• Sonuç bulunamadı

Görsel Sanatlar Dersinin Öğrencilere Özgüven Kazandırmada Etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Görsel Sanatlar Dersinin Öğrencilere Özgüven Kazandırmada Etkisi"

Copied!
76
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÖRSEL SANATLAR DERSİNİN ÖĞRENCİLERE ÖZGÜVEN

KAZANDIRMADA ETKİSİ

Binnaz Kaya

YÜKSEK LİSANS TEZİ

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

(2)

GÖRSEL SANATLAR DERSİNİN ÖĞRENCİLERE ÖZGÜVEN KAZANDIRMADA ETKİSİ

Binnaz Kaya

YÜKSEK LİSANS TEZİ

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ ANA BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

DANIŞMAN: Prof. Dr. Güler AKALAN

(3)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren (….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Binnaz Soyadı : KAYA Bölümü : Resim İş Öğretmenliği İmza : Teslim tarihi : 05/06/2015

TEZİN

Türkçe Adı : GÖRSEL SANATLAR DERSİNİN ÖĞRENCİLERE ÖZGÜVEN KAZANDIRMADA ETKİLERİ

İngilizce Adı :THE EFFECTS OF VISUAL ART LESSON IN GAINING SELF-CONFIDENCE TO THE STUDENTS

(4)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım

tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada

belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu

beyan ederim

Yazar Adı Soyadı: Binnaz KAYA

İmza:

……….

ii

(5)

Jüri Onay Sayfası

Binnaz KAYA tarafından hazırlanan “ Görsel Sanatlar Dersinin Öğrencilere Özgüven Kazandırmada Etkileri” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans / Doktora tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Güler AKALAN

Gazi Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği ……….…..

Başkan: Prof. Dr. Adnan TEPECİK

Başkent Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Tasarım ………

Üye: Prof. Dr. Serap BUYURGAN

Gazi Üniversitesi Resim İş Öğretmenliği ………

Tez Savunma Tarihi: 20/ 05/2015

Bu tezin Resim İş Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Servet KARABAĞ

(6)

GÖRSEL SANATLAR DERSİNİN ÖĞRENCİLERE ÖZGÜVEN

KAZANDIRMADA ETKİLERİ

Yüksek Lisans Tezi

Binnaz Kaya

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Aralık, 2014

ÖZ

Bu araştırma, kaynak tarama modelinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Görsel sanat uygulamalarının öğrenciyi duygusal yönden ne kadar etkileyebildiği üzerinde durulmuştur. Eğitim- öğretimin hangi basamağında olursa olsun, bir bireyin özgüven ve aidiyet duygusu kazanmasında görsel sanatlar eğitiminin çok önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Bu araştırma, alanında uzman kişilerce yayımlanmış makale, tez ve kitaplardan derlenerek hazırlanmıştır. Yine benzer konularda hazırlanmış yüksek lisans ve doktora tezlerinden de faydalanılmıştır. Araştırma sonucunda; öğrencilerin zihinsel, bilişsel ve duygusal gelişimleri açısından görsel sanat eğitiminin yeri ve önemi belirtilmiştir. Sanat eğitimi derslerine aktif katılım sağlayan öğrencilerde başarabilme inancının geliştiği ortaya çıkmıştır. Özgüven gelişimini destekleyen sanat dersleri ile daha sağlıklı bireyler yetişeceği kanısına varılmıştır. Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Görsel Sanatlar Eğitimi, Özgüven, Yaratıcılık, Başarı, İletişim Kurma Sayfa Adedi : 64

Danışman : Prof. Dr. Güler AKALAN İkinci Danışman :

(7)

THE EFFECTS OF VISUAL ART LESSON IN GAINING

SELF-CONFIDENCE

TO THE STUDENTS

Master Thesis

Binnaz Kaya

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

December-2014

ABSTRACT

This research has been prepared based on thesource searching model. It has been focused on how much the visual art performances could affect a child emotionally. It has been evaluated that how much important visual art education in gaining self-confidence and prestige on a person who is at any levels of education and training. This research has been concluded by the essay, thesis, and books published by the experts in their fields. Additionally, it has been benefited from master’s degree and post graduate’s thesis which are prepared but not published in similar subjects. In the result of this research, the place and importance of visual art education in terms of student’s mental, cognitive, and emotional progress is stated. It has been also appeared that in the students who participate the art education lesson actively, the belief of success has improved. It is understood that with the lessons of art which support the self-confidence improvement, more healthy individuals will grow.

Science Code :

Key Words : Visual Arts Education, Self-Confidence, Creativity, Succes, Communicate Page Number : 64

Supervisor : Prof.Dr. Güler AKALAN Co-Supervisor :

(8)

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU………..…..i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI………...……...ii

JÜRİ ONAY SAYFASI………...…..………....iii

ÖZET………...ıv

ABSTRACT………...v

İÇİNDEKİLER………...vı

TABLOLAR LİSTESİ………...ıx

ŞEKİLLER LİSTESİ ………...x

BÖLÜM I. GİRİŞ ………....1

1.1. Problem …….………...1

1.1.2. Alt Problemler………..2

1.2. Amaç ……….…...3

1.3. Önem……….…..…..3

1.4. Varsayımlar ………..………..…….…..4

1.5. Sınırlılıklar ………….……….……….…….4

1.6. Tanımlar ……….………...5

1.7. İlgili Araştırmalar ………..…..6

BÖLÜM II: YÖNTEM ……….……..7

2.1. Araştırmanın Modeli……….……..7

2.2. Evren ve Örneklem ……….…...7

2.3. Verilerin Toplanması Süreci …...………...7

2.4. Verilerin Analizi ……….…....…8

(9)

BÖLÜM : III KAVRAMSAL ÇERÇEVE ……….……..…...9

3.1. Sanat……….…...9

3.2. Sanat Eğitimi ………..11

3.3. Görsel Sanatlar Eğitiminin Önemi ………...14

3.4. Görsel Sanatlar Eğitiminde Öğretmen Yaklaşımı……….……..16

3.5. Çocuğun Sanata Olan İlgisi ……….18

3.5.1. Sanat Eğitiminin Çocuğa Kazandırdığı Değerler...19

3.6. Özgüven ………...21

3.7. Özgüven Duygusunun Yetersizlik Nedenleri ………...22

3.8. Okul Yaşamındaki İlgilerin Gözlenmesi ……….…………..24

3.8.1. Sanatta Teşvik ve Başarı ……….25

3.9. Öğrencileri Cesaretlendirme ve Desteklemenin Önemi………...27

3.10. Kişilik Kanıtlama ve Saygınlık Kazanmada Sanat…….……....28

3.10.1. Kişilik Ölçütü Olarak Resim……….………..29

3.10.2. Çocuğun Kendisini İfade Etmesinde Resimin Önemi …..32

3.11. Yaratıcılığın Olumlu Benlik Kazanmadaki Rolü ………....33

3.12. Öğrencileri Motive Etmek ……….……….34

3.13. Resimlerin Sergilenmesinin Öğrenciye Kattığı

Olumlu Duygular……….……..34

BÖLÜM IV BULGULAR VE YORUM ...……….…....36

4.1. Verilerin İstatiksel Analizi ………..………...……..36

(10)

BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER ……….……….55

5.1. Sonuç ……….55

5.2. Öneriler ……….57

KAYNAKLAR ………...59

EKLER ………63

Anket Formu ………63

vııı

(11)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 . Öğrencilerin görsel sanatlar eğitiminin özgüven gelişimine

olan katkıları İlgili ifadelere verdiği cevapların dağılımları……….… 37

(12)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1 “Görsel Sanatlar Dersi Kendimi İfade Etmede Bana İmkan Tanıyor”.

Sorusuna verilen cevapların grafiksel durumu ………..………...39 Şekil 2 “Görsel Sanatlar Dersinde Gösterdiğim Başarı İle Cesaretimin Arttığını

Hissediyorum”. Sorusuna verilen cevapların grafiksel durumu ………...…..41 Şekil 3 “Sanatlar Dersinde Yaptığım Çalışmaların Arkadaşlarım ve

Öğretmenlerim Tarafından Beğenilmesi Beni Çok Mutlu Ediyor”.

Sorusuna verilen cevapların grafiksel durumu ……….………..….42 Şekil 4 “Görsel Sanatlar Dersinde Yaptığım Farklı Etkinliklerle Kendimi Daha İyi

Tanıma Olanağı Buluyorum”. Sorusuna verilen cevapların

grafiksel durumu ………..….….….44 Şekil 5 “Görsel Sanatlar Dersinde Yaptığım Çalışmaların Okul Panolarına Asılması Kendime Olan Güvenimi Arttırıyor”. Sorusuna verilen cevabın grafiksel durumu ………..……..….…..….45

Şekil 6 “Görsel Sanatlar Dersi Bana İstediğim Zaman Neler Yapabileceğimi ve

Başarabileceğimi Gösteriyor”. Sorusuna verilen cevabın grafiksel durumu …...46 Şekil 7 “Görsel Sanatlar Dersiyle Daha Sosyal ve Aktif Bir İnsan Olduğumu

Düşünüyorum”.Sorusuna verilen cevapların grafiksel durumu ……….…...48 Şekil 8 “Görsel Sanatlar Dersinde Düzenlenen Yıl Sonu Sergilerinde Resimlerimin

Sergilenmesi Kendimle Gurur Duymamı Sağlıyor”. Sorusuna verilen

Cevapların grafiksel durumu ...50 Şekil 9 “Görsel Sanatlar Dersiyle Farklı Düşünmeyi ve Düşündüklerimi

İfade Edebilmeyi Öğreniyorum”. Sorusuna verilen cevapların grafiksel

durumu ……….……….…..52 Şekil 10 “Görsel Sanatlar Dersinde Yaptığım Çalışmaların Ailem Tarafından

Beğenilmesi Kendime Olan Güvenimi Arttırdı”.

Sorusuna verilen cevapların durumu ……….………...53

(13)

1

BÖLÜM 1

GİRİŞ

Araştırmanın bu bölümünde; problem durumu, alt problemler, araştırmanın amacı, önemi, sınırlılıkları, araştırmaya başlarken yapılan varsayımlar, tezde geçen tanımlar ve tezle ilgili yapılan araştırmalar konusunda bilgiler verilmiştir.

1.1. Problem

Öğrenciler görsel sanatlar eğitimiyle birçok yönden gelişim sağlamaktadırlar. Görsel sanatlar uygulamaları, çocuğun düşünce yetisini geliştirerek onun problem çözme kapasitesini geliştirecektir. Görsel sanatlar eğitimiyle yaratıcılığı ve yeteneği ön plana çıkan çocuğun, kendine olan güveni ve başarabileceğine olan inancı da artacaktır.

Çocuklar, okul çevrelerince kendilerini ifade edebilecekleri, yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri bir ortam bulamadıklarında kendilerini dışlanmış, başarısız hatta yalnız hissetmektedir. Bu durum kendilerinde özgüven sorunu yaratmaktadır. Çocukların en küçük başarılarında dahi dikkatleri üzerlerine çekecek bir ortam yaratma görevi, öğretmene ve aileye düşmektedir. Resim dersi gibi sosyal becerilerin ifade edilmesine, yeteneklerin keşfedilmesine ön ayak olan bir derste, onun başarılarını övmek, çocuğun diğer potansiyellerini de açığa çıkarmasına kapı açacaktır. Ne çizeceğine karar vermesinden, renk seçimine kadar en küçük adımları, öğretmen tarafından gözlenerek, teşvik edilen çocuk, kendisiyle ilgilenildiği için mutlu olacaktır. Çocuklar yaptıkları ile diğer arkadaşlarınca da takdir edilecek hem kendine olan inancı artacak, hem de “istersem yapabilirim” fikri aşılanacaktır.

Ayrıca çocukların iletişim becerilerinin gelişmesinde, paylaşım duygularının güçlenmesinde görsel sanatlar dersi etkili olacaktır. Çünkü öğrenciler özgür bir ders

(14)

2

ortamında hayal kurarak bunları renk, sembol ve şekillerle kendilerini ifade etme olanağı da bulacaklardır. Görsel sanatlar eğitimiyle öğrenci, görsel zekasını kullanacağı ve geliştireceği bir olanağa da kavuşacaktır. İçine kapanık, kendine inanmayan bir öğrencinin becerilerini, bu dersteki etkinliklerle ön plana çıkararak, başaracağına olan inancının artmasına büyük oranda katkı sağlanacaktır.

Görsel sanatlar dersinde, doğru öğretmen yaklaşımı ve bireysel farklılıklara uygun çalışma programıyla öğrenciler kendilerinde olan potansiyelleri keşfedecektir. Çocuklar renklerle, boyalarla yaptığı çalışmalardan büyük haz alacak ve duygusal bir doyum yaşayacaktır. Bu da denemekten ve hata yapmaktan korkmayan bireyler kazanılmasına zemin hazırlayacaktır. Kendine güven duygusu kazanan çocuk, amacına ulaşmak için kendisine şans verecektir.

1.1.2. Alt Problemler

1. Görsel sanatlar dersi öğrencilerin kendilerini ifade etmesine imkan tanıyor mu? 2. Görsel sanatlar dersi başarısı öğrencilere cesaret kazandırıyor mu?

3. Öğrencinin görsel sanatlar dersinde yaptığı çalışmaların, arkadaşları ve öğretmenleri tarafından beğenilmesi onu mutlu ediyor mu?

4. Görsel sanatlar dersinde yapılan farklı etkinlikler öğrencinin kendini daha iyi tanımasına olanak sağlıyor mu?

5. Görsel sanatlar dersinde yapılan çalışmaların okul panolarında sergilenmesi öğrencinin özgüvenini artırıyor mu?

6. Görsel sanatlar dersi öğrencide “ istersem başarabilirim” duygusunu geliştirir mi? 7. Görsel sanatlar dersi öğrencinin daha sosyal ve aktif olmasına olanak sağlıyor mu? 8. Görsel sanatlar dersi kapsamında yapılan yıl sonu sergilerinin öğrenci üzerinde

olumlu etkisi var mıdır?

9. Görsel sanatlar dersi öğrencinin farklı düşünmesini ve düşüncelerini ifade edebilmesini sağlar mı?

10. Görsel sanatlar dersinde yaptıkları etkinliklerle, ailesinin takdir ve beğenisini kazanmasının, öğrenci açısından önemi nedir?

(15)

3

1.2. Amaç

Bu araştırmada, sanat eğitiminin, bireyin çok yönlü gelişimine sunduğu katkının önemine değinilmiştir. Öğrencinin kendisini tanıması ve özgürce ifade etmesinde, görsel sanatlar dersinin rehberlik edici ve yol gösterici yönü üzerinde durulmuştur. Çocukların sanatsal, yönlerinin ve estetik duygularının gelişmesine imkân tanınarak, kendilerini keşfedecek ortamlar bulmaları amaçlanmıştır.

Bu araştırmayla, görsel sanatlar eğitimi, öğrencilere bir problemle baş edebilme, deneme - yanılma yoluyla sonuca ulaşabilmenin mutluğunu da yaşamalarına ortam hazırlamayı amaçlamıştır.

Çocuklarda özgüven gelişimine destek olmak ve geleceklerinin mimarı olmak adına sanat eğitiminin önemini bir kez daha vurgulamak temel amaç edinilmiştir.

Problem cümlesi: Öğrencilerin özgüven gelişiminde görsel sanatlar dersinin işlevselliği

ve katkısı nedir?

1.3. Önem

Bu araştırma; okullarda verilen görsel sanatlar eğitiminin sadece resim yapma etkinliğinden ibaret olmadığını, önemli gizil işlevlerinin de olduğunu su yüzüne çıkaran önemli bir araştırmadır.

Öğrencide duyuşsal becerilerin açığa çıkması bakımından görsel sanatlar dersinin önemi vurgulanmıştır. Öğrencilere farkındalık kazandırmaya yönelik bir eğitim-öğretim ortamında, öğrenciye göre bir eğitim anlayışıyla, her çocuğun başarılı olabileceği; sanat eğitimi yoluyla yaratıcılık ve özgüven duygusu gelişmiş, mutlu, huzurlu bir birey yetiştirmenin önemi üzerine durulmuştur.

Kendine güvenen, kendini farklı yer ve farklı durumlarda ifade edebilen bireyler yetiştirmek adına görsel sanatlar eğitiminin misyonu önemlidir. Yaratıcı faaliyetlerle, hayal

(16)

4

gücünü kullanarak renkler, çizgiler, biçimlerle sanatın tüm zenginliklerinin tadına varan öğrenci, bu dersin kendisine kazandırdıklarını hayatına taşıma imkânı bulacaktır.

Sanat eğitimi alan çocuklar, kendilerini tanıma ve anlama fırsatı bulacaklardır. Öğretmenlerin, bireysel farklılıkları gözeterek öğrencilere yaptıracakları etkinliklerle, öğrenciyi derse çekmede ve onlara mutlu olabilecekleri ortam hazırlamada sanat eğitimi adına payları büyüktür.

1.4. Varsayımlar

1- Öğrenciye özgüven kazandırmada görsel sanatlar dersinin amaç ve kapsamına uygun olarak yapıldığı varsayılmıştır.

2- Çocukta yeteneklerinin farkına vararak sanatsal doyuma ulaşmanın kişilik kazanımına ve özgüvene olan etkilerine ulaşılacağı varsayılmıştır.

1.5. Sınırlılıklar

1- Görsel sanatlar eğitiminin öğrencilere özgüven kazandırmada etkisi konulu araştırma, öğretmen tarafından hazırlanmış 10 soruluk anket uygulaması ile sınırlı kalmıştır.

2- Araştırmada kullanılan anket uygulaması sadece bir okulda öğrenim gören 6. sınıflarla sınırlı kalmıştır.

3- Anket uygulamasında öğrencilerin ne kadar hassasiyet gösterdikleri konusundaki belirsizlik araştırmayı sınırlandırmıştır.

(17)

5

1.6. Tanımlar

Estetik: Sanatın genel doğasını sorgulama süreci/ biçimin güzellik nitelikleriyle

etkisini belirlemek için “duygulara hoş gelen” anlamında kullanılır.

Objektif: Kişisel görüşün olmadığı tarafsız tutum

Güdü: Organizmayı eyleme iten ve eylemi yönlendiren içsel uyarım durumu

Fonetik: Ses bilgisi. Sesleri bütün özellikleriyle ve ayrıntılarıyla gösteren ses bilimi.

Algı: Algı, bir duyu organımızda tepki uyandıran enerjidir. Bu enerji kimyasal veya fiziksel olabilir.

Metafizik: İncelemeleri varlık, yokluk, mekân ve hiçlik üzerine kurulmasıdır.

Üslup: Oluş, değiş, tarz bir kişiye, sanatçıya ya da ülkeye ait teknik

Özgün: Kendine özgü nitelik taşıyan, benzerlerinden farklı, üstün.

Keşif: İlk defa bulmak, ortaya çıkarmak.

Bilinçaltı: Bilinçaltı beynimizin, biz farkında olmadan bilincimiz dışı çalışan,

bedenimizin istemsiz kaslarını yöneten, gece uyurken dahi vücut fonksiyonlarımızın çalışmasını sağlayan, beş duyu organımızla algıladığımız her şeyi an be an kaydeden ve gerektiğinde kullanılmak üzere bilincin emrine veren bir parçasıdır.

Materyal: Yazılı, sözlü, görüntülü, kaydedilmiş her türlü belge, gereç anlamına

gelmektedir

Modelaj: Çamur üzerine rölyef kabartma ya da oyma çalışma işlemine denir.

İzole: Yalıtılmış geçirimsiz demektir. Günlük kullanımda yalnız bırakılmış

(18)

6

1.7. İlgili Araştırmalar

 Ayşe Kösa Topçu tarafından 2008 yılında hazırlanmış “Güzel sanatlar eğitiminde bir öğretim yöntemi olarak yaratıcı drama” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Rukiye Dilli, 2003 yılında hazırlanmış olan “Çoklu zeka kuramının sanat eğitimi derslerinde kullanımı” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Ülkü Sevim Şen tarafından 2002 yılında hazırlanmış olan “Güzel sanatlar eğitimi alan öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Sinem Şenbil tarafından 2002 yılında hazırlanmış olan “Eğitsel bir araç olarak sanat eğitimi” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Belgin Toy tarafından 2006 yılında hazırlanmış olan “Sanat eğitimi alan ve almayan 15-17 yaş grubundaki ergenlerin sosyal uyumlarının ve benlik tasarımı düzeylerinin incelenmesi” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Merih Tekin Bender tarafından 2006 yılında hazırlanmış olan “Resim – iş eğitiminin öğrencilerinde duygusal zeka ve yaratıcılık ilişkileri” konu başlıklı doktora tezi,

 Selda Günaydın tarafından 2006 yılında hazırlanmış olan “Sanat eğitimi kapsamında Resim-iş eğitiminin çocuk esirgeme kurumlarındaki çocukların gelişim sürecine katkıları” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Filiz Yiğitel tarafından 2009 yılında hazırlanmış olan “Ergenlik dönemindekilerin (12-13 yaş) duygu ve düşüncelerini ifade etmede görsel sanatlar dersinin önemi” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Emine Eratay tarafından 1993 yılında hazırlanmış olan “7-11 yaş arası çocukların yaratıcılık ile psiko-sosyal gelişimleri arasındaki ilişki” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Nazmiye Türe tarafından 2007 yılında hazırlanmış olan“Eğitim ve öğretimde bir araç olarak görsel sanatlar eğitiminin öğrencilere sağladığı katkılar” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Kamuran Miyariyedi tarafından 2010 yılında hazırlanmış olan “Çocuk ihmalinin belirlenmesi ve tedaviye katkısında görsel sanatlar eğitiminin rolü” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Muradiye Bal tarafından 1993 yılında hazırlanmış olan “Orta dereceli okullarda sanat eğitimi” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

 Neriman Gül tarafından 2006 yılında hazırlanmış olan “Öğrenci resimlerinin değerlendirilmesinde öğrenci algılarının resim dersine yönelik tutumlarına etkisi” konu başlıklı yüksek lisans tezi,

(19)

7

BÖLÜM 2

YÖNTEM

2.1. Araştırmanın Modeli

Öğrencilerin özgüven gelişiminde görsel sanatlar dersinin yeterliliğine ulaşmak için, nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Konuyla ilgili kaynakların incelenmesi sonucunda elde edilen bilgilerden hareket edilerek de kavramsal çerçeve oluşturulmuştur.

Nicel araştırmalarda veriler sayısal değerlere indirgenir. Araştırmalarda geçerliğe ilişkin ölçümler istatiksel indekslere bağlı prosedürlerle yapılır. Sonuçların istatiksel olarak özetlenmesi tercih edilir (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz, Demirel, 2014, s.267).

2.2. Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın evreni, İstanbul ili, Eyüp ilçesi, Kemerburgaz Beldesi öğrencileri; örneklemi ise, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir ortaokulda (Kemerburgaz Şehit Er Sinan Şen Ortaokulunda) belirlenen 128 öğrenciden (A,B,C,D, Şubelerinden) oluşan 6. Sınıf öğrencileridir.

Araştırmacı kendi görev yaptığı okulu tercih etmiş böylelikle araştırmaya hız ve pratiklik kazandırma açısından kolaylık sağlamıştır. Bunun yanı sıra onay ve izin işlemleri gibi engel teşkil edebilecek durumlarla da karşı karşıya gelinmemiştir.

2.3. Verilerin toplanması süreci

Öğrencilerin görsel sanatlar dersine karşı sergiledikleri tutumları ve bu dersin kendilerine neler kazandırdığına ulaşılmak için likert tipi anket hazırlanmıştır. Anket, uygulama yapılacak öğrencilerin seviyelerine uygun olarak hazırlanmıştır.

(20)

8

Anket, araştırma konusuna uygun olan birçok maddeden, konuya en yakın olanları seçilip düzenlenmiş, öğrenciler tarafından kolayca anlaşılabilecek düzeye getirilmiştir. Likert tipi derecelendirme ölçekleri daha çok tutum gibi bir psikolojik özelliği ölçmede, belli konudaki görüşleri ortaya çıkarmada veya bir davranışın gözlenme sıklığını belirlemede kullanılır (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz, Demirel, 2014, s.129).

Bireylerin bazı davranışları ve bazı düşünsel, duygusal, inançsal, güdüsel, algısal özellikleri vardır ki, yapısı gereği gözlenmesi olanaksızdır. Bu tür konuları incelemek için yapılacak araştırmalarda anket yöntemi kullanılır (Sümbüloğlu, 2000, s. 68).

Anket, kalem- kağıt yoluyla objenin kendisi hakkında bilgi vermesi yöntemidir. Bu yöntem betimleme teknikleri arasında çok kullanılan bir yöntemdir. Bunun sebebi, kolay, ucuz ve doğrudan doğruya veri toplama tekniği oluşudur. Ayrıca fikirler, inanışlar, tavsiye ve bireysel yaşantılarla ilgili bilgilerin elde edilmesi için de uygun bir yöntemdir. Anket yönteminin keşfi bilime, sosyoloji, psikoloji ve eğitim araştırmalarının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur (Kaptan, 1998, s. 136).

Araştırmanın kavramsal çerçevesi; kütüphane araştırmaları, yerli ve yabancı kitaplar, internet kaynaklı makale ve dergilerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Araştırmacının yorum ve görüşleri uzman kişilerle desteklenmiştir.

2.4. Verilerin analizi

Öğrencilere uygulatılan anket verilerinin sonuçları kaydedilerek sayım ve dökümü yapılmıştır. Verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metotları (Sayı, Yüzde, Ortalama, Standart sapma) kullanılmıştır. Her soru tek tek ele alınarak öğrencilerin vermiş oldukları cevaplar yorumlanarak analiz edilmiştir. Uzman kişilerin görüşleri ile de desteklenerek sonuçlara ulaşılmıştır.

(21)

9

BÖLÜM 3

Görsel sanat uygulamalarının öğrencilere özgüven kazandırmada katkısını ortaya koymak için yapılan bu araştırmada; ilgili kaynaklara ulaşılmaya çalışılmıştır. Uzman görüşleri ve araştırma bulgularına dayalı bilgiler bir araya getirilmiş, bir kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. Bu bölümde kaynaklar ele alınırken problemle en az ilişkili olandan en çok ilişkili olana doğru yani genelden özele doğru olmak üzere, “Sanat, Sanat Eğitimi, Sanat Eğitiminin Önemi ve Gerekliliği, Özgüven ve Sanat Eğitiminin Özgüven Kazanımındaki Rolü ” şeklinde bir sıra izlenmiştir.

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

3.1. Sanat

Sanat bilmenin bir yoludur. Öğrenciler sanat öğrenirken kendi dünyalarını yakalama becerileri büyür. Dans, müzik, teatral ürünler ve görsel sanat eserleri yaratırken, kendilerini nasıl ifade edeceklerini ve diğerleri ile nasıl iletişim kuracaklarını öğrenirler. Sanat soru sorma ve açıklama özgürlüğünün olmazsa olmazıdır. Çünkü sanat standartların ve onaylanmış cevapların olmadığı koşullarda süre gelen bir karşı koyuş sergiler (Buyurgan ve Mercin, 2005, s. 22).

İnsanın kendisini ve kendi dışındaki gerçekleri kavramasında ve anlamasında iki yönü vardır. Birincisi mantık ve akıl gücüdür. Mantık ve akıl bilim ve teknolojiyle ilgilidir. İkincisi ise duygu yönüdür. İnsanın duygu yönü ise sanatla ilişkili kısmıdır. İnsanın akıl yönünden gelişmesi kadar duygu yönününde doyurulması gerekir. Duygu yönünde doyurulması ruhsal dengeyi sağlar. Bu anlamda sanatın ruhsağaltım (tedavi) görevi de vardır (Balcı ve Say, 2003, s.7).

Sanat bize yaşamın çirkinliğini toplumsal ve düşünsel açıdan anlamaya var olmasına neden olan koşulları göstererek nesnelleştirmeye yönelik her çabanın çirkinliğin temelinde yatan derin öznel kökleri göz ardı ettiğini gösterir. Toplumsal koşullar çirkinliğin aldığı biçimdir, çirkinliğin nedeni değildir (Kuspit, 2010, s. 202- 203).

(22)

10

Erinç, (2011, s. 52)’ de konuyla ilgili olarak, “Sanat aracılığı ile duyularımızı doyuma ulaştırmak, dış etkiler nedeni ile bozulan iç organik durumumuzu yatıştırmaktır, bir anlamda da. Bizi kızdıran, sinirlendiren bir durum karşısında tam saldırıya ya da kötü söz söylemeye hazır almak fakat bunu erteleyebilmek ya da kısmen de olsa engelleyebilmektir. Buna zayıflayan zaafa düşen, sonradan pişmanlık ya da zarar duyabileceğimiz durumlara bizi yönelten yapımızın, bu enerjisini sanat denilen yolla dışa vurmak ve doyum sağlamak da diyebiliriz. İşte sanatın varlık nedeni, böyle de açıklanabilir” şeklindeki ifadeye yer vermiştir.

Sanat insanın düşünceleriyle ve duygularıyla izlemeye çalıştığı şeylere nüfuz etmeye dayanır; ruh ile doğa arasındaki etkin bir bağdır. O halde sanat, duyumsanan izlenimle tinin yansıtma yetileri arasındaki ilişki üzerine kuruludur (Farago, 2006, s. 132).

Tüm çocuklar, sevgiye, kabul görmeye, kendini ifade etmeye, başarıya tatmaya, aktif katılıma ve grup onayına ihtiyaç duyarlar. Engelli çocuklarınkinden çok daha fazladır. Bir sanat programı, kendini ifade etmek için aracı bir rol oynayabilir ve ihtiyaçların giderilmesi için bir çıkış yolu sağlayabilir (Çetin ve Yaban, 2011, s. 407).

Kurtuluş, (2006, s. 174)’ de konu ile ilgili olarak, “Sanat dar anlamda bir yetenek işi olabilir, ancak sanat eğitiminin amacı çocuk ve gençte ilgi uyandırmak ve sanatı sevdirmektir. Her insanı belli düzeye getirmektir. Her insan değişik süreler ile de olsa her şeyi öğrenebilir. Bir insanın salt kuru ve katı bilgilerle aydın düzeyine ulaşması olanak dışıdır. Sanat beğenisi olmayan kişi, insana ve topluma kapalıdır, insancıl sıcaklıktan yoksundur. Kişiliğinde ister istemez büyük eksiklikler ve katılıklar taşır. İlgileri, davranışları ve becerileri kısıtlıdır, donuktur” der.

Sanat eseri bir bakıma kişiliğin kurtuluşudur. Normal olarak duygularımız baskı altında ve dizginlenmiştir. Bir sanat eseri üzerinde durduğumuz zaman ansızın bir boşanma olur. Bu sadece bir boşanma değil- sempati de duyguların bir boşanmasıdır aynı zamanda bir yükselme, gerginleşme ve yücelmedir. İşte sanat ve duygululuk arasındaki ayrılık budur: duygululuk bir boşanma fakat aynı zamanda bir dizginlenmedir. Sanat tutumlu bir duygu, iyi biçim yaratan heyecandır (Read, 2014, s.21).

(23)

11

3.2. Sanat Eğitimi

Sanat eğitimi, yaratıcılık eğitiminin ön planda tutulduğu, ıraksak düşünmenin geliştirildiği, her öğrencinin kişisel gelişimi ve eğilimleri paralelinde yönlendirilmeye çalışıldığı en güvenilir ortamlardan biridir. Temel amaçları, çocuğu/genci, görmeye, aramaya, sormaya, deneme yapmaya, sonuçlandırmaya yönelik olan sanat eğitimi, eğitimin her kademesinde kesintiye uğramadan devam etmelidir. Sanat eğitimi ile görsel algısı gelişmiş kendini sanatsal yollarla ifade edebilen içinde yaşadığı kültürü önce tanıyan, öğrenen, koruyan ve gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu üstlenen, dünya kültür mirasına saygılı, yaratıcı ve yapıcı bireyler yetiştirilmesi hedeflenir (Buyurgan ve Buyurgan, 2007, s. 5).

San, (2010, s. 17)’a göre; Sanat yapmak insan doğasının bir gereğidir. Toplumsal yaşamın en önemlisi boyut ve unsurlarından biridir. İnsan olmanın gereği, varlığının bir ifadesidir. Dolayısıyla insan yaşamına formel bir sanat eğitimi olmadığını düşünsek bile sanatsal belirtiler amatörce veya içgüdüsel bir şekilde, insanın doğasından kaynaklanan bir içtepi olarak kendini farklı alanlarda gösterebilecektir. Ancak birçok insan doğuştan gelen yetenek ve becerilerini kullanmadan/kullanamadan veya farkına varmadan yaşamını sürdürdükleri (estetik, kültür, coşku ve haz) estetik doyumdan yoksun kaldıkları görülebilmektedir.

Sanat eğitimi, genel eğitimin önemli bir parçası olarak kabul edilebilir. Ancak sanat bir özgünlük ve bireysel yaratıcılık olgusu olduğunu dikkate alırsak, sanat eğitiminin kendine özgü çok özel yasalarının ve ilkelerinin varlığını da kabul etmek zorundayız. Bu nedenle, sanat eğitiminin eğitim dizgesi içerisindeki yerini çok iyi belirlenmesi gerekiyor (Gençaydın, 1990, s. 44).

Sanat eğitimi, çocuğun genel anlamda gelişimi için en gerekli ortamdı. Çünkü o, bu ortamda, özgürce ve kendi temposu paralelinde, doğal eğilimlerini uygular, kendi deneyimleri sonucunda özelliklerini fark eder ve yeteneklerini sergiler. Kişi ancak özgür bir ortamda kendini ifade edebilir ve çok yönlü bir biçimde tanıma olanağı bulur. Eğitim sisteminin her kademesinde çalışmalar bu doğal eğitimin paralelinde olmalıdır (Gökaydın, 1990, s. 3).

(24)

12

Balcı ve Say, (2003, s. 8)’a göre; Öğretimle sanatçı olunmaz, öğretimle sanatçı kişilikler ortaya çıkabilir. Sanatçı, yaratıcı kişilik özelliklerine sahip, özgün ve nitelikli eserler üretebilen kişidir. Sanatın öğretilebilirliği ilkesi, kuramsal ve teknik bilgi aktarımıyla, uygulama çalışmalarıyla görsel algılarının eğitilebileceği ve nitelikli ürünler üretilebileceği dahası “estetik kişilik yapılarının” geliştirilebileceği anlayışına dayanmaktadır.

Genelde, bireylerin ruh sağlığını düzeltici, zihinsel ve bedensel bakımından insanlara yardımcı olması varsayımı ile sanatı eğitiminin içine sokmak gibi hedefleri olan yöntem, sanatın ilke ve amaçlarını genel eğitim sistemi içinde ikinci plana ittiği için eleştirilere açıktır. Çünkü bu yöntemin ortaya koyduğu genel amaçlar içinde; kendini anlatmak, güven duymak, nitelikli olmak vb. gibi hedeflerin dışında, sanatın ve sanat eğitiminin ilke ve amaçları yer almamaktadır (Yolcu, 2009, s. 110).

Yılmaz, (2009, s. 17)’a göre; Sanat eğitimi, hiçbir çocuğu sanatçı yapmayı amaçlamaz, her çeşit meslek sahibi olacakların hepsine yöneliktir. İnsan ruhunun yüceltilmesi, psikolojik farklılıkların gözetilerek bireylerin ruhsal gereksinimlerinin doyurulması, ruh sağlığı açısından dengeli bir kişi yaratma çabası yine genel eğitiminin amaçları içerisindedir. Bu bağlamda çocuğun duygu dünyasının gelişmesine yardımcı olacak en uygun koşullar, sanat dersleriyle sağlanabilir. Sanat eğitimi, yanlış ve yaygın bir kanıyla yalnızca yetenekli öğrencilere yönelik bir eğitim olarak düşünülmektedir. Böyle bir bakış açısıyla yaklaşıldığında yeteneği olmadığı düşünülen çocuklar, kişilik gelişimleri üzerinde sanatın sağlayacağı olumlu katkılardan mahrum bırakılmış olacaktır. Çocuk veya genç, sanat eğitimi yoluyla bakmak yerine görmeyi, duymak yerine işitmeyi, dokunduğunu hissetmeyi kısacası farkında olmayı algılamayı öğrenecektir.

Eğitim kuruluşları, sanat eğitiminde en çok duyguların eğitilmesine önem vermişlerdir. Duyularla algılama, bilme ve öğrenmenin de önemli bir bölümünü oluşturduğundan, çocukların duyarlılıklarının eğitilmesi, onlara bu yetilerin kullanabilme becerisinin kazandırılması ve öğretilmesi hem sanat eğitimi hem de genel eğitim açısından önemli kabul edilmektedir (San, 1977, s. 73).

İlköğretim kurumlarının çocuklar için ilgi çekici, bulunmaktan zevk aldıkları, çocuk dostu ortamlar olabilmesi için, özellikle ilk beş yılda öğretim programlarında çocukların oyun yoluyla, resimle, müzikle, yaratıcı dramayla, dansla hareket ederek, araştırarak, keşfederek

(25)

13

öğrenmelerini sağlayacak eğitim durumlarına ve temel olarak çocuğun kendi içindeki ilerlemesini dikkate alacak sınama durumları-ölçme ve değerlendirme tekniklerine yer verilmelidir. “Sanat eğitiminin amacı yalnıza üreten, yaratan sanatçı değil, genel anlamda güzeli arayan, estetik duyarlık taşıyan insanlar yetiştirmektir. Bu nitelikte bir insan aynı zamanda sanatın tüketicisidir” (Ünver, 2002, s. 6).

Yavuzer, (1995, s. 210)’ da konuyla ilgili olarak, “Sanat eğitiminde önemli olan, çocuğun düşünmesi, duyması, algılaması ve çevresine karşı tepkileridir. Zaman zaman bir çocuk, okuldaki okuma- yazma ya da matematik konularından herhangi bir nedenle sıkılmış ve kırıklığa uğramış olabilir ve bu kırıklıklarından arınmak üzere kendini sanata yöneltebilir. Çünkü sanatta doğru ve yanlış yoktur” şeklindeki ifadesi yer alır.

Sanat dar anlamda bir yetenek işi olabilir, ancak sanat eğitiminin amacı çocuk ve gençte ilgi uyandırmak ve sanatı sevdirmektir. Her insanı belli düzeye getirmektir. Her insan değişik süreler ile de olsa her şeyi öğrenebilir. Bir insanın salt kuru ve katı bilgilerle aydın düzeyine ulaşması olanak dışıdır. Sanat beğenisi olmayan kişi, insana ve topluma kapalıdır, insancıl sıcaklıktan yoksundur. Kişiliğinde ister istemez büyük eksiklikler ve katılıklar taşır. İlgileri, davranışları ve becerileri kısıtlıdır, donuktur (Kurtuluş, 2006, s. 174).

San, (2008, s. 19)’a göre; Özellikle yetişmekte olan insanın yaratıcı sanatsal eğitiminin, sürekli olarak gelişme içinde bulunan bir dizge olarak ele alındığı bilim dalı. Bilimsel bir dizge olma bakımından oldukça genç olan sanat pedagojisinin amacı şöyle özetlenebilir:

Kişilik oluşmasında sanat eğitiminin, yapıcı etkililiğini düzenlilikler içinde ortaya koymak; sanat eğitimbilim süreçlerinin içerik, örgütleme, yöntem ve öğretimsel olarak yardımcı olmak ve böylece sanat eğitiminin etkililiğini artırmaktır

Artut, (2009, s. 121)’de konuyla ilgili olarak, “Sonuç olarak çağdaş sanat eğitimi bağlamında çağdaş insan; bugünü anlayan geleceğe bakabilen, sanat tarihi, estetik ve günümüzün sanatı hakkında yorum yapabilecek düzeyde bilgi sahibi insandır. Ayrıca sanat, insan yaşamıyla bütünleştiğinde, insanların daha bilinçli ve duyarlı olacağı geniş boyutlu düşünebileceği, yaratıcı kişiliğe yatkın ve güzeli algılama yetilerinin gelişmiş

(26)

14

olacağı bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla çağdaş insanın yetişmesinde sanat eğitiminin önemli bir rolü olduğu artık kabul edilmelidir” ifadesi yer alır.

3.3. Görsel Sanatlar Eğitiminin Önemi

Görsel sanatlar, kişisel becerileri ön plana çıkarmanın yanı sıra hayattan zevk almayı ve yaşamımızı daha renkli, daha dengeli ve daha kaliteli bir hale getirmeyi de amaçlar. Kısa vadede kendi yaptığı eserlerden hoşnut olan; uzun vadede ise hayatını daha huzurlu kılan, seçimlerinin arkasında duran, estetik beğeni ve zevk algılarını yaşantısının bir parçası yapan bireyler yetiştirmek, görsel sanatlar dersinin bir işlevidir.

İçinde yaşadığımız toplum her ne kadar bu dersin gerekliliğinin pek farkında değilse de çocuğun herhangi bir sanat dalıyla meşgul olması kişiliğinin ve yeteneklerinin gelişmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Sanatın hangi dalı olursa olsun kendisini tanımada, ilgi ve meraklarının geleceklerini yönlendirmesinde, bakış açılarını zenginleştirmede sanat eğitimi dersleri son derece önemlidir. Eleştiren, düşünen, kendi kararlarını verebilen, farklı fikirler üretebilen birey yetiştirmenin yolu görsel sanatlar eğitiminin verimli bir şekilde yapılmasından geçer. Kuru, bayağı ve monoton bir sınıf iklimi yerine renkli, huzurlu bir ortam ile sağlıklı bireyler yetiştirmek, görsel sanatlar dersinin bir felsefesidir.

Boydaş, (2004, s. 10)’a göre; Görsel sanatlar, daima insanlık tarihinin, onsuz olmayan, bütünleyicisi olmuştur ve sanat tarihini inceleyerek, öğrenciler kendi ihtiyaçlarından farklı inanç ve fikirleri daha doğru anlama yetilerini geliştirirler.

Özsoy, (2003, s. 41)’ de konu ile ilgili olarak, “Her kültürde olduğu gibi bizde de hiç kuşkusuz görsel sanatların vazgeçilmez bir yeri vardır. Görsel sanatlar yaşantılarımıza canlılık verir, bizi hassas yapar ve kim olduğumuza ve neye inandığımıza ilgi duymamızı; bazı zamanlar acı verici de olsa kendimizi ve toplumumuzu aynaya yansıtmamızı sağlar. Görsel bir sanat eseri düşünceleri, duyguları ve algılarımızı sergiler. Görsel sanatlar her bireyin benzersizliğiyle, özgünlüğüyle, kişilikli birey olmanın yüceliği ile yaratıcı hayaller kurma ile ilgilenir” der.

Milli eğitim bakanlığının belirlediği görsel sanatlar dersinin genel amaç ve işlevleri şu şekildedir:

(27)

15

1. Öğrenciye yaşamı ve doğayı gözlemleme duyarlılığı kazandırmak,

2. Öğrenciyi seçme, ayıklama, birleştirme, yeniden organize etme becerileri kazandırmak; analiz ve sentez yeteneği ile eleştirel bakış açısını geliştirmek, 3. Öğrencinin yeteneklerini fark etmesini, kendine güven duygusunu

kazanmasını ve kendini geliştirmesini sağlamak,

4. Öğrencinin görsel biçimlendirme çalışmaları ile kendini ifade etmesini sağlamak,

5. Öğrencinin ilgisini, bu alandaki çeşitli kaynaklarla besleyebilmek ve bu yolla geçmesine sahip çıkma ve geleceğini yapılandırma bilincini kazandırmak, 6. Öğrencinin her alanda kullanabileceği yaratıcı davranışlar geliştirmesini

sağlamak,

6. Öğrencinin ulusal ve evrensel sanat eserlerini ve sanatçıları tanımasını sağlamak,

7. Ulusal ve evrensel değerleri tanıyabilme ve anlayabilme bilincini kazandırmak, sanat yoluyla ifade imkânı vererek ruh sağlığını yardımcı olabilme,

8. Geçmişten günümüze miras kalan sanat eserlerinden haz alma ve onur duyma hassasiyeti kazandırmak,

10. İşbirliği yapma, paylaşma, sorumluluk alma, kendine saygı duyduğu kadar başkalarına da saygı duyma bilinci ve duyarlılığı kazandırmak,

11. Öğrencinin ruh sağlığını koruma,iç dünyasını anlatma ve bedenine saygı

duyma bilinci geliştirmesini sağlamak,

12. Öğrenciye aklını, duygularını, zevklerini sorgulama bilinci kazandırmaktır (MEB, 2013, s.10).

Sosyal gelişim alanında; paylaşma, işbirliği kurma, birlikte plan kurma, sözel iletişim kurma, gruba uyum sağlama gibi becerilerin geliştirilmesine ve desteklenmesine yardımcı olur. Duygusal gelişim alanında ise; kendi duygularını fark edip ifade edebilmesine, öz saygısının gelişimine yeterli olma ve güven duygusunun gelişimine yardımcı olmaktadır (Kınalı, 2003, s. 257).

Erbay, (2013,s. 55)’e göre; Kişiyi öğrenmeye teşvik etmek, güzeli bulmaya yöneltmek, sanatsal işbirliğine yöneltmek, sanatsal meslek edindirmek, kültürel ve sanatsal değerlere

(28)

16

sahip çıkmasını sağlamak, yaratıcılığını geliştirmek, kendini ifade edebilmesini, duygularını dışa vurabilmeyi sağlamak, görsel yolla algılamayı öğretmek, estetiksel değerleri öğretmek eğitimin amaçlarındandır. Görsel yolla algılamayı öğretmek, yaratıcılığı geliştirmek, kendini ifade etme yeteneği kazandırmak, boş zamanları değerlendirmek, mesleğe yöneltmek gibi amaçları vardır.

3.4. Görsel Sanatlar Eğitiminde Öğretmen Yaklaşımı

Çocuk resimlerinin sınıfça değerlendirilmesinden önce yaratıcı çalışmalar-sanat etkinlikleri, özgür bir ortam da öğretmen tarafından desteklenmeli, güdülenmeli, teşvik edilmelidir. Çünkü bu koşullar, sanatsal özgürlük, yargılama, eleştiri ve özeleştiriden önce gelmelidir. Özellikle iyi planlanmış organize bir etkinlik sürecinde çocuklar, elde ettiği kavramları özgün estetik değerler taşıyan ürünler haline dönüştürebilme becerisine sahip olabilirler (Artut, 2009, s. 303).

Yavuzer, ( 2012, s. 162)’ e göre; Çocukların çoğunlukla sevdikleri bir teknik olan resim, kişilik, algı, insanlar arası ilişkiler, grup değerleri ve tutumlarının saptanmasında önemli araçlardan birisidir. Resim, küçük yaşlarda çocuğun sözcüklerinden daha güçlü bir anlatım aracıdır. Bu nedenle çocuğun iç dünyası hakkında bilgi edinmek üzere resimden yararlanılır. Resim, bize çocuğun büyüme süreci hakkında önemli bir bilgi verir. Çocuğun benmerkezci bakış açısından uzaklaşması, geniş çevresinin bir üyesi olduğundan haberdar bulunması bize resim aracılığıyla iletilebilir. Bu özelliklerinden dolayı, resim çocuğun dünyasında önemli bir yeri vardır.

Çocuk resimleri, henüz olgunlaşmamış ve saflığını yitirmemiş küçük insan varlığının düşle gerçek arasında kurmayı başardığı kayıtsız heyecan alışverişi bunlarda su yüzüne çıkar. Biçimlendirme içtepisinin belki de en pervasız, en serbest, en içten örnekleri çocuk resimleridir. Ama çocuktaki bu resim yeteneği, çocuk resimleridir. Ama çocuk resim yeteneği, çocukluğun diğer birçok saf belirtileri gibi geçicidir. Beğeniye değer çocuk ressamların büyüdükçe bu işi bıraktıkları görülür. Önemli olan, çocuğun resimlerde gözler önüne serdiği ve kendi kişiliği hakkında işaretler vermekten kaçınmadığı özelliklerini görebilmektedir. Çocuklar resimleriyle, gelecekteki yaratıcı fonksiyonlarını, maddi ve ruhsal birliğin uyumunu dinamik bir yolda sağlamanın ön haberini verirler. Bu ileride

(29)

17

büyük bir ressam olacaklarını belirtmek değil, sadece eğitimcileri kendi kişileri yapıları ve toplum içinde oynayacakları önemli rol konusunda uyarmaktadır (Tansuğ, 1988, s. 69).

Özellikle ilkokullarımızdan başlayarak, orta öğretimde verilen sanat derslerinin ülkemizde kutlanan belirli gün ve haftaların “tasvir” edilmesi olmadığı, tersine yaratıcı güçlerinin ortaya çıkartılıp geliştirilerek, özgürleşme ve özgünleşme içi etkili bir araç olduğu bilincinin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu bilincin yerleştirilmesinde öğretmenlere çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Her şeyden önce öğretmenlerimizin bu bilince kendilerinin sahip olmaları gerekir (Çetin, 2002, s. 208).

Öğretmenlerin öğrencilerine dair yeterlik ve başarı konusundaki beklentileri de öğrenci başarısında önemli bir etmendir. Çünkü yapılan araştırmalar öğrencilerin öğretmenin kendilerinden beklentilerine uygun biçimde davrandıklarını ve öz-yeterlik algılarını etkilediğini ortaya koymaktadır. Öğretmen öğrencilerine başarabilecekleri ve yeterli olduklarına dair olumlu beklentiler beslediğinde ve bunu onlara ifade ettiğinde, öğrencilerin öz-yeterlik ve başarı beklentileri olumlu anlamda etkilenmektedir. Öğretmen bu olumlu beklentileri çeşitli şekillerde gösterebilir; öğrencilere yanıt vermeleri için yeter miktarda süre verebilir, öğrenciler arasında gereksiz olan başarı ayrımlarından, kıyaslamalarından uzak durabilir ve tüm öğrencilere sınıf içinde eşit davranabilir. Bunun yanında, öğrenciler başarısızlık yaşadığında öğretmenin öğrencilere başarıyı tatmaları için şans vermesi, onlara yeterli oldukları çaba gösterirlerse yapabileceklerine, başarılı olabileceklerine dair içten, gerçekçi geri bildirimler vermesi öğrencilerin öz- yeterlik algısını olumlu yönde etkileyecektir. Öğretimin ego-yönelimli olmasından çok yetkinlik olması da öz-yeterlik algısını olumlu yönde etkiler (Duy, 2009, s. 487).

Başarılı bir sanat eğitiminde; eğitici ile eğitilen arasındaki iletişim önemli rol oynar. Eleştiriye kapalı olan eğitmen, sorunları hissetmediği gibi, sorunlardan da rahatsız olur. Yapıcı eleştiriler öğrencilerin resimsel sorunlarını olumlu yönde etkiler (Erbay,2013, s. 61).

(30)

18

3.5. Çocuğun Sanata Olan İlgisi

Güzel sanatların; düşünsel, duygusal, ruhsal, sosyal, bedensel vb yönlerden insanın kendisini anlatmasına olanak sağlayan zengin dili çocuğun eğitiminde sanat eğitimine önemli görevler yüklemektedir. Sanat akıl ve duyguların eğitimi açısından önemli olan bu özellikleriyle, bilincin bütün mekanizmalarının açılıp çalışmasının en etkin bir aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece, sanatın sınırsız anlatım olanakları, yaratma ilkesi ile bütünleşerek insan bilincinin tüm yönlerini harekete geçirerek çalıştırmakta ve geliştirmektedir (Topçu, 2008, s. 14).

Yavuzer, (2012, s. 161)’de konuyla ilgili olarak, “Sanat, çocuklarımızın eğitiminde hayati bir rol oynayan önemli bir etkendir. Çizme, boyama, inşa etme gibi etkinlikler karmaşık bir süreç olup, çocuk bu çabaları sırasında çeşitli öğeleri birleştirerek anlamlı bir bütün oluşturur ve böylelikle deneyim kazanır. Seçme, yorumlama ve yenileme bu etkinlilerde dikkate değer bir başka işlem türüdür. Resim faaliyeti sırasında birey, konu seçimi ve yorumlamasıyla bize salt bir resim örneği vermemekte, resimden de öte bilgiler sunmaktadır. Çocuk, bize resmiyle adeta kendisinin bir parçasını yansıtmakta, olaylar hakkındaki duygu, düşünce ve görüş biçimlerini dile getirmektedir. Çocuk için sanat dinamik bir faaliyet örneğidir” diyerek belirtir.

Tüm çocukların bir takım ihtiyaçları vardır. Fiziksel ihtiyaçları ihtiyaçları belirlemek ve karşılamak daha kolaydır. Bununla birlikte, duygusal gereksinimlerini fark etmek ve karşılamak daha zordur. Tüm çocuklar, sevgiye, kabul görmeye, kendini ifade etmeye, başarıya tatmaya, aktif katılıma ve grup onayına ihtiyaç duyarlar.Engelli çocuklarınkinden çok daha fazladır. Bir sanat programı, kendini ifade etmek için aracı bir rol oynayabilir ve ihtiyaçların giderilmesi için bir çıkış yolu sağlayabilir. Küçük çocuklar kavram gelişimini, semboller oluşturmayı ve sembolleri bir araya getirmeyi sağlayan sanatı bir öğrenme deneyimi olarak kullanırlar (Çetin ve Yaban, 2011, s. 407).

Kırışoğlu, (2002, s. 65)’na göre; Alschuler ve Hattwich, çocukların büyürken kendilerini anlatan coşku dolu resimlerden bir fikri kendilerine göre en doğru biçimde anlatmaya yönelik çizimler yapmaya doğru geliştiklerini ileri sürerler. Bir başka deyişle, çocuklar küçükken boyayı, fırçayı, daha büyük yaşlarda ise çizgiyi yeğlerler. Yine çocukların aynı

(31)

19

yaş içinde bu iki anlatım biçiminden boyayı, boyanın akıcı ve canlı kalitesinden dolayı, daha çok duygu yüklü anlatımlarda, kalemi ise bir fikri anlatmada kullandıklarını belirtirler. Resimlerde değişik renklerin kullanımının ölçü, oran ve yerleştirmenin kişilik karakteristiklerini anlamada önemini vurgularlar.

İlk ve orta öğretimin sistemi genelde yazılı, sözlü ve ezber ağırlıktadır. Öğrenciyi yeteneklerini ve kapasitesini anlayıp geleceğe dönük mesleki eğilimlerini bulup çıkarmasına zaman bırakmadan, üniversite kapısına dek getirir. Aslında eğitimin amacı, genelde çeşitli konularda bilgilendirmek ve eğitmek kadar, algılama ve tasarlama sonucunda bir şeyler yaratmaya, keşfetmeye yönlendirmek olmalıdır. Kısacası, görsel eğitim de verilmelidir (Südor, 2000, s. 11).

Düşünce ve hayallerdeki sınırsız özgürlüğün tadına varmanın yolu, sanat eğitiminden geçer. Sınırlamanın olmadığı bir dünya kurmaya ortam hazırlayan görsel sanatlar, çocuğa duyguları aracılığıyla kendini anlaması ve tanımasında, hayatı algılamasında, rahat ve demokratik bir atmosfer yaratır. Sanat ortamlarıyla ezber bilgilerden biraz olsun uzaklaşan öğrenciler, renklerle, biçimlerle deşarj olma fırsatı bulurlar. Hem öğrencilerin beklenti ve isteklerine cevap veren, hem de sanat eğitiminin kazanımlarını karşılayan bir ders, öğrencinin ilgi ve isteğini artırabilir.

3.5.1.

Sanat Eğitiminin Çocuğa Kazandırdığı Değerler

Striker, (2005, s. 26)’ da konuyla ilgili olarak, “Çocukları yaşama hazırlama telaşı içinde unutulan en önemli nokta, çocukların en büyük gelişmeyi ve öğrenmeyi oyun zamanlarında ve sanatsal çalışmalar sırasında gerçekleştirdiğidir. Okuma süreci öncesinde çocukların resimleri boyamak veya alıştırma kitaplarındaki çizgilerin üstünden geçmek yerine karalama çalışmaları yapması çok daha verimli olacaktır. Bizlerin yapması gereken yaratıcı çalışmalar yaparken, çocuklarımızın bir başkasının değil; kendi memnuniyetlerinin önemli olduğunu kavramalarına yardımcı olmaktır. Asıl önemli tamamlanan eserleri değil; çalışma sürecidir” şekline ifade eder.

(32)

20

 Sanat programları çocuklara bireyselliklerini ifade etme şansı verir. Kendini ifade etmek, çocuğun girişimciliğini ve güven kazanımı destekleyerek uyumunu kolaylaştırır.

 Çocuğun deneyimlerini açığa çıkarmasına olanak sağlar. Deneyimleri açığa çıkarmak duygusal gelişimi destekler ve dolayısıyla sosyal uyumunu etkiler.

 Çocukların el-göz koordinasyonu ve el becerisi kazanımı sağlayarak motor gelişime katkıda bulunur.

 Sanat çalışmaları çocuğa uygun rengi, uyumu ve deseni bulma fırsatı sunar. Bu çocuğu materyaller, şekil, renk ve doku yoluyla fikirlere ve duygulara duyarlılığına katkı sağlar. Sosyal, duygusal ve zihinsel gelişim içeren genel gelişim üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu için sanat çalışmaları özel gereksinimli çocuklar için oluşturulan programların bir parçası olmalıdır.

 Sanat eğitimi algıya dayalı bir öğrenme metodu üzerine kurulur. Öğrenmenin yararlı ve kalıcı olabilmesi için algı düzeyinin öğrenmeye yeterli olması gerekir. Sanat algılama, sorgulama, yargılama ve sentezleme gibi zihinsel süreçlerin oluşturduğu bir yaratma eylemi sonucu ortaya çıkar

 Sanat eğitimi, çocuğun kendine ve yaşadığı çevreye karşı farkındalığının artmasında oldukça önemli bir rol oynar (Artut, 2009, s. 132-133).

Çocuklarının başarılarının takdir etmek, onların zarar görmüş egolarını ve benliklerini geliştirmeye yarayacaktır. Yaratıcılık yüksek zekâyla bağlantılı değildir; tersine zihinsel gelişimin daha yavaş olduğu çocuklarda yaratıcılığın daha fazla olduğuna bile inanılmaktadır. Zihinsel yetenekleri sınırlı olan çocukların yaratıcılık potansiyelini görmezden gelmek kesinlikle çok büyük bir hatadır (Striker, 2005, s. 17).

Erbay, (2013,s.125)’ a göre; Her ülke sanat eğitimi programlarını, kendi ihtiyaçlarına göre oluşturmaktadır. Sanat eğitimi estetik anlayış kazandırmak, gelecekte yaratıcılığı ve ilerlemeyi cesaretlendirmek amacı yanında, herkes için ulaşılabilir olmasının sağlanması zorunludur. Böylece sanat ve sanat eğitimi toplum tarafından daha fazla desteklenecektir. Sanatta yaşanan değişim, (demokratik toplum, pedagojik rahatlama, kendini ifade etme,

(33)

21

toplum içinde işe yarama gibi) güvenli gelişim sürecinin bir parçası olarak planlanması zorunludur.

3.6. Özgüven

Humphreys, (1999, s. 7)’ göre; Çocukların eğitimindeki en önemli etken özgüvendir. Öğretmenlerin, terapistlerin, klinik psikologların, danışmanların ve eğitim psikologlarının deneyimleri kadar araştırma sonuçları da, derslerini öğrenmekte zorluk çeken çocukların sorunlu ailelerden geldiğini ve özgüven problemleri yaşadığını göstermektedir. Evdeki çatışmaları çözmek ve çocuklarının özgüven düzeyini geliştirmek anne babanın bir numaralı sorumluluğudur. Çünkü özgüven, çocukların yalnız eğitiminde değil duygusal, sosyal ve cinsel gelişiminde de belirleyici rol oynar.

Özgüven psikolojik yaşamın temel öğelerinden biri, duygusal bir gerekliliktir. Kendini belli bir ölçüde değerli bulmayan insanın temel gereksinimlerinin çoğu karşılanmadığında sıkıntı içinde yaşar. İnsanın diğer canlılardan ayırt eden temel özelliklerinden biri, kendinin farkında olmasıdır: Bir kimlik oluşturur ve sonra bu kimliğe bir değer kazandırır. Başka bir deyişle, kim olduğunuzu tanımlamak ve daha sonra bu kimliği sevip sevmediğinize karar verme gücüne sahipsiniz. İşte özgüven sorunu, insanın bu yargı gücü ile ilgilidir. Kimi renk, ses, şekil ya da duyumları sevmeyebilirsiniz, ama kendinize ait kimi parçaları reddediyorsanız, sizi ayakta tutan ruhsal yapılarınız bundan zarar görecektir (Mckay ve Fanning, 2011, s. 348).

Göknar, (2007, s. 178)’de bir ifadesinde, “Özgüvenin temelinde, kendini bulma, tanıma, sevme, gücünün ve sınırlarının ne olduğunun bilincinde olma vardır. İnsan neyi değiştirip neyi değiştiremeyeceğini bilmelidir. Hayatta kendisiyle ilgili bazı şeyleri değiştirebilir ama bazı şeyleri değiştirebilmesi mümkün değildir” der.

Eğitim öğrencilere entelektüel özgüven sağlayacak ve onları bağımsız düşünen bireyler haline getirecek nitelikte olmalıdır. Eğer bu öğrenme ediniminin asıl amacı haline gelirse, tüm öğrenme süreci dönüşüme uğrayacaktır. Okullarda görülen mevcut müfredat pek çok dili ve konuyu bir arada barındırıyor, bu tüm öğrencilerde konuların her biri için yıllar boyu öğrenmelerinin yardımına muhtaç oldukları hissi yaratıyor. Oysaki öğrencilere bilgiyi

(34)

22

kendi kendilerine edinebilecekleri ve kendilerine rehber edinebilecekleri öğretilmelidir (Bhave, 2008, s. 35).

Amerikan Sanat Terapisi Birliği’nin tanımlaması ise şöyledir: “ Sanat terapisi sözel olmayan bir anlatım ve iletişim için olanak sağlayan bir terapi biçimidir”. Bu tür psikoterapide sanat bir araç olarak kullanılır. Ortaya çıkan ürün, estetik olsun veya olmasın, o kişinin iç ve dış dünyaları arasında daha uyumlu bir ilişki kurulmasına olanak ve çatışmalarını anlamasına ve gelişmesine olanak sağlar (Güney, 2011, s. 126).

Herkesin özgüvene, bir öz değere ve başkaları tarafından takdir edilmeye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar birbirine bağlı iki alt gruba ayrılabilir. Birincisi güç, başarı, beceri sahibi olarak insanların güven duyduğu bir kişi olmak, ikincisi ise, önemli olma, takdir edilme, saygı görme ihtiyaçlarıdır. Kendini değerlendirme ihtiyaçlarının tatmini, bireyin kendine güvenmesini, kendini değerli, yararlı bir kişi olarak görmesini sağlayacaktır. Psikolojik sorunları olan bireyler üzerinde yapılan araştırmalar, özgüven eksikliğinin, insanları yetersizlik duyguları ve köklü bir cesaretsizliğe ittiğini göstermektedir (Kasatura, 1998, s. 102).

3.7. Özgüven Duygusunun Yetersizlik Nedenleri

Çocuklar duygusal, sosyal ve akademik konularda kendilerini yetersiz hissettiklerinde özgüven sorunu ortaya çıkabilir. Çocuk ortaya çıkardıkları ürünlerle fark edilmek değer görmek ve övgü almak gibi birtakım beklenti içerisine girerler. Bu beklentileri aile ve okul çevresince fark edilmezse büyük bir hayal kırıklığı yaşayabilirler. Kendisinin değersiz ve önemsiz olduğu fikrine kapılabilirler.

Çocuk, ister yetersizlik duygusu yaşasın, ister sevgiye layık olmama duygusu, her ikisi de özgüveni zedelemeye yeterlidir. Bu duygulardan sadece birinin yerine getirilmesi beklentileri asla karşılayamaz. Özgüven duygusu bir kere oluşan ve bırakılan bir duygu değildir sürekli ve düzenli bir şekilde beslenmeli, samimi bir ifade ve gerçekçi bir şekilde çocuğa hissettirilerek aşılanmalıdır.

(35)

23

Topses, (2005, s. 18)’de konu ile ilgili olarak, “İlgisiz ve sevgisiz anne baba tutumları, parçalanmış aile yapıları, çocuk ve gencin benlik ve öz kimlik gelişimine olumsuz yönde etkili olabilir. Böylesi aile ortamlarında gelişim süreçlerini yaşayan çocuk ve gençler, eğer kimi başka değişkenler devreye girmezse özgüvensizliğin ve öz değer öz saygı duygularının yetersizliği sonucu, kendine yeterlilik, girişim ve başarı güdüsü gibi gelişimi olumsu yönce etkileyen değişkenlerden yoksun kalabilirler. Bu süreç, okul başarısına doğrudan yansıyabilir. Okul sürecine duygu ve düşüncelerini anlatamama gizil güçlerini sergilemede yetersizlik, girişim yoksunluğu, toplumsallaşmada gerilemeler, yoğun içe dönüklük ve çeşitli kaygı yüklü davranışlar, çabuk heyecanlanma, özgüven eksikliği vb, çeşitli gelişim yetersizlikleri çocuk ve gencin yaşam alanında, özellikle de okul başarısızlıklarında belirgin biçimde kendini gösterebilir” der.

Okulda öğrenme zorluğu yaşayan çocuklardan birçoğunun özgüven sorunu olduğu artık biliniyor ve çocuğun eğitimsel gelişmesini sağlayabilme için öncelikle özgüvenin geliştirilmesi büyük önem taşır. Öğretmen çocuğun özgüvenini artırmak için pek çok şey yapabilir. Ancak çocuğun en fazla ihtiyaç duyduğu şey anne baba tarafından sevilme, benimsenmek ve onları etkilemek olduğu için anne babanın ilgisi şarttır (Humphreys, 1999, s. 11).

Okulda öğrencilerin beyinlerini sadece düşünme değil, yaratıcılık, sanat ve eğlence açısından kullanmaları da şiddetle aşağılanmaktadır; bunun kadar trajik bir başka durum da, bu zorunlu grup konumunda çocuğa toplumsal sorumluluğun öğretilmesi için hiç ya da çok az çaba harcanmasıdır. Az sayıda insan yaşamda sıkça karşılaşılan sorunları çözerken birbirine yardım etmeyi öğrenmek, eğitimde zorlandığımızda bu konuda dünyada yalnız olmadığımızı bilmek konularını okulla bağdaştırır (Glasser, 1999, s. 36).

Piaget, (2004, s. 88)’e göre; On bir on iki yaşına doğru başlayan bu biçimsel düşünceden sonra ilk gençliği belirleyen sistemlerin kuruluşu olası olur. Gerçekte biçimsel işlemler, düşünceye büsbütün yeni bir erk veriyor ve kendi isteğine göre düşünceleri ve kuramları tasarlamasına izin vermesi için, gerçeklikten kopuyor, özgü kalıyor. Demek ki biçimsel zeka, düşüncenin bile atılımını belirtir ve düşüncenin kendisine böylece teslim edilen beklenmedik gücünü, başlangıç olarak kullanması ve yanıltması şaşırtıcı değildir. Bu ise,

(36)

24

yetişkinliğin çocukluğa karşı koyduğu önemli iki yenilikten birisidir kendiliğinden düşünmenin özgür etkinliğidir.

Başarılı bir kimliğe sahip olamamak kişinin hiçbir zaman bir kimliğinin olmayacağı anlamına gelmez. Çok az insan gerçekten kim olduğunu bilerek yaşamaktadır. Evde başarısız olan, istenmediğini, az sevildiğini, az öz-güveni olduğu hisseden bir çocuk ümitsiz bir durumdadır. Başarısızlığa, öz-güven eksikliğine götüren sevgisiz yolları seçmeye devam ederlerse acı çekmeye, hatalara ve gerilemelere tepki göstermeye de devam ederler (Glasser, 1999, s. 18).

3.8. Okul Yaşamındaki İlgilerin Gözlenmesi

Okullar öğrencilerin yatkın olduğu alanları öğrenmede, onların yeteneklerinin keşfedilmesinde büyük bir öneme sahiptir. Çocuğun kendisinin bile farkında olmadığı bir çok yönü çeşitli sosyal faaliyetlerle ortaya çıkabilir. Öğrencileri belli sınırlar çerçevesinde özgür bırakarak düşünmelerine, üretmelerine fırsatlar verilmelidir. Öğrencilerin ortaya çıkardıkları ürünlerin fark edilerek geliştirilmesi, en iyi sonuca varmada cesaret ve motivasyonları okul-aile işbirliğiyle sağlanmalıdır. Ruhen sağlıklı bireyler yetiştirmek için öğrencilerin okul içerisinde ilgili ve başarılı oldukları alanlar belirlenmeli, başarı ve özgüven duygusunu tatmalarına ortam hazırlanmalıdır.

Erden, (2011, s. 88)’e göre; Farklı düşünen başarılı çocuklar fen alanlarında başarılı olabilseler de, öğrenme güçlüğü yaşayanlar çoğunlukla duygusal ve yaratıcı oldukları için sanata ve sosyal bilimlere yatkındırlar. Hangi sanat ilgileri olduğunu anlamak için onlara fırsat tanınmalı, olanaklar çerçevesinde bir müzik aleti çalmaya, drama dersi, resim gibi konularda atölye çalışmalarına katılmaya teşvik edilmelidir. Spora ilgisi olan çocuklar is sevdiği bir spora yönlendirilebilir.

Artut, (2009, s. 267)’a göre; Okulda performans sorunu olan öğrenciler, özellikle sanatsal etkinliklerde akranlarına göre başarısız olduklarını düşünerek, kendilerini yetersiz, beceriksiz olarak algılayabilirler. Bu öğrenciler aynı zamanda arkadaşları ile iletişimde de zorluklar yaşayabilirler. Grup etkinliklerinde pasif, mutsuz görüntüler sergileyebilirler. Grup tarafından kabul görülmemenin ezikliğini yaşayabilirler. Ancak bu durum özür

(37)

25

gurubu içine girmez. Bu durumda öğretmenin çocuğu tanıması, sanatsal uygun koşulları hazırlaması, yakın ilgisi ve istendik özelliklerini ön plana çıkararak çocuğun sınıf içinde kabul görülmesine olanak sağlayabilir.

Çocuklar girişkenlik de dahil olmak üzere diğer insanlarla etkileşimde bulunmalarını sağlayan toplumsal beceriler, çevrelerindeki insanlardan öğrenirler. Bazen yaşıtlarıyla nasıl arkadaş olunacağını bilmedikleri için utangaç olurlar, bazen de bu becerilere sahip olduklarını bilirler; ama bunları kullanmaktan korkar ya da nasıl kullanacaklarını bilemezler (Greenwood, 2000, s. 82).

Uzman pedagogların ve sanat eğitimcilerinin, çocuğu elindeki malzemeyle yaşantılarını bütünleştirmesi yolunda özgür bırakmaları beklenir. Ana-baba ve öğretmenin işlevi ise sanat etkinliği konusunda sadece “cesaretlendirmek” değil, aynı zamanda “bilgilendirerek” çocuğun deneyim dağarcığını zenginleştirmek olmalıdır. Çünkü çocuk yaşadıkça ve tanıdıkça öğrenir, bilgilenir, öğrendiğini de ürünlerine yansıtır (Yavuzer, 2012, s. 181).

Görsel algı gelişimi çocuğun bilişsel gelişimiyle birlikte sosyal duygusal alanlarının gelişmesinde büyük öneme sahiptir. Görsel algılama problemi olan çocuklar görsel algıya dayalı alanların yanı sıra diğer alanlarda da problem yaşayacaklardır. Eğitimle, doğru algılayabilen çocuklar, diğer disiplinlerle ilişki kurup, aktarabilme becerisi kazanacaklardır. Bu dönemde çocukların görsel algı yetersizliklerine ilişkin tespitin yapılarak erken dönemde verilecek eğitimle bu yeteneğin geliştirilmesi söz konusudur (Tepecik, Demirci, 2011, s.16).

3.8.1. Sanata Teşvik ve Başarı

Sanata olan ilgi ve sanatsal beceri çocukluktan itibaren başlar. Çocuğun yeteneklerini keşfetmek ve onu yönlendirmek yeteneklerini sergileyebilecekleri ortamlar oluşturmak gerekir. Sanat çocuğun psikolojik gelişimi açısından çok önemlidir. Resim, müzik, el sanatları, tiyatro vb. sanat alanlarından biriyle uğraşan çocuklar daha özgür ve daha girişken olur. Duygularını, yeteneklerini sergileyebilen çocukların özgüvenleri yüksektir. Sorumluluk almaktan çekinmez ve girişkendir. Arkadaş çevresi geniş, sosyal ilişkileri kuvvetli ve zararlı alışkanlıklara kapalıdır (Durmuş, 2006, s. 155).

Şekil

Şekil 5. “Görsel Sanatlar Dersinde Yaptığım Çalışmaların Okul Panolarına  Asılması Kendime Olan Güvenimi Arttırıyor.” İfadesin Dağılımı
Şekil 6. “Görsel Sanatlar Dersi Bana İstediğim Zaman Neler Yapabileceğimi Ve  Başarabileceğimi Gösteriyor” İfadesinin Dağılımı
Şekil 7. “Görsel Sanatlar Dersiyle Daha Sosyal ve Aktif Bir İnsan Olduğumu  Düşünüyorum.” İfadesinin Dağılımı
Şekil 8. “Görsel Sanatlar Dersinde Düzenlenen Yıl Sonu Sergilerinde  Resimlerimin Sergilenmesi Kendimle Gurur Duymamı Sağlıyor.” İfadesinin
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Sıfır yığılmalı sayma veri modellerinin başlıcaları; sıfır yığılmalı poisson regresyon (zero inflated regression-.. Sayma Verisi Modelleri Üzerine

Orhan Pamuk’un ‘Kar’ adlı yapıtı Türkiye’nin 21. Yy’ın başlıca sorunlarını içeren siyasal bir romandır. Kars içinde küçük bir bölgede gerçekleşen olaylar

25 yaşındaki olgun erkek Antepfıstığı ağaçlarına ait meristematik apikal yada lateral uçlardan (4-6 mm) sürgün ucu kültürlerinin başlatılmasına eksplant tipinin

Şiva, düşmanlarının kanıyla kendinden geçip evreni yok etme tutkusuna kapılan Kali’yi durdurmak için kendini onun ayakları altına sermiş, Şiva’nın üzerinde dans

Eczacılık Fakültesi eğitimini değerlendirme çalışmaları kapsamında araştırma görevlileri ve öğretim üyelerince fakültenin profili ve uygulanan zorunlu

babda çömlek, tandır, ocak, kömür, tütün, çanak, tabak benzeri nesnelerin tabiri yapılırken B’de bu babın karşılığı yoktur.. Babda yer direnmenin tabiri yapılırken

Bu form üzerinde hasta giriĢ, hasta arama, yatan hastalar, order form (HemĢirelerin uygulaması gereken ilaç tedavisi ve iĢ listesi için kullanılan genel bir

Bologna bilgi paketi incelendiğinde “Fen Bilimleri dersi alanındaki sorunların tanımlanması ve analiz edilmesi ile öğrencilerin öğrenme güçlüklerini, bireysel