• Sonuç bulunamadı

Gelinliğin tanımı ve tarihsel süreci

2. İLGİLİ YAYIN VE ARAŞTIRMALAR

2.5. Gelinlik

2.5.1. Gelinliğin tanımı ve tarihsel süreci

Gelin kelimesinin kökenine bakıldığında, kültürümüzün de etkisiyle gelen sözcüğünden türetildiği görülmektedir. Evlenen kıza gelin, düğün günü giydiği giysiye de ‘gelinlik’ denilmiştir (Sürür, Çorum, Uluumay ve Akman, 2011, s. 62). Gelinlik, gelin tarafından düğün ya da nikah esnasında giyilen özel bir giysidir (Önder, 2017, s.

35). Gelinliğin geçmişi eski Mısır’a kadar dayanmaktadır. Yaklaşık 4 bin yıl öncesinde eski Mısır’da gelinler pileli beyaz renkte keten kumaşlardan oluşturulan gelinlikler giyer, başlarına değerli taşlarla süslenmiş taçlar takarlardı. Eski uygarlıklarda gelinlik bir inanca ve toplumsal yapıya aidiyeti simgelemiştir (Önder, 2017, s. 19, 20). 16. ve 17. yüzyılda gelinler özel bir gelinlik giymek yerine düğün törenlerinde sahip oldukları en güzel kıyafetleri giymektelerdi.

Gelinlik olarak adlandırılan tören giysileri dünyanın her yerinde farklılık göstermekle beraber tarihsel süreç içerisinde renk, tasarım ve törende temsil ettiği anlam bakımından değişikliklere uğramıştır. Önceleri farklı giysiler ve gelenekler eşliğinde gerçekleştirilen törenler, küreselleşme sürecinde giderek daha fazla birbiriyle benzeşme yönünde gelişme göstermiştir.

Tarihte ilk beyaz gelinliği Kraliçe Viktoria giymiş, 19. yüzyıldaki gelinler tarafından büyük ilgi görmüş ve 20. yüzyıl boyunca da gelinlik modasını etkileyecek bir akım başlamıştı (Worsley, 2018, s. 21). Kraliçe Victoria, 1854 yılında Prens Albert ile evliliği için, beyaz saten kumaştan gelinliğini hazırlatmıştı. Gelinliğin 5,5 metre kuyruğu vardı ve gelinliğin üzeri ve başı, portakal çiçekleri ile süslenmişti. Düğünden sonra yazarlar, sanatçılar ve basında, beyaz renk için olumlu yaklaşımlar oldu. Beyaz rengin, saflığı ve masumiyeti simgelediği belirtildi. Kraliçe Victoria tarafından giyilen bu gelinlikten itibaren, beyaz gelinlik rengi ve modeli Avrupa’dan başlayarak dünyaya yayıldı (Sürür ve diğerleri, 2011, s. 66)

Fotoğraf 2.8. Kraliçe Viktorya’nın beyaz gelinliği

(https://www.historytoday.com/richard-cavendish/queen-victorias-wedding)

1800’li yıllardan sonra Avrupa modasının takipçisi sayılan saray giyim kuşamı ile birlikte beyaz gelinlik halka da yansımıştır (Önder, 2017, s. 35). Kısa sürede tüm gelinler beyaz gelinlik giymek istemeye başlamıştı ancak bu bir süre sadece zengin sınıf için mümkün olmuştu (Worsley, 2018, s. 21). Beyaz rengin bu kadar beğeni ve kabul görmesinin nedeni, asaleti, temizliği ve saflığı temsil etmesiydi (Önder, 2017, s.

24). 1920’li yıllara gelindiğinde beyaz, saygın Batılı gelinler tarafından kabul edilen tek renkti. Sınıfsal bölünmeler yavaş yavaş eridikçe kadının toplumsal yaşamdaki pozisyonu değişiyor, zengin kesimden kadınlar beyaz gelinlik giyerken artık daha düşük bütçeli kesimde beyaz gelinlik giyebiliyordu (Worsley, 2018, s. 21).

1920’lerde gelinlik: Bu yıllarda gelinliklerin temel siluetleri düz çizgide üretilmekte, etekler kalça hizasının altından açılmakta, genel olarak yuvarlak ve ya kayık yaka çalışılmaktaydı. Süsleme stilinde boncuk ve incilerle yapılan işlemeler tercih

giyilmekteydi. Gelinlikler vücuda kalça hizasına yerleştirilen sade ve ya nakışlı kemer ile ya da drapelerle oturtturulurdu (Adanır, Göknur, Kuleli, 2014, s. 4)

Fotoğraf 2.9. 1920’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1930’larda gelinlik: 1930’lı yılların başlarında kumaşların ve süslemelerin sınırlı olması sebebiyle sade gelinlik tarzı hala devam etmekteydi (Ehrman 2011, s. 112).

1930’lı yılların ortasına doğru omuz pedleri kullanılmaktaydı. Bel hattı daha fazla ortaya çıkarılmıştı ve çeşitli bel. Pililer ve drapeler kullanılarak beden için farklı tasarımlar yapılmaktaydı. Etek boyları ayak bileği uzunluğunda hatta daha da uzun olabilmekteydi. Siluetler yavaş yavaş incelmekteydi. Omuzlar büzgü tekniği kullanılarak veya vatkalarla yükseltmekte ve doldurulmaktaydı (Ehrman 2011, s. 114).

Fotoğraf 2.10. 1930’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1940’larda gelinlik: 1940’lı yılların başlarında gelinlerin sade olması ve gelinliklerin üzerinde kullanılan malzemelerin daha az olması beklenmekteydi. Gelinlik siluetleri sadeydi ancak duvak ve etek boyları yere kadar hatta daha da uzun olabilmekteydi.

Avrupa’da bazı hammaddelerin üretimini kontrol etmek için önlemler alınmıştı. Bu nedenle gelinlikler için kullanılan kumaş ve diğer malzemeler kıt olmak durumundaydı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında gelinlikler siluet bakımından çok fazla değişikliğe uğramamıştı (Ehrman 2011, s. 124). İkinci Dünya Savaşı neredeyse tüm erkeklerin cephede olmasına, kadınların erkeklerin çalıştığı işlerde onların yerini almalarına sebep olmuştu. Fabrikalarda, ağır işlerde, madenlerde çalışan kadınları görmek mümkündü. Giyim sektörü daralmış ve kadınlar şık giyim yerine pratik ve rahat giysilere yönelmişlerdi (Önder, 2017, s. 30).

Fotoğraf 2.11. 1940’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1950’lerde gelinlik: İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Christian Dior “Corolle” adını verdiği açılmış çiçek yapraklarını andıran siluetleri çıkış noktası olarak kullanmıştı.

Bel formları incelmişti, ünlü “New Look” görünümünü oluşturan baldır boyunda kabarık etekler gündeme gelmişti (Fogg 2013, s. 303).

Fotoğraf 2.12. 1950’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1960’larda gelinlik: 1960’larda geleneksel uzun gelinlikler popüler olsa da çoğunlukla yalın ve genç tasarımlar tercih edilmekteydi. Tercih edilen popüler siluetler arasında, Woman’s Journal Şubat 1960 sayısında yayınlanan, Mary Quant’ın diz boyunda ve sade bir forma sahip gelinlikti. Bu gelinlik, beyaz, kolsuz bedeni saran, çan şeklinde eteğe sahipti.

Fotoğraf 2.13. 1960’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1970’lerde gelinlik: 1970’lerde yapay, insan üretimi kumaşlarla modern ve minimal siluetler hala kullanılmış ama aynı zamanda daha rahat; organik kumaşlarla üretilen geleneksel Avrupa halk tarzı elbiseler popüler hale gelmişti (Ehrman 2011, s. 150).

Başın üst kısmı yapay çiçeklerle süslenmekte ve yere kadar uzanan duvaklar tacın bir bölümüne iliştirilmekteydi. Bir başka popüler baş çiçeği kumaştan yapılmış kısa ve ya uzun saplı yüzü çevreleyen çiçeklerden oluşmaktaydı. Duvaklar yine baş çiçeğine tutturulmaktaydı. Bu on yıldaki başka önemli bir detayda; gelinlerin ara sıra yapay çiçeklerinde içinde yer aldığı uzun saplı bir tane çiçek tercih etmeleriydi (Adanır ve diğerleri, 2014, s. 7)

Fotoğraf 2.14. 1970’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1980’lerde gelinlik: Krem rengi, fildişi rengi, açık pembe renklerde tafta, saten ve krep kumaşlar gelinliklerde kullanılmıştı. Etekler yere kadar veya mini boydaydı, kabarık etekler, büzgülü modeller, kuyruklu, çift katlı ve bazen üstteki kat daha kısa boyda şekilli kesilen etek modelleri kullanılmıştı. Üst beden belde vücuda oturur veya belde büzgüler ile toplanırdı. Yakalar, sıfır yaka, düz, hafif oyuk, omuza kadar genişleyen yakalar, arkada V şeklinde bele kadar inen yakalar kullanılmıştı. Kollar kabarık, japone kol veya kolsuzdu. Eteklerin içine iç etek giyilmekteydi. Kolsuz ve üzeri işlemeli bolerolar da giyilmişti. Bu dönem volanlar ve danteller çok kullanılmıştı (Sürür ve diğerleri, 2011, s. 44, 45).

Fotoğraf 2.15. 1980’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

1990’larda gelinlik: Bu dönemde de açık renkler gelinlikte tercih edildi. Beyaz, krem rengi gibi açık renklerde saten, dantel, organze kullanıldı. Gelinliklerde süslemeler azalmış, sadeleşmeye başlamıştı. Dar gösteren gelinlikler tercih ediliyordu. Dönemin başında üst bedeni vücuda oturan, kabarık etekli, kabarık kollu modeller tercih ediliyordu. Kollar kısa boyda veya üstü kabarık ve dirsekten bileğe kadar daralmış kollar kullanıldı. Dönemin sonlarına doğru vücuda oturan kolsuz veya straplez üstler ile kabarık etekler tercih edildi. V yaka, straplez, koldan göğse doğru V yaka ve üzerinde boyuna kadar yuvarlak veya hakim yakalı dantel olan yaka modelleri genellikle tercih edilmişti. Etek boyları yere kadardı, tek parça veya etek ve büstiyer olarak iki parçadan oluşan gelinlikler giyilmişti (Özbey, 2014, s. 120, 121).

Fotoğraf 2.16. 1990’larda gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

2000’lerde gelinlik: 2000’lerde gelinlik siluetleri ince, model özelliği olarak da sade tercih edilmekteydi. 2010’lu yıllardan itibaren belden kabarık tül etekler, şifonlar, organzeler moda oldu. Son dönemlerde beyaz gelinlik yerini kırık beyaz gelinliğe bırakmaya başlamış, renkli kurdele, ayakkabı, çiçekler ile gelinliklere renk katılmaya başlanmıştı (Önder, 2017, s. 31).

Fotoğraf 2.17. 2000’lerde gelinlik

(https://onedio.com/haber/gelinlik-modellerinin-100-yillik-degisimi-596320)

2010’lu yıllara gelindiğinde gelinliğin alt kısmı kabarık, buna karşılık üst kısmın daha dar ve uzun olduğu modeller tasarlanmaya ve üretilmeye başlanmıştır. Tasarımcılar, gelinlik tasarımlarında aynı anda hem sadeliği hem de gösterişi yakalamaya çalışmışlardı. Danteller yoğun olarak tasarımlarda kullanılmaya başlanmıştı. Moda ikonları, ünlü kişiler tarafından giyilen gelinlikler halk tarafından oldukça benimsenmiş, gelinlerin gelinlik modeli taleplerine yansımaları görülmüştü. Daha önceki dönemlerde tek tip gelinlik modelleri revaçta olurken bu yıllarda gelinlik modelleri çok çeşitli tasarlanmakta ve üretilmektedir (Önder, 2017, s. 33).