• Sonuç bulunamadı

Tanımadığımız ünlü tanıklar:Mazhar Osman

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tanımadığımız ünlü tanıklar:Mazhar Osman"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TANIMADIĞIMIZ ÜNLÜ TANIDIKLAR

(Tlazhan Osman

Yazan: Cem Atabeyoğlu

Birisinin davranışlarında bir anor­ mallik sezildiği zaman:

— «Seni ancak Mazhar Osman pak­ lar!» derler.

Deli-dolu halleri olanlar için sarfe- dilen söz ise:

— «Mazhar Osman'ın gözü kör mü oldu, seni görmedi?» der.

Ve nihayet hepsinin üstünde kesin bir teşhisimiz vardır:

— «Mazhar Osmanlık!» deriz aşırı halleri görülenlere. Bu bir deyim olarak dilimize yerleşmiş, hattâ folk­ lorumuza kadar girmiştir.

Milletçe böylesine dillerde ve gö­

nüllerde yüceleşmiş Mazhar Os­

man kimdir? Bu sorunun cevabını pek kısa şekliyle de vermek müm­ kündür: Mazhar Osman, Türk Tıp tarihinin en büyük isimlerinden bi­ ridir! Fakat onun yaptıkları, yerden göğe hak ettiği «Büyük» sıfatının da çok üstündedir. Mazhar Osman, köhneleşmiş tedavi usullerini kö­ künden yıkan, sinir ve ruh hastalık­ larına modern tedavi -sistemini so­ kan kişidir. Tımarhaneyi akıl has­ tanesi, deliyi akıl hastası yapan da odur. Mazhar Osman'ın bu bü­ yük reformu 1920'lerde yaptığı dü­ şünülecek olursa, onun bu dâvada gösterdiği büyük cesaret ve elde

12

ettiği zaferin azameti çok daha iyi anlaşılır. Nitekim onun bu dâvada giriştiği son derece cesur davranış­ lar ve yaptığı işler o günün orta­ mındaki muhafazakâr zümre tara­ fından benimsenememiş, bu ne­ denle kendisini çekemiyenler naza­ rında adı «Pek sağlam akıllı değil- dir»e bile çıkmıştı. Ancak koca he­ kim bunu da hoşgörü ile karşılamış ve tuttuğu yoldan şaşmamıştır. Hat­ tâ samimî bir dostunun «Hoca, bazı kimseler senin için delidir, diyorlar!» şeklindeki ikazı karşısında dahi kah­ kahayı atıp verdiği şu cevap pek meşhurdur: «Onların benim için deli­ dir demeleri bir şey ifade etmez. Yeter ki ben onlar için delidir de- miyeyim...»

Üstadın bu büyük esprisi altında büyük bir gerçek de gizli bulunmak­ tadır. Bu memlekette Mazhar Os­ man'ın «Delidir!» hükmünü verdiği bir şahsın akıllı olduğunu asla is­ pat edemiyeceği besbelliydi. Mazhar Osman gelinceye kadar de­ lilik, tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktı. Delinin iflâh etmesine imkânsız gözüyle bakılırdı. İşte Mazhar Osman böyle bir ortamda deliliğin de tedavisinin mümkün o- labileceğini, bir delinin de iyileşe­ bileceğini ispatlamıştı.

Rahmetlinin «Delilerden korkmaz

mısın hoca?» şeklindeki bir suale de verdiği şu cevap pek meşhurdur: — «Ben delilerden korkmam, akıllı geçinenlerden korkarım asıl. Delileri hürmetle severim, zira onlar benim velînimetimdir...»

Dedeağaçlı Osman Bey'in oğlu o-

lan Mazhar Osman 1884 yılında

Kırklareli'nde doğmuş, tahsilini İs­ tanbul'da yapmıştı. Üsküdar İdadi­ sinden sonra Askerî Tıbbiye'den mezun olmuş ve Almanya'ya gide­ rek asabiye ve akıl hastalıkları ü- zerinde ihtisas yapmıştı. Yurda dö­ nüşünde Gülhane Hastanesi'nde ho­ calığa başlamıştı. Bu arada köhne- miş tedavi usullerinin tatbik olun­ duğu Toptaşı Timarhânesi'nden bu­ günkü modern Bakırköy Akıl Hasta­ nesini ortaya çıkarmış, bu arada son devirlerin en ünlü asabiye mü­ tehassıslarını yetiştirm iş ve kendi eseri olan Bakırköy Akıl Hastanesi­ ni onların ellerine tevdi etmişti. 1933 yılında Ordinaryüs Profesör olan Mazhar Osman Usman yurt i- çini baştan başa kaplayan o büyük şöhretinin yanısıra akıl hastalıkları ve asabiye dallarında uluslararası bir üne de sahipti. Bu konudaki bü­ yük değerini bütün Avrupa'ya ka­ bul ettirm işti. Akıl ve sinir hasta­ lıkları üzerinde pek çok eserler de yazan Mazhar Osman Hoca'nın ay­ rıca Fransa, Almanya, Belçika, İs­ viçre, İtalya, Ingiltere ve Danimar­ ka'daki tıp kongrelerine sunduğu tehl'öler de dünyanın en büyük tıp dergilerinde yayınlanmış ve büyük akisler uyandırmıştı.

Meslekî eser ve makalelerinin ya- nısıra «Sıhhî Sahifeler» ve «İstan­ bul Seririyatı» adlarında iki de der­ gi çıkarmıştı.

Mazhar Osman Hoca, meslekî de­ ğerinin yansıra teşkilâtçı ve tam bir cemiyet insanıydı. Kişisel çaba­ sıyla meydana getirdiği «Yeşilay Derneği» onun eseridir. Ayrıca Akıl Hastalıkları Cemiyeti'ni de kurmuş ve 25 yıl müddetle başkanlığını yap­ mıştır. Meşrutiyetin ilânını mütea­ kip Türkiye Kızılay Derneği'nin ku­ rulması yolundaki ilk teşebbüs y i­ ne ondan gelmişti. Ayrıca Fransız Nöroloji Cemiyeti, New York Nö­ roloji Akademisi ve Alman Akliye Cemiyeti'nin de azası olmakla u- luslararası çaptaki büyük değerini ispatlamıştı.

Memlekete modern anlamıyla akıl ve sinir hastalıkları konusunu sokan Mazhar Osman Hoca, bu konudaki ilk mütehassıslarımızın da hocası olmuştu. Kendisi «Hocaların Hoca­ sı» sıfatına yerden göğe hak kazan­ mıştı. Onun öğrencileri onun açtığı yoldan yürümüşler ve Mazhar Os­ man Hoca'nın yolunu izleyen genç nesiller yetiştirmişlerdi.

Türk tıp aleminin yetiştirdiği en bü­ yük doktorlardan biri olan ve halk arasında ölümsüz bir üne sahip bu­ lunan Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Usman, kısa bir hastalığı müteakip 1 Eylül 1951 günü hayata gözlerini yumdu.

Dr. Ercüment Alacakaptan, onun ö- lümünden sonra yazdığı «Mazhar Osman'a Sesleniş» şiirinde şöyle diyordu:

Mazhar Osmanlık olanlar ne edip, neylesin ah! Derde derman ariyan dertliler öksüz bu sabah.

Referanslar

Benzer Belgeler

Birkaç çizgi ile yaptığı resimler, herkesin takdirini kazanıyordu, fakat ona hiç kimse hârika çocuk dememiştir.. Sanat tarihi tetkik edilirse resimde «Hârika

Kitapçılann bu çeşit eserleri tercih — bittabi bazıları, hepsi değlV— ettik­ lerine ve meselâ Ahmet Basimin basın tarihini ilgilendiren mühim makalele­ rini,

Şimdi kendi hazırladıklaıı silâhın kendi aleyhlerine dönebilmesi ihtimali karşı-- smda ne düşündüklerini bil­ miyoruz. Çünkü “ Mürür-u zaman” a

Ateist olduğunu açıklarken, İslam dünyasının afaroz ettiği Salman Rüşdi’nin “ Şeytan A- yetleri”ni Türkiye gibi bir ülke­ de yayınlamak için uğraşırken

Ortaköy'dc Halice Sultan'ın yalısının bahçesini düzenler ve Mclling kısa zamanda kendisini Hatice Sultan'a kabul ettirilerek resim yapma izni alır.. Ancak bu

Bunu bilen Mü sahipzade toplumsal aksaklıkların ve beşerî zaafların temsilcisi olarak taşladığı kişilerin karşısına kendi düşüncelerine ve halk görüşüne

Ölüler hakkında yapılan tenkit ve takdirlerin on lar için olmayıp diriler için ol­ duğunu nazarı itibare alarak müstakbel nesilerim iz için bu ciheti ihmal

Hattâ denilebilirki, duyarlığı, zekâsı, zev­ ki, yetenekleri ile çok üstünde olduğu çevresine se­ vimsiz görünmemek, onlarda bir aşağılık kompleksine yol