M ü s a h ip z â d e yılı
İstanbul Şehir Tiyatrosu 1968
yılını, doğumunun 100. yılı olmasından ötürü, «Müsahipzâde Yılı»
ilân etti.
Müsahipzade Celâl, Türk tiyatrosunun en dolu, en renkli yazarlarından biridir.
Son Osmanlı kadar ilk Cumhuriyeti de, uzun ömrü sâyesinde, erginlik çağında yaşayabilen yazar,
dilde, temada sun’îliğe, sahteliğe kaçmadan Cumhuri yet gözüyle Osmanlı kuramlarım eleştirmekte yetkin
bir kalemdi. Müsahipzâde bunu güdümlü bir tutumla yapmıştır. Onun için de bir çok aşırılıkları
içinde barındırır. Çünkü ele aldığı kuramları hiç bir nesnel müeyyideye bağlı olmaksızın yerme hakkına
sahipti.
Musahipzâde’nin gücü bu aşırılıklarda değil şüphesiz.. Önce eski tiyatro geleneğiyle günümüz
arasında geçit oluşunda O geleneğin bugün de yaşatılabileceğini ispat eden bir sürü örnek verişinden,
sonra da bu geleneğin, sosyal bir muhtevayı kapsayan bir olgunluğu olduğunu da göstermesinde.
Umarız bu yıl, Şehir Tiyatrosu’nun bu çabasına - Müsahipzâde’yle ya da geçen yılki Kanlı N igâr
örneği diğer çalışmalarla özel tiyatrolar da katılırlar.
TOPLUMSAL HİCİV
Dr. Sevda ŞENER
lemleri fertlerin tek tek tutumları, or tak beşer zaafları ile açıklamak halk gö rüşüne uygun kolay bir tutumdur. Seyir ci üzerindeki etkisi kolayca önceden kes tirilebilir.
Müsahipzade Celâl kalın hatlı beşerî zaafların ve karakter zıtlıklarının etki sağlamaktaki şaşmaz faydasını gelenek sel temaşadaki aktif tecrübesinden iyi biliyordu. Bunun için eğri ile doğruyu, çirkin ile güzeli yan yana yaşatarak te- zadların ışığı altında ilgiyi beşerî ve top lumsal zaaf ve kusurlara çekiyor, bu iki gücün çatışmasından doğan heyecan ile seyircisini kolayca sahneye bağlıyordu.
Tezad halinde olan kişlerin çatışması sadece heyecan ve ilgi unsurunu sağla makla kalmamakta, yazarın düşüncele rini en kolay ve tabiî şekilde ifade edebil meşine de yaramaktadır. Bunu bilen Mü sahipzade toplumsal aksaklıkların ve beşerî zaafların temsilcisi olarak taşladığı kişilerin karşısına kendi düşüncelerine ve halk görüşüne sözcülük eden, doğru yolu gösteren erdemli kişiler çıkarıyor, Müsahipzade Celâl’in önemli iki ö-
zelliğinden biri halk için yazmış olması, diğeri ise eserlerinde yerli kaynaklardan faydalanmış olması idi. O, malzemesini güzel yanları ile olduğu kadar, çirkin yanları üe de eski İstanbul hayatının çe şitli âdetleri inançları, gelenekleri ara sından seçiyordu.
Müsahipzade Celâl, Ziya Gökalp’in anlamında «Milli Harsla sahip bir ya zardır. Sanat zevki geleneksel sanatın kuralları ile yoğrulmuş, değer yargıları geleneksel halk görüşünden hız almıştır. Müsahipzade Celâl eski İstanbul hayatı nı eserlerinde aksettirirken bi rTürk gibi hissetmiş, bir Türk gibi sevmiş, övmüş hattâ bir Türk gibi yermiş fakat bir ba tılı gibi disiplinle, ne yaptı ğını bilerek çalışmıştır.
Onun taşlamalarında da gelenekse1 millî hiciv yolunu tercih ettiği, ele aldığı toplumsal bozuklukları derinliğine ince- lemeyıp sathi ve kolay anlaşılır sebeple re, çok kere de beşerî zaaflara bağlama sından bellidir. Çapraşık toplumsal prob
M Ü S A H İP Z Â D E kendi yazdığı bir ortaoyımunda zenne rolünde
bir yandan yerdiği topluma bir yandan da kurtuluş yolunu gösteriyordu. Bunun la beraber yazarın her iki halde de mak şadını durumlara ve davranışlara sindir meğe çalıştığını ve bunda az çok başarı gösterdiğini iddia edebiliriz.
Müsahipzade bu başarıya karikatü rize ettiği kişilerde aşırılıkla gerçeklik, çirkinlikle cana yakınlık arasında denge kurabilmiş olması, çirkinliklere güldürür ken, zaaflara anlayış göstermesi ile ulaş mıştır.
Genel olarak Müsahipzade Celâl için sanatçı yanı ıslahatçı tarafından ağır basmış bir tiyatro yazarıdır denilebilir. Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi, Mum Söndü. İstanbul Efendisi. Ferman lı Deli, Yedekçi gibi başarılı piyeslerinde taşlayarak güldürme özelliği yanında, anlayışla sempatiyle güldürme özelliğine de aynı oranda yer vermiştir.
Müsahipzade Celâl çok kez devletin
Devamı sayfa 12 de
DORT
TOPLUMSAL
HİCİV
4. sayfadan d°vam
yüksek kademedeki memurlarını taşla mış olan bir yazardır. Toplumsal aksak lakları olduğu kadar beşerî zaafları da onların şahsında yerer. Daha doğrusu bu bilgisiz, bu haris, bu tamahkâr, bu şeh vet düşkünü kişiler yaradılışlarından ge len zaafları yüzünden ikbale heves etmiş isteklerine ulaşmak için her çeşit uygun suzluğu göze almaktan çekinmedikleri gibi, o mevkie eriştikten sonra da itibar ve servetlerini arttırmak için yolsuzluk tan rüşvet yemekten halkı sömürmek ten geri kalmamışlardır. Kötülük, bozuk bir toplumsal bünye yaratan haris kışı lerin mevcudivetindedir. Nitekim yazar eserlerinde toplumda hatırlı mevkileri ol madiği halde aynı çeşit zaaflarından do layı yerdiği Atlı Ases Kamer, Çıvızade, Dölsüz Yunus, Ziba Kadın gibi kara kışı leı de canlandırmıştır.
Musahipzade Celâl toplumsal bozuk İlıkları nasıl kara kişilerinin şahsında ye riyorsa, toplumun müsbet yanını da ide alize ettiği faziletli kişilerin şahsında övüp alkışlıyor. Hemen bütün piyeslerin de «devletiû»ların karşısına çıkardığı fa zilet örneği kişiler, ekmeğini alnının teri ile kazanan dürüst namuslu esnaftan kimselerdir. Bu «devletlû», esnaf çatış masını Yedekçi Atlı Ases, Kaşıkçılar, Mum Söndü, Bir Kavuk Devrildi, Gül ve Gönül, İstanbul Efendisi. Fermanlı Deli, Selma isimli piyeslerinde açıkça görmek teyiz. Yalnız vak'ası yirminci yüzyılda geçen Selma’da lonca esnafının yerim, gene ekmeğini çalışması ye hüneri ile kazanan fen adamı, bir mimar almıştı . Bu çatışmadan ikbal sahibi kişiler ne kadar haris, mağrur, hoyrat, zalim, dar kafalı, anlayışsız ve cahil ise, öte kiler o kadar tok gözlü, alçak gönüllü, iyiliksever, babacan, geniş görüşlü, sanat, sever ve kültürlüdürler.
Musahipzade, taşlamalarını vak’anın kuruluşuna, çeşitli davranışlara, dialog- lara sindirmiştir. Bu bakımdan ele alı nan konu, olayların düzenlenişi, kişilerin özellikleri, tutumları, tepkileri hep aynı görüşü aksettirecek şekilde bir birlik gös terirler. Bir oyunda adalet kurumu taş lamyorsa piyesin olayla düzeninden yar dımcı kişilerine kadar bütün unsurları bu maksada bağlı olarak görevlendiril mişlerdir. Bu bakımdan piyese şekil ve ren her şeyden önce fikirdir. Tiplerin ay n ayrı gerçeğe uygun inandırıcı kişiler olmasına, dialoglann rahatlığına rağ men hepsine hakim olan unsur yazarın maksadıdır
Yazarın piyeslerinde taşladığı husus lan kişisel zaaflar bakımından, ikbal hır sı. dalkavukluk, gaddarlık, şehvete düş künlük, tahakkün, dar kafalılık ve ceha let olarak sıralayabiliriz Buna paralel olarak toplumda meydane gelen aksak lıklar ise adaletsizlik, rüşvet, iltimas, yet kiyi kötüye kullanma, menfaat temin et me, halkın istismarı, halkın, bilginin, sanatın hor görülmesi, mal ve can em niyetinin olmayışı, sahte batı taklitçili ği, alafrangalık ve çeşitli kadın prob lemleridir.
Çok kere kişisel zaafların bir çoğu aynı insanda tecelli etmekte, benzer top lumsal aksaklıkların şaşmaz işaretçileri olmaktadır
ON