• Sonuç bulunamadı

gpTlNÊ ROGIER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "gpTlNÊ ROGIER"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

41

44

4

'}

i

i■1

4 H

4

İj

3

İÇİNDEKİLER Bakin « ehemin de fer »e birde kârvanı Librairie Hachette

Harbin yaratdığı siyasî ve ahlâki bozukluk Malî istiklâl için mücadele

Eski tarz Şiir Yaratmalı İstiğrak

Des Quatrains Maudits Ruhun Cenneti

Çamlıca

Solmayan Güzellikler

n Dr AB. Djevdet Dr G. Le Bon Dr. AB. DJ.

Tokadi zade Şekib Eduard Herriot

Cenab Muhiddin

‘ Dr. AB. DJ.

Niyazmend Dr. Ziya İran şairleri

▼ T T T ▼ ' ▼ T T' T" T.T- "▼ "▼ ""▼ ’■ T’ T T T "T.T "T’T T T ''B

£

İsta n b u l : 1 5 M ayıs 1 9 3 0

Orlıaniye Matbaası

(2)

Kuruş Akli selim(Eski harflerle) 527sahifeli 100 Aklı selim ( yeni Türk harflerile )

548 sahifeli 135

Ruhulekvam(eski harflerle)274 sahife 100 Dün ve yarın( » » )254 » 50 İlmi ruhi içtimaî(» » )

287 sahifeli 50 Adabı müaşeret rehberi (Resimli, eski

harflerle) 509 sahifeli 150 Dilmestî’î Mevlana (Eski harflerle) 50 Bir zekâyi feyyaz(Eski harf ve resimli) 25 Mekârimi ahlakiyye ve din (Eski harf­

lerle 74 sahifelik ' 25

Harb ve sözde eyilikleri(Eski h a rf­

lerle) 219 sahifelik 75

Asırların panoramsi ( Eski harflerle,

resimli) sahifelik 50

Felsefe’i istibdad (Eeki harf) Alfierinin,

resmile 272 sahifeli 50

Rubajyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. ( Eski harflerle resimli,

453 sahifeli 100

Avrupa harbinin psikolocyası ( Eski harflerle, resimli) 708 sahifelik 100 Bankalar ve mu’amelatı ( Eski harf­

lerle) 89 sahifelik 50

Yollar ve İzler Dr. Kaya Beyin

şijrleri 69 sahifelik 5o

Bir filosofun şi’irleri ( Yeni Türk harflerile) [ Posta parasile ] 100 Dimağ ve Melekâti akliyye (Resimli 478 sahifelik) nushasi çok az kaldı 200 İngiliz kavini ( 3 kitap ) 150 Antoine ve Cleopatra

« Shakespeare » den tercüme 75 M. ÜTÜCİYAN

Çinkoğrafhanesi

Fincancılarda Kalifidi Hanında

Odla yıırd

Millî azerbaycan fikriyatını terviç edeıı «Odlu yurd» mecmuasının Azerbaycanın istila edildiği onuncu yıl dünümü münasebetile ( 27 nisan 1930 No 14 fevkalade nüshası pek zenğin münde-

ricatla intişar etmiştir.

Kardeş azerbaycan türklerinin mükaddiratile alakadar olan her türke hararetle tavsiye ederiz.

P o sta k u tu su :

A. N. beye: La mort du Loup. A lfred de V ig n y nindir .

“Le vrai Dieu, le Dieu fort est le Dieu des idées,,- diyen odur. L a m o r t du L oup da altına dik­

kat hattı çekdiğîm mıs'ralar şunlardır :

A voir ce due l’on fut sur terre et ce qu’on laisse Sçul le silence est grand tout le reste est failleşse Gémir, pleurer, prier est egalement lâche,

Fais énergiquement ta lengue et lourde tache, Dans la voie ou le sorta voulu t’appeler

Puis après comme moi souffre et meurs sans parler.

O. S. Beye: Sanihati Seyı eniyi tedkik ediyo­

rum, en güzel parçalarını " İçlilıad„a geçire­

ceğim.

B A S E S S C IE N T IF IQ U E S !>’ U N E P H IL O S O P H IE D E L’ IIİS T O IR E

p a r Dr G u sta v e Le B o n .

Dr. Gustave Le Bon tarafindan yazılmiş olan bu mühim ve yeni kitabın turkee- ye tercümesi yakinda kütübhane’i «Icti- had»in 59 uncu kitabı olarak cıkacakdir.

“İçtihat,, da ilân Tarifesi

Tek sütunun her 3 sentimetre irtifaı, yani 3 X 8 sentimetre murabbaı yer ve herdefa’ı dere için ücret 1 liradır.

İlanların ücretleri dereedildikten son­

ra muntazam makbüzla tahsil olunur.

İlanını muhtevi “İctihad,, nüshaları ilânı verenlere meccanen gönderilir.

Her derç için ilân asgari 1 liradır.

Dr. Abdullah Cevdet

Cuma ve Pazardan başka her gün

(t ö z hastalarını kabul eder. Cıgaloğlu

İçtihat Evi, daire No. 6 Telefon: İs. 865

(3)

O T I H A D

Türkçe ve Fransızca

İLMİ, EDEBİ, İKTİSADİ

No: 297

ÂBONeMaNî

Seneliği [24Nuşhâ] Türki­

ye için 2 1/2, Âlâ kâğid- lısı 5 Liradır

İDAREHANESİ

Cıgaloğlunda İçtihad Evi Tarihi Te'sisi:

1904 — Genève Yirmi beşinci sene

15 Mayıs 1930 Ab o n n e m e n t*

Pays étrangers

Pour un an: 2 Dolars

Edition spéciale: 3 Dolars.

A D R E S E

“Idjtihad,, Constantinople Télépli: St. 855 xxvème ANNÉE

15 Mai 1930

Bakm«chemin de fer»e bir de kârvanı görün!

Librairie Hachette

in

100 ÜNCÜ SENEt DEVRİYESİ

Fransız kitab’ciliğmda çok mühim bir yer tutmuş olan Hachette kitab ticarethanesi 1826 senesinde bir evin alt katının bir odasında başla­

mış; münevver ve mütesanid evlad ve daınad- larımıı mıittehiden sa’y ve gayretleri saye­

sinde dünyanın en büyük kitab ve mekteb levazımı ticaret evi olmuşdur. Bu sene’i dev- riyye müııasebetile Fransa Académie si da’imî kâtibi M. R. Doumic tarafından bir risale ya­

zılmış ve pek nefis bir suretde basılınışdır.

Ticarete konmayan ve binaen aleyh satın alı­

namayan bu nefis eserin ruhu hakkında îcti- had okuyacularına bir fikir vermek istiyoruz.

Büyük bir devletin büyük bir Nezaret bina­

sından daha büyük olan St. Germain Caddesi Konağı, Hachette kitabhanesi umuruna artık kâfi gelmemektedir. « Boulevard St. Germain»

deki Hachette kitabcı sarayı bizim sabık Har- biyye nezareti binamızın iki büyüklüğün,dedir.

Libraire Hachette şimdi anonim ' ir şirket- dir ki sermayesi 43,000,000 fraul. ; : bu kırk üç milyon frank , her biri 500 fraııkiık 86,000 hisseye taksim oluıımuşdur.

Şirketin merkezi Paris de 76 Bd. St. Germain dedir, kitabhaııe 1826 da Louis Hachette tara­

fından te’sis oluıımuşdur. 1864 de collectif şir­

ket 1872 de Commandite şirket , 1919 da

« Société anonyme» namını almışdır.

Kitabhaııenin mümtaz ve umur âşinâ zevat- dan müteşekkil bir idare meclisi vardır.

«Libraire Hachette» in Cellulose, * papier couché» fabrikaları vardır, cild imalathaneleri mukavva fabrikası, mekteb levazımı fabrika - ları da vard ır.

Basdığı kitabların Katalogu 5,546 çışidi ih­

tiva ediyor. İlk, Orta, Yüksek tedrisat kitab- larmı o basar. Gençlik için kitablâr, umumi

unvanı altında neşr etdiği kitablar ci han in her tarafına yayılır kımetli eserlerdir. L es P e ti­

te s F ille s m o d èle s Kız Çöcukları için bir hazinedir . L ib r a ir ie 'H a c h e tte in yalnız Paris de 55 deposu vardır. Fransa müstemleke­

lerinin cümlesinde ajanları mevcuddur.

Şirketin yalınız Parisde işgal etdiği arsalar yekû­

nu 52,600 metre uıurabba’ı bir sahe teşkil eder.

Ateliyelerinde 450 makine vardır . Me’mur ve müstahdemlerinin adedi 6,620 dir . Garajlarda 210 Automobili bulunur bunlar her sene2,800,000 kilometre yol kat’ederler . Her gün gönderdiği

« Coli postal » ların adedi vasati olarak 30,700 dur. Her gün gönderdiği « Coli postal » larm sıkleti 250,000 kilo, yani 25 vagonlu bir train yükü demekdir , Her sene vücude getirdiği kitab ve neşriyyat mıkdarı takriben 22 milyon nüshadır, dakika başına 154 nüsha düşer.

L ib r a ir ie H a c h e tte 1925 senesi teşrini evvel ayından 1926 senesi teşrini evvel ayma kadar 1,298,997 mektuba cevab vermişdirki saat başına 541 ve her dakikaya 9 mektub düşüyor.

Gönül isterdi ki iki sutuıı üzerine matbu’

bu 16 sahifelik nefis eseri temamen tercüme ve nakl edelim . Sahifeleriınizin azlığı bu ar - zumuzu icraye engel oldu.

Fakat okuma hayatının bizdeki sefil dere - cesile Fransadaki yüksek hal ve şanı arasında bir mukayese hissi uyandırmaya kâfidir sanı­

yorum. Fransa ise avrupa büyük milletlerinin her halde kitabcılık aleminde en ileri safında olanı değildir . Bu hususda her halde üçüncü safda bulunur. Almanlardan, Ingilizlerden sonra Fransızlar gelirler. Alman, kitabcilık san’atm- da , kitab neşr etmek , satmak ve okutmak işinde ve hele ciddî ve özlü kitablar vucude getirmek hususunda, Fransıza fa’ikdir . Fran - sızların her beşaltı senede bir yeni tab’i çıkan bir M ayer L ex ik o n u olmadığı gibi, b irE n - c y c lo p e a d ia B r ita n n ic a ları da yokdur.

Memleketimizden başka her memleketde bilgi

(4)

muesseseleri olan kitabhaneler , matbaalar , mecmualar büyüyor, adedleri ve ehemmiyyet - leri artiyor. Bizde aksine bir gerileme vardır . 4 nıayis 1930 tarihli M illiy y e t gazetesi bizim K ita b cila r C en ı’iy y e ti reisile bir mülaka­

tını neşr ediyor. Reis 1315 tarihinde Istanbul- da 250 kitabci varken bu gün 50 kitabci dük- kâni kaldığını ve okuyucular adedinin de eski mıkdarınm ancak 6 da birine indiğini ilave edi­

yor ! Başka her memleketde tabi’lerin , na - şirlerin, kitabcilarııı memleketin bilgisine hid - metleri nazara alınarak her nevi’ vergiden

muaf tutulduklarını bizde ise kîtabcilara diğer alelâde tacirlere yapılan muamele yapıldığını söyliyor .

Maksad uıütemeddin ve yüksek milletlerde bilgi teşekküllerinin nasıl süratle büyüdüğünü göstermekdir .

Serpuşlarımız değişdiği gibi serlerimiz de de bir değişiklik lazımdır aksi takdirde

Serpuşlar degişdı fakat ser değişmedi !

derler ve yarü ağyar bunda haklı olurlar.

« Bilenlerle bilmeyenler müsavi olurlarmı ?»

Dr. AB. Djevdet.

A m e li R u h iy y a t [*]

LES INCERTITUDES DE L’HEURE PRÉSENTE

D r. G u sta v e L e B o n

í

Üstadımız D r. G usta v e L e B o n un bu çok kıymetli küçük kitabını vaktile tercüme etnıişdim. Hatta baş tarafından bir mikdarı tefrika suretile dört beş nüs­

hamızda çıkmışdi. Fakat lâtin harflerinin kabulü aylarına müsadif olduğundan bazı karışıklıklar olduğunun farkına sonra vardık. Mütercimin bu kitab hakkmdaki mütalaa­

sını 267 numrolu İçtİLail da, müellifin medhalini 176 uumrulu İçtihad’da bulacağınız gibi bu eser hakkında, Fransa ricali ilmiyyesinin takdirlerini de 270 numrulu,

Içtİhad da bulursunuz.

Şimdi bu nüshadan itibaren kitabı tefrikaya başlaya­

cağız. Bütün kitabı okumak ve icabında müracaat etmek isteyen okuyucularımız 297 inci numrodan itibaren İ ç t İ -

h a d nüshalarım hususî bir itina ile muhafaza ve müta­

lâa etmelidir. Dr. AB. DJ.

Siyasî Hayat

H a rb in y a r a td ığ ı s iy a s i v e a h la k i b o z u k lu k

Cihanşümul kararsızlık, harbin en ziyade göze çarpan neticelerindendir : Müesselerin kararsızlığı, ittifakların kararsızlığı, müfekki­

relerin kararsızlığı.

Yalnız maddî Avrupa yı değil, ma’nevî Avrupa yı da yani [ahlâkî Avrupayı da] ye­

niden inşa edebilmek gerekdir. İş zevki, disiplin

[*] Bu kitap Dr Qustave Le Bon uu bu yolda yani kısa ve özlü mülâhazalardan müteşekkil olarak yazdığı kitablarm üçüncüsüdür. Bunlardan birincisini bundan on iki sene evvel (Asrımızın nususi felsefiyyesı) ismile Türk- ceye tercüme ve neşretmişdik. İkiucisini iki sene evvel

DÜN Y E Y A R IN iinvanile tercüme ve neşretdik.

Bu üç kitab hakikaten İçtimaî ve psykologia’î, hayatî mes’elelerin heman kâffesi üzerine kâfi ve afiyet bahş amelî bir ziya tevcih etmişdir .

ve hissi vazife aleddevanı zayıfladığı halde ihtiraslar,kinler ve ihtiyaçlar büyümektedir.

*

Bütün İçtimaî bünyanleri cihan harbi sarsmış olduğundan kavmler, deneyerek, a’ıııa lar gibi yoklayarak, yeni müessese (Iııstitution) lar arayorlar. Bunların bir düzive eski rnüesse- selere avdet etmeleri, galiba başka müesseslerin mevcud olınamasmdandır. Harbden evvel müte­

şekkil devletlerin müvazeneleri sabitdi; Çünki bunun teşekkülü için asırlarca çalışılmışdı. Su- Iuhdan beri yaratılan sun’î muvazeneler pâydar değillerdir. Çünki ş’eniyetlere (yani nefsül’emir lere) yabancı nazarî prensiplerden sadır olmak- dadırlar .

*

Avrupa , aşikâr bir suretde , yeni siyasi gruplar teşkiline doğru gitmektedir. Bu grup­

lar ne harbden evvelki ğrupların, ne de harbin teşkil etdigi grupların ayni olmayacadır . ttalya ... ( İngiltere ) ye , Almanya ... îngil - tereye ve Rusya y e , Fransa .. (T ü rk iy ay a, I olonya ya ve Balkan devletlerine doğru mü- teveccihdir . Bu yeni muvazeneleri payidar ve sabit bir lıale koymak için bir çök yeni mü­

cadeleler zaruri olacakdır .

*

Mutavassıt münevver sınıfların mahvol - m aları, ve eski ecirler rifaha mazharı olurken bu münevver sınıfların nîm ecirlik haline mec­

buri avdetleri harbin en tehlikeli neticelerin - dendir.

§ Büyük harbin kurbanı olan askerlerin a

mikdarı malûmdur. Harbin tahrib etdigi fikir­

lerin ve itikadların mikdarı halâ meçhul kal - m aktadır.

Siretimize 1 Harekât ve sükenatımıza ]*

(5)

İÇTİHAT 5385 istikamet veren ve îi’îl ve hareketde bulunma -

dan fazla düşiinmekden, mülahazalarda bulun­

maktan bizi müstağni kılan zihni itiyadlarimı - zm kısmen ziya’ı da İçtimaî muvazenesizliğin derin sebebleri arasında bulunur .

t

Bir cemiyetin, üzerine istinad etdiği fikir­

ler yıkıldığı vakit bu cemiyyet anarşi haline düşer ve kendisine yeni bir içtimai bünyanı te­

sisine ıııusaid derecede zikudret diğer miidir fikirler bulduğu güne kadar bu anarşi de - vain eder . Mefkûrenin her tebeddülü derin hercii’mercleri tezammün etdigindeıı , bir nıef - küreden diğer mefkûreye geçme , daima pek uzun sürer .

I I

H ü k ü m e tle r in y e n i m ü şk ilû tı Hakikat, insanların büyük ekserivetince iti- kad edilen şey olduğundan [ yani insan için hakikat, itikad etdiği şeylerden ibaret olduğun­

dan ] insanları ezcümle, itikadlarile idare et­

melidir. Zimemdarlar için, en lüzumlu psycholo- gia’ie malumat arasında mü’tena bir mevki’haiz olanlarından biri de, fikirleri kendi fikirlerin­

den başka olan insanların zihinlerine nüfuz etmek ve bu fikirlerle muhakeme ve mülâhaza etmek sanatıdır.

*

Politikanın vahim müşkilâtmdaıı biri de haddizatında hata olduğu halde kitlei nasm na­

zarında doğru addolunan fikirlerle hükümet idare etmek mecburiyetdir. [* *]

*

Vaktile devlet adamları pek sabit tea­

müller, an’aneler üzerine istinad ederek hükü­

meti idare ederlerdi. Bugün enamın mütelevvin ve değişici kanaatlerini tâkib etmeye mecbur olduklarından devlet adamları enam tarafından kabili kabul içtihadlardan gayri ictilıadlar telkin etmemek ve kabili kubul olmıyan içtihadları ta’dil

etmeye gayret etmek mecburiyetindedirler.

a

Bir memleket, hükümetini değişdirebilir fa­

kat siyasi aıı’aneleri heman heman hiç değişmez Convention hükümeti birçok noktalarda Louis

[*] Ürfii Şirazi :

¡jtfî o;* }

jL . <s> j* ‘>>l **¿0

Dediği vakit bu hakikati psychologiaiyyeyi murad et- mişdir; tercümesi şöyle olur: kendi izzetini kır ve bunu izzet say.Bir milletin zemzemesini kendisinden istinbatet.

XIV )un siyasetini tâkib etdi. Bolşevikler dahi, şarkda., çarların siyasetini kemali ihtimam ile

tâkib ediyorlar.

İnsanların harekât ve sekenatına hâkim ve saik olması lâzım gelen aklî tesirlere çok kulak asmaksızın insanları harekete geti­

recek hissiyatı fark ve temyiz etmeyi zimam­

darlar bilmelidirler.

&

Şekli hükümet ne olursa olsun, daima bir

«oligarchie» ye [yani ııufuzlu birkaç zatm«fa ali mayürid» liğine ] müncer olur. Bu oligarchie, hükûmdarlı 'darelerde paydar, demokrat şı’ar, idarelerde na paydandır.

a

Zimamdarlar, ne istediklerini ve neye muktedir oldnklarını bilmelidirler; fakat hasıla­

larının de ne istediklerini ve neye muktedir olduklarını bilmeye mecburdurlar.

Aczin tecelli edeceği hududa asla yak­

laşmamak için insan iktidarının sinirlerim

iyi bilmelidir. [Bitmedi]

M illî is tik lâ l iç in m ü c a d e ld e n so n r a

Malî istiklâl için mücadele [i]

3

Londres rıin Tube denilen yeraltı demir yollarını Belçikalılarda Amerikalılardan müte­

şekkil bir şirket yapmışdır ve bu demir yollar yer altında bugün sekiz milyon nüfusu havi olan Londres yi dolaşır, asansörlerle yer yüzü­

ne çıkılır ve asansörle bu demir yollarının stationlarına İndir. İrenlerin hareketleri arasın­

daki fasıla 2 dakikadır. Yani bir treni kaçıranın diğer treni beklemek için gayp edeceği zeman iki dakikadan ibaretdir.

1904 de Londres de bulunduğum zaman hal bu merkezde idi ve ozaman Paris, Londres niıı izdiham ve faaliyetine nazaran ölmüş bir şehir gibi idi. Şimdi Manche denizi altından bir tünel yaparak İngiltereye Fransayı raptetmek perojesinitı Londres de kabul olunduğunu yev­

mi gazetelerimizde okuyoruz. Bunları söyle- mekden maksad bir mukayese hissi uyandır- makdır. ___________

[1] 18 mart 1930 da Üsküdar Erkek Lyceesinde ve 10 nisan 1930 da İstanbul Türk Ocağında jç tih a d

sahibi tarafından verilmiş olan konferansın nıabadi. Baş tarafları 294 ve 296 numrolu İçtih a d lardadır.

(6)

Senevi idhalat ve ihracatımızı gösteren rak- kamlar sa'yü cehdimizi kamçılayacak bir rtıa’na- dadır :

İdhalâtımızın başlıcaları şunlardır:

Pamuklular 74 milyon liralık

Müstemlikât erzakı ve şeker 22 » » Yün ipekli ve yünlüler 21 » » Sanayıa mahsus yağlar 10,500,000 »

Makine alât ve edevat 10 »

Araba, vagon ve gemi İşlenmiş deri

Kağıt Ham deri

Zahire ve hububat Kağıd için ver­

diğim rakam 1929 senesinin gümrük istastikinden alın­

mıştır . 15 mayıs 1927 tarihli 228 numrolu ( İçtihat) da «İktisadî ve sı - naî kabiliyetimiz » adlı makalemde bu

hususda tafsilât vardır. Bütün dünyanın kâğıt fabri­

kalarında çalışan amelenin adedi 1901 de 205,716 idi. KâğıdfabriVası için lâzım olan esası makinala- rın fiatı azamî 100 bin altun franktır. BeşbinFran- ransız ahunu yani aşağı yukarı bugünkü para­

mızla elli bin lira demektir. Siz buna teferruat için de bir misli daha zammedin, bizim evrakı nâkdiyemizle yüzbin lira eder.

Kâğtd fabrikaları orman civarında ve akar su kenarında yapılır . Bizim böyle içinden alâ sular akan ormanlarımız pek çokdur . Komşumuz Romanyanın iki mü - kemmel kâğıd fabrikası vardır . Kâğıt için harice tek bir Ley vermez, Buchareste de intişar eden nim resmi ve yevmî U n iv e r s u l gazetesi harbi umumîden evvel 200,000 basar ve satardı.

Şimdi 300,000 nüsha basıyor ve satıyor, japon- yada adedi tab’ı 1 milyondan ziyade olan yir­

mi yevmî gazete vardır. İşte bu Japonyadır’ki Müttehidei Amerika gibi dünyanın en kuvvetli devletlerinden biri ve her halde en zengini olan bir devleti tehdid edij or ve tehdidinin meyvalarını topluyor. 15 mart 1930 tarihli (Mil- liyet)de «Amerikalılar Japonlarla konuşabilmek için büyük fırsat buldular » sernamesile Lon­

dres den gelen bir telgrafı neşrediyordu. Ame­

rikalılar, Japonlarla bir müzakerede bulunmak fırsatını bir nimet buluyorlar. Fakat Japonya- daki ahlâkî, iktisadı, vatanî, sıhhî, askerî vaz’

iyet ve zihniyyet bilinirse bu haşmet ve kudretin nerelerden geldiği kolay anlaşılır.

Sadede avdet edelim:

Başlıca ithalâtımızı gözden geçirdik ve bu­

nun 166 milyon Türk lirası olduğunu gördük şimdide en mühim ihracatımızı gözden geçire­

lim: Faik Sıbri beyin liycelerde tedris olunan (Türkiye Coğrafyası) adlı güzel kitabının 431 inci sahifesirıden şu rakamları alıyorum :

İhracat :

Milyon liralık

Tütün 62 »

Meyva ve sebze 34 »

Yün ve tiftik 16,400,000

Pamuk 16,400,000

Afyon, palamut, miyan kökü 11 liralık

166 milyon 411 bin lira ithalâta karşı 140 milyon lira ihracat , 26 milyon lira açığı - mız var demektir.

Bu hisap sade - ce ticari bir mi zandır.

1926 senesinin istatistikine istina deden Faik Sabri BeyTükiye Coğrafyasında bu açığı 1926 senesi için 46,844,000 lira göstermektedir.l9mart 1930 tarihli ( C u m h u riy y e t) gazetesi ticaret muvazene açığımızın 1927 ve 1928 senelerin­

de i 0 3 m ily o n olduğunu yazıyor ki senevî 51,500,000 açık demektir. 8 nisan 1930 tarihli (M illiy et) gazetesi 1929 senesi ticari muvazene açığımızın İO O m ily o n olduğunu iri harflerle yazdı.

Türkiyemiz ziraat memleketidir diyoruz, fakat ziraat memleketi olmak kâfi değil zürra' memleketi de olmak lâzımdır. Ekmeyi, İlmî suretde topraktan mahsul almayı bilmedikden sonra toprağın tabiî ve uykuda olan kabiliyeti neve yarar? İ ta ly a bize 1 milyon 200,000 liralık hububat satıyor. Amerika hububat bedeli olarak bizden 1 milyon, Bulgaristan 700 biu Romanya 600 bin liramızı alıyor. Marsilya bize Adapa- zarmdan ziyade patates satıyor. İstihlak etdiğî- miz şekerin yüzde ellisini Rusya, yüzde otuzu­

nu Romanya, yüzde onunu Bulgaristan, müte­

baki yüzde onunu Macaristan veriyor. Küp şekerlerin yüzde yirmi beşini de Romanya verir.

Biribirine irtibatı az görülebilen bu not­

lardan çıkan netice vazihdir. Neye mühtaç 6.500.000

6.200.000 5,211,176 15

6

G Ü L L E R İN H A N Ç E R L E R İ

Guııeş gib i a le m le r i k u c a k la y a n şefk a tim B ir m u a zz a m n e ş v e s id i iz tir a b ın , k ed erin ; U lv i y e ’sim m ü n c er o ld u n ih a y e tsiz ü m id e Y ü r e ğ im i g u lz a r etd i h e n c e r le r i g ü lle r in .

6 ag. 1916 A. D.

(7)

İÇTİHAT 5387 olduğumuzu ve yer yüzünde muhterem ve

devamlı bir mevkiimiz olmak için ne yapma­

mız lâzım geldiğini anlamak kolaydır. Milletler arasında iktisadı Hégémoniajnücadfleşi olanca şiddetile devam ediyor. Bu zamanda P r in c e de B ism a rc k ın dediği gibi bir saat uyumak ölmekdir. Dünyanın en sanayikâr millet ve Devleti olan Frarısanın son zamanlarda ba;

vekili olmuş olan ilim ve Devlet recülü E d o u ­ ard H e r r io t nun,yukarda ismi geçen Herriot- nun 1920 de iki cı'ld olarak neşretitği y a r a tm a lı

"Créer» adlı ve son derece mühim kitabım insan gözden geçirince ve koca ( Fransa ) nın anglo saxson ve Alman mücahedei iktisadiyesi karşısında nekadar telâş etdiğini ve bu telâşında ne kadar haklı olduğunu görünce bizim ne yapmamız lâzım geldiği şiddetle anlaşılır.

H e r r io t un kiiabı eviyayı ümuı umuzun,mual­

limlerim izin,mütefekkirlerim izin,müııevveı terimi­

zin bilcümle vatan perver vatandaşlarım izin elleri- den düşmemeye lâyık bir kitabdır.Bu kiıab okun­

madıkça bilhassa büyük hârbden sonra Dev­

letlerin ve milletlerin îâkib etmeleri lâzım gelen yeni yolların ve usullerin ehemmiyeti lâyikile takdir olunamaz. 15 teşrinsani 1925 tarihli ve 192 numaralı İ ç tilıa d m Yaratmalı sernamesile bir baş makalesinde C ré e r kita­

bını tahlil etdim. Orada da söylediğim veçhile bugün zinde ve şerefli bir millet piyalarını işgal etmesi icab eden en mühim meseleleri bu kitab derpiş ediyor. Ziraatden, sanayıdan sanayi’i zıraiyyedeıı.demir yollarından,limanlardan,

bahri ticaretden, yeni sanayi kanunlarından, ticarî, İktisadî, malî teşkilâtdan , teehnik yani sma’i tedrisden, umumî tedris ve terbiyeden, Çocuk düşürmeden, tevellüdat ve vefiyatdan, nufus tezayüdü ve tenakusundan, İdarî, adlî is- lâhatdan kadının mukadderatından, sıhhati umu- miyeden , meskenlerin islâhından , köylülerin terfihinden kooperatiflerinden, hasılı içtimai, İktisadî, malî, sıhhî ve hatta edebî meselelerden yalnız Fransaya değil bütün milletlere ve bil­

hassa her milletin gençliğine ders verici ve îkaz edici derin ve geniş bir vukuf ve belagat- le bahs ediyor. Bunlar okunduktan ve mülâha­

za edildikden sonra bedilıî bir suretde anla­

şılıyor ki mübareze milletlerin arasında değil milletlerin istihsal vasıtaları ve müstahselâtı arasındadfr. Bu söze çok dikkat etmeli, yerli malı kullanmak meselesi kulakları doldıırınakda olduğu bir sırada son sözümün eyi anlaşılması

lazımdır. Mukaddes ve muhterem olan ma'lurn

Şiir

ESKİ TARZ

Her sarıihamda bir ebedî giryedir ayan, Hâl aşinaya karşı sükûtumda bir figan ., Mıinkad olurda aklıma âtiden ürkerim, Maziye, hale atfı nigâlı etdiğim zaman . Bir gamlı ah işitmiş olur, başka şey değil Tekbirimin mealini hakkile anlayan.

Zujmetdeıı iştikâ edecek mfirğı can yine Tutmuş da olsa nahli tecellide aşiyan.

Bir şey demem boğarsa eğer arşü ferşi hep Bir katre kanda gizli duran bahri bikeran.

Yok natıkamda hissimi teşrihe iktidar, Lazım teessüratım içün başka bir lisan.

Bir subhı saf imiş bu karanlıkların sonu;

Ey aklı muztarib! Şu büyük va’de gel inan.

Bulmakdayım selâmeti kalbimle tesliyet A’maki canda varsa da bin zatımı bî ernan.

Zilletle itilâf edemez hilkatim benim, Menfurudur dudaklarımın busi âsitan.

Yarab ! Cihanda izzeti nefsimle fâhirim, Ben olmak istemem oııu vermekle kâmran . Azadegâna minnet ölümden beter gelir, İstersen al da canımı çektirme imtinan.

Tokadı zade ŞEKİB

vatanperverliğin yanında bir de iktisadi vatan­

perverlik vardır malum vatanperverlik ezcümle vatan tecavüze maruz olduğu vakit arzı vu- cud etdigi halde ik tisa d i v a ta n p e r v e r lik her gün , her saat, her dakika uyanık ve fe’al olmak icab eder . Varmamız lâzım gelen netice ne olacak? İstihsal. Fakat, istihsale kol çokluğu , fennî bilgi, ahlâkıyet, emniyet ite varılmalı. Yalnız istihsal kâfi değil, çok istihsal etmek, iyi, istihsal etmek, ucuza mal etmek de lâzımdır. İyi istihsal ve ucuza mal etmek, ilmi usuller ve alılakıyet kuvvetile olur . Ticaretde ahlakıyet her şeyde olduğu gibi çok mühim bir âmildir. Bir tacirin metaı kendisinin ve dolayisile rnensub olduğu milletin şeref ve haysiyetidir. Ahlakıyet kelimesi üzerinde İsrar etdiğimin hikmetivardır.

[ Sonu gelecek nüshada ]

ı

(8)

Y A R A T M A L I !

[ Ciéer ]

Yazan : Fransanın sabık Başvekili

E d o u a rd H e rr io t

— 9 —

Bu suretle iki vazife meydana çıkıyor:

anlamak ve yaratmak: Bunlar insanları biribirinden ayıran mucerred fikri [a b s ­ traction ] lardır. Maveka’larin halisane tetebbu’u onları te’iif eder. Bütün mukâ- lemelerimizinmebde’inde eyi tarif olunma­

mış kelimeler bulunur: ahlâk,fazilet, hur- riyyet, tabi’et [kellmeri gibi].Zahirî vuzuh- larindan zihinlerin defin teşevvüşü doğar.

Bizim için Démocratie bir tasavvur [ con- ceps ] değil , zihayat bir varlikdir.

Mutedehhiş muhafaza kârlara ihtar ederiz ki Démocratie hareketsiz paydar olamaz, ve ancak haraketle yaşaya bilir. Bu hareketi dürdürmak istemek felaketi da’vet etmek olur. Hamhayalcilara, nazariyyecilere, proğramlarini , âtıl bir credo, âtıl bir akide şekli altinda tesbit etmek isteyen temaduhculere deriz ki bizim içm démocratie, maksanı insanla­

rı sun’î olarak bir müşterek ve en aşaği seviyye’ye indirmek olan bir reyime de­

ğildir. Bütün hayat bu düsturla istihza eder. Démocratie bize, insanın içtimai i’tilâsının yegâne haddi olarak, kendi cehdinin haddini gösteren bir régime görünmektedir. Démocratie, bütün şah­

sını inkişaf etdirmeye müsait olmak için en vazi’ adamın önündeki maniaları kaldırmalıdır. Démocratie, bir kudret, [Piussance], bir ittisa’ [Expansion] regi­

me idir, bir ölüm üzerine bir İlâhi [ Li- fanie ] değildir.

* **

İlme merbut zekâlar, millî faaliyete doğru gergin iradeler yetişdirmek, bu kitabın mevzuu işte budur. Hayale ka­

pılmıyoruz: Yıkıcı taassub henüz eyi günler görecekdir, ister beceriklilerin

MERHUM SEYİD BURHANEDDİN BELHİ

kurnaz taassubu ister cehaletin anif ta­

assubu olsun. İstiklâl mahkemesi L a- voiseer yi idama oıahkûm edivor; ve mühim tecrüblerini bitirmek için rica etdiki birkaç gün te’hiri kabul etmeye­

rek Lavoiseer yi idam ediyor. Nazari- yenin kuvvetine îçtihad ın [Opinion’un]

adaletine i’tikad eden kimse Devlet re­

cula ünvanına lâyık değildir. Fakat, her muhitde, bil’ahere meleinasda müdafaa edecekleri ictihadlar vücude getirmeyi hoş gören güzideler vardır . Bunlar kendilerine yardım edilmek lâzım gelen­

lerdir . Belahetin uçurumları vardır ve uzun müddet uçurumları olacakdır.

Âdi seviyye her şeyi istilâ etmek ve her şeyi bir seviyyeye indirmek istedi­

ğinden insanı kafi cehilden daha çok iğdab eder [1]: çünki kafî cehilde mut­

lak bir halin güzelliği vardır.

111 Manasız bir simadan bahsederken bir dos- tum“ elle n’est pas même laide,,yani «çirkin bile değil» demişdi. Bayagilik çirkinlikden, hiçden daha mliziç bir bela olduğunu bu suretle ğüzel

ifade etmişdi. a. D.

(9)

İÇTİHAT 5389

Ğenab Muhydditı Bey in 175 Numrulu

« İctihad » da kuv - vetli şa’irligini ve res­

mini okuyucularımıza arz etmişdik . Şimdi eski şa’irlerin falıriy- yelerini tenzir eden İstiğrakını dere edi - yoruz : 175 numrulu

« İctihad » da çıkan

G ö k çe E fe si

çok nazik ve kuvvetli

bir eseri san’at dır . Kozan oğlu Cenap Muhittin Bey

İstiğ ra k

Her mısraını tutuşmuş alevden nişanedir , Ben şairim , sözüm de benim şairanedir : Renginden aldı feyzini toprak sifalemin , Yıldızlar oldu parçalarindan piyalemin . Bir neş’eyim ki , benden içen daimî huzur,

Sonsuz neşat içinde yaşar , layemut olur . Sermestidir gönüller ezelden müdamımın , Hayranıdır cihan ebedi ihtişamımın .

Her şerri kalbedüb de bu âlemde hayra ben , Herculler oldu vehlede pençemde Ehremen . Kırdım bu rahmet uğruna Urbüıı Menatını , Yıktım Brehmenin o biiyiik Sumenatım . Lütfumla cennetimde yaratdım fazileti , Yakdım cehennemimde de kahran rezileti.

Hep hasirane geçti önümden birer birer . Binbir hurafe zadesi mevhum ilaheler ..

Peygamber etdi aklı ilahı iradetim . Bir anda erdi âleme safi hidayetim ,

Kendinde buldu hep o böyük dinin ümmeti ; Mabudu , abdi , mabedi , her dem ibadeti ..

Her mısraını tutuşmuş alevden nişanedir , Ben şairim , sözüm de benim şairanedir !

Cenap Muhittin

DES QUATRAINS MAUDITS

OMER KHAYYAM

Le verre du’ il vide est un urne étrange D’oû jaillit un chant amer et hautain ; Par de mortels sourires il se venge De la vie et de son crime certain.

BEETHOVEN

Tu railles les douleurs et ton caprice épelle Les coups qui font pâmer l’âme du clavecin;

Le sanglot furibond de ta viole rappelle L’éclat de rire amer d’un horrible dessin.

A. D.

THE SPIRIT’S PARADISE [*]

Not in those realms where rivers flow , Of milk and honeyed wine ,

Or where with passion’s light aglow , The eyes of Houries shine;

Not there, o soaring spirit, lies Thy home of bliss , thy paradise ! Nor in bright bowers , where the blest On silken seats recline ,

Where with the heaven that fills the breast Earth’s memories entwine ;

Not there, o heaven - born spirit, lies Thy place of rest, thy paradise !

Sense - pictures these - to soothe the hearts That still to sense incline ;

Through them high heaven the hope imparts Of bliss that is divine ;

But not in them, o spirit , lies That bliss Which is thy paradise ! Nay , far beyond the reach of thought , Where life is love divine

And With eternal grace is fraught , The promissed bliss is thine . There , there , o happy sp irit, lies Thy crad le and thy paradise !

Niazmat Jung RUHUN CENNETİ

Süt ve şerabla taşan , ırmakların , Aşk ateşile tutuşan gözlerin , Pür neş’e oynaşan hurilerin Yeri olan nice ölkeler vardır .

Fakat, ey bülend ruh, senin vatanın orası değil.

Senin neş’en, seadetin, cennetin orada değil.

İpekli sedirler döşeli köşkler

Var bunların kucaklarında dinlenen ta’lililer, Bu ta’lililer hem dünyevi hatıraları

Hem ruhu mest eden cenneti derağuş ederler.

Fakat , ey cennet evladı olan ruh, değil, Senin rahat edeceğin yer orası değil , Senin seadetin, cennetin orada değil .

[*] Bu manzumeyi Hindistan da intişar eden [ Islamic Culture ] ya’ni [ İslam Harsi ] adlı mecmu’a - dan aliyor ve tercümesini yaziyoruz.

(10)

İsta n b u l S o lm a y a n G ü z e llik le r i

— Çamlıcadan .bir nazar —

Sen o pırlantasınki biçilir kiymetin yok;

Kâ’beler kıskanıyor seni bizden daha çok;

Ben bir Allah olsaydım şeririm olurdun sen!

Senin sahillerine kurardım cennetimi..

Sularının başında açardım mabedimi ...

Yeridir Babil gibi baş kaldırıp öğünsen!..

Sen o güzel, kudretli, sehhar melikesin ki Aşkın bükmüş belini muhteşem yalıların Mabedinin bekçisi ölen sevdalıların ! Yer yüzünde eşi yok o mümtaz esersinki Füsun almış renklerin güzellerin gözünden Dünya kavga ediyor vuslatının yüzünden Ah! seni görmeliydi (Sıba) nın (Belkis) leri Tutuşsa da içinde nebinin göz izleri Vaz geçerdi Süleyman peygamberlik tahtından

Irkımın bayrağıyle nişanlandım ben sana Bahtın ne kadar parlak uzun ömürden yana

Yarı yolda kararan İskenderin bahtından!

Dr Kaya

Hala hislere merbut olanlara

Bu zahiri suretler, cennetden bir fikir verir.

Ebedi saadet ümidini yüreklere tatdırır Fakat , ey ruh , bunlarda değil ,

Senin cennetin saadetin bunlarda değil.

Evet idrakinin nüfuz menzilinden çok ozakdır.

Hayatın, İlâhi bir muhabbet olduğu yerde ! Ebedi ni’metle dolu saadet senin ,

Va’d olunan bu saadet senin . Ey mes’ud ruh , işte orası,

Senin beşiğin , senin cennetin orası !

< - l j j .aİ ( j d A> j

Gemimden bir haber yok; şu kadar biliyorum ki sahile bir kaç tahta parçası düşmüşdiir!

s ' O jcij

Gülün ve lalenin önünde şerab içe­

yim dedim, şişden kadehe kuyuncaya kdar bahar geçdi.

. c —* Aİl f & y » f S '

Ey dostlara veda’ederken beni sakît gören! eğer hicab dilini bilirsen her nazarim bir naîedir.

Fernand Gregh ın Menuet sinden şu parça Iran şa’irinin dediğine ne kadar yakındir :

Sanglots que l’on cache au départ, Et qui n’ose s’avouer, par

Orgueil tendre ,...

a ! 1 a J F ' -Nİ.İ.C- O

®J J* Ai

Aşk kâ’bsinin o kafilesiyiz , kî çingiragimizin figani tevhidi derundur.

Km***-

f CC—*

-A» ^ ^ K" i j ^

Gönlünde senin aşkinin ğami bulun­

mayan kimse yokdur , kendisinde kimsenin askinin gami bulunmayan kimse insan değildir.

Mes’ul Müdür Dr. Abdil Hüsnü ( Orhaniye Matbaası )

(11)

Diş Tabibi Mehmet Rifat B.

Cağaloğlu kapalı Furun karşısında her gün hasta kabul eder.

Telefon: İstanbul 264

"Prof. Dr. Selâhattin Mehmet

Röntgen Laboratuvarı

Mahmudiye Caddesi No. 28_____

Hayat

Aylık ilmi mecmuadır, çok mükemmel ve müte’kâmil olarak çıkıyor. Her nüshası 80 sahifelik güzel ve ictuna’i edebî malûmat ile dolu bir kitap halinde çıkar. Celâl Nuri Beyin idaresindedir Telefon: Beyoğlu 3932_______

Kephalgine

Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi ağrı için müessirdir.

* I—(f i a . S

n "3

f i Dh

P

Mesane ve böbrek rahatsızlıklarında müessir ilâçtır. Ta’mı ho?tur ilk istimalinde tebevvlde, idrar yollarında rahatlık hissolunur.

Glisero fosfatlı Şark Malt Hulâsası

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede imâl edilmektedir.

Deposu Ekrem Necip ecza deposu Telefon : İstanbul, 78

Apraham Ekşiyan

kerestecilerde No. 412

Depot de bois de construction en tous genres

Telefon: Stanboul, 2827

Öksürük ve boğaz hastalıkları

Oxymenthol Perraudin

Pastillerini alınız.

Endocrisine Fourrnier

Hasta ve yorgun uzuvları aynı cins a’za- nın cevherde tâmir etmek esasına müs­

tenit opotherapia devalarındandır. Kaşe, pudra ve kompirime halinde kullanılır.

i 9. Avenue de Vi!fiers

P A R t S

D* * 5

gpTlNÊ ROGIER

Aylık

M U H İT

Mecmuasını okuyun . Senelik aboneman 6 lira, nüshası 50 kuruşdur.

“İçtihat ın„ 24 üncü senesi kolleksiyonu

Birkaç tam kolleksiyon var 21/2 lira gönderenlere taahud- lu olarak gönderiyoruz.

BILEYL

Safra ifrazı azalan hastalıklarda, sarılıkta, yarım baş ağrılarında, uykusuzlukta, zihin tembelli­

ğinde, kanın ve bağırsakların bozukluğunda, karaciğer kum sancılarında 1 kapsül alınır.

BILOLACTYL

Ferment lactipue sélectionne

Mide ve bağırsaklardaki tahammür ve tesemmümün maniidir. Çocuk ishalle­

rinde eyi ilâçtır. Yemeklerden evvel 3 — 5 kapsül alınmalıdır.

Kimosine Rogier

Çocukların hazımsızlıklarında, şiite tahammül etmeyenlıer ıııid’e içiiı müessir deva. 200 gram süte bir ölçü kaşığı KIMOSİN kâfidir.

MACİT MEHMET B.

Diş Tabibi

Ankara caddesi, Vilâvet konağı karşısında

Telefon : S. 617

GÜNDE 10 PARA

Anadolunun, her köşesinde birer Çocuk sarayının yükselmesi için Himayei Etfa- lin hepimizden beklediği yardım._____

Cumhuriyet Mücellithanesi

Babıâli caddesinde « karagöz » ittisalin­

de kitaplarını hem metin bir surette hem mute’dil fiatla ciltletmek isteyenle­

rin mücellithanesidir.

(12)

Akşehir Bankası

Sermayesi 1 Milyon lira

Bilumum Banka muamelesile İştigal eder

Merkezi : AKŞEHİR

Şubeleri : İSTANBUL ve İZMİR Müsait şartla mevduat kabul eder.

Afyon, tiftik gibi ihracat üzerine muba­

yaa ve satışa tevessüt eder. Hevi emtia üzerine komisiyon ile muamele yapar.

Telefon : İstanbul 3341

Osmanlı Bankası

Banque Ottomane

Sermayesi 10 Milyon İngiliz lirası Umumî merkez: Galata

Telefon: Beyoğlu 36

Türkiyenin her şehrinde şubeleri vardır.

Veremin her derdinde en müessir deva

F «Idjtihad»

Ltq 1 pour chaQue 3 centimètre de hauteur dans les colonnes de 1’ “Idjtihad». soit 3 X 8 cent, carrés, par insertion.

Le prix des avis et annonces est encassé après leur insertion, contre reçu dûment

établi.

Les numéros de F "Idjtihad« dan lesquels les avis et annonces ont paru sont enuoyés aux intéressés, â titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de I Ltq au minimum, par insertinon.

Diş tabibi

Muallim

H. HAMIT B.

Muayenehanesi

Beyoğlunda Lilrarire Mondiale karşısında Telefon B. 725__________

Dr Yorgi Fotaki Mavromatis

Emrazı dahiliye :

Beyoğlu Venedik Sokağı No. 5 Cum’a ve cumartesinden başka Hergün

2,5j dan 7 ye kadar. *

Çarşanba günleri parasızdır.

Telefon: p. .4767

Şâiri Âzami tebcil

Güzide şair Filorinalı Nazım Beyin Abdulhak Amid beyi ateşli bir ilhas ile tebcil eden yeni eseridir.

Mutala’asını tavsiye ederiz birçok resimleri muhtevidir.

Türkiye Sanayi ve Maadin Bankasına Merbut

YERLİ MALLAR PAZARI

H e r e k e , B e y k o z , B a k ır k ö y F a b r ik a la r ı

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon: İstanbul, 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mamulâtından ipektik r ve döşeme­

likler, yünlüler, battaniyeler, kostümlük ku­

maşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar vesaire topdan ve perakende olarak satılır.

Adabı Muaşeret rehberi

( S A V O İR V İV R E )

Dr. Abdullah Cevdet Beyin bu yeni kitabı mühim bir ihtiyacı tatmin ediyor. 500 küsür sahifalı ve resimlidir.Fi. 150 kuruş cildiisi 175

Müderris İsmail Hakkı Beyin kitapları

Kuruş İçtimaiyat noktai nazarından terbiye 20

Kalbin gözü 20

İzmir konferansları 50

Terbiye ve iman 25

Bu eserlerin nüshaları tükenmek üzered.r.

İdarehanemizde ve kitapçılarda bulunur.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

• Marka mimarisi: Marka veya alt marka, teklifini anlatabilmek için birlikte nasıl çalışmalılar.. • Marka kimliği: Marka, görsel ve yazılı biçimde en iyi

Ilattı alestikiniıı an sathı hamule sathı itibar olunarak E I hudu kutbisilc çi/ileıı bir mudallaı hayti olduğu ııaz.ırı itibara alınırsa kirişin muvazenette

raiti haiz ve zarif oldukları gibi ucuza da mal olmak- tadır. Bundan başka şehirlerin ortalarında bulunan ve vak- tile cephelerinden başka hiç bir şeye ehemmiyet vermeksizin

Katıldığımız düğünde de geçmişten seçilen geleneksel değerler (mehter takımı, kırmızı duvak, at), yeniden harekete geçirilerek hatta mehter takımında olduğu gibi

Diğer yandan, näylä= yapısı, -en azından äylä= fiilinin “yap-, et-” anlamlı diğer fiillerden daha baskın olarak kullanıldığı bu eserin yaratıldığı alanda ve

Ama nispeten daha düz bir bölgede isek ya çok düzgün ve yukarı doğru daralan bir yuvarlak oluşturan tepeler ya da yerden kalkıp yükselerek uzayıp giden ve

Yüzün vertikal boyutu Fasiyal eksen açısı Üst keser dişin konumuN. A lt keser

Araştırma bulguları bilgi grubu(vücudu) olarak görülmektedir. Problem çözümleri, var olan bilgi grubuna ait tahmin kümesiyle çerçevelidir ve öğrenciler bununla