• Sonuç bulunamadı

Yani Ovacık’ta canlı yaşamının bir önemi yoktu, orada hukuk düzeni geçerli değildi, orada tek belirleyici Koza’nın gereksinimleriydi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yani Ovacık’ta canlı yaşamının bir önemi yoktu, orada hukuk düzeni geçerli değildi, orada tek belirleyici Koza’nın gereksinimleriydi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 Kasım 2008 tarihinde Bergama’nın Ovacık Köyü’nde "Ovacık Altın Madeni İkinci Atık Depolama Tesisi" ÇED Halkın Katılımı Toplantısı vardı. Orada çevre yönetimi adına laçkalık vardı. Orada kapitalizmin vahşi yüzü kendini gösterdi.

Bergama-Ovacık Altın Madeni ve Kimya Tesisi’nin atık havuzu dolmak üzereydi, bu nedenle yenisine ihtiyacı olmuş.

Çevre sağlığı ve canlı yaşamı için risk oluşturduğundan “kamu yararına olmadığı"na ilişkin verilen pek çok mahkeme kararları, madenin çalışmasına engel olamamıştı. Yani Ovacık’ta canlı yaşamının bir önemi yoktu, orada hukuk düzeni geçerli değildi, orada tek belirleyici Koza’nın gereksinimleriydi. Daha Kozak Yaylaları eşelenecek, ardından sıra Kaz Dağları’na gelecek, kim bilir daha sırada nereler var? İlk atık havuzunun kapasitesi üç kat artırıldı, bu da yetmedi. O zaman, dere yatağını değiştirerek, tarım toprağını kazıp, Ovacık Köyü’nün 400 metre uzağına başka bir atık havuzu yapılmalıydı. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nin yerleşim yerine 1 km’den yakına kurulamaz demesine bakmayın, Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda; tarım alanı yazmasının da hiçbir önemi yok, önemli olan altıncının atıkları için gereksinimi olan yerin sağlanmasıydı. Üstelik bunu da tereyağından kıl çeker gibi sorunsuz, itirazsız yapmak gerekiyordu, nede olsa 5 Haziran 2005 tarihindeki taşlı ve yumurtalı saldırı ile 19 Ağustos 2006 Dikili Festivali’nde gerçekleştirilen panel baskını ile maden yanlılarından başka hiç kimse Ovacık Köyü’ne gelmeye cesaret edemezdi.

Öyle olmadı, yine oyun bozucu yaşam savunucuları oradaydı. İzmir’den, Edremit’ten, Dikili’den, Ayvalık’tan, Bergama’dan, Kozak’tan yaşam savunucuları Ovacıktaydık. Ne mi oldu? Hakarete uğradık, tehdit edildik,

konuşturulmadık. "Emekçi" kardeşlerimizi üzerimize saldılar, linçten kılpayı kurtulduk. Halkın katılımı toplantısı, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerle mevzuatımıza giren, çevresel etkileri olabilecek bir yatırım için proje aşamasında halkın bilgilendirilmesi, görüş ve önerilerinin alınması amacıyla yapılan toplantılardır. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’ne göre, bu toplantıların yürütücülüğü, İl Çevre ve Orman Müdürü ya da görevlendireceği bir yetkilinin başkanlığında yapılır”.

HALKI KATILDIĞINA PİŞMAN ETME TOPLANTISI

Adı “halkın katılımı” ama, yasal düzenlemesi ve uygulaması, halkın karar sürecine katılması biçiminde değildir. ÇED Raporu hazırlanmadan önce henüz proje aşamasındayken, proje anlatılır, çoğunlukla da anlaşılamayan bir

mühendislik diliyle anlatılır, toplantıya katılanlar kendi sezgileriyle proje hakkında görüşlerini bildirirler. Bu sezgiler kimilerinde yaşamın korunması kaygısıyla, kimilerinin iş sahibi olma ya da işini kaybetmeme kaygısıyla oluşur.

Toplantıda olanlar tutanağa geçirilir ve dosya Çevre Bakanlığı’na gönderilir. Bu şekilde ÇED süreci başlamış olur.

Toplantıda ileri sürülen görüşler hiç dikkate alınmaz, daha sonraki süreçte de halka bir daha dönülüp sorulmaz. Bir süre sonra ÇED olumlu belgesi verilir. Aslında halkın katılımı toplantıları koskoca bir aldatmacadır. çevre

yönetiminde doğrudan demokrasiyi sağlayabilecekken, bizdeki uygulamasıyla, toplantıya katılabildiğinize, toplantıdan sağ salim çıkabildiğinize şükredersiniz.

O gün Ovacık’ta, toplantıyı ‘yönetmelikte belirtildiği gibi İl Çevre ve Orman Müdürlüğü temsilcisi yönetmedi.

Toplantıyı, Koza Altın İşletmeciliği A.Ş'nin Genel Müdür Yardımcısı Hayrettin Öğüt yönlendirdi, onun ve adamlarının izin verdikleri yapılabildi.

O gün Ovacık’ta proje hakkında bilgilendirme yapılmadı, halkın görüşünü açıklaması, soru sorması engellendi, konuşmaya kalkanlar yuhalandı, tehdit edildi, hakarete uğradı.

Salonun bütün duvarları Ovacık Altın Madeni’nin, Koza Altın firmasının reklâmını içeren afişlerle doluydu, afişlerin bir kısmı bayrak renginde ve Atatürk resimliydi. Bir yanda proje tanıtımı sunumu yapılırken, diğer yanda Koza’nın kurduğu cihazla, şirketin propagandasını yapan görsel sunum yapıldı. Müdahale üzerine bir kısım afişler kaldırıldı, ama “Türk Bayrağı ve Atatürk Resimlerini de mi indireceksiniz?” sözlerindeki gizli tehdit etkili oldu, Atatürk ve Türk Bayrağı resimleri Koza'nın propandasının aracı oldu ve bu tür afişler duvarda asılı kaldı.

Yaşam savunucuları, toplantının başından itibaren yapılan sataşmalara, tehditlere aldırmadan, projeyi tartışmak, gerekli uyarıları yapmak için çabaladılar. Ancak toplantı düzeninin bir türlü sağlanamaması, doğrudan tehdit ve sataşmaların artması üzerine toplu halde toplantı salonunu terk ettiler.

(2)

Bir kez daha Bergama-Ovacık klasiğini yaşadık. Yıllardır tüm Türkiye’nin gözünün önünde oynanan oyunun yeni bir perdesi daha açıldı. Ovacık’ta yeni bir atık havuzu ile yasadışı faaliyet büyütülerek kalıcılaştırılıyor.

Yaşamın savunulması mücadelsinde Bergama-Ovacık’ın anlamı büyüktür, kendini aşan bir anlamı vardır.

Kapitalizmin geldiği aşamayı görmek istiyorsanız, Ovacık’ı izleyin. Karşınızda; çıkarı için işçilerini kitlesel güç olarak kullanan, İçişleri Bakanlığı’na istediği yazıyı yazdıran, Adalet Bakanlığı’nın olağanüstü “kanun yararına bozma” yolunu olağan uygulama hale getiren, kendisine muhalif olan televizyonu satın alan, televizyonu, gazetesiyle büyük bir kapitalist güç var.

Yaşamın savunmasından yana, sendikalar, meslek odaları, toplumsal hareketer, yurttaşlar, Ovacık’ı izleyin, anlayın, müdahil olun ve tercihinizi yapın; Koza'nın altın çıkarına karşı yaşama sahip çıkın. Yoksa yaşamı boğacaklar....

3.12.2008 sesonline.net

Referanslar

Benzer Belgeler

Yıldırım, "Orada tedbirler alındı, ama sorun İstanbul'un sahilden kuzeye doğru ve doğudan bat ıya doğru yapılaşmasındaki standart dışı uygulamalar"

Özay, "Kararla, Havran'daki altın madeninden Bergama'daki Ovacık Altın Madeni'ne toprak taşınmasının ÇED yönetmeli ğinden muaf olmadığı ve bu yönetmeliğe göre

maddesi'nin iptal edilmiş olması gerekçe gösterildi ve dayanağı kalmayan işlemin hukuka aykırı olduğuna, bu nedenle davayı reddeden İzmir 3.İdare Mahkemesi kararının

Şevki Filiz'in daha önce Bergama Ovacık Altın Madeni ile ilgili olumsuz söylem ve etkinlikler içerisinde bulunduğu" olduğuna dikkat çekerek, bu kararın ardından yeni

Bergama Ovacık Düğün Salonu’nda düzenlenen ÇED toplantısına İzmir, Kaz Dağları ve Kozak Yaylası’ndan katılan yaklaşık 300 çevreci, toplantının ilk anlarından

Çevre ve Orman Bakanı, Kışladağ altın madeni davasında gösterdiği hukuka direniş ve madenciyle işbirliği tavrını, halka ve TBMM’ye yalan söylemeyi bırakmalı, artık

Çukurlarla, yığma tepelerle kaplı bir alanda, tonlarca dinamitin kullanıldığı, yer altı su tablasının altında çalışılan bir maden de, yeni çatlaklar, sızmalar

Ovac ık Köyü’nde madenci ile Çevre Bakanlığı’nın elbirliği ile oynadığı oyunu bozmak için yaşam savunucuları aynı gün aynı saatte 14 Ocak 2009 çarşamba günü