• Sonuç bulunamadı

Haftalık Dış Politika ve Ekonomi Bülteni, Sayı 68, Ekim 2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Haftalık Dış Politika ve Ekonomi Bülteni, Sayı 68, Ekim 2020"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dağlık Karabağ’da Taşlar Yerinden Oynadı. Doç. Dr. Fahri Erenel

Ermenistan’ın saldırısı üzerine başlayan Azerbaycan-Ermenistan çatışması Azerbaycan’ın üstünlüğü ile devam ediyor. Dağlık Karabağ dışında işgal edilen 7 Rayon (İl) ve bu rayonlara bağlı yerleşim birimlerinin ele geçirilmesi öncelikli hedef olarak görülüyor. Ermenistan bu rayonları Dağlık Karabağ müzakerelerinde kendisine avantaj sağlaması maksadıyla işgal etmişti. Dağlık Karabağ’da Ermenilerin sayıca fazla oldukları ve burada özerk bir yönetim talepleri dışında 7 Rayon’un işgali Batı’nın gözleri önünde gerçekleşti. Geçen haftaya kadar sorunun barışçı yollarla çözümü için kurulan, ABD,Rusya ve Fransa’nın oluşturduğu Minsk grubu havanda su dövmekten başka bir şey yapmadı. Suriye’ye ait olan ve İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepelerini Tapu Birimi gibi basın önünde şov yaparak ve imzalayarak İsrail’e veren Trump Amerika’sından işgal edilen kendi topraklarını Azerbaycan’a geri verme gibi bir tavır asla beklenemezdi. Afrika’nın birçok ülkesini sömürmeye devam eden,başta Cezayir ve Ruanda da olmak üzere milyonlarca insanın soykırımından sorumlu olan, PKK ile işbirliğini açık bir şekilde yürüten, sözde Ermeni soykırımı için her türlü girişimi yapabilen, her fırsatta Türkiye ve İslamiyete dil uzatmaktan çekinmeyen Macron Fransa’sından da arabuluculuk yapması, hak, adalet ,eşitlik kavramlarını uygulamaya sokması dikkate bile alınamazdı. Yakın çevre doktrini adı altında kendi topraklarına yönelik her türlü girişimi kanlı bir şekilde bastırmaktan ve gerekirse o toprakları kime ait olduğunu umursamadan dünyanın gözleri önünde işgal eden Putin Rusya’sından adil olması beklenemezdi.

Üstelik söz konusu grup üyelerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin değişmez 5’lisi arasında yer alması, menfaatlerine uymayan her konu için veto kartını çekinmeden kullanmaları, bu nedenle dünya üzerinde hemen hiçbir sorunu çözemeyen daha doğrusu çözmek istemeyen ülkeler olduğunu söylemek Dağlık Karabağ sorunun niçin 30 yıldır çözülemediğini açıklamakta önemli bir kanıt olarak karşımıza çıkacaktır. Dünya üzerinde çok sayıda ülke ve uluslararası ve bölgesel örgüt’ün işgalci olarak gördüğü ve deklare ettiği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen işgal ettiği Dağlık Karabağ’dan çıkması için Ermenistan’a söz geçiremeyen, daha doğrusu mevcut durumun devamını çeşitli menfaatlere dayalı olarak isteyen Minsk Grubunun üç ülkesinden farklı bir davranış beklenemezdi.

Bu ülkelere İran’ı da katabiliriz. Günay Azerbaycan’da yaşayan 30 milyon’a yakın Azerbaycan Türkü’nün İran’dan koparak Azerbaycan ‘a katılması İran’ın parçalanması anlamını taşıyacaktır. Parçalanma bununla kalmayacak, Arapların

(2)

çoğunlukta yaşadığı bölgelerde Suudi Arabistan’a bağlanma, Belucistan ve Diğer Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde başlayacak ayrılıkçı hareketler İran’ın ABD’nin istediği gibi sıradan bir devlet ve güç haline gelmesine neden olabilecektir. Bu nedenle İran, Dağlık Karabağ’ın mevcut durumunun yani Ermenistan tarafından işgalini, bölgenin Güney Azerbaycan ile Azerbaycan arasında bağlantıyı kısmen de olsa kesmesi nedeniyle desteklemektedir. Ermenistan tarafının sık sık ifade ettiği “en iyi dostumuz İran’dır” sözü boşuna değildir.

Ermenistan’ın son üç aydaki artan faaliyetlerini elindeki güce dayanarak, güç mukayesesi yaparak arttırmadığı açıktır. Rusya elbette başat aktör olarak önceliğe sahiptir bu konuda. Toprakların’da Rus askeri barındıran ve her açıdan Rusya’ya bağlı olan bir ülkenin kendi iradesi ile bu tür hareketlere girişmeyeceği açıktır. Rusya, bölge ile ilintili aktörlere mesaj göndermektedir. Başta Ermenistan yönetimine. Mesajı açıktır. “Ben olmadan bir hiçsin. Azerbaycan karşısında ne hallere düştüğünü görüyorsun” diyor. İran’a, “Ermenistan ile fazla yakınlaşıyorsun. Benim onayım olmadan fazla yaklaşma. Suriye’de olduğu gibi bir girişimine asla izin vermem” diyor. ABD’ ye “Beni çevrelemeye çalıştığını biliyorum. Elini çek Kafkaslardan. Burası benim arka bahçemdir. Ben ne dersem o olur. Ukrayna, Gürcistan, Kırım’ı unutma” diyor. Fransa’ya “ ülkende yaşayan Ermenilerin varisi değilsin. Onların vatandaşın olarak haklarını koru. Boyundan büyük işlere karışma” diyor. Çin’e “kuşak yolun demiryolu bölümü için bana muhtaçsın. Benimle birlikte daha sıkı hareket etmelisin” mesajı gönderiyor. AB’ye , “%5-10 arasında olsa da doğal gaz ihtiyacını karşıladığın Azerbaycan’dan bir gün gelir, gaz kesilir ve bana daha fazla muhtaç olursun. Ermenistan’ı Fransa’nın çabaları ile batının bir uydusu yapma çabalarınızdan vazgeçin “diyor. Türkiye’ye “Suriye, Libya’da olduğu gibi sorunların çözümü için birlikte hareket etmeliyiz. Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığında benim onaylamadığım çözüm gerçekleşmez” mesajı veriyor.

Putin Rusya’sı, yakın çevre doktrinin den asla taviz vermeden elindeki sert güce dayanarak uluslararası hukukun ne dediğine aldırmadan yoluna devam etmek istiyor. Önüne çıkan engelleri büyümeden etkisiz hale getiriyor. Rusya, her ne kadar 1828 Türkmençay anlaşmasından beri Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etse bile bölgenin demografik yapısını yıllar içinde Ermeniler lehine değiştirdiği görülmektedir.1832 yılında Ruslar tarafından yapılan ilk resmi sayımda Dağlık Karabağ ‘da % 64 Azeri nüfusa karşı, Ermeni nüfusun %34 olduğu belirlenmiş ,19 ncu yüzyılın sonunda %34 olan Ermeni nüfus oranı %53’e yükselmiştir. Günümüzde ise Ermenistan işgali sonrası 1 milyondan

(3)

fazla Azeri’nin göç etmesi nedeniyle bu oran ciddi bir şekilde Ermeniler lehine dönmüştür.

Türkmençay anlaşması ile Nahçıvan Azerbaycan’dan koparılmış ve Stalin’in böl ve yönet politikasına uygun olarak Azerbaycan’ın etkili bir güç olmasının önüne geçebilmek için Azerbaycan’ı iki bölgeye ayırmıştır. Bundan sonra da Rusya, Azerbaycan’da meydana gelen veya gelme ihtimali olan politika değişikliklerine sık sık ve en sert şekilde müdahale etmiştir. Binlerce Azerbaycanlı Rus tanklarının altında kalarak hayatını kaybetmiştir.1920 yılında Azerbaycan ordusu, Karabağ’da Ermeni ayaklanmasının bastırmakla uğraşırken Kızıl Ordunun Bakü’ye girerek katliam yaparak Ermenileri nasıl korudukları unutulmamalıdır.

Azerbaycan, her Türk Devleti gibi özgürlüğüne düşkündür. Toprak, vatan ve bayrakları uğruna binlerce şehit vermişlerdir. Bakü’deki “Azatlık” özgürlük şehitlerinin yatağıdır. Azerbaycan, kendi topaklarında bir tatbikat yapmaktadır. Azerbaycan’a hiçbir ülke veya kuruluşun dur deme hakkı yoktur. Durması ve çekilmesi gerek tek bir ülke vardır Ermenistan. Azerbaycan, Minsk grubunun bugüne kadar çözüm yolunda bir şeyler yapması, sorunun barışçı yollardan çözümü için 30 yıl beklemiştir. Bu süreçte asla saldırgan olmamıştır. İnsan hakları ihlali yapmamıştır. Vatandaşlarının refahı ve ülkesinin bekası için gelişimini sürdürmüştür. Şimdi sabrının meyvelerini toplamakta, elinden haksız bir şekilde alınanları geri almaya devam etmektedir.

Azerbaycan, taşları kimsenin beklemediği bir şekilde yerinden oynatmıştır. Ve taşlar asla eski yerlerinde olmayacaktır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Yapılan analizler sonucunda, öğrencilerin staj yeri (beceri eğitimi aldıkları kurum), eğitim bölgesi ve mesleki lisesi tercih sebebi değişkenlerinde beklenti

Piyasa şartlarına göre değişiklik gösteren tahvil faiz oranı, tahvili çıkaran kuruluş için uzun vadeli borçlanmayı sağlamakta ve tahvil hamili için faiz

Aile işletmelerinin faaliyette bulunduğu sektör bakımından, sadece dışsal sosyal sermaye düzeyleri tekstil sektörünün genel itibariyle diğer faaliyette bulunulan

Yüksek lisans tezi olarak yaptığım bu çalışma Fatih dönemi yazmalarından Şemseddin Karamanî’nin “Haze Tarih-i Beyanı Bina-yı Ayasofya-i Kebir” eseri

Sağlık çalışanlarının pozitif psikolojik sermaye ve sosyal sermayelerinin kültürel zekâ ile ilişkisi, Avrupa, Balkan ve Uzak Doğu ülkelerini temsil eden İsveç,

Araştırmamızda, Türkiye’deki dijital ürün kullanıcıları arasında, dijital korsanlıkla ilgili olarak genel etik teorisi unsurlarından teleolojik etik

Kent ve kentleşme kavramlarından hareketle; kentin sadece fiziki ve mekansal bir unsur olmadığı, aynı zamanda insanların davranış ve düşüncelerine de etki eden,

Bu şekilde yapılan Panel Veri Analizine göre; OECD ülkelerinde kamu harcamaları ve kamu gelirlerinin ekonomik büyümeyi pozitif etkilediği, kamu borçlarının