Masal olan hayatlar
Osman Cemalin
Yazan
DI duyulmamış, kentlisi tanınma mış bir adam kimsesizliği için de ölüp giden Osman Cemal, güzel sanatların her çeşidinde ve her şube sinde — resim müstesna— değerli bir varlıktı. “ Orijinal bir şahsiyetti? de diyebiliriz. Bu asla mübalâğalı bir id dia olamaz.
Sahnede bir “ kıymet” oldu. Celice taklidinde de bir “ kudret” di. Orta o- yıınunda başarılar gösterdi. Koman ve **»*tâye alanımla ismi?! ıutııt*ınrmya- cak "eserler verdi. İçli, ince şiirleri, Mehmet Emin Beyvari vatani manzu meleri, çapkın, şen ve kıvrak şarkıla rı, baharı, yazı, İstanhıılun güzel kö şelerini birkaç billîır mısra içinde ya şatan neşidecikleri vardır.
Çok sevdiği ve hemen her makale sinde, her fıkrasında ve çeşitli yazıla rında bahsedip övdüğü İstanbul hak- kındakiyazıları, semtlere, semtlerin
| M. S. Çapanoğlu j
meşhur ve tipik şahsiyetlerine ait
j
hâtıraları folklor bakımından değerli | verikalardır.Eğer Osman Cemal bunları' yazma- ! saydı, üstadım Ahmet Basimin o renk i li üslûbu, o derin görüşü ile yaşattığı j ve bir sinema sad&katiie teslıit ettiği elli altmış yıl evvelki İstaııbnlun son raki hususiyetlerini bilmeyecektik. Bir takım tipik insanların, surların ve me zarlıkların içindeki ve dışındaki âlem den haberimiz olmıyacaktı.
Yine eğer Osman Cemal olmasaydı meşhur delileri, ün almış satıcı ve çar şı esnaflarını, kendi lehçelerde konuş- turmasaydı, şahsiyetleri hakkında ma Iûmat vermeseydi, büyük romancı
Hü-y
jzıları
şeyin Rahminin yaşattığı tiplerden; îs tanbul hayatından sonra yetişen tiple ri, züppeleri, zirzoplan, tulumbacıları külhanbeylerini, dolmaeı Araplan, se mai üstadlarını, tanınmış meyhaneci leri, balıkçılan, alamana reislerini ve
dış mahalle hayatile kocakarı muhave relerini, tramvay konuşmalannı, vel hasıl İstanbulun bir sürü orijinal si- malarile hazin, içli ve komik tarafları nı kimsebilmiyTecekti.
Gelecekte eski İstanbul hakkında etüdler ve kitaplar hazırlıyacak ya - zarlarla folklorcular ve tarihçiler o- non bu yazılarından en geniş ölÇüde faydalanabilirlerdi. Fakat ne yazık ki bu güzel ve dokümanter yazıların yüz de sekseni Arap lıarflerile çıkmış ve kitap halinde neşrolunmamıştır. Gaze telerin ve mecmuaların sütunlarında sonsuz bir uykuya dalmış bulunuyor. Bundan ötürü gelecekte faydalanma nın, istifade etmenin imkânı yoktur. Bu yazılan oralardan çıkarmak, toplanmak, dikkatli bir tasniften son ra kitap halinde bastırmak lâzımdır. •
Toplamak işi pek kolay değil ama, azimle ve himmetle en güç şeyler ba şarılabilir. Meselâ ben, birkaç aydır, Osman Cemalin eserlerini toplamağa başladım. Gazetede çıkan ilk yazısını buldum. Ondan sonra eserlerini neşret tiği gazete ve mecmualan tarıyorum. Hususî kütüphanemdeki gazete ve mecmualardan sonra umumî kütüpha nelerdeki koleksiyonlan inceliyeceğinı. Bunlan hazırladıktan sonra bastır mak niyetindeyim. Fakat kim basa cak?.. Kendim yapamam, sermaye me
selesi...
Kitapçılar mı?..
Onlar böyle eserleri basmazlar; bu ruıı büker, mırın kırın ederler.
Var mı zina romanı? Var mı por nografik şeyler? Daha gazetede tef rika edilirken kitap halinde çıkarmak hakkını almak için, av kokusu almı; zağarlar gibi, bu asri bahname mu harrirlerinin, bu modern zanbak müel liflerinin arkalarından koşarlar. Ama bunlar yüz kızartıcı şeylermiş, onlar ca ehemmiyeti yoktur. Para kazandı racak bir eserdir ya bu kâfidir.
Kitapçılardan birinin kitap şeklinde basmak hakkını aldığı ve günlük ga zetelerimizden birinde tefrika edilen bir romanda öyle bir pasaj okudum ki yüzüm kızardı. İnsan en samimi, en lâübali bir dostuna, bu satırları o- kııinaktan utanır. Halbuki bunlan, bu iğrenç, bu rezil satırlan halka ahlâk ve fazilet dersi veren bir gazetede, bir çok genç kızlar ve genç delikanlılar okuyor.
Yüksek savcılık makamı bir esere müstehcen demek vc mahkemeye ver mek ve toplatmak için, böyle galiz tefrikaların kitap halinde çıkmasını mı bekliyor?
Kitapçılann bu çeşit eserleri tercih — bittabi bazıları, hepsi değlV— ettik lerine ve meselâ Ahmet Basimin basın tarihini ilgilendiren mühim makalele rini, Osman Cemalin folkloru alâka - dar eden yazılarını gazete koleysiyon- lanndan toplayıp neşretmiyeceklerine göre, bu işi başarmak Basın Birliğine düşüyor. Bu ödevi, her şeyden ve her şeyden evvel yapmak lâzımdır.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi