Araştırmacı yazar Leyla Pamir yedinci kitabında müzik ve edebiyat ilişkisini irdeliyor
_
İgB P ****
*T7-
Ç 2..
Türk romanında müzik yok
Leyla Pamir, zev k aldığı her kitabın kendisini başka dünyalara götürdüğünü söylüyor.
OYA ERGUN___________
Müzik ve Edebiyat adlı kitabın da sözcükle müziğin anlam ve an latımlarının birbirleriyle ne denli ilişkide olabildiklerini anlatan mü zik araştırmacısı Leyla Pamir, müzisyenler ve müzikseverlerle, edebiyatçılar ve roman okurunu kaynaştırmak olarak özetliyor amacını. Pamir'le yedinci yapıtı Müzik ve Edebiyat üzerine konuş tuk. Ccyle bir kitabı yazmanızın nedeni neydi?
LEYLÂ PAYIİR-Aslmda kita bı bir nedenle yazmaya başlama dım. Kitap bana kendini yazdırdı.
Mahleı. 19u)'Ierin RusSanatıÇer- çevesinde Simgeciler Düny ası, Hin distan’a Bir Geçit romanı deneme
lerini yıllarca önce yazmıştım. İlk ikisi A rgos’ta, sonuncusu küçük biryazı halinde Adam Sanat ve Ki tap dergisinde yayımlanmıştı. Yıl- ian:« sonra bu yazılara baktığım da bunları çok kötü buldum. Mah- ler’de senfonilerini oluşturan ’mü zik sözcüklerinin daha kesin kate gorilere ayrılması gerektiğini, mü zikte duyulan ara tabakaların belir tilmesinin, yazının daha derli top- iu olmasının, iyi organize edilme sinin şart olduğunu gördüm. Şöy le açılayabilirim : M ahler. yaşadı- A. »’«yana’mn Dekadansdönemin de, ortamın ve müziğin yozlaşma sına, fazla tekrarlanmakla ucuzla- v " , klasik ve romantik müzik ge leneğine. klişeleşmiş Viyana şarkı larına; kahve, gazino, bar, film, kür ycıîrri, bando müziklerine yaban cılaşmama içindeydi.
Ayrıca büyük bir kültür gelene ğine dayanan geleneksel klasik müziğin ardındaki entrikalar, kıs kançlıklar da besteciyi bezdirmiş ti. Bu nedenle senfonilerinde du yulan Mozart, Brahms gibi beste cilerden yaptığı alıntılar, klişeleş miş kullanım müziğini andıran müzik cümleleri, Mahler’in sen fonilerinde yabancılaştığı bu dün yanın ‘müzik sözcükleredir. Bu se mantik kod’lara karşı M ahler’in özlediği ve sığındığı el değmemiş, saf doğayı imleyen ‘doğa sözcük
leri’, senfonilerinde duyduğumuz
posta kornoları, kuş sesleri, köy şarkılarının parçacıklarıdır. Birbir lerine geçen, art arda ya da üst üs te duyulan bu müzik sözcükleri nin yanı sıra, Mahler’in ikilemli duygularını yansıtan meditasyon- lan, ’sonsuzluk’ duygulan ve yaşa
mının bir parçası olan yine de za man zaman özlediği geleneksel müzik, müziğindeki ara tabakalar dır. Bütün bunları okuyucuya da ha iyi ulaştırabilmek için senfoni lerindeki ‘müzik sözcükleriyle eş anlamda olan Mahler’in konuşma dilinde kullandığı sözcük, cümle ve paragraftan Mektuplarında arayıp buldum. M ahler’in müzik sözcükleri ve ‘sonsuzluk’ duygu
suyla senfonilerinde romanlar yazdığını belirtmek istedim. Ro man boyunca beni duygulandıran Mrs. Moore karakterine ve kade rine denk düşen, romanın içeriği ne uyan müziksel bir motif de bul malıydım. Bu romanda yaptığım çalışma, beni müziğin önemli bir rol oynadığı, açılıma elverişli ro manlar aramaya itti. Romandan müziğe varmayı tekrar denemek istiyordum. Ama daha önce, söz cükle müziğin birleştiği Don
Gi-ovanni Operası’na el attım. - Don Giovanııi Operası’nı clc almanızda özel bir nedeniniz var mıydı?
PAMİR-Sanırım bilinçaltımda
vardı. Sürekli çeşitli mizaçtaki ka dınların peşinde koşan, hep do yumsuz kalan iki erkeği yakından gözlemiştim. Ama asıl nedenim. Da Ponte’nin librettosunun çok iyi yazılmış olması, M ozart’ın Don
mizahı da katmış olması, kadın ka rakterlerindeki hızlı duygu deği şimlerini bir psikolog gibi izleye rek müziğinde yansıtması, müzi ğinde nesnellikle zaman zaman kendi mizacını da yansıtan öznel liği birleştirmesiydi.
- Tekrar romana dönelim, han gi romanları araştırdınız?
PAMİR - Bir romanda açılıma,
geliştirm e elverişli müzik öğesini bulmak çok zor. Örneğin
Kunde-ra ’nın Roman Sanatı kitabında Kundera, edebiyata ilişkin düşün celerini sunarken klasik, romantik ve çağdaş müzik yapıtlarına ilişkin çarpıcı, özgün düşüncelerini blok halinde sunuyor. Bunlara yeni bir şey katamıyorsunuz. Türk roma nında ise müzik hemen hemen hiç yok. Tanpınar’m Huzur’uııda, Bo ğaz, İstanbul, Mümtaz’m Nuran’a aşkı eski Türk müziği ile birlikte
betimleniyor. Eski müzik sadece betimleyici bir öğe olarak kalıyor.
Saatleri Ayarlama Enstitiisü’nde
de bu böyle. Geleneksel Türk ai lesinin yoksul, tevazu içindeki ya şamı ‘acemaşiran’ makamıyla, zengin, pervasız, alafranga yaşam İspanyol dansıyla tanımlanıyor.
Kİeist’in ‘Marrionet Tiyatrosu’nu
ele almayı çok düşündüm. Çünkü burada, çok iyi geliştirilmiş birme- kaııik. esneklik ve ruh safiyeti ile oynatılan kuklaların, bir sahne
sa-natçısmın yorumunu aştığı, mü kemmeliyete vardığı düşüncesi or taya çıkıyordu. Buradan bir piya nistin yorumuna varabilirdim.
- Sonuçta Proust ve T. Mann’ın Dr. Feustus'uııa karar v erdiniz. Bu romanları okumak ne kadar za manınızı aldı?
PAMİR - Yıllarca önce Pro- ust’un Yitirilen Zamanın Aranışı
romanının ilk beş cildini Almanca çevirisinden okumuştum. Üç cilt daha getirttim, son ciltlerin İngiliz ce çevirilerini de çok şükür Güven
Turan’dan alabildim. T.Mann’ın Dr. Faustus’u ise bana İngilizce
çevirisiyle 1950’de hediye edilmiş ti.
Ama önbilgilerimin hiç olmayı şından, kimi zaman ortaçağ İngi lizcesi ve Latince terimlerle dolu, bu zor bir üslupla yazılmış roma nı okuyup anlayamamıştım. Her i- ki romanın okunması, Latince te rimlerin lügatten öğrenilmesi, not ların alınması, bir buçuk yıl sürdü.
- Siz müzisyensiniz, edebiyatla ne derecede ilgilisiniz?
PAMİR-Kitap okumaya kendi mi bildim bileli düşkünüm. Ama birayrıcal ığımm olduğunu sanmı yorum, biliyorsunuz, bu bir alış kanlık. İster yüksek düzeyde bir roman, müzik kitabı, deneme, fel sefe kitabı olsun, anlayabildiğim ve zevk aldığım her kitap beni baş ka dünyalara götürür. Hepimiz için bu böyle değil mi?
- Kitabınızın Rus Simgecileri, Don Juan ve Dr. Faustus deneme lerinde iblislik önemli bir rol oynu yor. İblisle neden bu kadar uğraşı yorsunuz?
PAMİR - Doğru., ibiisliğe za
afım var, çünkü insan ruhunun en gizli içgüdülerinden biri. Biliyor sunuz, mizahta da iblislik var. Ze kâ ve hızdan kaynaklanıyor. Geli yor ve gidiyor. Sanatta, özellikle edebiyat ve müzikte metamorfoza uğrayarak yansıyan iblislik, sade ce büyük dâhilere özgü bir kıvıl cım oluyor.
Örneğin, müzikte Tartini, Mo zart, Berlioz, Liszt, Richard Stra uss; Ravel, özellikle Skryabin’i anımsayın. Edebiyatta ise örnekler o kadar çok ki. Örneğin, Dosto-
yevsky, Shakespeare, Blake, Byron, Keats, Marlovv, Schiller, Goethe, T.Mann, Sade, Balzac, Baudelaire, Barbey de Aurevilly, Oskar Wilde
ve daha birçoklan büyük bir Deka dans kültürünü yaratmışlardır.
► “Müzik ve Edebiyat” adlı kitabıyla müzikseverlerle edebiyatçılar ve
roman okurunu kaynaştırmayı amaçlayan Leyla Pamir, “ Bir romanda açılıma,
geliştirime elverişli müzik öğesini bulmak çok zor. Örneğin Kundera’nın Roman
Sanatı kitabında Kundera, edebiyata ilişkin düşüncelerini sunarken klasik,
romantik ve çağdaş müzik yapıtlarına ilişkin çarpıcı, özgün düşüncelerini blok
halinde sunuyor. Bunlara yeni bir şey katamıyorsunuz” diyor.
Giovanni’nin müziğine iblisliği ve
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi