• Sonuç bulunamadı

Sanatkar bir karı-koca

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sanatkar bir karı-koca"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MEŞHURLAR SERİSİ

Sanatkâr V

»ix"

karı-koca

f 1

Bir çeyrek asra yakın bir zaman- danberi hocalık eden meşhur ressam ve profesör Feyhaman tam bir sanat­ kâr hayâtı yaşıyor.

Boğazda Çamlıcanm arkasındaki dimdik Çakal dağının en tepesinde, her tarafından kuvvetli rüzgârlara göğüs vermiş bir köşk...

Geniş bir bahçe... İn, cin geçmiyen Çakal dağındaki köşkünü sanatkârın köpekleri muhafaza ediyor. Köpekle­ rin müthiş havlamaları, kırmızı par­ maklıklı kapıya doğru saldırmaların­ dan köşkün yanma yaklaşmağa im­ kân yoktur.

Şayet bir kahramanlık gösterir de köşkün bahçesine girerseniz hayretler içinde kalırsınız. Çeşit çeşit eriklerden, şeftalilerden, diğer mevsim yemişle­ rinden yere bir halı serilmiş gibidir. Bol meyvalı ağaçların yemişleri rüz­ gârdan yerleri örtmüştür.

Meşhur ressam işte bu köşkte gayet sakin, şehirden, kalabalıktan uzak bir hayat sürer.

Bu köşkteki rüzgâr dehşetlidir. Köşk tam dağın tepesinde olduğu için rüzgârlar camları titretiyor. Fakat sanatkâr bu rüzgârdan çok memnun­ dur. Eğer kendisine sorarsanız:

— Bence en güzel musiki budur... der, hele bu rüzgârın sesi içinde gece­ leri uyumak...

Sanatkârın yaşadığı bu köşkte elek­ trik yoktur. Petrol lâmbası yakılır. Profesör Feyhaman bu dağ tepesin­ de bir dağ hayatı yaşar.

Fakat ressam bu sakin ve âsude ha­ yat içinde iken bir de bakarsınız bir­ denbire karar verir, inzivayı bırakır, büyük Avrupa şehirlerinde seyahat­ ler yapar. Birdenbire inzivadan hare­ kete geçer. Sanatkârın en çok sevdiği şey seyahattir:

— Seyahat eden adam iki misli ya­ şar.. der.

Uzun sanat hayatında Türk resmi­ ne çok kıymetli eserler vermiş olan Feyhaman ilhama son derece inanır. Ona ekseriya iki şey ilham verir. Rüz­ gâr sesi ve gece...

Feyhamanm kendisi gibi gayet sa­ natkâr bir hayat arkadaşı vardır: Gü­ zin Feyhaman...

Bayan Güzin Feyhaman da sanat­ kâr kocası gibi hem ressam, hem resim hocasıdır. Bu son günlerde Güzel Sa- natlar akademisinde Güzin Feyha- man gayet orijinal bir sergi açmıştır Güzin sergisi en eski Türk Karagöz- lerini göstennektedir.

Güzin Feyhaman aylarca, hattâ se­ nelerce Karagözcüleri, müzeleri dola­ şarak en eski Karagöz kahramanları­ nı, kıyafetlerini, arabalarını, evlerini 4 tesbit etmiş, bunların resimlerini ya­ parak sergisini açmıştır. Güzin Fey- hamanın sergisi bilhassa ecnebilerin son derece nazarı dikkatini celbetmiş- tir.

İşte bu iki sanatkâr karı koca bu dağ başındaki köşkte sanat münaka­ şaları yaparlar, tablolarile uğraşırlar, pek sevdikleri tavuklarına bakarlar, köşkün bahçesindeki yemişleri toplar­ lar.

Daha canları sıkılırsa karşılıklı bi­ rer tavla oynarlar. Fakat tavlada da­ ima Feyhaman yenilir. Halbuki meş­ hur ressam zevcesinin tavla hocası­ dır. Talebesine yenilmeğe Feylıama- mn dehşetli canı sıkılır:

— Sen oyun bilmiyorsun ama zar geliyor işte... Zaten meşhur sözdür: «Zar acemiye gelir..» diyerek tavlayı kapatır...

îki sanatkâr karı kocanın sabah kahvaltıları yemiştir. Tomrukağa su­ yu burunlarının dibindedir. En güzel hava köşkün pencerelerinden içeri girmektedir. İyi su, güzel hava, dağ sessizliği içinde biribirlerini son dere­ ce anlamış, ayni sanatta iki karı ko­ canın hayatı zannederim en mesud hayattır.

Meşhur ressamın çalışırken kendi­ sini harekete getiren bir motörü var­ dır: Kahve... Çalışırken namütenahi kahve içer...

O çalışırken zevce kapıdan başını uzatıp:

— Ne âlemdesin Feyhaman?.. diye sorsa hemen:

— Çalışıyorum. Aman bana bir kah­ ve... der.

Çalışırken onu tablosunun başın­ dan ayırmağa imkân yoktur. Meselâ bu esnada yemek hazırlanmıştır. Çor­ ba 2 - 3 kere ateşe konmuş, kaynamış, çekilmiştir.

Bayan Güzin bir kaç kere seslenir: — Feyhaman yemeğe gelsene... O yukarıdan cevap verir: — Bir dakika...

Lâkin bu bir dakikanın arkası gel­ mez.

Meşhur ressamın en çok sevdiği i renk «mavi» dir. Tablolarında daima bunun tesirlerini görürsünüz. Feyha­ man zengin olmak ister. Fakat bu ar­ zunun tek bir sebebi vardır: Bol bol seyahat etmek... Seyahatin bir sanat­ kâra dört beş misli eser verdireceğine bir yazıcıya çok iyi şeyler yazdıraca­ ğına iman etmiştir. Leonard de Vinci meşhur Jokond tablosunu tamam 4 senede yapmış. Bu esnada kendisini zevklendirmek için çalgılar çaldırmış, rakkaseler oynatmış..

Feyhaman da resmin hevesle, şevk­ le ve keyifli zamanlarda yapılacağına kanidir. Bunun için resim yapmak hu­ susunda kendini sıkmaz, zorlamaz, ilhamı geldiği zaman fırçasını eline alır.

Bazıları zanneder ki bu dağ başın­ daki münzevi hayatın pek o kadar ta­ dı yoktur.

Halbuki Çakal dağındaki bu köşk­ te günler hiç te fena geçmez. Bir kere elektrik olmadığı halde köşkün güzel bir buz dolabı vardır: Bahçedeki derin kuyu... Bu kuyuda karpuz ve saire buz gibi soğutulur. Ağaçların altına sofra konulur. Ve Çamlıca tepesine, uzaktan bir çanak halinde görünen denize karşı nefis bir yemek yenir...

■ Canınız yemiş mi istedi?.. Bilhassa ki­

raz zamanı şöyle elinizi biraz havaya kaldırmanız kâfidir. Başınızın üstüne kadar uzanan dallardan en nefis Çam­ lıca kirazını koparıp yiyebilirsiniz... Hem de hiç tifo, kor kuşu olmadan...

Sanatkâr karı koca iyi suya o kadar meftundurlar ki şehre indikleri zaman yanlarında termos ile Tomrukağa su­ yu götürürler...

Portreci

Gaziantepte bu yıl tütün

mahsulü iyi değil

Gaziantep (Akşam) — Münha­

sıran bu mmtakada yetişen ve içtiği­ miz tütünden çok farklı hususiyet­

leri olan Deli tütün rekoltesi geçen seneye nisbetle bu yıl düşkündür.

93«J d° y ' " • kilo mahsul alın­ mıştır. Bu yıl ancak (300) bin kilo elde edilebileceği tahmin ediliyor. İn­ hisar idaresince yapılan ilk tahmin yarım milyon kilo idiyse de mahsul sıcaklardan fazla zarar görmüş, ikin­

ci rapor dört yüz bin ve üçüncü ra­ por üç yüz bin kilo üzerinden veril­ miştir.

Deli tütünün mahreci Mısırdır. Mı­ sır köylüleri tütünümüzü Haşan keyfi Antabı adı altında ve Cevza ta­ bir olunan nargilelerde tömbeki yeri­ ne içtikleri gibi ağız otu olarak ta kullanırlar.

Türk Deli tütünü Amerikada yetiş­ tirilen Deyrüccebel ve Trablusgarp- te yetişen bir cinsten üstün evsafa maliktir. Bu sebeple piyasalarda dai­ ma birinci mevkii muhafaza eylemiş­ tir.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çetin Anlağan, bundan sonraki çalışm alarında S adberk Hanım Müzesi uzmanlarının bilimsel ça­ lışmalarını tanıtarak araştırmaları­ nı yayınlama fırsatı

SORU: Bir hastaya kalp ameliyatı yapılması, hangi durumlarda kaçınılmaz olur?. D EBAKEY: Eğer kalp

“Sağlık Müzesi” de bir hastalıklar sergisi olmamalı, gerçekten sağlığı anlatan, sağlığı öğreten bir müze olmalıdır.. "Sağlık Müzesi”

Two bili- ary ducts draining the right liver lobe and a single duct formed by segmental tributaries draining the left lobe is the most common anatomic variation and is considered as

Tez çalışmasında, Konya’da hizmet veren 8 büyük hastanenin (devlet ve özel) kanalizasyona deşarj noktasından, Konya Kentsel Atıksu Arıtma Tesisi giriş ve

İstanbul 3 N o’lu DGM’deki duruşmada ise 10 Eylül 1999’da Frank­ furt’ta PKK’nin düzenle­ diği konsere katılan Ah­ met Kaya hakkında, ifade

Bilir, bilmez, pek çok kimselerin haksız yere ta’nına uğramış hal­ buki çok meziyetli bir Şehremini olan merhum Rıdvan paşa, ön beş yıldan ziyade süren

Different dosages of chlorella diets didn’t affect levels of f errous ion, ferric ion, and the ratio of ferrous to ferric ions, but significantly elevated the activity of glutathi