşteri davranışlarını, müşterilerin ihtiyaç ve isteklerini tatmin etmek için, tüketim sürecinde yürüttükleri davranışların tümü olarak tanımlamaktadır. Müşteri davranışı bilimi, karar verme birimlerini incelemekte ve elden çıkarılmasına ilişkin süreçleri

1960'lar

Yeni ürünler

1970'ler

Düşük maliyetli üretim

1980'ler

Toplam kalite

1990'lar

Müşteri ilişkileri

(37)

ortaya koymaktadır. Müşteriyi alışverişe yönelten etkiler arasında sosyal, psikolojik vb. etkenler bulunmaktadır (Durmaz, 2008, s. 7).

Durmaz (2008, s. 20) , müşteri davranışlarının incelenmesinde faydalanılan bilim dallarını şu şekilde sıralamaktadır:

a. Psikoloji ve müşteri davranışı; Psikolojinin konuları olan güdüleme, algılama, tutumlar, kişilik ve öğrenme müşteri davranışlarının kişisel boyutta anlaşılması için gereklidir.

b. Sosyoloji ve müşteri davranışı; Sosyoloji toplumdaki grup davranışlarını incelemektedir. Pazardaki müşteri bölümlerinin incelenmesinde aile, sosyal sınıf, referans grubu gibi müşteri davranışını etkileyen faktörler önem kazanmaktadır.

c. Sosyal psikoloji ve müşteri davranışı; Sosyal psikoloji bireylerin grup içerisindeki davranışlarını incelemekte, satın alma davranışlarında arkadaş çevresinin, aile üyelerinin ve fikir liderlerinin etkilerini incelemeye yardımcı olmaktadır.

d. Kültürel antropoloji ve müşteri davranışı; kültürel antropoloji toplum içindeki bireyi incelemektedir. İnançların, değerlerin, adetlerin müşteri davranışlarına önemli derecede etkileri olmaktadır. Kültürel antropoloji aynı zamanda, kültürler arasındaki satın alma davranışlarının da farklılıklarını ortaya koyma konusunda yardımcı olmaktadır.

e. Ekonomi ve müşteri davranışı; müşteri davranışı mikroekonomide fayda ve tatmin ilkelerine dayandırılmıştır.

Yukarıda değinilen müşteri davranışlarının incelenmesinde faydalanılan bilim dallarına ek olarak, Koç (2008, s. 27-32) işletme, hukuk, biyoloji, felsefe, anatomi, mimarlık ve coğrafya disiplinlerinin de müşteri davranışları ile ilişkili olduğunu belirtmektedir.

Modern işletme anlayışında ön planda tutulan müşteri memnuniyeti, ancak müşteriyi iyi tanımakla mümkün olmaktadır. Bu da müşteri pazarın özelliklerinin ortaya konulabilmesi için belirli bir sistematik oluşturulması gerekmektedir. Böyle bir sistematik müşterilerin neyi, nerede, ne zaman, ne kadar satın aldıklarının belirlenmesi

(38)

ile gerçekleştirilmektedir. Yani müşterinin neden satın aldığı ve satın alımını hangi faktörlerin etkilediğinin incelenmesi gerekmektedir (Durmaz, 2008, s. 33).

2.4.2. Moda müşterisi

İletişim teknolojisindeki sürekli ilerleme, globalleşmeyi gündeme getirmiş, fikirlerin ve görüntülerin hızla dünya çapında bir yarış içine girmesine neden olmuştur. Moda bilgisi ve etkilerinin yayılması için birçok farklı kanal bulunmaktadır. Dergiler, moda televizyonları, popüler televizyon aktörleri tarafından giyilen giysiler, ağızdan ağıza yayılan veya internette arkadaşlarla sohbet edilirken oluşan viral söylentiler fikirleri ve görünüşleri kitleler arasında yayabilmektedir (Jones, 2009, s. 51). Moda, insanlara güçlükle kazandıkları parayı yeni bir şey giymenin heyecanı ve tatminini yaşatmak adına pek çok teknik kullanmaktadır. Aslında çoğu insanın yeterince giyecek giysisi bulunmaktadır ve bu giysilerin yakın bir zamanda eskimeyeceğini bilmektedirler. Yine de çoğu insan yeni giysiler satın almaya devam etmektedir. Gelen olarak satın alma davranışı gereksinim temeline dayanmaktadır. Ancak moda gerçekte gereksinim söz konusu olmadığı halde gereksinim yaratmaya dayanmaktadır (Tungate, 2005, s. 20).

Moda tasarımcıları, giysileri tasarlarken müşteri hakkında birçok şey bilmek zorundadır. Müşterinin yaşı, yaşam tarzı, yaşadığı yer, ekonomik durumu, giyim tarzı, istek ve ihtiyaçları gibi unsurları göz önünde bulundurarak tasarımlarına yön vermelidir. Bunları bilmek moda tasarımcısına sezgisel bir yardım sağlamaktadır (Cabrera ve Frederick, 2012, s. 7).

Moda müşterilerinin satın alma davranışlarını etkileyen faktörler:

a. Yaş: İnsanların hayatlarında bulundukları dönem satın alma davranışlarında büyük önem taşımaktadır. İngiltere ve Amerika’da moda bilincine sahip 15-25 yaş grubu azalırken, 25- 34 yaş grubu en büyük pazarı oluşturmaktadır.

b. Cinsiyet: Ortaya çıkışından bu yana moda giysi modası daha çok kadınla ilişkilendirilirdi. Zamanla bu anlayış değişmiş erkeklerde giyimlerine özen göstermeye başlamış ve erkek modası da kadın modası kadar önemli hale gelmeye başlamıştır.

(39)

c. Demografik: Nüfus dağılımlarındaki farklılıklar giysi tercihlerinde etkili olmaktadır. Daha sakin yaşayan bir kasabadaki giysi tarzları ile daha canlı bir tatil yöresinde yaşayan insanların giysi tarzları arasında farklılıklar bulunmaktadır.

d. Yaşam tarzları: İnsanların nasıl yaşadıkları ve nasıl seyahat ettikleri vb. durumlar giysi seçimlerini etkilemektedir.

e. Fiziksel özellikler: Beden çeşitli yörelerde baskın olabilecek genetik faktörlerden biri olabilmektedir. Araştırmalar Batı’da insanların gittikçe daha uzun ve ağır olduklarını göstermektedir.

f. Psikografik: İnsanların modaya karşı tutumlarını, moda yönünden aktif mi yoksa tarzları geç benimseyip benimsemedikleri ile ilgilidir.

g. Sosyal sınıf: İnsanlar toplumun belirli bir seviyesine ait olma eğilimindedirler.

Giyimi de bu eğilimlerini gerçekleştirme de bir araç olarak kullanabilmektedirler.

h. Sosyal davranış: Toplumdaki boşanma oranları ve tek ebeveynli aile sayısındaki artış müşterilerin satın alma davranışlarını etkileyebilmektedir.

ı. Değerler ve tutumlar: İnsanların yaşamlarında belirledikleri ve önemsedikleri değer ve tutumları giysi alımlarında etkili olabilmektedir.

j. Ekonomik koşullar: İnsanların gelir durumları ve daha da önemlisi harcanabilir gelirleri giysi alımları üzerinde oldukça etkilidir.

k. Din: Dini gelenekler kişilerin giysi alımlarında daha sade veya gösterişli tarzı tercih etmelerinde etki edebilmektedir (Jones, 2009, s. 64).

2.5. Gelinlik

Çalışmanın bu bölümünde gelinliğin tanımı ve tarihsel süreci, gelin psikolojisi, Dünya’da ve Türkiye’de gelinlik sektörü konularına yer verilmiştir.

(40)

2.5.1. Gelinliğin tanımı ve tarihsel süreci

Gelin kelimesinin kökenine bakıldığında, kültürümüzün de etkisiyle gelen sözcüğünden türetildiği görülmektedir. Evlenen kıza gelin, düğün günü giydiği giysiye de ‘gelinlik’ denilmiştir (Sürür, Çorum, Uluumay ve Akman, 2011, s. 62). Gelinlik, gelin tarafından düğün ya da nikah esnasında giyilen özel bir giysidir (Önder, 2017, s.

35). Gelinliğin geçmişi eski Mısır’a kadar dayanmaktadır. Yaklaşık 4 bin yıl öncesinde eski Mısır’da gelinler pileli beyaz renkte keten kumaşlardan oluşturulan gelinlikler giyer, başlarına değerli taşlarla süslenmiş taçlar takarlardı. Eski uygarlıklarda gelinlik bir inanca ve toplumsal yapıya aidiyeti simgelemiştir (Önder, 2017, s. 19, 20). 16. ve 17. yüzyılda gelinler özel bir gelinlik giymek yerine düğün törenlerinde sahip oldukları en güzel kıyafetleri giymektelerdi.

Gelinlik olarak adlandırılan tören giysileri dünyanın her yerinde farklılık göstermekle beraber tarihsel süreç içerisinde renk, tasarım ve törende temsil ettiği anlam bakımından değişikliklere uğramıştır. Önceleri farklı giysiler ve gelenekler eşliğinde gerçekleştirilen törenler, küreselleşme sürecinde giderek daha fazla birbiriyle benzeşme yönünde gelişme göstermiştir.

Tarihte ilk beyaz gelinliği Kraliçe Viktoria giymiş, 19. yüzyıldaki gelinler tarafından büyük ilgi görmüş ve 20. yüzyıl boyunca da gelinlik modasını etkileyecek bir akım başlamıştı (Worsley, 2018, s. 21). Kraliçe Victoria, 1854 yılında Prens Albert ile evliliği için, beyaz saten kumaştan gelinliğini hazırlatmıştı. Gelinliğin 5,5 metre kuyruğu vardı ve gelinliğin üzeri ve başı, portakal çiçekleri ile süslenmişti. Düğünden sonra yazarlar, sanatçılar ve basında, beyaz renk için olumlu yaklaşımlar oldu. Beyaz rengin, saflığı ve masumiyeti simgelediği belirtildi. Kraliçe Victoria tarafından giyilen bu gelinlikten itibaren, beyaz gelinlik rengi ve modeli Avrupa’dan başlayarak dünyaya yayıldı (Sürür ve diğerleri, 2011, s. 66)

(41)

Fotoğraf 2.8. Kraliçe Viktorya’nın beyaz gelinliği

(https://www.historytoday.com/richard-cavendish/queen-victorias-wedding)

1800’li yıllardan sonra Avrupa modasının takipçisi sayılan saray giyim kuşamı ile birlikte beyaz gelinlik halka da yansımıştır (Önder, 2017, s. 35). Kısa sürede tüm gelinler beyaz gelinlik giymek istemeye başlamıştı ancak bu bir süre sadece zengin sınıf için mümkün olmuştu (Worsley, 2018, s. 21). Beyaz rengin bu kadar beğeni ve kabul görmesinin nedeni, asaleti, temizliği ve saflığı temsil etmesiydi (Önder, 2017, s.

24). 1920’li yıllara gelindiğinde beyaz, saygın Batılı gelinler tarafından kabul edilen tek renkti. Sınıfsal bölünmeler yavaş yavaş eridikçe kadının toplumsal yaşamdaki pozisyonu değişiyor, zengin kesimden kadınlar beyaz gelinlik giyerken artık daha düşük bütçeli kesimde beyaz gelinlik giyebiliyordu (Worsley, 2018, s. 21).

1920’lerde gelinlik: Bu yıllarda gelinliklerin temel siluetleri düz çizgide üretilmekte, etekler kalça hizasının altından açılmakta, genel olarak yuvarlak ve ya kayık yaka çalışılmaktaydı. Süsleme stilinde boncuk ve incilerle yapılan işlemeler tercih

(42)

giyilmekteydi. Gelinlikler vücuda kalça hizasına yerleştirilen sade ve ya nakışlı kemer ile ya da drapelerle oturtturulurdu (Adanır, Göknur, Kuleli, 2014, s. 4)

Fotoğraf 2.9. 1920’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1930’larda gelinlik: 1930’lı yılların başlarında kumaşların ve süslemelerin sınırlı olması sebebiyle sade gelinlik tarzı hala devam etmekteydi (Ehrman 2011, s. 112).

1930’lı yılların ortasına doğru omuz pedleri kullanılmaktaydı. Bel hattı daha fazla ortaya çıkarılmıştı ve çeşitli bel. Pililer ve drapeler kullanılarak beden için farklı tasarımlar yapılmaktaydı. Etek boyları ayak bileği uzunluğunda hatta daha da uzun olabilmekteydi. Siluetler yavaş yavaş incelmekteydi. Omuzlar büzgü tekniği kullanılarak veya vatkalarla yükseltmekte ve doldurulmaktaydı (Ehrman 2011, s. 114).

(43)

Fotoğraf 2.10. 1930’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1940’larda gelinlik: 1940’lı yılların başlarında gelinlerin sade olması ve gelinliklerin üzerinde kullanılan malzemelerin daha az olması beklenmekteydi. Gelinlik siluetleri sadeydi ancak duvak ve etek boyları yere kadar hatta daha da uzun olabilmekteydi.

Avrupa’da bazı hammaddelerin üretimini kontrol etmek için önlemler alınmıştı. Bu nedenle gelinlikler için kullanılan kumaş ve diğer malzemeler kıt olmak durumundaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında gelinlikler siluet bakımından çok fazla değişikliğe uğramamıştı (Ehrman 2011, s. 124). İkinci Dünya Savaşı neredeyse tüm erkeklerin cephede olmasına, kadınların erkeklerin çalıştığı işlerde onların yerini almalarına sebep olmuştu. Fabrikalarda, ağır işlerde, madenlerde çalışan kadınları görmek mümkündü. Giyim sektörü daralmış ve kadınlar şık giyim yerine pratik ve rahat giysilere yönelmişlerdi (Önder, 2017, s. 30).

(44)

Fotoğraf 2.11. 1940’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1950’lerde gelinlik: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Christian Dior “Corolle” adını verdiği açılmış çiçek yapraklarını andıran siluetleri çıkış noktası olarak kullanmıştı.

Bel formları incelmişti, ünlü “New Look” görünümünü oluşturan baldır boyunda kabarık etekler gündeme gelmişti (Fogg 2013, s. 303).

(45)

Fotoğraf 2.12. 1950’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1960’larda gelinlik: 1960’larda geleneksel uzun gelinlikler popüler olsa da çoğunlukla yalın ve genç tasarımlar tercih edilmekteydi. Tercih edilen popüler siluetler arasında, Woman’s Journal Şubat 1960 sayısında yayınlanan, Mary Quant’ın diz boyunda ve sade bir forma sahip gelinlikti. Bu gelinlik, beyaz, kolsuz bedeni saran, çan şeklinde eteğe sahipti.

(46)

Fotoğraf 2.13. 1960’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1970’lerde gelinlik: 1970’lerde yapay, insan üretimi kumaşlarla modern ve minimal siluetler hala kullanılmış ama aynı zamanda daha rahat; organik kumaşlarla üretilen geleneksel Avrupa halk tarzı elbiseler popüler hale gelmişti (Ehrman 2011, s. 150).

Başın üst kısmı yapay çiçeklerle süslenmekte ve yere kadar uzanan duvaklar tacın bir bölümüne iliştirilmekteydi. Bir başka popüler baş çiçeği kumaştan yapılmış kısa ve ya uzun saplı yüzü çevreleyen çiçeklerden oluşmaktaydı. Duvaklar yine baş çiçeğine tutturulmaktaydı. Bu on yıldaki başka önemli bir detayda; gelinlerin ara sıra yapay çiçeklerinde içinde yer aldığı uzun saplı bir tane çiçek tercih etmeleriydi (Adanır ve diğerleri, 2014, s. 7)

(47)

Fotoğraf 2.14. 1970’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1980’lerde gelinlik: Krem rengi, fildişi rengi, açık pembe renklerde tafta, saten ve krep kumaşlar gelinliklerde kullanılmıştı. Etekler yere kadar veya mini boydaydı, kabarık etekler, büzgülü modeller, kuyruklu, çift katlı ve bazen üstteki kat daha kısa boyda şekilli kesilen etek modelleri kullanılmıştı. Üst beden belde vücuda oturur veya belde büzgüler ile toplanırdı. Yakalar, sıfır yaka, düz, hafif oyuk, omuza kadar genişleyen yakalar, arkada V şeklinde bele kadar inen yakalar kullanılmıştı. Kollar kabarık, japone kol veya kolsuzdu. Eteklerin içine iç etek giyilmekteydi. Kolsuz ve üzeri işlemeli bolerolar da giyilmişti. Bu dönem volanlar ve danteller çok kullanılmıştı (Sürür ve diğerleri, 2011, s. 44, 45).

(48)

Fotoğraf 2.15. 1980’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1990’larda gelinlik: Bu dönemde de açık renkler gelinlikte tercih edildi. Beyaz, krem rengi gibi açık renklerde saten, dantel, organze kullanıldı. Gelinliklerde süslemeler azalmış, sadeleşmeye başlamıştı. Dar gösteren gelinlikler tercih ediliyordu. Dönemin başında üst bedeni vücuda oturan, kabarık etekli, kabarık kollu modeller tercih ediliyordu. Kollar kısa boyda veya üstü kabarık ve dirsekten bileğe kadar daralmış kollar kullanıldı. Dönemin sonlarına doğru vücuda oturan kolsuz veya straplez üstler ile kabarık etekler tercih edildi. V yaka, straplez, koldan göğse doğru V yaka ve üzerinde boyuna kadar yuvarlak veya hakim yakalı dantel olan yaka modelleri genellikle tercih edilmişti. Etek boyları yere kadardı, tek parça veya etek ve büstiyer olarak iki parçadan oluşan gelinlikler giyilmişti (Özbey, 2014, s. 120, 121).

(49)

Fotoğraf 2.16. 1990’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

2000’lerde gelinlik: 2000’lerde gelinlik siluetleri ince, model özelliği olarak da sade tercih edilmekteydi. 2010’lu yıllardan itibaren belden kabarık tül etekler, şifonlar, organzeler moda oldu. Son dönemlerde beyaz gelinlik yerini kırık beyaz gelinliğe bırakmaya başlamış, renkli kurdele, ayakkabı, çiçekler ile gelinliklere renk katılmaya başlanmıştı (Önder, 2017, s. 31).

(50)

Fotoğraf 2.17. 2000’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

2010’lu yıllara gelindiğinde gelinliğin alt kısmı kabarık, buna karşılık üst kısmın daha dar ve uzun olduğu modeller tasarlanmaya ve üretilmeye başlanmıştır. Tasarımcılar, gelinlik tasarımlarında aynı anda hem sadeliği hem de gösterişi yakalamaya çalışmışlardı. Danteller yoğun olarak tasarımlarda kullanılmaya başlanmıştı. Moda ikonları, ünlü kişiler tarafından giyilen gelinlikler halk tarafından oldukça benimsenmiş, gelinlerin gelinlik modeli taleplerine yansımaları görülmüştü. Daha önceki dönemlerde tek tip gelinlik modelleri revaçta olurken bu yıllarda gelinlik modelleri çok çeşitli tasarlanmakta ve üretilmektedir (Önder, 2017, s. 33).

(51)

2.5.2. Gelin psikolojisi

Gelinlik, bir kadının hayatında giydiği en güzel giysidir. Gelinliğin rengi, biçimi vb.

özellikleri içinde yaşanılan toplumun inanç ya da kültürüne göre değişim gösterse de her evlilik adayı genç kız için bu günün anlamı her toplumda aynı değerde önemli olmaktadır. Evlilik bir kadının hayatında dönüm noktası olarak görülmektedir (Önder, 2017, s. 35). Birçok gelenekte evliliğin, eşin ve eşin ideal görüntüsünü güvenceye almak, topluma karşı çocukluğun sona ermesi gibi bir önemi vardır (Edwards, 1987, s. 77). Bu nedenle gelinlik aynı zamanda gelinin çocukluğunun sonunu simgelemekte ve evliliğin önemini göstermektedir (Sürür, 2011, s. 12, 13). Evlilik, insan hayatında

“geçiş dönemleri‟ olarak bilinen, doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden sürecin en önemlilerindendir (Aydemir, 2013, s. 623). İnsanların yaşamında özel bir yeri olan evlenme-düğün törenlerinin gelin giysileri ile özdeşleştiği, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de bu törenlerde gelin giysilerinin önemli bir yeri olduğu bilinmektedir.

Tarihin her döneminde, düğünlerin ana unsuru olan gelin için bu özel gününde giyeceği giysinin özel bir yeri ve anlamı olmuştur (Koca ve Kumaş, 2015, s. 84)

Hayatında önemli bir yeri olan evleneceği gün için, her kız özenle ve özel olarak hazırlanmış güzel bir giysi giymek ister. Bu gün olacak her ayrıntının mükemmel olmasını ister. Tören, aynı zamanda evlenecek kızın hayatında, sadece bir kez herkes tarafından ilgi odağı olacağı gündür. Törene katılan davetliler ve özellikle de eşi tarafından o gün beğenilmek ister. Davete katılanlar da özenle giyinecekleri için onlardan daha güzel ve daha gösterişli giyinerek davetlilerden ayrılır. Bunlar gibi kültürlere göre değişen farklı birçok nedenlerden dolayı evlenilecek gün için gelinlik tercih edilir (Özbey, 2014, s. 3). İnsanların hayatındaki en önemli olaylardan biri olarak algılanan evlilik töreni giysisi olan gelinliğin kişiye özel olması tercih edilmektedir ve kişiye özel ürünler arasında yeri ve önemi farklıdır. Pek çok kişi gençlik yıllarından evliliğe kadar olan dönemde nasıl bir gelinliğe sahip olmak istediğine dair fikir sahibidir (Kuleli, 2016, s. 61). Gelin adaylarının büyük bir kısmı hayallerinin gelinliğine ulaşmak için hazırlıklara aylar öncesinden başlayabilir ve hazır üretilmiş gelinlik bedelinin daha fazlasını ödemeyi göze alabilmektedir (Choy ve Loker, 2004, s. 79, 87).

(52)

Düğünler hemen herkes için duygusal ve yüksek stresli durumlardır. Toplum baskısı veya ailelerin telaşı gibi etkenler heyecan ve stresi daha da artırabilmektedir. Genel anlamda gelin adayları bu süreçte başka bir hayata adım attığı, yeni bir aile yaşantısına adapte olmaya başladığı için; düğün organizasyonun her detayıyla ilgilendiği, tören giysisinin seçimi ve temini vb. gibi işlerle yakından ilgili olduğu için yoğun ve zorlu bir dönemden geçmektedir (Mackey, 2017). Bu durum gelinliğin model seçimi ve üretim sürecinde, provalardaki, davranış ve karar verme sürecini oldukça etkilemektedir.

2.5.3. Dünya ve Türkiye’de gelinlik sektörü

Gelinlik sektörü giyim endüstrisinin yüksek oranda kişiye özel bir koludur. Genel olarak geleneksel yöntemlerle üretmeye devam etmektedir. Bu sektörde el emeği önemini kaybetmemiştir. Aynı zamanda hem teknoloji ve endüstriyel yöntemlerden yararlanmak hem de yoğun el işçiliğinden yararlanmak sık rastlanılan bir durumdur.

Özellikle tedarik edilen işlemeli kumaşların üretiminde günümüzün en yüksek teknolojileri kullanılmaktadır (Kuleli, 2016, s. 16).

Gelinlik sektörünü elbette nüfus hareketleri ve evlilikler belirlemektedir. Özellikle ilk kez evlenecek gelinlerin gelinlik giymesi neredeyse vazgeçilmez olmuştur. Bu bağlamda evlilik sayıları gelinlik talebini belirlemede en önemli değişkendir. Elbette burada evlilik ile evlilik töreninin batılı anlamda yapıldığı evliliklerden söz edilmektedir. Hangi toplum olursa olsun, evlilik kurumu binlerce yıldır vardır. Ama evlilik törenleri henüz batı kültürünün etkisine girmemiş ülke ve bölgelerin-özellikle kırsal kesimlerinin-evlilik törenleri gelinlerin gelinlik giymediği törenler olabilmektedir. Dolayısıyla, evlilik sayıları kadar bir toplumun evlilik kültürünün Batı evlilik kültüründen ne kadar etkilendiği de gelinlik talebini belirleyen önemli bir etkendir ( Ada, Erol, Baklacı, Kazançoğlu, Sağnak, 2013, s. 9)

Her kadının hayali olan gelinlik, ihracatta önemli getirisi olan bir üründür. Son yıllarda Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu için gelinlik ve abiye giyimde önemli bir tedarikçi konumuna yükselmiştir. Sektör ihracatını kilo başına 150 dolara çıkarmıştır. Her yıl düzenlenen gelinlik fuarlarının sektöre katkısı çok büyüktür. Özellikle İzmir’de

Referanslar

Benzer Belgeler

SORU 5: 12 inci maddenin üçüncü fõkrasõnda yer alan “Özkaynak olarak verilen bir şirket tarafõndan ihraç edilen hisse senedi tutarõ, her bir müşteri için, 13 üncü

Sorunu çözmek için firmanın ne kadar çaba harcadığını

Ses Eğitimi Lisans Programında yatay geçiş için kabul edilen alanlar şu şekildedir: Klasik Türk Müziği, Türk Halk Müziği, Opera, Popüler Müzik Alanlara göre ayrılmış

Diğer taraftan imalatı yapılan alet ve makineler için gereksinilen parçaların büyük ölçüde yan sanayiden karşılandığı ve bunun bütün imalatçıların

Bu izinlerden sonra, organik tarımda kullanılacak organik gübre ve toprak iyi- leştiricileri için 03/12/2004 tarihli 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve 18/08/2010 tarih ve 27676

4.4 Sertifikanın askıya alınması sonucu, müşterinin sertifikaya herhangi bir atıf içeren her türlü rek- lam konusunun kullanımına son vermemesi durumunda öncelikle

Yine FATF’in 9’uncu maddesine istinaden düzenlenen “Basitleştirilmiş veya Azaltılmış CDD (Customer Due Diligence) Önlemleri” başlıklı açıklayıcı notunda;

Kent Park Alışveriş Merkezi B Blok No:454 Çankaya / ANKARA.. PC MARKET